18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 AĞUSTOS 1987 r' kampanyasına protesto HABERLER CUMHURÎYET/7 ANAP MîUetvekiü Mükerrem Hiç istifa etti 'Cezaevi mi, esir kampı mı?' Günde toplam iki saatlik havalandırma elleri coplu askerlerin dizildiği avluda konuşmadan sürekli yürüyerek yapılıyor. Cumartesi ve pazar günleri havalandırma yok. "Şimdi içeride size, bastaneye sevk edilmediklerinden şikâyel edeceklerdir. Neden? Çiinku burada tutuklulann canlan sıkılıyor, hastaneye gitmek, onlara Arrupa seyahati gibi geliyor. Burada kesinlikle haslaneye sevk edilmes gereken hasu tutulmaz. Neden? Çünku eger öiiirlerse biz sorumlu oluruz..." Korgeneral Mete, açıklamalarını sürdürüyor: "Burada daba öoce uyuşturucu kaçakçılın da Cutuluyordu, şimdi •akledildiler. Biz bu eroin kaçakçıUnnı bile hastaneye göndernorduk. Onlann her an Avrupa'>a kaçma ihlimali oldugu halde, onlan bile gönderdik. Değil ki şimdi kalanlar gibi, böyle imkârdan olmayanlan gondermeyelim. Ama her iste>eni hastaneye gondersek, burada bastane konvojian oluşur. Zaten 350 ki^iden 70 tanesi hastaneje gitti geldi..." 774 kapasiteli cezaevinde şu anda 347 kişi kalryormuş. Ziyaretçilerle görüşme süreleri son zamanlarda uzatılıp 20 dakikaya çıkarılmış. Cezaevi müdüründen bu bilgileri alırken, Korgeneral Mete yine açıklamalar yapiyor: "Zaten ziraretçileri her hafta geliyor. 20 dakika ne konuşur insan. Anne babalannı da burada >slınnanuz mümkun değil... Eiz burada sadece guard ediyonız. Asker ne yiyorsa. aynı karavanadan yiyorlar. Bayramda et pişirip kazana koyuyonız. Hiç ayn muaınele yapmıyoraz..." Sonra cezaevi müduru yemekler anlatıyorlar sonra: "Havalandırma 3040 dakikadır. Daha onceleri haftada bir kere çıkı>orduk. Şimdi gunde iki kere çıkanbyoruz. Tabü cumartesi ve pazar günleri hiç havalandırma yok..." Mamak'taki siyasi tutuklular sivil cezaevlerine nakledilmek istiyor gun hucreye atıldı. (Junde yartm saat havalandırma yapılıvor, hafta sonlan yok. Yani senede toplam 72 saal havalandırma var. Hasta olmamak mucize." A bloktan çıkıp B bloka doğru yüriiyoruz. Yine tel örgülü kapılar, tekmil veren erler. A blok koğuşlarını gezmeden önce mutfak gezıliyor. Mamak Cezaevi'nin bize göre iyi olan tek yeri mutfagı ve yemekleri. Temiz bir mutfak, her yan disiplin kokuyor. Kazanlarda kaynayan yemekler gösteriliyor. Gerçekten etli bezelyeli ve patatesli bir yemek. Tepsilerde kadayıflar. Daha sonra A blok hapishane kısmına giriyoruz. Gazeteciler koridorlardan ilerlerken iki adımda bir dizilmiş askerlerin arasından geçerek demir koğuş kapılarının önünde toplamyorlar. Sonra kapı açılıyor. Bu kez sol görüşlü tutukluların kaldığı koğuştayız. DevYol davasından yargılanan Oguzhan Miitfiioglu, Nasuh Mitap, Bülent Forta da bu koğuşta kalıyorlar. 38 kişilik koğuş yan yana dizili kereste ranzalarla donanmış. Fbrta, koğuştaki ve cezaevindeki uygulamaları anlatıyor: "Burada bize zoria askerlik kurallannın uygulatılmaana çahşılıyor. 7 yddır işkence çeki>oruz burada. Sikıyönetim kalktı, niçin halen askeri cezevinde tutuluyoruz? Sivil cezaevlerine naklimizi isliyoruz. Havalandırma bir baskı aracı olarak kullanıhyor, havalandırmaya çıkıyoruz bahçede 3040 asker oluyor. Bu nedenle çıkmıyoruz. TV'yi de islemiyoruz. Devletin deDetiminden geçmiş TV yayınlan, burada tekrar cezaevi idaresinin denetiminden geçiyor. Mamak Cezaevi'ni bir cezaevi olarak görmüyoruz. Burası bir toplanıa kampı, bir esir kampı gibi. kışın palto ve ddivenJerimiz bile veıilmiyor. Bu tür uygulamalann hiçbir manugı yok. Gazeteler sansürden geçerek gcÛyor, pek çok dergi hiç gelmiyor." Bu arada koğuşta bulunan Veysel Kubat isimli tutuklu, anlamsız bazı şeyler söylemeye çakşıyor. Bu tutuklunun gördüğu işkenceler nedeniyle şuurunu yitirdiğini gece gündüz bağırdığım, bir kez akıl hastanesine götürülüp geri getirildiğini, şu anda verilen sakinleştirici ilaçlar nedeniyle bağırmadan oıurabildiğini anlatıyor Gİ1XLERİW KOPIGU AHMET TAJV ANKARA (Cumhuriyet Bii FÜSUN ÖZBİLGEN rosa) Başbakan Turgut Özal'ANKARA Mamak Askeri Cem "hayır kampanyası"nı protesto eden ANAP Yozgat Milletve zaevi. 12 Eylul rejiminden sonra pek kili Prof. MMkenrem Hiç, parti çok kişinin girdiği, bazısının kısa susinden istifa etti. Mükerrem Hiç, rede çıktığı, bazılannın yıllardır çı"ANAP'uı refenadHmla ilgili tu kamadığı,Dhan Erdost'un içeri girerken, nizamiye arabasında dövulerek tmmm bardagı taşıran son damla öldürüldüğu ve sağ çıkamadıgı, taholdu. Hayır oyu için kampanya lıye olanlardan bazüarının sağlıklaya girişmek, ilke olarak demok nnı yitirdiği ve genellikle herkesin kârasiye, hukuka ve hnkuk devleti bus gibi anlattığı cezaevi. kavramına aylunmr" dedi. Kalabalık bir gazeteci grubu, SamANAP Yozgat Milletvekili sun yolu üzerindeki Dördüncü KoProf. Dr. Mükerrem Hiç, dün lordu Askeri Karargâhı'run bahçe giriş kapısında aramadan geçiriliyor. TBMM'de düzenlediği basın Kimlikler alınıyor, yerine özel karttoplantısında, istifa kararını lar verilip yakalara taküıyor. Kadınacıklayarak, ANAP'ın uyguladı . lann ayn bölumde ustleri ve cantağı politikalarla, devlet anlayışı ile ları aranıyor. Karargâh arazisi içinve parti yönetim tarzı ile bağda de cezaevinin bulunduğu bölume içeşamadığını, ancak istifa kararı ride özel sefer yapan bir belediye otovermesinin asıl nedeninin büsü ile gidiyoruz. Cezaevi binalan, ANAP'ın referandumla ilgili çeşitli askeri gamizonlann bulundu'hayır' kampanyası başlatması ğu, kamuflajlı çadırlar, şoför eğitım pistleri, atış aJanlan ve sıkıyönetim olduğunu belirtti. MDP'den askeri mahkeme ve savcılık binalanANAFa gecen Prof. Hiç, yasak nın bulunduğu arazinin sonlanna hlann ister takdir, isterse tenkit doğru tel örgü ve duvarlarla kaplı edilsin, insanların temel hakları özel bir bölumde. Cezaevi giriş kana karşı çıkılmamasının gerekti pısında yine ikinci bir aramadan ge£ini vurgulayarak, bu nedenle çiriliyoruz. Sonra cezaevi idare binaANAP'ın kampanyasını destek sına gjrip bir salona alınıyoruz. Salemenin olanaksız olduğunu söy londa bir uzun masa. Uzerinde beyaz bir örtü. Bu örtünün üzerine çeledi. Lüks TV aygıtı Dovme ve işkence var mı diye soruyoruz bu kez. Şöyle anlatıyorlar: "Son yıllarda yok." "En son ne zaman dovüldıinüz?" "1984'te dovuldum. Ben burada o lür olaylar yajjadım ki..." "Hastahk gjbi durumlarda tedavi görüyor musunuz?" "Eger hastahk konusunda ısrarlı olursa, tedavi gorulüyor. Ama ısrar etmezseniz tedavi yok. Çunkii ber hastalık için konulan Uk teşhis psikolojik. Ben, mesela burada boynumda ur çıktı. Önce revire çıktım, psikolojik dediler, sonra ısrar ettim ve hastaneye yatıp amdiyat olabildim..." Sonra binanın içine giriyor ve koğuşu geziyoruz. Kocaman bir taş salon. Içinde kaba kerestelerden iki katlı ranzalar yan yana dizilmiş. Tutuklu sayısı üç kişi oldugu için bu ranzaların çoğu boş duruyor. Taş yerde iki minder ve bir kilim parçası duruyor. Bir masa, duvarda yine keresteden bir küçük kitap rafı ve masada tek lüks: "TV aygıtı." Bu TV cihazının da açılıp kapanması tutukluların elinde değilmiş. Daha sonra B blokta gezdığımiz erkekler koğuşunda saat 7 Ue 9 arasında açık kalan ve sonra örneğin bir filmin orta yerinde kapatılan TV'nin bu haliyle koğuşa istenmediği için seyredilmediğini öğreniyoruz. A blokta daha sonraki durağımız Turkiye Cumhuriyeti Başbakanı Turgut Ûzal'ın "6 Eylül şeyi" için düzBnlediöi yurt içi gezMerde tonvoy halinde kente girişler büyuk sorun yaratıyor. Isparta'ya girişinde "Hoş geklin Başbakanımız" yaası W < t e n fıaberi olmayan bir tabelacı tarafından yanlışjıkJa mavi bir bez u2Brine yaalmtştı. VerBrniş sadakamız varmış kj, yanlışlık Û2al, maviyi görmeden duzBftikji. Ancak Ozal'ı karşılayanlar arasında mavi giyinenlerin sırtlannfJan gomteklenni çekjp almak kolay olmamaktadır. Hiçbir kutülük duşünmedeno gün son temiz gömtek diye mavi gömtek veya utulu diye mavi bir parrtDİon giyen yurttaslar, PetBk'in tepesindeki Ûzal'ın kanını tepesine açralmaktadır. Bu tur afcsiHkJeri en aandan uöuriamalarrja öntemek üzere Basbakanın ziyaret ettiğı ilin devtet uretme (?n1Mennden keçiter toplanarak çevreye serpistirilmektedir.Resimde mavi değil gri bir havada, mavi değil karakeçiter tarafından emin bir biçimde ugurlanan Basbakanın tonvoyu göruluyor. laşhakar.iBiz Sayın Turfut O & , Decırdovan larajmın Z L ak az«re, 21.06.1987 Cusa (ünü ö t l > 4 e n sonra aaat 14.00 te e hailı DeBinltven ^SurbabanJ k j üM ^r i taşrlf teaci ı ilçe Hayırlı uğuriama eiecettler, kur^da takiben E^rs'a anTürk jÇorukse (kalka hıtasas konuşacaklar TO te«el aktta toreni Bölücüler köy ve şantiyeye saldırdı şitli tipte, bıçak görünümlü kesici aletler sıralanmıs.. Ûzerlerine de açıklayıcı bilgi yazümış: "Ranza denninden sökülüp beto Tor«n4e tus Paalnlllerlo tulunaası nel«n«ks*l ftla ( e r e j K i r . |b«ze ve kartor.a , tir. Tus kbr vc Haaâll» ftorvn r«rin« Kuatarlarıvızı.n lura^a •Dİc«aizi ve kcyutıüsü ist«kl«rlQls«« İlrllentf 1 rert jazı'.mış »ırlıkt« f e t ı rilefellecekttTkcTierı tca» 50 kialn Halefoğlu ile Çinli Büyükelçinin koyu sonbeti Dışişleri Bakanımız Vahit Halefoğlu V8 eşi, Ankara'daki görevi biten Çin Büyükelçısi Zhan Shiliang ve eşi onuruna Devlet Konukevi'nde bir yemek verdi. Yemeğe ABD Büyükelçisi Robert StrauszHupe, Arjantin Büyükelçisi Vicente Guillermo Arnaud, İspanya Büyükelçisi Ramon Villanueva Etcheverria, Tayland Büyükelçisi Sachinda Ruangsri, Somali Büyükelçisi Muhammed Omar Sharif katıldılar Yemekte, Dışişleri'nin üst yöneticileri ve eşleri de vardı. Zhan Shiliang 30 yıl önce kâtip olarak görev yaptığı Kahire'ye atanmıştı. Shiliang, "Doğu kızıldır" marşmı okuyacak kadar iyi Arapça biliyordu. Halefoğlu ile Çin Büyükelçisi koyu bir sohbet geliştirdiler. Sofradaki diğer konuklar muhabbeti hem merak ettiler, hem kıskandılar. Çünkü muhabbetin konusunu zaman zaman kacırdılar. Halefoğlu ile Çinli konuğu, aralannda Arapça konuşuyortardı. Halefoğlu acaba Çince'ae referandumsal "hayır"ın Arapça'ya ya da Arapsaçına nasıl çevrildiğini falan mı soruyordu. gelaesinı sa^ 1 a«alarını cneale rica MEHMET YAPICI ZtYA AKSOY ŞIRNAK/CtZRE/D.BAKIR PKK militanlan, Siirt'in Şırnak ve Mardin'in cizre ilçelerinde önceki gece bir köy üe iki şantiyeyi basarak 4 kişiyi kacırdılar PKK militanlan, önceki gece yapüklan eylemlerinin ilkini Şırnak'ın Toptepe köyünü basarak gerçekleştirdiler. Saat 21.30 sıralannda köye girtn teröristler, köylüleri camide topladı. Onlara PKK'nın amaçlannı anlatarak bir sürc propaganda yaptı. Daha sonra teröristler köylüler arasından Abdullah Küçük (23), Nedim Tunç (22), Abdülhamit Dal (24) ve Abdurrahman Üstün (18) adlı kişileri alarak kacırdılar. Aynı saatlerde Mardin'in Cizre ilçesine bağlı Bakartan mezrasındaki karayolu şantiyesi de basıldı. Burada yerleşik özel askeri tim Ue teröristler arasında çatışma çıktı. 30 dakika kadar süren çatışmada bir er yaralandı. Cizre/nin Çağlayan köyü yakınlannda DSt şantiyesini basan PKK militanlan, buradaki araç ve gereç ile bir jeneratörü ateşe vereirek tümüyle tahrip ettiler. Militanlar, ayrıhrken şantiye ile köy arasında ulaşımı sağlayan yola da mayın döşediler. Dün sabah erken saatlerde bu yoldan giden minibüs, mayına çarparak parçalandı. Olayda bir yurttaş ağır biçimde yaralandı. Tunceli'nin Ovacık ilçesinin Canbulak köyü yolunun yapımı için gönderilen Köy Hizmetlen 11 Müdürlüğüne ait iki adet dozer önceki gece teröristler tarafından yakıldı. Olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü bildirildi. Bingöl'ün Kığı ilçesine bağlı Yedisu bucağı yakınlannda bölücü çete mensupları ile güvenlik kuvvetleri arasında cıkan silahiı çatışmada Muharrem San isimli er yaralandı. Şemdinli'nin tran sınırına yakın bir noktada önceki gece geç saatlerde yakalanan 94 tran pastannın gözaltına alındığı bildirildi. Hakkâri Vali Yardımcısı Macit Dalkılıç, silahlı Iranh grubun Irak'a geçmek amacıyla Türkiye topraklarına girdiklerini, başka bir amaçlannın olmadığınm sanıldığını söyledi. Kaymakamın "hayırsız rüyası" Pasinler Kaymakam Sabahattin Vücel, o gece bir rüya gördü. Rüyasında turuncu sakallı bir dede, makamına gelip kulağına soyle bağırıyordu. Kaymakam Yücel.. Yücel ki, yerin bu yer değildir. Senin yerin 8 yıldan beri kımıldamayan istanbul Valisînin yeridir.. Yeridir... Kaymakam Yücel, "Hayırdır inşallah" diyerek uyandı. • Turuncu sakallı dedeninki gerçek bir mesajdı. Kafasını kullanıp bir şeyler yapmalı kjj. Bir hafta sonra Başbakan Erzurum'a gelecekti. Oturdu tüm köy muhtarlarına bir resmi yazı yazdı. T.C. Başbakanı Sayın Turgut Özal'ın ilçeye bağlı Demirören köyüne gelip bir baraj temeli atacağını belirtti. 17 Ağustos 1987 tarih 3/680 sayılı resmi yazıdan aynen aktarıyoruz: "Törende tüm Pasinlerlilerin bulunması, geleneksel Türk konukseverliğinin geregidir. ' Yurttaşlarımız Pasinler'den tören yerine ücretsiz getirilip götürülecektir. Tüm köy ve mahalle muhtarlarımızın, her koyden en az 30 kişinin tören yerine gelmesini sağlamalannı önemle rica ederim." Kaymakam Yücel, bu yazıyı imzalayıp turuncu sakallı dedenin mesajının heyecanı ile tüm muhtartara gönderdi. Kaymakam Bey, İstanbul Valiliği için müjde beklerken yazının Ankara'da düşman partılerin basın toplantılarında elden ele gezdiğini haber aldı. Muhtarların arasında yılanlar çıkacağını hesaplayamamıştı. Valilik bir başka referanduma kalmıştı. Islak, karanhk hücre Oguzhan Müftüoğlu, daha önce tecrit adı verilen, içinde bir ranzada iki kişinin yatacağı yer ile bir yüznumara bulunan bölümlerde 6 yıl yattıklannı, son 8 aydır bu koğuşlara çıkanldıklannı anlatıyor: "6 yıl, iki kişilik bu hücrelerde iki * *j j j /•/ '4.S* / Adalet Bakanhğı fun verdığı ızm çerçevesınde aatıa once sağ, iki sol göruslu olınak üzere 4 kişi 1 / tflCluClCllK ISICK gezdiriUn Bartm özel Tip Cezaevi>ide 182 hükümlü bu bir arada tutulduk" diyor. Sonra cezaevinden çıkarılıyoruz. hınuyor. Bunlardan 381 açhk grevini sürdürüyor. HükümUUer, musluklardan akan çamurlu suAncak alt katta çok kötü hücreler oldan içtikleri için <dk sık ishal olduklannı söylüyorlar. Sol görüşlü hükümlülere göre, insanca duğunu söyleyen tutukluların anlayaşayabümeleri için 17 maddeden ohtşan isteklerinin yerine getiribnesi gerekiyor. tımı üzerine bu hücreleri görmek istediğimizi söylüyoruz. Cezaevi müna sürtmek soretiyte kasatura halihakkında bilgi veriyor: bir erkekler koğuşu. MHP davasın dürü, önce boyle hücrelerin olmadıne getirUmiş kesici aletler..," "Örnek olarak, bugün sabah kırdan yargılananlann kaldıgı bu koğuş ğını, kendisinin iki aydır buraya tamızı mercunek çorbası, oglen orman ta havalandırma saati. Avluda erler yin olduğunu belirterek bu hücrelerSergiyi gezmeyi sürdürilyonız. Makebabı, meyhane pilavı ve kadayıf, dizilmiş, ellerinde coplar. Bu erlerin den haberi olmadığını savunuyor. sa uzerine dizili suç aletleri arasında beklediği avluda tek tip elbiseü tutuk Ancak daha sonra Korgeneral Cemil "Kablodektrik teUeri söknlüp ucu akşam ise nohut ve edi pilav vu. TopIsm 4 bin kalori, sporculann aldığı lular konuşmadan volta atıyorlar. Mete, bu hücrelerin mahkeme kaaçık bırakılarak ısıtıcı haline kaloridir. Turkiye insanının yüzde Havalandırmada konuşmak yasak rarı ile hücrede tutulması kararlaştıgetirilmiş" veya "Aydınlatma lamba60'ırun tutukluların yedigi yemeyi yimış.. MHP davasından yargılanıp 36 nlan disiplin cezalılar için olduğunu sı: Ampule şampuan kapağı ve bayemedigini ve bu kaloriyi aumadıgını yıl hapis cezası verılen Muhsin Po anlatıyor. Sonra buraya götürülüyokır kablo sanlıp imal edilmiş" veya dikkatinize sunanz..." lat hazırolda durarak sorulanmızı ya ruz. Cter merdivenlerden indiğimiz iz"Boks eldiveni, bavlu \e yatak çarruthyor. 7 yıldır buradaymış ve geç be bir yeraltı bölümünde daracık araşaflan ile imal edilmiş" gibi açıklaGöriiş ve emire hazır mişte yapüan kötü muamele artık lıklara dizilmiş, bir insanın içinden malar var. Sergide ilk gördüğümuz yokmuş. zorlukla geçebiieceği kadar 45 kapı kesici aletler, gerçekten yasak suç Bu ve benzeri bilgileri aldıktan Bu sırada bazı sağ gazetelerde an var. Her iki demir kapının uzerinde aletleri. Ancak ısıtıcı kablolann su sonra, koğuşları dolaşmaya başlıyonesinin "oglum komada oldugu hal üç tane kocaman kilit sallaruyor. Biısıtmak, aydınbtıcı ampulün daha ruz. Korgeneral Mete, yeniden uyade Mamak'ta tutuluyor" diye açık rinci kilit kapıya takılı, ikincisi kasonra göreceğimiz zindan gibi hücnyor: "Zekice, akılbca ve size yakılamaları yayımlanan Emin Kuşdemir pının üzerindeki bir el buyüklüğünreleri ışıklandırmak veya havludan şır sualler sornn, bakın ne cemplar avluya getiriliyor. Kuşdemir şöyle ko deki gözetleme deliğinin üstündeki kesilip dikilmiş boks eldiveninin bialacaksııuz..." nuşuyor: kapakta yer alıyor. Üçüncü kilit ise raz spor yapmak gibi insanca duyguDolaşmaya önce kadınlar koğularla yapılabileceğini düşünmek için "Benim basulıgım k^narfık. Dok bu daracık kapının aitında bir çanak şundan basbyoruz. A blokta bulunan "içtridekilerin de insan olduğunu" tor haslalığımın burada tedavi ola geçecek kadar genişlikte dar bir kakadınlann yanma gitmek için önce pağın Ustunde sallanıyor. Bu alt kadıişünmeye başlamak gerekir sarunz. mayacağını soyiuyor. Burada arkadaA blok kapısında bulunan iki ayn kaşırruz Hüseyin Kuru Mahmutoğlu ol paktan içeri bir çanak yemek uzatıpıdaki iki süngülü asker "A blok gö"Yönetmelik gereğince rüş \t emrinize hazudır komutanım" dü. Namaz kılarken başındaki tak lıyormuş. Hücrenin içi ıpıslak ve zifıri karanlık. Çakmak çakarak etrakeyi almak istediler. İçerdeki tecrit davranıyoruz" diye bağırarak komutanına ve bize fı görmeye çalışıyoruz. Bir ıslak yaodasına aldılar. Başına vurmuslar, yol veriyor. Tel örgülerle kaplı bu böbana daha sonra öyle söyledi. Bunun tak ve yüksekçe hela taşı. Tutuklu bu Ankara Garnizon Komutanı Korlüme geçerken, tel örgülerin altına hücrede en çok bir hafta, 10 gün kaiçin öldıi." general Cemil Mete, gazetecileri kar "mayın" döşendiğini, tellerin üzerilıyormuş, o da mahkeme karanyla. şıhyor ve Cezaevı Müdürü Hıyade AlCezaevi Müdürü Mahmutoğlune yazılı levhadan anlıyoruz. Üç kız Bize böyle anlatüıyor. Şu anda hücbay Önder Gürcay ile bırlikte koğuşnun uzun süredir böbrek yetmezligi bir bahçede bizi karşılıyor. Havalanreler boş, ancak son I sene içinde iki lan dolaştınyor. Koğuşlara girilme dırmada olduklannı belirtiyorlar. olduğunu, 4 ay hastanede yattıktan kişiye birer hafta bu hücrelerde kalden önce açıklayıcı bilgi ahyoruz. Al Isimleri Zehra Kiirkçit, Sema Yigit ve sonra hastanede öldüğünü açıklıyor ma cezası verilmiş. Bu hücrede 1 hafbay Gürçay anlatıyor: bu arada. Emir Kuşdemir daha sonAyşe Ünal. Zehra 6 yıldır bu cezaeta havasız, karanlıkta ve bu ıslak, pis ra açıklamalarını şöyle sürdürüyor: vinde bulurduğunu, 1 ay sonra tah"Tntnklulara, MiBi Savunma Barutubette kalması halinde insanın çıl"Ben şimdi burada böyle konuştukanhğı'nın 31 Eylül 1986 taribli yo liye olacağını anlatıyor. Sema 5, Aydırmaması mümkun değil gibi gözgum için beni hücreye atabilirler, ne şe ise 2 yıldır burada bulunuyormuş. netmeliği gereğince davramyonu. üküyor. olacağının hiçbir garantisi yok. Bizi Saglık. yemek, göröşme koşullan ile Sabah 6'da kalkıp temizlik yapıycr, insan olarak görmüyorlar. Sabah akilgili olarak söylenen ber türlu iddi sonra karavanayı alıyoriarmış. Sabah Cezaevinden çıkarken Korgeneral şam arama, yataklar dagıtılıyor. inatun gerçeğini yerinde göreceginiz uyanma zorunluluğu yokmuş, ama Cemil Mete, gazeteciler son olarak sanlık djşı uygulamalar yapılıyor. Çılsaat 9'daki sayımda kalkmak lazımiçin mutluyuz • Cezaevimizde 3 dok• şunları anlatıyor: dırma noktasına geldim." tor, 1 diş tabibi ve saglık personeli mış. Zehra, sayımı şöyle anlatıyor: " l nutmayın ki bu içerdekiler Pibulunur. Her gden tutuklu için kart Emir Kuşdemir bu açıklamaları "Çavuş sayım için geliyor. Yan yayangotepe'de 9 kişiyi öidürduler. Buaçılır, saglık muayenesi yapılır, aşı na diziliyoruz. 'Baştan saay' diyor. yaparken cezaevi görevlilerinden bir radan kaçmak için sizi bile öldünirlan yapılır. Tutuklular, sürekli dok Biz de baştan 'Bir iki aç' diye sabinbaşı sinirleniyor ve "Emir, Emir" Jer." tor konlrolünden geçirilir. Acil hal yıyoruz." diye bağınyor ancak komutan albay, lerde haslaneye sevkleri yapüır..." Mamak Cezaevi'ndeki gezimiz bu kendisini susturuyor ve "Bırak kanşGazeteler, kontrolden geçtiği için sözlerle sona eriyor ve kimliklerimima, istediğini söylesin.." diye uyarıCezaeni müdürünün sozlerini bu akşama doğru geuyormuş. Son bir zi alıp özel kartlanmızı bırakarak yor. Kuşdemir şoyle devam edivor: noktada Korgeneral Cemil Mete ke yüdır baskılann azaldığını anlatıyorgarnizondan aynhyoruz. lar. Havalandırmaya çıkış saatlerini siyor ve açıklama yapiyor: "3 kişi, ezan okuduklan için 12 FOTO PORTRE ZENGER Zenger, Farsça "zengel"den gelir. "Çan", "zil", "tefpulu" anlamınadır. Aynı zamanda klasik Türk müziğinde bir makamın adıdır (Zengule), Zenger, demokrasimizin enfarktüs geçirmesinden önce hoparlör, seslendirme cihazı ve video satıcışıdır. Demokrasimizin geçirdiği enfaktrüs en çok ona yaramıştır. Demokrasimizin yaşadığını, yasayacağını haykırmak üzere herkes meydanlara çıkmıştır. Seslerini Zenger'in aletleriyle takviye etmek cihetine gitmiştir. Özal, Zenger'in sözlük anlamından çok etkilenmiştir. Çünkü iktidarın ve partisinin temel yaklaşımları adında gizli bir danışmanı, mavi gökte, turuncu portakal tarlalarında arasa bulunmaz bir nimettir. Zenger'in, Başbakanı sesi ile ve ses düzeni bizzat takdim etmesi birçok büyük adamı kıskandırmaktadır. "No"lu fanila iie kendisini sollayan siyasal danışman Taner'den her ne olursa olsun hıncını alacağını söyleyen Zenger, Taner'in başına çorap örmek üzere hazırlıklarını hızla sürdürdüğünü söylemektedir. "Taner'e uymazsa Demirel'e giydiririm" dediği çorap örme hazırlıklarını Petek'te sürdüren, T.C. Başbakanlığı Teknik Danışmanı Zenger iş üzerindeyken. f r Sungurlu: Bazı mahkumlar dışarıdan destek görüyor GİRESUN (AA) Giresundaki incelemelerini sürdüren Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, "Bazı mahkum ve hükumlüler dışardan destek gördükleri için olaylar süreklilik kazanıyor" dedi. Sungurlu, belediye binasında düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: "Mahkum ve hukümlulerin dışardan tahrik gorduklerine ilişItin elimizde kanıt yok. Ancak içeriden dışarıva mesaj göndcrmek sureliyle destek istediklerine şahit oluyoruz. Dışandan destek gördükleri için de olaylan sureklilik kazanıyor." Sungurlu, hâkim ve savcı açığını kapatmak için yeni formüller düşunülduğunü de belirterek,, bu konuda şunları söyledi: "Her hukuk fakültesi bitiren kişi hâkim ve savcı olamaz. Özel eğitim ve staj görmeleri lazım. Ancak biz daha ilerisini düşünüyoruz. Hukuk fakültelerinir. yatılı duruma getirilmesi ve çift burs verilmesi yolunda çalışmalannuz var." EVET Mİ HAYIR MI? Melik Kibar (Besteci) Hayatımda ilk defa bu kadar saçma sapan bir şeye zorlanmış olduğumdan, sıkıntı duyuyorum. T w g m S n ı a l p (Milletvekili): BütUn Avrupa referandumun sonucuna bakarak, Türk halkının demokrasiye ne kadar bağlı olduguna hükmedecek. Bunun için ben (evet) oyu kullanacağım. Sizlerden rica ediyorum bana inananlara söyleyin onlar da (evet) oyu kullansınlar. Betiil Mar4İB (Halkla ilişkiler uzmanı) Kamuoyunu ve sizin yaptığınız anketleri okuyorum. Ben demokrasi taraftarıyım. Henüz tam kararımı vermedim. Ben de son dakika karar vereceklerdenim." Deaürtaş C e y h u ı (Yazar) "Referandumda oyum elbette evet olacak. Yasaklar içinde mahvoldum ben. Yasakların kalkması için, demokrasi ve özgürlük için evet "iiyeceğim." £rean Konl (Adana Şehir Tiyatrosu Genel Yönetmeni) "Demokrasinin kökleşmesi, dal budak salması ve dnun altında herkesin özgürce yaşaması için evet." Gürakıa Us(Ardahan CHP eski Gençlik Kolu Başkanı) DemirelokTasi, Ecokrasi için "hayır". Gerçek deUs: Evet mokrasiye geçiş için belki bir ışık olur diye referandumda "evet" diyonım. llel (Burdur Baro Başkanı) Bizler olayı, eski liderlerin çabalanna yine İlci: Evet kaldıkları yerden devam etmeleri açısından değil, demokrasiye katüunın sağlanması açısından değerlendiriyoruz. Servet Btlir (YOK üyesi) "Sandıkta belli olacak. Kendi eşime bile söylemiyorum, ona da sormuyorum." 6EYLÜLÇEKİRDECİ Şandıktan evet çıkarsa Özal bir dakika dahi beklemeden hastalığını babane ederek Amerika'ya kaçacaktır. Halil Tunç Bizimkiler karşüık vermediler, efendUik yaptılar. DYP'liler karakterlerini gösterdiler. Semra özal Yunanlılann rengi de mavidir, mavi. Turgut Özal Mavi, Yunanlılann kullandığı mavi ise turuncu da nonoş rengidir. Hüsamettin Cindoruk Allah yeri gögü. denizi mavi yaratmış, çölü ise turuncu. Süleyman Demirel Kimisi eşi, kimisi babadan ogula, kimisi de avukatı aracılıgıyla lideriik tipine sahiptirler. Mehmet Keçeciler Kibar: Karanız (Fotoğraf: Faruk Bildirici) FIKRA Hayırcı değil, hıyarcı fıkrası Afyon'da Demiret ve Özalın toplandığı alanların ortasındaki bir kahvede anlatıian fıkradır: "Yaşlı seyyar satıcı, son nefesinden önce, mesleğini sürdürecek oğluna vasiyet eder: Bak oğlum, mesleğımi artık iyice öğrendin. Ancak bilmediğin küçük bir nokta daha var; sakın ola ki, ". ." sokağına girme. Senin için iyi olmaz. Aradan yıllar geçmiş, genç seyyar satıcı, artık işin iyice ustası olmuş. Hatta babasını bile geçmiş. Ancak babasının o sokağa niçin girme dediği, beynini kurcalar dururmuş. Bir gün, şeytan dürtmüş ve "Hadi erikçi geldi, can erikçi.." diye bağırarak söz konusu sokağa dalmış. Biraz sonra nerden kopup geldiği belli olmayan, pala bıyıklı, bıçkın biri, "Heeeeyt" diye nara atarak ve "Gel ulan buraya" diyerek üstüne yürüyüp bizim seyyar satıcıyı yakalamış. Fıkraya göre de arabanın üzerindeki bütün erikleri bi j zimkinin ağzına doldurmaya başlamış. Seyyar satıcı, ağla , yıp, bağırıp çağıracağı yerde hem kaçıyor hem de gülüyormuş. Çevredekilerden biri dayanamayıp bağırmış: Be adam, o kadar erığe rağmen hâiâ nasıl gülüyorsun? Peşimden geien hıyarcının hali gözümün önüne geliyor... Mardin: Kararsız Ceyhun: Evet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle