18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
AĞUSTOS 1987 Bülent HABERLER CUMHURÎYET/7 Cİndorilk BaykaTı savundu 'ANAR, araeıları hayırıyor' MEHMET AKA ANTAKYA/tSKENDfiRUN Kapatılan CHP'nin Genel Başkanı Bülent Ecevit. ANAP iktidarının diğer alanlarda olduğu gibi, tanmda da "leşebbus serbestliği" adı altında "soygun serbestliği" getirdiğini öne sürdü. Ecevit ayrıca, "Özal iktidan Kıbns Türkleri'nin demokrasîsini de yozlaştırmak için uğraşmaktadır" dedi. DSP Genel Başkanı Rabşan Ecevit de ANAP iktidarının fonlarda devlet bütçesinin uçte birini bulan kamu gelirleriyle kendisine yakın milyarderler yaratarak ve daha ba^ka yöntemlerle halkı baskı altına aldığını söyledi. Bülent Ecevit, Antakya ve Iskenderun'da dün yaptığı konuşmalarda "ANAP iklidannın yarattığı soygun serbestliği) le" ilgili olarak tarımsal ilaç Ve gubre satışlarının serbest bırakılmasıyla üreticilerin gubreyi resmi fiyatının iki katı ve daha fazlastna almak durumunda kaldığı belirterek, "Gübre satışı serbest bırakılınca, iktidann kayırdıgı birtakım aracılar, yapay vollardan karaborsa oluşturmava başlamışlardır. Kullanım zamanı gelen gübreyi geciktirmekte. oylece fiyatları yiikseltmektedirier" dedi. Bülent Ecevit, Çukobirlik \e benzeri kuruluşlan "sözde kooperatif" olarak niteleyip, bu ;uı kooperanf birliklerinın birer devlet organı haline geldiğini, üretieilerin yönetimde ağırhklannın kalmadığım savlayarak, "demokralik solun tartm alanında başlıca hedeflerinden birinin kooperatifleri demokratikleştirip giiçlendirmek ve ureticiyi tefecileıie başa çıkabilir duruma getirmek olduğunu" anlam. Bülent Ecevit, köylünün ve işçinin geçim duzeyinin yedi yıl öncesinin yarısına indiğini. ÂNAP iktidarının devlet sektöründe.bile emek somurusunü özendirdiğini one sürerek, Suudi Arabistan'ın Hataylılara uyguladığı vize konusunda hükumetin tutumunu sen bir dille eleştirdi. Ecevit, kendisinin uyarılanna rağmen Suudi Arabistan'ın tutumuna ilişkin birşey denmediğini, aksine başbakanın ailesinden buyük bir grubun Suudi Arabistan'ın ozel hac davetini kabul ettiğini, Hatay doğumlu dı^işleri bakanının da vize yasağı sürerken söz konusu ülkeyi ziyarel etmekte sakınca görmediğini söyledi. "Ben kindardeğilim. Ama hizipleri kabui etmem. Daha once bilinen hiziplerle bir araya geleceksem nive birleşeyim. Zaman içerisinde birçok kişi benimle ters düşmüş, beni sert şekilde eteştirmiş, bana küfretmişlerdir. Bunlar. duygusal olarak o zaman da o şekilde davranmış olabilirter. Bu guçlerle birlikte obbilirim. Nitekim. geçmiste de bu gibi birçok ktşiyle çalışmış, onlara bakan olarak görev vermisimdir. Ben kindar olsaydım, böyle mi yapardım. Ancak, bir Baykal, bir Topuz bizibini kabul etmem. Çünkü onlar bana açıkça karşı çıkmış ve mücadele etmişlerdir. Bunu olayl»nn içinde btzzat kendim yaşadım." Solun birleşmesine karşı sağın da harekete geçeceğini \urgulayan Ecevit, "Solda meydana gelecek bir birleşme halinde IMF'si, ABD'si, patronlan ve holdingleri barekete geçer ve sagda ANAP Ue DYP'yi birieştiririer" dedi. milyarderler yaratarak ve daha başka vöntemlerle halkı baskı altına aldığını söyledi. Ecevit, '*ÖMİ, 'lstediğim gibi oy verirseniz size hizmet getiririm, yoksa getirmem' diyebilmektedir. Yurttaşlan once fakirieştirmekte, sonra da Fakir Fukara Fo•u'na muhtaç etmektedir. Fona başvuranlarda ise oncelikle iktidara sadakat aranmaktadır" dedi. Ecevit, ilaç ve gübre satışlarının serbest bırakılmasını eleştirdi GÜIMLERİiyi KÖPİJĞİJ ARMETTAN DYP lideri, Baykal'ın "Atatürkçü" olduğu için görevden alındığmı öne sürdü. ANKARA (UBA) DYP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, "İçişleri Bakanlıgında hırsuük ve yolsuzluğa adı karışmış 14 ANAP'lı belediye başkanının görevden alınması gerektigi yolundaki dosya dururken, Atatürkçü oldugu gerekçesiyle Sütaa Baykal görevden alındı" dedi. Hüsamettin Cindoruk düzenlediği basın toplantısında, ANAP iktidanrun Atatürkçü olmayı suç saydığını ileri sürerek, Baykal'ın tran Başbakanı Musavi'nin Türkiye'ye yaptığı resmi ziyaret sırasında Atatürk'ün kabrini ziyaret etmernesinin, Izmir halkını derinden üzdüğü ve bu amaçla alınan belediye meclis kararını Cumhurbaşkanı Evren'e bir yan ile ilettiği gerekçesiyle görevden uzaklaştırıldığını öne sürdü ve Özal'ı "siyasi ikjyiızlulükle" suçladı. Başbakan Özal'ın eski günlerden söz ederken kadayıftan bahsettiğini hatırlatan Cindoruk konuşmasında, "tzmir'de kadayıfın aJO zaten kızarmıştır. Kendisi de buna alet olmuştur. Çünkü kendisi zaten o kadayıfcı partinin 1977'deki milletvekili adayıydı" dedi. İşçi haklannda budama ^ KKTC'de iflas Hükümetin Kıbrıs'la ilgili politikasını da eleştiren Ecevit, TRT"nin 2. Banş Harekâtı'nın yıldönümündeki yayınını eleştirerek, şoyle konuştu: "Özal iktidan Kıbns Tnrklerinin demokrasisini de yozlaştırmak için uğraşmaktadır. Demokrasi) le bağdaşmayan ve kendi halkımızı perişan eden ekonomi polilikasını zoıia Kıbns'ta da uygulatmaya kalkışmaktadır. Özal'ın Kıbns'ta zorla uygulalmaya başladıgı ekonomik polilikalar yüzıinden Kuzey Kıbns Sanayi Holding'i iflas noktasına gelmistir \e birçok işyeri kapanmıştır." DSP Genel Başkanı Rahşan Ecevit de ANAP iktidarının fonlarda devlet bütçesinin ücte birini bulan kamu eelirleriyle ker.disine yakın Rahşan Ecevit sozlerini şoyle surdürdu: "ANAP iktidannın halkı baskı allında tutmak için uyguladığı bir başka yontrm, işçi haklanm kısmak ve işçileri zaten budanmış olan loplusözleşme ve grev haklanndan büsbütün feragat ettirip, bireysel sozleşmeye zoriamaktır. Toplusozleşme yerine bireysel sözleşmeyle yetinmek zonında kalan işçiterse iş güvencesinden yoksun kalmaktadıriar. Her an, keyfİ bir kararla işten atılma lehlikesi içinde yaşamaktadıriar." Solun birleşmcsi konusundaki bir soruyu "elbelte solun birieşmesi kaçırulmazdır" diye yanıtlayan Ecevit, SHP'yle birieşme konusunda bazı kişileri öne sürerek birleşmekten kaçındığı ve halk arasında kindar olduğuna ilişkin bazı savlar bulunduğuna ilişkin bir soruyu da şöyle yanıtladı: Kınnıpt rinci eOMEYD€Iİ ÜOTLAR CHJU. Lokman HekUiulen çare ANTAKYA/lSKENDEaüN Yaşını hayli almış olmâiina kaışın, Lokman Hekim bınmiş kayıjına Asi nehrinde kurek çeke çeke gidiyormuş. Kıyıda oturan bir tamşı gOrüoce şdşumts: Lokman Hekirn, bir başına nereye böyle? Kürekkn btndcmadan yanıtlamış ürdü hekim: öfumsuzlufü aramaya.. Şaşkınlığı bir kat daha artnuş kıysdakinln: Y'apma Lokman Hekim, ölümsüzlük var mı? Lokman Hekim: Yok olmasına yok, ama aramak da mı yok... Bir günlük GOcey gezisine çıkan Eceviüer'le Aii nefari kıyıuada kuruhnuş, A&takya'ya geünce nedense Lokman Hekinıi ^ımiLatlilr. Bu yörede yaşamış ve Asi nehri uzsrinde ölümsüzlügü aramaya gitmısti Loknian Hekiin. Asi sehh bugün bile kıyısmdan geçrigi Antakya'ya da ya$am veriyor, her geçtigi yeri yeşile boyuyordu. Yalnız, Asi kıyüan mıydı yesil olan? Çukurova'mn da yeşili bayram ediyordu. Bir anda basüran «aganak, topragın suya olan Ozlernıoi dindirmiş, agaçlann yapraklanru yıkayıp ovadan fıskırao ilrünitrin tozunu almışu. Yagmur sonrası Çükurova bayrunhklanzu giymiş yeniyetroeler gıbıydi. * Ecevıtler'in bir günluk Güney gezisi dQn saat 10.00'da birkaç aracük DSP komoyuyte başladı. Hatay kenti boydan boya geçflectk, ilk konujma Antakya'da yapüacaktı. 12 EylüJ sonrası gazeıecüere pek sıcak bakmayan Büleot Ecevit, bu tavnnı giderek değiştiriyordu. önceki gece geldiği Adana'da kaldığı oteiin lobisint iner inmsz gazetecilerin elini teker teker sıkan Bülent Ecevit, bir süre kendisinı izieyen basın mensuplanyla sohbet bile etti. "Laks Bitlb" sigarası içiyordu Bülent Ecevit. Teker teker tüm gazctîcilere de ikram etti. Günde bir paketi buluyormuş içtigj sigara. Çalısma durumuna göre, bazen bir paketi de geç}^ yormuş. Antakya konuşması 14.30'daydı Bülent Ecevit'in Adana'ya dönerken, tskenderun'da saat 17.00'de yapacağı koauştnanın daha kalabahk olacagmı anlatu gazetecüere. "Çaakü 16.30'da tskeodcnıı'dsld fabrikalar dagjlacak"tı. Oteiin lobisinde Ecevit, gazetecüere "Tercö•aa'ı okaıtBiHU mu?" diye sordu, "Idevizyonda Demtrd'le konaşm ohMd4tnz ocrinde âanıyor." 30 Ajusıos ile 5 eylül arasında radyo ve televizyondan yapılacak propaganda konusmalanna DYP Demirei'i çıkartmayı planlıyordu. TV'ye "baal yapacak Idşi" olarak Doğru Yol Partisı Demirel'in adını verecekti. Bfilent Ecevit 'e göre, boyle bir ginşimın uygulama olanağı . ardı: Partilerin hukuki riski göze alıp konuşturabilmeleri lazun. 80 öncesi CHP'nin bazı konusmalannı Haabektaş'tan Celalettin Ulusoy'a yaptınyorduk. DSP de "bant yapacak kişi*' olarak Bülent Ecevit'in admı radyo ve tdevizyona bildirrne egıümindeydi: Böylece Kıbns Barış Harekâu'tun yüdonümüiide bile televizyona ancak aışiv filmkrinde çıkarüian Büient Ecevit için beyaz camın kapısı zorlanacaklı. Ecevit TRT yönetidlerine kızgındı. 20 Temmuz'un yüdönümünde yayımlanan tekvizyon progranunı, Guney gezisi öncesi otel lobisinde gazeiedler'e söyleşirken şöyle eleştirdi: Ben dlmöş olsaydım, arşivden ne verilebilirse onu verirlerdi. Ama ben yasjyorum. Programda Türkiye iki bolgeli federasyon üzerınde ısrar ediyormuş gibi gösterüdi. Haydi benim görtlntümü vermeyin, ama benden daha çok ayruılüan bikn tanık yok, yaşıyonımda... Anlattırabüirlerdi. DSP korrVoyu Adana yilcışında Güneydoğulu tanm işçilerinin Çukurova'daki verimii topraklar üzerine kurdugu naylon çadırlann arasından yol abrken ancak birkaç araçhka. Bölent ve Rahşan Ecevit, beyaz bir minibüse binmişlerdi. Lacivert pantolonu, nıavi gömlefi ve gri kasketiyle rninibüsün önündc Bülent Ecevit, arkasında da DSP Genel Başkanı Rahşan Ecevit oturuyordu. Misis'te yogunluğunu kadınlann olustuıdugu Güneydoğulu tanm işçileri, DSP konvoyunun yolunu kesti. Yaşlı bir işçi Bülent Ecevit'in eline sanlmış, " Aflabıuı sevineB şa çadıriann haUııe bak" diyerek naylon ve karton yıguunı gösteriyordu. Mustafabeyli'de. Hatay il smınnda, Dörtyol'da, lskendenın'da, Antakya gürişinde, karilanlarla birlikte Ecevitler'in konvoyu büyüdükce büyüdü. Sevgi g&sterileri arasında konvoy yol aüyordu, ama TRT arşiv için olsun bu görüntüleri çekmeye değer görmemişti. Ama ERT (Emniyet Radyo Teltvizyon) görev basındaydı. Hatay Emniyet Müdürlugü'ne bağlı çekim ekibi Ecevitler'in konvoyundaki her anı görüntülüyordu. Hatta bir ara o kadar ileri gıttiler ki DSP konvoyunun mota verdiği Kıa köyündeki benzinlikte Ecevitler'in tuvalete girtnelerini bile son ana de|in gurüntülediler. Emniyet MUdürlügü'nün "olaylan önlemek için" aldıgı "vldeo çtkimi" önleminin ucu biraz kaçmıştı. Çekim ekibi neredeyse lavabonun başına kadar girecekti. Daha sonra Bülent Ecevit, bir ağaan altında otunırken, eşiyle birlikte bir süte baş başa yurOmek istediklerini söyleyerek. çevresinde toplaoan partililerdeo ızin aldı. Kıa köyündeki tarlanın kıyısına tek sıra halinde dikilmiş olan selvi ağaçlânnın gölgesinde yan yana ve yalnız baslanna yürümeye başladılar. ERT burada da görev basındaydı. Agaçlar arasında, uzaklaşıp giden Ecevitler'i zoom yaparak çekmeye çahşıyordu. Emniyet'in burada ne gibi bir olayı önlemek için çekim yaptıguu bir türiü aniayamadık. Ecevitler, anlaşılan miting alanlannın dışında yalnız kaiıp dinlenmek istiyorlardı. Bu istek öylesine yoğundu ki, sdvi ağaçlânnın dibindeki dinlenme sırasında yanlarına yanaşan bir gazeteciye biraz da sertçe bir cıkış yapıp bu ısteği açık biçimde dile getirdiler. Ecevitler, Antakya'ya çok saytda araçtan oluşan bir konvoyla girdiler ve mevsim koşulianna, yerel örgütlerin deneyimsiz düzenlemelerine, miting saatine göre coşkulu, kalabalık bir toptuluja konuştular. Bülent ve Rahşan Ecevit, İskenderun ve Antakya konuşmalannda. "evet" için yola çıkmadıklanru, referandum olmasa yine de geleceklerini söylediler. tskenderun ve Antakya gibi sosyal demokrat tabanın güçlü oldugu iki yerleşim birirninde Eceviüer'e gösterilen Ugiye, "evet evej evet" diye bağırarüaıa bakacak olursak, Hatay Ui genelde "mavi" sinyali veriyor diyebiliriz. Asi nehrinin kıyısına kurulan Antakya'da Ecevit'i dinlerken Lokman Hekim gelmişti akiımıza. Asi nehrinin üzerınde bir başına ölümsüzlüğü aramaya giderken kayığı devriliyor ve Lokman Hekim her derde devanın bulundugu defteriyle birlikte suîara gömtllüyordu. Asi'nin kıyısında Lokman Hekim'i düşünüp Ecevit'i dinlerken bir de o "her derde deva" defter geliverdi akhmıza. Böyle "evet" ya da "l»yır"m peşinde kilometreler aşanlar için acaba Lokman Hekim defterine demokrasinin de bir çaresini yazmış mıydı? CHFH eski beledîye başkanları toplanıyor ANKARA (ANKA) 1977 ile 12 Eylül 1980 tarihleri arasında görev yapan Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanları, 21 ağustos cuma günü Ankara'da bir araya gelecekler. SHP Genel Merkezi'nde yapılacak toplantıya Erdal tnönü başkanlık edecek. Toplantıda referandum öncesi yapılabilecek çalışmalar ile bir erİcen seçim halinde alınacak tavır konusu görüşülecek. SHP Genel Merkezi tarafından düzenlenen toplantının akşamında ise Erdal Inönü tarafından CHPTi eski bdediye başkanlarına bir yemek verilecek. Toplantıya CHP'li il belediye başkanlarından halen SHP Genel Merkezi'nde görev alan Ali Diuçer, Aytekin Kotil ve Edip Servet Devrimci dışında kalan 35'i davet edildi. Bu arada DSP ile ilişkili oldukları bilinen Adana eski belediye başkanı Selahattin Çolak ile Tunceli eski belediye başkanı Veli Aytaç toplantıya çağrümadı. Cuma günü işgal var... "Sakallı bebek" ortalığı velveleye verdi. TAN gazetemize göre kendileri kıyamet alameti ola"•ak peydah olmuştu. "Tıraşı gelmiş bebek" inancı, bütün milletimizin büyük bölümünün bayramını burnundan getirdi. Ama verilmiş sadakamız varmış ki bayramın ikinci gününü kazasız, belasız ve kıyametsiz atlattık. Şimdi önümüzde başka bir varta daha var. Gerçi bu sakallı bebeginki kadar dehşetengiz değil. Bu kez tehdit altında olan coR şükür dünya değil. Yalnızca İstanbul. Bu kehaneti yerii bir basın organında sakallı bebek yapsa geçen haftaki sabıka nedeni ile kulak asmazdık. Ancak kaynak çok önemli. 16. yüzyıldan beri astrolojinin babası olarak bilinen Nostradamus. Evet, 21 Ağustos 1987 cuma günü tstanbul 1 milyon asker tarafından işgal edilecek. Nostradamus da bizim sakallı bebek gibi sakallı ama, tıraşa hiç meraklı değil. Nostradamus Fransız tıp hekimi ve astroloğu. 1503 doğumlu. Güney Fransa'da veba salgınındaki fedakârlıkları ile halkın sevgilisi olmuş. Hasta muayene etmediği zamanlarda kehanetler kaleme almış. Büyücülük iddialarından kurtulmak üzere yazdığı Latince dörtlüklerin sırasını karıştırmış. Nostradamus'un dörtlükleri yüzyıllar boyu geleceği okumak isteyenlere ışık oldu. Çok kısa ve yorum ile anlam kazanan dörtlükler arasında 21 Ağustos 1987 günü İstanbulun işgali de var. Nostradamus'un Latince dörtlüklerinin İngilizcesi ve ingilizce yorumları aşağıdaki gibidır: 1 ve 2 No'lu metinlerin Latince ve ingilizce çevirisi: "Arap prensi, Mars, Güneş ve Kilise'nin hakimi Arslan denize kapılacaklar. Pers bölgesine doğru yaklaşık 1 milyon adam gerçek yılan Mısır ve Bizans'ı istila edeceklerdir." 3 No'lu çeviri: Mars, Güneş ve Venüs, Arslan'la bir araya geldiği zaman aşağıdaki kehanetler yeni bir Arap Imparatorluğu'nun haberciliğini yapacaktır. Pers bölgesine, Mısır'a, Bizans bölgesine ve Hıristiyan dünyasının donanmalarına saldıracaktır. Yorumcu Lee McCann'e göre (1942) bu bir araya geliş 21 Ağustos 1987 tarihinde olacaktır. Bu durumun, bir şekilde Asya'daki ayaklanmayla ilgili dörtlüklerle bağlantılı olması gerekmektedir Bu yorum kargaşasında bir Türkün de yer alması gerekli diye düşündük. Astrolojiyie uğraşan ancak adının gizli tutulmasını isteyen (JDTU'lü bir bilim adamına Nostradamus'un metnini yorumlattık. "Kaddafi (Arap Prensi; pelerinli başka bir Arap tanımıyorum), Mars, Güneş ve Venüs (bu isimler ihtisasım dışı ama yorum yapma hakkımdan faydalanarak iran, Irak, Suriye ve Mısır diyorum) Hıristiyan dünyası ve hâkimi Arslan'la birlikte (herhalde başta ABD olmak üzere Fransa, Ingiltere, İtalya ve alt grup İsrail) de dün ABD'nin "birinci hanımı"nın Ankara'daki temsilcisinden yedi koli yardım aldı. Bizin. "birinci hanım", ABO sefirinin hanımından hangi rnünasebetle bu yardımı almıştı: Konuyu siyasi, gayri siyasi çevrelerden soruşturduk. Turk Kadmını Guçlendirme Vaktı ancak benzeri veya eşiti bir kurumdan böyle bir yardım alabilirdi. urneâin ABD'dekj kadınlann guçlendirilmesi türunden bir örgütten yardım alabilirdi. ABD'li TIR Şofurieri Demeöi'nden ya da ABD'li Hatterciler Kulubü1nden bir yardım alması Turk örf ve adetlerine de vakıf ruhuna da uygun düşmezdi. Bir kadın demeğinden bağış almaları, işin feisefesine uyardı. Bayan StrauszHupe, ABD'de böyle bir demek olduğundan emin degildi. Ve de böyle bir demeğin uyesi degildi. Kendisi ric u yedi koliyi TOrkferi Seven AmerikatHar Cemiyeti adına bizim "birinci hanım'a vermişti. Bizi Seven Amerikalılar Cemiyeti'nin bizim kadınlann güçlenmesine nasıl katkısı olabilirdi? Bunun yanıtı yedi kolinin içinde gizli idi: Herturtü dovjum kontrol malzemesi. Bizim hanımlan guçlendirmek uzere vere vere dou,um kontrol malzemesi vermişti. Kadınlanmız dokuz ay bebek hamallığından, daha sonra da buyutme kulfetinden kurtulacakJarı için gerçekten guçleneceklerdi. Ama işin ötekj yuzu vardı ki bu biraz düşündürücu idi. TürkJeri seven Amerikalılar vere vere sandıkar dolusu "Turtderin artmasını önleyen araç, gereç verdiklerine göre, cemiyetin bizi sevme işine uzun vadede fazla bel bağlamamak gerekiyordu. Resimde, "birinci hanım", aziz vatanımızın nerelerinde guç kuvvet kazandıkJanna işaret ederken görulüyor. Köşk açıklama yaptı 'Gumhurbaşkanı halkımız cahil dememiştir' Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in Lüleburgaz'da yaptığı konuşmada söylediği sözlerin, ideolojik savaşla ilgili olduğunu belirten Cumhurbaşkanlığı Basın ve Halkla Ilişkiler Müşavirliği, Evren'in halk için "cahil" demediğini kaydetti. tstanbul Haber Servisi Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in Trakya gezisı sırasında Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesinde yaptığı konuşmada, "Biıim halkımız cahildir. Onun için Um demokrasi>e hanr değildir" şeklinde konuşıuğu yolundaki değerlendirmelerin doğru olmadığı bildirildi. Cumhurbaşkanlığı Basın ve Halkla Ilişkiler Müşavirliği'nden yapılan açıklamada Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in söz konusu konuşmada değindiği konunun dünyada süregelen ideolojik savaşla ilgili olduğu, demokrasi aibayışı konusunu kapsamadığı kaydedildi. Açıklamada şoyle denildi. "Sayın Cumburbaşkanımız. Lüleburgaz'da halka hitaben yaptıklan konuşmada dunyadaki ideolojik savaşlara deginerek bu savaşlann bitmedigini, devam edecegini belirtmişler, 'Ne zamanki vatandaşlarımız uyanık olur, gizli savaşa başlayıp başlamadığım anlayabilir, o zaman gizli savaşlar kuruyup gider. Fakat henüz daha o seviyeye gelmedik. Daha okuyup yazma bilmeyen bir süre insanımız var. llkokulun üçüncü sınıfından dördüncü sınıfından aynlmış bir sürü vatandaşlanmız var. Gönül arzu ediyor ki bütun vatandaşlanmız, ortaokulu, liseyi bitirmiş olsun, tarih okumuş olsun. Tarihin derinliklerine girmiş olsun. Türkiye nereden gelmiş, ne safhalar geçirmiş, ne badireler atlatmış ve bugüne nasıl ulaşmış, bunu vatandaşlarımızın yüzde doksanı bilecek duruma gelirse, işte o zaman bu oyunlar muvaffak olamaz. Yerinde kurumaya mahkum olur' demişlerdir. Konuşma melninde de anlaşılacağı gibi sayın Cumhurbaşkanımız diınysda suregelen ideolojik savaşlaria ilgili endişelerini dile getirmişlerdir. Eski siyasi liderierden birinin iddia ettigi gibi bu ifadelerin demokrasi anlayışlan ile ilgisinin bulunmadığı açıktır. Konunun yanlış anlamalara meydan vennemesi için kamuoyuna dnyorulması uvgun görıilmuştür." DSP'de mektup savaşı HASAN UYSAL ANKARA Demokratik Sol Parti'de muhalif kurucu uyeler ile yönetim arasında mücadele yeniden alevlendi. Muhalif kurucularm sözcüsü Ceial Kürkoglu'nun, kuruculan 23 ağustos gunü olağanüslü toplantıya çağır'arak, "Koltuga oturacagım" diye açıklama yapması üzerine Rahşan Ecevit tüm örgüte mektup göndererek, "Partimize karşı çirkin bir tertibi sürdiırenler, Ankara'da yasadışı yeni bir toplanü du/enlemeye kalkıştılar" dedi. 15 ağustosta çoğunluk sağlanamadığı için 23 ağustosa ertelenen olağanustü kurucular kurulunda, partinin yeni yönetiminin belirleneceği, izlenen politikanın değerlendirileceği, kurultay tarihinin saptanacağı, ayrıca tüzuk değişikliği yapılacagı bildirildi. Çağnnın, Siyasi Partiler Yasası ve DSP Tuzüğü'nün 5. maddesine dayanılarak yapıldığını belirten Kürkoğlu, gazetelere yaptığı açıklamada, 23 ağustos günü partinin genel başkanlık koltuğuna oturacağını öne sürdü. DSP Genel Başkanı Rahşan Ecevit, bu çağrı üzerine il ve ilçe örgütleri ile kuruculara birer mektup.gönderdi. "Yasadtşı toplantının" geçmişte de denendiğini belirten Ecevit, savcüığın ve İçişleri Bakanlığı'nın bu toplantıyı kabul etmediğini hatırlatarak şöyle dedi: "Kurucular Kurulu toplantısı ile ilgili çağn yazısı başlıbaşına suçtur. Partimizie hiçbir ilgisi olmayan bu yasadısı toplantının duzenleyicileri hakkında yasal yollara başvurulmuştur. Bunlann amacı, partimizi iki başlı bir parti gibi göstermekür." Muhalif kurucular grubunda yer alan Mehmet Kara, Veli Kasımoğlu, tsmail Kartal. Huseyin Karaca ve Hüseyin Gül, ortak bir bildiri yayımlayarak Celal Kürkoğlu'nu eleştirdiler. 14 haziranda yapılan toplantının amacının, "solu bölme, temel ilkelerden sapma ve güdük bir parti kurup tepeden vönetme olaylanna karşı, kamuoyu önunde yapılan demokratik bir Heştiri ve tabandan yapılan bir uyan" olduğu belirtildi. ŞIIPNevşehir II Başkanı görevden ahndı Nostradamus, Fransa (15031566) Tıp eğitimi yaptı. 1550 yıbnda bir almanak çıkarmaya başladı. Yaşadığı dönemden dünyanın sonuna kadar olan kehanetlerini Içeren kltabının İlk bölümünü 1555 yılında tamamladı. CFNTIRY FI\E Thıs \vrse » sınııUr to V II. hui the mranıngs uL Sjıurn and'} J Vnıı» are «ncle«r No*tradamu< ıs prohab*y uang a confıgI uratıofi lor daiing purposcs. The Sun could ai$o »tand tor | ırks \ . or ıhe Gaıholır Church h ısa ver* dıttirull quatrain I 10 decipher 25 U pnnce Arabt Man. S<W. Vtıtus. L*jn. Rrgne d'Egiuf par mfr stucomtrra Dnf> k Peru bun prn d'vn mullan Bntınte. tgypf' W ıtrp ' • T » The \rab Pnncp. Mars. the Sun. Venuı and Lco, the rule of the Chumh wül succumb to the iea Towards Persıa \ \er\ nearK a mıllıon men wıll | tnvade Egvptand Bvunuum. the ırue srrjjenc. Kırıkkale MKEpatlaması Savcı: Olay kesin sabotaj Haber Merkezi Kırıkkale MKE imla atölyesinde bir yıl once meydana gelen ve 7 kişinin ölümu, 24 kişinin yaraianmasıyla sonuçlanan patlama ile ilgili davada. savcı ile yargıç tartıştı. Ifadelere karşı çıkan savcı.'Olay kesinlikle sabotajdır" dedi. Ankara DGM'de dun 4 saat süren duruşma saat 9.30'da başladı. Mahkeme heyetinden yargıç îlyas Akkaşoglu, duruşmaya 11 dakika geç gelince, savcı yardımcısı Yüzbaşı Ulkü Coşkun zabıt tutturdu. Hâkim Akkaşoğlu, mubaşirin kendisini 2 kez çağırdığını. o sırada bir tercümanla başka bir dava dosyası üzerınde çalıştıklarını bildirdiğini ve işi bitince hemen geldiğini söyledi. Mubaşirin de tanık olarak dinlenmesinden sonra mahkeme başkanı Ekrem Çelenk. üye Akkaşoğlu'nun mazeretinin gsçerli olduğunu, bu nedenle hakkında bir işleme gerek kalmadığım bildirdi. Daha önce de Ürdünlü diplomat Sati'nin öldurulmesi olayının tanığı Rafet Şaban'ın öldürülmek istenmesıyle ilgili davada hâkim tlyas Akkaşoğlu ile savcı Nusrel Demiral arasında tartışma çıkmış, hâkim duruşmadan çekilmek istedığini bildirmişti. Tanıkların dinlenmesinden sonra sanık savunmalarını yanıtlayan savcı yardımcısı Ülkü Coşkun, ifadelerin işkence altında ahndığı iddiası ile ilgili şunlan söyledi: "Soruşturma, polis devre dışı bırakılarak tarafımdan yüriitülmüştiır. Yer gostermeleri sırasında sabotaj e>lemirü nasü yaptıklanıu, kamu tanıklan öDünde samimi olarak açddamışlardır. Olay kesinkes sabotajdır, kaza degüdir. Fabrikada, sanıklann evlemi icnı eıtikJeri. plan yapoklan yeTlerde mahkeme heyeti tarafından keşif yapılması halinde olay ortaya çıkacaktır." Mahkeme heyeti, sanıklar Muammer Yalçıntaş, Veli Buriıan, Muzaffer Erdoğdu, Ali Kent, Necip Ersoy, Nevzat Akyurt, Erol Canbulal, Feril Kazan ve Yaşar Canka'mn tutukluluk halınin devamına, Suriye Buyükelçiliği Ikincı Kâtibi Derviş Bekdi'nin dosyasının bu davadan ayrılmasına karar verdi. Duruşma ileri bir tarihe bırakıldı. Geçen yıl 7 kişinin ölümüne, 24 kişinin de yaralanmasına yol açan Kırıkkale MKE'deki patlama için Savcı, "Olay kesinlikle sabotajdır" dedi. Fikri Sağlar: Ozal, IMFnin buyruklarmı uyguluyor ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) SHP Genel Sekreteri Fikri Sağlar, Başbakan Turgut Özal'ın bir deha değil, "IMF ve uluslararası kuruluşlann buynıklannı halkı ezme pahasına aynen uygulayan bir şabloncu" olduğunu ileri sürdü. Sağlar, Başbakanlığa bağlı Hazine ve Dış Ticaret Musteşarlığı'nın bile bir yıllık enfjasyon rakamlarının yuzde 40,7'ye ulaştığını belirıerek, "Özal'ın politikası sürdüğu sürece enflasyonun önüne geçmek imkânsızdır" dedi. SHP Genel Sekreteri Fikri Sağlar dun yaptığı yazılı açıklamada, Başbakan Özal'ın dehalığının gittikçe yoksullaşan ve ezilen halk için değil, holdıngler, tekeller, yabancılar ve yandaşlar için olduğunu bılmeyenin kalmadığım ifade etti. ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) SHP'de, referandum oylamasında parti yönetimi karanna aykın olarak "hayır" oyu vereceğini açıklayan Nevşehir İl Başkanı Dilaver Özay görevinden alındı. Ayrıca İstanbul İl Başkanı Hasan Fehmi Giineş ile İstanbul İl Yonetim Kurulu uyelerine uyarıda bulunulması kararlaştırıldı. SHP Merkez Yürütme Kurulu dün SHP Genel Başkanı Erdal İnönii başkanhğında saat 11.15'te toplandı. Saat 16.30'a kadar süren uzun toplantı sırasında uyeler öğle yemeklerini de toplantı sırasında yediler. Toplantı bitiminde bir açıklama yapan SHP Genel Sekreteri Fikri Sağlar, gündemin ilk maddesinde Nevşehir ve İstanbul il başkanlarının durumlarının görüşüldüğünü belirterek, "Genel politikaya aykın tavır ve beyanlarda bulunan" Nevşehir İl Başkanı Dilaver Özay'ın görevden alınmasına karar verildiğini bildirdi. Sağlar, 12'ye 1 oyla alınan karardan sonra boşalan il başkanhğına Nevşehir il yönetim kurulu üyelerinin kendi aralannda yapacakları seçimle atama yapılacağını kaydetti. Sağlar, İstanbul İl Başkanı Hasan Fehmi Güneş için ise "parti tüziiğü ve yönetmeliklerin yerine getirilmesinde ihmali görülen, iist yönetimlerie düzenli Uişki kuramavan. parti yetkili organlarının almadıgı kararlarda yelkisini aşan beyanatlarda bulunan parti politikasına uymayarak, partiyi zor duruma sokan İl Başkanı Hasan Fehmi Giineş ile il yönetim kurulu iiyelerine uyarıda bulunulması" karan alındığını açıkladı. Oy birliğiyle ahndığı öğrenilen karar konusunda Güneş'in ihracı ya da daha ağır bir cezayla cezalandırılması konusunun gundeme gelmediği de öğrenildi. 1987'de savaş: \VAK İN 19n7 Whrn Mars, ıhe Sun and Vmus are in nmjunaıon wuh Le\K ıhe tolkmıng prıdMtmns arr lorccasi about a rn1* Arat«an lmpirr li »ıll jnwk Prrsıa. F.|f>pi Consianlınnple iBvzjntıumt and the navırs ol (^nsıcndom Accordıng to ıhe comrocnutor Lcc McCann (1942) thıs conjunctıon wı)l uk pliKc on 2Uı Augusi 19Ö7 Thıs muii thereforc ın son^e * » btık up wah th« quatraıns aboul the uprmng ın Asıa Asıl kitap Latince dörtlüklerden oluşuyor. Kitabın alıntı yapılan baskısı 1981 tarihll. nizlerde karşı karşıya gelecekler. İran'a doğru bir milyona yakın asker 21 Ağustos 1987 günü ı Türkiye (Bizans bölgesi yani istanbul) ve Mısır'a . doğru istilaya girişeceklerdir." \ İşte böyle.. İn^allah "sakallı bebek"ten sonra, inşallah "sakallı dede" Nostrodamus'un kehanetinın de bir berberlik ürünü olduğu ortaya çıkar. MKE'nin zarflanan işçileri 28 Eylül ara seçimleri öncesinde Başbakan Özal, Ankara Sincan'da konuşuyordu. Aradan sıyrılan bir işçi, "Açız, sayın Başbakan açız.." diye bağırdı. Başbakanın yanıtı kısa ve kesindi: "Yalan söylüyorsun..." "Kurrta Kinte" diye nitelenen, taşerondan kiralanan işçiierden biri idi. MKE'nin açtığı "ihale" ile sigortasız sendikasız çalıştırılıyordu. Dünkü Resmi Gazete'ye bakılırsa MKE eski huyundan vazgeçmemiş. Yeniden ihale açıp taşeron eli ile "kapalı zarf" üsülü ile sendikasızsigortasız işçi avına çıkmış. ilanın altına da 2886 sayılı ihale kanununa tabi olmadığını da eklememezlik etmemiş. "Yalan söyleyen" işçiyı sonradan arayıp bulduk. MKE tekstil fabrikasında çahşıyordu. Sendikalı değildi. MKE'nin işçisi de değildi. SigortaIt hiç değildi. Şimdi "işçi taşeronlan ", ortalıktan topladıkları işçileri en düşük paraya ve toptan MKE'ye kiralamak için birbirieri ile yarışacaklar. Hem de devletin sahasında ve devieîin hakemliğinde...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle