29 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 AĞUSTOS 1987 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 MÜZİK Cazın James Dean'i ünlü trompetçi Chet Baker KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK Trompet bazen bir canavar Chet Baker'ı dinliyoruz. Yaşamıyla, kişiliğiyle, müziğiyle efsane olmuş bir caz ustasmı... Eski arkadaşı, çilekeş meslektaşı Mafı Falay, yanında, nefes bile almadan dinliyor. Konser bitiyor. Mafı, "Gel" diyor. Sahne arkasmda, küçük bir odada buluşuyoruz Chet Baker'la. YAVUZ BAYDAR STOCKHOLM Akrep ve yelkovan, geceyansı sularında. Şehrin ünlü caz kulübü "Fashing"deyiz. Adraı atacak yer yok. tçerde, bir ayinin kutsal sessizliği var; çıt çıknuyor. Kontrbastan yukselen notalar kulübün köhne duvarlannda yankılanıyor. Sahnenin önünde, yüksekçe bir taburenin üstünde öne doğnı eğjlmiş oturan yorgun yüzlu adam, gözleri hep kapaiı, soloyu dinliyor; kartal pençesini andıran elleriyle hafif hafif trompetini okşuyor. Sonra, yine .gözlerini hiç açraadan, bir elini mikrofona yavaşça uzatıyor, basın eriyen notaları üzerinde, duygunun her tonunu içinde tasıyan sesiyle söylemeye başlıyor: "My Fonny Valentine..." Cbet Baker'ı dinliyoruz; yaşamıyla, kişiligâv le, müziğiyle efsane olmuş bir caz ustasını. Yüreğin derinliklerini bıçak gibi yaran sesin ycrini, az sonra, lirizmle yüklü bir trompet solosu alıyor. Basılan her nota buram buram melankoli tüten, "zaman ötesi" bir güzellik. Eski arkadaşı, çilekeş meslektaşı Mafi Falay, yanımda, gözleri buğulu, nefes bile almadan dinliyor. Yasam müzikle nasıl bütünlesebilir? Benzerine yalnız Miles Davis'te rasdanan bu eşsiz derinlik, hüzun, içtenlik nasıl yakalanabilir? Yamtlann hepsi Cbet Baker'da, geride bıraktığı yıllarda gizli. nı tempoda çabyordu. Müzigi her zaman yuksek bir duzeye çtkanyordu." oımid BİR IL tsjii vm wıvtı»otcııv Eroin ve cezaevi Mulligan, Parker, Pepper gibimüptelalarla çalmasına rağmen uyustunıculardan uzak duran Baker, bu olayın ardından eroin kullanmaya başladı. 27 yaşmdaydı. 1959'dan itibaren tutuklamalar, mahkemeler, cezaevleri birbirini izledi. Uzunca bir süre ttalya'da hapiste kaldı. Yasam tarzı yüzünden kendisine "Caz'ın James Dean'i" denmesi de bu yıllara rastlar. Caz ile eroin ilişkisi müziği olumsuz yönde etkiledi mi? "Müziği etkiledi mi, bilmiyorum. Ama dünyanın birçok usta müzisyenini yitirmesine yol açtığı açık. Müziğe etkisi olduğundan kuşkuluyum. Bana hiçbir etkisi olmadı" 4 yıllık ara 1%9'da San Francisco'da sokakta ağır bir saldınya ugradı; birkaç ön dişi kınldı. Bu yüzden, dört yıl trompetine dokunmadı. Eroinin çürüttüğü bütün dişlerini çektirdi, annesinin e\ine yerieşti ve metadon tedavisine başladı. Californıa'da bir benzin istasyonunda üç yıl süreyle gunde 16 saat çalıştı. 1973 sonlannda toparlandı; Dizzy Gillespie'nin desteğiyle bir New York kulubünde yeniden çalmaya başladı. 74'te, büyük ilgi ile karşılanan bir konserde Muiligan'la 20 yıl sonra ilk kez bir araya geldi. Ve uzun sessizlik dönemini, 75'te çıkardığı artık caz klasikleri arasında sayılan eşsiz güzellikte bir albümle, STOCKHOLWÜN ÜNLÜ CAZ KULÜBÜNDE Stockhobvkn "She was tao good to me" ile kesin olarak noktaladı. Son on yıl içinde ünlü caz kulübü "Fashing"de, Chet Baker'ı dinliyoruz. Duygunun Paris, Kopenhag ve Amsterdam'da her tonunu içeren sesiyle söyUmeyt başlıyor. "My Funny Valentibirbirinden kaliteli 20"yi aşkın albüm n ne~. Az sonra da, yüreğin derinUklerini bıçak gibi yaran sesin yeriyarattı. Kusursuz, "ekonomik" bir ni, lirizm yüklü bir trompet solosu ahyor. melodi anlayışının; derin, melankolik bir tonlamanın; buğulu bir "ses"şans ve onurdu Parker'ı laıumak." trompetle ilk kez ailesi Los Angeles'a in benzersiz biçimde ortaya çıktığı bu taşındıktan sonra, 1942'de tanışmış. albümlerde, müziğin şarap gibi zaPiyanist gelmeyince... Babası, gitar \e banco çalan bir mumanla olgunlaştığını gösterdi. 1952'de bariton saksofoncu Gerry zisyen. "Ama galiba. trompetten önce Muiligan'la kurduğu dönlü, Baker trombon çalmak istemissiniz" diye Miles usta adını dört bir yana yaydı. Bakersoruyorum. Yine hafifçe gulümsuMullıgan beraberliği, bir yıldan fazBaker, Miles Davis'i çok seviyor. yor: "Evet, babam önce bir trombon la surmemesine karşın, "Cool Jazz" Karşılıkh bir sevgi bu. Chet, Miles'a getirdi o e . tki hafta ugraştım, ama akımının gövdesini oluşturacak, göre, "dinledigi trompetçilerin en usses bile çıkaramadıın. Ağzı çok bu1%0'ların sonlanna dek etkisini histası." "Miles insanlan carpmayı, alt yuk geldi. Yerine bir trompet getirsettirecekti. MulliganBaker dörtlüüst rtmevi seviyor. Ne yaparsa yapdi. O gunden beri bırakmadım." sunün o zamana göre en çarpıcı özel sın, benim için gecerli" diyen Baker, liği, piyanosuz oluşuydu. Baker, Takonserlerinde kendi bestelerinin yaBaker'ın caz dünyasına girişi, mamen rasllanlı>dı" diyor. "Benim m sıra "Wıvne Shorter'ın yapıtları1940'lann sonunda. Küçük barlar, evde prova yapacakok. Piyanist gel na da yer veriyor. "Çiinkü, VVayne1derken San Francisco'nun "Bob in basteleri doğaçlama için çok rahat Ciry" kulübunde Dexter Gortlon, Pa medi. Gerry aranjmanlan >eniden yazdı. Sonuç o kadar i>i oldu ki, pibirer tasıl. Hepsini armonik, rilmik ul Desmond ve Hampton Ha»es'la yanist kullanmamaya karar verdik." ve melodik açılardan ilginç buluyo"jamsession"lar. Yeteneğini fark nım. Kısacası. duşunce tarzını sevi1953'te "Down Beat" dergisi taraeden ise, bir başka usta: Charlie Parfından "yılın en iyi trompelçisi" se yonım." ker. "Parker'la öace iki hafta Los Baker, müzıginde basgitarpiyano Angeles'ta çaldık. San Francisco'da çilen Baker, ilk grubunu yine aynı yıl bireşimini önemsiyor: Davul genelpiyanist Russ Freeman'la kurdu. Acılı iki gece çaldıklan sonra kovuMuk. likle tercih dışı. Olsa bile, arka planyıllar, 1955'te Avrupa'yı ilk kez ziyaParker, kaliibiin sabibi)le bize içki da. "Gitar ve bas iyi bir çerceve bereti sırasında başladı. Grubun piyavermedigi için kavga etti. Dostlugunim için. Davnb göre trompetin senistı ve Baker'ın yakın arkadaşı Dkk muz sürdıi. Sahnede ve sahne dışınTVardzick, 21 Ekim 1955'te Paris'te sini yükseltmek gerekiyor. Ben buna da çok beraber olduk. Beni uyuştuzorlamak istemiyorum kendirai." bir otel odasında ölü bulunacaktı. rnculara karşı surekJi konıdu. Onunölum nedeni: Aşın dozda erom. la çalmak, hayatımın en önemli olayRenk ve ruh lanndan biridir. O zamanlar, 21 ya "Tvrardzick'in olümü benim içrn yıkım oldu. Bir dehaydı. Daima dogpındaki bir muasyen için büyük bir Peki, trompet uslubu? Doğal olarak, kendiliğınden mı doğdu bu üslup? "Ne istedigimi aniamaj'a baslayıoca ve onun üstiine gidince belirdi nerhalde. Sonra kolaytaştı. Kişisel çahş tarzına gelince. Dizzy. Miles, Clifford Brovın'ın kendilerine ozgü tarzlan var. Tarz, çıkan ses, duşıincelerle birleşince beliriyor. Ama özghn bir tarz yaratmak çok zor. Çiinkü etki çok fazla." Baker, caz müzisyenlerinin 1950'lere kıyasla bugün daha rahat koşullarda çalıştığı görüşünde. Cazın saygıyı ABD yerine Avrupa'da bulmasım, "Avnıpalılann sahip oldugu derin kültiır birikimi"ne bağlıyor. "Amerikalılarm büyük bölümü bluegrass, rockabilly gibi türlere Ogi gösterrvor. Caz orada hâlâ küçük bir azınlıgın müziği." Mafi, yan taraftan "yoruldn artık, bitir" işaretini veriyor. "Cazın en iyi siyahlar tarafndan calındıgına inanıhr. Ama iş galiba renkte degii, nıhta" diyorum. "Hayır, renkte degil" diyor. "Çok siyah muzisyen dinledim. Oldukça büyük isimlerdi hepsi de. Müziklerinde beraberlik yoktu; ne ritm >ardı ne de swing. Bütün siyahlar swing'li çalacak diye bir şey yok. Tıpkı bütün beyazlar swing'K çalacak diye bir şey ohnadığı gibi..." PtKNİK PtYALE MADRA HIZLI GAZETECİ \ECDET ŞE.\ UlAfi NE CESEP/.? UEİKEL YAUU. Her gece yeniden Konser bitiyon Mafı "Gel" diyor. Sahne arkasında, küçük bir odada buluşuyoruz Baker'la. Dışardan alkış seslerı geliyor hâlâ. Mafi ile kucaklaşıyorlar. Baker, söyleşi konusunda çok hassas; yülardır konuştuğu gazeteci sayısı bir ikiden fazla değil. 58 yıldan çok daha uzun bir sürenin izlerini taşıyan terli yüzü, sanki derin bir sis perdesinin ardında. "Yorgunsunuz, Isterseniz konuşmayahra" diyorum. Ender gülümsemelerinden biri: "Kaç yıldır çalıyonım, ber gece sanki yeni bir başlangıç beDİın icin. Yondmadan hiç calamadun, çalamayacagım. Biıayem bojle. Trompet kimi zaman bana csnav«r gibi göranüyor!" I Trombon btiyük geldi "Canavar", Baker'la 13 yaşından beri ortak bir yaşam sürüyor. 1929 Oklahoma doğumlu otan Baker, ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACl Deep Purple, yıllar sonra yeni albümüyle yine listelerde Kırkından sonra İıard rock' BURAK ELDEM Sakin ve heyecansız başlayan bir ritmin, davuicunun ani "parlaraasyta" yangın bombasına dönüşüvermesi. Derken, sanki tetikte beklermiş gibi ortaya çıkıveren gitardan yırtıa bir haykınş. Kulakları dolduran distorsiyon csliginde "masum" melodinin ana temalanyla oynayan klavyeli calgılar şeytanı. Ve taa on küsur yıl öncesinin havalanru taşıyan hırçın vokal aracılığryla kulaklannızda yankılanan sözler: "Ötö ya da Diri". Koltuğunuzda geriye doğnı kaykılıyorsunuz yavaşça. Gıtar solo iyiden iyiye "psycbedelk" fırtınaları odanıza taşırken, yıllar öncesinin anılan eşliğınde düşüncelere dalıyorsunuz. Hard rock dinlemek güzel; hele çalan, yetmişlerin unutulmaz topluluğu "Deep Purple" ise. Rock müzık, yaklaşık otuz yıh geride bırakan geKşim sureci içinde her biri diğerinden çarpıcı yeni yöntemleri armağan etti müzik dünyasına. "Rock'o'roU"un ilkel baskaldınsından, muhalif öbeklerin karşı külturlerinde önemli bir yere sahip "acid rock"a kadar uzanan oldukça gemş bir ydpaze. Ama "hard rock" dendiginde, seksenlerin başındaki "heavy metal" histerisi ile sınırlanarnayacak bir gelenek ve özgün bir stil geliyor akla: "Deep Purple Soond." Led Zeppelin, Black Sabbath, Rush ve Steppenwolf gibi toplulukların yaygınlaşmasını sağladıklan "distorsiyonlu müzik", Purple'ın kendine özgü stüinde oldukça çarpıa noktalara vannıştı yetmişlerin hemen basında. Topluluğun beyni diyebileceğimiz klavyecı Jon Lord ile gitarist Ritcnie Blackmore, özellikle 'Tıreball" ve Machine Head" albümlerinde "gürnhü"nün de estetiği olabileceğini karutlamışlardı. Uçuşan mermiler arasında yaşarru savunan bir "Coild In Time" ya da ürperti dolu bir "FirebaD", bugün rock raüziğin klasikleri arasında sayılıyor. Deep Purple adı, oldukça yoğun ve çalkantıb yıllan da birlikte anımsatırken, bugun yaşı kırk dolayında bulunan insanlar için özel bir değere de sahip. 1976 yılında çıkan "Corae Tasle The Band" albümünden sonra, kadronun değişik beklentilerle ayrı yollara yürümek isteyen elemanlan, Purple'ın varlıgına noktayı koymuslardı. Topluluktan daha önce ayrıın Ritchie Blackmore Rainbow ile ı>avtd Coverdale ve Jon Lord da, White Snake ile denemışlerdi şanslarını. Ama baktılar ki eskilerin tadı hiçbir seyde yok, aradan yıllar geçtikten sonra Deep Purple adını ye HAYıR/ sım AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN ÇILGIN GÎTARİST Deep Purplehn üyelerinden çılgın gitarist Ritchie Blackmore, topluluğun yeni albümünde formundan hiçbir şey yitirmemiş, hâlâ "canavar" gibi. özellikle "StrangeH>ays" adlı parçada eski günlerdeki havastnı koruduğunu kanıtlıyor. niden dintttiler. "Deepest Purpie" ve "Perfect Strangers" adlı albumleri, 1970'li yıllardaki stillerinden izler taşıyor, eski Purple hayranlannın yanı sıra, yeni yetişen gençler de ilgiyle konser alanlarını dolduruyordu. Aradan yıllar geçtikten sonra, ilk üne kavuştuğu kadroyu yeniden toparlayan Deep Purple'da bugün o dönemlerden bir tek eksik var yalnızca, o da vokalist David Coverdale. Gitarda Ritchie Blackmore, klavyede Jon Lord, basta Roger Glover, davulda Ian Paice ve gitar,'vokalde Ian Gillan'dan oluşan kadro, geçen ocak ayında piyasaya çıkardığı "The Hoase of Blue LighC albümüyle bugünlerde hem dünyada hem de bizde listelenn üst basamaklanndan inmiyor. îlk kuruluşunun ardından yirmi yıl geçen Deep Purple, rock dünyasının en eskileri arasında yer alırken, her biri kırk yaşını coktan geride bırakan elemanlan da, yarı yaşlanndaki "heav> metal" topluluklan ile ilginç bir rekabeti sürdurmekte. Bunda hayli de basarılı olduklanna göre, demek ki "bard rock" kuşağı için zaman işlemiyor, ya da aradan zaman gectikçe eskiler şarap gibi değer kazamyor. Yeni yeni ortaya çıkan Europe, Bon Jovi gibi genç hard rock" topluluklanrun bile belirgin bir biçimde Deep Purple'ı takiit etmesi, "baba" hard rock'çılann hoşuna gidiyor olmalı. "The House Of Blue Ligbf, gerek içerdiği bestelerin yapısı, gerek Purple'ın stili açısından "Stonnbringer"ı anımsatıyor. Ancak bu albümde "Soidier Of Fortune" gibi yumuşak baladlara pek yer verilmemiş ki, bunu da, "süral meraklısı" yeni kuşağın beğenisine seslenme kaygısma bağlamak olanaklı. Çılgın gitarist Ritchie Blackmore, formundan hiç. bir şey yitirmemiş; hâlâ "canavar" gibi. özellikle "Strangeways" adlı parçada eski günlerdeki havasını koruduğunu kanıtlıyor. "Call Of The WBd", tipik bir Purple parçası: Hırçın bir vokal ve yeri göğu yırtan gitara kanşan klav>e ataklan... Jon Lord eskisi kadar ön plana çıkıyor görünmese de, zaman zaman yaptığı küçük sololaıia "Ben buradayım" diyor adeta. "Dead Or Alive", albümün en başarıh yapıtlanndan biri; özellikle davulcu Ian Paice açısından. Paice belki fazla gösterişli bir davulcu değil, ama gereksiz süslemelerden kaçman, sade yontemine karşın "dinamit" gibi patlayıveren auklanyla hâlâ oldukça zinde görünüyor. "The L'nwritten Law" adlı parçayı eski Purple hayranlarına hararetle öneririm. "The House Of Blue Light"da, kırkından sonra da "bard rock" yapılacağını kamtlayan enerjik bir Deep Purple var. Ekibin yıldızı da kuşkusuz Ritchie Blackmore. Bundan on beş yıl kadar önce "Fireball"u ve "Smoke On The Water"ı kendilerinden geçerek dirüeyenler, bu yeni çabşmadan da zevk alacaklar. Işin nostaljik boyutu bir yana, iyi çalan bir "eski" hard rock topluluğunu yeniden dinleyebılmek gerçekten büyük keyif. Edinburgh Festivati'nde 1250 gösteri Kultur Servisi Dünyanın en kapsamlı festivallerinden biri sayılan Edinburgh Festivali, iflas edeceği ve bu yıl programımn zayıf olduğu yolundaki söylentilere karşın coşkulu bir biçimde başladı. Yöneticiliğini Frank Dunlop'un yaptığı Edinburgh Festivali yirmi üç gün sürecek. Fesıival boyunca dünyanın çeşitli ulkelerinden sanatçılar çeşitli sanat dallarında loplam 1250 gösteri sunacaklar. Sovyetler Bjrliği de festivalde Kültür Bakam Yardımcısı Vladislav Kazenin başkanlığındaki 400 kişilik bir grupla yer alıyor. Sovyet sanatçılar arasında müzisyenler, ressamlar, tiyatrocular, ozanlar, vazarlar ve bale sanatçıları bulunuyor. Festival düzenleme komitesinin mali guçlükler içinde bulunması yüzünden sanatçılann bir bölümü kendi hükümetlerinin sağladığı olanaklarla Edinburgh'a gelebildi Komitenin festival bütçesindeki açığı kapatabilmek amaayla bir piyango düzenlemeye hazırlandığı da belirtiliyor. Bu yılki Edinburgh Festivali, Sovyetler Birliği'nin Bolşoy Balesi Orkestrası'nca yorumlanan Mussorgski'nın "Ölüm Danslan ve Şarlulan" adlı yapıiıyla açıldı. Festivale katılan sanatçılann 23 gün boyunca sokaklar da dahil, fırsat buldukları her yerde sunacaklan gösterilerin festival dolayısıyla Iskoçya'ya akın eden sanatseverleri memnun bırakacağı tahmin ediliyor. TARÎHTE BUGÜN MLMTAZ ARIKAS 182V'DE SUGUfJ, UKILÜ İMGİLİZ RESSAM VE OZANl WILUA\A 8LAK££gL£YK) 7O YAŞtNDA ÖLPÜ. ROMA, TIK SANArÇILAR 4GAS(NPA, ÇOK 8A6IMSIZ, Gİt c <* İ ZEfA OOLU, İNS4M (ZUHUNA SESLEMEN ÖZELUK~~ fiŞ LEZlYLE Ayg.1 Blf? YE&İ İ/AGPI. 8L4KE, YAŞA\ Mİ 'Nl PB£TE/cLEMİŞ, Su AGADA POSANlN BOZULMASfAJA /C4£Şf ÇIKMlŞj SEASEST^fKf S4~ VUNMUÇTU EN AZJNOAN 8'Rı 8HB, 18 YUZYIL İMGIUZ. TDPLUMU TK&APfMOAN /TILMEYE L.AR.IAII VOKSULLUK. IÇlNPE GBÇ/ISMİf, GESSAM VE O&W OC4/GAK ANLAÇ/O4M DAN O<MUÇTÜSa§da/omu\ ''Nabu kadnezar"adlı yapıhndan bıf ayr/mh'•• 12 Ağustos ANLAÇILAMAMIS BİR SANATÇI.. 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet Denizaltı gemilerimiz Hükümetimiz Almanyaya dört denizaltı gemisi sipariş etmişti. Bu gemilerden ikisi A Imanyada, ikisi de Haliç tersanesinde bir Alman gurubu tarafmdan inşa edilecekıi. A Imanyada yapdacak olanlann inşaasma başlanılmıştır. Memleketimizde inşa edilecek iki denizaltı gemisi için de Kasımpaşa tersanesinde fıazırlıklar yapılmakta idi. Bu hazırlıklar ikmal edilmiş olduğundan bu ilk denizaltı gemisinin omurga vazı töreni önumuzdekı cumartesi gUnü yapılacaktır. Vazı esas resmine Başbakan îsmet tnonü, Mılli Müdafaa Vekili General Kazım Özalp, Donanma Kumandanı Amıral Şükrii Okanla diğer birçok deniz ve kara subayları davet edilmişlerdır. 12 Ağustos 1937 19371987 bilahare iştirak edecektir. Bunlar haricinde kalan güreşçiler arasında seçme müsabakaları yapıldıktan sonra seçilecek olanlar da Balkan müsabakaları için kampa gireceklerdir. Balkan güreş müsabakaları da 3, 4, 5 eyiulde İzmirde yapılacaktır. Festival müsabakaları da 21, 22, 24 ağustosta Taksim stadında yapılacaktır. hı 5 * Kifiktt Edtı Tektrlcklcı (nbıılikı Mezıretlertn Bıı Kısmııjıf Milli güreş takınıı kanıpa gird'ı tzmirde yapılacak olan beşinci Balkan güreşlenne hazırlık olmak üzere Bebekte Robert Kolejde açılacağını haber verdiğimiz gureş kampı dün açılmış ve pehlivanlarımız çalışmağa başlanuşlardır. Güreş kampını İlhami idare edecek ve federasyon namına eski güreşçilerimizden Kemal de kampta bulunacaktır. Pehlivanlarımızın antremanlannı antrenör Bellinen yaptıracaktır. Festival için İstanbula davet edilecek güreşçilerle yapılacak müsabakalara hazırlık olmak üzere Samsıınlu Ahınet, Büyuk Musıafa, Mersınli Ahmet, Adnan, Yaşar, Rızık ve Basri kanıpa alınmışlardır. Çoban Mehmet kampa İzmirlilerin BiiYİik Şeften ricaları Şehrimize gelen Izmir Belediye Reisi doktor Behçet Uz dtin akşam Ataturk tarafmdan kabul edilmiş ve Ulu Öndere tzmirlilerin sonsuz iştiyak ve tazimlerile halkm fuar munasebetile Büyük Şefin İzmiri şereflendirmesi istirham ve ümidinde olduğunu arzetmiştir. Behçet Uz dün Heybeliye giderek Başbakan İsmet Inönü tarafmdan kabul olunmuş ve tzmır enternasyonal fuarınm Başbakan tarafmdan açılmasmı kendisinden rica etmişıir. Behçet Uz, Başbakana fuar hazırhklan etrafında izahat vermiştir. AR" E caıtat otölyesi • •/ •/ m«cidiy*köprü sofc ne 2 6 ortoköy 1*1:161 «7 S5 Müzik yazarımız FilizAli yıllık izninin bir bölümünü kullandığından yazılarını bir süre yayımlayamayacağız. CHEVROLET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle