19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
umhuriyet Sahibr. Cumhuriyct Matbaacüık ve Gazoecilik TUrk Anonim Şirkcti adına Nadir \»di • Genei Yayın MüdürU: H r a n Ctmai, Müessese MUdUrU: EBIIIM UşaklıgB Yazs l?!en Müdurü: OUy Gonnuân, • Haber Merkczı Müdürt): Y»lçııı"B«ytr, Sayfa Düzeni vjDetmeni: AH Ac»r, • Timsılcıler ANKARA: Dojtn, İZMİR: Hikmet Çettakajo, ADANA: Cds! ! r tstanbul Habolen: Reba öz, Dış Haberler: Eıgmı Bakı, Ekonoraı: Offlun UUg«y, KUItUr: Cetal Üstcr, Magann: Mehmet Yışiıı, Spor Danışmanı: AMolkadJr Ybcdmu, Düzeltme: Refik Durbaj, BıliınEğıtıır. 'u Alp*>, lfSer.dta: Şdkrm Kcttad, HaberAraşünna: Ufok Gödranfr, Yurt Haberten: >ccdct Dogan Koordınalöc Ahmct Korabao, • Maiı lşkr. Erol Erkat, • Rfklam: Ay?e TonıaEk Yay.nlar: Hülyı Akjol # Idare: Hüscyin Garer. Ijleıme: öoder ÇcUk, Bilgıt$lan: NaU IBIL Basan ve Yayan: Cumhuriyeı MatbaacUık ve Gazetecılik T.A.Ş. TUrk Ocagı Cad. 39/41 Cajaloglu, 34334 lst, PK. 246laanbul, Tel: 512 05 05 (20 hat), Teloc 22246 • Bümlar Ankın: Ziya GOkalp Bulvan Inkılap Sokak No: 19/4, Tel: 133 11 4147, Telra 42344 • bmln H. Zıya Bulvan, 1352. Sok 2/3, Tel 25 47 0913 12 30, Telex: 52359 • Aduu: fnönü Cad 119 Sok. No: 1 Kat 1, Tel: 1455019731. Tetoc: 62155 TAKVİM 28 NİSAN 1987 Imsak: 4.23 Guneş: 6.01 Ögle: 13.06 Ikindi: 16.55 Akşarrr 20.03 Yatsı 2! 34 >BD Insan Hakları Avrupa Bölge Ofısi Türkiye'yi suçladı Siyasi mahkuma 1/ işkence yapılıyor Ofîsin İnsan Hakları ve însancıl îlişkiler Masası görevlisi Douglas Wake, "Sorgulama sırasında polis, Türkiye'de insanlara zalim davranıyor ve işkence ediyor. Bizim görevimiz dünyanın neresinde oîursa olsun işkenceye karşı olmaktır. Çünkü biz insanların düşüncelerinden ötürü sorgulanmularına ve işkence edilmelerine karşıyız" dedi. HİKMET ÇETİNKAYA WASHINGTON ABD Dışişleri Bakanlığı lnsan Hakları Bölge Ofısi'ne bağlı tnsan Hakları ve Însancıl Îlişkiler Masası görevlisi Douglas Wake, Türkiye'de cezaevlerindeki mahkum ve tutuklulara kötü muamele yapıldığını, bu konuda ellerinde gerçekleri kanıtlayan belgeler bulunduğunu belirtti. Wake, "Biz Türkiye'nin demokrasiye geçmesinden memnunluk duyuyoruz. Ancak ülkenizdeki işkence olaylannı yakından izliyoruz. Hâiâ Türkiye'de siyasi suçltılara işkence edüiyor" dedi. Douglas Wake, ayrıca Bulgaristan'daki Turk azınlığın adlannın değiştirümesini, din özgürlüklerinin ellerinden alınmasını, Türkçe konuşmalannm yasaklanıp baskı altında tutulmalannı "en ciddi insan haklan olayı" olarak nitelendirdi. Douglas Wake, Dışişleri Bakanlığı Ofisi'nde yaptığımız görüşmede Amerikan elçilikleri ve değişik ilişkiler yoluyla diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye'den de siyasal, ekonomik ve sosyal bilgiler akışı sağlandığını belirterek şöyle konuştu: "Bilgi aklarımın yanı sıra Amerikan Dışişleri Bakanlığı İnsan Hakları ve însancıl İlişkiler Masası'ndan gorevliler Türkiye1 ye gitti. Hazırladıkları raporu bölüm başkanı olarak bana sundular. Biz İnsan Hakları Bölge Ofisi olarak Türkiye'deki bu olayları değil, bilgi aktanmtannı ve basın yoluyla edindiğimiz bilgileri yani verileri birleştirip incelemeye koyanz. Hemen belirtmek isterim ki, Türkiye'de demokrasiye gecilmesinden büyük memnunluk duyuyor ve yakından izliyoruz. Elimizdeki son raporlar politikacılann, bilim adamlannın, gazetecilerin, yazarların ve tıhn aydınlann insan haklan konusunda gösterdikleri hassasiyet Türkiye^ de demokrasinin iyi bir yöriingeye oturacağını göstermektedir. Ancak problem olan konu, siyasi mahkumların bulunduğu hapishanelerdeki durum. polisin insanlar üzerindeki baskısı ve gözaltına alınmalardaki işkence olaylandır. Ben size bunu söylerken, üst düzeydeki polis yetkililerinin işkence yaptıklarını kastetmiyonım. Alt düzeyde, yani sorgulama sırasında polis Türkiye'de insanlara zalim davranıyor ve işkence ediyor. Bizim görevimiz dünyanın neresinde olursa olsun işkenceye karşı olmaktır. Çünkü biz insanların düşüncelerinden ötürü sorgulanmalanna ve işkence edilmelerine karşıyız. Bu yüzden işkence bizim için endişe verici konulardandır." Douglas Wake bizimle görüşme sırasında "Söylediklerim belgelere dayanan görüşümüzdür" tümcesini yineleyerek şunları söyledi: "Eğer sorgucular, yani uygulayıcılar, daha ivi yetişse ve egitilse bu gibi problemler ortadan kalkar, bunun için polis ve cezaevi görevlileri işkencenin var olduğu ülkelerde daha iyi eğitilmelidir. İşkence olan her ülkede egitim konusunun eksikliği görülmektedir. Bunun için şikâyetleri araştırmada bir yontem geliştiri!melidir. Size bu anlattıklanm Amerika Dışişleri Bakanlığı İnsan Hakları Avrupa Bölge Ofisi, İnsan Haklan ve İnsancıl İlişkiler Masası'nın onerileridir. Biz bir ülke ile böyle tartışmalara da girmek istemediğimizi hemen belirtelim. Çünkü ofis olarak göruşlerimiz değişik yorumlara ve özelliklere politik tartışmalara yol açabilir." Douglas Wake, konuşması sırasında yine sık sık "Türkiye'nin demokrasiye geçmesinden memnunluk duyuyoruz" dedikten sonra görüşlerini şöyle sürdürdü: "Bakın size bir şey anımsatmak istiyorum. Belki bunu siz de biliyorsunuz. Çünkü Türkiye'den geldiniz ve orada gazeteci olarak çalışmaktasınız. Bugün sizin iiikenizde 'işkence var' diyeni de gözaltına alıp işkence ile sorguluyorlar. Bunlar Turkiye Büyük Millet Meclisi'nde, gazetelerde. haftalık dergilerde, açıkoturumlarda sık sık tartışılıyor. Kimi gazeteciler işkenceci itirafçdarla konuşuyorlar. Onların ağızlanndan nasıl işkence >aptıklannı )>azı>orlar. Siz bunu bugün Türkiye'de tartışıyorsunuz. Demek ki ülkenizde işkence var. İşkence olmasa yazümaz ve tartışılmaz. Bizdeki raporlar ve belgeler de Türkiye'de işkence olaylarını kanıtlıyor. İşkencecinin suçu cezasız kalmamalıdır. Bunu topluma göstermek lazımdır. Bu böyle olunca işkence olayları yavaş yavaş azalır. İşkenceci özür dileyerek kendini temize çıkarmamalıdır. Üst taraftaki görevli. o eğitimsiz bir polistir, dememelidir. Başta söylediğim gibi tüm iş eğitim ve yetiştinne yöntemidir." Wake, ülkelerdeki insan hakları liderlerinin işkence konularına karşı çıkmalarını, insan haklarını savunmada önderlik etmelerini de istedi. Wake daha sonra sözlerini şöyle noktaladı: "Türkije'de yargı organlan bağımsızdır. İnsan Haklan Avrupa Ofisi olarak biz müdahale etmemeye ozen gösterdik. Ama açıklıkla her zamanki tutumumuzu gösterdik. Bizim ofis olarak görüşümüz şudur: İnsanlar düşüncelerinden ötürü yargılanmamalıdırlar." "Abdi İpekçi" ödül törenleri tına (Cumhuriyet) TürkYunan dostluğu ve halklarmm yakmlaşmasım öngoren "Abdi tpekçi" odulleri bugun Atina'da Yunan Gazeteciler Cemiyeti'nde düzenlenen törenlerde dağıtılacak. Ödüllerini almak için Atma'ya gelen 8 Türkün arasmda Refık Güley, Neşet Kırcalioğlu, Behçet Aysan, Dinçer Sümer, Mahmut Alptekin, Hakkı Özkan, Nedim Gürsel ve Cengiz Çandar bulunuyor. Törenleri izlemek için ise çeşitli gazetelerden toplam 8 gazeteci Atina'ya geldi. Dün Atina'ya gelen "Tiirk kafilesi" Atina'daki "Abdi İpekçı'' sekreıeryası adına Andreas Politakis ve TurkYunan Dostluğu Heyeti başkanı unlü sanatçı Mikis Theodorakis tarafından karşılandı. 24 kişilik Turk kafilesi dun, tarihi Akropolis'i ziyaret ettiler. Bu arada Buyukelçi Mazmi Akıman ile de bir tanışma ziyaretmde bulunan davetliler, bugun başlayan ve perşembe gunüne kadar sürecek olan törenleri izleyecek. ABD'deki nükleer reaktörler fjf/ashington (a.a.) VV ABD'deki nükleer reaktörlerden 14'unün her birinin, 1986 yılı içinde en az 50 kez anzalandığı açıklandı. Nükieer reaktörler konusunda kamuoyu yararına araştırmalarda bulunan "Public Citizen" kunıluşunun yaptığı araştırmaya göre, federal hükümetin reaktörlere ruhsaı çıkaran ve denetleyen daıresine (SRC), 1986 yılmda 3 bin arıza bildirildi. "Public Citizen" kuruluşu, hükümetin 1986 yılı için nükleer reaktörlerdeki anzaların sayısını rapor halinde yayımladığında, bu sayının daha da yükseleceğini ileri sürdü. Virginia eyaletindeki bir nükleer reaktörde, geçen aralık, ayında meydana gelen bir kazada, çelik bir bonınun patlaması sonucu, 8 işçı yaralanmış ve bunlardan 4'u daha sonra ölmüştü. Bülent Dikmener haber ödüUeri dağıtddı İstanbul Haber Servisi Bülent Dikmener haber ödülleri dün törenle dağıtıldı. Jüri tarafından Cumhuriyet'te yayımlanan "Rabıta Olayı"yla yılın "örnek gazetecisi" ilan edilen Uğur Mumcu'nun odülünü Genel Yayın Müdürümüz Hasan Cemal aldı. Mumcu, annesinin rahatsızlığı nedeniyle İstanbul'a gelememişti. Tören sırasında Uğur Mumcu'nun annesinin ölüm haberi geldi. 27 Nisan 1979 tarihinde genc yaşta ölen, gazetemiz Yazı İşleri Müdürü Bülent Dikmener'in anısına düzenlenen "Bülent Dikmener Haber Ödülü"nü "Zeynep'e 52 Milyonluk Hediye, Jaguar 1986" haberiyle kazanan Güneş Gazetesi muhabiri Httseyin Can ödülünü Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nezih Demirkent'ten aldı. "Kral'm Peynirhanesi" başlıklı haberiyle "Jüri Özel Ödülü'"nu kazanan Hürriyet Gazetesi"nden Uğur Dündar da ödulünü jüri üyesi Soner Girgin'den aldı. "Anadolu Basını Jüri Ozendirme Ödülü"nü "Hayvanat Bahçesinin Aylık Gıda Faturası 27 Bin lira" başlıklı haberiyle kazanan thsan Bölük ise odülunu Bülent Dikmener'in ağabeyi Dündar Dikmener'den aldı. Bursa Hakımıyet te yazaıgı haberle bu odüle layık görulen Bölük, halen Cumhuriyet'in Bursa Bürosu'nda çalışıyor. "Rabıta olayı" ile yılın "örnek gazetecisi" seçilen Üğur Mumcu'nun annesinin vefatı nedeniyle törene karîlamadığı için ödulu Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Orhan Erinç tarafından Genel Yayın Müdürümüz Hasan Cemal'e verildi. Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Salonu'nda yapılan törene Dikmener'in dostları, yakınları ve meslektaşları katıldı. Bir dakikalık saygı duruşundan sonra ödüller dağıtıldı. Törende "Araştırmacı gazetecilik" üzerine bir konuşma yapan Hürriyet gazetesinden Haluk Şahin, "araştırmacı gazeteciliğe artan ilginin Avrupa ve Amerika basınında olduğu gibi ülkemizde de olumlu bir gelişme göstermesinin sevindirici olduğunu" belirtti. Bilinmesi istenmeyen bilgileri gün ışığına çıkarmak için yapılan haberlerin, araştırmacı gazeteciliğin belkemiğini oluşturduğunu vurgulayan Şahin, "Gazetelerin bazı kurumlarla fazia içli dışlı olması ve reklam ilişkileri. araştırmacı gazeteciliği engelliyor" dedi. Bülent Dikmener Haber ödülü yarışmasında ödül kazanan gazeteciler (soldan sağa) Hüseyin Can, thsan Bölük ve Uğur Dündar j . ..II .. •! Çernobil'deki nükleer enerji santrabnda meydana gelen felaketin yıldönümünde /\TttlmflİİKİf>f*T' &(\KÎf>YlMf*V ötellikle çevre sağhğına dikkat edilmesini savunan, aşın sanayileşmeye, doğaSM.Iİ,Uril,lUhU3*5l g * A » I * ? I UXZI nntriribinekarşıçtkan^recigruptoAvmpa^mçeşitlikentUrindeyürüyüşlerle gösteriler düzenlediler. Göstericiler çeşitli ülkelerde zaman zaman polisin müdahalesiyle karşılaştılar. Federal Almanya, Hoüanda ve Italya 'da göstericiler ile polisler arasmda çatısma çıktu Yaralananlar ve gözaltına almanlar olduğu bildirüdL Mevcut tüm nükleer santralA nkara (a.a.) Ressam ların kapattlmasını, yenilerinin açılmamasını ve yapılmakta olanlann durdurulmasmı isteye'n göstericiler arasmda, "Bir daha asla Çerno/ l Secla Özbay Özdemir, b'u olmasın" yazrtı tişört giyenler de dikkat çektL (Fotoğrajlar: AP) dun sabah Bolıı yakmlarında Ressam Özdemir öldü meydana gelen trafik kazasında oldıı. "Altılar Grubu" sanatçılanndan Özdemir, Sanaı Kurumu ile Birleşmiş Ressamlar ve Heykeluraşlar Derneğı Yöneum Kurulu uyesiydı. 1935 Eskişehır doğumlu olan Özdemir, Türkiye'nin çeşitli illerinde kişisel sergiler açmış ve odüller kazanmıştı. Secla Özbay Özdemir, yarın Ankara'da Sanaı Kurumu 'nda yapılacak törenden sonra toprağa verilecek. Yüksek basınç yüzünden radyasyon yüklü bulut uzıın süre dağılmadı Çernobil bölgesinde antisiklon yardımıyla yüksek atmosfer basınçlı, durağan bir bölge oluştuğu ve bunun, radyoaktif bileşimlerin ülkenin diğer bölümlerine yayılmasını nispeten engellediği öne sürüldü. Ukrayna Sağlık Bakanı Anatoli Romanenko, Sovyetler Birliği'nde yaşayanların tümünün sağlığının her an gözlenmesini sağlamak amacıyla bir kütük oluşturulduğunu ve hastalara ilişkin tüm tıbbi verilerin burada toplandığını belirtti. MOSKOVA, (UBA) Çernobil kazasınm yıldönümunde Sovyetler Birliği'nde bulunan uzmanlar kaza sonrasında yapılan çalışmaları ve sonuçlannı değerledirdi. Çernobil bölgesinde antisiklon yardımıyla yüksek atmosfer, basınçlı durağan bölge oluştuğunu öne süren uzmanlar radyasyon yüklü bulutun hemen dağılmadığını beiirttiler. Birleşmiş Milletler Örgütü Atom Radyasyon Etkisi Bilimsel Komitesi'nde, Sovyetler Birliğini temsil eden Sağlık Bakanlığı Biyofizik Enstitüsü Başkanı Leonid İlin, kazadan bir gun sonra Çernobü'e gittiğini ve yüksek radyasyon bölgesinde bulunan kişilerin sağlığının korunması çalışmalarını organize ettiğini belirterek şöyle dedi: "Olağan vardiye işyerierine gönderiiirken onlardan önce özel arabalaria dozimetrisler hareket etti. Bunlar, santrala giden en tehlikesiz yolu beliriediler. Santral cevresindeki topraklar alabildiğine ve düzensiz kirlendiği için böyle bir tedbir gerekliydi. İşlerin bitiminden sonra çalışmaya katılanlar tıbbi incelemeden geçirildi. Kendilerine profilaksi amacıyla organizmanın genel direncini yükselten ilaçlar verildi. Biliniyor ki insan radyasyon karşısında konınmasız değildir Eğer radyasyon etkisi bazı sınırları geçmezse organizma kendisini olası kötü sonuçları dengeleyecek şekilde ayarlar. İlaçla tedavinin görevlerinden biri buna yardımcı olmaktır. Çalışmaları sırasında vücudunda 25 röntgen radyasyon biriken kişi derhal bölgeden çıkarılıyor ve radyasyonla teması olmayan bir ise gönderiliyordu." Çernobil bölgesinde antisiklon yardımıyla yüksek atmosfer basınçlı, durağan bir bölge oluştuğunu ve bunun radyoaktif bileşimlerin ülkenin diğer bölümlerine ve özellikle ülke sınırlarının dışına yayılmasını nispeten engellediğini öne süren uzmanlar, kazadan sonraki ilk günlerde rüzgâr akımımn etkisiyle bulutun taşındığını, ancak bunun ufak çapta ve kısa süreli olduğunu beiirttiler. Sovyetler Birliği'nde tüm yaşayanlann sağlığının her an gözlenmesini sağlamak amacıyla tek bir kütük oluşturulduğunu ve hastalara ilişkin tüm tıbbi verilerin burada toplandığını belirten uzmanlardan Ukrayna Sağlık Bakanı Anatoli Romanenko, sürdurülen çalışmalarla ilgili olarak görüşlerini şöyle açıkladı: "Ufak dozda radyasyonun insan organizması üzerinde etkisinin incelenmesi görevlerimiz arasındadır. Şiddetli olmayan radyasyonun sonuçlan konusundaki bugünku veriler çelişiktir. A>nı verilere dayanarak. uzmanlar bazen birbirini çuruten sonuçlara varabiliyorlar. Bugün insanın aşması tavsive edilmeyen genel olarak kabul edilmiş sınır yılda 0.5 biyolojik rontgendir. Fakat bazen hastalardan birinin birkaç yıl içinde aldığı bin biyolojik röntgeni aşkın durumlarda bile bu kişinin doğurduğu çocukların radyasyondan etkilenmediği görülmektedir." Öte yandan Sovyetler Birliği Tıp Bilimleri Akademisi Bilimsel Araştırma Enstitüsü şube doktoru Gennadiy Lazyuk radyasyonun gebeliğe etkisini yorumladı. Lazyuk Türkiye'de de çok tartışılan radyasyonun gebeliğe etkisi konusunda görüşlerini açıklarken şöyle dedi: "Yüksek radyasyon bölgesinde bulunan kişilerin hücre kromozom aygıtlan üzerinde binlerce inceleme gerçekleştirdik. Radyasyonun teratöjen efektlerini, yani bunun döl üzerindeki etkisini araştırdık, kazadan sonra çok çocuk dünyaya geldi. Bunlann gelişmesinde şimdilik bir sapma gözlemedik. Bu konuda ancak yıllar sonra yargıya vanlabilecektir. Ama genetik efektlerde bir artışa tanık olacağımızı sanmıyorum. Radyasyon dozları yüksek değildi. Bu yüzden çocuk bekleyen kadınlara gebeliğe son vermelerini tavsiye etmedik. Kendiliğinden meydana gelen çocuk düşürmelerinde ise dölün durumunu incelerken, radyasyon sonucu olabilecek değişiklikler görmedik. Bir genetik uzmanı olarak belirteyim, radyoaktif ortamın yükselmesi, kalıtsal aygıtımızın temeli, kromozomlann değişmesine yol acmaktadır. Ama doğa insan organizınasına kendisini tehlikelerden koruma yeteneği vermiştu. kuşkusuz eğer radyasyon dozu beili bir sınırı aşmıyorsa, bu doğrudur. Ama bir şeyi daha sovlemek lazım ki bu sınır Çernobil kazasından sonra ortaya çıkan düzeylerin üzerindedir." Sovyet uzmanlar Çernobil kazasını değerlendirdi: Sınır da kaçakçılık A rina la.a.) JTM. TurkYunan sınırmı% oluşturan Meriç Sehri yakmındaki Amoryos Koyü 'nde onceki gece, Yunan polısı ile Turk oldukları iddia edilen kaçakçılar arasmda silahh çaiışma çıktığı ve Turkiye'ye gotürulmek istenen 170 kilo Seylan Çayına el konduğu bildirildi. Alınan bilgiye göre, dun sabaha karşı saat 03.00're Türk kaçakçılar, 240 kılo Seylan Çayını Meriç Sehri kıyısında bulunan 2 motorlu sandala yüklerken, bölgede devriye gezen polis tarafından gorulduler. Polisin havaya aıeş açması üzerine, kaçakçılar ateşe cevap verdiler ve daha sonra 170 kilogram dolayında çayı olay yerınde bırakarak, karanhktan da yararlantp kaçıılar. Mesut Yılmaz: kaplumbağalara zarar vermeyecek Haber Merkezi Kültür ve Turizm Bakam Mesut Yılmaz, temelini attığı Dalyan'da Kavala Grubu'nca yaptırılacak otelin sukaplurabağalannın >uvalanna zarar vermesinin duşunülemeyeceğıni söyledi. Yılmaz, Yanla dergisine verdiğı demeçte şunları söyledi: "Bölgede birkaç jatınnıcı kunıluşa yatınm belgesi verildiklen sonra, bu bölgede dtnizkaplumbagalanmn bulunduğn ve bölgedeki yapılaşmanın bunlann uremelerini engeüejebileceği konusunda Bakanliğımıza bazı uluslarsrası kunılıışlardan ihbarlar olmuştur. Bunun uzerine bakanlığımız konu>u >«niden bu açıdan incdemiş ve denizkaplıımbagaiannın >u^lanna >Bkın oian ve buradaki şanItn olumsuz etkileyebilecekJeri düşıinulen iki yatınm» ratınm belgesi verebümesi için, mutlaka yabancı bir uzman kuruluş tarafından hazırianacak bir raporun Turkiyt'deki uzman kuruluş larafından ona>lanmasını muteakip bu yatınm belgeierioin verilmesini kararlaştırmıştır." Kavala Grubu'nun bir Alman fııması ile gerçekleştırdiği ote] projesinin, kaplumbağalann bulunduğu iddıa edilen Dahanağzı mevknnden vaklaşık 5 kilometre mesafede lztuzu Gölü ile orman aıasmda kalan bir bölgede gerçekleştirileceğini sa vandu. Yılmaz, daha sonra şunları ekledi: "Turkhe donizkaplumbağalanr.ın neslini kuruma görevinj surdururken, bu konuda uluslararası anlaşmalardan doğan jukumlulüklerini de yerine getirirken, gereksiz biçimde kendisi açısından buyük önem >e önceliğe sabip geniş bir alanı da turizme açmaktan kaçınamaz. Turkiye bu lukse sahip değildir. " Güneşteki patlamalar doğurganhğı etküiyor ADANA (Cumhuriyel Güney tlleri Burosu) Kırsal kesimde geleneksi! olarak her çocuğun "iş güco" olarak değerlendirilmesi nedeniyle bu yörelerde doğum oramnın yüksek olduğu belirtildi. Çukurova Universilesi öğretim Üyesi Doç. Nejat Erk, kırsal kesimde 05 yaş arası çocuk ölüm oranlannm yüksekliginin, kayıpların karşüanması güdüsüyle ailelerin fazla çocuk yapmalanna neden olduğunu da söyledi. Güneşte meydana gelen patlamaların doğurganhğı etkilediğini de öne süren Erk, "Çünkü bilindigi gibi güneşte meydana gelen patlamaların atmosfer kosullannı elkilemesi, tanmsal ürelimde düşüşlere yol acmaktadır. Azgelişıniş ülkelerde milli gelirin onemli bir bölumii tanmsal urrtimce beliriendiginden, ulusal gelirde de düşüşlere yol •cacaktır. Sonuçta, gelir dnşuşü doğurganhğı etkileyecek ve böylece güneşte patlamaiaria başlajm zincir bağı doğurganhğı etkilemiş olacaktır" dedi Adana'da yapısal değişiklik gösteren toplam 69 mahallede yaptığ] bir araştırmanın sonuçları hakkında bilgi de veren Erk, şöyle konuştu: "Adana U merkezine ilişkin verileri degerlendirdigimizde, annenin okur yazar olmasının dogurganlık oranını duşurduğunu gordıik." AIDS, zina yapanlara ceza / ' stanbul (uba) ' Islam'a Göre Cinsel Hayat" kitabının yazarı AH Rıza Demircan, AIDS'in Allah larafından, zina yapan ve homoseksüel ilişkilere girenlere verilmiş bir ceza olduğunu öne sürdü. AIDS'in çaresınin ancak bu "cezanın bitiminden sonru" bulunabileceğini söyleyen Demircan, îslami kurallara uyulmaması, zina ve eşcinselliğin yaygınlaşması yuzunden Türkiye'de AIDS'in onümüzdeki günlerde giderek artacağını belirtti. DEMIREL YİNE ESKISI GİBİ !.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle