21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
r 0 MART JOMs 1987 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 CIA eski Başkanı hastaneden çıktı ¥17ashington (a.a.) W Amerikan Haber Alma Servisi'nin (CIA) eski başkanı William Casey, önceki akşam yatmakta olduğu hastaneden taburcu edildi. Ceorgetown Hastanesi Sozcüsu, geçirdiği beyin ameliyaımm ardından bir dizi kontrol için 15 gün önce yeniden hastaneye yatan Casey'in sağlık durumu konusunda aynntılı bilgi vermedi. 74 yaşındaki Casey, Irangate olayında "kilit rol" oynayan kışi olarak biliniyor. Casey, ocakta geçirdiği beyin ameliyatından sonra CIA Başkan'.ığı görevinden istifa etmişti. Moskovatia önemli bulusma Margaret Thatcher, görüşmelerde özellikle orta menzilli füzeler ve insan hakları konularında duracağını belirtti. Sovyet basın yayın organlan, Thatcher'ın ziyaretine büyük önem veriyor. MOSKOVA (AP) Ingiltere Başbakanı Margaret Thatcher Sovyetler Birliği'ndeki resmi temaslarına bugün başlıyor. Thatcher'ın Moskova'da, DoğuBatı ilişkilerindeki son durumu irdeleyeceği ve özellikle orta menzilli fuzeler sorunu ile insan hakları konusu uzerinde Sovyet tarafını sıkıştıracağı belirtiliyor. Cumartesi akşam iızeri İngiliz Hava Kuvvetleri'nin ozel jetiyle Moskova'ya gelen ve havaalanında Sovyet Başbakanı Nikolai Rizikov tarafından karşılanan Thatcher, buradan doğruca Kremlin'e giderek, Sovyetler Birligi Komunisl Partisi Genel Sekreteri Mihail Gorbaçov'un onuruna verdiği resepsiyonuna katıldı. Kremlin Sarayı'nın büyük ve şatafatlı St. George Salonu'nda verilen resesiyonun sıcak bir hava içinde geçtiği bildirildi. zeler konusunda SSCB ile ABDnin kendi başlarına karar almalarına karşı çıkacağını ileri suruyorlar. Aynı çevreler, Başbakan Thatcher'ın Londra'da hareketinden önce yaptığı açıklamada, Sovyet yonetıcilerini insan hakları konusunda sıkıştıracağını söylediğini anımsatıyorlar. Nitekim, Thatcher'ın Sovyetler Birliği'ndeki Yahudi rejim muhalifi Josef Begun ile de göruşeceği bildirildi. Bilindiği gibi Begun, geçen ay salınan tuıuklu muhalifler arasında önde gelenlerden bi" İngiltere Başbakanı, Moskova'yı ziyaretinden once Fransa ve Almanya Başbakanları ile bir araya gelerek görüş alışverişinde bulunmuş, ABD Başkanı ile de uzun bir telefon gorüşmesi yapmışıı. ABD Başkanı Ronald Reagan'ın cumartesi sabahı Thatcher'ı hareketinden önce telefonla arayarak, iyi yolculuklar ve iyi şanslar dilediği öğrenildi. Thatcher ile Gorbaçov 1984 yıhnda Londra'da ilk kez görüşmüşlerdi. Ancak o tarihte Gorbaçov henüz Sovyet lideri değildi. İki liderin bugün baş başa uzun bir görüşme yapacakları belirtildi. Görüşmeler daha sonra iki ülkenin Dışişleri Bakanları'nın da katılacakları geniş heyetler halinde sürdurulecek. n îngiliz Başbakanı bugün Mihail Gorbaçov'la görüşmelere başlıyor POLTriKADA SORUNLAR ERGLTN BALQ Krta Sahanlığı Tartışması Yunanistan'ın Ege'de kıta sahanlığı hakkında öne sürdüğü iddiaları mantık ve hukuk kuralları ile bağdaştırmak kesinlikle mümkün değildir. Neden olmadığına geçmeden önce, kıta sahanlığı deyiminin uluslararası deniz hukukunda ne anlama geldiğine bir göz atalım. Karaların deniz altındaki uzantısı birdenbıre dibe inmez. Meyilli bir şekilde denizin dibine doğru uzanır. Karanın uzantısı, deniz yüzeyinden 200 metre kadar derinliğe indikten sonra ise meyil büyük ölçüde kaybolarak dikine inış başlar. İşte karaların, deniz yüzeyinden 200 metre derinliğe ulaştıkları yöreye kadar oluşan bölümüne kıta sahanlığı deniyor. Uluslararası deniz hukukuna göre, kıta devletinin kendi karalarının deniz altındaki doğal uzantısı olan kıta sahanlığında maden ve başka zenginlikleri arama ve işletme hakkı bulunuyor. Kıta sahanlığı kavramı, Sayın Prof. Hüseyin Pazarcı'run da belirrtiği gibi, ABD Başkanı Truman'ın 28 Eytül 1945'te ülkesinin deniz dibindeki uzantısının tabanında, toprak altında bulunan doğal zenginlikler uzerinde tek başına hakKi olduğunu bildirmesi ile hukuksal bir kavram olarak doğdu. Başkan Truman şöyle diyordu: "ABD kıtası deniz altında da devam ediyor. Ülkemin uzantısının deniz yüzeyinden dipte dikine inişin başladığı noktaya kadar olan bölgede maden ve başka zenginlikleri arayıp çıkarmak hakkı sadece bana aittir." ABD örneği, birçok ülke tarafından izlendi ve kıta sahanlığı kavramı bir uluslararası hukuk kuralı olarak yerleşti. Truman örneğinde ilginç bir nokta var. Amerika kıtasının deniz dibindeki uzantısı, sahilden kaç kilometre uzaklıkta dikine inişe başlıyor? Bazı noktalarda 400 kilometre. Karanın deniz dibindeki uzantısının dikine inişe başladığı noktadan, deniz yüzeyine çıktığınızda, Amerika kıtasının 400 kilometre uzağında oluyorsunuz. Şimdi bu ilkeyi Anadolu yarımadasına uygulayalım. Anadolu'nun deniz altındaki uzantısının, sahilden kaç kilometre uzaklıkta 200 metre derinliğe (dikine inişin başladığı aşama) ulaştığını bilmiyoruz. Diyelim ki 200 kilometre ya da 150 kilometre... 100 kilometre... Bu bile, Ege denizindeki Yunan adalarının büyük bölümünü Anadolu yarımadasının kıta sahanlığı sınırının içine sokmaya yeter. Yani aslında ortada tarihsel nedenterden kaynaklanan bir anormallik var. Ege'deki Yunan adaları Anadolu yarımadasının coğrafi uzantılarıdır. Ama, Türkiye kimsenin topraklarında gözü olmadığı için, tarihsel nedenlerden kaynaklanan anormalliği gündeme getirmiyor. Yunanistan ne diyor? Atina, "7956 Cenevre anlaşmasına göre adalann da kıta sahanlığı var. Adalann Türkiye'ye bakan yanında kıta sahanlığı sınırlandınlması eşit uzaklık ilkesine göre yapılsın. Ama adalann batıya bakan tarafmdaki kıta sahanlığı uzerinde ise sadece benim hakkım var" diyor. Ama adalann batıya bakan yanları da aslında Anadolu yarımdasının kıta sahanlığı uzerinde bulunuyor. Böylece ortaya son derece kendine özgü bir durum çıkıyor. Türkiye şöyle diyebilir: "Arkadaş, şu adalar aslında Anadolu yanmadasının uzantıları. Sen bu adalan bana terk edip git." Yunanistan da şu karşılığı verebilir: "iyi, ama 900 yıl önce sen Anadolu'ya gelmeden, Batı Anadolu'da ben oturuyordum. Onun için, sen tekrar Orta Asya'ya geri dön." Ne Yunanistan'ın adalardan çekilmesi, ne de Türklerin Orta Asya'ya dönmeleri söz konusu olmadığından Türkiye akla yakın, makul tek öneride bulunmaktadır: 'Arkadaş, sen benim kıta sahanlığım uzerinde bulunan adalarının kıta sahanlığını öne sürerek beni boğmaya kalkışıyorsun. Bu olacak iş değil. Gel oturup görüşelim. İkimizin de çıkarına olacak bir çözüm bulalım. Ege'den ortaklaşa yararlanalım." Kaldı ki, uluslararası deniz hukukunda Yunanistan'ın ileri sürdüğü gibi kıta sahanlığının sınırlandırılmasında "eşit uzaklık" ilkesinin katı bir şekilde uygulanmasına da rastlanmıyor. Örneğin 28 Eytül 1945 tarihli ABD bildirisinde şöyle bir tümce var: "Kıta sahanlığı bırden fazla ülke tarafından paylaşılırsa, sınır hakkaniyet ilkesine göre saptanır." Bildiride, eşit uzaklık ilkesi değil, hakkaniyet ilkesi vurgulanmış. Yunanistan 1958 tarihli Cenevre Anlaşmasının 6. maddasine dayanıyor. 6. maddeye göre, "Sahilleri karşı karşıya olan ülkelerin kıta sahanlıklarının sınırı, bu ülkeler arasında bir anlaşma yoksa ve özel koşullar başka bir sınırı haklı kılmıyorsa, eşit uzaklık ilkesine göre saptanır." Görülebildiği gibi, Cenevre Anlaşmasına göre "Özel koşullar başka bir sının gerektirmiyorsa, haklı kılmıyorsa" kıta sahanlığının sınırlan eşit uzaklık ilkesine göre saptanır. Ege'dekinden daha "özel koşullar" olabilir mi? Adalar, Anadolu yanmadasının burnu dibinde ve Anadolu yarımadasının kıta sahanlığı uzerinde. Sen kalk, "Benim adalanmın kıta sahanlığı var" diyerek, o yarımadada yaşayan 52 milyon insana bir hak tanıma. Bu olacak iş değildir. Ne akla, ne mantığa, ne de hukuka sığar. Türkiye'ye de böyle bir mantıksızlığı hiç kimse kabul ettiremez. Sayın Papandreu'nun bu gerçeği görmesinde sonsuz yarar vardır. Schmidt: "Gorbaçov'a başarı gerekli" D o n n (aa) Federal İJ Almanya'mn eski Başbakanlarından Helmut Schmidt, Sovyet lideri Mihail Gorbaçov'un, silahstzlanma alanında "başarıya gereksinmesi bulunduğunu" söyledi. Schmidt, Bild Am Sonntag gazetesine verdiği demeçte, "Gorbaçov, ülkesinde yaşam düzeyini yükseltmeye kararlı, bu nedenle silahlanma harcamalarını kısmak zorunda. SSCB, halen gelirinin yuzde 14'unU askeri harcamalara ayırıyor" dedi. Schmidt, bir karşılaştırma yaparak, ABD'nin askeri harcamalarımn gayri safı milli gelirinin yüzde 7'sini, Federal Almanya'mn askeri giderlerinınse ulusal gelirlerinin sadece yüzde 3'ünü kapsadtğını belirtti. İKlNCt KEZ BİR ARADA Thatcher ile Gorbaçov ilk kez 1984 yıhnda Londra'da bulustuklannda Gorbaçov henüz Sovyet lideri değildL (Fotoğraf: AP) Sovyet basınyayım organlan İngiltere Başbakanı'nın ziyaretine geniş yer vererek, Kremlin yönetiminin de Thatcher ile görüş alışverişinde hnlunmaya ne kadar büyük önem verdiğini yansıtmış oluyorlar. Bir tngili? Başbakanı'nın, Moskova'yı bundan önceki son ziyareti 11 yıl önce gerçekleşmişti. Thatcher, beş gün sıirecek resmi ziyaretinin dunku gününü Moskova'nın 70 km. kuzeyindeki Zagors kentindeki tarihi kadetral ve manastırları gezerek geçirdi. İngiltere Başbakanı'na yakın kaynaklar bugün başlayacak resmi görüşmelerde tartışmaların odak noktasını silahsızlan konularının oluşturacağını, Thatcher'ın özellikle orta menzilli fü Poionya'da zam furyusı VARŞOVA (APANKA) Po Temel gıda maddeleri, lonya hukumetinin temel gıda mad yakıt, tütün, içki, ulaşım ve delerinden tutun, alkol ve ulaşıma kadar bir dızi alanda <ColO lrolOO posta ücretlerine yüzde 10 arası kapsamlı zamların yapılacağı yüzde 100 arasında zam m açıklaması serl tepkilere neden yapıldı. oldu. Yasadışı Dayanışma Hukumet karanna göre, gıda Sendikası'nın lideri Lech maddeleri, tutun, alkol, yakıt, ulaşım ve posta fiyallarına dunden iti Walesa, zamlara karşı baren zam yapıldı. mücadele edeceklerini Yasadışı Dayanışma Sendikası'nm belirterek, "Hükümetin lideri Lech Walesa, zamların Polon ekonomik bunalımdan ya halkı için büyuk bir felaket olduğunu söyledikıen sonra Dayanışma' kurtulmak için belirli bir nın "Zamlara karşı mücadele için politikası yok" dedi. harckele geçmeye hazır olduğunu" kaydettı. de reform yapabılme için tek şansıWalesa, Gdansk'ta yaptığı açıkla nın, sendikal ozgurlukleri geri vermada, "İşçilerin karan uyannca, mek olduğunu so>ledi. Bilindiği gızamlanı karşı mücadele) i başlatma bi, Dayanışma Sendıkası, 1982'desıya hazınz. Işçiler bu keı zamlara kıyonetim ilan edilmesinden sonra karşı çıkmalıdıriar. Hiikiimetin eko kapatılmıştı. nomik bunalımdan kurtulmak için' Zamlar, Polonya tarihinde çok bdirii bir programı >ok. " hassas bir konu. 1970, 1976 ve Walesa, Jaruzelski yonetiminin 19ŞÖ'deM jşçi ajaklanmaları,zamlac bunalımdan kurtulma ve ekonomı >uzunden meydana gelmişti. sektorunde uygulandı. Kömür fîyaıları yuzde 515, ısınma ve sıcak su fiyatlan yuzde 50 oranında arttı. Elektrik fiyatlanna yuzde 2325 oranında zam yapılırken benzın fiyatlan yüzde 25 oranında artırıldı. Alkol \e tutun fiyatlan da yüzde 20 yukseltildi. Posta ve taşıma ücretleri, sırasıyla yuzde 100 \e yüzde 20 oranında antırıldı. Ancak diğer zamlar derhal yururluğe gırerken posıa ücretlerine yapılan zamlar, gelecek aydan, taşıma ücretlerine yapılan zamlar ekimden itibaren geçerli olacak. VV'alesa'nın sert çıkışma yol açan hukumel karanna göre gıda fiyatlarına ortalama °?o9.6 oranında zam yapıldı. Polonya radyosunun Malıye Bakanhğı yetkililerine dayanarak verdiği habere göre ete yüzde 10, tereyağına yuzde 25, una yuzde 18, ekmeğe yuzde 1215, sute yuzde 18 oranında zam yapıtdı En yuksek fıyat artışları ise enerji IMF REÇETELERİ Polonya'da uygulamaya konulan zamların Uluslararası Para Fonu tarafından onerilen reçetelerın bir parçası olduğu kaydediliyor. 30 yıtlık bir aradan sonra geçen yıl haziran ayında IMF uyeliğine yeniden kabul edilen Polonya halen 33.5 milyar dolar duzeyindeki dış. borcunu azaltmak için bir süredejıbçri •'kemersıkma" poliiikaiarı uyguluyor. Jaruzelski yönetimi IMF reçetesi uyguluyor The Observer: Çavuşesku, Angola'da uanda (a.a.) Romanya Devlel Başkanı Nikolai Çavuşesku, uç gunluk resmi ziyaret için Angola'nın başkenti Luanda'ya gitti. Çavuşesku, daha önce de 1979 da Angola'yı ziyaret etmişti. Çavuşesku'yla Angola Başkanı Jose Eduardo Dos Santos arasında yapılacak görüşmelerde, özellikle iki iilke arasındaki ekonomik, sınai ve teknik alanlarda işbirliğin in geliştirilmesi konusu ele almacak. Romanya, 1975'ten itibaren, Angola Halk Cumhuriyeti'ni tanıyan ilk ülkelerden olmuştu. İran, Çin'in yardıımile füze yapıyor İngiliz. gazetesine göre, İran'ın imal etmekte olduğu uzun menzilli füze, Irak'ın pek çok bölgesini vurabilecek güçte. LONDRA (a.a.) Ingilterede pazar günleri yayımlanan haftalık "The Observer" gazetesi, İran'ın. Çin'in teknolojik yardımıyla Irak'ın pek çok bölgesini vurabilecek uzun menzilli bir fuze imal etmekte olduğunu bildirdi. Gazete, İran'ın Çin'in yardımıyla imal etmekte olduğu Sovyet "SCUD B" füzesinin bir benzeri olan. 290 kilometre menzilli öteki fuzenin bitme aşamasına yaklaştığını kaydetti. İngiliz gazetesi daha uzun menzilli bir fuzenin geliştirilmesinin, İran'ın, komşusu Irak topraklarındaki pek çok kent ve kasabayı vurmasını sağlayacağını yazdı. "The Observer" gazetesi, Iranh kaynaklara atfen verdiği haberde, Iran'ın, yine Çin'in teknolojik yardımıyla kısa menzilli yerden yere fırlatılan bir füze yaptığını da açıkladı. Gazeteye gore kısa menzilli füze, Sovyet yapısı "FROG" füzesinin Çin versiyonuna dayanılarak imal edildi ve Irak'ın Basra kentine fırlatıldı. Bu fuzenin 64 kilometre menzili bulunduğu kaydediliyor. Iran geçen hafta. Arap ülkelerinden Batıya ham petrol taşıyan tankerleri vurabilecek guçteki Çin yapısı füzelere sahip olduğunu bildirerek, Körfez'de bir şok dalgası estirmişti. Birleşik Amerika ise, İran'ın bu açıklamasına karşılık, Batıya petrol sevkiyatının rahatlıkla yapılmasını sağlamak için Hurmüz Boğazı'na savaş gemilerini göndermeye başladığını bildirmişti. Komünistler ilk kez gerçek bir siyaset ortağı haline geliyor Italya erken seçim eşiğinde NtLGüN CERRAHOĞLU ROMA İtalyan komünistleri, muhalefette olduklan 1947 yılından bu yana ilk kez, diğer partiler için gerçek anlamda bir siyaset ortağı haline geliyorlar. Ülkenin 2 numaralı siyasi gücü olmakla birlikte, şimdiye dek siyasi arenada hep muhalefet gettosuna itilmiş olan komünistlere bu yolu açan gelişme, hukümet krizine bir çıkış bulma görevinin komünist milletvekili Meclis Başkanı Nilde Jotti'ye verilmesiyle belirdi. Kurulabilecek yeni koalisyon hükümeti formülünü araştırmakla yukümlu Jotti, sadece komünist olmasıyla değil aynı zamanda bu görevi alan ilk kadın politikacı olmasıyla da ilgi çekti. '40 yıl boyunca komünistleri kısır bir muhalefete surukleyen ve politika sahnesinin üst kademelerinde kadınlara hiç Kaddafı: Çad'da savaşa devam Yeni koalisyon hükümeti formülünü araştırma ve arabuluculuk görevinin komünist bayan milletvekili ve Meclis Başkanı Joti'ye verilmesi, gözlemcilerce önemli bir gelişme olarak nitelendiriliyor. yer açmayan İtalyan siyasi yaşamı için bu adım, yeni bir çığır sayılıyor. Togliatti'nin "büyük aşkı" olarak tanınan ve uzun yıllar koraünistlerin bu tarihi liderinin "yaşam ortağı" olmuş olan Nilde Jotti, şimdi yeni bir koalisyon hükümeti formülü için siyasi parti liderleri ile görüşmelere başlayacak. Ancak, kendisinden öne bu görevi yüklenen Hıristiyan Demokrat Guilio Andreotti gibi, Jotti'nin de çabaları buyuk bir olasılıkla neticesiz kalacak ve buyuk bir olasılıkla İtalya, haziran başında erken seçimlere gıdecek. Çunkü me\cut oy dağılımı, hâkim siyasi güç Hıristiyan Demokratlar'ın anahtar parti Sosyalistlerin desteğini almadan hükumet kurmalarına olanak vermiyor. Sosyalistler ise, kendilerine hukümet başkanlığı vermeyen hiçbir koalisyon formulunü kabul etmeye yanaşmıyor. Bu durumda krizden çıkışın tek yolu "erken seçim"den geçiyor. Fakat ilk kez yaklaşık 4 yıl boyunca isükrarlı bir hükümet tanıyan italyan kamuoyu, erken seçim seçeneğine tepki gösteri L ondra (APJ Çad'da ağır bir yenilgiye uğrayarak, ülkenin kuzeyindeki son üssü olan Faya Largo'yu da boşaltan Libya'nın lideri Albay Muammer Kaddafı, Fransız birlikleri Çad'ı terk edinceye kadar, mücadeleye devam edeceklerini söyledi. Libya Televizyonu'na göre Kaddafı şoyle dedi: "Çad'dan Fransız kuvvetleri çekilmedikçe, Çad'ın kurtuluşu için savaşan hükümet karşıtı güçleri desteklemeye devam edeceğiz." yor. Bu nedenle ne Hıristiyan Demokratlar ne de Sosyalistler seçmenlerine erken seçim "müjdesi" vermek sorumluluğunu almak istiyorlar. İşte krizden çıkış formülünü araştırması için bir komünistin tayini de, bu nedenle anlam kazanıyor. Hıristiyan Demokratlar ve Sosyalistlerin almadığı sorumluluğu, böylece bir komünist yükienmiş oluyor. Erken seçim haberciliğini yapmaktan öte. Hıristiyan Demokrat Cumhurbaşkanı Francesco Cossiga'nın Jotti'ye bu görevi vermesi, siyasi gözlemciler tarafından aynı zamanda, Cossiga'nın partisinin sosyalistlere verdiği bir gözdağı olarak yorumlanıyor. Hıristiyan Demokratlar böylece sosyalistlere, aralarında anlaşamadıkiarı takdirde komünistlerle uzlaşmaya varabileceklerini ima edivorlar. LÜBNA>T Sovyet füze denemesi ashington (uba) Sovyetler Bırliği'nin, SSI8 tipi uzun menzilli füzelerinden ilk kez başanlı sonuç aldığı bildirildi. ABD Dışişleri Bakanı Caspar Weinberger, bir Amerikan televizyonuna yaptığı açıklamada, Sovyetler'in sürekli olarak silahlarını yenilediğini belirterek, SS18 tipi uzun menzilli füzelerinin son denemesinden başanlı sonuç aldığını söyledi. Pakistan'ın atom bombasına sahip olduğuna ilişkin iddialar yoğunlaşıyor Beyaz Saray'ın Pakistan ikilemi Pakistan, nükleer çalışmalarını sürdürürse, bu ülkeye 4 milyar dolarlık ABD yardımının kesilmesi gerekiyor. Ancak Beyaz Saray bu yardımı keserse, Asya'da en güvenilir dostunu yitirecek. Gözlemcilere göre Pakistan Devlet Kahuta'daki nükleer tesiste çahşmalar devam ediyor. Ziya Ül Hak ise, atom bombaBaşkanı Ziya Ül sına sahip olmadıklanm öne sürüyor. Hak, ABD'nin bu açmazım bildiğinden, nükleer çalışmaları durdurması yolundaki uyarılara kulak asmıyor. nı sanmıyorlar. Geçmiş yıllardaki ornekler, bir ülkenin nükleer silaha sahip olan ülkeler kulubune sessizce girerek, açık bir geçişin getirebileceği olumsuz sonuçlardan sıyrılmayı umut edebileceğini gösterdi. 1974 yıhnda bir atom bombası denemesi yapan Hindistan, hâlâ nukleer silaha sahip olmayan bir ülke olarak görüluyor. Nukleer silahlara sahip olduğu kuvvetle tahmin edilen İsrail de, bunu açıklamaktan kaçınıyor. Güney Afrika ve Arjantin'in nükleer faaliyetierine de büyük bir gizlilik egemen ve bu iki ülke nükleer kulube üye ulduklarını kabul etmiyorlar. Butün bunlar, nükleer yayılmayı önlemenin çaresinin nükleer kulübün üyelerini beşle sınırlamak olduğu (ABD, SSCB, Çin, Fransa, İngiltere) yolundaki düşüncenin modasının artık geçtiğini gösteriyor. Yeni oyun ise çok daha karışık. "The Economisf'e göre Pakistan bugün nukleer silaha sahip olduğunu resmen açıklayıp nukleer kulübe girmeyi istese de, 1968 yıhnda nükleer silahların yayılmasını yasaklayan anlaşmada imzası bulunan 130 ülke böyle bir değişiklikten hoşnut kalmayabilir. Nükleer kulüp üyelerinin beşten yediye yükselmesi ise, diğerlerinin de kulübe katılmak istemelerine neden olabilir. BEYAZ SARAY'IN tKİLEMİ Le Monde gazetesinde çıkan yazıda ise, Reagan yonetiminin Pakistan konusunda bir ikilem karşısında kaldığı belirtiliyor. Beyaz Saray, her yıl Pakistan'ın atom bombasına sahip olmadığı yolunda Kongre'ye güvence vermekle yükumlü. Pakistan, nükleer çahşmalarını devam ettirirse, Washington'un bu ülkeye, beş yıl için 4 milyar dolar ekonomik ve askeri yardım yapmasını öngören tasarının iptal edilmesi gerekiyor. Oysa, Pakistan ABD'nin Asya'daki en güvenilir dostu. Afgan mucahitlerine gönderilen ABD silahlan Pakistan'dan geçiyor. Sovyetler Birliği ile dostluk ve işbirliği anlaşması olan Hindistan ise, ABD'ye karşı mesafeli davranıyor. Hu bakımdan, Reagan yönetimi, yardımı keserek Pakistan'ı gücendirmek istemiyor. Pakistan da bunu bildiğinden ABD'nin uyarılarına kulak asmıyor. Arıane yine arızalandı ondra (uba) ABD'nin uzay mekiğine rakip Avrupa'ntn Arıane füzesinin fırlatılması, itici roket motorlarındaki bir arıza nedeniyle ertelendi. Motoru üreten firma, fuzenin 1219 haziran tarıhleri arasında fırlatılacağını açıkladı. Geçen yıl mayıs ayında 18'inci denemesi başarısızlıkla sonuçlanan Arıane füzesinin son denemesinde de aynı arızanın meydana geldiği belirti/iyor. 03707 No'lu basın kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. ERGL'N BALCI Dış Haberler Servisi Pakistan'ın atom bombasına sahip olduğuna ilişkin haberler yoğunlaşırken, Batı basını da son zamanlarda bu soruna geniş yer ayırıyor. İngiliz The Economist dergisi ile Fransız Le Monde gazetesinde konuya ilişkin yorumlar çıktı. The Economist'te yayımlanan yazıda, Pakistan'ın bu tehlikeli oyuna katılan ülkelerden sadece biri olduğu belirtildi. Dergiye göre, nükleer silaha sahip olduğu tahmin edilen, ancak bunu resmen açıklamayan Ulkeler arasında İsrail, Güney Afrika Cumhruriyeti, Arjantin ve Hindistan da bulunuyor. Pakistan, atom bombası yapması durumunda ABD'nin, nükleer silaha sahip ülkelere yardımın kesilmesini öngören "SymingtOD Yasası" yaptınmına hedef olacağını biliyor. Ülke bu konuda doğrudan bir deneyime de sahip: Carter yönetimi 1977 yıhnda Pakistan'a ambargo uygulamaya başlamış ve yardım ancak Sovyetler Bırliği'nin Afganistan'ı işgalinden sonra yeniden yapılmaya başlamıştı. "The Economist"e göre Pakistanlılar, Başkan Reagan'ın, süresi bu yıl sona erecek olan yardım anlaşmasııun yenilenmesi konusunda Kongre'ye öneride bulunacağını hesaplıyorlar, ancak Reagan'ın bu öneriyi yapmasını kolaylaştıracak davranışlarda da bulunmuyorlar. Uzmanlar, Pakistan'ın atom bombası yapmaya yetecek bileşiklere sahip olabileceğini belirtiyorlar, ancak henüz bu bileşikleri bir arada kullanıp bombayı yapmayı başardığı Dış Haberler Servisi Lubnan'ın başkenti Bevrut'ta Şatilla multeci kampını kuşatma altında tutan EMEL Orgutu milislerinin gösteri düzenleyen Filistinli kadınların üzerine ate? açması sonucu 5 kadın oldu. 10 kadın da yaralandı. Filistinli bir sözcü, kadınlann gösteriyi EMEL Örgutu milislerinin dort aydır surdurdükleri kuşaımayı protesto amacıyla duzenlediklerini belirtti. EMEL Örgutu milisleri ise Drotesto vuruyuşu yapan kadın Emel milisleri 5 Filistinli kadımöldürdü ların arkasında ılerlemekte olan Filistinli gerillalara ateş açtıklarını kaydettiler. Beyrut'taki Burç ElBarajni multeci kampında da perşembe gunü duzenlenen gösteri sırasında 4 kadınla 2 çocuk öldürulmuştu. Bu arada Şatilla multeci kampındaki Kanadalı bir doktor burada yaşayan Filistinlilere acil yardım yapılması için çağrıda bulundu. Kanadalı doktor, kampta yaşayanlann açlıktan ölmek uzere olduklarını bildirdi. n, Conttnlarh daha fazla yardım isteyecek VVASHINGTON (a.a.) ABD Başkanı Ronald Reagan,, Nikaragua rejimine karşı savaşan Contralar'a, gelecek yıl için ongorulenden daha fazla yardım yapılmasını istiyor. Amerika işleriyle gorevli ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Eliott Abrams. CNN Televizyonu'na verdiği demeçte, Reagan yonetiminin 1988 mali yıhnda, Contralar'a, 105 milyon yerine, 125 milyon dolar yardım yapılmasını Kongre'den istemeye niyetli olduğunu belirtti. Abrams, Kongre'de muhaliflerin çoğunlukta olnıasına rağmen, Contralar'a yardımın kabul edileeeğini sandığını ifade etti. Abrams, "Çünkü kongre üyeleri, Sovyeüer'in Orta Amerika'daki rolünden çekiniyorlar. Nikaragua halkını komünistlerin boyunduruğu altına girmeye mahkum elmenin anlamı ne olabilir" dedi. ABD Kongresi, 1987 mali yılı içinde, Contralar'a 100 milyon dolar yardım yapılmasını kabul etmişti. YAZMAK Y1ŞAMAK Oktay Akbal 660 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınları Türkociğı Cad 3941 Cağaloğluhtar:bul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle