18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 MART 1987'*•*• HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/U' Yunanistan'la İlişkiler. (Baştarafi 1. Sayfada) ması'nı bundan önce olduğu gibi tanımadığını açıklayan Atina, Ege'nin uluslararası sularında petrol aramalarına başlayabileceğini belli etmiştir. Böyiece Türkiye ile Yunanistan arasında kıta sahanlığı sorunu yeniden güncelleşmiş oldu. • Kıta sahanlığı anlaşmazlığı, TürkYunan ilişkilerinin gundemine 1970'li yılların ilk yarısında girmişti. Anlaşmazlık, Ege deniz yatağının, dolayısıyla deniz yatağındaki ekonomik zenginliklerin, iki ülke arasında nasıl paytaştınlacağı konusunda çıkmaktadır. Yunanistan, o tarihlerde Ege'nin uluslararası sularında petrol aramalarına başlayınca, Türkiye de aynı şekilde karşılık vermiş ve Ege'de sıcak günler yaşanmıştı. Türkiye ile Yunanistan, 1976 yılı kasım ayırvda imzaladıkları Bern Anlaşması'yla kıta sahanlığının sınırlandırılması amacıyla görüşmelere başlamayı kabul etmişlerdi. Bern Anlaşması'nın bir başka önemli yönü daha vardı: Her iki ülke, görüşmeler devam ettiği sürece, Ege kıta sahanlığına ilişkin girişim ve davranışlardan kaçınacaklardı. Bern Anlaşması'ndan sonra iki ülkenin teknisyenleri, kıta sahanlığının sınırlandırılması amacıyla görüşmelere başlamışlardır. Bu görüşmelerde kıta sahanlığının nasıl paytaşılacağına ilişkin bir dizi öneri masaya gelmiştir. Aynı süre içinde Türkiye ile Yunanistan, Ege'nin ihtilaflı sularında araştırma yürütmemişlerdir. • Ne var ki, Papandreu hükümetinin 1981'de kuruluşuyla birlikte Bern Anlaşması'yla getirilen düzen, kâğrt üzerinde ortadan kalkmıştır. Papandreu, yaptığı açıklamalarda Bern Anlaşması'nı tanımadıklarını açıkça belirtmiştir. İlginçtir ki, her vesileyie anlaşmayı tanımadığını açıklayan Papandreu hükümeti, uygulamada bu anlaşmayı ihlal etmemek konusunda da çok dikkatli bir tutum içinde olmustur. Bir başka deyişle Yunan hükümeti, bütün açıktamalara karşın bugüne kadar ihtilaflı suiara çıkmaktan kaçınmıştır. Acaba Atina artık bu tutumunu değiştirmeye mi yöneliyor? Yani Papandreu hükümeti, Türkiye ile ihtilaflı sularda petrol aramaya başlayacak mı? Bugüne değin bundan kaçınmış olan Papandreu, iki ülkeyi yeniden bir krizin eşiğine geiirebilecek olan böyle bir karara varmış olabiiir mi? Vardıysa, bu zamanlamanın temelinde ne yatmaktadır? Bir nokta gayet iyi bilinmelidir. Ankara, Ege'nin uluslararası sularında Atina'nın ata cağı her adıma aynen karşılık verecektir Başbakan Papandreu, Ege'de sıcak günleri göze almak durumundadır Belki de Papandreu böyle bir bunalımı özellikle istiyordur. Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na tam üyelik başvurusuna hazıriandığı bir sırada böyle bir krizin işine yarayacağını düşünüyor olabiiir. Yunanlı lider, Türkiye'nin tam üyelik başvurusuna sempatiyte bakamayan Topluiuk üyesi ülkelerin, "Ege'de Türk tehdidi" iddialarına böylesi bir dönemde daha çok kulak vereceklerini hesaba katmış olabiiir... PASOK liderinin, Türkiye'yi her alanda ve forumda köşeye sıkıştırmak için her yolu ve yöntemi deneyeceğine, her fırsatı değeriendireceğine inanıyoruz. Tersi, şaşırtıcı olurdu. Avrupa Topluluğuna tam üye olmak isteyen Türkiye, şuna hazıriıklı olmalıdır: Yunanistan, Kıbrıs ve Ege'de istediklerini elde edebilmek için Türkiye'ye karşı vetosunu kullanmaya her zaman hazır olacaktır. Bunda başanlı olur ya da olamaz, bilemeyiz; ama bunu yapacaktır. Türkiye, 12 Eylül'den hemen sonra vetosunu kullanmayarak Yunanistan'ın NATO askeri kanadına dönüşüne imkân vermiş ve böylece çok önemli bir kartı harcamıştı. Yunanistan'ın oyunu böyle oynayacağını düşünebilen kimse herhalde Ankara'da yoktur... Buna karşılık Türkiye ne yapabilir? Ankara'nın son dönemde izlediği "z&ytin dalı" politikasıyla Batılı müttefikleri nezdinde puan topladığı söylenebilir. Ama Yunanistan'a karşı herhangi bir zemin kazandığı söylenemez. Bir zamanlar kıta sahanlığı sorununu Türkiye ile masaya oturup müzakere edebilen Yunanistan, bugün "Kıta sahanlığının tumü benimdir; Bem Anlaşması'nı da tanımtyorum" diyebilmektedir. Batılı müttefikler, Papandreu'nun uzlaşmaz tutumundan hoşlanmamakla birlikte herhangi bir ses de çıkarmıyorlar. Türkiye bir şeyler yapmazsa, bu böyle devam edip gidecektir. Türkiye'nin Yunanistan karşısında daha fazla zemin kaybına uğramaması için, dış politikada manevra alanını genişletecek çok yönlü yaklaşımlara ihtiyacı vardır. Özal hükümetinin bastan beri yaptığı gibi, sadece Washington'un gözünün içine bakmakla bazı konularda bir yere vanlamıyor; örneğin ne askeri yardım artıyor ne de ticaret... Yine bir yere varılamadığı, Ege'de 714 sayılı notam kaldırıldığı ve Yunanistan'ın NATO'ya dönüşüne "evef denildiği zaman da görülmüştü... Başbakan Papandreu'nun zemin kazanmasını engeilemek, ancak uluslararası ilişkilere daha geniş ufuklu bir bakış açısı ile mümkün olabilecektir. Kurtarma haftaya AMA.P, kamuoyunda kısaca şirket kurtarma olarak bilinen yasa tasarısmın Meclisten geçirilmesi sırasında epeyce zorlandı. Muhalefetin yoğun engellemesi ile ancak 4 madde kabul edilirken, "kritik" olarak bilinen 5. madde önümüzdeki haftaya kaldı. ENİS BERBEROĞLU ANKARA Kamuoyunda "şirket kurtanna" olarak anılan yasa tasansının TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmesi sırasında muhalefet en yoğun engellemeyi, tasannın 5. maddesine koymaya çalıştı. Ancak "zoria kuıiarma" adı takılan bu maddenin kapsamının piyasa borçlarını içerecek biçimde genişletilmesinin önüne geçemedi. Görüşmeler sırasında "tek tabanca" olarak nitelenen muhalele sesi, bağımsız Türkân Ankan, her maddeye ilişkin değişiklik önergesi verdi. Kürsüden bu önergenin gerekçesini anlatmak için nefes tüketti. Ama Arıkan'ın çabalanndan ANAP grubu hiç mi hiç etkilenmedi. ANAP'lılann bu ilgisiz tutumu az daha muhalefetin "kendilerine bir gol" atmasına yol açacaktı. ANAPlıların hazırladığı ve 4. maddeyi değiştiren bir önerge muhalefet önergeleri arasında "güme" gidecekti. Önergenin oylanması sırasında Maliye Bakanı Kurtcebe Alptemoçin bir an "gaflele" düştü. Önergenin muhalefete ait olduğunu sanıp, lehte oy kullanan ANAP milletvekillerine uzaktan kollannı ındırmelerini işaret etti. Ama sonra bir komisyon üyesi tarafından uyarıhnca, telaş içinde önergenin kabulü için iki kolunu birden kaldırarak hem ANAP'lılan şaşırttı, hem de ilgi çekici bir görünüm sergiledi. SHP grubu adına tasarının kilit 5. maddesi üzerine söz alan Aydın Güven Gürkan da, belki bu nedenle ANAP grubuna seslendi. ANAP içinde gizli bir güç odağının yasa tasarılannı gruba bile danışmadan hazırladığını ileri süren Gürkan, eleştirilerini iki noktada topladı: Tasarı tedbirli davranan, a!acaklannı teminata bağlayan ve batık şirketlere aşın kredi açmayan bankaları zorla bu kurtarma operasyonlarına ortak ediyor. Tasan siyasi baskılarla batık şirketîeri kredilendiren İş Bankası, Anadolu Bankası ve Emlak Kredi Bankası nedeniyle hazırlandı. Çünkü hükümet batık şirketîeri kurtaran bu bankalara destek çıkmak zorundadır. Tamamen ekonomik mantık içinde gerçekleşeceği ileri sürülen kurtarma operasyonları neden siyasi bir karar merciine bağlanıyor? 5'inci maddeye ilişkin ANAP'lılarca hazırlanan bir değişiklik önergcsi kabul edilince, milyarlarca lira tutarındaki batık şirket, piyasa borçları kurtanna kapsamına alındı. Ama muhalefetin engellemesi nedeniyle 4.5 saatlik Meclis oturumu sırasında tasarının sadece 4. maddesi kabul edilebildi. 5. maddenin kaderi gelecek hafta perşembe günkü oturuma kaldı. GOZLEM MUMCU (Baştarafi 1. Sayfada) nı hastanede aynı bypass operasyonunu geçirmiş ve sessiz sedasız ülkesine dönmüşlü. Kohl da siyasetçidir, o da bilmez miydi bypass operasyonunu bir siyasal gösteriye dönüştürmeyi. Belki içinden isterdi, bilemem.. Içinden böyle bir istek geçse de herhalde "Yahu beni Alman kamuoyu tefe alır" diye düşünür ve böyle gösterilerden vazgeçerdi. Başbakanın Amerika'daki hastaneden uydu sisiemiyle Ankara'daki Bakanlar Kurulu toplantısına katılmasına ne demeli? Bu görüntülü toplantı, "İcraatın İçinden" programları gibi TRT tarafından haberlere yansıtıldı. Tam anlamıyla bir gösteri.. Tam anlamıyla bir propagarrda.. Ve tam anlamıyla "görevi kötüye kullanma" olayı. Yalnız görevi mi? Bypass operasyonunu, kalbine takılan yeni damarları ve yeni damariar ile güçlenen kalbini kötüye kullanmaktır bütün bunlar. Evet her konuda ölçü gereklidir. Bu konuda ölçü iyice elden kaçırılmıştır. Sağlık konusu, bir propaganda aracı olmuş, devlet organlan bu propaganda için kullanılmıştır. ABC ve NBC gibi Amerikan TV şirketlerinin Avrupa büroları ile her gün görüşürken uyguladıkları iletişim yolu, neredeyse Özal'ın özel bir keşfi gibi sunulmuştur. Bu kadanna da doğrusu "pes" demek gerekir, pes . Nedir o Houston'daki hastaneye Türkiye'den akın akın işadamları kafilelerinin gitmesi? Bir kısım gazetecinın yaptığı yılışık jestler? Ve Başbakan'ın oğlu Ahmet Özal'ın veliaht ilan edilmesi? Sağlık ve esenlik dilekleri, ağırbaşlı, uygarca ve efendice tavırlarla iletilir. Telgraf mı çekersiniz, telefon mu edersiniz, çiçek mi gönderirsiniz? Bütün bunlann uygarca yolları vardır. Yok hayır, ille de bu alaturka ve arabesk ycHlaria Başbakana bağlılığını kanıtlayacak! Nedir bu arabesk gösteri? Nedir bu alaturka yılışıklık? Nedir bu yapay bağlılık gösterilen? Nedir Allahaşkına, nedir? Benzetmek gibi olmasın, Başbakan Menderes, Londra1 da geçirdiği uçak kazasından sonra Demokrat Partililerce öyle törenlerle karşılanmıştı ki, sanırsınız Menderes daha bin yıl iktidarda kalacak. Ne oldu? 1960 ihtilali gelip çattığında Menderes'i bağrına basan halktan, bu törenleri düzenleyen partililerden ve çevresindeki işadamlanndan eser bile kalmadı. Hepsi yer yarıldı da yerin dibine gittiler. Böyledir bu dünya.. Eskiden padişahlar, "Mağrur olma padişahım senden büyük Allah var" diye bağırtırlarmış. Bağırtırlarmış ki, içinde bulundukları o göz kamaştırıcı ve görkemli yaşantıdan bir an için sıyrılıp kim olduklannı anlasınlar. Özal'a hiç olmazsa şu uydu kanalıyia "Mağrur olma özal, senden büyükler de var" diye bağırsak mı, ne dersiniz? Yaran olacağına inansam, Amerika'ya telefon edip bu sözleri kendisine aktarırdım. Mağrur olma Başbakanım, senden büyükleri de var. Töbank'ta zarar 114 milyar üra BİLAL ÇETİN ANKARA Devleı Bakanı ve Başbakan Yardımcılığı'nca gerçekleştirilen bir operasyonla geçen hafta yüzde 65.88'lik hisseşi kamu bankaİarınca devralınan TÖBANK'la ilgili tartışmalar sürüyor. Operasyonun maliyetinin 100 milyar liraya ulaşabileceği ileri sürülürken, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşan Yavuz Canevi, "operasyonla bankanın sahibi Kemal Mimaroğlu'nun kurtanldığı" biçimindeki iddialan, "Hiç kimseye af gelirilmesi söz konusu değildir" diye yanıtladı. Bu arada TÖBANK operasyonunun kamu bankalarına, dolayısıyla devlete olan maliyeti konusunda da net bir rakam çıkarılamıyor. Operasyonda göre\r alan kamu bankalarının yetkilileri, maliyetin ilk aşamada 26 milyar liralık sermaye arttınmıyla sınırlı kalacağını ileri sürerlerken, bankacılık çevreleri toplam maliyetin 100 milyar lirayı aşabileceğini ileri sürüyorlar. Operasyonun maliyetinin 100 milyar liraya ulaşabileceği yolundaki iddilara kanıt olarak TÖBANK'ın 1986 yılı bilançosu gösteriliyor. llgililer, TÖBANK'ın açıklanan bilançosunun "kuşkuyla" değerlendirilmesi gerektiğini belınerek, "Bu bilançoda bile makyaj silindiğinde, 56 milyon liralık kâr, 114 milyar lira zarara dbnuşur" dediler. TÖBANK'ın 1986 yılı faaliyet raporunun 49. sayfasında yer alan kârzarar hesabında, bankanın, "vergi ve oiaganüstü geliriergiderier öncesi zaran"nın 63 milyar 10 milyon 315 bin 83 lira olduğu belirtiüyor. Bunun hemen altında açılan "olağanüstü gdirler" kaleminde ise, nereden kaynaklandığı belli olmayan 63 milyar 66 milyon 490 bin liralık gelir gösteriliyor. TÖBANK yetkilileri de, bu 63 milyar liralık olağanüstü gelirin nerelerden kaynaklancbğı konusunda net bir açıklama yapmadılar. Banka yetkilileri, bu gelirin bir kısmının Ankara'daki genel müdürlük binasının Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı Idaresi'ne satışından sağlandığını belirtirlerken, Başbakanlık yetkilileri ise, bu satışın henüz gerçekleşmediğini ve Toplu Konut Idaresi'nin de bu binayı almaktan vazgeçtiğini belirttiler. Öte yandan, bilançonun aktif tablosunda gösterilen 51 milyar 129 milyon 138 bin 58 lira tutarındaki yüzde 100'e yakın kısmın batık kredi olduğu için zarar kaydedilmesi gerektiği bildirildi. Bu durumda, olağanüstü gelirler öncesi zarar rakamı olan 63 milyar lira ile tahsil kabiliyeti büyük ölçüde kaybolmuş bulunan 51 milyar liralık batık kredi rakamları toplandığında bankanın zaran 114 milyar lirayı aşıyor. Aynca, teminat mektupları ile aval ve ciro işlemlerinden oluşan 519.8 milyar liralık "nazım hesaplar" kaleminde de bir kısım teminat mektuplarının nakte çevrilmesi tehlikesi olduğundan zarann daha da büyüyebileceği kaydediliyor. CANEVİ'NİN AÇIKLAMASI Hazine ve Dış Ticaret Müsteşan Yavuz Canevi, Cumhuriyet'e yaptığı açıklamada, TÖBANK'ın bilanço ve kayıtlanyla ilgili olarak bankalar yeminli murakıplannın incelemelerinin sürdüğünü belirterek, "Eski sahip \e yöneticilerinin sorumluluklannın saplanması halinde kanunlann gereklirdigi işlemler yapılır. Şahsi iflas" yolu kapanmış değildir dedi. TÖBANK'ta Ziraat Bankası'nın yüzde 19, Halk Bankası'nın ve Emlak Kredi Bankası'nın yüzde 15'er, Ziraat Bankası iştiraklerinin de yüzde 16.88'lik paylarla ortak olmasıyla sonuçlanan operasyon sonucunda yeni yönetim kurulu oluşturulmasıyla ilgili çalışmalar da devam ediyor. Edinilen bilgilere göre, TÖBANK1 ın yeni yönetim kuruluna Ziraat Bankası'ndan Genel Müdür Yardımcısı Sadık Kutlu veya Mümtaz Pehlivanlı, Emlak Kredi Bankası'ndan Guna> Devrimci, Halk Bankası'ndan da bir genel müdür yardımcısı girecek. Ayrıca halen yönetim kurulu üyesi olan Başbakan Yardımıcısı Kaya Erdem 1 in eski danışmanı Çetin Hacaloğlunun yönetim kurulu üyeliğinin de devam edeceği ve Hacaloğlu'nun bankanan genel müdürlüğüne getirilebileceği bildirildi. Erdemir'de işçilere gözaltı KDZ. E R E C L İ (Cumhuriyet) Ankara'nın tepkisi (Baştarafi 1. Sayfada) Ajansı JANA, Türkiye'nin Trablusgarp Büyükelçisi Bilgin Unan'ın perşembe günu Dışişleri Bakanlığı'na çağnlarak, Libya lideri Kaddafi'nin bu konudaki "kızgınlıgının" kendisine iletildiğini bildirdi. JANA, Libya Dışişleri Bakanlığı'mn, Büyükelçi Unan'a, operasyonlann ABD'nin Kızılderililere karşı uyguladığı 'ırkçı taktiklere benzediği' ve bu durumun Türkiye nezdinde protesto edildiği bildirildi. Ajans haberinde, Türkiye1 yi suçlayan, bölücülere destek veren ifadelere geniş biçimde yer verdi. JANA, bir başka haberinde "Uluslararası Emperyalizmle, Siyonizmle, Irkçılıkla ve Faşizmle Mücadele Merkea" adını verdiği ne olduğu belirsiz fcır kuruluşun da, Türkiye'nin operasyonunu kınadığını beiirtti. İran Radyosu ve basımnda dün Türkiye'nin hava harekâtı nedeniyle eleştirel bir hava esti. Fransız AFP Ajansı'nın haberini kaynak gösteren İran Radyosu, "Türkiye savaş bakanı (H.C. Güzel'i kastediyor) bir açıklama yaparak Türk Ordusu'na bağlı askeri birtiklerden önemli sayıda giicün Türkiyelrak sının boyunca kalmaya devam edecegini duyurdu" ifadesini kullandı. Radyonun yayınının geri kalan bölümü şöyle: "Irak'ın kuzevinde Irak rejimine karşı mücadele etmekte olan Muslüman halkla Türkiye'nin iç sorunlan ansında nasıl bir bağlantı kurulabilir?" Sınır bölgesinden dinlenebilen Tahran Radyosu'nun Farsça yayını da hava harekâtını saldın olarak niteledi ve Irak'ın kuzeyindeki köylerde çok sayıda kadın ve çocuğun öldürüldüğünü iddia etti. Yasadışı TKP'nin Sesi Radyosu ise hava harekâtının iç ve dış çevrelerde büyük tepkiyle karşılandığını ileri sürdü. DIŞİŞLERİ'NDEN AÇIKLAMA Dışişleri Bakanlığı dün bir açıklama yaparak operasyonun "Masum vatandaşlan acımasızca katleden şakileri hedef aldığı" belirtildi. "Bazı çevrelerin sınır ölesinden kaynaklanan bu menfur katliamı. ulkemize ail bir olaytmş gibi takdim ederek Türkiye'nin Irak'a girmek için bahane aradığı iddiasında bulunmalannın her türlü temelden yoksun olduğu" vurgulanan açıklamada, operasyonun sınırlı amaçlı bir hava harekâtı olduğu hatırlatıldı. Operasyon vesilesiyle "Irak'a yönelik olarak Türkiye'ye atfedilen bazı yersiz niyellerin de gerçekle hiçbir ilgisi olmadığı" kaydedilen açıklamada, bu iddialarm "Türkiye'yi Orladoğu'da karanlık işlere süriiklemek isleyen çevrelerin kasıtlı beyanları olarak değertendirmek gerektiği" belirtildi. Açıklamada daha sonra şu görüşlere yer verildi: "Vine bazı çevrelerce, operasyonun hedcfi olan şakilerin masum halkmış gibi takdimi ile bunlann ölümünden dolayı leessur beyan edilirken. daha önce şakilerin acımasız eylemlerinde ölen asıl masumlar hakkında suskun kalınmasının hiçbir izahı yoktur. Türkiye, dış politikasında, üçüncü ülkelerin toprak bütünlüklerine ve egemenlik haklanna saygılı olmak ve icişlerine müdahale etmemek bakımından ne derece duyarlı olduğunu her zaman göstermişlir." ÖNERGE HAZIRLAMVOR Bu arada Avrupa Parlamentosu Siyasi Komisyonu'nda geçen hafta onaylanan Ermeni raporunun hazırlayıcısı Belçikalı milletvekili laak Vandemeulebroucke, Avrupa Purlamentosu'na ilettiği bir önergedc Türkiye'nin Kürt halkına baskıları nın kınanması, Türkiye'nin Irak ın Musul ve Kerkük bölgelerini işgal eı mesinin önüne geçilmesi ve ABD'nin hiçbir şekilde bu tür bir işgali desteklememesini istedi. Önergenin pazartesi günü başlayacak parlamentonun mart ayı oturumlarına gelmesi beklenmiyor. GÖSThRİLtR Aynlıkçı unsurlar dün Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde operasyonu protesto eden eylemler yapıılar, Hollanda'nm baskenti Lahey'de 35 kişilik bir grup Dışişleri Bakanlığı önünde oturma grevi yaptı. Federal Almanya'nın Hamburg kentindeki THY bürosunu bir süre işgal edilen 60 kadar PKK'li gözaltına alındı. D .isburg'da sayıları 20 kadar olan bir grupta THY'nin bilet satii acentasını bastı ve içerdeki eşyaları tahrip etti. Polis, bölücülerden 9'unu gözaltına aldı. Meydana gelen hasarın 30 bin mark dolayında olduğu bildirildi. Baıı Berlin'dekı THY bürosunu işgal eden \e lahribat yapan grup da polisin mıidahalesiyle emniyete götürüldü. (Baştarafi 1. Sayfada) Harekât tamamlandı Uludere'den aü. muhabirinin edindiği bilgiye göre, Uludere ilçesine bağlı Onabağ Köyü'nün Kayadibi mevkiinde keşif uçuşian yapan 7. Kolordu Komutanlığı'na bağlı helikopterler, bir grup eşkıyanın Türkiye'ye geçtiğini gördüler. Bunun üzerine helikopterlerden indirilen 2 özel tim, bölücu eşkıyayı etkisiz hale getirerek yakaiadı. Eşkıyanın üzerinde, 3 adet Kalaşnikof otomatik tüfek, 3 tabanca, 16 şarjör, 1 dürbün, 2 kama, 1 fotoğraf makinesi, 2 el feneri ile çok miktarda örgütsel doküman ele geçirildi. Yetkililer, bölgede 5 bölücü eşkıyanın daha olabilecegini ve operasyonlann bu yönde devam ettiğini bildirdiler. Ceylanpınar Üretme Çiftliği'ndeki traktörlerin kundaklanması ile ilgili olarak operasyon ve soruşturma da sürdürülüyor. Güneydoğu'da operasyon bölgesinde bulunan Cumhuriyet muhabirleri Mehmet Aka ve Cengiz Mumay'ın bildirdiklerine göre, askeri birliklerin sınır boyundan çekilmelerine rağmen, teröristlerin sınırdan olası sızma hareketlerine karşı belli noktalar yine kontrol altında tutuluyor. Sınır köylerindeki jandarma karakolları ile sınır karakolları da takviyeli bir şekilde "hazır o l " durumunu koruyor. Askeri birliklerin Ortabağ ve Şenova'da toplandığı öğrenildi. Batıdan doğuya kayan kötü hava koşulları, operasyon bölgesini de etkisi altına aldı. Bölgede yoğun kar yağışının yanı sıra, hızı saatte 60 kilometreyi bulan fırtınadan elektrik ve telefon direkleri devrildi. Şırnak ve Uludere ile telefon görüşmeleri güçlükle yapılabiliyor. HAVA FOTOGRAFLARI Genelkurmay Başkanlığı'ndan hava fotoğraflannın incelenip "darbe sonrası kesin hasar" açıklaması henüz yapılmadığı için hava harekâtının sonuçlanna ilişkin bölgede çeşitli söylentiler dolaşıyor. Bir söylentiye göre kamplann bombalanması sonucu 150 kişinin öldüğü, çok sayıda da yaralı bulunduğu ve aynlıkçı teröristlerin ölü ve yaralılarını kamplarda bırakarak Irak'ın içlerine kaçtığı söyleniyor. Başka bir söylentiye göre de geciken hava harekâtından haberdar olan teröristlerin kampları boşalttıklan ve yalnızca mal kaybına uğradıklarından söz ediliyor. CEYLANPINAR SABOTAJI Ceylanpınar'da bulunan Cumhuriyet muhabiri Turan Yılmaz'ın bildirdiğine göre, Devlet Üretme Çiftliği'nde 42 traktörün kundaklanması ile ilgili olarak Cumhuriyet Savcılığı'nca başlatılan soruşturma ve güvenlik kuvvetlerince girişilen operasyonlar devam ediyor. Yetkililerden edinilen bilgilere göre, 1 milyon 750 bin hektarlık bir alanı kaplayan çiftliğin işletme müdürlüğünden 20, Suriye sınırından da 40 kilometre uzaktaki Beyazkule mevkiinde meydana gelen olaydan sonra aynlıkçı teröristlerin Kızıltepe ve Derik tarafına kaçtığı sanılıyor. Çiftliğin kuzeydoğu ucundaki 250 bin hektarlık alanın ekime haarlanmak üzere sürüldüğünü belirten yetkililer, bu amaçla 21'erli gnıplar halinde 5 grup traktör kullanıldığını ve traktör gruplarının birer kilometre ara ile arazide park edildiğini büdirdiler. Önceki gece, yüzleri kapalı olarak çiftliğe giren 1214 kişinin silahsız olan bekçiler Sefer Aslan ve Casım Daş'ı etkisiz hale getirdikten sonra, iki grup traktörü kundakladığını söyleyen ilgililer, 21 traktörün 1963 model Bolinder, 21 traktörün de 1978 model Ford olduğunu belirailer. 35 traktörün tamamen, 7 traktörün de önemli ölçüde yandığı belirlendi. Aralarında Kürtçe konuşan teröristlerin, bekçilere " N e ugraşıyorsunuz? Bu tarlalan eskiden yakaniar da bizlerdik" dedikleri öğrenildi. Evren, esnek (Baştarafi 1. Sayfada) nan Evren, DYP lideri Hüsamettin Cindonık'un "267 artı referandum" önerisine, "Bu da bir hal tara olarak duşunülebilir" karşılığını verdi. Cumhurbaşkanı Evren'in, Başbakan özal'ın "201 artı referandum" önerisine karşı olduğu, ancak en az 267 çoğunluk aranmak koşuluyla gerçekleştirilecek anayasa değişikliği önerisini tartışmaya açabileceği bildirildi. Anayasanın 175. maddesine göre, anayasa değişikliklerinin kabulü için en az 267 milletvekilinin oyu gerekiyor. Ancak TBMM Genel Kurulunda kabul edilen anayasa değişikliklerini de Cumhurbâşkanının veto ederek geri gönderme yetkisi bulunuyor. Başbakan Özal, anayasa değişikliklerinin TBMM'de 201 milletvekilinin oyu ile benimsendikten sonra Cumhurbaşkanınca veto etme yetkisinin kaldınlmasını ve doğrudan halkoyuna sunularak kabul edilmesi formülünü önermişti. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, SHP ve DYP genel başkanları ile yaptığı görüşmede, anayasanın Başbakan Özal'ın daha önce getirdiği Yağışlar nedeniyle arazinin çamurlu olduğuna dikkati çeken yetkili çevreler, 40 kilometre uzaktaki olay yerinden teröristlerin Suriye'ye kaçamayacaklarını, Kızıltepe ve Derik tarafında saklanmış olabileceklerini belirttiler. PKK'nin , "hav» harekâlı"'na karşı yaptığı bu eylemden birkaç saat sonra Ceylanpınar'ın komşu ilçesi Viranşeir'de Atatürk büstüne " P K K " yazılması da bu yoldaki görüşü kuvvetlendiriyor. Çiftlikte birer kilometre ara ile park edilmiş toplam 42 traktörün kundaklanmasının 2 saat sürdüğü ve aynlıkçı teröristlerin kaçmasından sonra iki bekçinin olayı haber vermek için güneşin doğmasını bekledikleri, öğrenildi. (Baştarafi 1. Sayfada) (Bfi etkenlerin elektrik, dış ithal selüloz ve girdi fıyatlanndaki artışların neden olduğunu söyledi. SEKA'ca yapüan zamma göre eski ve yeni fiyatlar şöyle belirlendi: 40 180640 30 7 Kâğıda zam ğ ERZİNCAN (Cumhuriyet) Erzincan 1 Numaralı Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi'nde görüIen Espiye DevYol davasında bir sanık ölüm, 20 sanık 28 yıl hapis cezasına çarptırıldı, 32 sanık da beraat etti. Mahkeme, sanıklardan Ha.san Cansız'a ölüm cezası verdi. Diğer sanıkların aldıkları cezalar şöyle: Tuncer Şahan ve Kahraman Kaya (8'er yıl), İsa Kürk. Kemal Şahan, Fikrel Mert, İbrahim Akgiin, Turgut Kara, Ethem Torlak, Cumhur Baki Kahyaoğlu, Orhan Torlak, Hicabi Mert, Dursun Ali Akgün, Tiilay Değeriiyurt ve Piri Tepealan (5er yıl), Ahmet Kaya 2 yıl, Fahri Tekir ve Yılmaz fekir (3 yıl 4er ay), Abdullah Mert ve Hiiseyin Bacaksız (3'er yıl), Daimi Toğan (6 yıl). Cansız'a ölüm cezası Espiye DevYol davası "201 artı referandum" önerisi çerçevesinde değiştirilmesi formülüne karşı olduğunu bir kez daha tekrarladı. Ancak Evren'in siyasi yasakların kaldınlmasi görüşünde olduğunu liderlere bildirdiği öğrenildi. Evren, SHP Genel Başkanı Erdal Inönü'ye, değiştirilmesi düşünülen bütün anayasa maddelerin tek tek halka anlatılması gerektiği görüşünü anlatırken, DYP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk'a anayasa değişikliğinı gündeme getirmek için Başbakan Özal'ın gelmesinin beklenmesi gerektiğini ifade etti. DYP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un ise Cumhurbaşkanına anayasanın en az 267 çoğunlukla değiştirilmesi önerisini götürdüğü öğrenildi. Evren, Cindoruk'un "267 artı referandum" önerisine "Bu da bir hal tarzı olarak duşunülebilir" yanıtın verdi. DYP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Cumhuriyet muhabirinin sorusu üzerine, Başbakan Özal'ın Türkiye'ye dönmesi ile birlikte anayasanın 175. maddesini yeniden tartışmaya açacaklannı bildirdi. Cindoruk, Başbakan Özal'a da, "267 artı referandum" önerisini götüreceklerini ifade ederek, anayasanın kolayhkla değişmesine karşı olduklannı söyledi. Cindoruk, sorunun, Özal'ın dönüşünden sonra partilerarası bir zirve toplantısıyla ele almacağını da kaydetti. Başbakan Özal'ın ABD'ye gitmeden önce, 175. maddede değişiklik için Cumhurbaşkanı Evren'i ikna edebileceğini açıkladığmı hatırlatan Cindoruk, Cumhurbaşkanının yasakların kalkmasından yana olduğunu, anayasanın en az 267 oyla değiştirilmesi yönünde getirilecek formüllerin tartışılabileceğinı ve bu konuda partilerarası anlaşma sağlanabileceğini sözlerine ekledi. Bilindiği gibi Başbakan Özal, anayasının geçici 4. maddesinin kaldınlması yerine, anayasa değişikliğini düzenleyen 175. maddenin Cumhurbaşkanının vetosu kaldırılarak "201 artı referandum" formülüne göre düzenlenmesini önermiş, bu formül doğrultusunda Cumhurbaşkanı Evren'i ikna edebileceğini açıklayarak partileri bir masa etrafında konuyu tartışmaya çağırmıştı. Cumhurbaşkanı Evren'in, Cindoruk'un önerisine "ılımlı" yaklaşması, 175. maddede değişiklik için Çankaya'ın da katılacağı partilerarası yeni bir zirveyi gündeme getirdi. Erdemir'de toplusözleşme için yetkili sendika belirlenmesinde referandum yapılması istendi. Bu anlamda bir dilekçe için imza toplayan Erdemir işçilerinden dördü, işveren güvenlik görevlileri tarafından gözetime alınarak sorgulan yapıldı. Bu anlamda imza toplanmasının suç olduğu öne sürülerek işçiler engellendi. Bu arada, Bağımsız Otomobillş Sendikası tarafından Ereğli'de yapılan kapalı salon toplantısında yıllardır yetki sorunu çözülemeyen Erdemir konusunda en sağlıklı çözümün referandum olduğu konusunda görüş birliğine varıldı. İşçiler arasında açılan imza kampanyası ile ortak dilekçe gerçekleştirilip Cumhurbaşkanı, Başbakanlık, Çalışma Bakanlığı ve ilgili bütün kurumlara yazılı başvuru yapılarak yetki sorununun çözümü için yasada yasaklanmamış olan referandum yolunun denenmesi isteniyor. Ayrıca uzun dönem için yasa değişikliği ile işçilere referandum hakkının tanınması gerektiği vurgulanıyor. Ereğli'de bakanlığın yetki konusunda Otomobilfş aleyhindeki son kararına karşı açılan dava dün görülmeye başlandı. Daha önceki kararla ilgili iadeyi mahkeme istemi ise 31 martta yapılacak. Ereğli'de 7000'i aşkın işçi, yetki sorunu, A tipi kapsam dışı personel ve teşmil kararı gibi ANAP iktidarı uygulamaları ile 1980 sonrası sendika eli ile toplu pazarlık hakkını hiç kullanamadı. (Baştarafi 1. Sayfada) Tutu: Insanların sabrı dışında birisi izlenimi bırakıyordu. Sanki o zehir zemberek demeçleri veren de o değildi. Kim bilir, belki de dünyasının sadece bize yansıyan bölümü zehir zemberek demeçlerden oluşuyordu. Aksi halde hafta sonlarını başpiskoposluk malikanesinin yüzme havuzunda çocuklara yüzme öğreterek geçirir miydi? "Bizi merak edip buraya kadar gazeteci yollayan Türklere Allah mulluluk, sıhhat ve banş dolu günler ihsan etsin" dedikten sonra "Sor bakalım" demişti. Nurtdısındaki konuşmalannızda kendi ülkenize ticari ambargo uygulanmasının şampiyonluğunu \apı>orsunuz. Dönuşle sizi parçalara ayırmıyorlar mı? TUTU Hayır. Çünkü Güney Afrika'ya ambargo uygulanmasını sadece siyahların iyiliğı için değil. demin sözünü ettiğiniz tehlike beyazların başına gelmesin diye yapıyorum. Nitekim bu ça£n giderek etkisini gösteriyor. Dış yatırımcılar, perde arkasında Güney Afrika'dan çekilmeseler dahi, ahlaki açıdan "Günev Afrika'dan çekildik" diyebilmenin ticari gelecekleri açısından zorunlu hale gelmeye başladığını hissediyoriar. Eger yabancı >atınm, perde arkasından devam ediyorsa, o halde Güney Afrika'ya bir rejim değişikliği geürecek kadar ekonomiyi sarsması söz konusu değil. Bu durumda boykottan etkilenen alt gelir gruplanndaki siyahlar oimajacak mı? TUTU Bu ikilemi siz bir kere bana sordunuz, ben her gün kendime soruyorum. Bir de konuya ırk ayrımına uğrayanların perspektifinden yaklaşalım. Bu insanlar, yıllardır gayet barışçı dilekçelerle bu ülkevi değiştirmeye çalıştılar, fakat ne zaman masumane iyilestirmeler isteseler, hükümet iplen""daha fazla sıktı. Şimdi. 20. yüzyılın sonunda hükümet "seyahat bdgesi" yasasını feshederek bize iyilik yaptığını zannediyorsa aldanıyor. Ben diyorum ki, biz bu devletin milletiyiz, düşmanı değiliz. Ve nasıl yalvaran biz oluruz? O yüzden yıllarca yaşadığı mahalle, beyaz yerleşim bölgesi ilan edildiği için evinden sökülen siyah kadın açısından ambargo, hiç değer taşımıyor. Güney Afrika'ya uygulanacak boykot, bu kadına evinden sökülmekten daha fazla zarar veremez. Oy hakkımız olmadığım düşünürseniz, bu ülkeye en az zarar vererek onu değiştirmenin tek yolunun bu olduğunu görürsünüz. Tabii şu anda benimsemediğimiz diğer yol da silahlı mücadele. Çünkü bu ülkeyi barışçı yoldan değiştirmenin mümkün olduğunu duşünüyoruz. Silahlı mücadeleyi benimseınediğinizi söylerken "şu anda " diye koyduğunuz rezer\. ne kadar sureli olacak? TUTU ANC (Afnka L'lusal Kongresi) I912'de kurulduğunda pasif direniş stratejisiyle barışçı değişimi destekliyordu. 196O'ta hükümet, ANC'yi kapatarak onun bu barışçı stratejisini zorla değiştirdi. Şimdi durum ne? Caddelerde yürümek, gösteri yapmak hepsi yasak. 1985'ıe Uitenhage'de polisin insanları öldürmesini prolesto etmek için Allan Boesak gibi ılımlı liderlerin protesıo yürüyüşleri bile hapse atılmalanyla sonuçlandı. Birkaç gün sonra bin aşırı sağcının Pretoria'da yaptığı gösteriye aynı polis kanal gerdi. Bu yüzden sizlere, uluslararası kamuoyuna, G. Afrika'yı boykot edin çağrısında bulunmaktan başka elimizde silah yok. Ben bu yolla hükümeti değişikliğe razı edeceğimize inanıyorum. Barışçı yollardan değisime ınandıjını için bu çağrıyı yapıyorum. Son 15 ayda 400 kişi öldü vc insanlar soğukkanlılığıııı kaybeımeye başlıyor. Ama vakiı. KayserTde 10 yıl sonra ilkgrev Kemsan fabrikasında 113 işçinin katıldığı ve Kayseri'de 10 yıldır yapüan ilk grev dün başladı. Grev başlarken, polisin sendika yöneticilerine müdahalesi gerginlik yarattı. OĞUZ ALTAY KAYSERİ Kısa adı Kemsan olan Kayseri Et Ürünleri ve Margarin Sanayii'nde 113 işçinin katıldığı grev başladı. Öz Gıdaİş Sendikası Genel Teşküatlandırma Sekreteri Agâh Kafkas, genel eğitim sekreteri Zekeriye İlkdoğan, sendikanın Kayseri Bölge Başkanı Nasır Karakaya ve greve katılan 113 işçi dün sabah saat 07.30'da Kemsar1. fabrikası öntmde toplanarak grevi başlattılar. Sendika yetkilileri, işçiler grev önlüklerini giyerek "Bu işyerinde grev vardır" pankartını fabrika kapısına astılar. Bu arada güvenlik güçleri fabrikada geniş önlemler aldılar. Bu arada konuşmaları dikkatle izleyen çevik kuvvet amiri Şükrü Azami'nın teşküatlandırma sekrçteri Kafkas'ın konuşmasına müdahale ederek "Burada toplantı >apmıyor$unuz. Konuşmayı kısa kesin" demesi üzerine bir anda hava gerginleşti. Durumun daha ciddi boyutlara ulaşmaması için tekrar olaya müdahale eden Kafkas, "Biz anayasal haklanmızı kullanıyonız ve grev konusunda işçimizi konuşmalarımızla aydınlatıyoruz" dedi. Polis kuşatması altında tutulan fabrika önündeki tartışma büyümeden yatıştınldı. değişmek için hâlâ geç değil. Sizce iç savas başladı mı? TUTU Ordu millete karşı kullanılır hale geldiyse, o halde düşman kim diye bir bakmak lazım. Devlet,, milletin bir bölümünü düşman ilan,' ederek kendi varlığına gerekçe anyor.. Ve dış dünyaya burada olanları an^ cak milletin bir bölümünü kötü göstererek izah edebiliyor. Bu polilikanın geri tepme olasılıgı nedir? TUTU Eğer uluslararası baskı ve boykot bir işe yaramazsa bizim kuşlara yem olan kınntılardan farkımız kalmaz; giderek durum sertleşir, terör yükselir. Hükümet, Reagan desteğini çektiği gün "Dünya umunımuzda değil" demeye de\am edemez. Çünkü dünyaya ihtiyacımız var. Bir rahip olarak yaşadıklannızın hiç inançlannızı sarstıgı anlar oldu mu? kendinizi isyankâr hissettiniz mi? TUTU Yaratana isyan etmedim, ama gerçekçi olma\ı öğrendim. Ki, tabım bana "Sana vuranlan da sev diyor, " ben de diyorum ki. "An keske benden bunu istemeseydin." Sizce bu zor uygulanır bir emir mi? TUTU Sizce kolay mı? Dünyanın en zengin ülkesinde yaşarken bü' rokratların aç bırakmayı başardığı çocukları görüp bunu yapanlara kızmamak, sizi eşinizle ayn e\lerde oturmaya zorlayanlara kızmamak (karma evliliklerde ortaya çıkan sorun), kolay mı? Günahsız insanların boynuna kolye geçirenlere (siyah radikallerin içine benzin dökerek siyah ılımlıların boynuna geçirdikten sonra tutuşturdukları araba tekerleklerine atıfta bulunuyor) kızmamak kolay mı? Kızıyor musunuz? TUTU Allah bana "PAV Bolha'yı (Cumhurbaşkanı) se> diyor." Ben de diyorum ki, "Ciddi olamazsın Allahım." O zaman diyor ki "Ciddiyim, çünkü Bolha senin kardeşindir." Bunun teolojik açıklamasını her gün kendime anlatıyorunı ki, Botha ile kardeş olduğumuzu unutmaya, yım. Beyaz Güney Afrika, derilerimizin rengi dolayısıyla bize insan olma' dığımızı söylüyor. Ama Allah'ın bizi insan olarak yaraıtığına inanıyoruz. Bu inancımız dolayısıyla Mandela ve diğerleri hapistedir. Ama artık asıl hapiste olan Mandela değil, PV Botha'dır. Mandela her pece ra.V hat uyuyor, Botha uyuyamıyor. Hükümet sizin Marksist olduğunuzu iddia ediyor. Bu doğnı mu? TUTU İsa ne kadar Marksistse ben de o kadar Marksistim. Eğer fakirleri sevmek, baskıya isyan etmek, Allah'ın lanetlediği ırkçıhğa boyun eğmemek Marksistlikse, İsa da Marksistti. Be>az cemaalin karşısına geçtiğiniz zaman neler hissediyorsunuz? TUTU Muhabbetten başka ne hissedebilırim ki. Onlara diyorum ki. ben sizin pederinizim; biz bir aileyiz. Tabii. ailelerde her zaman pederle aynı görüşte olmak gerekmez. Asgari müştereklerde birleselim. Nedir asgari müşterek? Nasıl kaldırılacağı veya değiştirileceğinde değil. ama ırk ayrımının adil olmadığı konusunda aynı fikirde olabiliriz. Secdeye \ardığım zaman kendimi siyahlar için değil, cemaati için dua eden bir rahip olarak görüyorum. Kardan sonra balçıkla (Baştarafi 12. Sayfada) müzdeki günlerde tam bir balçığa dönüşeceği ve pislik içinde kalacağı anlaşılıyor. İtfaiye su baskmlarına karşı alarma geçirildi. Bu arada üç günden beri toplanamaması sonucu çöpler birikti. Çöp araçlan dün 13.00'den itibaren faaliyete geçebildi. Belediye Genel Sekreteri Atanur Oğuz, " Ç ö p için yeni bir iinite kurduk. Çöplerin alınamadığı yerlere eleman kaydınyoruz. Önce ulaşıma öncelik vermiştik, şimdi işimiz ç ö p " dedi. TEK ulasabıldiği yerlerde arızalan gidermeye çalışırken, Ömerli Barajı'ndaki pompalama anzası sürüyor. TREN YOLU KAPALI IstanbulEdirne arasındaki demiryolu ise hâlâ açılamadı. Alpullu'da bekleyen Avrupa treninin yolcularını getirmek için DDY tarafından tutulan beş otobüs yola çıktı. Sirkeci'de bekleyen Avrupa yolcuları da Alpullu'dan yoüanna devam edecekler. Yolcular ise 10.00 otobüsüyle Istanbul'a getirildiler. Şiddetli soğuklar nedeniyle Tunca, Arda, Ergene ve Meriç nehirleri buz tuttu. ftwt 950.000 240.000 785.000 420.000 760.000 266.000 361.000 256.000 750.000 370.000 400.000 1twt oranı m 975.000 250000 824.000 452.000 636.000 306.000 416000 306.000 900.000 461000 500.000 ZM 210225 25 4854 60150 51 + 50 120150 7090 2.6 4.2 5 7,6 10 15 15.2 19,5 20 25 25 Ş GÖRMEK Oktay Akbal 550 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad 3941 Caîaloğlulstanbul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle