28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 TEMMUZ 1987 KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR İSM.4İL GÜLGEÇ CUMUURİYET/5 YAYIN DÜNYASENDA İNCELEME ARAŞTTRMA YÖNETEN ŞAHtN ALPAY Kim Kazandt Kim Kaybetti Ozman Ulagay Bilgi Yayınevi Ankara 1987, 32? S. Gazetemiz yazan Osman Ulagay'ın "Özal Ekonomisinde Paramız Pul Olurken KİM KAZANDI, KİM KAYBETTİ" adını taşıyan özgün çalışması geçen hafta yayımJandı. Ulagay bu son kitabıyla ilgili sorularımızı yanıtladı: Sizin daha önce yayımlanan "24 Ocak Deneyimi" adlı kitabınız, Cumhuriyet'te çıkan yazılannızın bir deriemesiydi. Bu kez farklı boyutta bir çalışmaya yönelirken neyi amaçladınız? ULAGAY Günlük bir yai zının, iki uç sayfalık bir makalenin çerçevesi bazen bir analizin bütünüyle yapılmasına, bir olgunun çeşitli yönleriyle aeıklanmasına olanak vermiyor. Ben de Türkiye ekonomisinin nereden gelip nereye gittiğini kendi göriişlerime göre açıklayabilmek için kitap boyutunda bir çalışmaya yönelmemin gerekli olduğu kanısına vardım ve bu kitabı yazdım. Benim gözlemlerime gore Unlü 24 Ocak kararları sonrasında Türkiye ekonomisinde önemli değişiklikler olurken ekonomik konularda ortaya atılan iddialar da arttı, adeta bir bilgi ve propaganda bombardımanı yaşandı. Tabii böyle bir ortamda pek çok kisinin kafasına takılan sorular da artmaya başladı. Bu kitapta bu tür sorulann bazılanna yanıt aramaya, sap ile samanın birbirinden ayrılmasına küçük de olsa bir katkıda bulunmaya çalıştım. Yanıt aradığınız soruların başlıcaları nelerdi? 'Kim kazandı kim kaybettf ULAGAY Bence 24 Ocak sonrasında yaşadığımız olayın en çelişkili yanı, ulke ekonomisinin iyiye gittiğinin söylendiği, uluslararası kuruluşların, IMF'nin, Dünya Bankası'nın Türkiye ekonomisindeki gelişmelere övguler düzdüğu bir ortamda Türkiyede yaşayan insanların büyuk çoğunluğunun ekonomik durumuye değil kötüye gidiyorsa birilerinin bu olaydan kazançlı çıkması lazım. Kazançlı çıkanlar ülke içinde de olabilir dışında da, ama coğunluk kaybederken birilerinin mutlaka kazançlı çıkması lazım. Öncelikle bu olgu üzerinde durmaya çalıştım. Bir de "Özal ekonomisi" olarak nitelenen yaklaşımın, daha doğrusu Türkiye ekonomisi için hazırlanan çıkış yolu senaryosunun Türkiye için gerçekten bir çıkış yolu olup Osman Ulagay'ın son kitabı Özal ekonomisini irdeliyor yı karşılaştırdım. Belirlenen hedeflerle uygulama arasındaki başlıca çelişkileri saptamaya çalıştım.. Pekivi nasıl bir sonuca vardınız? Özal kendi koyduğu hedeflere varmakla ne kadar başanlı oldu sizce? ULAGAY Bazı noktalarda başanlı. Örneğin dışa açılma, rekabet, verimlilik, parayı iyi kullanma gibi kavramların ekonominin, bürokratın, işadamının gündemine getirilmesi gerekliydi ve Özal bu yönde cesur adımlar attı. Bu sayede de ozellikle yurtdışında büyük puan topladı, sağladığı dış kaynak desteğiyle ekonomiyi ayakta tuttu. Amabence asıl önemli olan konularda başanlı olamadı, yaptığı vaatleri tutamadı. En çarpıcısı tabii enflasyon konusu ve bunu kitapta oldukça ayrıntılı sergilemeye çalıştım. Enflasyon olgusunun ardında ise iç tasarruflann yetersizliği ve gelir dağılımının çarpıklığı yatıyor. İşte bu gibi temel konularda tarnamen başansız olduğu için de Özal'ın çıkış yolu başarıya ulaşamayacak bence. Alternatif bir çıkış yolu için ne diyorsunuz? ULAGAY Kitabın sonunda bu soruna da eğilmeye çalıştım. İki cümleyle özetlersem, bence daha geçerii bir alternatif arayanların her şeyden önce Özal deneyini çok iyi incelemeleri ve gerekli dersleri çıkartmaları lazım. Geçerii alternatif, ancak 1987 Türkiyesi'nin gerçeklerini göz ardı etmeyen, iç ve dış potansiyelleri iyi değerlendiren bir yaklaşımla bulunabilir gibi geliyor bana. cOv> >. cO KENDI ^ \ KENDISlVLE \ KTOMUŞ.ANA DELI \ SENf GIDI DELI KACI SENÎ/ PİKNİK PİYALE MADRA DEBLEJ2. J "24 Ocak kararları sonrasında Türkiye ekonomisinde önemli değişiklikler olurken, ekonomik konularda ortaya atılan iddialar da arttı, adeta bir bilgi ve propaganda bombardımanı yaşandı. Tabii böyle bir ortamda pek çok kişinin kafasına takılan sorular da arttı. Bu kitapta bu tür soruların bazılanna yanıt aramaya çalıştım." nun bozulmuş olması. Bir kere bu çelişkiyi açıklamaya çalıştım.. Sanırım kitabınızın adı da bu çelişkiyle ilgili.. ULAGAY Evet. Bir ülkede ekonomi belli bir gelişme gösteriyor, milli gelir küçumsenmeyecek oranlarda artıyor ve aynı zamanda insanların büyük bir bölümunun ekonomik durumu iyi ÖZAL Ekonomisinde Paramız Pul Olurken Osman Ulagay Ö O o HIZLI GAZETECİ KECDET ŞEN )r ÇES/LMEZ Piş KuPBşr TUŞBCBSÜN ULA OfAK, MRAVA. CoTuRMESUk! SiZİ olmadığını tartı<>tım.. Bu soruyu tartışırken nasıl bir yontem izlediniz? ULAGAY Öncelikle Sayın ÖzaPın kafasında somutlaşmış görunen bu çıkış yolu senaryosunun kendi hedefleri nedir, nereye nasıl varmayı amaçlıyor, bunu ortaya koyup bu hedeflerle 198086 donemindeki uygulama Ibrahim Temo'nun ikili kimliği Ibroftim Temo'nıiR İttlhad ve Terakkl Anılart /Arba Yayınları, Istanbul 1987, XV+278 s. ŞÜKRÜ HANİOĞLU Tarih yazıcılığında hatırat turundeki eserler de önemli bir kaynak oluşturur. Gerçi hatıratlar sübjektif kaynaklar olarak kabul edilirler ve belirli bir olayı ya da geçmişi, belirli bir perspektiften yorumlarlar, ama daha objekrif olarak değerlendirilen kaynaklara giremeyecek turden bilgileri de ancak onlardan edinebiliriz. Hatıratlann subjektifliğini azaltan başlıca iki husus vardır. Bunlardan birincisi, hatıratı yazan şahsın merkezinde bulunduğu olaylar ile ilgili elinde bulunan belgeleri de hatıratta kullanması ki bu daha çok eski dışişleri görevlilerinin hatıratlarında görülür, ıkincisi de, eserin yazılışında belirli dönemlerde alınmış günlük notlar, anı defterleri gibi kaynaklann kullanılmasıdır. 1939 yıhnda Mecidiye'de (Romanya) yayımlanmış olan İbrahim Temo'nun hatıra.tı. gerek yazarının yakın dönem siyasal hayatımızda oynamış olduğu roller ve gerekse de içerdiği \esikalar bakımından buyük onem taşımaktadır. Yurtdışında basılmış olduğu için çok az nushası bulunan bu kitabın yeniden basılması kuşkusuz araştırmacılar \e konu ile ilgilenenler için çok yararlı olmuştur. Bu şekilde, İtlihad ve Terakki Cemiyeli'nin 3 Haziran 1889'da kurulan çekirdeği İttihadı Osmanî Cemiyetinin kuruluşunu konu alan ikinci hatırat da yayın hayatımıza kazandınlmış bulunmaktadır. Bilindiği gibi İttihad ve Terakki Cemiyeti'nin ilk beş kurucusundan bu gelişme ile ilgili bilgilerini kaleme alan ilk kişi Cevrî takma adını kullanan Mehmed Reşid Bey olmuş ve 1909 yıhnda Mısır1 da basılan İnkılap Niçin ve Nasıl Oldu? adlı kitabında konuyla ilgili bilgilerini özetlemiştir. Ahmed Rıza Be> ıttifakı hakkında hiçbir bılgısı olmadığını ortaya koymaktadır. Burada elimizdeki eserin bir hatırat olduğunu hemen hatırlamamız gerekmektedir. Belgelerle zenginleştirilebildiği olçüde eser objektifleşmekte fakat hemen ardından belirli bir olayı tek bir perspektiften sunabilmektedir. Nitekim, kiıapta sanki Osmanlı siyasal yaşamındd büyuk bir rolu varmış gibi gösterilen Osmanlı Demokral diği yazılarda bulunur. ÇİZGİLİK K.4M/L MASARACI Çokuluslu İmparatorluk Nihayet. Temo'nun hatıratı bize, çokuluslu bir imparaıorluk yapısı içinde kişilerde oluşan ikili kimlik konusunda eok çarpıcı bılgıler \ermektedir. Temo bir yandan imparatorluğu kurtarmak için gizli eemiyet kurup 1 1 numaralı uyesi olurken, ote yandan once otonomi, sonralan bağımsızlık isteyen Arna\ut derneklerinde de önemli görev ler al "Tem«'/ıun hatıratı bize, çokuluslu bir imparatorluk yapısı içinde kişilerde oluşan ikili kimlik konusunda da çok çarpıcı bilgiler vermektedir. Temo bir yandan imparatorluğu kurtarmak için gizli eemiyet kurup 1/1 numaralı üyesi olurken, öte yandan önce otonomi, sonralan bağımsızlık isteyen Arnavut derneklerinde de önemli görevler almış ve onlara büyük bağısJarda bulunmuştur," Fırkası'nın aslında bu yapı içerisinde hiçbir önemli rol oynamayan bir parti olduğunu unutmamamız gerekir. Kitabın diğer bir onemi, ulke' miz siyasal hayatında da önemli bir rolu bulunan Mektebi Tıbbiyei Şâhâne'deki duşunce ortamı hakkında ilginç bilgiler vernıesidir. Ancak, Temo'nun bu konuda verdiği daha genış bilgiler 1929 sonrasında Romanya'dan İçtihad mecmuasına gondermış ve onlara büyuk bağışlarda bulunmuştur. Bu tutum, bizim gibi ulus dev ietlerde yaşayanların kolay anlayabileceği bir boyut değildir ve bilhassa Musluman fakat Turk olmayan Arnavut, Arap ve benzeri gruplara mensup aydınlar arasında etkılı olmuştur. Söz konusu tutum, Temo'nun 1906'dan sonra nedeninı anlayamadığı ve hatıraundan da anlaşıldığı gibi uzurıtu ile karşıladığı dışlanmanın da temel ne denidir. Çünku artık milliyetçi eğilimleri ağır basan ve "'Adriyatik'ten Çin Denizi kıyılarına kadar uzanan Turk imparatorluğu" kurmak siyasal idealini benimseyen bir örgutte bu eeşit ikılı kimlik sahiplerine iltifat edilmemiştir. Fakat hiç kuşku yok ki bu kimseler ikili kimliklen içinde ağırlığı tamamen kendi etnik orıjinlerine veren Bulgar, Ermeni, Rum gibi kimselerden oldukça farklı idiler. Nitekim, Temo'nun hayatının son donemlerini Romanya'da Turk azınlığın yaşadığı bir bölgede, onların lideri olarak geçirmesi bu farkı ve Islanıiyetin Balkanlardaki farklı Muslüman gruplar arasında oynadığı birleştirici rolu gosterir. Belirtmek gerekir ki bu, İslamiyetin sosyal yonunün önemli bir etkisiydi ve gençliğinde biyolojik materyalizm cereyanından bir hayli etkilenen. dindar oğrencilere Danvin'in kitaplarını okutarak kendi ifadesiyle, onların "zihinlerini açan" Temo üzerinde de gözlenebilmektedir. Sonuç olarak soylememız gereken Temo'nun hatıratı İttihad ve Terakki Cemiyeti'nin ilk kuruluşdonemi ile II. Meşrutıyet'in kuçuk muhalif partilerinden biri hakkında detaylı bilgiler veren ve bunların ötesınde Osmanlı ve Arnavut olmak; biyolojik materyalizmden etkilenmek, fakat Klamın sosyal içeriğinin oluşturduğu çevre içerisinde kendisine yer aramak ikilemleri arasına sıkışan bir Osmanlı aydınının profilini çizen çok önemli bir kitaptır. Prof. Dr. Şerif Mardin'in çarpıcı onsozu okuyucuya ilginç bir kılavuz olmaktadır. Böyle bir eserin yayın hayatımıza kazandırılmış olması ise mutiuluk vericidir. 3vYy S AĞAÇ YAŞKEN EĞİLtR KEMAL GÖKHA* \3SthVca sıcak ve k R b e b TARİHTE BUGÜN MIJMTAZ ARIKAIS 23 Temmuz UÇAKIAADA RADAR /CUUAA/tUYOR.. 1$4Q'rA 8U6U/V, ILK KEZ/RAOARLI SAVAŞ UÇASIYLA //V6İUZ HAI/A KUVVETLERl 8İK AUAAN UÇA6INI DUŞUfZDU! DAHA ÖNCELERİ, KAPAU HAVALARDA ysyA GECEUÇAfeiAGM SÖYLE Bl&ŞEyi SERÇ.EKLEŞTIİSMESİ HEMEN HEMEN OLANAKSI2.DI• 1SO4 YtLINOA ALMAN BULUŞÇU CH/Z/ST7AN HÜLSMEyER TA(SAFINOAM VAP/~ LAN İLKEL. KADAR., II DÜfJyA SAVAŞtNDAN ÖMÇE f'MGfLİZ MÜHENDİSLEgİN CE GELtŞTİRİLMİŞ, YÜKSEK GUÇLLJ RAD~ YO DALSALAISf SöhlOERİÜP yANStMASlNA SÖRE, UÇAK YA PA SEMİ GİBİ HEPEFLER SAPrANABİLMİŞTİ. ^ Resim, bir /ngıd'z saı/af açapmtn burnunda ok t>jçimindekj fadar anten/ni •' Kısa Kısa TÜRKİYE SORLSLAR1 DİZİSİ, 1. Kııap, Alan Yayınalık, haziran 1987, 141 s. Alan Yayıncılık "Dunun \e Bugunun Defterlerı" genel başlığı alımdan yayımladığı Dünya Sorunlan kitap dizisinden sonra, şimdi de Tiirkiye Sorunlan başhklı bir diziyi başlattı. Dızınin birinci kitabında R. Zaralı, M.T. Akad, A.Bostancıoğlu, H.H. Zabu, A.B.Kafaoğlu, C.Akman, F.Pekin ve A.R. Sarıali'nin "1980'ler Türkiyesi'ndeki değişimlere ve bunları hazırlayan daha onceki koşullara genel olarak değinen'" katkıları yer alnor. Gulnur Savran / SİVIL TOPLL'M VE ÖTESİ, Alan Yayıncılık, haziran 1987. 256 s. Dr. Gulnur Savran'ın J.J. Rous^eau ve G.W.F. Hegel'de sivil toplum kavramını irdeleyen doktora çahşması, Karl Mar\'ın sıvil toplum eleştirisini konu alan bir incelemesi ile birlikte yayımlandı. Savran, çalışmasının amacını şöyle ifade ediyor: "Kitabın amacı, koktenci bir eleştirel'iğin öncüllerini ve yeterli koşullannı ortaya çıkarmak. Rousseau'nun ve Hegel'in eleştirilerinin sınırlannı irdelediğimde şu sonuca vardım: Sağlam bir toplumsal eleştirinin tutarlı bir doğa/tarih ilişkisi anlayışına dayanması gerekiDieter Duhm' KAP1TALİZMDE KORKU, Çev. Sargut Şotçiin, Kaleın Yayınları, Mart 1987, 272 s. Batı Almanyalı marksist bir psikolog olan Dieter Duhm'un, ilk basımı 1976 yıhnda yapılan kitabı insanda "korku"yu, "başkalannın kendi hakkında ne düşünebileceğinin korkusu olarak; konuşma korkusu olarak; amirlerden ve rakiplerden, üniformalardan ve kurumlardan duyulan korku olarak; cinsel ilişki öncesinde ve sonrasında beliren korku olarak; başansızlık ya da hastalık korkusu olarak, vs" korkuyu inceliyor. Ve bu korku ile kapitalist toplum düzeni arasında bağlantı kuruyor. Aziz Nesin'in bu kitap üzerine bir yazısı Gergedan dergisinin haziran 1987 sayısında yayımlandı. 50 YIL ÖNCE Karışıklığm soıııı gelmiypcek mi? Cumhuriyet 23 Temmuz 1937 anlaşılmıştır. Fakat mahsülün kalitesi çok yüksektir. Son senelerde bu kadar vüksek » 3 6 MEVSiMi ıCm 19371987 meraklısımn zihninde bir istihfam işareti şeklinde yer etmektedir. Halbuki bu muammanın halli zannedildiği kadar müşkül değildir. Renkli filmleh nadiren görmekliğimizin yegane sebebi bu hususta yapuması gereken masrafın çokluğudur. Masrafın çokluğu sadece imalaı nokiasmdan değil gosterilme tarzında da hakim olmaktadır. Renkli filmler için daha hassas projeksiyon perdeleri daha kuvvetli lambalar kullanılmak icab etmekte ve tabiatile neticede çok fazla elektrik sarfiyatı vuku bulmaktadır. Bugün Hatıratta objektiflik Temo'nun kitabına baktığımızda doğal olarak her hatıratta olduğu gibi burada da yazarın perspektifinden bir ittihad \e Terakki anlatımıyla karşılaşıyoruz. Temo'nun asıl rolu 18891897 arasmda gerçekleşmiş olduğundan ağırlık bu döneme verilmektedir. Ancak, Temo'nun bu dönem ile ilgili pek çok belgeyi neşretmesi hatıratın önemini ve objektifliğini antırmaktadır. Ozellikle, 1906 yıhnda gerçekleştirilen reorganizasyondan sonra İttihad ve Terakki Cemiyeti bünyesinde meydana gelen büyük yapısal değişikliği Temo'nun yeterince anlamlandıramadığı ve bu konudaki bilgilerinin oldukça sınırlı olduğu hatıraundan da açık olarak anlaşılmaktadır. Bu anlamlandıramama onun kurucusu olduğunu iddia ettiği, fakat 1906 sonrasında bambaşka bir kimlik kazanan organizasyonda 1908 sonrasında neden görev alamadığmı da izah etmektedir. Temo'nun hatıratının olaylardan oldukça uzun bir süre sonra kaleme alınmış olması, belgelere dayanmayan kısımlarda, bir kısım eksikliklere ya da yanhş hatırlamalara neden olabilmektedir. Örneğin 1906'daki isim de1 ğişikliği ile ilgili anlatım, Temo nun 19021906 arasındaki icraatçı Antakya 22 Anlakyada alabildiğine devam eden garazkar tahrikatın yanısıra, şimdi de tehdid ve tethiş hareketleri başlamıştır. Dun sabah hastanede bulunan bir SIV1L TOPLUM ve ÖTESİ toplantılann gayesi Cenevre anlaşmasınm tatbikine mani olunmak için almacak tedbirlerle Suriyenin buna nasıl yardım etmesi lazım getdiğıdir. Unsurlar arasında ahenk ve asayış temin edecek yerde bunun tam tersine hareket eden Sancak muhafızı Hüsnu Berazinin vazifesine bu yüzden ay sonunda nihayet verileceği söylenmektedir. Bazı Vatani hükümet adamlannın Suriyenin bugünkü dahili ve siyası düzensizliklerine sebebıyet verdikleri ithamile halk tarafından taşa tutulduğunu Şamdan gelen yolcular haber vermektedirler. » POZ CLKİ.N yor. Mar\"ın üstunluğu de siyasal koktenciliğini böyle tutarlı bir felsefiontolojik çerçeveye yerleştirebilmiş olmasında yatıyor" AYEV EN ÇOK SATAN KİTAPLARI/ŞÜR 22.6.198723.7.1987 Un: Kotf: 1 004.082 2 004.049 3 152.384 4 5 6 9 10 002.310 032.077 021.277 Kltaha JüMYaan: TlrtdM/M Maazaralan/lltzMi •Ma Ş M H V M M VM Ry«te 945840.4.0002.500. 7 8 152.316 022.007 152.024 152.033 Umt AcıyıM tal 500.1.350.1.200.1.050900.1.000. akrabasmı ziyaretten dönen Atevi Türklerden Marufun oğlu Abdullah Vatani eemiyeti mensublanndan elleri hançerli bir grupun tecavüzune maaruz kalmış ve ayrıca dört el de silah atılmasına rağmen hayatın: güçlükte ve ağır yaralı olarak kurıarmıştır. tskenderunda başta Muhafız Berazi ve Hasan Cebbare olduğu halde Vatanilerin ileri gelenlennden büyük bir grup iki gündenberi toplantılar yapmakladu. "Müfridlere karşı mutedillerin ittihadı" maskesi altında yapılan bu kaliteli buğday elde edilmemiştir. thtiyaçtan fazla olan mahsülden bu sene fazla ihraç etmek imkânı bulunursa dünya piyasalannda Turk buğdayı lehinde büyük bir propaganda yapılabilecektir. Mahsul vaziyeti çok iyi Avrupa rekoltesi bu sene Memleketimizde yeıişen birçok mıntıkalarda normalin mahsüllerin bu seneki vaziyetifevkindedir. Bu suretle bazı mıntıkalardaki azlık telafı BEDAV Aî.. edilmiş otacaktır. Susatn, mısır ve darı rekolteleri » yağmursuzluğa maruz \z •' " <^ kaldığmdan geçen seneden dü^ük olacaktır. l/ i/s KREM ^ \ VENÜS Hcrkes onu Mrdi. H«Htn oou utırar. EıniraZMto NUREOOtH EREH Renkli film meselesi hakkında alakadar makamlara kati malumat gelmiştir Bu seneki buğday rekoltesinin geçen seneden yüzde 57 nisbetinde noksan olacağı Beş altı seneden beri "Serseri Kral", "Alev Şarkısı", "Aşıklar Kulübü" gibi çok muvaffak olmuş renkli filmler gördüğümüz halde fılm amillenmn bize neden sık sık renkli film görmek fırsatım vermedikleri her sinema zaten birçok vergiler ve diğer masraflar altında bunalmış olan salon sahibleri ayrıca fılme siyah beyaz kordelalardan daha fazla para verdikten sonra bir de bu masrafları göze alamamaktadırlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle