26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 HAZİRAN 1987 CUMHURİYET/13 Beğendiniz mi işçilerin yaptığını? 15 Haziran 1970 sabahı saat 10.00'da Madenlş'te Genel Başkan Kemal Türklerin odasında toplanılması kararlaştınlmıştı. Yürütme Kurulu o gün Madenİş'e gelirken "işçilerin eyleme geçme hazırlığı yapüklan" kulaktan kulağa fısıldanıyordu. Saat 10.30'da DtSK Yürütme Kurulu toplantısı başladı ve daha önce kurulan Eylem Komitesi'nin önerileri görüşülerek miting yapma karanna vanldı. Miting için de bir düzenleme komitesi seçildi. Durum Genel Sekreterlikçe tstanbul Valiliği'ne duyuruldu. Ancak bu arada basın mensuplan, Genel Başkanı telefonla arıyor, Türkler, telefon santrahna hiç kimse ile konuşmayacağını bildirdiğinden, "Gelmedi, burada değil, toplanüda" gibi karşüıklarla telefonla göruşme isteği geri çevriliyordu. DİSK Yürütme Kurulu toplantısı sürerken işçilerin işyerlerinde oluşturduklan direniş komitelerinin kendi aralannda toplanarak yurüyüşe geçme kararı verdikleri ve ayrıca Cumhurbaşkanı'na yasayı protesto ettiklerini bildiren telgraflar çektikleri yolunda haberler gelmeye başladı. 100'den fazla işyerinde işçilerin işi bırakarak sokaklara dökülduğü, basın mensuplannın DİSK BaşkanlığYna ve Genel Sekreterliğine telefon ederek durumu sormalarından anlaşılıyordu. DİSK Yürütme Kurulu akşama kadar toplantı halinde kaldı ve işçilerin kendi kararlanyla yapüklan işi bırakma ve yurüyüşe geçme eylemlerini değerlendirmeye başladı. Saat 17.00*06 sona eren toplantı dağılırken, 16 haziran günü DİSK Genel Sekreteri'nin Çemberlitaş'taki genel merkezde kalması, öteki Yürütme Kurulu üyelerinin de sendikalarda bulunarak yeni bilgiler edinmeye çalışmalan uygun görüldü. 16 haziran, saat 14.00.1. Ordu Komutanı Kemal Atalay, DİSK yöneticilerini makamında karşıladı ve hemen söze girdu 3 ORDU KOMUTANI ATALAY Aldığımız bilgiye göre, sizinkiler Cağaloğlu'nda askerle çatışmışlar ve vilayeü basmaya çalışmışlar. Asker önlemiş, hükümet aleyhinde sloganlar atarak Galata Köprüsü'ne inmişler, belki de amaçları Beyoğlu'na çıkıp talan etmektir. Ama köprü açıldığı için buna meydan bırakılmadı. Durdurun bunları. Şimdi helikopterle Kadıköy semtinde yürüyüş halindeki işçilerin yaptıklarını görerek buraya geldim. Ölenler var, yaralananlar var, ordu biriiklerine karşı koyanlar var. Bu neticeden memnun musunuz? Bu olanlardan sizler mesulsünüz. Elimde yetki olsa sizi hemen tutuklardım. Çünkü bunları siz tahrik ettiniz. maksatlarla taş atabilir, tahrikler vapabilir. Türkiye İşçi Sendikalan konfederasvonu Genel Başkanı olarak sizi uyanyonım." Valilikten ayrılan DİSK yöneticileri evlerine gittiler. 17 haziran günü sabahın erken saatinde de evlere gelen asker ve sivil görevliler DİSK yöneticilerini tutuklayarak gözaltına aldılar. ÖNCESİ ve SONRASI 1516 Haziran Dosyası .'; KEMAL SÜLKER vizli'de) işçilerinin aynı şeyi yaptığını duyuyorlardı. Büyük işçi kitlesi Maltepe'de Tekel Sigara Fabrikası'nın işçilerini etkileyerek geçtiler. Haberler, ajans teleksleri şunu bildiriyordu: "Yüriiyüşe geçen işçiler, büyük Idtlder halinde Gebze'den tstanbul'a dognı sakin yüriiyoriar. İstanbul'dan hareket eden işçiler de Gebze'ye dognı ilerliyoriar. İşçilerin nereye varmak ve ne yapmak istedikleri henüz bilinmiyor." Basın mensuplannca henüz bilinmeyen durumu öğrenmek için 1. Ordu Komutanhğı, helikopterlerini harekete geçirmiş ve keşif yaptırmaya başlamıştı. Helikopterler bir yandan işçileri izliyor, bir yandan da çalışan telsizler durumu kumanda zinciri içinde en üst komutana iletiyordu. 18 kilometrelik yol üzerinde yüruyuşlerini sürdüren işçiler, saat 17.20'de Pendik'te birleşmişler. Asfaltta 2.5 kilometrelik bir şeridi dolduran işçiler, Istanbul'a doğru yürüyüşe devam ettiler. Yol boyunca zaman zaman şu haykınşlar duyuluyordu: "lşçiyiz, hakhyız." "Sendika seçmemize kimse engel olamaz." "DtSK'i biz kurduk, biz yaşatacağız." Protestocu işçiler Piyade Okulu onune geldiği vakit ordu lehine gösteriler yaptılar. "İşçiordu el ele... Sanayi ordusu, Türk ordusuyla yan yana." Trafik kapanmış, buyuk bir işçi konvoyunun Kadıköy'e doğru ilerlediği haberi birçok kimsede endişe uyandırmıştı. Ne yapıp yapıp işçileri Kadıköy'e sokmamak isteyenler, özellikle idareciler çeşitli tedbirler duşünmeye koyuldular. Oysa işçiler, yürüyuşlerini Kadıköy'e kadar uzatmayacak ve geldikleri gibi dönerek işyerlerine girecek, soyunacak, elbiselerini giyerek evlerine dönecektı. H a y m a k dışında olay yok Nitekim öyle oldu. Fakat Ankara asfaltı üzerinde ve Kartal bölgesinde bulunan Haymak Fabrikası önündeki tahrikler bazı olaylara yol açtı. Haymak Fabrikası Soğanlı'daydı. Hissedarlan arasında Başbakan DemireTin kardeşi Ali Demirel de vardı. Bu fabrikada çalışan işçilerin Madenlş Sendikası'na üye olanlan baskı altında tutuluyordu. Anadolu'dan getirilen kişiler, silahlı olarak lojmanlarda yatuTİıp kaldırıhyor ve bu kimseler "fedai" olarak bekletiliyordu. Bu kez, anayasada yer A TALA Y 16 haziranda süayönetim komutaru oldu Orgeneral Atalay, bir yuksek rütbeli subayın kendisine uzattığı bir dosyaya baktıktan sonra "peki" diyerek büyük salonda sadece DİSK yöneticileriyle kalınca: "Aldıgımız bilgjye göre sizinkfler, Cagaloglu'nda askerle çatışmışlar ve vilayeti basmaya çalışmışlar. Askerier önlemiş, hükümet aleyhinde sloganlar atarak Galata Köpriisüne inmişler, belki de amaçlan Beyoğlu'na çıkıp orayı talan etmektir. Koprii açıldığı için buna imkân bırakılmamışür. Bs mudur sendika hürriyeti?' DİSK yöneticilerinin hiçbiri işçilerin Beyoğlu'nda yağma, yıkma, yakma gibi amaçlarıyla bağdaşmayan bir işe koyulmayacaklarını çok iyi biliyorlardı. Hep birden: "Böyle bir niyetleri olamaz! Demirel aleyhinde bulunabilirier, çunku asıl sonımluluk onun boynundadır" şeklinde görüş belirttiler. Saat 16.00'ya geliyordu. SülkeT, "Saym Orgeneralden izin isteyerek kalkalım" deyince Atalay bunu bekliyormuşçasına, "Tabii, bugün gidebilirsiniz, >^rına kalırsanız orası şüpheli" diyerek tebessüm etti. Hiçbir DtSK yöneticisi 1. Ordu Komutam'nın 15 haziranda DİSK'te ve DİSK üyesi bazı sendikalarda polisçe ateşli silah ve patlayıcı madde arandığını, ama bulunamadığını, bunun tutanaklarda yazılı olduğunu söyleme gereği duymadı. Komutanın imalı sözleri ile sıkıyönetimin ilan edileceği ve DtSK yöneticilerinin de tutuklanacağı anlaşılıyordu. Ama kimsenin kıh kıpırdamıyordu, suçsuz ve üstelik haklı oldukları inancını taşıyorlardı. Türkler'in işyilere mesajı Aynı gün valilikte yapılan toplantıda Içişleri Bakanı Haldun Menteşoglu, DlSK'i suçlayarak dökulen kanların ve bunun sorumlularının DİSK yöneticileri olduğunu iddia etti. Türkler ve Nebioğlu bu sert beyana karşı aym dozda yanıılar verdiler, asıl sorumlulann anayasa dışı bir tutum izleyen iktidar olduğunu ileri sürdüler. Bakan, bunun üzerine sıkıyönetim ilan edileceğini, kurulacak sıkıyönetim mahkemelerinde DİSK yöneticilerinin bakalım nasıl hesap vereceklerini merak ettiğini bildirirken bakan da, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Kemal Atalay gibi yürüyüşün amacının "ihtilal provası olduğn" kanısını açıkladı. DİSK heyeti, valilikten çıkarken basın mensuplan Genel Başkan Kemal Türkler'den demeç istediler. Türkler, radyodan duyurulmak üzere işçilere gönderdiği mesajını basın mensuplarına şöyle açıkladı: Olaylar nasıl gelişti 15 Haziran 1970 pazartesi sabahı sendika temsilcileri, öncü işçiler, işyerlerine gelir gelmez anayasa direniş komitelerini kurdular, komitedekiler arkadaşlarıyla görüşerek yapılacak eylem türiinü saptamaya koyuldular. "Çalışmayalım, yürüyüşe geçelim." Bu üç kelimeyi Sungurlar Kazan Fabrikası işçileri birbirlerine söylediler. Arçelik Fabrikası işçilerinden de aynı ortak karar çıktı: "Çalışmayalım, yürüyüşe geçelim." Otosan, Singer, Hoover, Rabak, Profılo, Elektro Metal, Uzel, AEGEü, Türk Kablo ve öteki işyerlerinde işçilerin kutsal bir emanet gibi birbirlerinin kulaklarına fısıldadıkları kelimeler hep bu oluyordu: "Çalışmavalını, direnişe geçelim..." Derken direniş başlıyor Bu ortak düşünce urünlerini sabahın erken saatlerinde vermeye başladı. Saat 08.00'de işbaşı yapanlann saat 9.30'da eyleme geçmesi pek kolaydı. Aylardan beri söylenen, duyulan gerçekleşmiş, Mecliste 274 sayılı yasayı değiştiren tasarı birkaç saat içinde onanmıştı. İşçiler de birkaç saat içinde derlenip toparlandılar. Dövizler yazdılar: "Yaşasın işçi sınıfı Özgür sendika istiyoruz AP iktidan bizim iktidanmız değildir Zincirlerimizden başka kaybedecek hiçbir şeyimiz yok Tüm gericiler, faşizm kahrolsun Butün kininiz işçilere mi?" Ankara asfaltı üzerindeki fabrikaların işçileri peş peşe yurüyüşe geçtiler. llk haber Otosan'dan duyuldu: "2700 işçi, işi bırakıp asfalta çıktı, yürüyor!" Devlet Malzeme Fabrikaşı'nda çalışan Basınİş Sendikası üyesi işçiler, Madentş Sendikası'nın üyesi Otosan işçilerinin asfalta çıktığını görünce onlar da işi bıraktılar. Gebze'ye doğru yürüyüşe devam eden ve ellerindeki dövizlerle ne istediklerini anlatan işçiler ilerlerken egemen çevrelerde telaş başgösterdi. Telefonlar DtSK'e, Madenlş Sendikası'na, Basınlş'e geliyor ve ne olup bittiği soruluyordu. Otosan işçilerinin durumunu soranlar az sonra Singer Fabrikası (Ce Ordu komutaıunın daveti 16 Haziran 1970 sabahı saat 11.00 sıralannda DİSK Genel Merkezi'ne gelen sivü dört albay, 1. Ordu Komutanı'nın DİSK Yürütme Kurulu ile tanışmak istediğini ve saat 14.00'te Harbiye'deki karargâhında Orgeneral Kemal Atala/ın DtSK yöneticilerini bekleyecegini bildirdi. DtSK Yürütme Kurulu üyeleri olarak Türkler, Nebioğhı ve Sülker, Madentş Genel Başkan Vekili Şinasi Kaya'nın kullandıp bir araba ile Harbiye'ye 1. Ordu Karargâhına gittikleri vakit henüz Orgeneral Kemal Atalay gelmemişti. Kurmay Başkanlığında ağırlanan DİSK heyetine az sonra komutanm makamında DİSK yöneticilerini beklediğıni bildirdiler.Orgeneral Atalay bir kanapede oturuyordu. "Şimdi beHkopterie Kadıköy semtinde yürüyiiş halindeki tşçilerin yaptıklannı görerek buraya geldim. Ötenler var, Yaralananlar var, ordu biriiklerine karşı koyanlar var. Bu neticeden memnun musunuz?" diye çıkış yaptı. Sonra da olup bitenlerin bir "ihnTaT başlangıcı görünümünde olduğunu söyledi. Bu T ö r k l e r ' i n ça^rısı: İşçi kardeşlerim, işçi sınıfının bilinçli temsilcileri, sizlere sesleniyorum. Anayasal hakkınız için direndiniz, direnivorsunuz. Ne var ki, aramızda çeşitli maksatlar güaen kişiler şerefli Türk ordusunun bir mensubuna kötü maksatlarla taş atabilir, tahrikler yapabilir. Sizi uyanyonım. Bugünkü mitingten vazgeçilmiştir, büyük bir ihtimalle cumartesi günü yapılacaktır. "Bugün yapüması düşünülen mitingden vazgeçilmiştir. Miting buyük bir ihtimalle cumartesi gunii yapılacaktır. İşçi kardeşlerim, işçi sınıfının bilinçli temsilcileri, sizlere sesleniyorum. Beni iyi dinleyiniz. Anayasa haklannız için direndiniz. EMreniyorsunuz. Anayasamız, her türiiı toplantı ve yüriiyüşlerin silahsız ve saldırısız olacağını emreder. Bizler anayasaya sımsıkı bağlı işçiler olduğumuz için, hiçbir hareketimiz anayasaya aykın olamaz. Ne var ki, bizim aramızda çeşitli maksatlar giiden kişiler, çeşitli kılıklara büninerek girebihr. Hatta kötttsü, gözbebegimiz şerefli Türk ordusunun bir mensubuna kötü işçiler birbirlerini etkileyerek çıkacak yasalara karşı işçi sınıfının protesto sesini duyurmada geç kalmamayı kararlaştırdılar ve hemen yurüyüşe geçmede birleştiler. Istanbul'un Anadolu yakasında işyerlerinde konuşulanlann aynısı Rumeli yakasında da aynı heyecanla sürdürülüyordu. Yanmcada, Çayırova'da, Pendik'te, Kartal'da işçilerin nabzı aynı hızla atıyor, görüşler aynı doğrultuda birleşiyordu. Bunun için de karar tek oldu: "Çauşmayaum, yürüyüşe geçelim!" Bu üç kelimeyi Türk Demir Döküm işçileri birbirlerine yineliyorlardı: ^Çalışmayalım. Yürüyüşe geçelim." 15 haziran sabahı, Istanbul'un hemen her yerindeki pek çok fabrikanın işçileri, böyle söyleyerek harekete geçtiler ve birbirlerini harekete geçirdiler. suçlamasına hemen Türkler yanıt verdi ve uzun açıklamasıyla bunun bir anayasal direniş olduğunu, sendika seçme özgürlüklerinin ellerinden alınmasına karşı gösterilen tepki sırasında ölen, ya da yaralanan varsa bunlann işçi kesiminden gelmeyeceğini bildirdi. Nebioğlu da, o güne kadar başvunılan yasal yolları, hatta son olarak Cumhurbaşkanı ile yapılan görüşmeyi aynntılanna kadar açıkladı. Ama Orgeneral Atalay, işçilerin yasal olmayan bir eyleme geçtiklerini, bunun sorumlusunun DİSK yöneticileri olduğunu iddia etti. Sülker ise, anayasanın başlangıç bölümünü hatırlattı, anayasada yer alan ekonomik ve sosyal hakları belirterek hiçbir hakkm ve hürriyetin özüne dokunulamayacağı ana>asal ilkesini de söyleyerek asıl sorumlulann bugünkü iktidann tutumu ve onu destekleyenler olduğunu açıkladı. Orgeneral Atalay: "Eğer yetkim olsaydı sizi tutuklardun" dedi. DİSK yöneticileri ise, nasıl olsa sıkıyönetim ilan edileceğini söyleyen Org. Kemal Atalay'a, dilerse hemen tutuklayabileceğini, bundan kaçınmadıklannı yanıt olarak verdiler. Başbakan Demirel, olay günü Istanbul'daydı. Adalet Partisi'nin balosu vardı. Validen olaylarla ilgili bilgi aldı ve Ankara'ya dönmeden şunları söyledi: "Devlet her şeyin üstesinden gelir" alan sendika özgürluğune karşı çıkanlmak istenen yasa nedeniyle işçiler direnişe geçince, bu fabrikada çalışan arkadaşlarını da yürüyüşe davet etmek için fabrika önünde toplandılar. Anadolu'dan getirildiği bildirilen ve işçiler arasında kendilerine "fedai" gözüyle bakılan işçilerden gelen tepki, bir anda kanşıklığa yol açtı. Hemen olay üzerine o bölgeye gelen basm mensuplannın tespit edip belirttikleri şunlar oldu: "Olaylara, fabrikanın lojmanmda bulunan ve iki gün once toplu balde Eskişehir'den geldikleri öne sürulen işçilerden Abmet Uğur1un silah çekmesi sebep olmuş, daha sonra lojmanı arayan protestocu işçiler bol miktarda bıçak, ustura, şiş bulmuşlardır. Ahmet Lğur'un ateşlediği tabanca bulunamacıış, ancak mermileri ele geçmiştir. Olaylar sırasında Haymak Dökum ve Fıtting Sanayi A.Ş. Fabrikası'nın bütün cam ve pencereleri kınlmış, bahçede duran bir kaptıkaçtı da işçiler tarafından devrilerek taş ve sopalaria tahrip edilmiştir." Saat 18.00 ile 18.30 arasmdaki bu olay dışında direnişin ilk günü hiçbir polis vakası kaydedilmedi. Yalmz Alibeyköy bölgesinde direnişe geçen ve yollara taşan işçilerden birkaçı polis nezaretine ahnmıştı. lşçiler: "Arkadaşlanmızı isteriz!" diye bağırmca, Türk Demir Dökum Fabrikası işçilerinden karakolda bekletilen dört işçi hemen serbest bırakıldı. Geç vakitler işçilerin işyerlerine ve evlerine döndükleri öğrenilince birtakım çevrelerin kuşkulan dinmiş, ancak ertesi gün ne olacağı merak konusu olmuştu. Başbakan Demirel olay günü Istanbul'daydı. Adalet Partisi'nin balosu vardı. Vali Poyraz'dan olaylar hakkında bilgi aldı ve balodaki bazı yuksek rütbeli subaylarla görüştü. Bol bol resim çektirdi ve az sonra da Ankara'ya dönmeyi gerekli buldu. Gitmeden önce basın mensuplanyla konuşan Demirel şunları söylüyordu: "Kanunsuzluklann her çeşidinin bu zamana kadar hakkından geldik, bundan sonra da hakkından geleceğiz. Kanunun vermediği hak, istimal olunamaz. Bu gibi hareketlerin içine girenlerin tahriklere alet olduğu gerçektir. Kanunsuzluklara alet olmanın sonu yoktur. Devlet giicleri her şeyin üstesinden gelecektir." Durdurun bu işçileri... DİSK yöneticileri, Adalet Partisi ile işverenlerin ve Türkîş Konfederasyonu'nun ortaklaşa girişimleriyle özgür sendikacüığm yasa yoluyla ortadan kaldıracaklarını özelfikle anayasa açısından dile getirdiler ve tepkinin haklılığını anlattılar. Orgeneral Atalay ise, "Şeriatın kestigi parnıak acunaz" anlayışı ile yasaya uyulmasını savundu ve şunlan ekledi: "Bu yürüyüşleri siz düzenlediniz, siz tahrik ettiniz." Atalay, DİSK Genel Başkanı'ndan bir demeç vererek yürüyüşlere son verilmesini istemede ısrar etti. Kemal Türkler, toplantıda ana çizgileriyle şunları belirtti: "Sendikalar Kanunu'nda yapılan degişiklikler demokrasi ilkelerini tahrip etmiş, bir kısun sendikalara Idlit vurmaya yönelmiştir. tşçilerin şikâyetçi olduklan sendikacılann bozuk yönettmierini tahkim eden yeni kanun, gerçek işçi sendOcalannı koruyan sendikalan, bizlerin sendikalannı yok etmeye kalkmıştır. Bu işe koyulurken ileri sürdükleri gerekçe sendika enflasyonunu önlemektir. Oysa gerçek işçi sendikalannın ayakta kahp, işçinin sevgisini yitiren seadikalan, üyesizlikten ve aidatsızlıktan kapanmaya götürecek tek çıkar yol referandumdur." Ve sonra sürdurdü: "Şimdiki gibi kanun zoru ile iktidann işine gelmeyen sendikalan kapatmak demokratik düzende benzeri görulmemiş bir sendika kıyımı oiur. İşçileri çileden çıkaran da işte referandumu reddedip, kanun yoluyla ve politik amaçlar güderek partizan sendikacılıgı kurmaya kalkışmaktır, gerçek işçi sendikalannı >ok etrae amacıdır." KADIKÖY'DE ÇATIŞMA 15 haziranda çeşitli fabrikalardan başlayan yürüyüflerde, birikiyer dışında, 'poliaye vaka' olmadı. Ancak hükümet yürüyüşün tekrarlanma sına engel olmakta kararhydı. Gerekirse şiddet kullanılacaktı, Nitekim öyle de oldu. Ancak buna işçiler de yer yer şiddetle yanıt verdiler. Yaralananlar, hatta ölenler oldu. Hele Kadiköy'deki çatışma, 16 haziranın en ağır sonuçlannı getirdi. Sürecek
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle