20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 NİSAN 1987 CUMHURİYET/13 Berlin Belediye Başkam geliyor ANKARA (a.a.) Berlin Belediye Başkam Eberhard Diepgen'in, beraberinde bir heyetie 58 nisan tarihleri arasında Türkiye'ye resmi bir ziyarette bulunacağı bildirildi. Dışişleri Bakanhğı tarafmdan yapılan açıklamada, Berlin Belediye Başkanı Diepgen'in Ankara'da Dışişleri Bakanı Metin Emiroglu, Çabşma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mükerrem Taşçıoğlu ve Kültür ve Turizm Bakanı Mesut Yümaz tarafından kabul edileceği belirtildi. Türk giysileri sınavda Magazin Servisi 12. Moda ve Tekstîl Sergisi dün OTl\Tde açıldu Açıhş gününde tstanbul'a gelen 46 yabanct firmamn yetkililaine Türk tekstilcilerinin yeni ürunleri bir deflle ile sergilendi. Pazar akşamma kadar sürecek sergide yabancı atıcı firma yetkilütrine Türk giysileri gösteriiecek, çeşitli defileler Siutulucoh. Ortadirek turiztni ANTAUTA ( M . ) Turizm Bankası tarafından Antalya'nın Serik ilçesinde kurulan Belek Sosyal Turizm Merkezi'nde, yeni sezon, mayıs ayı başında açıIacak. 'verikn bilgiye göre, "ortadirek rarizm" yeri olarak bilinen Bdek Sosyal Tbrizm MerkezP nde, dar ve sabit gelirli işçi, memur ve emeklilere bu yıl da öncelik verilecek. 700obası ve 2 bin 500 yatak kapasitesi bulunan merkezde, oda ücretleri arttınldı. Yüzde 8 orarsında zam yapılan sosyal turizm merkezinde, geçen yü iki bin lira olan duşsuz ve tuvaletsiz oba ücreti 3 bin Iiraya çıkanldı. Yurtdışında Türklerin yüzde ÎO'u işsiz ANKARA (UBA) Çahşma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, yurtdışında şubat 1987 itibariyle 1 milyon 80 bin 500 Türk işçisi bulunduğunu, bunlardan 142 bin 104'ünün işsiz olduğunu açıkladı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanhğı'ndan yapılan açıklamada orana göre, en çok işsiz Hollanda'da bulunuyor. Bu ülkede bulunan işçilerimirden yüzde 35'i işsiz. Federal Almanya'da 597 bin 92 Türk işçisinden 92 bin 201'i işsizken, Hollanda'da 77 bin 700 Türk işçisinin 25 bin 500'ünün işsiz olduğu açıklandı. tztnir'defareleresavaş tZMtR (BJL) Izmir Büyüksehir Beledtyesi, "HaşanUİa Micadele" çabşmaJarını, bundan böyle ithal ilaç ve araçlarla surdürecek. lzmir'de fareler, küogramı 18 bin liradan ithal edilen bir ilaçla öldürülecek. Karasinek, sivrisinek gibi haşaratla da, kilosu 2S28 bin lira arasında ithal edilen ilaçlarla mücadek edilecek. İthal edilen öteki hasere mücadek ilaçlarının da çeyre sağlığı açısından sakınca yaratmadığını kaydeden yetkililer, Sivrisinekle AIDS bulaşması konusunda da, "Böyte bir şey yok. Bffim adaadan da öyle söylöyor. Vatantfaş bof« boşana paaige kapılnuuıa" dedi. Talat Paşa Konağı onarılıyor ÎSTANBUL (a.a.) Ittihat ve Terakki Fırkası'nın kuruculanndan Talat Paşa'nın Istanbul'da bulunduğu süre içinde kaldığı tarihi konak, Türkiye Miili Olimpiyat Komitesi idare binası olarak hizmete açılacak. "Talat Paşa Konagı"nın restorasyon ve onanm çalışmalan, mayıs ayında tamamlanacak. Onanm ve restorasyon çalışmalanna mart ayında başlanan Yerebatan Sarayı'nın bitişiğindeki tarihi konak için, yaklaşık 230 milyon lira harcanacak. Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi yetkilileri, Büyükşehir Belediye Başkanı Bedrettin Dalan'ın, tarihi "TaJat Paşa KonagY'nın anahtannı, 912 mayıs tarihleri arasında Istanbul'da yapılacak Uluslararası Olimpiyat Komitesi Toplantısı'nda kendilerine teslim edeceğini bildirdiler. ÖSYS soru kitapçıklan ANKARA (ANKA) Üniversitelerarası öğrenci Seçme ve Yerleştirme birinci aşama sınavında kullanılacak toplam 630 bin soru kitapçığımn basımına 6 nisan pazartesi günü başlanacak. ANKA1 nın edindiği bilgiye göre, soru kitapçıklarının basımı 18 nisan tarihinde tamamlanacak ve özel kuryelerle smav yapılacak ü merkezlerine gönderilecek. "Metaksan" tesislerinde hazırlanacak soru kitapçıklannın basımında görev alacak 15 eleman ise 12 gün süreyle dışan çıkmayacak. Sorulann dışanya sızdınlmasını önlemek amacıyla da Metaksan tesisleri çevresinde bölge jandarma komutanlığınca önlem alınacak. HABERLERİN DEVAMI Faiz eridî (Baştarafı 1. Sayfada) daki 100 bin lira, dönem sonunda 97 bin 975 lira oldu. Enflasyondaki bu gelişmelere karşın, mevduat faizlerinin kademeli olarak düşürülmesi de mevduat kaçışını getirdi. 26 aralık / 28 şubat dönemi itibanyla, geçen yıl yüzde 17.6 yükselen tasarruf mevduatı, bu yılın aynı döneminde ancak yüzde 3.9 artış kaydedebildi. Aynı dönemler içinde vadeli mevduata bakıldığında ise, geçen yılki yüzde 8.4'lük rakamın, bu yıl ancak yüzde 3.1'de kaldığı göriildü. Bu rakamlann, mevduatın "kaçtığını" gösterdiğini ifade eden bankacılar da, faizlerin yeniden düşürülmemesini, aksine yükselmesi gerektiğini savundular. Bankacılar, kaçan mevduatın tüketime yönelmesiyle de, enflasyonun çok daha yükseklere çıkabileceği uyansında bulundular. Emisyonun geçen sonbaharda bir sıçrama yaparak, 1.7 trilyondan 2 trilyona yükselmesi, fîyat artışlannı körükleyen nedenlerden biri. Nitekim, her yıl sonbahar aylarında yükseldiği bilinen enflasyonun trendi, geçen yılın sonuna doğru da beklendiği şekilde gelişti. Ancak, aralık ayında bir gerileme gösteıdikten sonra, bu yılın başmdan itibaren yeniden hızla yükselmeye başladı. DÎE'nin belirlediği toptan eşya fiyatlanndaki artış, aralık ayında yüzde 0.9 düzeyindeyken, bu rakam ocakta 3.6, şubatta 2.2 ve martta da 3.5 oldu. DlE'nin Türkiye Tüketici Fiyatlan Endeksi de, aynı dönemde sırasıyla, aylık 1.6, 2.9, 2.7 ve 3.7'lik artışlar gösterdi. Istanbul Ticaret Odası'nın Geçinme Endeksi ise, aralık 1986'daki 1.9'luk artışından sonra ocakta yüzde 3.6, şubatta yüzde 1.5 ve martta da yüzde 5.4 şeklinde ge lişti. Enflasyonun ulaştığı boyutlarla mevduat faizi getirisinin "negatir'e dönüştüğünü vurgulayan bankacılar, mevduat hacmindeki gelişmeleri de "kaçış" olarak nitelendirdiler. Konuyu değerlendiren Pamukbank Genel Müdür Yardımcısı Nadir Topçuoğlu, faizlerin düşürülmek yerine "yükseltmeye" gereksinmesi olduğunu belirtti. Topçuoğlu, "Yükseltme geregi, olaya ekonomik olarak bakıldığında ortaya cıkıyor. Ancak hükümet olaylara 'politik' olarak baktığından. bir yükseltme yapmayacak. Bunun yanında, yeni bir indirimin yapılacagını sanmıyorum. Hem de yılın ilk üç ayında tüm enflasyon hedefinin yansına ulaşıldıgı bir dönemde" şeklinde konuştu. GOZLEM UGUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) dolar olmak üzere iki ayrı bağış daha yaptığını da öğrendim. 500 bin dolarlık para, Bilkent Üniversitesi'ne bilgisayar alımı için İş Bankası'ndan bir isviçre bankasına "havale" edilmiş. Elimde kırmızı bir gül demeti ile Hacettepe Üniversitesi Hastanesi'ne gidip, Doğramacı'yı kendisi için aynlmış özel dairesinde ziyaret ettim Odaya girer girmez ilk sözü, "Nereden buldunuz bu beh geyı?" oldu. Bu belgeleri nereden bulduğumu söyler miydim hiç? Doğramacı'nın ayağı kınlmıştı. Kırık ayağına çivi çakmışlardı, ayağının filmine bakmamı istedi. "Ben, kalp kınklığı dışında hiçbir kırıktan anlamam" dediysem de ısrar etti. Filmleri pencereye doğru tutup baktım. Bakarken de sordum: Sayın Hocam, herkes ameliyat için Amerika'ya gidiyor, siz de ayak kınğınız için Amerika'ya gitseydiniz... Yanıtı çok hoştu doğrusu: Nasıl gideyim, param yok... Doğramacı'nın yanıtı çok zekiceydi. Birlikte güldük. İkinci sorumu sordum: Hocam, koskoca devlet, yurtdışındaki imamlara aylık ödemek için bir şeriat örgütüne avuç açmış... Sizde bu kadar para var, bu imamların aylıklarını siz ödesenize... Doğramacı, bu soruyu da şöyie yanıtladı: Ben laikim. Yine güldük. Doğramacı'nın bu zenginliği nereden geliyordu? Neydi bu zenginliğin kaynağı? Anlattı. Ailesinin Irak'ta, petrol şirketinde payları varrnış... Bu paylar, bir İngiliz şirketine devredilmiş... Para bu İngiliz şirketinden geliyormuş... "Babam derdi ki" dedi: Sağ elinin yaptığı hayırdan sol elinin haberi olmasın... Ben şimdi öbür dünyada babama nasıl hesap vereceğim? Ben de öbür dünyada gunahlannı bana havale etmesini istedim. Daha sonra Doğramacı ile "yazılmamak kaydıyla" bazı konular konuştuk... Çok, ama çok ilginç konulardı bunlar. Söz verdim, bu konuları yazmıyorum. Bu söyleşi sırasında söz döndü dolaştı, "1402'lik" öğretim üyelerine geldi. Sordum: Bir profesör kolay mı yetişiyor? Yazık değil mi bunca profesöre? Niye donemiyorlar bu öğretim üyeleri? Yanıtı şöyie oldu: Yürürlükte bulunan kanun hükumleri engellemiyorsa, bu şekilde aynlmış öğretim üyelerinin ünlversitelere, özellikle ihtiyaç duyulan üniversitelere dönmelerine, şahsen tamamen taraftanm... Ben de dilim döndüğü kadar, bu gibi işlemlerin sıkıyönetim süresince geçerli olması gereken, "geçici nitelikte bir önlem" olduğunu anlatmaya çalıştım. Doğramacı'nın yanından tam aynlıyordum ki, gözüm duvara asılı dört fotoğrafa ilişti. "Kim bunlar?" diye sordum. Bunlar, idare memuru İsmail Abacıoğlu, elektrikçi Hamdi Koçak, kaloriferci Kâmil Gölgeden ve santral memuresi Melahat Özdilek'in fotoğraflarıymış... "Bunlar, Hacettepe Üniversitesi'ne emeği geçen ve ölen işçiler, bunlann büstlerini yaptınyorum..." Doğrusu duygulandım. Sonra da Doğramacı adına kaygılanmaya başladım. Acaba, işçilerin büstlerini dikiyor diye sakın Doğramacı hakkında da birtakım etkilıler ve yetkililer gizli raporlar tutmasın! ister misiniz Doğramacı, bir dahaki sıkıyönetimde sırf bu yüzden "1402'lik" olsun... ANKARA'dan YALÇIN DOĞAN (Baştarafı 1. Sayfada) cak, işçiler ve memurlar yine altta kalacak. Fiyatlann böylesine patlamasının altında "özal'ın kalp ameliyan" yatıyor. Ameliyat nedeniyle 56 gün yurtdışında bulunması ve bu nedenle ekonomide hiçbir cesur karara gidilememesi yatıyor. 56 günlük süre içinde, birkaç devlet kurumu bir kez ekonomik paket" hazırlıyor. Ne var ki hiçbiri "yürürlüğe giremiyor". Çünkü, "karar alacak kimse yok". Siyasal anlamda karar alacak kimse bulamıyor paketleri hazırlayan bürokrasi, örneğin ne kamu harcamalarında kısmtıya gidilebiliyor ne de belediye ve diğer fonlann harcamaları azaltılabiliyor. özal'ın yurtdışında kaldığı süre içindeki fiyat artışlannı büyük ölçüde bu harcamalar hızlandırıyor. Karar alamayışın, musluklann kısılamayışın faturasını elbette önce halk ödüyor. Dpha sonra "özal'a ödettirmek" üzere... 56 gün içinde neden cesur ekonomik kararlara gidilemiyor? Çünkü, herkes "kendi siyasal geleceğini" düşünüyor. Özal giderken "hükümette ve partide değişiklik olacak " demişti ya... Işte, "Aman ben bir ters karar âttrsam, bizim koltuk gidebilir" kaygısı, ANAP iktidarım şimdi daha ağır birfaturayla karşı karşıya bırakıyor. Iş sadece "enflasyon patlamasıyla" da kalmıyor. Türki Özal: Kış azdırdı (Baştarafı 1. Sayfada) Kış şartlannın çok ağır olmasından dolayı fada fiyal yükselmeleri kaçınılmaz olmuştur. Özellikle tüketim mallarında böyle oldu zannediyorum. Genel eğilim öniimiizdeki aylarda diizelecek." "Enflasyon hedefinin bu yıl yüzde 20 olduğunu söylemiştiniz. Ama şimdiden yüzde 9.6'yı SHP, Anayasa Mahkemesi 'ne gidiyor Kurtarma iptal davası ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) SHP, Cumhurbaşkanı Vekili ve TBMM Başkanı Necmettin Karaduman'ın onayıyla yürürlüğe giren "Şirket Kurtarma Yasası" için Anayasa Mahkemesi'ne gidecek. TBMM'deki görüşmeler sırasında yoğun engelleme yapılan yasa için Anayasa Mahkemesi'ne yapılacak başvuru dilekçesini hazırlamak üzere SHP Meclis grubunda bir komisyon oluşturuldu. SHP Grup Başkan Vekili Cahit Turum, çoğunluğunu Plan ve Bütce Komisyonu üyelerinin oluşturduğu bu komisyonun başvuru gerekçesini en kısa sürede tamamlayarak Anayasa Mahkemesi'ne ileteceğini söyledi. Yasanın genel kuruldaki görüşmelerinde bu konuda görüşlerini açıklayan Genel Başkan Yardımcısı Aydın Güven Giirkao'ın da görev yapacağı belirtildi. Komisyon başkanlığını Scyfi Oktay yapacak. Topçuoğlu, mevduattan kaçışlann başladığını, bir bölümünün de döviz tevdiat hesaplanna dönüştüğünü de hatırlatarak sözlerini şöyie sürdürdü: "Mevye'nin yıllardır sıkı fıkı ilişki duat faizlerini uzun süre yüzde kurmuş olduğu üç uluslararası 50'lerde tutarak, bu sınır çevrekuruluş, Dünya Bankası, IMF ve sinde bir psikoloji yaratmak ilk OECD, son 56 gün içinde arka hataydı. Bu oranı çok hızlı bir arkaya raporları dayıyor "Sizin şekilde indirmek de ikinci hata dış borç yükünüz gittikçe ağırla oldu. Bunlann sonucunda mevşıyor." Her üç kuruluş da ağız duatın kaçtşı, kaçınılmaz oldu." Sözlerine, "Ortaya çıkan bu birliği etmişçesine özal'ı artan dış borç yükü nedeniyle eleştiri enflasyon rakamlanna ragmen yor. Başbakan özal, "dış ekono faizlerde indirim yapmak. ancak mik ilişkileri" ne zaman günde 'mutlaka bir indirim yapacağım' me gelse, hemen "Türkiye'nin mantığıyla olabilir ya da, belirkredi itibannın arttığından" söz lenen enflasyon rakamlannın ediyor. Ancak, üç önemli kuru reddiyle" diyerek başlayan Ulusluşun özal'a yönetik bu eleştiri lararası Endüstri ve Ticaret Banleri "Türkiye'nin kredi itibanna kası Genel Müdür Yardımcısı Bülent Şetıver de, kaçan mevdugölge düşürmeyecek ıwı?'L. özal iktidara gelirken "hep atın, enflasyonda yeni patlamaekonomi" diyordu. 1983 sonba lara yol açabileceğine dikkat harında topladığı oylarda belki çekti. "Hazine bonosu ve devlet kendisinin bu yönü ağır basıyor tahvilleri faizlerini bir türlü kenve iktidar yolu kolaylaşıyordu. di istediği düzeye çekemeyen hüAncak, son aylarda "ekonomiy kümet in, mevduat faizlerini de lepek o kadar ilgilenmediği" çe önceden planladığı düzeye çekeşitli kaynaklarca belirtiliyor. Ör büeceğine inanmıyorum" diyen neğin, dış politikayla oynamayı Şenver, devlet borçlanmalan fadaha çok seviyor. tç politikada izleriyle, enflasyon ve mevduat polemiklere girmek, kendisini faizi arasında "ucunım" yaradaha çok neşelendiriyor. Ekono tılmaması gerektiğini savundu. mik içerikli toplanhlara eskisi giIktisat Bankası Mevduat Mübi başkanlık etmekten hoşlanmı dürü Gökhan Cansen de, enflasyor. yondaki yükseliş sonucu, reel faBaşbakan seçildikten sonra, izin "negatife dönüştüğünü uzun süre "ekonomik bir ifade ederek, "Bu böyle giderse teknisyen"1 gibi davranan özal, mevduat gelmez" dedi. Türk Liözellikle son bir yıl içinde "siya rası mevduatlarının giderek dösetin aynasında" boy göstermek viz tevdiat hesaplarına dönüştüeğilimi taşıyor. ğünü hatırlatan Cansen, faizleBu da kendisine pahalıya mal rin yeniden düşürülmesiyle mevoluyor. Içerde "enflasyon fatu duat kaçışının hızlanacağına dikrası", dışarda "dış borç fatura kat çekti. "Ancak, bütçe açığı böyle gittikçe faizlerin yükseltilmesi de olanaksız görünüyor" diyen Cansen, şöyie konuştu: "Faizlerin yeniden yükseltilbuldu. Ne dersiniz?" sorusuna mesi, zaten yüksek olan bütçe da Özal, "Olur. Olur. Ama aşa açığını körükler. Aynca, kredi gı iner merak etmeyin" yanıtını faizlerinin de yeniden tırmanmaverdi. sına yol açar." SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, İTO'nun mart ayma ait enflasyon rakamını 5.4 olarak belirlemesi konusunda "Çok dd (Baştarafı 1. Sayfada) di bir durumla karşı karşıyayız" İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkederken, Özal'ın bu rakamlan kış koşullarına bağlamasmı ise, mesi'nin 30.30.1987 tarih "gayri ciddilik" olarak nite ve 1987/82 mütalaasıyla toplattırılmasına karar verilen Cinsel lendirdi. Sorunlar kitabının yazan Dr.' SHP Genel Başkam Erdal Haydar Dümen, "Mahkemenin înönü, genel merkezde dün dütoplattınna karanna itiraz edezenlediği basın toplantısında bir ceğim. 15. baskısına kadar en soru üzerine enflasyon rakamlan ufak bir yasal kovuşturmaya dakonusunda şunlan söyledi: hi ugramayan kitabımın, 1987 "Çok ciddi bir dunım karşı yılmda topiattınlması, Türkiye'sındayız. Önce aşağıya iniyor gi nin nereden nereye geldiğini gösbi gözüken enflasyon bu sistem teren güzel bir ömek" dedi. le daha sonra önlenemez bir tırmanışa geçiyor. Bu ekonomik Şu anda Türkiye'deki 100 bin sistemi uygulayan diğer ülkeler ailenin elinde bulunan Cinsel Sode de aynı dunım oldu. Bu sis runlar kitabında yazılan bulutem sonunda bunu uygulayan ik nan uzmanlar ise şunlar: tidarlan da götürdü. Hükümet Prof. Dr. Rasim Adasal, Prof. bu yıl enflasyonu ynzde 20 olaDr. Süreyya Atamal, Prof. Dr. rak öngormüştü. Bu tahmini Rıdvan Cebiroğlu, Prof. Dr. Süenflasyon rakamına göre de iş leyman Velioğlu, Prof. Dr. Fuat çilere toplusözleşmelerle çiftçile Aziz Göksel, Prof. Dr. Turan Orre tavan ücretlerle, memurlara nek, Prof. Dr. MeKh Özen, Prof. Dr. Cahit Özen, Prof. Dr. Ayhan katsayıyla o kadar artış yapümıştı. Oysa şimdi 3 aydaki artış yüz Songar, Dr. Aydın Uluyazman, Dr. Cafer Yıldıran... de 1214'ü buldu. Yıl sonunda yüzde 40'ı aşacak. Enflasyon büyük bir tırmanışa geçti. Bu tırmanma durmaz." (Baştarafı 1. Sayfada) Inönü, Özal'ın enflasyon rakammm yüksekliğine çetin kış ko su, belediye meclisinde, sosyal şullanm gösterdiğini anımsatan demokrat ve Hıristiyan demokgazeteciye, "Bu gayri ciddi bir rat üyeler arasında tartışmaya yaklaşım, yaz kış her yıl oluyor. yol açtı. Dunım son derece ciddi, özellikSonuçta, Nâzım Hikmet'in, le işçi, memur, çiftçi, emekliler "Yaşamak, bir ağaç gibi tek ve açısından tahmin edilenin çok hür ve bir orman gibi kardeşçeUstüne çıkacak enflasyon rakam sine / Bu hasret bizim" dizelerilanna göre çalışan kesime gerekli nin anıta hem Almanca hem artışlann yapılması şarttır" yanı Türkçe yazılmasına oybirliği ile tını verdi. karar verildi. Sosyal Demokrat Kadınlar Grubu 'nun verdiği yemefe SHP Genel Başkam tnönü 'nün eşi Sevinç İnönü de katüdı. Yemekte bir konuşma yapan Uğur Mumcu, "lıtica diye adlandınlan bu gruplann kaynaklarmt sergüemek Atatürk ve sHah arkadaşlanna karşı bizim kuşağın bir namuz borcudur'" dedi. Mumcu, Rabıta'yı anlattı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) L'gur Mumcu, Sosyal Demokraı Kadınlar Grubu'nun dün BuK'ar Palas'ta verdiği yemekte Rabıta'yı anlattı. Mumcu, SHP Genel Başkanı Erdal Inönü'nün eşi Sevinç lnönünün de katıldığı yemekte, "Faysal'ın amacı tslam halifesi olmak" dedi. Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin yurtdışındaki bütün Islamcı kuruluşların tek hedefi haline geldiğini söyleyen Mumcu, "İrtica diye adlandınlan bu gruplann kaynaklannı ser "Kral FaysaPın aıııacı Islam halifesi olmak" gilemek Atatürk ve sılah arkadaşlanna karşı bizim kuşagın bir namus borcudur" diye konuştu. Gazetemizde çıkan yayınlara karşı suçlamaların "Atatiirkçüyüz" diyenler arasında çıktığım, 1976 yılmda Pakistanda yapılan bir toplantıda hilafetin ilanmın kararlaştırıldığını söyleyen Mumcu, "Bu belgelerden sonra hâlâ Alatiirkçüyuz di\enlerin Anıktabir'e giderek özür dilemeleri, şeref defterüıe 'özür diliyoruz' diye yazmalan gerekir" dedi. Rabıta'nın 1%2'de Kral Faysal tarafından tslam enternasyonalini ve şeriat uygulanan devlet duzenini kurmak amacıyla kurulduğunu anlatan Mumcu, şunlan söyledi: "Türkiye'de birden bire artan dini yayınlann ne amaçla ve hedefle oldugu. son on yıldaki Atatürk e saldınlann ne amaçla yapıldığı bugun belli artık. Faysal'ın amacı ıslam halifesi olmak. Bu amaçla bütün marifetlerini dokuyor." Mesaj cesaret verici (Baştarafı 1. Sayfada) ğı yolunda beliren çebşkılerle bağlantılı olarak, Akıman'ın Papandreu'ya "diplomatik bir metin" vermedığı, ancak bir dizi "yazılı notlann söz konusu olabilecegi" Atina'daki diplomatik gözlemciler arasında tartışma konusu oldu. Yunan hükumet sozcusu Yannis Rubatis, özellikle Yunan gazetecilerinin bu yöndeki sorularını yanıtlamaktan kaçındı. Gazeteciler, Yunan hükümetinin önerdiği "Kıla sahanlıgı sonınu >iln\z Lahey'de çöıüm bulabilir" göruşunden uzaklaşıldığına dikkati çekerlerken, "Niçin açık açık biz Türkiye ile aramızdaki sonınlann topluca çözümlenmesi için divalog istemiyoruz" şeklinde bir açıklama yapılmasından ısrarla kaçınıldığına dikkati çektiler. Bu arada Yunan Dışişleri Bakan Yardımcısı Yannis Kapsis ile ilgili önceki gün sağ eğilimli "Vradini" gazetesinde çıkan iddialar, dün hükümet sözcüluğu tarafından yalanlandı. Vradini bu haberinde, Türkiye ile Yunanistan'ın savaşın eşiğine getirilmesindeki tek sorumlu kişinin Kapsis olduğunu öne surmuştu. Gazeteye göre, Kapsis bundan 20 gun önce buyükelçi Nazmi Akıman ile yaptığı görüşmede, Yunanistan'ın çokuluslu Kuzey Ege Petrolleri şirketini millıleştırdikıen sonra 28 martta sondaj işlemlerine başlayacağını söylemişti. Bunun üzerine de Hora gemisinin Turk karasulan dışında petrol aramalanna başlayacağı açıklanmış, iki ulke arasındaki ilişkiler krize sürüklenmişti. Vradini gazetesi bu sonuca onemle dikkat çekmişti. Hükumet sözcüsu Yannis Rubatis, tesadufen 1 nisanda yayımlanan bu haberi yalanlarken, "L'manm bu Vradini gazelesinin 1 nisan şakasıydı" dedi. "Kapsis, Sayın Akıman'a boylc bir şe\ söylemedigi gibi, soylemiş olduklannın da Sa>ın Akıman tarafından yanlış anlaşılabilecegine olanak >eremi\onım. t'stelik gonişme, Nradini'nin razdığı gibi başbaşa degil, dışişlerinden bir yetkili >e Türk büyukelciliğinden de bir görevlinin hazır bulunmasıyla gercekleşmiştir" şeklinde konuştu. Öte yandan Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu, dun beklenmedik bir açıklama yaparak, hafta sonunda yapması beklenen Norveç ve tsveç ziyaretlerini enelediğini duyurdu. Yunan hükümet sözcüsü Papandreu'nun söz konusu resmi ziyaretlerinin ertelenmesini, "Başbakanın şu anda ülke dışında bulunmaması gereğine" bağladı. Atina'daki siyasi gözlemciler, Papandreu'nun Norveç ziyaretinin, ertelenmesinin Türk Yunan ilişkilerindeki son gelişmelerle bağlantıh olduğuna inanıyorlar. SHULTZ'UN ÇAĞRISI ABD Dışişleri Bakanı George Shultz, Ege'de yaşanan TürkYunan krizinin hemen ertesinde önceki gün New York'taki "Onasis Helenik Araslırmalar Merkezi"nin açılışını yaptı ve burada yaptığı bir konuşmada Türkiye ile Yunanistan'ı "aralannda aynlık yaraUnaktan kaçınmaya" çağırdı. George Shultz, konuşmasında TürkYunan anlaşmazlıklanna değindi. Her iki ülkenin de NATO"nun Güney kanadı açısından değerli müttefikler olduğunu belirten Shultz, "Türkiye ile Yunanistan arasında ciddi görüş aynlıklanmn bulunduğu bir sır değildir. Buna karşılık, diğer müttefik ülkelerin gözünde bu aynlıklar her iki ülkenin Batı açısından taşıdıkları önemin gerisinde kalmaktadıriar" dedi. ABD Dışişleri Bakanı, sözlerine devamla "Rakiplerimizin bizi zayıflatmak amaayla istismar edebilecekleri aynlıklar yaratmaklan kacınmak önem taşımaktadır. Kim olduğumuzu. neyi paylaştıgımızı hatıriadığımız zaman NATO ulusları daha güçlü olacaklardır" şeklinde konuştu. Diyaloğa (Baştarafı 1. Sayfada) rekeılılik konusunun diyaloğun yöntemine kayması bekleniyor. Geçmişte TurkYunan diyaloğu uzun bir sure iki ulkenin dışişleri müsteşarlan duzeyinde yurülülmuş, aynca dışişleri bakanları da duzenli aralıklarla çeşitli uluslararası toplantılarda bir araya gelmişlerdi. Dışişleri bakanları arasındaki görüşmeler 1983 yılmda KKTC'nin bağımsızlık ilanından sonra kesilmişti. Genel sekreterlerin buluşmalarından önce de teknisyenler düzeyinde bir dizi temas yürütülmüştü. İki ülke arasında yürütülen temaslarda diyaloğun başlaması yolunda bir görüş birliğine vanlması halinde tarafların diyaloğun yürütüleceği yöntem üzerinde de anlaşmaya varmaları gerekiyor. Alınan bilgilere gore, Ankara, bu konuda topu Atinaya atmış bulunuyor. Buyükelçi Akıman'ın Yunan Başbakanı Papandreu ile yaptığı görüşmede Ankara'nın diyaloğun yöntemi konusunda her turlu öneriye açık olduğu goruşunu ilettiği bildirildi. Öte yandan, TürkYunan ilişkileri ortaya çıkan sürpriz yumuşama ha\ası Ankara'da ihtiyatla iyimserlik kanşımı bir ha\a yaratmış bulunuyor. Papandreu'nun Akıman'ı Atina'ya döner dönmez kabul etmesi, aynca bu hafta sonu Norveç'e yapacağı geziyı ertelemesi Yunan tarafırun yumuşama ha\asını surdurme isteğini gösteriyor. Ancak, Papandreu'nun bu yönelişinin gerisinde "hangi hesabın >atlığı", bir başka deyişle Yunan Başbakam'nın Turk tarafını köşeye sıkıştırmak için taktik bir manevraya mı girdiği, yoksa samimi bir diyaloğa mı yoneldiği henüz Ankara'da da açıklık kazanmış değıl. Ankara, bu aşamada diyalog surecinı canlı tutarak, Papandreu'nun gerçek niyetini kestirmeye çalışıyor. Buyukelçi Akıman'ın önceki gun Papandreu ile yaptığı göruşmeden alınan izlenim de Yunanı^ıan Başbakam'nın bir "ön diyaloğa" girmeye hazırlandığı yolunda. 15 baskı Islam Kalkınma Bankası ile ilgili sözleşmemn Bülent Ecevit tarafından MSP ile koalisyon döneminde imzalandığını belirten Mumcu, "Amerika'nın Türkiye için özlediği rejim Pakjstan'daki gibi bir rejimdir ve hilafet yeniden getirilmek isteniyor. Bu amaa ilan edenlerie açık işbirîigi yapmaya da Atatürkçülük deniliyor" diye konuştu. "Bilmiyorum, hatıriamıyorum" biçimindeki sözlerin kendisine Yassıada'daki eski bir başbakanı anımsattığım ifade eden Mumcu, "Alatürkçülüğün intikamı böyle olur" dedi. Rabıta'nın yurtdışındaki Türk imamlarına, döviz sıkıntısı nedeniyle maaş ödediği biçimindeki açıklamaları da eleştiren Mumcu, "Milletvekili eskileri ataşe diye atanmadı mı? Halft Narin. Başbakanla geziye çıkınca ne kadar döviz harcanıyor onu soralım. Madem oyle, büyükelçilerin, askeri ataşelerin parasını da NATO ödesin, NATO uyesiyiz" biçiminde konuştu. Para veren altın bulsun zihniyetinin tşportaa zihniyeti olduğunu söyleyen Mumcu, "Bir işportacılık laik cumhuriyete yakışmaz" dedi. "Bilmiyorum duymadım" denilen şeyieri biienlerin, duyanlann olduğunu söyleyen Mumcu sözlerini şöyie sürdürdü: "Duyanlar bunu bilinçli yapıyorlar. Türkiye'nin dış politikası, doletler hukukuna göre değil, şirketler hukukuna gore yönetiliyor. Davos'ta Başbakanı, Papandreu ile ENKA bir 'araya getirdi. Dışişleri Bakanı'nın yerinde olsam, bnnu kariyerime yakıştıramam, istifa ederim." Sosyal Demokrat Kadınlar Grubu'nun davet ertiği kadınlar yemeklerini "6 ok" biçiminde dizilmiş masalarda yediler. Tek tip öğrenci derneğî geçerli olabileceğini söylediler. ANAP'lı komisyon üyeleri ise, öğrenci derneklerinin faaliyetlerinin 12 Eylül öncesinde olaylara neden olduğunu öne sürdüler ve tek dernek uygulamasını savundular. Milli Eğitim Komisyonu'nda aynı konuda SHP'li ve ANAPlıların verdiği ayrı ayn yasa önerileri birleştiriİerek görüşüldü. Görüşmeler sonunda benimsenen metne göre her üniversitede bir öğrenci derneği kurmak ve üye olmak için rektörlüğün izninin almması koşulu kaldınlacak, her üniversitede bir üniversite derneği kurulacak, dernek kurucu üyeleri arasında üniversitenin bütün yükseköğretim kurumlarınm birer temsilcisinin bulunması zorunlu olacak, dernek, üniversiteye bağlı yükseköğretim kuruluşlannda şube açabilecek, her öğrenci, derneğin doğal üyesi sayılacak. Derneğe uye olmak istemeyen öğrenciler, yazılı olarak şube başkanlığına başvuracaklar. Dernek üyeliği için ödenti koşulu aranmayacak, dernek organları üyelerin salt çoğunluğu iie seçilecek, dernek, rektörün ya da görevlendireceği bir yöneticinin gözetim ve denetiminde çalışacak. Bu yasa Resmi Gazete"de yayımlandığı tarihte halen mevcut olan derneklerin tüzelkişilikleri sona erecek. SHP'li Canver, komisyonda mevcut derneklerin kapatılmasına karşı çıkarken, "Türkiye hep böyledir. Biri gelir, silbaştan yapar. Kazanılmış hak diye bir kavram yok. Oysa öğrenciler ne zorluklârdan geçerek bu noktaya geldiler. Ama şimdi onlan yok sayıyoruz." dedi. Üniversite öğrenci dernekleri ile ilgili yasa önerisi, daha sonra TBMM Genel Kurulu'nda görüşülecek. (Baştarafı I. Sayfada) mak için rektörlükten izin alma koşulu kaldırıldı. Ancak, bu kez her üniversıtede tek dernek ve bütün öğrenciler için doğal üyelik koşulu getirildi. Milli Eğitim Komisyonu'nda benimsenen öneri aynen yasalaştığı takdirde, mevcut öğrenci dernekleri kapatılacak. Komisyonda yoğun tartışmalara yol açan önerinin görüşülmesi sırasında SHP'liler, tek dernek ve mevcut derneklerin kapatılması hükiımlerine karşı çıktılar. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Metin Emiroğlu ise, daha çok öğrencinin dernek faaliyetlerine katılmasını amaçladıklarını bildirerek, tek dernek uygulamasının antidemokratik olmadığı göruşünü savundu ve "Gruplar, tabanda alternatiflerini yaratırlar" dedi. SHP milletyekilleri Yusuf Demir, Bahriye Üçok, Ciineyt Canver ve Ömer Necati Cengiz, tek dernek uygulamasının totaliter ülkelerde olduğunu, kendiliğinden üyeliğin ise sakıncah bir uygulama olduğunu belirterek, üyeliğin ancak serbest irade ile Barış Doğramacı (Baştarafı 1. Sayfada) lamamen taraftar" olduğunu söyledi. Doğramacı, 1402'lik öğretim üyelerinin "özellikle ihtiyaç duyulan üniversitelere dönmeleri" görüşünde olduğunu da sözlerine ekledi. Prof. Doğramacı'nın Bilkent Üniversitesi'ne yaptığı 2.5 milyar liralık bağış dışında, ayrıca bu üniversiteye bilgisayar alımı için 500 bin dolar daha yardım yaptığı da belirlendi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle