19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÇUMHURÎYET/10 HABERLERİN DEVAMI 25 TEMMUZ 1987 OLAYLAREN (Baştarafi 1. Sayfada) lan vefolyo haddeleri alımları öngörülmektedir. 2. NASAŞ'm yatmm hedeflerini gerçekleştirebilmesi ve dünya alüminyum sanayiindeki itiban sa(Baştarafi 1. Sayfada) yılır yerini koruyabilmesi ve yükRum yönetimi, umutlarını Tiir selebümesi için gerekli olan flnans kiye'yi bölmek siyasetine bağla ihtiyacmı karşılayacak şekilde İslam Kalkmma Bankası'nın düşuk yacak kadar hayal peşinde faiztt orta vadeU kredi temin etmemidir? si düşünülmektedir. Eğer böyle bir hayal, Kıbns 3. Türkiye alüminyum sanayiinRum tarafmın siyasetine dönüşmüşse, adada bir çözüm bulmak de önder ve entegre bir kuruluş olan NASAŞ, kısa dönemde entegumudu da o ölçüde hayal olarasyonunu hızlı olarak arttırmayı caktır. Lefkoşa'nın gerçeklerden planlamaktadır. Bu entegrasyonubu kadar uzağa düşmesi karşınu NASAŞ'm izlemeyi hedefledisında düşünmek gerekir. ği yol alüminyum sanayiinde yan Yok, eğer Türkiye'yi iki yanve tali üretici firmalan satın ahnak dan sıkıştırarak Kıbns ve £ge veya ortak olmaktır. Ana hedef, de Atina ve Lefkoşa'nın istediği NASAŞgibi teknik bilgi ve tecrügibi bir çözüm aranıyorsa ve gu be birikiminin küçük sanayicilere neydoğuda rahatsızlık yaratmak aktanlması ile Türkiye ekonomiiçin terör destekleniyorsa, bu yo sinin kalkmmasıdır. lun hem tıkalı hem de çok tıkalı Bu amaçla, antlan sanayi kuruolduğunu komşularımıza anlat luşlann teknik, idari ve mali somak zorundayız. ruiları çözümlenerek sanayinin öyle göriinüyor ki, Türkiyegelişmesi sağlanacaktır. yi çevreleyen kesimlerde Sevr ozBu yolda gerekli fınans desteğini lemi ortak birsiyasete dönüşmek İslam Kalkmma Bankası'nın sağüzeredir. Bu siyasetin boş bir ha laması durumunda satın ahnması yal olduğunu söylemek yetmez! öngörülen şirketler AYKİM ve Somut düşmanlığa karşı elle tu AKALSAN'dır. AKALSAN, alütulur önlemleri düşünmekte ve minyum tel üreten, AYKİM ise uygulamakta yarar vardır. alüminyum profil üreten kuruluslardır. * * * 4. Alüminyum yağmurlama sistemlen konusunda NASAŞ'm liderliğinde kurulmuş olan BORüNAŞ şirketinin, Türkiye'de ve Or(Baştarafi 1. Sayfada) tadoğu'daki hedef pazann talebiban işçide de tepkiye yol açan ni karşılayabihnek ve tantn sektöanlaşma için en son önerileri de ründe önder kuruluş olması plarıBaşbakan tarafından kabul edillanmaktadır. Bu nedenle, meyince bir anlaşma sajlanamakapasitesinin arttırılması için gedı. rekli makine parkına destek verecek şekilde hlam Kalkmma BanDemiryolu İşçileri Sendikası kası ile ortaklık düşünülmektedir. yönetim kurulu, önümüzdeki sab günü Ankara'da toplanarak 5. Bu projelerin dışında, NAgreve başlayacağı günu belirleyeSAŞ, İslam Kalkmma Bankası ile cek. Grevin başlama tarihi henuz ortak olarak devletin sahip olduğu kaynaklardan yamrlanarak alüilan edilmemiş olmakla birlikte, minyum sanayiindeki gelişmesini bayram öncesi bir tarih olarak sürdürmeyi hedeflemektedir. Bir belirleneceği kesinlik kazandı. kamu iktisadi kuruluşu olan Bu arada tren seferlennde, EtibankSeydişehir Alüminyum özellikle şehirlerarası hatlarda Tesisleri'nin değerlendiremediği ve rötarlar giderek had safhaya isletemediği birimleri, NASAŞ ulaştı. lşçilerin il il, yer yer yeuzun dönem süreyle kiratayabilir. mek boykotları da devam ediNASAŞ'm dünya pazarlan ile olan yor. kalıcı bağlantüan nedeni ile bu kapasiteleri doldurması ve yurt ekonomisine döviz girdisi sağlaması Özal uzlaşmıyor söz konusudur. Örnek olarak, anıDemiryolu İşçileri Sendikası lan teâsin sıcak hadde işletmesinin yöneticileri anlaşmak için her kiralanması düşünülmektedir. türlü çabayı gösterdiklerini, anBunun yanı sıra, aynt kamu kucak en son Başbakan Özal'ın da ruluşunun sahip olduğu boksit kabul edemeyecekleri önerilerle maden yataklarınm İslam Kalkmkarşılanna çıktığıru açıkladılar. ma Bankası ile ortak kiralanması Gerek kamu sendikası, gereksöz konusudur. Bu durumda, bu se araya giren bakanlar ve hükuyataklardan temin edilen boksit, metten gelen öneri, daha önce kurulacak alümina tesislerinde deulaştırma işkolunda imzalanmış ğerlendirilerek yurtiçi ve yurtdışı sözleşmelerden birindeki oransal smelter tesislerinde alüminyum artışların demiryolu işçilerine de külçe temin edilebilecektir. NAaynen uygulanması yolunda. SAŞ'm ve Türkiye alüminyum saAncak ulaştırma işkolunda çok nayiinin ihtiyacı olan hammadde düşuk ücret ortalaması ile çalıböylece yerli kaynaklar ile temin şan demiryolu işçileri için sendiedilmiş olacak ve yurt ekonomisi ka, aylar önce imzalanmış sozönemli ölçude doviz tasarrufu sağleşmelerin oransal zammının kalayacaktır. bul edilmesinin, ucret farklılığıÖzetle, NASAŞ ve İslam Kalnın daha da artması ve düşmesi kmma Bankası işbirliği alternatifanlamına geldiği görüşünde. Hiç leri bankanın kredi veya ortaklık değilse miktarlar olarak eş bir yolu ile temin edeceği finans kayzam isteniyor. Standart sozleşnağına bağlı olmaktadır. meden çıkma anlamında kabul Bilgilerin yararlı ve yeterli olaedilen bu isteme ancak Başbacağını ümit ederim." kan Özal'ın oluru ile "evet" de23 Ocak 1987 tarihli SASAŞnebileceği sendikaya bildirilmiş, tan murahhus uye osislanı İrem on günü bulan bir süre, BaşbaNuhoğlu ımzasıyla Abdülbari Kokanla görüşülmek üzere bekletilşay'a gonderilen bu mektubun hamişti. Arada grev gününü belirlen Seydişehir Alüminyum Tesislelemek üzere toplanan sendika ri'nde sürdurulmekte olan grevle yönetim kurulu da bir karar alabir itgisi olabilır mi?.. madan ertelenmişti. Demiryolu 1960'lann sonlannda "DPT tşçileri Sendikası yöneticileri en Müsteşarı" olarak Turgut Özal'ın son yanıtın gelmesinin geeikmesi ımzasıyla kurulan Seydişehir tesisüzerine doğrudan Başbakan ile leri içm "bugunku başbakan" Turgörüşme girişiminde bulundular. gut Özal "Grev devam edersefabDün lstanbul'a gelerek doğrurikayt kapatınz"diyor. Dahasonra dan görüşmeyi gerçekleştirdiler. da TV'de yayımlanan bu sözleriAncak kendi tabanlannda tepkine rağmen, Özal "Ben öyle demek ye yol açan en son önerileri de istemedim, fabrika kapanır, demek reddedilince elleri boş olarak istedim" diyerek soylediği sözden Ankara'ya döndüler. Demiryobir adım geri alıyor. Herhalde kulu îşçileri Sendikası yöneticileri muoyundakı tepkilerden olsa Başbakan Özal'dan gelen en son gerek... anlaşma önerisinin kabul edileHalen pıyasada alüminyum ürebilir olmadığını bildirdiler. timi ve satışlannda söz sahıbi olan NASAŞ ile Seydişehir grevînde bir ARDBMDAKI AMKARiVtfan Y/OÇIH PO6AN türlü anlaşma yoluna gıdilemeyışi arasında bir bağlantı var mı? Bu mektuptan ve alüminyum sanayiindeki ilişkilerden yola çıkarak akla ister istemez bazı sorular takılıyor. Örneğin. Kendisine mektup yazılan Abdulbari Koşay, Başbakan Özal'ın kardeşi eski bakanlardan Korkut Özal'ın damadı olur Bir ara DPT'de Teşvik ve Uygulama Dairesi ile Yabancı Sermaye Dairesinde çalışan Abdülbari Koşay 1982 yılında DPT'den ayrılıyor ve bir "danışmanük şirketi" kuruyor. Koşay'a bu mektup neden yazdıyor?.. Korkut Özal'ın damadı Koşay, aynı zamanda NASAŞ'm da "danışmanlığını" mı yürutuyor?.. NASAŞ, yazılan mektupta da belirtildiği gibi, İslam Ka'.kmma Bankası ile yuzde on oramnda ortaklık halinde. İslam Kalkmma Bankası Yönetim Kurulu 'ndakı uyelerden biri de Korkui Özal. "Damad ve danışman" Koşay a bu mektubun yazılmasında Korkut Özal'ın "fînansman sağlanmasında kolaylık gösterilmesinin istenmesi" mi rol oynuyor?.. NASAŞ kımin şirketi?.. Ortaklardan biri İslam Kalkmma Bankası. Diğeri yine bir uluslararası kuruluş olan international Finance Cooperatıon. Ancak NASAŞ, bundan üç hafta kadar önce "devletçe kurtarılan" Anadolu Endüstn Hotding'e bağlı şirketlerden biri. Anılan holdingin kurtarılmasında "NASAŞ'a düşenpay" nedir?.. 16 milyar liralık banka borcu ertelenen Anadolu Endustrı Holding, acaba "kurtardırken" NASAŞ'a ne ölçude güvenmiştir?.. Seydişehir grevi hesapta var mıdır?.. Anadolu Endustri Holding kurtanlırken Seydişehir lesisterindekı işçilerin topİusözleşmesmin anlaşmazlıkla sonuçlanması arasında bir bağlantı var mıdır?.. Seydişehir tesislerinde şu anda urelim durduğuna gore, piyasanın alüminyum ihtiyacmı hangi fırma ya da firmalar karşılamakladır?.. Piyasanın ihtiyacmı karşılarken NASAŞ'm "pisaya payt" ne kadardır?.. NASAŞ, tslam Kalkmma Bankası'ndan mektupta belirıüğı krediyı almış mıdır?.. Eğer aldıysa, bu kredi hukumeı tarafından onaylanmış mıdır?.. Almadıysa, kredi konusu hükumete yansımış mıdır?.. Abdülbari Koşay'a NASAŞ'lan gonderilen yazının bir bolumiınde şu saiır çok dikkaı çekici: "(...) Devletin sahip olduğu kaynaklardan yararlanmak..." tkıncı çok dikkaı çekici satır ıse şu: "(...) bir kamu iktisadi kuruluşu olan EtibankSeydişehir Alüminyum Tesisleri'nin değerlendiremediği ve isletemediği birimleri NASAŞ uzun dönem süreyle kiralayabilir". NASAŞ'm "vzun dönem süre^le kiralamak" istediği Şeydişehır lesıslerindeki birımler ile o bırimlerde grevlerın uzaması arasında bir bağ var mıdır?.. NASAŞ neye duyanarak daha 23 Ocak 1987 tarihinde Seydışehir lesislenni "uzun dönem kiralamak"tan söz etmektedir?.. Anadolu Endusıri Holding'in kurtarılmasında "dei'letin sahip olduğu kaynaklardan" ne ölçude yararlanıhnıştır?.. Seydişehir tesislerindekı grevin devam eımesı, aynı alanda uretını yapan bir ozel firmanın dolaylı yoldan "devletin kaynaktarmdan yararlanmak " anlamını taşımakta mıdır?... Seydişehir grevi neden uzuyor?.. İşçılerle anlaşmaya neden \anluımyor?.. Başbakan kalkıp "Grev devam ederse fabrikayı kapatınm" sozunü nasıl edebiliyor?.. Hukumetlen bu sorulara yanıı beklıyoruz. GERCEK MEHMED KEMAL POLİTİKA VE ÖTESİ YaktınBizi Örsan... Köln'e vardığımda hemen aradım. Radyoda bulamadım. Not bıraktım. Turhan Dikkaya, Ulya, birkaç arkadaş daha vardı. Bir süre sonra telefonda şivesıni bozarak konuştu: "Sonunda pasaport alıp Alamanyalara siz de mi geldiniz?" "He ya..." dsdim. Buluştuk, Ömer Özerturgut'larda. Kızına gelmiş Şahap Sıtkı, eşi Umit, Yüksel Pazarkaya ve eşi, Yıldırım Dagyeli, Örsan ve ben, bir güzel kafa çektik. Rakıyı göstererek: "Eksporttur kendileri... Alaman rakısı nasıt oluyor?" dalgasını geçiyordu. Son günlerde rakı biraz dokunuyormuş. Şurasmda, burasında sivilceler çıkmıştı. Bir de Faruk Şen, Yağmur Âtsız, Ömer Özerturgut bir Türk meyhanesinde (Çünkü Yunanı da var) içtik, o kadarmış. Ne bileyim ben birkaç ay sonra ölüm haberinin geleceğini. Gazetelere bakıyorum çok sevildiğı besbelli. Tanrı kişiye böylesi sevilme versin, parayı herkes kazanır, el kiri! Kaç başyazı birden çıktı! Gazeteciliğe başladığı zaman aramıza en genç katılan oydu. Nerdeyse tüysüz bir çocuk. Ama cin gibiydi. yaşıyla değilse de zekâsıyla hepimize yetişirdi. Gazeteciliğın fiyaka değil haber oluduğunu ta başında sezmişti. Yaşıllarını aşıyor, büyüklerin yanında turnayı gözünden vuruyordu. Adlarını sayamam, c da ben de birçok gazete değişlirdik. Birkaç gazetede de beraber olduk. Öncü gazetesindeydi, 27 Mayıs'tan sonra. Birlikte kurmuşlardı gazeteyi, birlikte yaşatıyorlardı. Çok iddialıydılar. İskenderun'da delinin biri Atatürk'ün heykelini (aslında bir büst kırılınca heykel oldu) kırmış. Atatürkçülük bugünkü gibi değildi, kıyamet koptu. Madanoğlu'nun başkanlığında birkaç Miİli Birlik üyesi ve sivil asker sorumlular kente dolmuşlardı. Hepimiz heykeli kıranı arıyorduk. Ben, Vatan gazetesindeydim. Bir okur arkadaşım (Şükrü Beşbudak) kentin emniyet müdürü. Haber almam kolaylaşıyor. Örsan, bakıyorum, yanımdan ayrılmıyor. Ne olur ne olmaz atlattrım diye... Halit Çapın da geriden kolluyor... "Oğlum kıranı öğrenirsem sana söylerim. Fteşimde dolaşma keyfine bak!" Hayır, ben nerdeysem, o da peşim sıra. Bir oyuna değmişti. Emniyet müdürüyle biraz fiskos ettikten sonra odaya çekildim. Telefonu açtım, başladım yazdırmaya. Odayı kilitlemediğim için kapıyı aralamış beni dinliyordu, biliyorum. Oysa aslında haber maber yazdırdığım yoktu. Örsan'a bir ders olsun istiyordum. "Tamam mı?" dedim, telefonu kapattım. Yatağa uzandım. Kestirir gibi yaptım. Biraz sonra odasına gittim. Kapıdan dinliyorum. Sıktığım bütün palavraları yazdınyor. Hemen önledim. "Kes ulan yazdırdıklanmın hepsi düzmece..." dedimse de zor inandırdım. Titizliğini habercilikte belirtmek için vereceğim bir anı daha... Celal Bayar, Moda Kulübü'nde eski Demokratlara bir yemek veriyor. Aslında yemek değil Süleyman Bey iktidarına karşı birgüç gösterisi. Örsan, Günaydın'dan aynlmış Milliyet'te, ben Günaydın'dayım.Rakip sayılırız. Vapurla karşıya geçiyoruz. Bayar'ın sekreteri Samim, vapurda. Bayar'ın yapacağı konuşmayı çoğaltmış götürüyor. Bir tanesini yavaşça bana verdi. Örsan^ ın gözleri faltaşı gibi. Ankara gazetecisi istanbul'u pek bilmiyor. Bir şey kopardığımı anladı. Kaş göz ediyor. "Sana da vereceğim" dedim. Gene peşimden ayrılmıyor. Karşıya geçtik, Moda'daki Koço'da Bayar'ı İaekliyoruz. Çıkardım: "Bak, dedim, bu konuşmanın metni. İkimiz de çaktırmadan gazeteye geçeceğiz. Benimki kısa olacak. Sen dilediğın kadar uzun yazdır." Bu ötekı gazetelere iki üç saat fark attırmamız olur. Her şeyi yazdırdık. AmaÖrsan'ın yerinde durası oturası yok. Gkjiyor, geliyor, dolaşıyor, yeniden gazeteyi anyor, bir şeyler yazdınyor Soruyorum: "Ne yazdınyorsun lan" Ağzından çıkan küçücük bir "Hiç!..." oluyor. İçimden ben sana gösteririm, dedim. Bayar'ın yemeğine gelenler önümüzden geçiyor: "Bu kim, şu kim, ötekı kim?" Ne kadar ölen DP'li varsa onların adını söylüyorum not ediyor. Gidip yazdırmış... Bir süre sonra Abdi Ipekçi bakmış kocaman bir ölüler listesi. Koço'da öğle rakılarımızı içerken acele telefondan çağırdılar, gitti. Alı al moru mor geldi. "Ağabey ne yaptın sen bana?" "Ne yapmışım ki?" "Bütün ölüleri yazdırmışın, sayfa mezarlığa dönmüş. Abdi Beyden sayende zıigıtı yedik." Kızmıyor gülüyordu. Şakacıydı, şakaya da dayanırdı. Bu yaşta ölecek adam değildi, çok yandım, çok!... Gökay için tstanbul VaUligi ve Anakent Belediyesi önünde iki ayn tören yapıldı. Gökay toprağa verilai İsîanbul'un vali ve belediye başkanlanndan Ord. Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay, dün tstanbul Valiliği ve belediyesinde düzenlenen törenlerden sonra Teşvikiye Camii'nde kılınan öğle namazının ardmdan toprağa verildi. İstanbul Haber Servisi Istanbul'da onceki gun ölen eskı tstanbul Valisi ve Belediye Başkanı Ord. Prof. Dr. Fahrettin Kerim Goka>'ın cenazesi dun torenle toprağa verildi. Gokay'ın cenazesi, dun sabah Alman Hastanesi'nden alınarak İstanbul Valiliği'nın önune getirildi. Vilayet önündeki törende yapılan saygı duruşundan sonra bir konuşma yapan İstanbul Valisi Nevzat Ayaz, Fahreuin Kerim Gokay'ın başarılı idare hayatının kendılerine örnek olacağını söyledı. Ayaz daha sonra şoyle konuştu: •'Aynı zamanda diplomat, polilikacı ve bakan olarak bize hizmetler veren hocamız, sosyal faaliyetlerini yaşam felsefesine uygun olarak son nefesine kadar surdıirmuştiir." Vilayetin önündeki torenden sonra cenaze, İstanbul Anakent Belediyesi'ne getirildi. Burada da bir dakikalık saygı duruşundan sonra Fahrettin Kerim Gokay'ın 8 yıl basın müdürlüğünü yapmış olan İstanbul Belediyesi Şehir Tarihçisi Rakıp Ziyaoğlu, birlikte yaptıkları çahşmalarıyla ilgili anılarını anlattı ve "Çalışkan, disiplinli ve okuysn çok degerli bir kişidir" dedi. Daha sonra bir konuşma yapan Bedretlin Dalan da "Hocamız, tstanbul'a hi/met sunarken halkla butunleşmeye çalışmıştır. lstanbul'a hizmet edcnler olumsıizleşiyoriar. tşte hocamız, vefatıyla olümsüzleşen kişilerin başında geliyor" şekünde konuştu. İstanbul Üniversitesi'ndeki törenden sonra Gökay'ın cenazesi Teşvikiye Camii'ne getirildi. Teşvikiye Camii'ndeki törene Başbakan Turgut Özal da katıldı. Burada kılınan öğle ve cuma namazından sonra Fahrettin Kerim Oökay'ın cenazesi Sahrayı Cedit'teki aile mezarlığında toprağa verildi. TCDD'de Öymen'i uğurladık (Baştarafi 1. Sayfada) cemiyeı önündeki lorenlere Başbakan Turgul Özal ile Millı Sa\unma Bakanı Zekı Va\u/ıurk de kaııldı Bodrum'da geçirdiği kalp kri/i sonucu, kaldırıldığı İ7mır Ege Uni\ersitesi Tıp Fakultesi Hasianesı'nde kunarılamayarak olen Orsan Ö\ men için dun ilk olarak calı^lığı Milliyet ga/eıesi onunde bir îoren du/enlcndi. Torende Millı\v'i gazelesi Haber Muduru Yurdakııl Fincanıı ile Oymen'in ağaheyı Genel Ya\ııı Koordınaıoru Allan ()>nıen bııer konu^ma yapıılar. O>men. kardeşının labutu başında \e go/yaşları araMnda yapiığı konuşmada. kardeşınin ga/etecılik yaşamını anlaıtı Oymen. "Hiçbirfikir farkı olmadan. lum ga/eteler gu/cl şe>ler >a/dılar. Çok >etenekli>di" dedi 49 saşında btk lenmedık olumu ile tum buMiıı, \akınlarını \e lanıyanlarını va^a bvğ. 3 çocuk babaM Orsan Ö> mi'n'in cenazesi daha sonra eller uzcriude laşınarak Gazeteciler Cemiyeli onune geıırıldı. Burada bırdakikalık saygı duruşunun ardından bir konuşma yapan Ga/eteciler Cemıyeti Ba>kanı Ne/ih Demirkenl. "()rsan bir >ıldudı. Bir haşan çocuktu. Ama lipik bir gazeleci)di. Kı>a taşamı bu>unca çok hızlı çalıştı. hger bugun burada soylediklerimiz kendisine malum olu>orsa, bize gulumsınıır >e 'Neler dıyorsunuz' di\ordur. Onu 24 lemmuj gunü. >ani sansürun kaldırıldığı gun loprağa >erereği/'° seklınde konuştu. TorenleıdeÖvmcn'ın \akını \e arkadaşlan ile ga/etecilerin gozyaşlannı lulamadıkları goruldu. Oymen'ın cena/e^i daha ^onra Şışlı Camiü'nde kılınan oğle namazının ardından Zıncirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa \erildi. Canıiye gonderilen çelenkler arasında uzennde, "Doktorların ihmaii mi ayırdı seni bızden" yazılı. kimin gönderdiği belirlenemeyen bir çelenk, görenlerin ilgisini çekti Başbakan Tnrgut Özal, Gazeıecıler Cemiyeti'nde, Oymen'le ilgili bir anısını anlatırken, "Galiba Marmara Oteliydi. 24 Ocak kararlarını çıkartmıştık. Orada, bunlar etrafımızı sardı. Sualler sordular. Bu. ertesi gun, gozluklerinin altında parlavan gozleri falan di>e. beni larif edırek bir >azı \azmış. konuşmaları anlaımışlı. Enteresan bir >a/ı>dı" dedi. Mıllıyeı gazetesi ile Gazeıeciler Cemiyeti onunde düzenlenen torenlere Övmen'ın çok sayıda dost ve arkadaşımn yanı sıra Başbakan Turgul Özal, Milli Savunma Bakanı Zeki Yavuztiirk, tstanbul Valisi Nevzat Ayaz, Emniyet Mudürü Ünal Erfcan, Istanbul'd'a bulunan eskı CHP'lı. AP'li bakanlar, parlamenterler, SHP, DYP, DSP İstanbul il yöneticileri ile genel merkez temsilcileri, sendikacılar, eski belediye başkanlan, Milliyet gazetesi sahibi Aydın Doğan. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı >ezih Demirkenl, Milliyet gazetesi yoneticılerı, çalışanları ile öymen'in ağabeyi Milliyet gazetesi Genel Y'ayın Koordinatoru Allan Öymen, eşi Gisela Öymen ve çocukları kaııldılar. Törende, Cumhurbaşkanı Kenan Evren'i ise Cumhurbaşkanlığı Basın Muşaviri Ali Baransel temsil etti. Fransa'ya örtülü uyarı (Baştarafi i. Sayfada) da açıklamasında. Kıbnslı Rumlann silahlanmasının "Bu bilgiler ışıgında da değerlendirmekte yarar olduğunu" vurguladı. En yuklu silah alımlarını Çekoslovakya'dan yuruttüğü bildirilen Kıbns Rum yönetimi, son olarak da lemmuz ayı başında Fransa ile 250 milyon dolar tutarında bir silah anlaşması yapmıştı. Yıllık savunma bütçesi 70 milyon dolar olan Kıbns Rum yönetimi, Fransa'yla vardığı bu anlaşma ile tank, helikopter, tanksavar silahları ve karâdan havaya füzeler satın alacak. Türkiye bu anlaşmadan duyduğu hoşnutsuzluğu daha önce de Kıbns Rum kesimine silah satışı yapan Fransız yönetimine duyurdu. Ancak Fransızların yanıtı, "Kendilerinin satraaması halinde Kıbns Rum kesiminin bu silahlan Dogu Bloku iilkelerinden temin edebileceği" yönunde oldu. Bu yanıt Ankara'yı tatmin etmedi. Söz konusu anlaşma ile Fransız Thomson şirketinin kazandığı radar ihalesinin son anda iptali arasında ilişki kuran, hükumet kaynakları oldu. Bu arada Türkiye'nin diplomatik girişimleri sonucunda Avusturya'nm benzer bir silah satışından vazgeçtiği de bildirildi. Konunun bugün İstanbul'da yapılacak olan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında da ele alınması bekleniyor. Toplantıda, Kıbns Rum kesiminden silah sevk edilmesıne karşı aünacak önlemlerin de değerlendirileceği kaydediliyor. ÇAUŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Rum kesiminin tepkisi Ote yandan, AP'nin Lefkoşa kaynaklı haberine göre, Başbakan Tnrgut Özal'ın, Kıbns Rum kesiminden PKK've silah sağlandığı yolundaki açıklaması, Kıbns Rum yönetimince tepkiyle karşılandı. Rum sözcü Petros Voskarides, "Bu temelsiz suçlamalann Ankara'nın Kıbns'a yönelik saldırgan ve yayılmacı emelleriyle doğnıdan bağlanülı olduğundan hiç kuşku bulunmamaktadır" dedi. Voskarides, Lefkoşa'da yaptığı açıklamada sözlerini şoyle sürdürdü: "Turgut Özal'ın bu suçlamalan, Kıbns'ta banşcı çozüm isteyen taraflarda derin kaygılar uyandırmalıdır. 1974'te Ankara. darbeyi bahane ederek Kıbns'ı işgal etti. Bugun ise Kıbns ve halkına yonelik emellerini gerçekleştirmek için yeni yeni bahaneler bulmaya çahşmaktadır." Voskarides, ayrıca Özal'ın "kışÂırtıcı ve kabul edilemez" nitelikte olduğunu soylediği sözlerini, BM'ye ve BM Güvenlik Konseyi'nin beş daımi üyesine şikâyet edeceklerini de açıklamasına ekledi. "\anügıya düşmektesiniz" Soru 24 Haziran 1987 tarihli (Ek gösterge düzenlemeleri) bashUı yazınıa inceledim. Bu yazınızda, ek gostergelere Uişkin Maliye Bakaolıgı'nın 79 Seri No.lu tebligini dayanak tutarak açıklamalarda bulunmaktasınız. Oysa ki, 243 sayılı Kanun Hukmünde Kararname ile getirilen yeni duzenlemdere uişkin olarak gcne Maliyt Bakanlıgınca 91 Seri No'lu Genel Teblig yayımianmışur. Bu tebügde ek gösterge uygulamalan açıklanmış ve örncklenmis bulunmaktadır. Siz anılan yazınızda, bu ornek ve düzenlemelere yer vermemiş bulunmakta ve bu nedenle de yanılgıya düsmektesiniı. Konuyc bir kez dah» inceieyerek, 4'iincö VQ« daka üst derecedeki bir derece aylıgını halen kazaaılmış hak olan k alan ortaokul mezunu bir Genel İdare Hizmetleri Suufındaki memurun (kadrosuna özgiı ek gösterge bulunmayan) 4*üncu dereceden ayhk alanlara tanınan ek göstergeden yaraıianıp yararianamayacagını bir kez açıklamanızı beklemekteyim. Demirkent: Basına inanmayan (Baştarafi 1. Sayfada) basın olamayacağı gibi. basına inanmayan bir iktidar da olamaz" dedi. Başbakan Turgut Özal, sansurun kaldırılışının "Basın Bayramı" olarak kutlanmasını demokrası açısından sevinçle karşıladıklannı soyledi. TGS Genel Başkanı Eren Güvener, Türk basınının özgurlük açısından içinde bulunduğu koşullann iç açıcı olmadığını kaydederken, ÇGD, bu koşullarda Basın Bayramı'nın kutlanamayacağmı bildirdi. Gazetetileı Cemiyeti Başkanı Nezih Demirkent, sansürün kaldırılışının 79. yıldönumu nedeniyle Emirgân Parİu Beyaz Köşk'te düzenlenen törendekı konuşmasında, özellikle son zamanlarda sorumlu, sorumsuz pek çok kişi ve kuruluşun, Türk basını uzerine yerli yersiz fikirler beyan ettiklerini belirterek şunları soyledi: "Eleştiri hudutlannı aşarak tehdide >aran sozlere lanık oluyoruz. Bu olaylar demokrasiyi kabullenmiş, u>gar bir toplum için talihsiz davranışlardır. Bunlan gormemtk, önemsememek mumkundur. Ancak giderek yoğunlaşma eğilimi gostereceğe benzeyen, doğrudan >atandaşın haber alma özgürlüğunü kısıtlamaya yonelik tedbirlerin artmasından endişe ediyoruz." Demirkent, gazetecinin, yazdığı haberin varlığına, doğruluğuna inanan kişi olduğunu, yazdığımn sorumluluğunu taşıdığını vurgulayarak konuşmasını şöyle sürdürdü". "Gazeteci. rnesleğinin vakannı koruyan insandır ve kanunun hizmetinde görev yaptığını bilinci içindedir. Bu anlayış içinde mesleğimizin sayguüığına gölge duşurecek yöntem veya tutumla habercilik yaptlamayacagını biliyoruz. Şiddet ve zorbalık bizim dUnyamızda guç bulamaz. Vargı denetimi dışında hiçbir denetim Unımayız. Anayasasına, basın hiirdür, sansıir edilemez, diye kayıt düşen bir toplumun yöneticileri, kim ve hangi makamda oluriarsa olsunlar, vatandaşlarının haber alma ozgürluğünü idari karariaria engellemeye kalkışamazlar. Vksini yapmak için kurnaz ve alaturka bazı yöntemlere başvuracak olurlarsa bunun sonuçlanna da katlanırtar. Altematif diışuncelerden korkanlar. hoşgoruden mahnım yoneticiler. isler silah zoruyla, ister oy çoğunluğuyla iktidara gelmiş olsunlar, malbaaları durdurmak, gazelelere gozdağı vermek. televizyon >e radyoyu elt geçirmek isterlerse, bu onlara guç vermeyecek, aksine çokuşlerini hızlandıracaktır. Birkaç sorumsuz yayını bahane ederek yalan haber kavramını uzerimize bulaştırmak isteyenler, aile düzenini koruyonız. dinin istismanna izin vermeyiz diyenlerin çogu, yalan haberle dini istismaria koltuk kapmaya kalkmış kişilcrdir. Kendi sonımluluklannı unutarak, kendi vasıflannı mesleğimizin tümune bulaştırmak isteyenlere şunu halırlatmak isteriz: Bizler, olanlan yazar, olacaklan yorumlamakla yetiniriz. Yorumladıklanmız oluyorsa kabahal bizde deeil, sizlerde, yapanlardadır. Erken haber almak, tahminlerde bulunmak, her toplumun vazgeçilmez ihtiyacıdır. Bize kızmayınız, aksine sizin için de yarariı olduğumuzu asla unutmayınız. Türk basınının degişmez karakleri doğrudan toplumuntuzdan kay naklanmaktadır. Demokrasiye inanmış milli bir basın, kişiliğini milli mucadele yıllannda sergueyenler ile son güneydoğu olaylannda yaşayanlar arasında sadece nesil farkı vardır. Muhalefetin can dostu, iktidarlann korkulu riıyası basın, toplumun h«r kesitinin sesini duyurmaya mecburdur. Koşullar ne olursa olsun, biz doğru bildigimizc dogru. egrilere eğri demeye devam edeceğiz. Ve diyoruz ki, toplumu ile bütünlesemeyen bir basın olamayacağı gibi, basına inanmayan bir iktidar da var olamaz." Başkanı Demirkent'in başında bazı gazetelerde yer alan "Ben gazete okuımıyorum" sözlerinin doğru olup olmadığını sorması uzerine, Başbakan, "Hayır ben öyle demedim. Gazeteler çok kolay okunuyor dedim" yanıtını verdi. Demirkent'in sorusunda ısrar etmesi üzerine Özal, "Dış basınla kıyasJadıgımu zaman 1. sayfası bol resimli. Bizim birinci sayfalar 2 dakikada okunuyor. Soyledigim soz budur" diye konuştu. Grevci işçi süper emekli (Baştarafi 1. Sayfada) yıllık yatırılmış primlerine bakılırken, yine yasada yeri olmayan, yasayı aşan bir genelge ile her yıl için değişik olmak uzere eksik prim gunlerinde 5 gun, 10 gun gibi eksiklerin sayılmaması kuralı getirildi. Tavandan sigortalı, super emeklilik hakkından yararlanabilecek konumdakl işçilerin sorunu bu genelgelerle çözülmernişti. Hastalık, işverenin primlerini eksik ödemiş olması ya da greve katılmış olmaları gibi nedenlerle işçi kitlesi, çoğunlukla süper emeklilik hakkını kullanamayacaktı. Hukumet, 10 Temmıu 1987 .arih ve 12/14 sayılı bir genelge daha yayımladı. Söz konusu genelge halk arastnda süper emeklilik olarak bilinen ve bir gün önce, 9 temmuz tarihinde yururlüğe girmiş olan yasanın uygulanışına yenilik getirdi. Buna göre yasaıun geçici 5. maddesinden yararlanarak, süper emekli olmak üzere borçlanacak işçilere kolaylık sağlanıyordu. Yasaya gore işçi, gösıerge tablosunun tavanından (1400 göstergeden) aylık bağlanmış olması koşulu ile super emeklilik hakkından yararlanabiliyordu. tşçinin, göstergenin hesaplanmasında tıazara alınan yıllarında (son S yılda) hep prime esas tavan kazanç üzerinden prim ödemiş olmasına rağmen, bu yıllarda hastalık ızinleri nedeniyle prim ödenmemiş günler varsa ve bu yüzden göstergesi 1400'ün altına düşmüşse, prim belgelerı kuruma verilerek, primlerin gecikme zammı ve faizi ile birlikte odenmesi koşulu ile süper emeklilikten yararlanma hakkı getirildi. Ayru şekilde söz konusu yülar için işverenin prim belgelerini kuruma vermemesi nedeniyle doğmuş bir eksiklik varsa, işçinin bu sürelerde en üst göstergeye göre çalışmış olduğunun geçerli belgelerle kanıtlanması koşulu ve primlerin gecikme zammı ile birlikte odenmesı ko şulu ile hakıan şararlanmaları sağlandı. Başbakanlığın yasa>ı aşan, yasa ustiindekı genelgesi, gecikme zammı ile birlikte eksik primler için işçilerle işverenlerle karşı karşıya bırakıyor. Uygulamada belki de işçinin iş\erenle anlaşarak hakkını kaybe'memek için işverene ait prim yükunu ustlenmesi gibi sorunlar da getiriyor. Ancak genelgenin en önemli haksızlığı, yarattıgı ayrıcalıkla greve gitmiş olan işçiyi cezalandırması. Grevde geçen gunlerin odenmeyen primleri için borçlanma hakkını tamma>an genelge, greve gitmiş olan ı^çinin süper emeklilik hakkını kullanamaması sonucunu getiriyor. "Basının tahammülü yok" Basının tehdide tahammulu olmadığını bildiren Özal, bir gazetede yayımlanan resimlerin sorun yaratugıru soyleyerek, şöyle konuştu: "Bizim bu konuda söyledigimiz bir şey yok. Diğer bir gazete tenkit etti. Biz eşkıyanın reklamını yapmayın dedik. Bunlar iki sene önce çekilmiş resimler. Y emediğimiz hakaret kalmadı. Bunu da söyleyeyim." Özal konuşmasında referandum için "hayır" propagandası yapmadığıru da one surdu. Denktaş a.a.'nın haberine göre, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Kıbns Rum yönetiminin, Türkiye'ye yönelik yıkıcı ve bölucü faaliyetlen desteklediğini, Künlerle Ermenileri eğitip silahlandırdıklannı soyledi. Denktaş, gazetecilerin konuya ilişkin bir sorusunu cevaplandınrken, Rumlann, bölucu ve Ermenileri desteklediği yolundaki haberleri doğruladı. Rauf Denktaş şöyle dedi: "Haber doğnıdar. Durumdan haberdanz. Bunun altında daha da açıklanmamış gerçekler vardır. Rum liderliği normal sayüabilecek bir tulum içinde degildir. Türk düşmanhğını doruğa çıkarmakla elde edebilecekleri bir şey bulunmadıgını anlamıyorlar. Kürt ve Ermeni teror örgütlerine kucaklanm açtılar. Türk diişmanlannı eğitiyoriar. Para ve süahla destekliyoriar ve bunu arük gizlemek geregini görmeyip yaptıklanyla övunüyoriar. Güney Kıbns'ta lurkiye'ye karşı terörist eylemlerini planlayıp uygulayacak örgutlerin banndınlmasına tabiatıyla kimse müsaade edemez. 1975 yılında bu konuyla ilgili goriislerimizi Klerides'e duyurmustum. Herhalde bu konuda Kipriyanu'yu uyarabttecek tek kişi odur. Bu işlerin şakası yoktur." (Baştarafi 1. Sayfada) Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Necip Torumtay"ın Genelkurmay Başkanlıgı'na asaleten atanması da bu toplantıda kesınleşecek. Torumtay'dan boşalacak Kara Kuvvetleri komutanlığf nın iki adayından hangisinin bu göreve getirileceği de Yüksek Askeri Şuıa'da kararlaştırılacak. Atamalarda, Orgeneral Tonımtay'ın "çalışacağı ekibini oiaşlurma geleneğine" uyulacağı kaydediliyor. İlgili çevrelet, Cumhurbaşkanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı dOzeyinde Kara Kuvvetleri KomutanlığYna Ege Ordu Komutanı Orgeneral Kemal Vamak'ın atanmasırun beklendiğim belirtiyorlar. Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Recep Ergun ile Genelkurmay Başkan Vekili ve Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Torumtay'ın aynı sınıftan olması, Torumtay'ın, Ergun'a oranla daha önce terfı etmesi gibi nedenlerle Orgeneral Yamak'ın şansının daha fazla olduğu savunuluyor. Ayrıca Orgeneral Ergun'un Başbakan Turgnl Özal a yakınlığının da kendisi açısından engel olduğu ifadeediliyor KKKVI< TGS: Koşullar içi açıcı değil TGS Genel Başkanı Eren Güvener de yazılı açıklamasında "Türk basınının özgurlük açısından içinde bulunduğu koşullann hiç de iç açıcı olmadığını" bildirdi. Güvener, "TGS, basınla ilgili yasalardaki yasaklayıcı hükümlerin kaldınimasını, temel hak ve ozgurluklerin eksiksiz sağlanmasını ve 1982 Anayasası'nın tumuyle değişlirilmesini istemektedir" dedi. M.S. SİNOP YANIT: Okurumuzun, gösterdiği ilgi nedeniyle yaptığı uyarıya öncelikle teşekkür ediyoruz. 243 sayılı Kanun Hukmünde Kararname ile Devlet Memurları Yasası'nın 37. maddesi değiştirilmiş ve memurlara "Yukselenebilecek Derecenin Üstünde Bir Dereceye Yükselme" hakkı tanınmıştır. Yapılan bu değişiklikle, Devlet Memurları Yasası "hükümlerine göre öğrenim durumları, hizmet sınıflan ve görev unvanları itibarıyla azami yükselebilecekleri derecelerin dördüncü derecesinden ayhk almaya hak kazanan ve son altı yıllık sicil notu ortalaması doksan veya daha yukan olanlardan son sicil notu olumlu bulunanlann kazanılmış hak ayhklannın kadro şanı aranmaksızın bir üst dereceye" yükseltilmesi öngörulmüştür. 243 sayılı Kanun Hukmünde Kararname'nin "uygulanması sırasmda doğabilecek tereddütleri gidermek amacıyla" çıkanlan 91 sayılı Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliği'nde konu açıklanmaktadır. Açıklamaya gore de, "Soz konusu imkândan yararlanabilecek memurlann şu şarüan taşımaları gerekmektedir: a) Memurun, öğrenim durumu, hizmet sınıfı ve görev unvanı itibariyle azami yükselebileceği derecede üç yılını tamamlayarak bu derecenin dördüncü kademesinden ayhk almaya hak kazannuş olması, b) Son sicil notunun olumlu olması koşulu ile altı yıllık sicil notu ortalamasının doksan veya daha yukan bulunması gerekmektedir!' Biz, sözü konunun gerçek uzmanlarından olan sayın Ibrahim Pınarın "Devlet Memurlan Kanunu" yapıtına bırakalım. "37'inci madde ile getirilen bu uygulama, altı yıllık sicil notu uygulamasının doksan ve daha yukan olmasını gerektirdiğinden ve sicil sistemi ilk defa 243 sayılı KHK ile not esasına bağlandıgından bu uygulamaya altı yıl sonra başlanabilecektirl' Özal'ın ziyareti Başbakan Turgul Özal, dün sansürün kaldınlışının 79. yıldönümü nedeniyle Gazeteciler Cemiyeti'ni ziyaret ettı, Ozal'ı Cemiyet Başkanı Nezih Demirkent karşıladı. Konuşmasında ıdarecılerle basın arasında bazen tartışmalar çıktığını, bunun da doğal olduğunu bildıren Özal, "Son yıllarda oldukça değişik devrelerden geçildi. Sıkıyönetim uygulamaian oldu. Ama umil ediyonım ki Türkiye, bir daha sıkıyonetimli devreye gecmez" dedi. Gazeteciler Cemiyeti ÇGD: KoşuÜaT^ğır ~ MERZİFON ASLİYE HUKUK HÂKİMLİCt'NDEN Sayı: 987/208 Merzifon Belediyesi tarafından davalı Yeter Yeler aleyhine açılan davada; davalının hissedarı bulunduğu Merzifon, Sofular Mah. 23 Ada, 18 Parsel nolu taşınmann (174) m"sinin 1.068.905 lıra bedelle kamulaştırıldığını, adresi temin edilemediğinden ilanen tebligaı yapıldığını, davalının dava açmadığı gibi nzaen feragata gelmedığini, takdiri bedelin bankaya yatınldığını, el konacağından taşınmazın belediye adına tescilini dava etmiş olup, davalının duruşma günü 12.8.1987 günü saat 9.00'da duruşmada bulunması veya bir avukaüa temsil edilmesi aksi halde yokluğunda davarun yürütüleceği kendisine tebligat yerine gecmek üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 25509 ÇGD Genel Başkanı Ahmel Abak»y, Türkiye'de basının son yıllarda baskı altında tutulduğunu kaydetti ve "Bu koşullarda basın bayramı kullanamaz" diye konuştu. Türkİş Genel Başkanı Şevket Yümaz da "Basın Bayramı'nda basının baskı altında olduğunu" bildirdi ve "Gerek 1982 Anayasası, gerekse Sayın Özal hükumetinin çıkardığı özH yasalar, kararnameler ve antidemokratik uygulamalar sonunda Turk basını sindirilmek istenmektedir" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle