28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 7 TEMMUZ 1987 6 MOSKOVA'DAKİ 4. DÜN^A KADINLAR KONGRESFNDEN ÎZLENİMLER Biz kadınız,biz dünyayız' 2 inlerce kadın Barış B yürüyor. silahlara için. Nükleer son vermek için. Çocuklar için. Eşitlik için. Az sorira Gorki Parkı'na varacağız. Her köşede ayrı bir şenlik var. Parkta duruyoruz ve dünyaya sesleniyoruz: "Biz kadınlanz, biz dünyayız." Sonra hep birlikte şarkılar söyleyip parkın içine dalıyoruz ]ŞIL ÖZGENTURK ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Bir Özgürlük Savaşçısı... Savunman Erşen Sansal anlattı Niyazi Ağırnaslı'nın bir oyküsunü. Mülkıyeliler Birliği'nin lokantasındaydık. Erşen Sansal, Nevzat Hetvacı, Akın Birdal, Niyazi Ağırnash'yı konuşuyorduk. Erşen anlatıyor: 12 Mart 1971in daha başları; kımsenin gozünun yaşına bakmadan içeri alıyorlar. Dışarıda arayıp soranlar da az Niyazi Ağırnaslı, savunman olarak cezaevterine, tutuk^lenne koşturuyor; tutuklulan arayıp, soruyor. Niyazi Ağırnaslı, arkadaşı Zeki Oruç Erel'le, Yıldınm Botge Cezaevine giderler. Kayrt yapan astsubayın önüne gelirler. Niyazi Ağırnaslı hafifçe basını sağa sola sallarmış. Astsubay sorar: Siz kimsiniz? Niyazi Ağırnaslı, yine hafifçe basını sallamıştır. Astsubay, bundan "Yani, sen benim kim olduğumu bilmiyor musun" anlamını çıkarabilir! Ben, der, Niyazi Ağırnaslı'yım! Astsubay, yüzüne bakar: Hayır, der, siz Niyazi Ağırnaslı değilsiniz! Biz, Niyazi Bey'i iyi tanınz. Niyazi Ağırnaslı, kimliğini çıkarır astsubaya gösterir Astsubay bakar, geri verirken: Pekı, öbürü kimdi öyleyse, diye şaşırmış, sorar... Astsubayın yanından ayrıiırlar, tutukevıne doğru yürürlerken, Niyazi Bey, Zeki Oruç Erel'e sorar: Yahu ne olabilir sence? Astsubayın, "Peki, öbürü kimdi", lafının anlamı ne? Zeki anlatır Abi, buraya çocuklar alındılar. içeri düştukJeri zaman, onları herkes göremedi Çok yakınları gelip görebildiler. Boyle zıyarete gelen birisi de bir savunman (avukat) adı vererek görüşme olanağt sağlamak isteyebılir. Senın adını da herkes bıldiğınden, senin adınla gırıp görüşme yapmak ıstemiş olabilir... Evet, olabilir... der Ağırnaslı. Yürürlerken, Zeki Oruç Erel bir cHasıhk daha üretir, şöyle der: Abi, şöyle bir olasılık daha olabilir; içerkjeki çocuklar sizin kendilerini arayacağınızı. onlarla konuşup savunacağınızı biliyoriar. Biliyorlar ki, onları yalnız bırakmayacaksınız. Ama, onlar sizin yüzünüzü bile görmemiş, adınızdan tanımış olabiliıier. Bunu bilen polislerden biri, çocuklardan bılgi almak için, "Ben Niyazi Ağırnaslı'yım" diyerek içeri girmiş, onlara yaklaşmış olabilir... Zeki, bunlan söyleyip yorumlayınca Niyazi Ağırnaslı, basını sallar: Olmaz öyle şey, olmaz öyle şey, der. Ama, her iki olasılıkta da göze çarpan bir şey var Içerideki çocuklar bilmektedirier kı, Niyazi abileri er geç çıkıp getecektir Hem de aya • ğını sürükleye sürükleye (Niyazi Ağırnaslı, bir trafık kazası sonucu ayağından yaralanmıştı, mahkemelere bastonuyia gidip gelebilryordu. Trafîk kazası 1969 yılında olmuştu Motosiklet çarpmast sonucu, Niyazi Bey uzun süre sakat dolaşmıştı. Sonra kendisıne motosikletiyle çarpanı bağtşladı, cezalandınlmasını istemedi). Niyazi Ağırnastı'nın ölümu, büyük üzüntü yarattı. Herkes dondu, kaldı... Martepe Camii'nin avlusunda, dostlan bu sessiz devrimciyi konuşuyortardı. Yurtdışından yeni dönmüştüm o zaman. Gömütlüğe dek grttim. Halit Çelenk'in gömütü başında yaptığı konuşmayı dinledim. Niyazi Ağırnaslı'nın ölümüoden sonra, eşine, kardeşlerine telgraflar, mektuplar yağdı. Abıdin Dino ile Güzin Dıno, eski arkadaşlanydı. Abıdin Dino, Niyazi Bey'ın eşi Leman Ağırnaslı'ya yazdığı baş sağlığı mektubunda özetle şöyle diyordu: "Sevgili Leman, En zor günlerinizde seni ve bütün aileyi düşünüp duruyoruz durmadan Daha doğrusu ailonlzden farksız olarak akjılryonız. Nryazi'siz bir dünyada olmak ne kadar zor bir şey? Bunca yakınltğın nedeninı bUlyorsun (Burada Abldtn Dino, Kayseri'de sürgundeyken, Niyazi Ağımaslı İle Ağırnaslı aılesinin göstordiğt yakm ilgiyi, yakın dosttuğu antatıyor. Çok eski bir dostiuktan var) Yalnız bize mi, Niyazi, bütün dertli insanlara, başı belada olanlara el uzatmıştır Bu kadar ağır bir yükü kaldırmak tnsanı yıpratmaz mı? Haksızlığa, baskıya. çirklnHğe dayanamayan bir yureği, yığıt bir yüreğı vardı. Yoktuğuna alışmak zorunda olan bizler /pür» bir tek teselli var, Niyazi ömrü boyunca, bu konularda hiçbir tavlz vermeden kavgasını sürdurdü. Sen de Lemancığım, onu gerekOği gibi destekledın. Hiçbir fedak&rtıktan kaçınmadın. Sözcükler, Guzin'le benim duygulanmızı açıklamaya yetmiyor, kusura bakma. Seni ve çocuklan, yakm, uzak akrabalan kıvaklanz. Hepkıizin, hepimizin bası sağ oisun... AbkHn." Niyazi Ağırnaslı'nın adresini bilmoyenler, ona "onur plaketi" veren insan Hakları Derneği'ne, onun aracılığı ile ailesine baş sağltğı telgraflan gönderiyoriardı. Telgrafların çoğu cezaevterinden geliyordu. Kastamonu "E" Tipi Özel Cezaevi'nden Hüseyin Torun, telgrafında şöyle diyordu: "YV/arca hukuka emek vermiş, emekçi halkın ve onun evlatlannın sorunlanna kosmuş, baskılan göğüslemiş, insan haklan davasına gönui vermiş, İnsan Haklan Demeği kurucusu Niyazi Ağırnaslı'nın ölümü, insanlık için buyuk bir kayipbr. Otmeden önce, üzerine düşenı yaptp, bundan doieyj onurtandınlması sevindihd bir geHsmedir. Niyazi Ağımastı'ntn ötümunden dolayı 10 arkadaş, sızlere uzüntülerimızı bildirin'z. Onun yaranğı boşluğu, nk» yığit savasçriann dolduracağına Inanryoruz. Erdemlerinin çalışmalarmıza rehber oiması ve sizleri onurlandırması istemimizdir. Sonsuz selamlar, özlem dolu sevgilerimle. Hüseyin Torun." Diyarbakır Cezaevi'nde yatan Mehdi Zana, şu telgrafı gönderiyordu: "Sayın Niyazi Ağırnaslı'nın ölüm habehni, kaldığım cezaevinde 6ğrendım Sayın Ağırnaslı'nın ölümü bütun devrimciler için gerçekten buyuk bir kayıpbr. Halkın bu büyük acısınt payiaşıyor, ailesine ve dosHama baş sağlığı düekierimı gönderiyorum. Onuriu yaşamını yasatacak, mücadelesini unutmayacağız. Mehdi Zana." Telgraflar daha çoktu Bir telgrafta, "Erzincan 2 No'lu özel Askeri Cezaevi Tutuklulan" ımzası vardı. Bir telgrafı Çanakkale Cezaevi'nden Galıp Demırcan, Mustafa Çolak, Fuat Akyürek, Alaattin Şahın, Nevzat Açan göndermişlerdi. Bir telgrafı Erzincan Cezaevi'nden 7. koğuş adına Pertev Aksakal çekmiştı. Bu telgraf, insan Haklan Oerneği aracılığı ile ailesine çekilmişti... Niyazi Ağırnaslı, sessiz bir devrimciydi, dedim. Çok kişi mangalda kül bırakmaz, bir iş yapsa övüne övüne bitiremez. Niyazi Ağırnaslı, öylelerinden değildi. 12 Martlarda önce kızı Nuran, sonra kendisi gözaltına alındı. Tüm aydınlar hemen hemen içerideydiler. Birınin başı derde mi girdi, ilk usuna gelenlerden biri, Niyazi Ağırnaslı olurdu. 0 da hiç üşenmez, erinmez, onun yardımına koşardı. Şimdi, onu daha iyi anlıyorum En büyük gücü belki de, alçakgönüllülüğü, sessizliğıydi... O gün neler hissettim. Utanç! Evet utanç! Başka, insan olmanın zorluğtınu, güzelliğini ve hiç yitmeyen umudu. Tanıklar... Beş yüze yakın kadın var salonda ve hepsi tek tek ellerindeki belgeleri sunup konuşacaklar. Önce gencecik Afrikalı bir erkek çıkıyor kursüye. Yaşı on yedi anca var. Salona anons yapılivor, fotoğraf çekmek yasak. Togolu Mugi o... Ve anlatıyor. Beyazların nasıl onon beş yaşındaki çocukları toplayıp topluca işkence yaptıklarını, sonra hastanelere götürduklerinde doktorlara baskı yaparak nasıl sağlam raporları aldıklarını, kendi iki kardeşinin hapishaneden çıktıktan beş gun sonra öldüğünü ve ülkesindeki çocuk mahkumların sayısının sekiz bine ulaştığını, anlatıyor. Yüreğim daralıyor. Bir an aynı anda lngilizce, Fransızca, Almanca, Ispanyolca, Arapça ve Rusça aralıksız yayın yapan çeviri aletinı kapatıp gözlerimi yumuyonım, kara çocuklar geçiyor yanıbaşımdan, kapkara ve soruyorlar: Bizim için ne yaptın? Utanıyorum. Bu soruya yanıtım yok. Birden bir İsveçli fırlıyor ayağa, mikrofonu kapıyor ve ırkçılığı lanetliyor, dünyanın her yerinde lanetliyor. Ve bağınyor: "Biz hepimiz suçluyuz!" Yalruz değilmişim. Tanıkhklar suruyor. Lubnanlı bir Arap kadını konuşuyor. "Kocamı" diyor, "bir gün evden götürdüler ve beş yıl oldu nerede aradımsa bulamadım. Çocuklanm, benim çocuklanm, hepimizin çocukları babalarını soru>or. Yardım edin, çocuklanı yardım edin!" Gene çeviri aletini kapatıyorum, Arapçanın o eşsiz ritminde sesleniyor kadın, rta yaşlı ve bir O sinirli İsveçliçok kadın kürsüye çıktı, Bu Guatemalah kadının yuzü, kadın sorununu işleyen yüzlerce tebliğden daha çok şey anlatan çizgiler taştyor. lar yeryuzune! Nereden geldi bu El Salvadorlu ses? Bu Ispanyolca ne biçim bir dil. Nasıl gür, nasıl çağlayan gibi akıp gidiyor. El SaKadorlu kadın, başına beyaz bir eşarp bağlamış, giysileri siyah. Çocuğunu yitiren bir ana o. El Salvador'da yetmiş bin insanın kaybolduğunu, yanm milyon insanın göç etmek zorunda kaldığını haykırıyor, haykırıyor... Aleti kapatıp dinliyorum. Yuzü ve sesi öylesine tanıdık ki. Gun öğleyi bulmuş, öğleden sonra yazarlar ve yaratıcılar arasında dayanışma toplantısına gitmeliyim. Kendi kendime soruyorum, nelerden söz edebilirim. En iyisi şiir okumak diyorum, pek çok delege ve konuğun ezbere bıldiği Japon Balıkçısı şıirini, çunkü Hintliler onu söylerken duydum, Nikaragua'da imza toplayan kuçük Japon kızı çok ünlüymüş. çocuklar için yazmak olduğunu söyluyor. Çek yazar da öyle. Bende biraz hayal kırıklığı, doğrusu yazarlar toplantısının daha renkli geçeceğini umuyordum. Üstelik adımı yazdırmakta geç kaldığım için konuşamayacağım önemli değil. Çok resmi bir hava var, birileri bu havayı dağıtmalı. alan Meksikalı kadın yüzünde buruk bir gulümseme "bizde böyle kadın.erkek eşitliği, kadınların kadın olmalarından ötürü yaşadıklan sonınlar yoklur," diyor, "Çiınkıi bizde erkek >ok Maco vardır." Hepimiz biraz buruk gulüyoruz. tartışıyorlar. Yeryuzünde ne çok kadın dayak yiyormuş, yeryuzünde ne çok kadın yalnızca fizik güçleri yetmediği ve yüzyılIık şartlanmayı kıramadıkları için neredeyse dayağı bir sevgi biçimi olarak kabullenmiş. Ne çok kadın! Biz de dayanamıyoruz. Dayağa karşı kadınların yaptığı yurüyüşten söz ediyoruz ve butun dünyada dayağın kınanmasını istiyoruz. Ama şu meşhur sözıi "Kadının sırtından sopayı karnından sıpa>ı eksik elmejeceksin." sozunu dünyanın ötekı dillerine çevirmek çok zor oluyor. Az öteki salonda beş yuz kişilik bir yuvarlak masa çevresinde kadınlar 1985 Nairobi kararlannın hayata geçirilmesini ve uygulamaları tartışıyorlar. Hemen her ülkeden biri söz alıyor ve hukümetleri nasıl zorladıklarını anlatıyor. Biz ayrımcılığa karşı üç bin kişilik imza listesinden sözediyoruz ve hukümetin kadın haklad konusunda duyarsız davrandığını söylüyoruz. Kadınlarımız hâlâ çalışmak için kocalarından izin almak zorunda. Ya bu salonda neler oluyor. mikrofonu eline aldı. Oturumu göruntüleyen erkek kameramanı işaret ederek sordu: "Biz kadınların her şeyi yapmaya gücümüz vardır. Niçin bu kongrede bütün kameramanlar erkek? Bir dahaki buluşmamızda dilerim kadınîardan kurulu bir film ekibimiz olur." K adın ve sosyalizm toplantısı pek renkli geçmiyor. Resmi rakamlar, istatistikler. Bir anlamda çok erkekçe konuşuluyor. özellikle Bulgar ve Doğu Altnan delegeler ülkelerindeki kadınların tüm sorunlarınm çözüldüğünü söylüyorlar. Çok şık, çok güzel bir Sovyet kadın doktoru konuşuyor: "Bizlerin hâlâ pek çok sorunumuz var. Yönetimde söz hakkımız sınırlı. Boşanmalar ve mutsuz genç kadınlar artıyor, neden?" "Ya habibi ya ayni..." Yazarlar neden suskun? Içime doğmuş gibi Mısırlı bir yazar geliyor kursuye ve az önce konuşan tsraüli yazar a soruları olduğunu söylüyor. tsrailli yazar gitmiş. Inatla aranıp bulunuyor ve Mısırlı yazar bir şiir tadındaki sorusuna başhyor: "Sen barış için çalıştım diyorsun, peki sen İsrail askerierinin öldurdüğıi Filistinli çocuklar için ne yaptın? Sen gencecik, savaşırken ölen İsrail askerleri için ne yaptın? Şiir ya7mak güzel ama sen ne yaptın?" SuskunluK. Yazarlar suskun. Sovyet Yazarlar Birliği'nin gazetesinde çalışan bir başka yazar fırlıyor kürsüye, "Ben buraya ilginç konuş Ve bir soğuk toplantı Gece Iraklı kadınlar Humeyni rejiminden kaçmış ve Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde yaşayan Iranlı kadınların ortak toplantısı var. Yıllarca süren savaştan en çok onların anaları, kardeşleri ülkeleri zarar görmuş, insan kucaklaşmalarını, dostça türküler söylemelerini beklıyor fakat o da ne artık iki dilden yapılan konuşmaları takip edemiyoruz ve herkes hep bir ağızdan Arapça konuşmaya başhyor ve Iraklı kadınlar salonu terk ediyor. Gece pek keyifsiz başlıyor. Biz Türkler, Yunan kadınlarının da\etine gidiyoruz. Dostluk, kardeşlik daveti. Rakı ve uzo dolu kadehlerimizi dostluk şerefine kaldınp Maria Faranouri'nin de orada olduğunu bildi lim nükleer silahların yapımı durduruldu ve şimdiye dek elde edilen nükleer enerji nerelere bo.şaltılacak... Yok olmuyor bu enerji durduğu yerde dunyayı yok etmeyi başarıyor. Ne çok şey öğreniyorum bu kongrede bir yandan da ülkemde radyasyonlu çayları hiçbir tasa duymadan nasıl içtiğimiz geliyor aklıma. Acaba hiçbir şey bilmeden yaşamak daha mı iyi? Koşu surüyor. Yarın komisyonlar bitiyor büyük banş yürüyuşü var. Biz kadınız, biz dünyayız Binlerce kadın yurüyor. Barış için! Nükleer silahlara son vermek için! Çocuklar için! Eşitlik için! Renk renk ışıl ışıl kadınlar. Az sonra Gorki Parkı'na varacağız... Parkın her köşesinde ayrı bir şenlik var. Parkta duruyoruz ve dünyaya sesleniyoruz: "BİZ KADINLARIZ BİZ DÜNYAYIZ!" Sonra hep birlikte şarkılar söyleyip parkın içine dalıyoruz. Şu köşede ne var, orayı Perulu kadınlar tutmuş buyrun Peru'ya Yalçın dağların ülkesine küçücük bir gjtar eşliğinde girin. Bu kameramanlar neden hep erkek? Yazarlar ve yaratıcılar toplam elli kişiyi buluyoruz. Ispanyol bir yazann yanıbaşına oturuyorum, Filistinli Ayşe'nin öyküsü Ardmdan gene Arapça bir tanıklık.Bu kez Filistinli Ayşe bir köy öğretmeni. Israil askerlerinin köyunü nasıl bastıklarını, çocuklarıyla birlikte onu nasıl götürduklerini, on yıl boyunca kaldığı hapishanede bir tek gazete bir tek kitap okumadığını, okuyamadığını anlatıyor. Ellerindeki, kollarındakı işkence izlerini gösteriyor. Sözler su gibi akıyor ağzından, on koca yıl bir çırpıda geçmiş gibi, "ama," di ogolu Mugi T anlatıyor, 1015 beyazlcrın nasıl n i z Türkler, Yunan MM kadınlarının davetine gidiyoruz. Dostluk, kardeşlik daveti. Maria Farandouri'nin orada olduğunu bildiğimizden türküler söylemeyi umuyoruz. Ama bir şenlik değil, asık yüzlü bir toplantı bu. Yunan delegeler hiç durmadan Kıbrıs üstüne konuşuyorlar. Şaşkınız, hazırlıklı değiliz. Sonunda içimizden biri dayanamayıp söz alıyor: "Buraya bir dostluk eğlencesi için gelmiştik, dış politika konuşmaya değil..." Obur köşe Afrikahların onların tamtamları hiç susmaz, sustu mu bilin ki, bir kötü haber vardır. Bir kıyım, bir ölüm vardır. Kızılderililer filmlerdekinden ne kadar değişik, hiç boyle hüzünlü bir dans gormemiştim, bir ağıt sanki, yiten giden her şeye, bir ağıt sanki... Bu Hint şarkısını kim söylüyor? I ınce bir şenlik türküsü mü bu? Bitmiyor, Gorki Parkı'nda dünyanın yetmiş dilinde soylenen turküler bitmiyor. Kimse de bitsin istemiyor. Butun guzel şeyler gibi türküler de bitiyor kongre de. Panolar söküluyor, valizler toplaruyor yolcu yolunda gerek. Hayır yanıldım boşuna yüreğim burkuldu. Gorki Parkı'nda söylenen türküler bitmiyor, dünyanın dört bir yanında usul usul söyleniyor. Çünkü kadınlar var, çüıikü çocuklar var, çünkü erkekler var ve tumünün umudu var: "Daha güzel bir dünya!" Türküler susmuyor şimdilik bir başka ülkede bir başka zamanda yapılacak toplantı için birbirimize hoşçakal diyoruz. Hoşçakal! Salut Oteli iyice tenhalaştı. daha birkaçgün buradayım. Kongrenin tüm sesleri kulağımda, sokağa çıkıp ilk kez geldiğim bu kenti, Moskova'y' tanımaya çalışacağım. ÇAUŞANLAR1N SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL "37 yıl 9 ay hizmetim var" Ben 1949 yılında göreve başlayıp haien çalışan ve yakında emekli olmayı düşüjıen bir ilkokoJ ögretmeniyün. Tam 37 yıl 9 ay hizmetim var. Askerligimi de yedek snbay olarak yaptun. Bu bir yıllık askertik hlzmetimin de 3 aytık itibari hizmet olarak eklenecektir. Benim şn anda dnnunoma göre: tkranüye, ayiık maaş olarak ne almam gerekiyor? 1 Şimdiki maaş göstergem 2/6 karşüıjı 1J40, buna 900 de ek gösterçe ekleflince 2240 x 66 = 147A40 TL. üzerinden ayhk almakuyun. Emekli oluaca bn göstergeler aynen devam edecek mi? 1 Bu kıdemime göre ikramiyem Ue almam gereken emekli aylıgını da hesaplamak miimkün mü? 3 Ay ve gün sayısudan bir farkhük olnr me? 4 Ben şu anda 2/6 kadrodayım. Emekli olunca aynı kadroda olabilecek miyim? YANIT: 12898 sayıh yasa ile 1 Ocak 1984'ten gecerli olarak yürürlüğe giren değisiklikle "Tüm derece ve kaderoeknJen emekli olanlaıia, ölenlerin: emekli dul ve yetim aylıklan ek göstergeleri de esas alınarek baglanacak"tır. Emekli olduğunuzda Egitim ve öğretim Hizmetleri Sınıfında calışan ve öğrenim durumlan en az "Lise veya dengl okullar üstü 1 yıllık mesleki veya teknik öğrenimi b;tirenier"e tanınan 2. derecenin ek göstergesi olan 900 ek gösterge uygulanacaktır. 2 Temmuz 1987'de yürürlüğe giren 70 katsayı ve 40.000 TL. sosyal yardom zammı ile 37 yıl 9 ay hizmet karşüıgı toplam emekli ayüğınızın 169.752 TL. oiması gerekir. Hesabı: 1.340 (2/6 göstergesi) + 900 ek gösterge = 2.240 toplam gösterge X 70 (1987 2. yarı katsayısı)= 158.800 aylığa esas X <%82.75 (37 yıl 9 ay hizmet karşıhğı aylık oranı) = 129.752 TL. emekli aylığı + 40.000 TLr = 169.752 TL. Sosyal Yardım Zammı = 169.752 TL. Toplam emekli aylığı. 3 Emekli ikramiyesinde tam yıldan artan sürelerle 30 yıldan fazla süreler gözönüne alınmaz. Emekli aylığı yönunden ise "Flili ve itibari hizmet süreleri toplamındaki ay kesirieri tam ay sayılır. Yd kesirlerinin her ayı için emekli aylığı baglanmasına esas aylık tutannın Vo l'inin 12'de biri emekli ayugına aynca eklenir." 4 öğrenim durumunuz gözönüne alındığında emekli ayüğınızın da 2. derece 6. kademeden bagUanması gerekir. SORU: yaşındaki çocukları toplayıp işkence yaptıklarını, doktorlara baskı yaparak nasıl sağlam raporu aldıklarını, iki kardeşinin hapisten çıktıktan beş gün sonra öldüğünü, ülkesindeki çocuk mahkumların sayısının sekiz bine ulaştığını. Kara çocuklar geçiyor yanımdan kapkara ve soruyorlar: Bizim için ne yaptın? yor, "hapishaneden çıktığımda ben aynı insan değildim artık, kin vardı içimde, dinmeyen bir kin..." Derin bir soluk alıyoruz butun kadınlar... Tanıkhklar en çok Afrika, Ortadoğu ve Latin ulkelerınden geliyor. Art arda, bir sağanak yağmur gibi yağıyor tanıklıklar. Belgeleriyle, görüntuIeriyle. Ve artık Angolah Maura kürsüye geldiğinde hiç kimse >erinde duramıyor. Gözu yok Maura'nın, ayakları kesik ve güçlükle konuşuyor. Afrikalı kadınlar onun tanıklığını sunuyor MOSKOVA SOKAKLARINDA ŞENLtK Diinya Kadınlar Kongresi delegeleri, Moskova sokaklarmda her dilden banş şarküan söyleyerek yürüdüler. Parklar ve yollar bir festival görüntüsü kazandı. öbur yanımda Amerikalı bir ressam hiç durmadan kürsüye çıkanların resmıni çiziyor. Biraz gecikmişim, bir türlü savaş ve işkence tanıklıklanru terk edemedim ki... Girdiğimde Amerika'da yaşayan Israilli bir yazar şiir okuyordu. "Çocuklara ateş etmeyin", diye seslenen bir şiir. Tam o sırada orta yaşlı ve çok sinirli bir kadın kursuye çıktı,mikrofonu aldı. İsveçh' bir kadın bu, oturumu göruntüleyen erkek kameramanı işaret ederek hepimize seslendi, "Biz kadınların her şeyi tapmaya gücu vardır. Niçin bu kongrede bütün kameramanlar erkek? Bir dahaki buluşmamızda dilerim kadınlardan kurulu bir film ekibimiz olur." İsveçli sinemacı bunları söyleyip salonu terkediyor hemen peşinden gidiyorum elime bir broşür tutuşturuyor. Kısa, belgesel bir filmin tanıtımı. "Viıcudum Benimdir!" Daha sonraki gunlerde asağı salonlarda hiç durmayan videonun başına geçip onlarca film arasında bu filmi de izlemeye çalışacağım.Şimdilik yazarlar ve yaratıcılar toplantısında kaLyorum. Bulgar bir yazar çıkıyor, en sevdıgı şeyın malar duyacağım umuduyla geldim. Neden kadın soruolan gundeme gelmiyor? Kadın >azarların kadın olmaktan ötürü hiç mi sorunları jok?" diye soruyor. Gene suskunluk. Evet yazarlar suskun. Belki de konuşmaktan çok yazmayı sevdiklerinden. ğimizden türküler soylemeyi umuyoruz. İnsan her zaman umduğunu bulamıyor. Bir şenlik değil asık yuzlu bir toplantı bu. Yunan delegeler hiç durmadan konuşuyor Kıbrıs üstuiıe... Şaskınız, hazırlıklı değiliz. Sonunda içımizden biri dayanamıyor söz alıp konuşuvor: "Buraya bir dostluk eğlencesi için gelmiştik, dış politika konuşmava değil." Bir öğretim uyesi bu. Her şeyi başından sonuna dek irdelemeyi ve derinliğine tartişmayı dileyen biri. Toplantı kesiliyor. Bir tuhaf soğukluk. Havayı >umuşatmak îçin biz onlara rakı, onlar bize uzo sunuyorlar ve zoraki bir iki oyun oynuyoruz. Hava soğuk ve ben soluğu büyuk salonda yapılan Latin halklarıyla dayanışma gecesinde alıyorum. Brezilya rumbaları, Arjantın tangoları gecenin o saatinde hepimize daha sıcak geliyor. Sen tartışmalar var. Evet teminiznıin global meselelerı gündemde. Hollandalılar ellerinı masaya \ urarak, konuşma suresini aşan ve çok sert bir biçimde konuşan Demokratik Alman delegesini protesto ediyorlar. Demokratik 'Mman delege. kadın sorununu ekonomiye ve duzene bağlıyor, salt buna bağlıyor. Seslı protestolar ondan. Kostarikalı bir kadın yumuşatıyor ortalığı, "biz kadınız ve kadın olduğumuz için sorunlarımız vardır" diyor. Bu kongrede ne çok şey oğreniyorum. Meğer nukleer artıklar yeryuzünde toprağı öldürüyormuş. İsveçli bir bilim kadınından duydum bunu, öyle çok şey anlattı ki, bir an paniğe kapıldım, kıyamet yakındı. Ağaçlar ölüyordu, Isveç'te öluyordu, Moskova'nın kayın ormanlarında oiuyordu. Ozon tabakası güney kurenin b r ucunda iyice incelmişti kuçücük bir delik açılır da güneş ışığı dünyaya direkt gelirse yeryuzundeki tum canhlar kor olacakiı. Hadi insanlara siyah gözlukler takurdıruz diyelim, ya kör olan hayvanlar. Tam bir cehennem gorüntusü. Sonra diye Kadınlann her sistemde sorunlan vardır Bunca suskunluktan sonra soluğu Kadın ve Sosyalizm toplantısında alıyorum. On bir bilgım var. Toplantı pek renkli geçmiyor. Resmi rakamlar, istatistikler, bir anlamda çok erkekçe konuşuluyor, özellikle Bulgar ve Demokratik Alman delegeler ülkelerinde kadınlann tüm sorunlarının çözulduğunu soyluyorlar. On bilgim bu. Toplantıya girdiğimde çok şık çok güzel bir Sov yet doktoru konuşuyordu. "Açıkça konuşalım," di>or Sovyet doktor, "Bizlerin hâlâ pek çok sorunumuz var. Yönetimde S07 hakkımız sınırlı, evet boşanmalar giderek artı>or, neden? Mutsuz genç kadınlar çoğalıjor, niçin, neden?" Sorujor hiç durmadan soruyor. Ardından söz Çevrilmesi güç bir söz Sanki bir koşudayım, hıçbir şeyi kaçırmamak.hiçbir şeyi ailamamak ıçın. Koşuyorurn, işte şurada kadınlar toplanmış şiddetin kadın ustundeki etkilerini BİTTİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle