19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 HAZİRAN 1987 HABERLER CUMHURİYET/1İ Yarah Türk TIR förü öldü şofc HABUR (Cumhuriyet) Irak'ın Dhok kenti yakmlannda Şeyh Davut Ülker adlı TIR sürücüsünün Oldüğü silahh saldında ağır yaralanan ve Bağdat yakınlanndaki Balet Hastanesi'nde tedavi edilen Yunus Akkuş adlı TIR sürücüsü de hayatını yitirdi. Üç gün önce ölen ve dün sabaha karşı cenazesi yurda getirilen Yunus Akkuş'un Kıziltepe'de toprağa verildiği Oğrenildi. Ammsanacağı üzere, Şeyh Davut Ülker ve Yunus Akkuş geçen hafta ortasında Irâk'm Dhok kenti yakmlannda asker giysili kişilerin silahh saldırısma uğramıştı. Saldırganlar, Türk TIR şoförlerinin üzerlerindeki para ve kıymetli esyaları aldıktan sonra ateş açmışlardı. Şeyh Davut Ülker olay yerinde ölürken Yunus Akkuş da ağır yaralanmıştı. Din dersi, laiklik ve 84. madde ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Güvenlik Konseyi, 1982 yılı ekim ayının ikinci yarısında, Danışma Meclîsi'nin kabul ettiği 1982 Anayasası'nı görüştü. Tartışmalarda üzerinde en çok durulan konulann "lonınlu din dersi" ile milletvekili transferlerini önlemek amacını güden "84. madde" olduğu görüldü. Eski siyasetçilere getirilen yasaklarla ilgili geçici maddenin hiç tartışılmadan oylamaya sunulduğu ve kabul edildiği, MGK tutanaklarında ortaya çıktı. Devlet Başkanı Kenan Evren'in başkanlığında, Orgeneral Nurettin Ersin, Orgeneral Tahsin Şahinkaya, Oramiral Nejat Tümer ve Orgeneral Sedat Celasun'dan oluşan Milli Güvenlik Konseyi'ndeki anayasa tartışmalan tutanaklara şöyle geçti: ZORUNLU DİN DERSİ "Orgeneral Tahsin Şahinkaya: Okullarda din dersini, diğer zorunlu dersler meyanında okutacak isek de belki de gelecekte, 'Anayasada hiiküm vardır, mekteplerde din dersleri mutlaka okululması gerekir' diye, bunun daha da geniş çapta okutulması tehlikesi beliriyor. O yönü ile, acaba her ne kadar dinin bu okullarda mutlaka okutulmasma inanıyorsak da 'Ilkögretim ve ortaöğretim kurumlannda okunan dersler arasında yer alır' desek?... 'Okunan dersler arasında yer alır' deyince, aynen tarih, coğrafya gibi, matematik gibi bu dersleri de koyacaklarından, onlar gibi yer aldığı için, daha yumuşatıcı ve daha makul şekilde bır ifadenin vücuda geleceğine inanıyorum Sayın Başkanım. Başkan Kenan Evren: 'Devletin gözetimi altında...' Okullarda değil, diğer yerlerde, mesela Kuran kursları açılıyor; Kuran kurslannda hem eğitim var hem de öğretim var; yani hem Kuran'ın nasıl okutulacağının öğretimi yaptırılıyor, hem de namazın nasıl kılınacağınm, aptestin nasıl alınacağınm, cenaze namazının nasıl kılınacağınm eğitimi yapıhyor. Bunlar da devletin gözetimi altındadır. Yalnız 'öğretimi' der isek, buradan 'eğitimi' çıkarır isek, o takdirde, 'Ben eğitim yaptıraeagım' diye bir yer açariar. Devletin gözetimi altında olmayabilir. Başkan Kenan Evren: Din kültürü veriyoruz. Din dersi değit; yani, dinin tarihi, dinimizin kuralları içerisinde öğretilmesi lazım gelen hususları bu çocuklara öğreteceğiz. 'Din dersi' deyince, Kuranı Kerim'i baştan alıp sonuna kadar... O değil... Çocuk, ilkokulü ve ortaöğretimi bitirdiği zaman bir din kültürüne sahiptir. lslamiyet nedir? Nasıl doğmuştur? Nasıl gelişmiştir? Orada 'egitimi' koymadık; 'din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlannda zorunlu dersler arasında yer alır.' 'Dersler arasınde yer alır" desek ne olacak, 'zorunlu dersler arasında' de ek ne olacak?.. Orgeneral Tahsin Şahinkaya: 'Okutulan dersler arasında yer alır'. Yani, bir tarihten, coğraf yadan, matematikten vazgeçilemeyeceği gibi, bu okullarda, bu din dersinden de vazgeçilemez. Bunu da onun gibi, okunan dersler mahiyetinde değerlenirip okutalım Sayın Başkanım. Hâkim Tümgeneral Muzaffer Başkaynak (Ana yasa Komisyonu Başkanı): Sayın Başkanım, ilk ve ortaöğretimde özellikle tarih, coğrafya, matematik, fizik, kimya dersleri genel kültür dersleri meyanındadır. Maddenin yazılış biçimine g^re din kültürü de o dersler meyanında veriIecek1jr.Ne var ki, bundan önceki tatbikatlarda bujwh verilmesi zorunlu olmasına rağmen, ar^yâsada yer almadığı için veya emredici hüküm/bulunmaması nedeni ile, bu konularda öğrencilerjmiz veya Türk vatandaşları, yeterince bilgi sahibi olamamışlardır. özellikle herhangi bir yabancı ülkenin bütün özelliklerini bilmiş olmalarına, belki belki onun ötesinde, yabancı ülkelerin din kültürüne ait bazı bilgi sahibi bulunmuş olmalarına rağmen, lslamiyet veya kendi dinleri hakkında herhangi bir kültür sahibi bulunmamaktaduiar. Hâkim Tümgeneral Mu/affer Başkaynak: Ihmal edilmiş bir müesseseyi, bu şekilde anayasariu ihya etmek zorunluluğu duyulmuştur. Oramiral Nejat Tümer: Yabancı okuUarda, bilhassa Rum okullannda, kendi içlerinde uyguladıkları bir din eğitimi var. Ayrıca bizim kendi Fransız, Alman ve îtalyan okullanrruz var; burada hem Türkler okuyor hem yabancılar okuyor Bu mecburiyet anayasamızda olduğuna göre, bu okullarda da din derslerinin okutulmasını mecburi kılmakta mıdır veya onlan bu işin dışında tutabilecekler mi? Hâkim Tümgeneral Muzaffer Başkaynak: Din kültürü, Islam dininden olanlara uygulanır. Zaten yabancılar kendi din kültürlerini almaktadırlar. Bu itibarla anayasada amir hüküm olarak bu konu uygulanacaktır. Başkan Kenan Evren: Bir milleti dinsiz yapmak mümkün değil. Bu çocuklar din kültürünü okulda almayacak, ailesi vermeyecek.. Nereden verilecek? O zaman, isteyen kişi, mahalle mektebine gönderecek. bir hoca tutacak veya din kurslarına gönderecek. orada öğretecek. Bunu oralarda öğreteceğine, işıe burada hiç olmazsa din kültürünü alır, ondan sonra onu ilerletecekse ilerletir; kursa gider, hoca tutar, ne yaparsa yapar; ona da kimse mani değil. Örgeneral Nurettin Ersin: 'Zorunlu dersier arasında >er alır' konusunun tabii bir ihtiyaçtan doğduğu için konulmuş olduğu aşikârdır Yoksa, ille laikliğe aykın bir ders eğitimi manasmı taşımıyor. lleride gelecek iktidarlar zamanında istismar edil Tutanaklara göre MGK'de anayasa tartışmalan İki saldında 1 ölü, 4 yarah Org. Ersin: "Zorunlu dersler arasında yer alır" konusunun bir tabii ihtiyaçtan doğduğu için konulmuş olduğu âşikardır. Zorunlu kelimesinin bu tarzda açıklanması, hiçbir zaman laikliğe aykın değildir. MGK Başkanı t.\rem Anababa çocuğunun din dersi almasını da istiyor. A ile yapımız belli... Arkamdan bir fatiha okuyacak diye düşünüyor. Bu milleti dinsiz yapmak mümkün değil. Tamg. Başkaynak: Sayın başkanım, tatbikatta görülmüştür ki, işçiler greve gitliklerinde, çahştıkları işyerini kasten tahrip etmektedirler. Yıkıp yakmaktadırlar. Bu zararları tazmin edilecekür. MGK B a ş k a n ı Evren: Istifa ediyor. Sen bu partiden istifa et gel, ben seni bakan yapaçağım, denilip bakanlık vazifesi almasın diye... İstifa edince bağımsız kalıyor, onu atmıyoruz. Org. I r u g : Parüsini beğenmiyor, istifa ediyor, müstakil kalıyor. Başka birpartiye girer. Bakanlar Kuruiu 'na kendisi giremez. Başka bir partiye girer, amapartilidir. Ohalde istisna yapılamaz. Tnmg. B a ş k a y n a k : Bir milletvekiline bakanlık önerisi, istifastnt sağlar. Bakanlık vaadi ile kendi istikametinde oy kullandınr. Çünkü biryüsonra bakandır. Oy pazarlamasına mani olmak için Danışma Meclisi tarafından konmuş bir hüküm. MGK Başkanı Evren: Bir kişi milletvekili seçildi, geldi, Meclise girdi, cumhurbaşkanı seçildi. İki sene sonra uyuşamadı, istifa etti. Şimdi bu kişi Meclise dönemeyecek. Ne yapalım, istifa ederse çekiiip gider.. Org. Şahinkaya: Adamcağız SOyaşmda fılan iseefendim, bırakacaksiyaseti, herşeyi... memesi için, zabıtlara bu şekilde geçmesindc buyük yarar vardır. Çünkü 1961 Anayasasf nda böyİe bir kayıt yoktu, serbest bırakılmıştı; bu serbestlik, din külıürünün \erilmesinde hiçbir zaman başarılı olmamış ve birçok ki^,i din bilgisinden mahrum kalmıştı. Bizim maksadımız, bu din kültür ve öğrenimini bu tarzda \ermektir. Yoksa asla kimseyi dinin bütün gereklerine doğru zorlamak değil; din kültürü almasını sağlamakiır. Çünkü ulkelerde toplumun birle^ıiriei unsııru olarak din mevcut olduğuna göre, bunu herkesin bilmesi kadar çok tabii bir şey yöktur. Özellikle Türk toplumu bü> ük bir ekseriyetle Islaın dinine girdiğine göre, o halde bu inıkânı kendileriııe sağlamak ve bilgilerini başka yerden alacaklaıı yerde, devletin kontrolu altmda almalarını sağlamak, çok daha uygun olacaktır. 'Zorunlu' kelimesinin bu tarzda açıklanıaM, hiçbir zaman laikliğe aykın değildir \e istismara mü<;ait bir şekilde kullanılmamalıdır. Başkan Kenan Evren: Efendim, Türkiye'de imam hatip okullan neden çoğalmıştır? Bir zamanlar, hatırlarsanız, gidilen her yerde imam hatip okulu isteniyordu; bunların sayısı 357'dir; bugün meslck liseieri dahi o kadar fazla değil. Sebebi: Ana baba, çocuğunun din dersi almasını da istiyor. 'Nasıl olsa lise sevi\esinde; diğer okuilarda bu hiç yoktu; o halde imam hatip okuluna gönderevim' dıyoı; hem lise diplonıası alıı hem de din bilgisi alır, diye düşünüyordu. fmam hatip okullan ve liseieri yanında, Kuran kurslarının mütemadiyen memleket satlunda yayılması, bunun arkasından gizli Kuran kurslarının çıkmasının sebepleri bunlardır. Aile yapımu belb', geleneklerimiz, göreneklerimiz belli. Aile, çocuğunu böyle bir yere vermeyi tercih ediyordu; ama bilirse ki. oraya gittiği zaman orada da biraz namaz kılmasını öğrenecek, bir dua okumasını öğrenecek ve 'Arkamdan bir Fatiha okuyabilecek' diye düşünecek; belki o zaman öbür okulu tercih ctmeyecek \e bu okullara gönderm'eyi daha çok tercih edecek. 'Okutulan zorunlu dersler arasında yer alır' dediniz siz. Orgeneral Nurettin Ersin: Evet. Başkan Kenan Evren: Bunun içinde hem ahlâk eğitimi de \ar. Zaten ahlâk dersi vardı, mecburi idi. bugün liselerimizde ahlak dersi nıecburidir. O halde, hem 'din kültürü' hem 'ahlak eğitimi'. bu ikisi beraberdir. Bu, sırf 'din kültürü' değil; 'din kültürü' \e 'ahlak öğretimi', ikisi beraberdir, ikisi karışık olarak \erilecekiir. GREV VE LOKAVT Hâkim Tümgeneral Muzaffer Başkaynak: Sayın Başkanım, şimdi okunan 54'üncü maddenin üçüncü fıkrasındaki 'maddi zarar', greve katılan işçilerin veya sendikaların kasti veja kusurlu olarak yapmış olduklan maddi zararlan ihıiva eımektedir. Yoksa, o fabrika veya işycrinin grev nedeniyle çalışamaz durumda kalması halindeki /aıar ve /ivanı nıurat eınıenıektedir. Kaskan Kenan Evren: lşyerinde bulunan makinelcrin bir ay, iki ay müddetle çalışmamasından mmevellit paslanması veya başka türlü bir zarar KaMedilmiyor veya bundan dolayı mue^sesenin ekonomik zararı kastedilmiyor; kasıtlı olarak, ku"iiıılu olarak [ahribat yapılması kastediliyor. Hâkim Tümgeneral Muzaffer Başka}nak: Savın Ba^kanım, tatbikatta görülmüştür ki, işçiler yıevt gittiklerindc, çahştıkları işyerlerini kasten talııip eunektedirler, yıkıp yakmaktadırlar. Bu nedene dayah olarak, bu zararlar tazmin edik\vktir; yoksa, o sendikalar veya işçiler, yıkıp yakır.ak gibi. grevin anıacı dışındaki birıakım maddi /ararlar husule getirmiş ise, onu tazmin edecekler. 84. MADDE Bajkan Kenan Evren: Huküm, partisinden istifa cderek başka bir partiye giren veya Bakanlar Kuıulu'nda görev alan kimseler için getirilmiş bir hüküm değil mi? Hâkim Tümgeneral Muzaffer Başkaynak: Evet; bir partiye giren veya Bakanlar Kurulu'nda gorev alan kimseler için. Oramiral Nejat Tümer: Bunların içindeki Bakanlar Kurulu'nda gorev alanın, yine böyle, üye tanısayısının salt çoğunluğu ile karar verilmesi konusunun dışında tutulması herhalde daha iyi olur; çünkü, diğerleri tamamen hep cezai bir husus; halbuki öbürkü, çok daha üstün bir gorev alır durumda. Başkan Kenan Evren: Hayır, öyle değil. Bundan ewel olduğu gibi, bir partiden isıifa ederek, . iktidardaki bir partinin içinde bakan olmak. Yoksa. herhangi bir milletvekilinin bakan olması değil. Oramiral Nejat Tümer: Bir yanhş anlaşılma olmasın. Başkan Kenan Evren: İstifa ediyor; 'Sen bu partiden istifa et gel, ben seni bakan vapacagım' denilip bakanlık vazifesi almasın diye... Hâkim Tümgeneral Muzaffer Başkavnak: Efendim bu, milletvekili transferini onlemek için konulmuştur. Orgeneral Necdet L:ruğ (Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri): Şoyle bir şey de olur Sayın Başkanım: Başka bir partiye girmeden, partisinden isııl'a eıti, Bakanlar Kurulu'na alındı; partisini beğenmedi, istifa etti, müstakil kaldı... Böyle bir ahvalde Bakanlar Kurulu'na giremez. Başkan Kenan Evren: Giremez. Orgeneral Necdel Üruğ: Bakanlar Kurulu'nda görev alacak bir üye partisinden istifa etti, müstakil kaldı; Bakanlar Kurulu'na girdiğinde, Meclisteki üyeliği duşer. İki gaspçı yakalandı tstanbul Haber Servisi Çeliktepe'de geçen mayıs ayında bir eve girerek silah zoruyla altın ve ziynet eşyası asp ettikleri öne sürülen iki işi yakalandı. Emniyet Müdürlüğü Gasp Masası Âmirliği'nden edinilen bilgiye göre, Çeliktepe Meydan Sokak'ta bulunan eve giren Mehmet Kandemir ve Hikmet Karaaş adlı iki kişi evde bulunan yaşlı bir kâdının kolundaki 11 adet bilezik ve bir altın künyeyi alarak kaçtılar. blay ayında yüzleri maskeli olduğu belirtilen soyguncularm yapılan takip sonucu iki tabanca ve bir bıçakla ele geçirildiği ve sorgulamalarında suçlarını itiraf ettikleri belirtildi. f Başkan Kenan Evren: Seçim zamanında seçim hukumeti kuruyoruz ya; üç tane bakan (İçişleri, Adalet ve Ulasf^a bakanları) istifa ediyor. O nVdirde bu bakariıkiara bağımsız kişiler bulacağız. Uan& evveio.r. de partisinden istifa etmiş milletvekili var, baŞmsız olarak duruyor; onu da ala1 mayacaklar mı Hâkim Tümgeneral Muzaffer Başkaynak: O zaman, 'Seçim hukumetleri hariç, Bakanlar Kurulu'na giremez' diyelim. Orgeneral Necdet Üruğ: Başka bir partiye girer, Bakanlar Kurulu'na kendisi girmez. Başka bir partiye girer; ama gene partilidir. Başkan Kenan Evren: İstifa edince bağımsız kalıyor, onu atmıyoruz. Orgeneral Necdet Ürug: Partisini beğenmiyor; istifa ediyor, müstakil kalıyor. 'İstifa eden milletvekili hiçbir şekilde teşrii görev alamaz, bakan olamaz'. Bundan çıkan ifade aavet açık efendim. Başkan Kenan Evren: Esasen, önlemek istediğimiz de o; bakanlık koltuğu verilerek partisinden ayrılmasın. Orgeneral Necdet Ürug: O halde istisna yapılamaz. Başkan Kenan Evren: Hayır; seçim hükümetlerinde mecburuz. İstifa edeli beş ay, altı ay, bir sene olmuş, o esnada Meclis de seçime gidiyor, tarafsız adam aranıyor; belki de bunlardan bir iki tanesi seçilebilir. Bu mümkün olmazsa dışandan secmeleri lazım. Hâkim Tümgeneral Muzaffer Başkaynak: Bir milletvekiline bakanlık önerisi, istifasını sağlar; bakanlık vaadi ile kendi istikametinde oyunu kullandınr; çünku bir yıl sonra bakandır; 'Bir yıl sonra seni bakan vapacagım' dediği zaman, o milletvekili, oyunu devamlı olarak o istikâmette kullamr. Başkan Kenan Evren: Bir sene sonra bakan yapmak olmaz efendim. Orgeneral Necdet Ürug: Hiçbir hükümetin garantisi yoktur efendim, bir sene sonra kendisi var mı, yok mu; bir sene hükümette kalacak mı, kalmayacak mı? Tabii bunun da şartları olacak. Hâkim Tümgeneral Muzaffer Başkaynak: Sa>ın Başkanım, aşağıda daha ağırlaştıncı bir hüküm var: 'Bu tarz aynlan milletvekilleri bir yü süre ile herhangi bir parti kontenjanından aday gösterilemez'. Oy pazarlamasına mani olmak için Danışma Meclisi tarafından konmuş bir hüküm. Başkan Kenan Evren: Evet; 'Cumhurbaşkanı seeilenin, cumhurbaşkanlığı süresince, varsa, partisiyle ilişigi kesilir ve Turkive Büyük Millet Meclisi üyeligi sona erer'. Yani, cumhurbaşkanlığı süresince... Cumhurbaşkanlığından ayrıldıktan sonra dönebilir. Orgeneral Necdet Ürug: Mesele, partisiyle ilişkisini kesip kesmemesi değil, herhangi bir sebeple cumhurbaşkanlığından ayrılırsa, teşrii süresi içinde Türkiye Buyük Millet Meclisi'ne tekrar dönebiimesini sağlamak. Başkan Kenan Evren: Bir kişi milletvekili seçildi, geldi, Meclise girdi; cumhurbaşkanı da seçildi... İki sene sonra 4a ya sağlık nedeniyle ya da uyuşamadı, cumhurbaşkanlığından da istifa etti, ayrıldı. Şimdi, bu kişi Meclise dönemeyecek... Üç sene müddetle gidecek... Halbuki, milletvekili seçilmişti. Benim söylemek istediğim bu. Oramiral Nejat Tümer: Eski kanunlarda tabii senatör olabiliyofdu; 1961 Anayasasf nda da cumhurbaşkanlığından ayrılanlar tabii senatör oluyordu. Başkan Kenan Evren: Onlar oraya gidiyordu; şimdi onu kaldırdık. Oramiral Nejat Tümer: Bu da kalktı, partisinden de ayrıldı, binaenaleyh, bir daha hiçbir şekilde Meclise dönemez. Başkan Kenan Evren: Ama, bu pek ender olacak bir şey. Kırk yılda bir olacak bir şey. Ne yapalım istifa ederse? Demek ki, orada da kalmayı istemiyor; çekilir gider; ne yapalım?.. Orgeneral Tahsin Şahinkaya: Eğer Millet Meclisi'ne dönüşü mevzubahis ise efendim. Cumhurbaşkanlığı sonunda, istifa edip ayrılışı sonunda, yine Millet Meclisi'ne dönebileceğini buraya kaydedebiliriz. Başkan Kenan Evren: Onu kabul etmedik ki.. 'Gelmesin' dedik. Orgeneral Tahsin Şahinkaya: Adamcağız 50 yaşında falan ise efendim?.. Bırakacak siyaseti, her şeyi... Başkan Kenan Evren: Tabii üye gibi oluyor; onu da kabul etmedik bir. İkincisi de cumhurbaşkanlığını 7 sene yapmış olan bir kişi gelecek şimdi, orada o itecek, berisindeki bilmem ne yapacak.. Gider evinde oturur. MaJiye Bakanı Adnan Başer Kafmoğlu: Tekrar seçimle seçilmesinde mani bir hal yok; ama ilk seçildiği milletvekilliği sona ermiştir. Cumhurbaşkanlığından istifa ederse, sona ermiş milletvekilliği avdet etmez tabii; ama bundan sonra bir ara seçimde yahut da büyük seçimde seçilerek tekrar milletvekilliğine geçer. Orgeneral Tahsin Şahinkaya: Bakarsın, başbakan da olur. Hâkim Tümgeneral Muzaffer Başkaynak: Cumhurbaşkanı olan bir kişinin tekrar parlamentoya dönmesi, bir yerde zafıyete uğratabilir o makamı diye düşünülmüştür. Başkan Kenan Evren: Kanunla hayatı düzenlenir diye bir ibare vardı, onu da çıkardık. Ne demek? Çıkarırsa çıkanr zaten." Adıyaman il merkezine 13 kilometre uzakhktaki Hacıvert köyüne yapılan baskında, köy korucusunun babası öldürüldü, evdeki dört kişi yaraiandı. Nusaybin'in Akarsu kasabasınm Kuyular ilçesine baskm düzenleyen 40 kadar terörist, koruculann ve jandarmaların çabalarıyla püskürtüldü. Haber Merkezi Bölücü tcröristler, Güneydoğu Anadolu'da dün gerçekleştirdikleri iki ayn saldında bir kişiyi öldürduler, dört kişiyi yaraladılar, bir şantiyeyi basarak yanm milyar lira değerindeki 6 iş makinesini yaktılar. Adıyaman ii merkezine 13 kilometre uzakhktaki Hacıvert köyüne önceki gece saat 21.00 suîarında gelen silahlı teröristler, köy korucusu Veysi Mermer'in babasının evine baskın düzenlediler. Pencereden otomatik silahlarla ateş eden teröristler, korucunun babası H a a Mermer (60)'i öldürduler. Açılan ateş sonucu korucunun annesi Bedriye Mermer (50), kardeşi Zeki Mermer (16), Ramazan Mermer (35) ve evde misafir olarak bulunan Mahmut Kocakaya (45) da yaraiandı. 6 kişi olduklan ve askeri üniforma giydikleri bildirilen teröristlerin yakalanması için bölgede aramalar sürdürülürken, yarah yurttaşlar tedavi için Adıyaman Devlet Hastanesi'ne kaldırıldılar. Mardin'in, Midyat ve Nusaybin ilçelerini birbirine bağlayan karayolu şantiyesini yine önceki gece saat 21.00 sıralarında basan bir bölücü grup da iş makinelerini yakarak kaçtı. Güven Karaman adlı müteahhide ait Çınarcık mezrası yakınındaki şantiyeyi basan bölücülerin iki ayn grup olduklan bildirildi. ö t e yandan, geçen çarşamba gecesi Mardin'in Nusaybin ilçesi Akarsu kasabasına bağlı Kuyular ilçesine baskın düzenleyen 40 kadar teröristin, koruculann ve jandarmaların çabalarıyla püskürtüldüğü bildirildi. Nusaybin muhabirimiz Osman Yıldız'm bildirdiğine göre, çarşamba gecesi Kuyular köyünü kuşafan teröristler, 21.15'te önce 10 kadar aydınlatma mermisi atarak saldıracakları hedefl belirlediler. Sonra da korucu olarak 10 kadar silah aldığı için uzun süredir tehdit ettikleri köy muhtarı Mustafa Sarı'nın evine roketatar ve uzun menzilli silahlarla ateş açtılar. Iz mermisi atılmaya başlandığı anda silahlannı alarak çevredeki evierin damlarında daha önce hazırladıklan siperlere giren Kuyular köyünün 10 kadar korucusu, ellerindeki Gl, G3 ve Kınkkale piyade tüfekleriyle teröristlerin ateşlerine karşılık verdiler. 15 kişilik terörist grubunun Kuyular köyünün doğu ucunda çatışması sürerken, köyün kuzey ve batısından da iki ayn noktadan ateş açıldı. Toplam 40 kişi olduğu sanılan teröristler, üç ayn noktadan açtıkları ateşi sUrdürürlerken, 4 terörist de ellerinde taşıdıkları bombalarla köye girdiler ve köyün sokaklannda saklanmaya çalışan Kuyular sakinlerine korucuların evlerini sordular. Çatışmanın uzaması, saldınya anında yanıt verilmesi ve köyün sağlık ocağında bulunan 17 jandarmanın harekete geçmesi üzerine, köye giren teröristler, arkadaşlannın ateş açtıkları noktalara doğru dağıldılar. . Evi hedef seçilen Kuyular köyü muhtarı Mustafa San, baskınla ilgili değerlendirmesini şöyle yaptı: "Teröristler bir saat süren çatışma boyunca, bomba, roketatar, M16, G3 ve Kaleşnikof kullandüar. Saldından sonra çevreden 250 kadar boş kovan topladık. Telsiz fiyatlan 200 bin lira dolayında olduğu için bugüne kadar alamadık. Eğer köyde asker olmasaydı, anında haber verme sansımız yoktu. Bunlar destek görüp beslenmeseler buralarda barınamazlar." Aralık ve ocak aylannda teröristlere ait iki ayn sığınak bulunan Kuyular köyünde olaydan sonra çok sayıda jandarma gönderildi. Yine bolucu baskını PTVnin çağrı cihazları ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) PTT tarafından yılbasmda piyasaya sürülen ve cepte taşınarak yerinde bulunmayan kişilere mesaj iletmede kuilanılan çağrı cihazları Ankara, Istanbul ve tzmir'deki abonelere sıra beklemeksizin verilmeye başlandı. Çağrı cihazlarmm aboneye maliyeti 300 bin lira. Her abone cihazı aldıktan sonra aylık 7 bin lira abone kirası ödüyor. Sigara paketi büyüklüğünde, 130 gr. ağırhğında, aynı anda 416 karaktere kadar 12 mesaj gönderilebilen mesajların okunabildiği ve gece aydınlatüabilen bir ekranı bulunan bu cihaz, aboneyi sesli, ışıklı veya titreşimli olarak ikaz edebiliyor. Aynca belleğinde mesajları saklayabiliyor. İSTANBUL (a.a.) Zeytinburnu'nda denize uçan yabancı plakalı otomobil heyecan yarattı. Kurtarma ekiplerince denizden çıkanlan otomobil ve denizde yapılan aramada ceset bulunamadı. M ÜP 6368 plakalı BMW marka otomobil, olay yerine gelen deniz polisine ait dalgıçlar tarafından denizden çıkarıldı. Otomobilin içinde ve dalgıçlarca denizde yapılan arama sırasında gaz pedalımn üzerinde bir kriko bulunduğu oğrenildi. Sahil yolundaki korkuluklarda da herhangi bir çarpma izine rastlanmadığını bildiren polis yetkilileri, otomobilin sahile park edildikten sonra gaz pedalına kriko koyularak denize atılmış olabileceğini belirttiler. Denize uçan esrarengiz otomobil GÜNEYDOĞUDAN IZLENtMLER 'Paramız yoktu^ tekiz alamadık CELAL BAŞLANGIÇ kulübeleri, siperleri ve avcı çukuriarını almışlar. bitmek biimeyen yuklerini taşıyorlardı. Nusaybin'e i" kilometre kala Akarsu kasabasının yoluna sapîık. Bozuimak üzere olan 18 kiiometreiik asfalt yoi, gittikçe yükseien dağların çıniçıplak yamaçları arasından bizi Akarsu'ya götüruyordu. Kasabaya yaklaştıkça, Ömeryan Dağları yeşillerini giyinmeye başladı. Tam Akarsu'ya geldiğimız de ise karşımıza "lşte Akarsu" dedirtecek zümrüt yeşili bir doğa dokusu çıktı. Kasaba girişindekı okula askerler yerleştirilmiştı. Hemen yanındaki karakoida ise bir polis panzeri bekliyordu. Koyün yolunu sormak için Akar^u'nun ortasında durduk. Kasabanın hemen hemen tum evleri tek katlıydı. Birkaç taş yapı da iki katlı. Yapım halindeki 8 derslikli okul, bittiğinde en yuksek bınası olacak Akarsu'nun. Kuyular köyunu soıarken, dikkatimizi çeken her kahvede birkaç özel lim görevlisınin oturmastydı. Kasabaya çok sayıda mavi bereli ve özel tim görevlisi yerleştirilmiştı. Akarsu, cıvıl cıvıl bir gün yaşıyordu. Kamyonlar ambarların onune kasa açmış, harman yerinden buğday tanesi çekiyordu. Kuyuiar'ın kasabaya 19 kilometre uzakhkta c!duğunu öğrenıyoruz. PKK'nin baskın yaptığı ve bir saatlik çatışmadan sonra. başaramayacağını anlaymca geri çekildiği Kuyular'a gümek için büyük kardeş, küçük kardeş. Doğanlar köylerinden geçitecekti. Toprak yola giriyoruz. Yolda önümüze kadıniar çıkıyor, gittikçe yükseien Ömeryan Dağİan'ndan kestfklen yabani badem dallarınt taşıyorlar. Kuyular'a gıderken. köylerin içinden geçtikçe yabani badem dafiannın ne işe yaradığını anlıyoruz. Dağdan kadınların sırtında getirdik!en yeşili bol dallar. evierin damında gölgelik olmu). Yol boyunca geçen köylerin ksyılanna kurulan harman yerlerinde, kadınlı erkekli çalışıyor Akarsu'nun köylüleri. Ömeryan Dağı'nın yakıcı yaz guneşinde biçilen buğday ve arpa saplarının tarlada* kalan aitın sarısı lekeleri. usta bir ressamm renk kullanma becerısini sergiier gibi. Kınular'a giden yol boyunca ınsan elı değen verde asmalar. değmeyen yerlerde de badem ağaçİarı goruyoruz. Aralarında 10'ar kişilik avcı kollarıyla mavi bereliler dolaşıyor. Köylerdeki okullar 9 tki katlı tren ANKARA (a.a.) TCDD Genel Müdürii Ekrem Önal, "Yakın gelecekte tstanbul ve Ankara'da banliyö hatlannda iki katlı trenter sefere konulacak" dedi. Genel Mudür önal, bu amaçla Adapazarı'ndaki JUvasaş yetkililerine iki katlı vagon üretimi için talimat verildiğini bildirdi ve "Yolcu taşıma kapasiteleri aşağı yukarıiki misli fazla olan bu vagonlardan birkaç tane üretmek istiyoruz. Bunları daha sonra deneme mahiyetinde tstanbul ve Ankara'da sefere koyacağıi KUYULAR (AKARSL) Köy uç noktadan kuşatılmıştı. Atıtan iessiz. sinsi aydınlatma mermileri ortalıgı yalancı gündüze çevirdi. Korucular, evlerın damına fırladılar. Daha önce taşlardan ördükleri siperlerin ardına yatıp vücutrarını yalancı gundüzden saklıyorlardt. Biranlık cıvıltı yaşamın sonu olabiiirdi. Tam bu sırada. siz oturduğunuz koîtuktan elinizi telefona uzatıp 031'i çevirerek karşınıza çıkana "Nusaybio'le göraşmek istiyorum" deseydiniz, alacağınız yanıt "Hatiar anzaiı efendim, baglftBfı kuramıyonız" oiacaktı. PKK'nin saldırı yapma olasılığırun güçlu olduğu Nusaybin ve yoresinin Türkiye ile sık sık telefon bağiantısı kesıiiyordu. Saldın haberini alınca, telefon bağiantısı da kuramadığımız Nusaybin'in Akarsu kasabasına doğru yola çıktık. E24'ten Nusaybin'e doğru gidıyorduk. Irak'a boş gidip dolu gelen tankerlerle, dolu gidip boş gelen kamyonfar, bir yaniarma Suriye sırunnın tel örgülenru, diğer yaniarma da Türkiye'nin nöbetçi ve sağlık ocaklan. askeri birliklerin kalabilcceği haie getirıhni}. Koye girerken, bır mavi bereli kesiyor yolumuzu ve kontrol için ehliyeıimizi istiyor. Ârdmdan, geten genç subay, "Olay" dtyor, "pek önemli değil." Bu arada jandarma karakolunda bekleyen bir köylü Adana'dan geldiğini söylüyor. "Neden" diye sorunca da "Akrabalanraı ve milletimi korumak için" vanıtını veriyor. Kuyular köyünde çocuklar en çok arabamıza ilgi gosterdiler. Koyü basılmak istenen Mnstafa Sarı, olayı anlatırken, taş evinin duvanndakı deliklerini, kurşun ve roketatar izlerini gösteriyor. Mermiler evden hatın sayıhr taş parçalan alıp göturmüş. Muhtar Sarı. çaresizlikle elini iki yana açsyor: "200 bin liramız olmadtgı için lebiz alamadık." Muhtann kurşunlanan evinin damında köyde gezinen jandarmaya. komando taklidi elbiseli ve otomaıik silahlı köy korucusuna. damlardaki taşla örulmüş siperlere bakıp köyiın telsizinin olmadığını. slk sık telefon bağlantısının kesildiğini düşununce, Türkiye'ntn nasıl btr yöresinde bulunduğunu daha iyi anlıyor insan. Rotterdam'da baskın Ziraat Bankası'nın Rotterdam şubesi, dün saat 15.15 sıralannda 20 kadar aynlıkçı tarafından işgal edildi, olayda yaralanan olmadığı belirtildi. Konu ile ilgili olarak UBA muhabirinin sorularını yanıtlayan Türkiye'nin Rotterdam Büyükelçisi Cihat Alpan, saat 15.15 sıralarında 20 kadar silahsız ayrdıkçının binayı işgal ettiğini belirtti. Alpan, "Olayda endişelenecek bir durum yoktur. Memurlanmızın sağlık durumu iyidir. Binada şu ana kadar herhangi bir tahribat da soz konusu değildir" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle