Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER "Opera Tiyatrosu"nu goruyoruz. Kuçuk Ismaıl ıle Mınakyan bır İtalyan orkestrasının eşhğınde Carmen operasını temsıl edıvorlar. Bu çahşmalar Meşrutıyet donemınde de surdurulmuştur, fakat operet turu oyunlara ağırhk verılerek Bu arada, yabancılarla ışbırhğı yapılarak yerlı opera denemelerıne de gınlmemış değıldır Örneğm Celal Esat Arseven'ın Vıttorıo Radegha ıle bırlıkte ortaya çıkardığı "Şaban" adlı oyun (komık opera) Bu opera komık 1918'de Vıyana'da oynanmış. Bunun vanında, burada bızım sanatçılarımızca bestelenen operalar da var Şahabettın Suleyman'ın lıbrettosunu yazdığı ve Nurullah Taşkıran'ın besteledığı, amatörlerce oynanan "Ihtıyar" ovununu goruyoruz Ama bu amatorler kımlerdı, hangı okullardan >etışmışlerdı, orasını bılmıyoruz. Ama Turkıye'de o zaman bu sanatın okulu voktu, bunu bılıyoruz Ansıklopedı dıyor kı "Cumhunyetın ılanından sonra, muzıkh tıyatro çalışmalan surdurulmekle bırlıkte, opera alanına başlangıçta yeterlı ılgı gosterılmedı 1930'da Opera Cemıyetı kuruldu 1934'te Buyuk Opera Heyetı, La Travıata'yı sahneye koydu 1934'te Iran Şahf nın Ankara'va gelmesı uzerıne, Ahmet Adnan Saygun'un besteledığı ve lıbrettosunu Munır Ha>n Egelının yazdığı, ılk adı Ozsoj olan Ferıdun operası, 19 hazıran gunu Ankara Halkevı'nde oynandı" Şımdı, Turk operasının bundan sonrakı gelışme dönemlerını bır yana bırakarak, Ataturkun, dıleğı ve cesaretlendırmesı ıle onaya çıktığını bıldığımız Ozsoy operası olayı uzerınde bıraz duralım Dunya Tı>"atrolar Gunu dolavısıyla uygulanan programda, opera parçalarına onem venlmesının nedenı uzerınde yukanda kısaca durmuştuk. Gonul ısterdı kı, bu parçalar arasında Ozsoy operasına da yer verılsın \e o oyunun besteleyıcısı Sayın Adnan Saygun ıle, oyuncusu Sayın Semıha Berksoy'u alkışlamak fırsatı seyırcılere tanınsın' Ataturk bu olay ıçın, "Bu bir devrimdir!" sözunu kullanmıştır Çunku Turk sanatçısınca bestelenen ve okuldan yetışmış Turk sanatçılannca, ılk kez halka oynanan ılk Turk operası "Ozsoy"dur. Yıne gonul ısterdı kı, devlet, bu operanın aramızda bulunan yaratıcılannı o gece halkın önunde odullendırsm! Ama, Tanzımat'tan sonra Turkıye'de oynanan ve yapılan operalar göz onune alınarak Ozsoy tanhsel savılmadı ıse, Ataturk'un anısı bunun ıçın yeterlı gorülebılırdı operalan var." Demek operayı kulturumuzun temel ogelerınden bın yapmak onda çok eskıden yerleşmış bır amaçtı Yoksa o da koşkunde yabancı opera topluluklannı dınlemek ve seyretmekle yetınırdı Abdulhamıd ıse, sarayında Avrupalı gıbı yaşayan, ama halka kendını Musluman, dahası sofu gıbı gostermekle polıtık çıkarlarını koruyan ve ayarlayan cınsten bır devlet adamı ıdı Onun, sarayında opera dınlemış olması, operanın bızdekı geçmışı ıçınde değerlendmlemez 3 NISAN 1987 Dünya Tîyatrolar Güıiü Dolayısıyla MELtH CEVDET ANDAY 27 Mart 1987, 26 Dunva Tıyatrolar Gunu ıdı Merkezı Parıs'te bulunan ve 1984 yılı hazıran ayında kurulmus olan Uluslararası Tıvatro Enstıtusu'nun (kısaltılmış adı ıle ITI) gınşımı ıle, 1%2 yılından bu yana, her yıbn 27 martında bu enstıtuye uye ulkelerde kutlanan Dunva Tı> atrolar Gunu'nde, sahnelerde okunmak uzere, dunvaca tanın mış sanat ve tıvatro adamlarınca bır metın hazırlanıyor, uluslararası nıtehktekı bu metın Mıllı Merkez'ce Turkçeve çevrılıp butun tıyatrolanmıza, sanat çevrelerımıze, TKTve ve basına gondenlıyordu 1977 yılında Stockholm'de toplanan ITI kongresı, Dunya Tı>atrolar Gunu'nde okunması gelenek olan bu bıldırılerın, her ulkenın kendı sanat ve tıyatro adamlarınca yazılmasuu uygun gormuştu llk kez ulusal duzevde vavımlanan ılk bıldınyı 1978 martında Muhsın Ertuğrul hazırlamıştı Sonrakı vıl lar, Bedıa Muvahhıt, Necatı Cumalı, Cuneyt Gökçer, Irfan Şahınbaş, Tarık Buğra, Prof Melahat Ozgu, Sabahattın kudret Aksal kaleme aldı Bu yıl bızde bıldırı Recep Bılgıner tarafından yazıldı \e Dunva Tıyatrolar Gunu, Yıldız SarayıSaray Tıyatrosu'nda duzenlenen toplantıda okundu Bu torendekı gosterılerı ben, ertesı akşam gene o yerde yınelenen programda ızleme fırsatını buJdum ancak Ikıncı akşam çağrılı ıdım İlk akşamkı torende, tıyatromuzun unutulmaz adlan Sayın Bedıa Muvahhıt üe Sayın Vasfı Rıza Zobu'ya, Sayın De\ let Başkanı tarafmdan "Devlet Sanatçısı" sanı venlmıştı Dunya Tıyatrolar Gunu, bu kez bıze yenı ve ılgınç bır kurum kazandırmış bulunmaktadır Turk Tıyatro Muzesı'dır bu kurum ve Yıldız SarayıSaray Tıyatrosu'nda açılmıştır II Abdulhamıd'ın gununde yaptınlmış olan bu guzel tıyatroyu ılk kez o akşam, 28 Mart 1987 cumartesı gunu gördum ve çok sevdım II Abdulhamıd'ın burada Avrupa'dan gelen opera kuruluşlarının oyunlarını se>rrettığını bılıyoruz Dunya Tıyatrolar Gunu ıçın duzenlenen program da, anlaşılan, bu yapıtın tarıhınden esınlenılerek hazırlanmıştı ve Turkıye'de oynanan ılk operalardan seçmelerle göstenlere başlandı Bunlar, Gaetano Donızettı (17971848)'nın Lucıa dı Lammermoor operasından "Cruda Funesta Smania" aryası, Gıuseppe Verdının (18131901) II Trovatore operasmdan "Udist? Come Albeggi la scura al rıglio" duetı, Pıetro Mascagnı (18631945)'nın Cavallena Rustıcana operasından "Tu qui Santnzza" duetı ıdı Bu opera parçalarında, sırası ıle, barıton Mesut îktu'yu, soprano Oya Atay'ı, tenor Ender Anman'ı, soprano Melek Çelıktaş'ı, barıton Mete Uğur'u, soprano Leyla Demırız'ı, tenor Erol Uras'ı dınledık ve candan alkışladık Ara'dan sonra, Lükus Hayat operetmden ve rahmetlı Haldun Taner'ın "Sersem Kocanın Kurnaz Kansı" adlı oyunundan kımı sahneler oynandı Lukus Ha>at'ın ılk temsılınde başrolu oynayan unutulmaz Hazım Körmukçu'nun torunu genç Hazım Kormukçu'yu, buyukbabasının rolunde görmek bana çok dokunaklı anlar yaşattı Genç Hazım Körmükçu'ye, sanat yaşamında başarüar dılenm Ne de benzıvor buyukbabasına 1 Turkıye'de opera Tanamat'tan sonra tanınrruştır Batı ıle ılışkılerın artması sonucu, Italyan, Fransız, Alman.. opera toplulukları sık sık Turkıye*ye gelerek tstanbul'da tzmır'de temsıller vermışlerdır Bu arada, Turkıyede opera besteleyerek sahneye koyan vabaneılar da olmuştur Naum Tıyatrosu'nun bu akımda önculuk ettığını bılıyoruz Sonra opera, opera komık, operet oynayan Gullu Agop'un "Osmanlı Tiyatrosu" ıle Dıkran Çuhacıyan'ın başında bulunduğu PENCERE Gurka?... Gurka, Nepal kokenlı bır soydur Hmdıstan'dakı eskı Ingılız ordusunun en lyı askerlerı Gurkalardan oluşurdu Rudyard Kıplıng'ın öykulerınde ve romanlarında bu asker turunden tıplemeler vardır Gurka, dısıplınlı, özverılı, gözupek bır askerdır, atalarının savaşçı ruhunu benlığınde taşır, kahramanlığı gozler yaşartır Ingılız emperyalızmının dunyayı kapsayan askerı duzenınde bır yer kapmak, unıforma gıymek aylığa bağlanmak, sömurülen halkların atılgan gençlen ıçın kışılık kazanmak demektı Baldırı çıplak sömurge halklarından seçmece asker alınırdı Gurka, bılınçsızlığın karanlığında, yat deyınce yatar, kalk deyınce kalkardı, emperyalızmın buyruğunda kendı anayurdunu ışgal ettığının larkında bıle değıldı zavaliı Zamanla Gurka sozcuğu. onuriandmcı değıl, aşağılayıcı anlamda kullanılır oldu Uluslaşma bılıncının yeryuzunde yayılması ıkı yuzyıllık bır geçmışe dayanır Kımı halk bu yolda daha erken uyanmıştır, kımısı geç kalmıştır Osmanlı Imparatorluğu'nu parçalayan temel nedenlerden bın, "mulk"un genış sınırlan ıçınde yaşayan halkların mıllıyetçılık bılıncıne erışmelerıdır Turkler ıse ancak 20'ncı yuzyılda Turk olduklarının farkına varmaya başlamışlardı, Rumelı ve Istanbul aydınları arasında mıllryetçı fıkııier serpılıyordu, ama, halk bılınçsızdı, Anadolu'dakı çoğu Turk kendını Osmanlı ya da Musluman bılırdı de hangı ulustan olduğunu duşunmezdı Yunan 15 Mayıs 1919'da Izmır'e çıkarken Ingılız emperyalızmının en buyuk kışılıklerınden VVınston Churchıll, kaygılara duşmuş, söylenıyordu Anadolu'nun Yunan askennce ışgalı Turklerde mıllıyetçılık bılınctnı korükleyecektır Nıtekım oyle oldu Mustafa Kemal onderiığınde ulusal devletımızı kurduktan sonra mıllıyetçılığı anayasaya geçırdık, ulusçuluğu benımsedık, kımlığımızı bulduk Ulusçuluğun turlen vardır Irkçılık da bır tur ulusçuluktur, ama, bır hastalık ya da sapıklık değıl mıdır'' Kendı soyunu dunyada en ustun goren ınsan, ötekı ınsanları aşağılık yaratıklar sayar, başka ulusları somurmeyı kendısıne Tanrı'nın verdığı hak olarak benımser Sepıklık her zaman kışısel olmaz toplu sapıklıklarm hastalığa donuşmesınde en çarpıcı ornek Hıtler Anayasası'nda yaşanmıştır Mıllıyetçılığın bır başka turu de Amerıkan kokenlıdır ABD emperyalızmının gudumundekı mıllıyetçılık kapıtahzmsosyalızm çelışkısıne oturur Buna göre yeryuzunde tek duşman komunızmdır, sosyalızme, komunızme, solculuğa ne kadar duşmanlaşırsan o kadar mıllıyetçı sayılırsın Ataturk mıllıyetçılığını "kapıtalızmsosyalızm" karşıtlığında entmek ıçın Ikıncı Dunya Savaşı'ndan sonra Turkıye'de akıl durdurucu çabalar harcanmıştır Propaganda etkıleyıcıdır "En buyvk dostumuz Amenka'dır en buyuk duşmanımız Sovyetler'dır" Tek dost ve tek duşman sloganı sureklı pompalanmıştır 1964'te gundeme gıren unlu Johnson Mektubu'na kadar Turkıye'de Amerıka'yı eleştırmek "vafan ıhanetı" sayılırdı Korleşen Turk toplumu Anadolu'yu ABD'nın 5Vıncı eyaletı gıbı gormeye başlamıştı Bu yolda dmsel propaganda da alabıldığıne kullanıldı Hepımız Gurkalaşmıştık * Gurkalıktan kurtulduk mu'' Gerçı tarıhsel çark donuyor Yunanıstan'ın saldırıları, (1919'da olduğu gıbı) ulusal duyguların yenıden sıcaklaşmasma yardım edıyor, ama, benlığımızın bılıncıne tam anlamıyia erışmeden <3urkalıktan kurtulmamız olanaksız Dunya Tıyatrolar Gunu torenlennı, 29 Mart 1987 pazar gunu, Dostlar Tıyatrosu'nda, Zelıha Berksoy ıle Genco Erkal'ın oynadıkları "Ben Bertolt Brechl" adlı oyunu seyretmekle noktaladım Şunu soylemekle hem uzuluyorum, hem sevmıyorum, bu oyunun ancak son temsılıne yetışebıldım ve tıyatroyu kendı malı saymış o yetkın seyırcı kalabalığını görmek bem çok duygulandırdı Sonra onu temsıl sırasınGerçekte durum hıç de bır da ızlemek fırsatını buldum Zelıha Berksoy'la Genco Erkal'ın "hatır gonul" sorunu değıldır. etkdeyıcı, duşundurucu, coşturuAtaturk konservatuvar açmıştı, cu oyunları bu kalabalığı tek bır yetışen yeteneklı muzıkçılerı öğınsanmışçasına butunluyor, kenrenım ıçın Avrupa'ya yollamıştı Bovlece Turk opera ve tıyatrosu dıne katıyor ve bılınçlendınyordu. Brecht'ın tam ıstedığı gerçeknun sağlam temellerını atmakla leşıyordu böylece Bunu gozlemışe başlamıştı Artık halkımız opera alanında da kendı yaratı lemek bem çok duygulandırdı 1 Zelıha Berksoy ıle Genco Erkal larımızı dınleyecek ve seyredeın bırbınnı tamamlayan çabalacektı "Bu bir devrimdir" sözurı, aralarında kurduklan az rastnun anlamı bunu ımhyor Opelanır uyum sağlı>ordu butun bu ra, Ataturk ıçın çok eskı bır ıdecoşkunun nedenlerını Dostlar aldı Sırası gelmışken anlatıvereTıyatrosu'nun Istanbul Festıvah yım Ataşe olarak bulunduğu ıçın hazırladığı yenı oyunu meSofya'dan donuşunde bır arkarakla beklerken, bu ıkı değerlı daşına şoyle der "Balkan Savasanatçımızı bır daha ve gönulden şı'nda Bulgariarın bizi neden kutlarım jendiklerini anladım, çunku ARADA BIR TURGUT İNAL Balıkesir Barosu Başkanı OKURLARDAN Vezneciler Kız Yurdu öğrencileri yakınıyor Ailelerimiz bizim guvencede olmamız için bir devlet yurduna yerleşmemizi uygun gorduler. Bizim yurtta guvenli bır şekilde kaldığımızı duşunerek, içleri rahat yaşamlartnı surduruyorlar. Bu guvenin bize nasıl sağlandığını sizlere anlatalınu Geceleri etutlerde yalnız başırnıza ders çahşamıyoruz. Bunun nedenı gece ziyaretçilerl Etutlerde gecenin bir vaktınde rahat rahat ders çalısan öğrencileri rahatsız etmeye dahi cesaret edebiliyorlar. Yurdun en ust gorevlisınden, en alt kademesinde çalışan gorevlisine kadar bize sağlandığı soylenen guvenlik bu mu? Yetkililere yansıtıldığında, bunun fazla ders çalısmaktan kaynaklanan hayal urunu olduğu soyienmekte. Basına yansıtılmayan bir olay daha: 12.3.1987yi 13.3.198Tye bağlayan gece saat 03.00 sulannda kazan daıresinde bir kazanm alevlenmesiyle ciddi bir tehlike yasandı. Kazan dairesinde görevli olan Şamil EfendVnm tek basına olmeyi goze alarak girdiği gayretle yangın guçlukle sönduruldu. Bekçilere Şamil Efendi tarafmdan haber verilmesine rağmen 1500 oğrencmin hayatı tehlikeye atüarak yarduna gtdilmedi. Bu yangının neden çıktığı meçhul. Sebep bir ihmal mi yoksa yetkililerin dediği gibi teknik bir hata mı? Bunlar sorunlanmızdan sadece bir kesit. Daha yanıt istediğimiz o kadar çok soru var ku Bunların yanıtını kim verecek? Vezneciler Kız öğrencı Yurdu 'ndan bır grup öğrencı her bolumun ve sınıftn haftada bir saat "beden eğitimi" dersi var. 40 dakıkalık bir zaman içerisinde en az 45 oğrencinin derse girdiği, salon sporlarında (maç) en çok oyuncuyu bulunduran spor dalı da hentbol olduğundan, ancak 14 kişi salonda, 31 kişi de tribunde kalıyor. Bunun dışında ders harici salona girmek yasak. Bazı amaıor arkadaşlarımız, spor yapabilecek yer bulamadıklanndan, simdi sanki mahalti birer sporcu olmuslardır. Bu boyle hep surecek mi? Arkadaslarla beraber beden eğitimi oğretmeninin kapısını çaldığımızda "biz ilgilenmiyoruz " yanıtını aldık. Şubat ayı içınde Samsun'da yapılan universitelerarası Doğu grubu hentbol maçlannda universitemiz salona zor 7 kişi çıkarabilmiştir. Bizler diyoruz ki universiteyi temsil edeceksek, salon her zaman açık tutulsun, kapılarını çaldığımızda 'ilgilenmiyoruz" denmesin. ALİ HORUZ/SAMSUN Günümüzde Barolarımız ve Avukatlarımız Yann ulkemızdekı Barolar, "Avukatlar Gunü"nu (genış anlamıyla Hukukçular Gununu) kutlayacak Her yıl nısanın ılk cumartesı Avukatlar Gunü olarak değerlendınhr Hukukumuzun, adlıyemızm, kısacası yargımızın bunca sorunları varken, neyı kutlayacağız? Boyle bır gunden yararlanarak, elbette sorunlanmızı sergıleyeceğız kutlanası sorunsuzluğa ulaşmanın yollarını arayacağız Bu yazımızda barolarımızın ve avukatlarm durumunu, sorunlannı belırtmeye çalışacağız Barolar, hukukçuların avukat kesımını bır çatı altında toplayan kamu kuruluşlarıdır Barolar, avukatlarm sadece sıcıllerını tutan, sıgorta kayıtları ıle dısıplın dosyalarını, bakanlık yazışmalannı duzenleyen kuruluşlar olarak gorulmeye kalkılamaz O zaman bu ışlerı, yetışmış bır mudur ve sekretaryanın çok guzel yapması her zaman olağandır Sadece bu ışler ıçın, baro başkanı ve başkanlık dıvanı uyelen, yönettm, dısıplın ve denetım kurullan gıbı çeşıtlı organları seçmeye ve görevlendırmeye de hıç gerek yoktur Barolar, kendı meslektaşlarının hukuk alanında gelışmelennı kapalı kapılar ardında sürduremezler Hukuk, toplumumuzla bırlıkte vardır ve onunla bırlıkte yaşayan canlı bır bılımdır Hukuku toplumdan ayıramazsınız Hukukun gelışmelerını, yargının sorunlannı ve adaletın kamburlarını toplumla bırlıkte ortaya koymak, kamuya mal etmek ve çözmek konumundayız Barolar toplumun bırer hukuk okulları, avukatlar kamunun oğretmenlerı olmak durumundadır Demokratık ulkelerde bu boyfe bılınır ve boyle görulur Barolann ve avukatlarm konumunu boylece behrttıkten sonra, şımdı gelelım gerçek duruma, barolara ve avukatlara nasıl bakıldığına Ülkemızde barolar, ellerınden haklan ve görevlen alırv mış, bırçok yönden vesayete bağlanmış, derneklerden farksız duruma getınlmıştır Avukatlık Yasası, son yıllarda 6 kez değıştınlerek, avukatlık mesleğının yok olmasına eşdeğer bır durum yaratılmak ıstenmıştır Ustune ustluk, avukatlar konan vergıler (Katma Değer Vergılerı, Meslek, Tabela Vergılen, Gelır Vergısı stopajlan sıgorta pnmlerı, aıdatlar, Peşın Gelır Vergılen ve daha bırçok meslek ıçı ve dışı gıderlerı) ıle baş başa bırakılmışlardır 1987 yılının Turkıyesı nde, yargtda son derece önemlı görev surduren bu meslek mensupları hâlâ sosyal guvenlıkten, hastalık, malulıyet. kaza ve olum sıgortalarından uzak bır meslek yaşamı sürdurmektedırler O kadar kı Sayın Cumhurbaşkanı Evren'ın, bundan 56 yıl önce avukatlarm aldığmı bıldırdığı 150 200 bın lırahk avukatlık ucretlerının, aradan 56 yıl geçmış olmasına karşın hâlâ hatırı sayılan avukatlık ucretı olduğunu belırtmek ısterız Yazık kı yonetımlerın avukatlara bakışı ve avukatları değerlendırmelerı 40 yıldan bu yana hıç değışmemektedır Bugun ıçın avukatlık asgarı ucretlerı, 40 yıl ıçınde ancak %100 artarken, Turkıye'de pahalılık o tarıhten bugüne %3000 5000 artış gostermıştır Bugun Barolan adeta ıdareye tam bağımlı "avukatlar cemıyetı' halıne sokan ve avukatlığı resmı görevlerın dışında "yarı ıstenmeyen" ya da "olmasa da olur" meslek durumunda goren bazı yonetıcıler ve bu duşuncenın öbur temsılcılerı, gun gelıp de avukatlarm ellerıne kapanır ve onlardan yardım umar durumda kaldıklarında, ınanınız bundan bızım rneslektaşlarımız ve dostlarımız kaygı duyacak ve uzuleceklerdır Nıtekım hep böyle olmuştur Avukatlık, su ve hava gıbı vartığı pek hıssedılmeyen ve anlaşılamayan meslektır Ama başınıza dertler musallat olursa, etrafınızı anlaşmazlık ve suçlamalar çepeçevre çevırırse, hatta tanrı korusun bıleklerınıze kelepçe, gözlerınızın onüne demır parmaklıklar gelırse o zaman bu mesleğın ne anlama geldığı ortaya çıkmaktadır Turkıye barolan ve Turk avukatları olarak, ancak böyle hazın tabloların sergılenmesı sonucunda mesleğımızın değerının ve varlığının anlaşılmasından son derece büyuk uzüntu ve kaygı duyduğumuzu vurgulamak ısterız Devletın hukuka bağlılığı hukukun ustunluğunu kabul etme derecesı, avukatlara ve barolanna sağladığı haklar ve ozgurlüklerle olçulur Gunumuzde avukatlık mesleğı uygarlığın, hatta devletın kendıne guvenının olçusu durumuna gelmıştır Bakanlık: Köye öğretmen atandı 2031987 tarihli gazetenizde yer alan "Çocuklarımız Ne Olacak?" başhklı yazı incelenmiştir. Sıvaslmranlı, Karacaoren nahiyesi tlkokulunda 44 oğrencı oğrenim gormekte olup, gorevli 2 oğretmenden birinin 621987 tarihinde askere gitmesi uzerine, oğrencilenn oğretmensız kalmaması ve eğıtımoğretimin aksamaması ıçın 2721987 tarihinde adı geçen okula yeni bir öğretmen tayın edilmiştir. Bilginizi rica eder, saygılar sunarım. ABDURRAHMAN ÇELİKER MEGSB BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MUŞAVtR V Kim ilgileniyvr? 19 Mayıs Uni\ersitesi Eğitim Fakultesi oğrencılenyiz. Guzel bir spor salonumuz var. Spor yapılsın diye yapümış. Ancak BAŞSAĞUĞI Dürustluk, çalışkanhk, insan ve yurtseverlik simgesi; Ataturk ilke ve devrimlerinin, demokrasi ve insan haklarının yılmaz savunucusu; maddimanevi tum varhğmı halkına ve gonul verdiği Şebinkarahisar'a adayan; YENİ ŞEBINKARAHISAR GAZETESI kurucusu, sahibi ve sorumlu müduru; eski TÖS ve TÖBDER Şube Başkanı, eski SODEP ilçe başkanı, partimizin ilçe yönetim kurulu uyesi; emekli öğretmen; inanç, fikir ve eylem adamı; gazeteciyazar AIİ ÖZDEMÎR uzun suredir savaşım verdiği amansız hastalığına 24 Mart 1987 gunu yenik duştu. O'nu yureklerimize gomduk. Tum Şebinkarahisarhların, tüm yurtseverlerin başı sağ olsun. 19261987 SHP ŞEBİNKARAHİSAR İLÇE YÖNETİM KURULU ACIBİRKAYIP Merhum Alı Efendi ve merhume Emıne Hanımın oğulları, tsmet Arıturk \e Ayşe Arsun'un kardeşı, Huse>ın Arıturk, Suleyman \uva, Penhan ve Erdoğan Demıryurel'ın enıştesı, Fatma, Mehmet Özkan, Halıde ve merhum Salıh Eğılmez'ın dunuru, Cahıde, Cavıt, Alı ve Coşkun Arııurk'un dayısı. Oktav Eğılmez ve merhum Erol Ozkan'ın kayınbabası, Yaprak, Aslı. Ozgur ve Murat'ın dedesı, Alev Eğılmez ve Leyla Ozkan'ın babası, Nadıre Oğuz'un azız eşı, Edebıyat Öğretmenı, Mıllı Eğıtım Bakanlığı eskı Başmufettışlerınden ve eskı CHP Antalya Senatörlennden, VEFAT Babamız, buvuğumuz Türk Hava Yolları 'nın Yeni Hizmeti AHMET CEMALETTİN ÇETEVTAŞ'ı kaybettık Cenazesı 3 4 1987 gunu öğle namazını muteakıp Çıçekçı Camıı'nden kaldırılarak Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verılecektır ÇETtNTAŞÖZELÖZTÜRK MERCİMEKÇİ AİLELERİ ANTALYA Z U R I H ANTALYA (4 Nisan 1987'den itibaren) REŞAT OĞUZ 1 Nısan 198"7 gunu hayata gözlerını vummuştur Cenazesı bugun Ankara'da Maltepe Camn'nde kılınacak öğle namazından sonra Cebecı Asn Mezarhğı'nda toprağa verılecektır Tanrı rahmet evlesın CUMARTESI ANTALYA ZÜRİH Kalkış Vanş 09.45 12.00 ZÜRİH Kalkış 13.00 AİLESİ ANTALYA Vanş 17.25 Tarıfedekı Saatler Mahallıdır Kargo Rezervasyon Satış Burolarımız ve IATA Acentelenmızle temas edılmearH sayın yolcularımıza duyururuz VEFALILAR! Lisemizin 115. yılı, 5 Nisan 1987 pazar günü saat 14.30'dan itibaren okul salonlarında kutlanacaktır. Bekliyoruz. VEFALILAR DERNEĞİ Kızımız SEÇKEV SENA sevenlerıne merhaba dıvor TÜRK HAVA YOLLARI TURKISH AIRUNE8 SerpilYavuz OKAYBEN HtesüaL*;.^