19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 15 TEMMUZ 1987 Havana'nın kalbindeki 90 bin kişilik 'Harlem', 30yıllık Küba devriminden pek etkilenmemiş gibL B 'Harleırfde gültimsemek Küba 87 NİLGÜN CERRAHOĞLU POUTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL irbirini kesen dar sokaklardan oluşan camları kırılmış, kapıları paslanmış, renkleri uçmuş 100200 yıllık evler ilk bakışta bombardımandan yeni çıkmış izlenimi yaratıyor. Isora'nın evi tspanyol rönesansının büyüsünü muhafaza edebilmiş bir avlu içinde. 4 Düşler ve Gerçek or şartlarını gülümsemesini yitirmeden aşmaya çalışan ve bunları çekinmeden anlatan Isora gibi eski Havana sakinlerinin çoğu, "devrimi" tropik iklime has bir yumuşaklık ve iyimserîikle yorumluyor. 3 katta 38 aileyaşıyor. Mutfaklar ayrı, banyo ortak. parayla yapüabilecek bir iş değil bu. Kamnoyu oluşturmak için de biiyiik gayret sarfediyoruz..." Leal bu arada, tarihi eserlerin yanı sıra kentin tarihi merkezinde yaşayan Havanalıların, dilerlerse burada yaşamlannı sürdürebilmeleri için, çok fazla sorunlu olmayan konutlan da restore etmeye çahştıklarını söylüyor ve "restorasyonun temel hedefi" diyor, "eski yapıtlara günümüzün fonksiyonelligini de kazandırmak. Kent sakinleri bu çabanın dışında kalırlarsa,restorasyonunanJamı kalmaz." "Havana'nın tarihçisi"nin bu Ulkede rastlanmayan rahatlığı, yaygın bürokrat vasatlığm dışına çıkan farklılığı ve hangi sistemde olursa olsun, istediğini elde edeceğine değin havası, yanından ayrılmadan başından beri sormak istediğim soruyu sordurtuyor: "Gerçekte Fidel Castro'nun etrafında sizin gibi kaç kişi var?" Aralanndaki yakın dostluğa rağmen, bu pahalı proje için gereken imkânları gerçek bir mücadeleden sonra Castro'dan temin ettiği anlaşılan Leal, bir an bile düşünmüyor: "Bir tane" diyerek yanıtlıyor sorumu, "Ama ben deliyim..." z, Sivil ve Asker Ayrımı... Evren Paşa, "Memleketi sivil, asker diye bölmeyelim, ikiside bu memleketin evladı" diyor. Bölmeyelim, iyi güzel de, ister istemez bölünüyor. Şöyle bir, askerlere de, sivillere de bakalım. Askerlerin elbiseleri ayrı, kışlaları ayrı, lojmanlan ayrı, alışveriş ettikleri pazarları ayrı, gazinoları ayrı; neye bakarsanız her şeyi ayrı değil mi? Bir sivil hiçbir zaman buralara izinsiz giremez. Oysa siviller öyle mi? Binbir yoksulluk ve yoksunluk içinde yaşamlarını sürdürürler. En başta giyim işini ele alalım, elbiseleri, pabuçları eskiyince, "Al şu yenisi giyiver!" diyen olur mu? Kiralar şuncaya çıkmış iken lojmanlarda kaça otururlar? Orduevlerinde yiyecek olsanız kaça çıkarsınız, dışarda yiyecek olsanız kaça?.. Bunlara bakınca ister istemez ayrım ortada. Sivillere desen ki: "Siz de askerier gibi yiyin, için, giyinin, birörnek olun!.." Çoğu sivil bunu kesinlikle istemez. Yılmıştır askerlikten, ama söyleyemez. Kimi sivil de bunları istese adı solcuya çikar. Solcular böyle şeyler ister, derler. Peki ya askerier? O başka!.. Evren'in asker/sivil ayrımına karşı çıkan sözlerini okumuş bir arkadaşım şöyle dedi: "Madem Evren Paşa ayrım kalksın diyor, kaldırsın! Dargelirii, geçim sıkmtısı çeken, işsiz, iş bulamayan, (arasa da iş yok), evsiz, kiracı, çocuğunu okula gönderemeyen yurttaşlann da her türlü maddi gereksinimini devlet karşılayamaz mı? iş verir, lojman verir (çok ucuz), ordu pazarları gibi pazarlardan yararlandınr. Nasıi o/sa oralar ucuz. Bir subay arkadaşın hanımı ile bizim hanım ordu pazarına gitmiş de, çarşı pazarla arasında çok büyük fark varmış. Orduevlerindeki lokantalar da öyle değil mi? Bir general emeklisi arkadaşım götürmüştü de şaşmıştık. Hem güzel, ıssız, deniz kryısında bir yer, hem de böyle lokantalann nerdeyse dörte birine yiyor, içiyor, eğJeniyorsunuz. Kim istemez?.." Bütün anlattıklarımız, askerin sivile göre değişen yaşama biçimidir. Madem bu memleketin evladıyız, neden askerier böyle de, siviller değil? Bir de darbeler ve darbelerle siyasal iktidarı ele geçirmeler var. Neden siviller darbe yapamıyor da, askerier yapıyor? Bunun bir ayrıcalığı olsa gerek... Ne zaman ki ülkenin her yanında sıkıyönetim ilan ediliyor, askerier her ise el koyuyorlar, büyük bir otorite oluyorlar; işte o zaman bakıyorsunuz ki bir gece yönetimi ele almışlar. Radyo ve TV ellerınde... Yönetımi ele aldıkları durmadan söyleniyor. Siviller ne yapsınlar? İster istemez yeni gelen yönetime uyuyorlar Sıkı mı uymasınlar, boş ktşlalar, kapalı yerler bir hapishane oluyor. Ses çıkarır gibi olanlar hemen buralara tıkılıyor. Ses çıkarmasalar bile yönetimin daha önce gözüne kestirdikleri bir gecede toplanıyor, hapislere dolduruluyor. Neden siviller darbe yapamıyor da askerier yapıyor? Bütün silahlar askerlerin elinde. Siviller ellerinde silah varsa teslim etmek zorundalar. Soruyorlar askerlere: "Neden darbe yaptmız?" Yanıtlıyorlar: "Ulusumuz istedi de ondan. Ülke felâkete sürukleniyordu, geldik, ülkeyi kurtardık." İttihatçılardan bu yana nedense ülkeyi hep askerier kurtarır, siviller batırır. Demokrasi işlemez olur, askerier gelirler, demokrasiyi yerinden oynatırlar, sonra kendilerine göre bir demokrasi kurup sivillere bırakırlar. Ama demokrasi kuruluncaya değin bunca insan hapiste yatarmış, işinden gücünden olurmuş, işkence görürmüş, insanlık dışı yargılamalar olurmuş, mahkemeler değişlr, askersivil karışımı mahkemeler kurulurmuş... Bunlar hep unutulur. "Mı7/ef istedi, biz de darbe yaptık.." Nedense millet darbe yapmayı askerlerden ister de sivillerden bir türlü istemez... Hani şu son darbenin kurduğu, anayasayla oluşturduğu düzen demokrasi mi? Değil ama demokrasi diyorlar, demokrasi olmadığım söyleyenleri kınıyorlar. Mani diyor ya adam ya sayı saymasını bilmiyor ya da dayak yememiş. Ağızlarını açtılar mı sivil de, asker de bu memleketin evladı. Evladı, evladı ama dikkati i bakın nasıl evladı?... Biri hep tepede, öteki hep yerde!.. şitlilikte mallar sergileyen bu mağazalar, neden yanında gösterişli bir çakmak, parfüm, markalı blu"Diinyanın en akla gelntedik limanlanndan ge cin ya da dantel iç çamaşın getiren bir Batılı erkelen denizciler, Amerikan goçmen burosu görevli ğin, hemen egzotik Kübalı güzellerin gönlünde yer leri, gümriik memurları, profesyonel kumarbaz edivermelerini açıklamaya yetiyor. lar, diplomatlar, yan aydınlar, yeni yetme yazarBu dükkânlarda, karneyle alışveriş yapılan kılar, kentte diizenlenen bir kongreye gelmiş doktor sımların yanında "serbest ahşveriş" yapılan yerlar, Amerikan lejyonu üyeleri, sporcular, maddi lerde 20 yıl öncesinden kalma bir Demokratik Aldurumu sallantıda olan maceraperestler, bir hafta man mixeri 195 pesoya, Batıda hiçbir mağazanın ya da bir yıl içinde bir cinayete kurban gidecek in değil vitrininde, deposunda bile bulunmayacak kasanlar, nereden çıktığı belli olmayan dagınık tip dar eski radyolar 8090 pesoya, işporta kalitesinler, FBI ajanlan, paranu yatırdıgım bankanın mii de saatler 70110 pesoya, "Fuarlar ve giiller Ulkesi" dürleri ve Kübalı dosüar... " tlk bakışta Marqu diye tanıtılan Bulgaristan'dan gelme parfümler 15 ez'in sözleriyle "özlemin lelefon rehberi" gibi ge pesoya satılıyor. Ölçüye göre elbise yapan küçük len bu liste, Hemingwayre ait. Ünlü yazar, Hava bir terzi camekânında duran sentetik kumaştan yana'da başmüdavimi olduğu Floridita barının dey pılmış bir erkek elbisesinin üzerindeki etikette ise 160 peso yazıyor. Ortalama aylık maaşın 200250 rimden önceki müşterilerini böyle sıralıyor. Yirmili yıllann sonunda adaya ilk kez adımını atan ve peso olduğu bir ülkede, sadece mallann kendileri değil, fiyatlan da pek davetkâr görülmüyor. 1932'den sonra şimdi artık "Hemingway avı" olarak anılan büyuk bahk avlan için adaya dönen yazarın anlattığı bu dünyadan "Floridita" barında geriye kalan pek az şey var. neminden kalan "tspanyol Valileri"nin sarayında buluyomm. "Plaza de Armas" Meydaru'na hâkim bu binanın, Sevilla'daki benzerlerinde bile rastlamadığım ihtişamdaki rönesans avlusu, Havanada, Endülüs'ün uzun gölgesini geçmişte olduğu gibi bugün de hissettiriyor. Bir kısmı Batista rejiminin yozluklarını sergileyen "Ulusal Möze'"ye dönüştürülen bu binanın ikinci katının bir bölümü, "Havana'nın tarihçisi" olarak anılan 40 yaşlarındaki Eusebio Leal'in ofısine aynlmış. Girişte şimdiye dek gerçekleştirilen ve 1990'a dek gerçekleştirilecek olan projelerin planlan duruyor. Söz konusu olan sadece 210 bloktaki 900 tarihi eseri eski görkemine kavuşturmak değil. Aynı zamanda, Havana halkına renkli olduğu kadar içinde yaşayabilecekleri bir çevre vermek. "Devrim biraz da bu" diyor Castro'nut> yakın dostu olan Eusebio Leal. Sonra Istanbullu olduğumu öğrenir öğrenmez ekliyor: "İstanbul, hayatta Daiguiri kokteyli Bunların en başta geleni, gene Hemingway'in dünyaya tamttığı rom, buz parçacıkları ve limon suyunun çok isabetli bir karışımı olan "Daiquiri" kokteyli. Bir de etrafına, devrimden sonra konulduğu anlaşılan tabureler ve kırmızı formika masalara hiç uymayan, maun barın kendisi. Üzerinde "Daiquiri'nin beşigi" yazıyor. Barın önünde duran yaşh garson da Hemingway'li yıl Havanı'nın kalbindeki Harlem Girne Fakat "Havana'nın larihçisi"nin "Annas" meydanındaki karargâhından az ötede, evlerin duvarlarını kemiren rutubet ve kapı önlerinde oynayan sayısız küçük çocuklar, eski Havana'nın kalbindeki "Harlem"in sınırlarından içeri girdiğimizin haberciliğini yapıyor. Bu Harlem'de yaşayan 90.000 ki ümerbank mallannın çok altında bir kalitede ve çeşitlilikle mallar sergileyen devlet mağazaları, neden yanında gösterişli bir çakmak, parfüm, markalı blucin ya da dantel iç çamaşın getiren Batılı erkeğin, hemen egzotik Kübalı güzellerin gönlünde yer ediverdiklerini açıklamaya yetiyor. lardan kalma. Floridita barının duvarlarında aradığım dekadan havadan çok, bir müzeye aitmiş izlenimi veren garson, akşamları saat 6'da yazarın dini bir sadakatla gelip oturduğu tabureyi göstererek, "Nobel'i kazandığını burada öğrendi. Zaten kendisine Nobel kazandıran yapıtı 'Yaşh Adara ve Deniz'i bu adada yazmıştı" diyor. tspanya'da olduğu gibi, Küba'da da her gittiği yerde silinmeyen bir iz bırakmış bu yazarın, ünlü Afrika safarilerinde biraz reklamı yapılmış seyahat acentesi gezisi kokusu aldığımdan, bunun Küba'daki balık avlan için de geçerli olup olmadığını soruyorum. Yaşh garson "Hayır" diyor, "Yaşlı Adam ve Deniz" lamamen gerçeklerden yola çıkmıştır. Hemingwa>"in kılıç balığından anladığı belli. Ama Cojimar balıkçılanndan çok şe> öğrendiği de bir gerçek. Nitekim romanın ilham kaynağı. gerçekten yaşamıs, Cojimarlı bir balıkçıdır." A çık kahvelerde yudumlanan rom, uzun kuyruklardan sonra erişilen bir dondurma, kanlarındaki Afrika ritmini sık sık sokaklara taşıran bir rumba ya da ça ça dansı, melez bakışlarından hiç eksik olmayan bir cinsellik, galiba Küba komünizmine soluk veren ögelerin en vazgeçilmezleri... şinin yaşamı, pek yakında 30. yaşına girecek Küba devriminden hiç etkilenmemiş gibi. Birbirini kesen dar sokaklardan oluşan, camlan kırılmış, kapıları paslanmış, renkleri uçmuş 100200 yıllık evler, ilk bakışta bombardımandan yeni çıkmış izlenimi yaratıyor. Isora'nın evi, tam bu ağın ortasındaki "Mercaderos" sokağmda. Kirli san kemerlerin altında asılı çamaşırlarla tezat teşkil eden, lspanyol rönesansının uzak büyüsünü muhafaza edebilmiş bir avluda karşılaşıyorum Isora ile. "Gördüğiiniiz 3 katta 38 aile yaşıyonu" diyor ve tekrar ediyor: "38 aile. Çoğu çoluk çocuk bunların. Bu yaklaşık 120 kişi demek. Yakın zamanlara dek mutfak ortak kullanılıyordu. Şimdi herkesin ayrı mutfağı var. Fakat banvo hâlâ ortaklaşa kullanılıyor. Ben odama ayrı bir banyo yaptırmaya muvaffak oldum. Fakat şu restorasyon fırsatıyla bir an önce insan gibi yaşayabilecegint bir konuta taşınmayı bekliyorum." Zor şartlarını, gülümsemesini yitirmeden aşmaya çalışan ve bunlan çekinmeden anlatan Isora gibi eski Havana sakinlerinin çoğu, "devrimi" tropik iklime has bir yumuşaklık ve iyimserîikle yorumluyor. Küçümsenmeyecek bir bilgelikle, Havana'nın sıcağına karşı, köşebaslarında kurulmuş ceryanlı büfevari açık kahvelerde yudumlanan rom, coppelia dondurmacısında uzun bir kuyruktan sonra erişilen bir dondurma, Lenin Parkı'nda bir pazar pikniği, kanlarındaki Afrika ritmini hemen ortaya koyan ve sık sık sokaklara taşan bir rumba ya da çaçaça ritmi^nelez bakışlanndan hiç eksik olmayan bir cinsellik, galiba Küba komünizmine soluk veren ögelerin en vazgeçilmezlerini oluşturuyor. İLANEN TEBLİGAT T.C. BURSA İKİNCİ İCRA MEMURLUĞU Dosya No: 1987/1817 Alacakh: Erdal Yeşil Vekili Av, Nihat Demir Borçlu: Halil Ibrahim Yaman: Ütün Tekstil Lmtd. Şti. Izmirlioğlu İş Hanı No: 55 DENİZLİ Borç Miktarı: 16.814.350. TL. masraflar hariç. Yukarıda yazılı adresinizi terk etmeniz sebebiyle gerek PTT idaresinde ve gerekse zabıta marifetiyle yapılan araştırmalara rağmen tebligata sarih adresiniz tespıt edilmediğinden ilanen tebligat yapılrnasına karar verilmiştir: Yukarıda yazılı borç ve masrafları iş bu oderne emrinin tebliğinden itibaren (30) gün içinde ödemeniz takibin dayanağı senet kambiyo senedi niteliğine haiz değilse (25) gun içinde Mercüe şikâyet etrneniz, takip dayanağı senet altındaki imza size ait değilse, yine bu (25) gün içinde aynca ve açıkça bir dilekçe ile İCRA DAtREStNE, bildirmeniz aksi taktirde icra takibindeki kambiyo senedi altındaki imzanın sizden sadır saygüacağı, ımzanızı haksız yere inkâr ederseniz 100. TL.'den 5000. TL. sına kadar para cezası ile mahkum edileceğiniz, borçlu olmadığımz veya borcun itfa veya ihmal edildiği veya alacağın zaman aşımına uğradığı hakkında itiraanız varsa bunu sebepleriyle birUkte (25) gun içinde İCRA TETKlK MERCtJ HAKIMLİGİNE, bir dilekçe üe bildirerek merciden itirazımzın kabulüne dair bir karar getirmediğiniz taktirde cebri icraya devam olunacağı, itiraz edümediği veya borç odenmediği takdirde (30) gün içinde lİK'nun 74. maddesi gereğince maJ beyanında bulunmanız, bulunmazsanız hapisle tazyik olunacağınız, hiç mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykın beyanda bulunursanız hapisle cezalandınlacağınız, bu ilan ödeme emri yerine kaim olmak üzere İLANEN TEBLİĞ OLUNUR. 7.7.1987 Basın: 25152 HARLESTDEN 1) Havana'mn 'HarUmt sayılan semtte kapıda saçtnı tanyan bir kadın, 2) Nilgün ıCerrahoğüt ve Isora 3) Isora'nın 38 aileyle birükte yasadığı iç aviuya bakan evi. Devrim, Obispo Sokağı'nda rom satıcılarmı, dikncileri, metres tutan piskoposları ve 'Floridita1 ca buluşmak üzere sözleşen zengin şeker pancarı tıiccarlannı yok ederken, sanki renkleri de silmiş. Sokağın tozlu ve renkli vitrinlerine renk katan tek unsuru her halinden sağlıklı ve iyi beslenmiş oldukları anlaşılan ve sürekli gruplar halinde akın akın okuldan çıkan mini etekli, renkli üniformalı, kırmızı fularlı kızlar oluşturuyor. Hepsinin saçları taralı, hepsinin beyaz gömlekleri temiz, hepsı bakımlı. en çok düşiinü kurduğum kent." ve "Bir davet eden olursa kentinizde burada >apmak istediklerimi yapmaya çalışan uzmanlarla tanışmayı çok isterim" demeyi de unutmuyor. Havana tarihçisi Resmen takdim edilmemiş bir gazeteciyle konuşmayı kabul edecek denli cüretkâr, temsil ettiği aydın sınıfın ender örneklerinden biri olan 40 yaşlarındaki, safari takımlı, bu ince, esmer adamın yerinde duramayan asabi enerjisi, göze çarpan ilk özelliği oluyor. Öğrencilik yıllarında ltalya'nın Siena ve Bologna kentierindeki şehircilik ve tarihi eserleri koruma üzerinde uzmanlaşmış olan Leal, "Bu kentte, yerine yeni binalar dikmek için tarihi eserlerin nasıl yıkıldığını hatırla>an Havanalılar hâlâ >aşıyor" diyerek başlıyor sohbetine. Gerçekten de kente geldiğim ilk gün bir turist rehberinin, Batista diktatörlüğü döneminde 4O'lı ve 50*li yıllarda Plaza de Armas Meydanı'nda yıkılan bir tarihi binanın yerine nasıl Amerikan sefaretinin yapıldığını anlattığını hatırhyorum. Sefaretin yakınlarındaki Santo Domingo manastırının yıkılarak bir helikopıer alanı haline getirildiğini de... Pek çok Amerikan bankasının da, bu örneklerin izinden gitmiş olduğunu söylüyor Leal. "198590 için ayrılan bütçe" diyor, "30 milyon peso. UNESCO ile birlikte Meksika ve Ispanya gibi ülkelerden de destek görüyonız. Fakat asıl \ük bizim üzerimizde. Tahmin edilebileeeği gibi, sadece Çapkın piskopos Biraz Floridita'nın loşluğundan sonra göz alan tropik güneşi, biraz da içtiğim "Daiqulri"lerin sersemliği, birden bu ünlü barın yanı başında başlayan "Obispo" sokağının gerçeğine dönmeyi güçleştiriyor. "Piskopos" anlamına gelen "Obispo" Sokağı ismini geçen yüzyılda yaşamış ve her öğleden sonra bu sokaktan geçerek, pek de gizli olmayan sevgüisi, çikolata renkli, melez güzeli Georgina'yı görmeye giden çapkın bir piskopostan almış. Devrimden önce rom kaçakçıları, şeker pancarı likörcüleri, ayakkabı boyacılan, düenciler, seyyar satıcılann gürültüsü ve denizcilerle kaynayan bu sokağın iki tarafında şimdi karneyle satış yapan, reklamsız, renksiz, kokusuz, tozlanmış, karanlık ambara benzeyen devlet mağazalan var. Sümerbank mallannın çok altında bir kalitede ve çe Tenteli bulvar kahvesi Sokağın "Plaza de Armas" Meydanı'na açılan bölümünde ise UNESCO tarafından "tiim insanlığın nıirası" ilan edilen eski Havana'ya, o Latin Amerika'nın en şık kenti olduğu günlerdeki görkemini kazandırmak için girişilen restorasyon çabalan hemen dikkati çekiyor. Geçen yüzyıldan kalan şişeleriyle birdenbire zamanı durduran Havana'nın ilk eczanesi, ilk kurulduğu zamanki aletleriyle müşterilerini traş eden bir berber, geçenlere içki yerine sömürge dönemlerinde olduğu gibi en iyi kalitede su servisi yapan bir "Casa de Agua" (Su Evi), Paris'teki ömeklerini çağrıştıran, içinde sadece Batılı turistlerin oturduğu Havana'nın tenteli tek bulvar kahvesi... 11 milyon pesoluk bir bütçe ile 1981 yılında bu restorasyon atıhmına girişen Havana'nın Çelik Gülersoy'unu, kahvenin tam karşısında sömürge dö M.T.A. GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1 Genel Müdürluğümüzce + % 25 toleranslı 1500 ton "Sondaj Çamura Katkı Maddesi Barit" kapalı teklif usulü ile satınahnacaktır. 2 Teklifte bulunan fırmalar TS. 919 ait Türk Standartlan Enstitüsü'nün 1987 yıh için geçerli olan uygunluk belgesini teklif mektuplarına ekleyeceklerdir. T.S.B. uygunluk belgesi olmayan teklif mektuplan değerlendirmeye alınmayacaktır. 3 Bu ihalemize ilişkin idari şanname ve teknik sartname; a) Genel Müdürlüğümüz AümSatım Şubesi Müdürlüğü'nden, b) M.T.A. trtibat Burosu Satınalma Mudürluğü Cihangir Kazancı Yokuşu Lütfıye Apt. No: 76 Beyoğlu/İSTANBUL adresinden bizzat başvurularak temin edilecektir. 4 Bu ihalemize ilişkin teklif mektuplan en geç 27.7.1987 günü saat 16.30'a kadar Genel Mudurlüğümuz Genel Haberleşme Müdürluğü'nde olacak şekilde elden ya da PTT ile gönderilebilir. 5 Bu ihalemizin teklif açma tarihi 31.7.1987 günü saat 11 'de olup, Genel Müdürlüğümüz Toplantı Salonu'nda yapılacaktır. Ihaleye girebilme şartlanna uyan îstekliler katılabilir. 6 Genel Müdürlüğümüz 2886 sayılı yasaya tabi değildir. İlanen duyurulur. Basın: 25112 Sürecek 1 Aşağıdakı tabloda adı belinilen A. G. Kompanzasyon proje, imalat ve tesis işi k.apalı teklif usulü ile yapurılacaktır. KOMPANZASYON TESlSlNİN YAPILACAĞI ŞEBEKENİN GRUP ADI 8725Kl İLİ Erzurum İLÇESİ Aşkale (Kandilli) Reaktif güç MVAR 0.450 Pano adedi ve tipi Cos Dahilı 0.9 Harici 6 A. G. REAKTİF GÜÇ KOMPANZASYON TESİSİ YAPTIR1LACAKTIR. LA LZMAN YARDIMCISI ALEVACAKTIR Ataıurk Kulıur. Dil \e Tarih Yuksek Kurumu ile bağlı kuruluşlarında çaJıştırılmak üzere 8. ve 9. dereceli uzman \aidimciii kadıolarına en az 4 yıllık yuksek öğretim kurumlarınm aşağıda belinilen bölüm raezunlarırnlan parenıez wın belirlilen 5a\ılarda eleman alınacaktır. Aıaıurk Araşlırma Merkezine Tarih (1), Türk Dili ve Edebiyatı (1), Basın Yayın Yuksek Okulu (1). Turk Dil Kurumu'na: Turk Dili ve Edebiyatı (7), Basın Yayın Yuksek Okulu (2), lngilız Dili ve Edebiyatı tl). Turk Tarih Kurumu'na:Tarih (4), Basın Ya>ın Yuksek Okulu (3). Ataıurk Kultur Merkezi'ne: Tarih (1), Türk Dili ve Edebiyatı (2), Felsefe (1), Sanat Tarihi (2), Sosyoloji (1). I) ADAYLARDA ARANACAK ŞARTLAR 1. Devleı memurları kanununun 48. maddesinde belirtilen genel niteükleri taşırnak; 2. Sına\ tarihinde 30 yaşını doldurraamış olmak. II) TERCİH SEBEPLERt: Konuları ile ilgili \erli ve >abancı lilerature hâkim olmak, geçerii bir yabancı dil bilmek, yiiksek lisaas ve doktora >apmış olmak, ilgili konularda yayın sahibi olmak. İU) SINAVLAR: Butun sıııa\larda Atatürk ilke ve inkılaplan ile ilgili sorular bulunacaktır. Smavlar oğrenim dallarıyla ilgili konulara ilave olarak yonetmelikte belinilen konularda yapılır. Tarih bölUmu mezunları aynca Osmanlıca ve Osmanlı paleografyasından sorumîudur. Sına\lar yazılı ve mülakat olmak üzere iki aşamalıdır. Yazılıda basarılı olanlar mülakata çağrılır. IV) BAŞ\LRL: Sınavlara katılacaklar Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yuksek Kurumu Atatürk Bulvan No: 217, Kavaklıdore'Ankara adresine, sınavına girmek istedikleri bağlı kuruluşu da belirten bir dilekçe ile aşağıdaki belgeleri ekleyerek şahsen veya posta ile başvururlar. Nüfus cüzdanı aslı veya onaylı orneği, yuksek ögrenim diploması aslı veya noterden onayh örnegı, özgeçmişi, dört adet vesikalık fotograf. Sınavı kazananlardan aynca, askerlik görevini yaptığını veya sınav tarihinde ertelenmiş olduğunu gösterir belge, savcılıktan alınacak iyi durum belgesi, tam tcşekküllu hastaneden alınacak sağlık raporu istenir. Son basvuru 1 Ekim 1987 persembe günü saat 18.00'e kadardır. Postada gecikmeler dikkate alınmaz. Adaylara genel sekreterlikçe fotoğraflı "sınava pirîş belgesi" gönderiür. Giriş belgesi olmayanlar sınava katılamazlar. Sınav yeri sınava giriş belgelerinde belirtilecektir. Sınav sonuçlan yuksek kurum ve bağlı kuruluşlannda asılı olarak duyurulacakür. Yuksek kurum ba^kanlığı uzman yardımcılığı kadrolarına alınacak olanlar bağlı kuruluşlar uzı.ıan yardımcıhğını kazananlar arasından yuksek kurumca seçilecekur. Yazılı sınav 16 Kasırn 1987 pazanesi gUnu saat 10.00'da yapılacaktır. Basın: 24843 2 Ihaleye katılabilmek için iştirak belgesi aranacaktır. Iştirak belgesi almak isıeyenler en son 22.7.1987 gunü saat 17.00'ye kadar aşağıdaki adrese, ilgili belgelerle yazılı olarak müracaat etmelidir. 3 thaleye katılmak için sartname almak mecburidir. Şartnameler; TEK S.S. Doğu Anadolu Elektrik Dağıtım Müessese Müdürlügu 3. Vakıf lşhanı Kat: 34 Tlf.: 1398914166 ERZURUM adresinden S.OOOr TL. karşılıgında alınabilir. 4 Teklifler ea geç 24.7.1987 günü saat 17.00'ye kadar aynı adreste 4. kattaki muhaberaı servisine verilmelidir. 5 Teklifler 27.7.1987 tarihinde saat 15.00'te alenen açılacaktır. 6 Kurumumuz 2886 sayılı Devlet thalc Kanunu'na tabi olmayıp ihaleyi yapmamakta veya dilediğine kısraen veya tamamen vermekte serbesttir. TEK S.S. DOĞU ANADOLU ELEKTRİK DAĞITIM MÜESSESE MÜDÜRLÜĞÜ ERZURUM Basın: 24626 Esas No: 1985/212 Karar No: 1987/70 Davacı Gennencik MursaJL kasabasından FtKRET KAYA tarafından davah Germencik'te Liter tnşaat sahibi 19 Mayıs Sokak'ta mukim ALl ALTUNTAŞ aleyhine açılan tazminat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda; mahkememizce 10.4.1987 tarihinde 2.718.087 (îkimilyonyedivüzonsekizbinseksenyedi) lira tazminatm 23.6.1984 tarihinden itibaren hesaplanacak kanuni faizi ile birlikte davah ALl ALTUNTAŞ'tan alınmasına karar verilmiş olup, davalı Ali Altuntaş adına çıkartılan karar tebligatının açık adresi bilinmediğinden bahisle bila tebliğ iade edildiği, zabıtaca yapılan araştırmada ise tanıyan ve bilene rasüanmadığj, yakınlannın olmadığı, 2 yıl önce Gennencik ilçesiru terkedip gittiğinin bildirilmis olmasına göre ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir. tşbu ilanın neşir tarihinden itibaren davah ALl ALTUNTAŞ'ın 15 gün îçerisinde kanuni temyiz hakkını kullanması, aksi takdirde karann kesinleştirileceği tebliğ yerine kain olmak üzere ilan olunur. 25.6.1987 Basın: 9180 İLAN GERMENCİK ASLİYE HUKUK HÂKİMLİCİ'NDEN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle