18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27MART 1987 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 SSCB: ABD büyükelçiliğinde soruşturma TTTashington (a.a.) W ABD'nin Moskova Büyükelçiliği'nde görevli iki deniz piyadesinin casusluk suçundan tutuklanmasından sonra büyükeiçilikte geniş çapta bir güvenlik soruşturması başlatıldı. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsU Charles Redman, son olarak 21 yaşındaki onbaşı Arnold Bracy'nin tutuklanmasıyla ilgili açıklamasında, bunu ABD'nin guvenliğine yönelik en büyük darbe olarak kabul ettiklerini belirtti. Sözcü, büyükeiçilikte geniş bir karşı casusluk soruşturması başlatıldığtnı ve öteki ilgili servislerle işbirliği yapıldığmı bildirdi. ABD, SSCB'yi orta menzilli füzelerde geri adım atmakla suçladı Anlaşmada çıkmaz ABD ve SSCB heyetleri Cenevre görüşmelerine bugun ara verirken, NATO Avrupa Müttefik Kuvvetleri Başkomutanı General Rogers, orta menzilli füzelerin Avrupa'dan kaldınlmasımn bazı NATO üyelerini kaygılandırdığını söyledi. fının, anlaşmanın denetlenmesi konusundaki önerilerini inceliyordu. ABD yönetimi, Cenevre görüşmelerine ara verilmesinden kısa bir süre önce yaptığı açıklamada, Sovyetler Birliği yönetimini, orta menzilli nükleer füzeler önerisi çerçevesinde, kısa menzilli nükleer silahları sınırlama sözünden caymakla suçladı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Charles Redman, Sovyetler BirliğTnin tavır değişikliğine ilişkin ük belirtilerin, Mihail Gorbaçov'un 28 şubatta yaptığı bir konuşmada ortaya çıktığmı, Cenevre görüşmelerindeki Sovyet heyetinin tutumunun da bu belirtileri desteklediğini söyledi. Redman, bu tavrıyla Sovyet tarafının, kısa menzilli silahlar konusunun ayn bir göruşme çerçevesinde ele alınmasından yana olduğunun anlaşıldığuu bildirdi. Redman, bu durumun Sovyetler Birliği'nin 1981 yıhndan beri kabul ettiği tavırdan ve Rejkjavik'te vanlan görüş birliğinden "geri adım" oluşturduğunu belirtti. Charles Redman, orta menzilli nükleer füzeler konusunda varılacak bir anlaşmanın mutlaka 970 kilometreye kadar menzile sahip olan kısa menzilli füzeleri de kapsaması gerektiği konusunda kararlı olduklarını tekrarladı. Gözlemciler, Sovyetler Birliği'nin de pazar günü Reagan yönetimini, silahsızlanma konusunda anlaşma isteğinde ciddi olmamakla suçladığmı hatırlatarak, yeni bir silahsızlanma anlaşmasına vanlabileceğine ilişkin umutlann giderek zayıflamakta olduğunu belirtiyor. Öte yandan, NATO Müttefik Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Bernard Rogers, orta menzilli nükleer füzelerin Avrupa'dan kaldınlması konusunun, bazı NATO üyesi ülkeleri kaygılandırdığını söyledi. Cenevre'deki silahsızlanma görüşmelerinde ABD ve Sovyet heyetleri tarafından ele alınmakta olan konunun, NATO üyesi ülkeler tarafından görünürde desteklendiğini söyleyen Orgeneral Rogers, gerçekte ise bazı Pakt üyesi ülkelerin bu konuda ciddi rahatsızlıklar duyduğunu öne sürdü. Tiınus İran ile diplomatik ihşkı tısını kesiyo] TUNUS (AP) Tunus Hükümeti İran ile diplomatik ilişkilerini kesme karan aldı. Tunus Dışişleri Bakanlığı'ndan dün yapılan açıklamada, bu kararın, ülkedeki İran Büyükelçiliği'nin görevi ile bağdaşmayan bir tavır içine girerek anarşiyi korüklediğinin ve dini propaganda yaptığının belirlenmesi uzerine alındığı bildirildi. Başkent Tunus'ta yapılan resmi açıklamada, İran Buyukelçiliği, yurtdışında bulunan aşırı uçlardaki Tunusluları yıkıcı faaliyetlerde bulunmalar\ için silahlandırmakla da suçlandı. Açıklamada. "İranlı diplomatlar. Tunus'ta dini anlaşmazlıklan yaymaya çalışıyorlar" denildi. İran ile diplomatik ilişkilerin kesilmesi kararının dun sabah Tunus Devlet Başkanı Habib Burgiba ile Başbakan Raşid Sfar ve kabine üyeleri arasında yapılan görüşme sonucu alındığı açıklandı. Başbakan Raşid Sfar, görüşmede "Tunus'daki İran Büyükelçiliği'nin şüpheli faaliyetlerinin boyutlannın ve >ol açtıgı karışıklığın" ele alındığını açıkladı. Başbakan Sfar, "Bu faaliyetlerin yol açtığı sonuçlara son vermek amacıyla gereken önlemlerin alınmasına karar verildi" dedi. ALt SİRMEN DUNYADA BUGUN Olanaksız Çılgınlık Libya: Bize saldıracaklar n aris (ajj.) Lıbya, A Fransa ve ABD'yi kendisine karşı bir saldırı hazırlığı içinde olmakla suçladı. Libya haber ajansı JANA bir yorumunda Paris ve yVashington'un Çad'ı atlama tahtası olarak kullanarak Lıbya'ya saldırı planladığını öne surdü. Dış Haberter Servisi Avnıpa'daki orta menzilli nükleer füzelerin karşılıklı olarak kaldınlması amacıyla, ABD ve Sovyet heyetleri arasında Cenevre'de sürdürülen görüşmelere bugün ara verüirken Washington, Moskova'yı geri adım atmakla suçladı. ABD ve SSCB silahsızlanma heyetleri, mart ayı başında orta menzilli nükleer füzelerin Avrupa'dan kaldınlması anıacıyla Cenevre'de başlattıklan görüşmelerini 26 marta kadar uzatma karan almışlardı. İki heyet yaklaşık üç haftadır Amerikan tara Filipinler'de şiddet Thatcher yarın Moskavctya gidiyor Dış Haberter Servisi İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher'ın bu cumartesi günü başlayacak 5 günlük Sovyetler Birliği ziyaretine ABD ve Batı Avrupa büyük önem veriyor. Thatcher da Moskova ziyaretinin önemini yadsımadığını şu sözlerle ortaya koyuyor: "Mihail Gorbaçov ve Sovyet yetkililerle yapacağım temaslar, hataya ve teslim olmaya değil, realiteye ve giice dayalı bir banş sağiamaya yönelik olacaktır." Thatcher'ın Moskova ziyaretine ilişkin olarak VVashington Post gazetesinde yayımlanan bir yorumda, İngiltere Başbakanı'nın, Sovyetler Biriği'ne giderken, ABD'ye ait rolü üstlendiği öne sürülüyordu. Batı Avrupa basınında çıkan çeşitli yorumlarda da, İngiltere Başbakanı'nın, Moskova'da silahsızlanma inisiyatifini Batı adına kullanacağı şeklinde spekülasyonlar yer aldı. Ancak Thatcher, bu konudaki spekülasyonları reddetmesine karşın, Sovyetler Birliği'ne yapacağı bu ilk resmi ziyaretinin, geniş bir çerçeveye oturtulacağını saklamıyor. Başbakan Thatcher'ın basın bürosu ise, bu ziyaretin, İngiltere Başbakanı'mn, Batı ittifakının lideri olduğunu kanıtladığı görüşunde. Nitekim, iktidannın 9. yılında olan Thatcher da, kendisini, Batı ittifakının en güçlü ve en gerçekçi lideri olarak görüyor. Bu nedenle Ingiltere Başba Washington Post'a göre İngiltere Başbakanı, ABD'nin rolünü üstlendi Htargaret Thatcher'ın Moskova gündemindeki ilk maddeyi Avrupa'daki orta menzilli nükleer füzelerin kaldınlması oluşturuyor. Batı Avrupa, iki süper güç arasındaki anlaşmanın kısa menzilli nükleer füzelerle konvansiyonel silahlarda indirime gidilmesini de Içapsamasını istiyor. İngiltere Başbakanının, Mihail Gorbaçov'la yapacağı görüşmeden, Batı Avrupa'nın kazançlı çıkma beklentisi var. kanı, Moskova ziyaretini hem ikili ilişkiler hem de uluslararası ilişkiler açısından değerlendirmeyi düşünüyor. Siyasal gözlemciler, Thatcher'ın îngiltere ile Sovyetler Birliği arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi konusuna ağırlık vermesinin beklendiğini kaydediyorlar. Aynı gözlemciler, buna gerekçe olarak da, İngiltere'nin muhafazakâr başbakanının bu yıl sonuna doğru ya da gelecek yıl başında yapılacak genel seçimler için, Moskova ziyaretini bir seçim yatırımı olarak kullanmasının beklendiğüıi hatırlatıyorlar. OREA MENZtLLİ FÜZELER Ingiltere Başbakanı Thatcher'ın Moskova ziyaretinin gündemindeki ilk maddeyi ise hiç kuşkusuz, Avrupa'daki orta menzilli nükleer füzelerin kaldınlması konusunda ABD ile SSCB arasmda vanlacak anlaşma oluşturuyor. SSCB lideri Mihail Gorbaçov'un bir süre önce, Avrupa'daki orta menzilli nükleer füzelerin tamamen kaldınlması yolundaki önerisinin ardından, iki süper guç arasında anlaşmanın imzalanması için gerekli haarlıklar başlamıştı. Ancak, başta İngiltere olmak üzere çeşitli Batı Avrupa ülkeleri, orta menzilli nükleer füzelerin kaldınlmasımn, (ABD'nin Batı Avrupa üzerindeki nükleer şemsiyesinde delikler açacağı gerekçesiyle) yeterli olmayacağım ve iki süpergüç arasındaki silahsızlanma anlaşmasının kısa menzilli nükleer füzelerle konvansiyonel süahlarda indirime gidilmesini de kapsaması gerektiği görüşünü savunuyorlar. Nitekim, Margaret Thatcher, Moskova ziyaretinden önce, Fransa ve Federal Almanya'ya giderek, Kohl ve Mitterrand'la bu konuda görüşmelerde bulundu. NVashington Post gazetesinin, konuyla ilgili haber analizinde Thatcher'ın, Mosova ziyaretinin, bu nedenle orta menzilli nükleer füzelere ilişkin anlaşma öncesinde büyük önem taşıdığını ve Ingihere Başbakanı'mn Batı Avrupa adına bu işin sözcülüğünü yapacağım belirtiyorlar. İngiltere İşçi Partisi lideri Neil Kinnock ise ABD Başkanı Ronald Reagan'la görüşmek üzere bugün Washington'a gidiyor. M anila (a.a.) Filipinler'de 11 mayısta yapılacak milletvekili seçimlerine, Aquino taraftarı Liberal Parti'den katılacak olan bir adayın geçen pazar gunü öldürüldüğu açıklandı. Filipinler Haber Ajansı polise dayanarak verdiği haberde, Tito Abao'nun Nativitad kentindeki evinde eşi ve çocuklarımn gozleri önünde öldürüldüğu bildirildi. Sadırganın olaydan sonra kaçtığı öğrenildı. Milletvekili seçimlerine Misamis bölgesinden adaylığını koyan Abao'nun öltimü seçim kampanyasının başlamasından bu yana maydana gelen ilk önemli olay. Afgan jetleri Pakistan sınırını bombaladı Savaş uçaklarının Afgan Pakistan sınırındaki Tera Mangal kasabasına giriştiği saldırıyla birlikte, pazartesiden bu yana ölenlerin sayısı 94'e yükseldi. TERA MANGAL (a.p.) Pakistan Afganistan sınırında yer alan Tera Mangal kasabası ve Müslüman gerillaiarın bir kampı Afgan Hava Kuvvetleri'nin yeni bir saldınsına sahne oldu. Son saldınyla birlikte pazartesi günunden bu yana ölenlerin sayısı 94'e, yaralananlann ise 110'a yükseldi. Önceki gün de Afgan jetlerinin Afganistan Pakistan lran sınırındaki Rabat bölgesinde giriştikleri bombardımanda çoğunluğu mücahit 80 kişi ölmüş, 60 kişi de yaralanmıştı. Pakistan askeri yetkilileri tarafından dun yapılan açıklamada dört Afgan bombardıman uçağının Pakistan hava sahasını 3 mil ihlal ederek, kasabaya ve gerilla kampına bomba ve roketlerle saldırdıklan belirtildi. ölen ve yaralananlann tümünün Afgan mültecileri olduğu da kaydedildi. Önceki günku saldında da Afgan İslam Haber Ajansfnın bildirdiğine göre, genellikle mucahitlerin ve Afgan multecilerinin bulunduğu bölge 12 Afgan jeti tarafından bombalanmıştı. Askeri gözlemciler bombardımanda ölenlerin buyük çoğunluğunun Afganh göçmenler ve mücahitler olduğunu belirtirken bazı kaynaklar ölenler arasında İranlı askeılerin de öldüğünü öne sürdüler Tamil lideri öldürüldü olombo (uba) Sri Lanka'da hükümet askerleh bir Tamil gerilla liderini öldurdü. Gerillalartn misilleme olarak bir araca bomba yerleştirmeleri sonucu iki güvenlik görevlisi öldü üçü de yaralandı. Hükümet sözcüsü tarafından yapılan açıklamaya göre, meydana gelen olayda hükümet askerleri Batticalao 'daki ormanlık bölgede bulunan bir gerilla kampına baskın düzenlediler. Yasadışı Tamil Islam Kurtuluş Kaplanlarına bağlı gerillalarla hükümet askerleri arasmda çıkan çatışmada Rajah admdaki Tamil lideri öldürüldü. El Salvador'da 6 saatlik gerilim SAN SALVADOR (AP) El Salvador'un başkenti San Salvador'da, güvenlik kuvvetlerinden kaçarken bir okula giren ve yaklaşık 1000 öğrenci ve oğretmeni rehin alan biri kadın iki kişi, 6 saatlik bekleyişin sonunda rehineleri serbest bırakarak, teslim oldular. Polis, Juan Erahato adındaki gerillanın asker kaçağı olduğunu bildirdi. Nikaragua ya da Meksika'ya kaçmak istediklerini söyleyen eylemciler, ABD desteğindeki El Salvador yönetimine karşı savaşan Farabundo Marti Ulusal Kurtuluş Cephesi adlı örgüte bağlı olduklanm açıkladılar, ancak örgüt tarafından ya>ımlanan bildiride, eylemin örgütle hiçbir ilgisi bulunmadığı bildirildi. Gerilla grubunun sözcüsü, bu tür "saçma" eylemlere girişmediklerini ve okul baskım olayından askeri birliklerin sonımlu olduğunu söyledi. Ellerinde Alman yapısı G3 otomatik silah, bir el bombası ve bıçak bulunan eylemciler, binaya girdikten sonra, okula herhangi bir güvenlik görevlisinin girmeye kalkışması halinde kendilerini ve öğrencileri öldürme tehdidinde bulunmuşlardı. Eylemin başlamasından yaklaşık dört saat sonra 67 yaşındaki 25 öğrenciyi serbest bırakan eylemciler, 1 saat sonra da 1415 yaşındaki son sınıf öğrencileri ve öğretmenler dışındakilerin okuldan çıkmalanna izin vermişlerdi. Okula baskın yapan çift, El Salvador Başpiskopos Yardımcısı Gregorio Rose Chavez ile konuştuktan sonra eylemlerine son verdiler. Polis tarafından yapılan açıklamada, eylemcilerin 1719 yaşlarında oldukları belirtildi. Makao'nun Çin'e iadesi anlaşması L ızbon/ Pekin (anka) Halen bir Portekiz somurgesi olan Makao'nun 1999 yılında Çin Halk Cumhuriyeti 'nin egemenliğine geçmesine ilişkin anlaşma parafe edıldi. 7 aylık görüşmelerden sonra parafe edilen anlaşma ile Makao 'nun "özerk bir bölge" statüsü ile Çin 'e katılmasmdan sonra 50 yıllık bir süre için mevcut kapitalist" ekonomik sistemini koruması ongörulüyor. Siyasi gözlemciler, nufusunun yüzde 90'ı aşkın bir bölümü Çinli olan Makao ile ilgili anlaşmanın 1985 yılında İngiltere ile Çin arasında Hong Kong konusunda yapılan anlaşmaya çok benzediğıne dikkati çekiyorlar. Hong Kong ile ilgili anlaşma bu kentin 1987 yılında Çin 'e bir özerk bölge olarak katılmasım, ancak mevcut ekonomik sistemin 50 yıllık bir süre ile korumasını öngörüyor. Okul basan iki gerilla teslim oldu t k i gerillanın düzenlediği okul baskım sürerken, El Salvador güvenlik kuvvetleri, okulun arka tarafında bulunan sımflarm parmaklıklannı keserek, bazı öğrencileri dısan çıkardılar. Polis yetkilileri, bunun tehlikeli bir girisim olduğunu, ancak binaya giren iki eylemcinin, okulun ön tarafında bulunmaları nedeniyle, arka taraftan kurtarma operasyonu başlattıklanm belirttiler. 947 öğrenci ile 27 öğretmeh 6 saat sonunda serbest bırakıldılar. Yunanistan Papazlar parlamentoya yiırudu ATÎNA (a.a.) Papandreu hükümetinin, kiliseye ait tarım arazilerinin devletleşürilmesini öngören kanun tasarısını parlamentoya sevk etmesini protesto eden Yunan Ortodoks Kilisesi'ne bağlı papazlar, dün Atina merkezinde haçlı ve bayraklı büyük bir yuıüyüş yaptılar. Şehrin merkezindeki Omonia Meydanı yakınındaki bir kilisede toplanan 4 bin civarında papaz, kendilerini destekleyen 15 bin kişilik kalabalıkla, Yunan Parlamentosu'na yürudü ve hazırladıkları bir protesto mektubunu Parlamento Başkanı Alevras'a verdi. Mektupta, Papandreu hükümetinin kanun tasarısını derhal geri çekmesi istendi. Başkent trafiğini felce uğratan yüruyüş sırasında ayinler yapıldı ve hep bir ağızdan dualar okundu, "kiliseye uzanan eller kırılsın" şeklinde sloganlar atıldı. Yüruyüş güzergâhında papazlar aleyhinde sloganlar atan Papandreu yanlısı kalabalığa ise, "Burası Arnavutluk değil". "Vatan haini komünistler" şeklinde cevap verildi. Kiliseye ait tanm topraklarının bir kısmının kooperatiflere devredilmesini öngören kanun tasansının, Din İşleri Bakanı Andonis Tricis tarafından, kilisenin göruşü alınmadan Meclise getirilmesi ve ayrıca aynı tasarıda kilisenin servetinin devletçe kontrolünün öngörülmesine, kilise liderleri ve dindar Yunanlılar büyük tepki gosteriyorlar. Hafif yan yürür, basarken yaylanır, ama sağlam basmaz. Gaco görünce içi gider, ama bıyık burup yahşi bakmakla yetinmez, cıvır laf atar. Kolay dayılanır ama çabuk yılar. Çevresini iyi kollar, güçlünun önünde yelkenleri mayna eder de, biraz güçsüzü gördü mü, "Ali kıran baş kesen" olur. Yöntemi vurup kaçmak, birkaç kişi ile birlik olup, yardakçıları ayırır gibi yaparken adam pataklamaktır. Kavgasının en ilginç yönlerinden biri de bu hayhuy arasında vurur, tekme atar, çaktırmadan çarparken cırlak cırlak feryat eimesidir: Ne vuruyorsun be! Dayak yiyormuş ya da tehdit karşısındaymış gibi davranıp yardakçılanyla birlikte işini sürdürür: Ben sana ne yaptım yahu! Gelmesene üstüme! Pek kurnaz görünen yöntem iç bulandırıcıdır. Zaten bu tipin sonu da yoktur. Dogrusu ya, gerçekten üzülerek ve utanarak söylemek isteriz ki Yunanistan Dışişleri Bakanı Papulyas'ın Türkiye'nin Ege'de "megalo idea" güttüğü, bir yandan Nazi Hitler'in yaşam sahası (lebenstrum) ile öte yandan Mussoli'nin mare nostrum (bizim deniz) politikasını uyguladığı sözlerini duyunca ister istemez insanın usuna düşüveriyor yukarıdaki olumsuz tip. El insaf! Ege'ye serpiştirilmiş küçücük adalarına dayanarak, koca Anadolu'ya bu denizde hiç hak tammayacaksın, karasularını 12 mile çıkarıp, istanbul'dan İzmir'e bile Türk gemilerinin Yunan karasularından geçmeden gidebilmelerini olanaksızlaştıracaksın, Ege'nin su üstünü, gökyüzünü, su altını onda dokuzuyla elinde tutacak ve "Bu bir Yunan denizidir" diyeceksin, Bern Anlaşması'yla girdiğin yükümlülüğü hiç sayacak ve tartışma konusu sularda petrol aramasına girişeceğini açıklayacak, sonra da Türkiye'nin uluslararası sularda yaptığı bilimsel araştırmalar sırasında, Türk gemisini sürekli izleyip rahatsız ederek.gerginliği tırmandıracaksın ve en sonunda tüm bunları görmezden geiip, kendi yaptığını Ankara'nın sırtına yükleyeceksin. Yoo bu kadarı da fazla! Bu ve benzeri davranışlar yüzünden, son zamanlarda, E g ^ nin her iki yakasında, her biri az da olsa benzer yaşamsal sorunlarla iç politikasında fırtına yaşayan iki ülke arasındaki savaş olasılığı son yılların en yüksek noktasına doğru tırmanıyor. Atina da, Ankara da artık çatışma, sıcak sürtüşme, savaş sözcüklerini ya açıkça kullanıyorlar ya da satır aralannda adeta birbirlerine haykınyorlar. Ege'nin ufukları ilkyaz ile birlikte çılgınlık fırtınasının bulutlarıyla hızla kararmaktadır. Birçok kez patlak vermeyen çılgınlık fırtınasının bu kez de patlamayacağını kimse garantileyemez. Bu gorüşe karşı siyasal gözlemciler ve dış politika uzmanları, iki ülke arasında böyiesi bir çılgınlığın olanaksız olduğu görüşünü ileri sürüyorlar. Sözü geçen çevreler, her şeyden önce, Türkiye ile Yunanistan'ın arasını gergin tutarak, kendi hareket olanağını arttırmaya çalısan ABD'nin (ki kanımızca bu görüş tartışma götürür. Çünkü gerek ABD gerekse NATO'nun bu gerginlikten kaybı kazancından fazladır) boyle bir çatışmaya izin vermeyeceği, ilk bakışta her ne kadar Sovyetler'in iki NATO ülkesi arasındaki savaştan çıkar sağlaması düşünülürse de, şu sırada içerdeki reformlarına öncelik vermiş olan Gorbaçov1 un da boyle bir girişimden rahatsız olacağını ve engellemeye çalışacağını söyiüyorlar. Daha çok dış etkenlere ağırlık veren, iç dinamikleri ve otonom davranış olanaklarını fazla göz önünde bulundurmayan bu savlara biz bir de, bu savaşın galibinin olamayacağını ve kim kazanırsa kazansın iki tarafın da gerçekte elde ettiğinden çoğunu yitireceğini ve hiçbir savaşın Ege'nin hakkaniyet ölçüleri içinde işletilip, zenginliklerinin yine aynı ölçüler içinde paylaşılmasını engelleyemeyeceğini ekleyelim. Bu durumda, ortaya çıkan tablo çılgınlığın "olanaksız bir çMgınlık" olduğudur. Ne var ki, "olanaksız çılgınlık" deyimi geçerii değil yanlış bir deyim. Çünkü çılgınlık zaten olanaksızı olanaklı sanıp, sonunda felaketin çukuruna batma tehlikesinden başka nedir ki? Bir an için, biz her iki tarafından da, savaşmamaya kararlı olduklarını, ama gerginliği yiğitliğe leke sürmemek ya da tezlerinden vazgeçmediğini göstermek için arttırdıklannı düşünelim. Durum, yine de sanıldığından çok daha tehlikelidir. Çünkü Ege'de bugün varılmış olan nokta, istenmese bile savaş kıvılcımının her an parlayabileceği bir eşiktir. Bu eşikten geri dönülmezse, yarın birden kendimizi savaş kapısından içeri girmiş bulmamız işten bile değil. Unutmayalım, Türkiye'de olduğu gibi, Yunanistan'da da, banş konusunda politikacılardan çok daha duyarlı insanlar ve topluluklar, hatta geniş bir taban var. Yunanistan Dışişleri Bakanı Papulyas'a yönelttiğimiz eleştiri, tabii ki, Yunan halkını içermiyor. Nasıl ki, ülkemizde de, kendi şu ya da bakanımıza ya da başka siyasimize yönelttiğimiz eleştiri, Türk halkına yönelik değilse.. önemli olan, Türkiye ve Yunanistan'daki barıştan yana geniş tabanı şu anda hızla harekete geçirmektir. Uzlaşmazlığın bu noktasında yapılacak ilk şey, çatışmayı önlemek için Bern Anlaşmasının uygulanmasına yeniden dönülmesini sağlayacak kampanyayı başlatmaktır. Bu girişim geniş imza kampanyalarını kapsayabileceği gibi, siyasal partilerin, basının harekete geçirilmesini, sempozyumlar düzenlenmesini, karşılıklı ziyaretleri de içerebilir. Olanaksız gibi görünen çılgınlığı önlemek için kolları sıvamanın zamanıdır. FRANSA \akalaııaıı teröristler Hizbııllalrla ilişkili Fransız karşı casusluk örgütünce geçen cumartesi yakalanan 8 teröristin Hizbullah Örgütü ile yakın ilişki içinde olduğu belirtildi. SABETAY VAROL PARİS Geçen cumartesi günu Fransız karşı casusluk örgutü DST tarafından Paris'te gizli bir cephaneliğin ortava çıkarılması sırasında yakalanan 8 kişinin kimlikleri hakkında re:>mi açıklama ilk kez dun yapıldı. 6'sı Tunus vatandaşı olan bu 8 kişilik grubun İran yanlısı Hizbullah örgütu ile yakın ilişki içinde olduğu belirtildi. Fransız yetkililerce verilen bilgiye göre, bu tutuklulardan bazıları İran'la ilişki içinde olduklarını itiraf ettiler ve bu konudaki tutanağı imzaladılar. Lubnan asıllı ve 4 \ıl önce Fransız vatandaşlığına geçen tutuklulardan birinin ise Lübnan'daki Hizbullah örgütunün önemli kurucularından olduğu duyuruldu. 8 eylemcinin yakalandıkları binada elde edilen verilere göre, İran yanlısı grup, Fransa'da yeni terörist eylemlere hazırlanıyorlardı. Gerçi bu grubun geçen yılın e>'Iul ayında Paris'te doruğa çıkan terörist patlamalarla ilişkisi olduğuna dair herhangi bir iz elde edilmedi. Ancak ileriye donük eylem hazırlığı içinde olduğu belirlendi. Fransız polLsi, soz konusu gruba paralel olarak başka komando gruplannın da Fransa topraklannda uslenip üslenmediğini araştırıyor. Özellikle geçen ay içinde Fransız hükümetinin Cezayir aracılığıyla vardığı iddia edilen bir anlaşmaya rağmen İbrahim Abdullah adlı teröristin ömürboyu hapis cezasına çarptırılması, Chirac hükümetinin Fransız rehineler sorununu çözme ve Iran'la ilişkileri normalleştirme girişimlerini buyük ölçüde aksatmıştı. Beyrut'taki Fransız rehinelerden bazılannı elinde tutan Devrimci Adalet örgütü, Fransa'nın verdiği sozleri yerine getirmediği çeşitli bildirilerinde vurgulamıştı. Çad'da Fransa'nın yardımıyla uğradığı yenilgiden sonra Libya lideri Kaddafi'nin de Fransız çıkarlarına karşı terörist eylemlere katkıda bulunmasından korkuluyor. Fransa Cumhurbaşkanı Mitterrand, dün Cezayir'e birkaç saatlik bir ziyarette bulundu. Bu ziyaret sırasında Lübnan'daki Fransız rehineler, Çad'daki durum ve 20 nisanda Cezayir'de toplanacak Filistin Ulusal Meclisi konulannın ele alındığı belirtildi. KKTC: Nüfusun yüzde 5Vi kadın T efkoşa (uba) Kuzey .£/ Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde kadınların sayısımn erkeklerden fazla olduğu açıklandı. KKTC nufusunun yuzde 51 'i kadın, yüzde 49'u ise erkeklerden oluşuyor. Devleı Planlama Örgütü verilerine göre 160 bin 197 olarak belirlenen KKTC nufusunun yaklaşık 81 bini kadın, 79 bini de erkek. KKTC'de nüfusun yüzde 12 'sini 2024 yaş grubundaki gençler oluşturuyor. Ispanya'da doktorlar grevde Cuellar, teröristleri akıl yoluna çağırdı Genel Sekreteri Perez de Cuellar, terörist örgütlere çağrıda bulunarak, rehineleri serbest bırakmalarını istedi. De Cuellar, rehine alarak hiçbir amaca hizmet edilemeyeceğini belirtti. NEW YORK (a.a.) BM Genel Sekreteri Perez de Cüellar, Lübnan'daki yabancıları ellerinde tutan örgütlere, rehineleri serbest bırakmaları için yeni bir çağrıda bulundu. Lubnan'da görevli lngiliz gazetecisi Alec Collett'in kaçınlmasının ikinci yıldonumü dolayısıyla bir mesaj yayımlayan De Cuellar, başka insanlan. temel haklarından yoksun bırakarak hiç bir amaca hizmet edilemeyeceğini bildirdi. De Cuellar, Collett ve öteki rehinelerin serbest bırakılması için önceden yaptığı cağnların kabul edilmemesinden dolayı derin bir hayal kırıklığına uğradığını söyledi. Alec Collett'i kaçırdığını one süren örgüt, geçen yıl ABD savaş uçaklarının Libya ya düzenlediği bombardımana lojistik destek sağlayan Ingiltere'ye karşı misilleme amacıyla Collett'i öldürdüğünü ilan etmişti. İddiasını bclgelemek için, asılı bir adamın vücudunun gösterildiği bir video kaseti Beyrut'taki bir gazeteye gönderen örgüt, daha sonra herhangi bir açıklama yapmamış, ancak Collett'in cesedi de bulunamamıştı. M adrid (a.p.) İspanya'da hukümetin hazırladığı sağlık sistemiyle ilgili reform programını protesto etmek için doktorlar 48 saatlik bir grev başlattı. Doktorların ayrıca ücretlerinde de artış talep ettikleri bildiriliyor. Öte yandan öğrencilerin sürdürdükleri protestolar dörduncu gününü doldurdu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle