18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Halefoğlu, dönem başkanhğını devrediyor Sahibr Carabortyct Malbaacüık ve Gamecılik Türk Anonım Şırkeıı adına N«Br Nwii • Genel Yayın Müdllrtl: H n u Omsl. Muessese Mudürü Eaine UşakbgU. Yaz) tşlm Müdürü Ofc«y GöntMta, • Haber Merken Müdünr Yalpn B«y«, Sayfa Düz«u Yönetmenı AM Acw, • Temsılcıler ANKARA: Yalpn Dogu, ÎZMtR: Hlkmet Çedaluo*, ADANA: Cttal Bqiaagıç. TAKV1M 4 MAYIS 1987 tmsak: 4.12 Güneş: 5.52 Istanbul Haberlen: Reta Öz, Dış Habetler. Ergan M a , Ekonomr Osmuı Uago, Kiiltür: Cdal Üstcr, Magazui' Mehm«< Yajla, Spor Daıu$raanı: Abdoludfa' Yocctmn, DUzettıoe: Refik DuriMş, BüıroEgıuni Şahln Alpay, tşSendika: Şsikran Kcttad, HaberAıaştırma: Ufok Gntdemir, Yurt Haberien: Nccdd Do*»n • Koordınatör AtuaM Korohan, • Mali Işler. Erol Eıfcut, • RekJanr Ayşt ToniKEk Yaymlar Hulyı Akyot • tdaıf Hueyia Cnm, tşleune: Öoder Çtttk. BügıI$lem: N«il i u l . öğle: 13.06 îkindi: 16.57 Akşam: 20.09 Yatsr. 21.43 fitzsan ve K>>wn.' CpmlnıriyTt Maıbaacüık ve Gazetecüik TA.Ş. Türk Ocafc Cad. 39/41 Cagaloglu, 343Î4 l s | PK. 246lsUnbul. Tel: 512 05 05 (20 haı), THoı 22246 • BUrotar. Ankane Ziya GOkalp BuJvan Inkılap Sokak No. 19/4, Tel: 133 11 4147, Telet 42344 • bmJr H. Zıya Bulvan, 1352. Sok. 2/3, Tci: 25 47 0913 12 30, Tfcta: 52359 • Adana: lnönO Cad 119 Sok. No: 1 Kat 1, Tel 1455019731, TWex: 62155. Strctsbourg'da Avrupa Konseyi hafiası Çocuğunuzu f azl a güneşten koruyun Çocukluk ve gençlik devrelerinde güneş alîında fazla kalan kişilerin, ileriki yaşlarda deri kanserine yakalanma olasılıkları artıyor. ABİfde doğan çocukların öldürücü bir kanser türü olan habis melanomaya yakalanma olasılığı 1930'da 1500'de 1 iken, bu oran bugün 150'de l'e yükseldi. Magazin Servisl Ozellikle çocukluk devresinde gOneş ışığı altrnda çok uzun süre kalmanın, ileriki yaşlarda deri kanserine yakalanma olasıhğını arturdığı belirtiliyor. Herald Tribune gazetesinin haberine göre, AmeriABD'nin Chicago kentinde WorcesterSaat Firmaka Birleşik Devletleri Deri Kanf~l/İi*f \ritylii J ^nın 500 tane ürettiği dört yüzu de zamanı gösteseri Kuruluşu, çocuklann zararh ren saatler, yakındakkentteki MarshaU Fields adb büyük mağazada satışa çıkanlacak. Saatlerin güneş ışınlanndan konınması l kd ilkiIngiltere Veliahtı Prens Charles'a Chicago'yu liyaretettiğindehediyeedümifti. The Indepen gerektiğini vurgulayan bir kamdent gazetesinde yer cdan bir haberde, 500 tane yeni model saatin büyük bir böUimünun Worces panya yürütüyor. Deniz kenater fırmasmın saygm muşterilerine satıhnasının beklendiği belirtüiyor. nnda oynayan çocukların yer aldığı posterlerle kamuoyu deri kanserine karşı uyanhyor. Ozellikle yanık bir teni sağhklı görünmek kabul eden kişiler, çocuklukları süresince, ileriki yaşlarda deri kanseri olmalanna yetecek miktarda ultraviyole ışını auyorlar. Yaz sezonunun bitmesiyle birlikte, ten renginin açılmasma karşın ultraviyole ışınlannın zararh etkileri yok olmuyor. ABD'de her yıl ultraviyole ışınlan yüzünden yarım milyon kişinin deri kanserine yakalandığı ve bunların ameliyatla tedavi edilebildikleri belirtiliyor. Ancak öldürücü bir kanser türü olan "habis melanoma" yüzünden binlerce kişi yaşamını kaybediyor. ABD'de doğan çocukların habis melanoma türü kansere yakalanma olasılığı 1930'da 1500'de 1 iken, bu oranın günumüzde 150'de l'e yükseldiği açıklanıyor. önlem alınmaması durumunda 2000 yılına gelindiğinde her 100 çocuktan l'ınin bu hastalığa yakalanacağı belirtiliyor. Daha onceleri, güneş ışınlannın melanoma hastalığına etki etmediği sanılıyordu. Ancak elde edilen bazı veriler, ozellikle çocukluk yıllarında güneş altında fazla kalmanın bu hastalığa neden olduğunu kanıthyor. Bu vakalarda, çocukluk ya da gençlik devresinde bir ya da daha fazla kez oluşan ve acı veren güneş yanıklarının etkili olduğu söyleniyor. 1983' yılında Massachusets Hastanesi'nde yapılan bir araştırraa, 107 melanoma hastasuun, çocukluklannda daha fazla guneş yaruğı olayı yasadıklannı ortaya koyuyor. Melanomanın guneş ışınlanyla doğrudan ilişkili olduğunu kanıtlayan iki nokta daha bulunuyor. Bunlardan birincisi, yeni teşhis edilen melanoma olaylarında vücudun etkilenen bölgelerinin Ozellikle güneş altında daha fazla kalan yerler olması. Diğeri de melanoma hastalığına sürekli guneş altında yaşayan Kafkaslar'da daha sık rastlanması. Geçen 50 yıl içinde melanomaya yaİcalananlarm sayısımn yüzde 760 arttığı, bunun açık havada ve güneş altında yapılan çalışmalarla orantılı olduğu belirtiliyor. 10 ile 20 yıl boyunca günde ortalama 2 saat güneş altında kalanlar, büro içinde çalışıp dinlenme zamanlannı güneş altında geçirenler, açık renk gözlu olanlar ve zor bronzlasan, kızanp acıyan bir cilde sahip olanlann aşın güneş ışınından kaçınmalan, yılda bir kez doktor kontrolünden geçmeleri ve etkili guneş kremleri kullanmalan tavsiye ediliyor. Mevlana Kongresi Tfonya (a. a.) Selçuk J\. Üniversitesi 'nce düzenlenen 1. Milletlerarası Mevlana Kongresi Konya'da başladı. Rektör Prof. Hatil Cin, "Mevlana Turk ve Islam siyasi ve dini sınırlarını aşarak, bütün insanhğa hitap eden bir düşüncenin, sevginin hoşgörünün ve barışm sembolüdür. O bu yüksek duyguların ilhammı Islam dininde, Turk kültür ve düşüncesinde bulur, onu işler, geliştirir ve bütun insanlığa mal eder" dedi. 1. Milletlerarası Mevlana Kongresi, 3 gün sürecek. Bugün Strasbourg'da çahşmalanna başlayacak olan Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi ve Bakanlar Komitesi oturumlannda Türkiye, resmen gündemde yer alıyor. HADİ ULUENGİN BRÜKSEL Bugünden itibaren Strasbourg'da bir hafta süreyle bahar donemi oturumlarına başlayacak olan Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi'nin ve Bakanlar Komitesi'nin gündemlerinde Turkiye'yi direkt olarak ilgüendiren herhangi bir madde yer almıyor. Ankara açısından nispeten önem taşıyan üç ana konuyu ise, Bakanlar Koraitesi Dönem Başkanı Dışişleri Bakanı Vahit Halefoglu'na Türkiye'de demokrasi konusunda parlamenterler tarafından yöneltilebilecek sorular, Halefoğlu'nun Ankara'mn Ortak Pazar'a tam üyelik başvurusundan sonra yapacağı açıklamalar ve "Miilteci ve Muhacirler Kon»isyonu"nun hazırlamış olduğu "Kıbrıs'ta Kayıplar" raporu oluşturuyor. Yarın Avrupa Konseyi Dönem Başkanı sıfatıyla Strasbourg'a gelecek olan Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu, çarşamba günü, Avrupah parlamenterlerin kendisine yönelteceği sonılan cevaplayacak. Bu sorulann ne olacağı henüz tam olarak bilinmemekle birlikte, ozellikle sol gruplara mensup milletvekillerinin Türkiye'de demokrasi konusunu gündeme getirecekleri sanılıyor. Bu arada, Vahit Halefoğlu'nun konuşması sırasında, Turkiye'nin Avrupa Topluluğu'na yaptığı tam üyelik başvurusuna da değineceği ve Ankara'mn "Avrupalıhktaki kararhhğını" vurgulayacağı tahmin ediliyor. Türk Bakanın şimdiye kadar saptanmış herhangi bir ikili teması olmamasına rağmen. Vahit Halefoğlu'nun diğer dışişleri bakanlan onuruna dönem başkanı sıfatıyla çarşamba günu vereceği öğle yemeğinde, ikili "dirsek temaslan" gerçekleştireceği de sanıhyor. Öte yandan, Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesinde oylamaya sunulacak olan ve "Mülteci ve Muhacirler Komisyonu'Marafından hazırlanmış olan "Kıbns'taki kayıp kişiler" raporu, Türkiye için göreceli bir önem taşıyor. Söz konusu raporda, BM tarafından belirlenecek bir komisyonun Türk ve Rum kesimlerinde araştırmalar yapması istenmesine rağmen, bu raporun Yunanlı ve Kıbrıs Rum miUetvekilleri tarafından "yeteri derecede tatmin edici" bulunmayacağı tahmin ediliyor. "Dragon Hammer 97" başladı A nkara (a.a.) NATO JTM. güney bolgesi ilkbahar donemi planlı tatbikatlarından "DragonHammer97" dün Akdeniz ve Ege'de başladı. Cenelkurmay Genel Sekreterliği 'nden yapılan açıklamaya göre, Akdeniz ve Ege Denizi'nin uluslararası sularında gerçeklestirilecek tatbikata Türkiye, Birleşik Amerika, Italya, tngiltere, Hollanda ve Fransa katıhyor. NATO'nun Güney A vrupa 'da gerçeklestirdiği en büyük fıilı tatbikatlardan biri olan "Dragon Hammer 97" tatbikatında 6 ulkeden su listü gemileh, denızaltılar hücumbotlar, uçaklar, deniz karakol uçakları ve amfıbi birlikleri görev yapacaklar. Uzmanlarm uyarısı: Hipnoza fazla güvenmeyin kalanabileceğini belirtiyorlar. lstanbul Universitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Engin Eker, hipnoz tedavisinin bazj hastalarda depresyonu a r t ü n a etki yaptığım ve çok smırlı bir tedavi yöntemi olduğunu belirterek "Hipnoz altında bazı cerrahi ameliyatlar ve dogumlar yapümaktadır. Ancak hipnoz uygulaması yüzde 10 oranında sonuç verir ve pratikte bir degeri yok" diyor. tstanbul Universitesi T\p Fakültesi Çapa Psikiyatri Kliniği öğretim üyesi Prof. Özcan Köknel ise hipnozun ne Türkiye'de ne de Batıda hiçbir klinikte uygulanmadığım, bugunün çağdaş psikoterapi yöntemleri yanında hiçbir tedavi niteliği taşımadığıru belirterek, "Hipnoza y«tkın olanlann belirli kişilik yapdan vardır. Bazüan nevrotik eillimlidir, kimileri de zekâ bakımından bazt özellikier gösterir. Ruhsal hastalıgın sınırian içinde bulunanlara yapdan hipnoz tedavisi psikotik durumlan, şizofreni ve paranoya gibi hastalıklar ortaya çıkanyor" diyor. Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Yıldınm Aktuna, televizyondan yayımlanan hipnoz gösterisini yadırgadığını, hipnoz tedavisinin hekim işi olduğunu, aynca telkin tedavisi olan hipnozun bugün tıpta yaygın uygulama alanına giremediğini belirtiyor. Uzmanlar hipnoz tedavisine kuşkuyla yaklaşırken, Metapsişik Tetkikler Derneği Başkanı Ergün Ankdal, hipnozun psikoterapi yöntemlerinin en güveniliri olduğunu ileri sürüyor. Bir ekonomist olan Ankdal, hipnozun hekimler tarafından kullanılması diye bir sart olmadığmı da ileri sürerek, "Her insan ciddi bir sekilde hipnoz olayınınttzerineegilirse Iyi bir hipnodtör olabilir. Diizgün koauşabikn, yapmak istedigi amacı kendi zihninde canlandırabiien, roonotonluk tekniVleri kullanabüen herkes, karşısındaki insanı etkileyerek hipnotize edebılir" diyor. sancılannm hafifletilmesinde, diş çekimlerinde bazen hipnoz uygulanabiür. Ne var ki bugün hipnoz, hekim olmayan kişilerin elinde" dîyor. VURAL AHI Televizyonun birinci kanaunda bir süre önce yayımlanan "Tdevizyon Dergisi" programındaki hipnoz gösterisi birçok kişinin ilgisini çekmiş, hatta kimilerinin akhna hipnoz tedavisinden faydalanma fikrini sokmuş olabilir, ancak ülkemizde birçok ruh hastalıklan uzmam bu tedavi yöntemine taraftar değil. Urnvanlar hipnozdan medet umanlann sonuçta bazı psikolojik rahatsıılıklara ya Yıldırım Aktuna, "Doğum tşçi sağlığı nkara (a.a.) Çalısma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nm çalışma hayatımn üzerinde durulması zorunlu temel sorunlarından biri olması dolayısıyla ilan ettiği "tşçi Sağlığı ve tş Güvenliği Haftası" bugün başhyor. Hafta, SSK konferans salonunda yapılacak toplantıda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mükerrem Taşçıoğlu'nun konuşmasıyla açılacak. Toplantıda Turkîş Genel Başkanı Şevket Yılmaz, YÖK Uyesi Prof. Dr. Kamil Mutluer ile TtSK Genel Sekreteri Kubilay Atasayar konuşacaklar. Aynı gun "tşçi Sağlığı ve tş Güvenliği Sempozyumu" da başlayacak. 2. Ulusal Perinatoloji KongresVnde ilginç öneru ASUMAN AVAR tZMİR Türkiye'de alkol ve uyuşturucu bağımlılarında, ağır şizofrenlerde, zekâ geriliklerinde ve durdurulamayan büyük epilepsi nöbetleri geçiren kişilerde zorunlu kısırlaştınlmaya gidilmesi istendi. 2. Ulusal Perinatoloji Kongresi'ne katılan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Kliniği Öğretim Uyelerinden Prof. Dr. Adnan Ziyalar, birçok ülkenin yasalarında alkol ve uyuşturucu bağunularında zorunlu kısırlaştırma yapvlması için düzenlemelere gidildiğini belirterek, Türkiye^de de aynı uygulamanın gerekli olduğunu söyledi. Prof. Ziyalar, şu gönişleri savundu: "Ozellikle Kuzey Avrnpa ülkelerinde alkol ve uyuşturucu maddelere bagımhlık, aile >^pısını ve dolü bozucu etki yaptığından, madde bağımlılığı iptila düzeyinde olan kişiler, aynı zamanda teda>i>i kabul etmez bir davranış bozukluğu içindejse mahkeme karanyla zorunlu kısırlaştırma yapüıyor. Bence Türkiye'de de. Alkolikler kısırlaştırılsın kişi uretne periyodlan içindeyse ve eroinman ya da alkolik olmasımn )»nı sıra tedavive karşı koyuyorsa ve cenin iizerinde aşikfir problem bekliyorsak sterilizasyon, yani kısırlaştınnaya gkUlmeiidir." Prof. Ziyalar, Avrupa ülkelerinde kısırlaştırma ile ilgili yasaların çok ıhmh ve dikkatli uygulandığını da sözlerine ekledi. "Alkol özentisinin bir program içinde artınldıgını" söyleyen Prof. Ziyalar, "Beş yilük ekonomik planlar donemi içerisinde üretimin arttınlmasını ve tesis genişleülmesini öngörüyor. Nüfus artışıyla birlikte bu gerçekleştirilmezse bu işin karaborsası olacak" dedi. Toplumda alkol tüketiminin yasaklarla değil, eğitimle gerçekleştirilebüeceğini savıınan Prof. Ziyalar, psikotrop ilaçlann gebe kadmlar üzerindeki etkileri konusunda da şunlan söyledi: "Psikotrop Uaçlardan fenobarbital gnıbunun tedaviyle zaran arasındaki sınır çok ince. Bu ilaçlar gebe kadınlar tarafından ahndığında, çocukta aptallık yapıyor, uzun kullanıldığında vücutta birikiyor, çocugun vücudunun duruşunda ve yüriimede bozuklu|a neden oluyor." KİMLER DİKKAT ETMELİ? Açık renk tenlı olanlar, San, kızıl ve kumrat saçlılar, Mavi, yeşıl ve gri gözluler, Zor bronzlasan ve kızanp acıyan tenı olanlar, Ailelerinde kanser vakasına rastlananlar, Sıcak ve guneşli bölgelerde oturanlar, Günluk uzun güneş banyoları ve ktsa sürelerde aşın güneş ışınına maruz kalanlar, Çillıler. Tütün iktidarsızhk yapıyor Gramofondan kompakt diske Medusa'nın ydan saçları dökühneye başladı Tarihi eserler çevre kirliliği ve asit yağmurunun tehdidinde Birinci Dünya Savaşı, gramofonu propaganda aracı haline getirdi. Daha sonraki yülarda kaydedilen teknik gelişmelerle birlikte plak olayı büyük bir endüstri kolunun, gelecek vaat eden parçası haline dönüştü. Bugün ise plakçıların tek umudu kompakt disklerde. Magazin Servisi Gramofon ve plağın bulunuşundan bu yana bir yuzyıl geçti. Ancak kim tarafından bulunduğu hakkındaki tartışmalar hâlâ surup gidiyor. Bir iddiaya göre gramofonun babası Amerikalı Thomas Alva Edison, diğer bir iddiaya gore ise, Alman Yahudisi Emil Berliner. Edison 18 Temmuz 1877'de defterine şu notu düşmüş, "Şu anda iğnesi olan ve hızla hareket eden mumlu kâğıt iizerinde tutulan ince bir zarla dencme >aptım. Bu ses titreşimlerini bir yerde sabitleşlirebiiecek ve hic şüphesiz insan sesini konserve ederek islediğim zamanda yeniden üretebileceğîm." Edison fonografının prototipı aralık aymda tamamlanmış ve patenti tescil etürilmişti. Ancak silindirler dayaruklı değildi, kopyaları yapılamıyordu ve sesin kalitesi de pek parlak değıldı. Emil Berliner'in 1887 yılında geliştirdiği gramofon, Edison'unkinden oldukça farklıydı. Silindir yerine yassı bir plaka kullanmayı tercih etmış, önce mumlu kâğıt üzerine kazılan ses çizgilerini daha sonra asit kromik aracılığıyla çinko levha üzerıne geçinniştı. Bu levha ile sert plastiğe istenildiğı kadar kopya alınabiliyordu, Boylece plak seri uretime açümıştı. Gramofonun hışırtı ve elle çe\irme gibi dezavantajlan da kısa süre içinde gıderildi. Birkaç yıl içinde fonografı geride bıraktı ve bir statu simgesi olarak evlere ginneye başladı. Caruse gibi unlu operacıların da bu yenılığe ügı göstermeleriyle gramofonun itıban epeyce arttı, kuhürel bir enformasyon kavnağı halini aldı. Birinci Dunya Savaşı Edison'un silindirinı piyasadan silmekle kalmadı, gramofonu da bir propaganda aracına donuştuıdu. Plağa konuşma yapanlar arasmda Lenin de vardı. Daha sonraki yülarda kaydedilen teknik gelişmelerle birlikte plak olayı buyuk bir endüstri kolunun gelecek vaat eden parçası haline donuştü. Emil Berliner'in olduğu 1929 yılma kadar Almanya'da 30, Amenka'da 110 mılyon plak satılmıştı. Kısa sure sonra stereo kayıt, 45'likler ve uzun çalarlar geliştirildi. Ancak plaklann karşısına kolay kolay altedemeyecekleri bir rakip çıktı. Kasetler herkese kendi başına kayıt yapma fırsatı veriyordu ve plak endüstrisıni krize soktu. Kimi firmalar buna, repertuvarlarını genişleterek, kimi de işi bırakarak tepki gosterdi. Şimdi plakçıların tek umudu kompakt disklerde. 1979 yılında gelıştırilip. 1982 >ıhnda pıyasaya çıkarılan kompakt dıskler kısa surede beklenmeyen bir başarı elde ettiler. Plak endustrisinin elde ettiği gelir ilk kez kompakt diskler sayesinde büyük artış gosterdi. Toprak altında yıllarca sağlam kalabüen tarihi eserlerin gün yüzüne çıkanldıktan sonra yeterince korunamadığı ve hızla eskimeye başladığı belirtildi. HAKAN KARA İZMİR Bir bakışıyla canlılan taşa çewebüen, yılan saçlı, alün kanatlı mitolojik yaratık Medusa Didim'de çevre kirliliğine ve doğa koşullarına yenik düştu. Yuzlerce yıl toprak altında kalraasma karşın sağlam bir şekilde gunumüze ulaşabüen 2 bin yasındaki Medusa kabartması, 1913 yılında Didim Apollon Tapınağı'nda yapılan kazılarla birlikte ortaya çıkmıştı. Yaklaşık 74 yılda çevre kirliliği ve doğa koşullannın etkisiyle önce hafif kararmay'a başlayan, mitolojinin >1ireklere korku salan kadını Medusa'mn şimdı de saçları dökülmeye başladı. Toprak altında yıllarca sağlam kalabüen tarihi eserlerin gun yüzüne çıkarıldıktan sonra yeterince korunamadığı ve hızla eskimeye başladığını belirten Ege Universitesi Arkeoloji ve Didim'de, Apoüon Harabeleri'ndeki Medusa kabatması, çevre kirlüiği ve doğa koşuüanna yenik düftu. Sanat Tarihi Bölum Başkanı Prof. Gıda üreticilerîniıı reklam atağı ABD'de aşın miktarda kolesterol içerdiği için tüketimleri azalan yiyeceklerin üreticileri, pazar paylannı yeniden kazanabilmek için yoğun bir reklam kampanyasına girişüler. Magazin Servisi Amerika Birleşik Devletleri'nde, aşın miktarda kolesterol içerdıkleri gerekçesiyie tüketimleri azalan sığır ve domuz etlerı, tereyağı ve hamburger tipi yiyeceklerin üreticileri, pazar paylanm yeniden kazanmak için yoğun bir reklam kampanyası surduruyorlar. Kamuoyunda oluşan bilinçlenme sonucu ABD'de, kırmızı etlerin ve yağlann tuketimi giderek azalıyor. Newsweek dergisinde yer alan bir haberde, sadece sığır etinde 1975 ve 1985 yılları arasmda yuzde 33'luk bir duşüş görüldüğü bildiriliyor. Yağ tuketimi de, pazar payının çoğunu margarinlere bırakarak azalıyor. Sağlık uzmanlannın, margarinlerin kolesterol içerdığini açıklayan raporlan bile bu eğilimi engelleyemiyor. Amerika'da ilk kez ınsanlarda arzu edilen kolesterol düzeyini gösteren raporlar hazırlamp halka sunuîuyor. Bu raporlarda belirtilen düzeylerin, daha once normal kabul edilen sımrlann çok altında olduğu dikkati çekiyor. McDonald's fırması, "İşte biz buyuz, bundan ibaretiz" sioganı kullandığı, bir süt şişesı, bır bütün patates ve bir parça etten oluşan reklamlan ile kaliteli et, taze süt kullandığını vurgulamaya çalışıyor. Amerika'da domuz eti, tavuktan sonra ikinci "beyaz" et olarak lanse edilmeye çalışılıyor. Uzmanlar bunun doğru olmadığını, domuz etinin sadece renginin beyaz olduğunu, fakat yağ oranının çok yüksek olduğunu belirtiyorlar. Tavuğun goğus etinde yüzde 3.6 olan yağ oranı, domuz etinde yuzde 10'a çıkıyor. Üreticiler, sığır ve domuz etlerinden yağın çeşitli yöntemlerle alınmasıyla, son derece sağhklı besinler elde edileceğini savunuyorlar. Ancak bu görüşlere beslenme uzmanları katılmıyorlar. Amerika Kamu Yararma Bilim Merkezi'nden Michael Jacobson, bu tür reklamlann halkı yanıltıcı nitelikte olduğunu belirtiyor. Üreticiler ve beslenme uzmanlan arasında süregelen tartışmaların sona erebilmesi için uzun bilimsel araştırmalann yapılması gerekiyor. Birçok laboratuvarda, çeşitli besinlerdeki kolesterol düzeyini duşürmek için çahşmalar yapılıyor. Tereyağındaki doymuş yağın yüzde 4(/ını giderebilecek başanlı bir metodun geliştırildiği açıklanıyor. Ne\\sweek dergisinin haberine göre, bu metotla işler.ecek yağlann onumüzdeki yıl piyasaya çıkması bekleniyor. Rahmi Hnseyin Ünal, "Tarihi eserlerin en büyük duşmanı çevre kiriiUğidir" dedi. Bacalardan havaya kanşan hıdrojen sülfür gazmın havadakı nemle birleştigi zaman aside dönüştuğünü \e yağmurla birlikte yeryuzune donduğünü beünen Ünal, "Bundan korunamayaıt tarihi eserler ozellikle dc menner >apılar once karanyor. sonra da doWulme>e başlıyortar. Ne vaak ki elimizin degdiği yerleri kunıluyoruz" bıçiminde konuştu. Tarihi eserlerin en iyi toprak aitında korunduğuna dikkati çeken Ege Üniversitesi Arkeoloji Bölumü'nden Doç. Erol Atalay, Apollon Tapınağı'ndaki Medusa kabartması gibi açık bir şekilde sergilenen tum tanhi eserlerin çevre kirliliğinin tehdidı altında olduğunu belirtirken, Doç. Guven Bakır. "Baca dumanlan nedeniyle oluşan asit yağmunı, tarihi eserierin >avaş ysrvaş >ok olmasına neden oluyor. Gerçekte ne loprak altındaki. ne toprak ustundeki. ne de muzelerdeki tarihi eserierimizi konıyamıyonız" göruşunu savundu. Doç. Bakır şunlan söyledi: "Tarihi eserierin korunması için Avrupa ulkeleriçeşitii yomemler geliştinnişler. Kimi, eserin orijinalini miızede saklayıp taklidini açığa koyuyor, kimi de eserleri cam bir fanusla ortuyor. Ancak bu yontemler oldukça pataalı. Turkiye'de bu konuda pek fazla bir şe> yapıldığı soylenemez. Muzelerdeki eserleri bile koruyamıyoruz. rutubct yüzünden onlar da yavaş ynvaş dokuluyor. Peki ne yapılmalı? Bu eserleri toprak altında bırakıp, teknoloji ileriedikten >e onlan koruyabilecek diııeye geldikten sonra çıkaralım desek, olmuyor. Çünku kimsenin SİT alanına aldırdı£ı yok. Bunüara inşaatlar yapılıjor. Eserier gün yuzune çıkanlmadan yok edilecegine, kcnıyamasak da çıkaralım diyonız. Hiç olmazsa onlan dunyaya tanıtıp, bilinısel dokümontasyonunu yapuktan sonra yok oluyoriar." O Ordu'dan ABD'ye taş ihracı T*Tew York (a.a.) 1 \ Erkeklerde cinsel iktidarsızlığın önemlı nedenlerinden birinin, tütün kullanımı olduğu bildirildi. Kanadah bir doktor, bu konuda yaptığı araştırmalar sonucu, tütün kullammının, peniste kan basınanın artmasına, bunun da iktidarsızlığa neden olduğunu saptadı. Çalışma sonuçlarını Ne*/ York'ta açıklayan Kanada'nm Queens Üniversitesi üroloji bölüm başkanı doktor Alvari Morales, 200 erkek üzerinde incelemeler yaptığım ve tütün kullammıyla iktidarsızlık arasmda kesin bir bağ bulunduğunu beiirtti. . rdu (Cumhuriyet) Ordu'nun Perşembe ilçesinden çıkarulan koyu kurşuni renkteki taşlar, Samsun'daki bir ihracatçı firma tarafından Amerika'ya ihraç ediliyor. Karadeniz Bölgesi'nde sokaklann döşenmesinde kullanılan taşın ABD'de binaları süsleme sanatında kullanıldığı bildirildi. Kilosu 80 kuruştan ihraç edildiği bildirilen taştan, ilk parti olarak 5 ton taşın dışsatımı gerçekleştirildi. M ersin (Cumhuriyet) Bölgede çeşitli mcelemelerde bulunan ve bu arada Ticaret ve Sanayi odası'nı da zıyaret ederek yetkililerle gorüşen bir Macar heyeti, Mersin'de turistik otel yapma konusunda girişımlerde bulunacaklarını bildırdi. Macaristan Buyükelçıliği Ticaret Musteşan Dr. Laszh Gardos başkanlığındaki heyet, Türkiye'den oncelıklt narencıye, gıda maddeleri \ tekstil urünleri ile diğer sanayi urünlennin ithal edilmesi için çalıştıklannı belirtirken, ithalatm yanı sı Mersın'in turistik kaynaklarından yararlanmı amacında olduklarını ve bı konuda yatırım yapmak istedilılerini sovlediler. Turizme Macar yatırımı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle