25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
c CUMHURİYET/8 23 TEMMUZ 1987 Evren denetiemelerini sürdürüyor tstanbul Haber Servisi Yaz çahşmalannı Istanbul'da sürdüren Cumhurbaşkanı Kenan Evren dün de Mozaik Müzesi'ni, Başbakanhk Arşivler Genel Müdürlüğü Sultanahtypt Deposu'mı, Osmanh Arşivler Daire BaşkanhğVm ve Başbakanlık Arşivler Genel Müdüriüğü'nü gezdi. Daha sonra Başbakanlık Osmanh Arşivleri Daire Başkanlığı'na gelen Evren burayı da gezdikten sonra Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü* ne geçerek Genel Müdür Miroğlu'ndan çalışmaları hakkında bilgi aldı. Miroğlu, 8 ayrı depoda sakladıklan 100 milyon belgenin ancak 10 yılda kaba tasnifınin yapılabileceğini, yeni alınacak elemanlarla bu surenin 2 yıla kadar düşece|ini söyledi. Bunun üzerine Evren, "Kaba defil. çok kaba tasnif bilc olsa, 2 yılda bitmez. O kadar iyîmser olmayın" diye konuştu. Evren'e ITT Mehmet'e ait b i r " Esnaf Kethüdahgı" belgesi hediye edildi. Milli Güvenlik Kurulu ANKARA (Cwnhnriyet Bürosn) Milli Güvenlik Kurulu'nun ayhk olağan toplantısı 25 Temmuz Cumartesi günü îstanbul'da yapılacak. MGK toplantısına bir süredir çalışmalannı tstanbul'da sürdüren Cumhurba$kanı Kenan Evren başkanlık edecek. Başbakan Türgut özal da Denizli ve Aydın gezisinden sonra dün Istanbul'a geçti. özal, yann Harp Akademileri'nin diploma törenine katüacak. Başbakan, cumartesi günü de MGK toplantısında hazır bulunacak. MUSTAFA EKMEKÇt ANKARA NOTLARI Selden Kütük Kapanlar.. Okurlar, gerçekte bir yazarın en önemli yardımcılan, dayanaklarıdır. Kimileyin överter, kimlteyin eteştiririer. ikisinde de içtendirter Yeni aldtğım mektuplardan bin şöyte başlıyordu: ".. Seyın Ekmekçi, ben halen gönv yapan 25 yılltk bir Turkçe öğretmeniyim. Vto/annm imr&n&rek, yvdumlayerak okunım. Hiçbir şey demeden ne demek istediğinizi anlabvermenize de bayılınm. Halk dilini ve deyimlerini kuHanışınız, şaşırta, çerptcı.. Aynca, Türic dili konusunda bugunlerde yoğun bir çaba gösterdiğinize sevinçle tanık oluyoruz. Suçlamalardan, soruşturmeJardan hiçbir sonuç alamayacaktardır. Seiin önune kütük atılmaz. Türkçenin gettşmesi, güzetteşmesi akımına yasayla masayla engel olunamaz. Bu bir toplumsal dönüşüm işidir, zamanında köMeşmistir. Bu işin, öğmtmen, öğrenci, gazeteci, yazar, genç bilincinaedir. Halk bu akıma severek kattlmaktadır Tutucusu, millidsi, rabrtacısı, sentezcisi bizim yarattığımız dille düşünmek zorunda kalıyor. Bizim gibi konusmadan edemiyor..." Okur, kimi pazar sabahlan TRT'ye neredeyse dadanan A.K'yi ele alıyor mektubunda. A.K.'yi Çapa Eğitim Enstitusü'ndeki öğretmenliğinden tanıdığını söylüyor, şöyle diyor: "27 Mayıs (1960) sonrasında kürsuleri yumruklayıp, 'Milli gelirin şu kadannı, şu kadar azinlık bölüşüyor' dtyerek, solculuğu kimseye bırakmazdı. Sonralan, yazılanyta verdiği bağnazlık ömekJeriyte, sonuçtannı birlikte gördük. Adamn bir tBmmuz günü TYde yapbğı konuşmayı izlemişseniz, saçmalıklan tüyterintzi o7ken diken etmiştir. Almanya gezisi bahanesfyle anlatbkJarmdaki Marsızltklar bir yana, dilimizi sjradan birisi kadar doğru kullanamıyor. Bilirsiniz, dilzkanın en iyi göstergesidir. Kendisinde sağlam duşüncenin zerresi yok. Sayın A.K. 'nin kafası çelişkiler ve sapiantriaria dolu ki anlatmak istedlkterini topariayamıyor. Konuşmasmı, honuyia ilgisi olmayan bos sözlene doldunıyor. Almanya'da görduiöerine imreniyor, bunlan anlatmak istiyorsa, bu konuşmada AÜHa'lann, Iskender'ierin islevi ne? Batrya düşman otmamızı mı kstfyor, Batılı olmamızı mı, yoksa Bat ile Hiskllehmizin bUindnde olarak onlann ustün niteliklerini almamızı mı dttiyor, anlayamadık. Almanya'daki sosyal banşı, düşünceye saygıyı, hoşgöruyu drnek almamızı isteyen kişi Sayın K. olmamalrydı. 12 EyJufden önce, kendisi gibilerin yazılannın ardından, ülkede her gün neler yaşandığını unutmadık. Sayın K. Türkçeyi de bilmiyor, bir yabancı gibi konuşuyor. OsmanİK&ya hayranlık duyuyor, ama uzaUarak söytenmes/ gereken; rabıta, milli, tesanut, cazibe, hikjmtyet benzeri yabancı sözcükleri kullanırken gülünçleşiyor. (Bu sözculderin tümu konuşmada geçmemiş olabilirj Tümceleri düşük, bozuk, kanşık. YakalayabikHğimiz örnekleh verelim: 'Almanlar yumuşak usul davranıyor' diyor. Yumuşak usul olmaz, usulle olur. Aynca usul sözcüğü davranış kavramtnı da içerdiğinden, 'usulle davranıyor' demek yanlıştır. Almanlarda vatandaş şuuru gelişmistir' diyor. Şuur, soyut bir kavramdır. Vatandaş ise, etiyie, kanryia capcanh bir insandır. öyleyse, 'vatandaş şuuru' değil, 'vatandaşlık şuuru geltşmiş" demeliydi. 'Bizim vasrflanmızın da bu gibi vasıflann üstüne olmasını tercih ederim' diyor. Sayın 'K ismin hallerini de mi yerinde kullanmıyor, 'üstünde' demiyor, 'üstüne' diyor. Aynı tümcede tercih ederim' sözlerini de yersiz kullanılryor. Niteiiklehmizin ustün o/ması tercih edilmez, dilenir, istenir, umulur, bektenir. Yirmi beş yıl Turkçe öğretmenHği yapttm. Türkçeyi Saytn 'K' gibi bozuk, kötü kullanan öğrenciye az rastladım. Aslında, ömek dilci diye ortaya salrverilen bu kişilerin yetersizlikleri, dil ustalannı ve dilimizin geHştirilmesine gönül verenleri yüreklendireceği için sevindinadir. Düe küit vunHmaz. Demek kapatmakla bu iş önienemez. Dil ve kültür isi toplumsal bir aşama sorunudur. Atatürk toplumu bu aşamaya çoktan girmiştir, geçmiş ola. SentezcUer mentezdler. sel önünde kütuk kapalım derken, sesteri karanlıklarda boğulup gitm&sin. Saygtlanmia..." Büyük bir özetini verdiğim şu mektup, okurun olaylan nasıl büyük bir titiziikle izlediğini gösteriyor. TV'yi izlerken, onun ne duruma getirildiğini görüp tüyteri diken diken oluyor. Devietin TRT'sini, böyle "arpalık" gibi kullanmaya kimin ne hakkı vardır? Bunların hesabı bir gün sorulmayacak mıdır? Eş dost kayırır gibi, izienceler, "sohbetier" düzenleyip, etek ddusu paralar ödetenler, bunun hesabını önce kendi kendilerine vermek durumundadıriar. TRT de, tüm devlet kadrolan gibi, dört egilimden en aşırı sağdakinin etkisi altında mıdır? 27 Mayıs 1960'tan önce, bir "besleme basın" vardı. Demokrat Parti iktkjarı, kendisini tutan, ancak zerrece gazetecilik yapmayan kişilere, gazetelere örtülü ödenekten paralar verir, yardımlar yapardı. Şirndilerde bunun adı degişti; ama uygulama aşağı yukarı aynı. TRT yöneticileri nasıl partizanca bir davranışla haberteri kuşa çevirip yayımlıyorsa; kimi yetkisiz, yeteneksiz kişileri de TV'de izienceler düzenleterek beslemiş, desteklemiş oluyor... Tıtiz bir okurun göziemleriyie gerçekler kabak gibi çıkıveriyor ortaya, gizlenemiyor işte! 4 kişilik Sovyet heyeti ANKARA (ANKA) Sovyeüer Birliği'nin ithalat işleriyle ilgili "Soyuzvneshtriyimport" fınnasının 4 yetkilisi Ankara'ya geldi. Edinilen bilgiye göre, 25 temmuzda îstanbul'a geçecek olan heyete, fırma genel müdürü Kaytmazov başkaiüık ediyor. Sovyet ithalat fırması yetkililerinin Türk yetEVREN, BtLGtALDI Arşivler Genel Müdürlüğü deposunu kililerle Moskova'daki Tttrk Büyükelçiliğigezen Cumhurbaşkanı Evren, Genel Müdür tsmet Miroğlu "ndan ninrestorasyonukonusunda görüşmelerde bulunacağı öğrenildi. btlgi aldı. Lazerle tedavi' si 1\p Fakültesi Hastanesi*nde, sindirim sistemi hastalıklanmn tedavisinde laztr uygulaması gerçekleştirildL Doç. Dr. Nefise Utusoy, Doç. Dr. Surdan Tüzün ve Yard. Doç, Cem Kalaya tarafından gerçekleştirilen ameUyatta, kanserli sindirim sistimi hastalığında later uygulandu Doç. Dr. Nefise Uhısoy, yaptığı açıklamada, uygulamanın başanlı olduğunu belirtti. HABERJLERİN DEVAMI Atina ÖzaPın yanıünı Sımutln' buldu ATtNA (a.a.) Türkiye'nin AtiBüyükelçisi Nazmi Akıman, dün sabah Başbakan Turgut Özal'ın mesajıru Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu'ya iletti, Papandre J'• nun siyasi danışmanı Hıristos Maha' riuas, "Mesaj yeni unsorlar taşunak! tadır ve iki komşu ulkenin çıkaria rına hizmet edecek ümiller vennektedir" dedi. Papandreu, Türkiye'nin Atina Büyükelçisi Nazmi Akıman'ı kabul ; ederek 45 dakika görüştü. Papandreu'nun siyasi danışmanı Maharitsas, görüşrneden sonra yaptığı açık' larnada şunları söyledi: "Başbakan Papandreu, Türk Başbakanı Özal'ın cevabi mesajını aldı. Mesajda dikkatie incelenmeyi gerektiren bazı yeni unsuıiar bulunmaktadır. Bir sürecin parçasını teşkil eden bu mesaj, bu sürecin devam edecegine dair ümitler taşımakta ve iki komşu ulkenin çıkarlanna hizmet edecegine dair iımit vermektedir." Büyükelçi Nazmi Akıman ise, Başbakan Papandreu ile yaptığı görüşmeden sonra, a.a. muhabinnin somlarını cevaplandırırken, Başbakan Papandreu'nun mesajı aldıktan sonra kendisinden bazı konularda bilgi istediğirrt söyledi. Papandreu'ya gerekli bilgileri verdiğini belirten Akıman, mesaj alışverişinin bir özalPapandreu zirvesi getirip getirmeyeceği yolundaki soruyu ise "Bunu zaman gösterecek" şeklinde cevaplandırdı. Mesajlann içeriği konusunda herhangi bir şey söylemeyeceğini ifade eden Akıman, "Bu konuda iki laraf arasında vanlmış bir mutabakat vardır, şimdiye kadar da buna uyulmuştur" dedi. Papandreu'nun siyasi danışmanı Maharitsas'ın ifadesinden de mesaj alışverişinin bir sure daha devam edeceğinin anlaşıldığım kaydeden Akıman, iyimser olup olmadığı yolundaki bir soruya karşılık "lyimserim" cevabını verdi. Büyükelçi Akıman, iyimserliğinin nedeni konusunda da şöyle konuştu: '•lyimserim, çünkü banşsever ve aklıseiime dayalı, aynı zamanda karariı Turk dış siyaseünin TürkYunan ilişkilerinde de hedefine varacağından eminim." öte yandan Papandreu önceki gecetelevizyonda yaptığı konuşmada Yine Kıbns'ın yüzde 80'inin Yunan olduğunu iddia ederek Ege kıta sahanlığı ve Kıbns sorunlarının birbirlerinden ayrı tutulamayacağını söyledi: Papandreu, "Kıbns sorununun Ege'deki türk tehditlerinden ayn tuttdması büyük bir hata olor. Kıbns'taki Türk işgali ve Ege'deki Türk tehditleri Türkiye'nin Ynnan bölgesine karşı uzun vadett vayılmacı planının bir parcasıdır", ifadesini kullandı. Papandreu aynca, Türkiye'nin Kıbrıs'taki nüfus yapısını değiştirmeye çalıştığı suçlamasını da getirdi ve "Milli açidan Kıbns'ıo yüzde M'l Yunandır. Kıbnsdünya Benizminin bir parcasıdır" bıçiminde konuştu. Parasız öğrenciye FakFukFon arayışı ÜMtT ASLANBAY ANKARA Parasızlık nedeniyle kazandıklan özel Türkyabancı okullara giremeyenler için FakFukFon'un (Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu) yardım yapıp yapmayacağı Milli Eğitim Gençlık ve Spor Bakanhğı'nın gündemine geldi. Bu yıl da 7 bini aşkın öğrencinin bu okullara kayıt yaptıramaması, bakanlığı "çozum" arayışlarına itti. Kazandığı halde, 1 milyon 250 bin2 milyon lira arasındaki okul ücretlerini ödeyemeyerek kayıt hakkmdan vazgeçen öğrencilerüı saynsı her yü artıyor. Bakanlık yetkilileri sayının önümüzdeki yıl daha da artmasımn beklendiğini bebrtirken, bu konudaki çözüm formülleri üzerinde de çalışmalar başladı. Alınan bilgilere göre, Bakan Metin Emiroghı da soruna çözüm bulunmaşı, alternatifler yaratılması için girişimlerde bulundu. Özel okullarda, hazırlık sıruflannda Ucret smınrun olmadığı, diğer sınıflarda ise sınır olduğu hatırlauhrken, "Zaten ücret sının vardır. Ancak vanlan nokta bunun çözüm olmadığı ve olmajacagıdır" görüşü sık sık vurgulanıyor. özel okullann "var olma savaşı yapagı, kısıtb mali imkâniaria iyi egitira vermeye çalıştıgını" anlatan bir özel okul yetkilisi ise, "Diger ülkelerde devlet okullara yardım yapar. Bizde yardım oimadıgı gibi saglanan vergi muarıyetleri de yeterii degfl" diye konuştu. Bazı bakanlık yetkililerinin de katıldığı bu görüş, özd okullara kayıt yaptıramama nedenini "özel okullar pabalı degil, vatandasın gdir düzeyi düşük" diye açıkbyor. Bakan Emiroğlu'nun söz konusu girişimlerinden sonra yetkilUerde bsHrginleşen iki çözüm önerisi şunlar: "Her yıl giderek artsa da ortalama 7 bin dolayında ogrenci özel okullara kayıt yaptıramıyor. Bunlardan 23 bini belki de daha fazlaa parasızlık nedeniyle olduğuna göre, FakFukFon devreye sokulabilir. Böylece. gercekten muhtaç dunımda başanlı ögrencfler bu fondan )~apılacak yardımla okuyabilirter. Okul ücretleri fondan ahnacak paralaria ödenebUir. CONEYT ARCAYUREK ctzRE'öen yaııyor ' (Baştarafı 1. Sayfada) • düz asker smırdan sızmalan gözeıliyor, deyime son olaylar ters düşüyor, oma smırdan kuş uçurmuyorlardı. Fakat Kızıltepe'de de bu tür insan ve teknik engelleri olduğu halde . 2030 kisilik kimi terör gruplan içeriye girebiliyorlardt. Bunca öıtleme, asker gözetimine karsın bu sızmalar nasıl otabiliyordu? Kafamın, manlıgımm, yüreğimin almadığı, yanıtlayamadığı son aslın• da buydu. Sabaha karşı motetin sıcak odasında durmadan terler ve ertesi günü Güneydoğu Bölgesi'ndeki siyasal eği. limler üzerinde bir yazı yazmayı kurarken, sabah erken saatlerde önumuzde patlayacak yeni bir katliam haberini beklemiyorduk. Süper valınin atanmasmdan bu yana, biriki gün içinde bölgede bir dirtginlik söz • konusuydu. Ama süper vali Kozakçıoğlu'nun da kaııldığı bir yargı hiç eksik olmuyordu. Teröristlehn birdenbire, bölgenin herhangi bir yerinde yeniden harekete geçme otasıtığı söz konusuydu. Ama nereden, hangi ilden harekete geçecekleri, hangi köyü basıp insanlan katledecekleriyle ilgili hemen hiçbir bilgi, hatıa varsaytm yoktu orta• da. Dün sabah birden geien haber, Şemdinli'de bir köyde beş kişinin öldürüldüğunü, üç teröristin de çıkan çatışmada vurulduğunu önümüze koyu verdi. NusaybinŞemdinli beş yüz kilo' metre. Korkunç sıcakta Şemdinli'ye • doğru yola koyulduk. Oysa yeni bir katliam haberi gelmese süper valınin atanmasıyla baş• layan yeni lartışmalardan sıyrılarak Güneydoğu'daki halkoylaması eğilimlerinden söz açacaktım. Notlanmda şu salırlar yer ahyordu: Başbakan özal son demeçlerinden birinde halkoylamasında çıkacak evet ya da hayır'm hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini söylüyor. Hayır oyunda direnen özal'da yeni bir açıhşın başlangıcı mı bu sözler, yoksa gittiği yörelerdeki siyasal dengeleri hesaba katan yeni bir aldatmacanın eseri mi? özal'ın haikoymasmda hayır'a bağladığı umutıan vazgeçmesi elbet beklenemez. Sürekli aldatmaca, bir söylediğini ertesi günü değiştirip bir gün öncesini sürekli inkâr etme ana politikası olduğuna göre, bu davranışlarla olsa olsa kendine duyduğu güveni tazelemeye çalışıyor. Oysa, gezip gördukçe özal'a duyulan güven duygusunun halkta nasıl eriyip gittiğini kolaylıkla saptayabiliyor insan. Yavaştan başlayan, ancak giderek tırmanacağı anlaşılan bilinçlenme. Özal'ın halkoylaması hesoplarma bu bölgede önemli ölçüde darbe indirebilir. özal evet ya da hayır'm hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini söylerken, halkoylaması sonuçlannın ANAP iktidannı bir depremle derinden sarsmayacağı inanandan hareket ediyor. Ama, insanlarımızın, neyin nesi kiminfesi olduğunu ilk gunler pek anlayamadığı halkoylamasındaki inceliği yavaş yavaş kavramaya başladıklan gözteniyor. Belki henuz köy, kasaba düzeyine inmemiş, ancak kent merkezlerinde halkoyiamasına verilen önem giderek artıyor. Sokakta, çarşıda, otel lobisinde ceşitli kesimlerden değişik kişilerleyapılan küçük araştırmalar, yasakların kalkması eğilimmin bir süredir sağduyudan gelen gerekçeye koşut biçimde, ne var ki, antiÖzal mantığı ile işiediğini gösteriyor. Pek çok kesim, yasakların kalkmasıyla yasaksız siyasetçılere genel seçimde oy vermeyi birbinnden ayırmış. Genelde yasakların kalkmasına yanlı istek, kimi yerde Anadolu insanının suçsuz cezaya hele Güneydoğu'da yıllardır boyun eğmekten kaynaklanan gizli bir tepki ile canlanıyor, kimi yörelerde aydın çevrelerin, akılcı siyaset çevrelerinin datgalandırdığı bir itmeyle demokratik haklann kimsenin elinden zorla almamayacağı ağırlık kazamyor. Güneydoğu insanı, bu bölgenin başkent yöneticileri gözünde hâlâ kuşkuyla karışık duygularla gözlendiği yargısından kendini kurıaramıyor. Bu bölge insanlan, devlelin otekı bölgelere sunduğu olanaklardan yoksun bırakıldığı inancından hâlâ annamamış. Halkoylamasında bu bölgedeki il~ lerde evet oylannın fazla çıkması, bir bakıma, haksızlığa, ezilmeye karşı çoğu zaman hukuksal dayanaktan da yoksun bu insanların duygusallık kokan genel bir tepkisi olacak. Diyarbakır evel 'e yaklasabilir. Urfa evet'e evet diyebilır. Gaziantep'ten olumlu ses duyulabilir. Zorbahk, korkuıma, hizmet getirme kandırmacasıyla Özal modası baskı henuz bölgede kol gezmiyor, fakat bu türden girişimlerin Özal'dan başka büyük tammayan Özal'a fazla biryararı olmayacak. Halkoylaması, bireylehn tepkileriyle halkoyiamasına bakışları gıbı genel sorunlar üzerinde dururken Şemdinli'ye baskın, beş ölu, çarpışma. yerde izlenecek kan izleri, öldürülen üç terörist haberi geldi. Kestik halkoylamasını, değişik kesimlerdeki çeşitli siyasal eğilimleri irdelemeyi, beş yüz kilometre ötedeki Şemdinli'nin kanlı köyune doğru sıcakla boğuşa boğuşa, yoldayız. Gemiler ilerliyor, Talıran kararsız (Baştarafı 1. Sayfada) lan kabul e t n e » b içte bir acden yok" şeklinde konuştu. Velayeti, Güvenlik Konseyi'nin karar tasansında, saldırgan taraf olarak Irak'ın göstenlmemiş olmasım "yelersizlik" olarak nitelerken, sivil yerleşim merkezlerinin bombalanmasına son verilmesi, kimyasal silah kullanılmaması, ticari gemilere ve yolcu uçaklarına saldırı düzenlenmemesi yolundaki çağrdarın olumlu olduğunu belırtı. Ancak bunların yeterli olmadığını vurgulayan Ali Ekber Velayeti, "Eğer saldırgan olarak Irak'tn adını telaffuz edemiyoriarsa, bu onlann dogru ve adil karan alma cesaretleri olmadığını gösterir" dedi. Siyasi gözlemciler, yedi yıldır devam eden savaşın sona ermesinin, savaşı kimin başlattığı tartışmasının sonuçlandırümasma baj.li olduğunu vurguluyorlar. İran, savaşı başlatan tarafın Şaıtülarap su yolunu geçerek topraklarına saldıran lrak olduğunu savunuyo'r. İran Devlet Başkanı Ali Hamaney ise önceki gün Tahran radyosunüan halka hitaben yaptığı konuşmada daha sert bir ifade kullanarak Güvenlik Konseyi'nin ateşkes çağrısını "hiçbir zaman kabul etmeyeceklerini" söyledi. Hamaney, Iran'm Irak'taki Saddam Hüseyin rejitnı devrilene kadar silahı bırakmayacağını ve ABD baskısıyla almdığmı söylediği BM Güvenlik Konseyi çağnsına uymalannın söz konusu olmadığını ifade etti. Hamaney, konseyin çağnsımn Irak'ı savaşı başlatan taraf olarak göstermemesi nedeniyle de aynca kabul edilemez olduğunu söylerken, "Irak'ı açıkça suçlamaya cesareti olmayanlann, dogru ve haklı çozüm önermderi mumkun degildir" şeklinde konuştu. New York'ta önceki gun bir basıntoplantısı düzenleyen İran'ın BM temsilcisi Recai Horasani ise, Güvenlik Konseyi'nin çağrısına karşı İran'ın cevabının "neret,ne de kabul" olduğunu söylemişti. karşı kamikaze saldınlanna girişmeye hazır olduklannı" bildirdi. Körfez'de yaklaşık 800 kilometre katedecek olan tankerlerin, yann sabah Kuveyt limanına ulaşmalan bekleniyor. Körfez'deki gerginlik tırmanırken İran ve Irak, cephenin guney ve orta kesiminde, BM'nin ateşkes çağnsına rağmen, çarpışmayı sürdürüyorlar. İran, Irak birliklerinin, cephenin orta kesimindeki Sunar bölgesini ele geçirmek için başlattıklan saldırmın puskürtüldüğünü ve bu çarpışmalar sırasmda 600 lrak askerinin öldüriildüğünü veya yaralandığınını bildirdi. Irak ise, bu iddıaları yalanlayarak Irak birliklerinin, cephe boyunca meydana gelen çarpışmalarda İranlılara karşı üstünlüklerini koruduklannı ileri sürdu. İran saldırır mı? İki Kuveyt tankeri, ikişer ABD savaş gemisinin eşliğinde Körfez'e seyirlerine devam ederken, Amerikan savaş geınilerinden Kidd muhribinin kaptanı David Yorker, tran'ın bir saldırıda bulunacağım sanmadığmı söyledi. Kaptan Yorker, gemiye abnan gazetecüere yaptığı açıklamada, "Efer tran bir Silkworm füzesi hrtatırsa, bu muhtemelen fırlattığı son fiiıe oiacakbr" şeklinde uyarıda bulundu. Tankerlere eşlik edecek gemilerden gudümlü füzeterle donatılmış Fox kruvazörünun kaptanı NVUIiam Malhis de İran'dan bir saldırı beklemediğini, ancak saldırı tehdidini ciddiye almak zorunda olduğunu bildirdi. Amerikan savaş gemilerinde halen "üçünco dunım" adı verilen alarm biçimi uygulanıyor ve gemi güvertelerinde gezen silahlı nöbetçiler, küçük botlarla yaklaşmaya calışan herkesi çevreden uzaklaştırıyorlar. Bu önlemlere rağmen, İran saldırılannın önceden engellenebileceği konusunda hiçbir yetkili güvence veremiyor. Yetkililer, özellikle küçük balıkçı botlarıyla gemilere yanaşabilecek intihar komandolarımn eylemlerinin tehlikeli olabileceğine dikkati çekiyorlar. Iran resmi haber ajansı İRNA, bu kaygıları doğrulayan bir haberinde, ulkenin kuzeyindeki Azerbaycan eyaletinin Ahar köyü sakinlerinin, "Büyük Şeytan'ın paralı askerlerine Rafsancani'nin sözleri İran Meclisı Başkanı Haşimi Rafsancani'nin "tlkesindeki Amerikan üslerini kullandıran biitün ülkelere savaş ilan edecegiz" yolundaki sözleri, iktidar ve muhalefetin tepkileriyle karşılandı. Başbakan Turgut Özal, bu sözlerin Türkiye'yi esasen ilçilendirmediğini, üslerin NATO amaçları dışında kullanılması olasılığı bulunmadığını söylerken. Dışişleri Bakanlığı Sozcüsü tnal Batu da benzer bir ifade kullandı. SHP Genel Başkanı Erdal İnonü de Körfez'deki son durumun değerlendırmesını yaparken, Rafsancani'nin sözleriyle ilgili olarak "İran, olaylarla hiçbir ilgisi olmayan Turkiye'ye sataşıyor. Hükümetin bu sözkre cevap vennesi gerekir" dedi. Bu arada lrak BM Güvenlik Konseyi'nin lranIrak savaşında ateşkes ilan edilmesi yoiundaki karannı resmen kabul etti. ERNK temsilcisi DENIZLI'DEN Hikmet ÇeUnkaya Bu milletm ne zaman nerede neyapacağı belli olmuyor. Gelme yerinde otur, kılını kıpırdatma dersiniz, getir alanlan doldurur, ortalığı ayağa kaidınr. Otobüs, minibüs, kumanya, birşişe Yeni Rakı, 10 bin lira cep harçhğı dersiniz; inadı tutar, tunçtan yontu kesilir; atimallah yerinden oynatamazsmız. Kolu pazubentli, arı lişörtlu, burma bıyıklı, saçlan briyantin ile bolca yıkanmtş görevlinin canı sıkılmasm da ne yapsın yani? Hızını alamaytp şöyle elini omuzumuza atip "Kı kardeş" deyip sıkıntısını içtenlikle dile getiriyordu: Valiahi Türgut özal'a dünya hürmtt ediyor, koskoca Reagan bile kabul edip resim çektiriyor, şu dinim imanıma DenizUler irtat olsun diye şuracığa gelmiyorlar. Diyetim ki 5üUyman Demirel getsin, silme dolar Delikli Çuıar Meydanu tnat bu ya, yasağı var ya Ispartalmm, nispet yapacaklar adama, işte bundan ötürii ae hava baayor bizvn Ispartah eski patron... Dinledikten sonra hak verdik, an tişönlü, burma bıyıklı delikanlıya. Ne de olsa o bizden daha iyi bilirdi Denizli yöresini. Oysa ANAP örgütü canla başla çalışmış, gecesini gündüzüne katmış, toplu konut kooperatiflerini ayağa kaldırmışn. Atatürk Butvarı, boylu boyunca dev afişlerle donatılmış, her toplu konut kooperatifı kannca karannca görevini yapmıştı. Neler yazmıyordu ki bez afışlerde.. Oku oku bitmiyordu bir türlü. Kimilerine birlikte göz atalınv "Şapkayla devlet yönetihnez", "Dün dündür bugün bugündür politikası değil", "tçte istikrar dışta itibarlı Türkiye", Şapkayla memleket idan ettüer, 70 sente muhtaç ettüer", "Türkiye kabuğunu çatlatmıştır" "Sosyal adalet derdini, fon mucidi özal halletti" Sivil halka soUhrmodık 'Devlete karşı KOPENHAG 30 kişinin katletildiği Pınarcık baskınından sonra ilk olarak Bruksel'de bir basın toplantısı düzenleyen ERNK (Kürdistan Ulusal kunuluş Cephesi), Başbakan Özal'ın Suriye gezisi ve güneydoğuda başlatılan Olağanüstü Hal Bolge Valiliği uygulaması üzerine basına ikinci açıklamasını Kopenhag'da yaptı. Basın loplantısında konuşan ERNK Avnıpa temsilcisi Mehmet Çiya. "Bağımsız bir Kürt devleti kurmak için mucadele eltiklerini" belirterek bu amaçla mucadelelerinin Türk devleııne ve koy korucularına yöneldiğini söyledi. Köy koruculannı sivil halktan saymadıklarını belirten ERNK lemsilcisi, sivil halka karşı hiçbir eylerrr gerçekleştirmediklerini öne surdu. Çiya. başlangıçta 26 bin olan korucu sayısının son gunlerde 6 bine duştuğunü iddia eltikten sonra, Başbakan Özal'ın Suriye gezisinin tı>askoyla sonuçlandığı görüşune ver verdi. (Baştarafı 1. Sayfada) (Baştarafı 1. Sayfada) zığ 'dan sonra Denizli de oldukça anlamlı karşıladı Özal'ı. Alanda taş çatlasa 45 bin kişi toplanmıştı. Türk Hava Yollan'nın F28 uçağı ile Çardak Havaalanı'na inen Başbakan Turgut özah Delikli Çınar Alanı'na Petek1 ile geldi ve saat 12.45'te konuşmaya başladı. Konuşması biraz sinirli ve titrekti Önce her zamanki gibi alışılmış "masmavi bir Türkiye" tablosu çizdL Sonra Denizli'nin ülke sanayiindekiyerine değindi. Tüm köylerin telefona kavuşacağını, tzmirDenizli otobamnm kısa sürede tamamlanacağım belirtip şöyle dedi: Otoban, ağır aksak lOyıldv sürüyordu. Onlar bu işi beceremiyor\ara\ Biz geidiKverdik 3.5 milyan oldu bittt.. Süleyman Demirel'i, Bülent Ecevit'i 'İğneliyordu" hafif hafifTürkiye'de yine 10 yıl önce "her şey karaborsaydı", şimdi ise "vtfruıler tıkabasa" doluydu. Üstelik iıhal malı ne ararsan vardı. Bavul turizmi sona ermişti. Hele son Suriye gezisini anlatırken u sık sık yinelediği Ben yapttm", "Ben yaparım" tümceleri dikkati çekiyordu. Bir yıl önce dinlediğimiz Turgut özal ile bir yıl sonra dinlediğimiz Tiırgut Özal arasında bir hayli fark vardl Daha bitmedi. TUrgut özal, "Bizim Avrupa'dan farkımız kalmadı" diyor ve yine VEFAT Merhum Tevfik ve merhume Nasibe Göksel'in oğulları, Ismet Göksel'in eşi, Tevfik GökseFin babası, Ayşe Göksel'in kayınpederi, Murat Göksel'in deaesi, Dr. Zülfü Sami ve Nahide özgen'in dünürleri, Galatasaray Lisesi mezunu ve Divan Heyeti üyesi AHMET RIZA GÖKSEL vefat etmiştir.Cenazesi 23.7.1987 perşembe (bugün) öğle namazını müteakip, Şişli Camii'nden kaldınlarak Feriköy Kabristanı'na defnedilecektir. "ben"lerin üzerine basa basa kendisine övgüler yağdırıyordu: Biz yapanz kardeşim, biz yaptrnnz arkadaslar, ben emir veririm olur biter. Şimdi bakın ben size bir şey söyleyeceğim. Almanya 'daki isçi kardeşim... Kapıkule'den gireceksin, Ankara'dan çıkacaksm. Bunun adı otoban. Adana'dan gireceksin Gaziantep'ten çıkacaksm. Tamam anlaşıldt mı? İzmir'den gireceksin Denizli1 den çıkacaksm. Anlaşüdı mı? Türkiye değişiyor, değişecek; bunu ilan ediyorum. Biz yapanz kardeşim, ben yapanm arkadaslar.^ Tüm bunlara karşın Delikli Çmar'da toplanan 45 bin kişiden 500600'ü alkışlıyordu özal'ı. Oysa Denizli'nin Delikli Çıncr Alanı geçmiş yıllarda ne görkemli mitinglere tanık olmuştu. Dünse bir durgunluk, insanlann yüzlerinde bir bezginlik apaçık gözlenebiliyordu. Bizce TUrgut Özal, küçük bir Ege kasabasmda konuşuyor gibiydi. O an tişörtlü, burma bıyıklı, saçlan boka briyantinle yıkanmış görevli haklıydı sanırız: Ne biçim milkttir bu; bugün, yann ne yapacağı belli olmaz. Harçlık verirsin, araba tutarsm, hadi olmaa% kumanyaya bir ufak Yeni Rah koyarsın... Velhasıl kardeşim olmaz. Aklı erer ama ermez. Çünkü bu millet kafasma esti mi tersine tersine gider. Ne diyelim, doğruyu bulur belki bir gün... Dışişleri: Rum iii yönetiminin yaklaşıını art niyetli ANKARA (Cumhuriyel Bürosu) Dışişleri, Ankara'nın dış gündemindeki bazı konularla ilgili açıklamalar yaparken Kıbrıs Rum yöneliminin. Turk Silahlı Kuvveıleri'nin adadan çekilmesi durumunda Rum Milli Muhafız Ordusu'nu dağıtacağı ve silah siparişlerini iptal edeceği yolundaki onerisini "art niyeıli" olarak niteledi. Dışişleri Sözcüsü tnal Bato. Türk Bulgar ilişkilerinin Sofya'nın Türk azınlığa baskı kampanyasım başlatmasıyla bozulduğuna dikkat çekıi. Dün Ankara'daki olağan basın brifinginde, Dışişleri Sö7Cüsü Batu, Rum Yoneümi Sözcusu Petros Voskarides'ın sozlerini değerlendirirken. BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar aracılığıyla Ankara'ya iletildiği one surulen bu önerinin ne Turkiye ne de KKTC'nin eline geçtiğinibelirt ti. AtLESt SELDA BAĞCAN Soyluyor »wJ\. ^* > *• y^ Bu kaset arsıvmızde mutlaka bulunmah Studyo: Dtjlfim / Saztr Baflcan Tonmeittertıı: Yılmaı Kanyalım, Mıte Akku* dan sonra kardeşini de korucu olması için güvenlik kuvvetlerine götürdüğünü kaydetti. Olağanüstü Hal Bölge Valisi Hayri Kozakç\oğlu, köy koruculanrun bu olayda önemli rol almasının, bu müessesenin muhafaza edilmesi ve geliştirilmesi kanaatini arttırdığıru söyledi. Kozakçıoğlu, köy koruculan ve güvenlik kuvvetlerinin olayı duyar Afışlerin altında TekEge, Serdar, duymaz mudahale ettiklerini belineAydemir, Kayhan, Ulus Birlik Yopı rek, "Amacımız bundan sonra güKooperatiflerinin adları sıralanıyor. venlik kuvvetlerini daima etkiK ve suAma en ilginci, gazelecilerin "Basın ratle müdahalesini saglamaktır. Zaman zaman güvenlik kuvvetlerinin Evleri Yapı Kooperatifi"nin afışi Daha çok kredi, daha çok ko olaya müdahalede geç kaldığı, gelnut... medikleri gibi degerlendirmelere de Ama, tüm bunlar yetmedi. Delik bu müdahaleyle çok giizel cevap veli Çınar dolup dolup taşmadı. Elarilmiş oldu" dedi. (Baştarafı 1. Sayfada) PKK baskını: 5 köylü öldü Saldırıdan sonra olay yerine gelen Hakkâri Valisi Arif Akbulut yetkililerden bilgi alırken, bölge valisi Hayri Kozakçıoğlu da 7. Kolordu Komutan Yardımcısı ve Bölge Asayiş Komutanı Tümgeneral Muzaffer Sever ile birlikte helikopterle operasyon bolgesine geldi, incelemeleT yaptı. öte yandan önceki gece 22.30 sıralannda Mardin'in Midyat ılçesinin Karabayır köyüne gelen başka bir PKK militan grubu, köy muhtan Naif Keskin'i öldürdü. 5 kişi olduklan sanılan militanlar, muhtar Naif Keskin'in evini bastıktan sonra muhtan evinden alarak köyün dışına götürdüler. Burada muhtar Naif Keskin'i kurşuna dizerek öldüren militanlar olaydan sonra kaçtılar. "D.K." de "devlet karptı..r Çizelge burada bitiyor. Bir de son bölüm var. Bu bölümün başlığı "Ajanlar" aduu taşıyor. Istisnasız tüm köy adlannın karşılığında "I" yazıyor. Yani hem korucu var, hem köy devlete karşı, ama hem de her köyde bir ajan var. işte, güneydoğunun sıcak bölgelerinden birinde, bir jandarma karakolunun elinde bulunan ve köylerin "dîni. devleti ve ajani vaziyef'lerini anîlginç bölümler latan "bilgiler demeti"nden oluşan bir çizelge Demiştik ya, çizelgeler yaÇizelgenin geri kalan bölümlerine şamımıan aynlmaz bir parcasıdır, dibakıldığında, buraya kadar yapılan ye... "dunım saptaınaaHrun, hiçbir şey olOysa başka çizelgeler de olmalıymadığını anlayacaksınız. Esas "dudı. rnm saptaması" bundan sonra. tli, "Hakkâri" yazmalı, nüfusu "Kö>Tin adı", "eski adı". "hane sa"1*2 bin" demeli, "kdy »e mezra sayısı", "korucu sayısı" bölümlerinin yısı"m "705" olarak gösterdikten hemen yanında "dini dunım" yer alıyor. Köylerin karşısına yazılmış, iç sonra, "içme suyu yeterli yerleşim birimleri" bolümünün altına "322" lerinde yaşayanlann "imam vaziyesayısıru koymabydı. Bu çizelge Hakti": Şafi, sünni, şafı, sünni... kâri'nin 82 yerleşdm biriminde hiç içÇizelgeyi hazırlayan jandarma kame suyu bulunmadığını anlatmalıyrakolu, görev bolgesine giren Vöylerdı. de yaşayan yurttaşlann "inanç hariYa da "Ui: Sürt" bölümünde 1095 tası"nı çıkartmış. "Olur mu böyle yerleşim binminden 27'sinde sağlık sey" demeyip, bu sorunuzu daha sonocağı olduğunu, 500 bini aşkın Siirtraki bölüme saklayın. çünkü arkası liye sadece 88 hekimin baktığını, pek "hayırlı" gelmiyor. SOffü aşkın köy ve mezranın susuz olŞu anda çizelgenin en önemli böduğunu, 498 köyden, ancak l ^ ı n d a lümüne varmış bulunuyoruz. Buratelefon bulunduğunu anlatan çizelda, "köylerin durumu" yer alıyor. geler olmalıydj. Köy adlannın eski ve yenilerinin karBelki de, bir çizelge üzerinde, Marşısına, karakol komutanı yukandan din'in 717 köyünden, 302'sinin suyuaşağıya doldurmuş: "D.Y.", "D.K.", nun yetersiz, 19Tsinin susuz olduğu"D.Y.", "D.K." nu gösterebılirdik. Biz bJç "DJL" ya da "D.Y." duruÇizetgelerin yaşamımızda önemli munda olan köy görmediğimız için bir yeri olduğu kesin. Doğumla ölüm merak edip sorduk. "Bu *D.K: ya da . arasındaki çizgi, bir sayı olabilir her'DX. de ne oluyor" diye. Aldığımız hangi bir çizelgede. Hepimiz bir yer yanıt ılginçti. bulabiliriz kendimize, çizelgelerin bölOmlerinde. "D.Y." demek, "devlet yanlısı", köy adlanrun karşısında üç, dört, beş gibi sayılar var. Kimi köylerin ise korucusuz olduğu anlaşıhyor. Ne var bunda, diyebilirsiniz. Buraya kadar bir dunım saptaması yapılmış çizelgede. Köyün adı, hane ve korucu sayısı gibi... Ama siz yine dikkatli bir şekilde, elimzdeki çizelgeye bakmanızı sürdürünüz. Ne olur, ne olmaz... Faiz enflasyona yetişemiyor kaya baglasın ve daha düşük gelire razı olsun?" diyorlar. Bankacüar ise yüzde 48 faizi savjnurlarken, yıiın ikinci yansında enflasyon oranının düşeceğini ve yıl itibanyla yüzde 40'larda kalacağını iddia ettiler. Bankacdar, küçük tasarruf sahibinin öteki yatınm araçlannı pek tanımadığını, tek yatınm seçeneğinin bankalar olduğunu savundular. Bankacılık uzmanı Doç. Dr. Selçuk Abaç, enflasyon oranının yük (Baştarafı 1. Sayfada) sekliğinin tasarrufçunun davranışını nasıl etkileyeceğinin zaman içinde ortaya çıkacağını söyledi. Bankacüar ise, yüzde 48 ve 50 oranındaki faizin enfİasyon karşısuıdaki ci yansında enflasyonun düşeceği görüşünü öne sürdüler. lktisat Bankası Yönetim Kurulu Başkam Gürbüz Tümay, bu yılın enflasyon oranının yüzde 50 faizin getirisini aşmayacağını sandığını belirtti. Tümay, aylık faiz uygulamasına sadece küçük tasarrufçulann ilgi gösterdiğini de söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle