18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 MART 1987 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 < Sovyet şilebi battı \Tew York (a.a.) ABD 1 V kıyüarmda bilinmeyen bir nedenle yan yatan Sovyet şilebinin battığı bildirildi. Bir yetkili, önceki gün sabaha karşı Komsomolets Kırgızıı şilebinin çevresinde yalnızca bir yakıt tabakası \e birkaç un torbasının görülduğunü söyledi. Küba 'ya gotürülmek Uzere 10.292 ton un yüklü Sovyet şilebi, New Jersey açıklarmda bilinmeyen bir nedenle yan yatmış, aralarında üç kadın ve bir çocuğun bulunduğu 37 kişi Amerikan kıyı koruma helikopterlerince kurtarılmıştı. Rehineyi öldürmeyin İran yanlısı Şiiler arasında büyük etkinliği olan Fadlallah'ın, Fransız rehinenin hayatımn bağışlanması için yaptığı çağrı anlamlı karşılandı. SABETAY VAROL PARİS Lübnan'daki Fransız rehinelerden biri için söz konusu olan öldürme tehdidine rağmen, Paris kamuoyu, "iki başlı yönetim"in kunıluşunun 1. yüdönümünde bu yeni yönetim biçiminin muhasebesini yapmayı tercih etti. Gerek gazeteler, gerekse sozlü basın, 373 gıindür Lübnan'da rehin tutulan televizyon kameramanı JeanLouis Normandin'in hayatımn bağışlanması yonünde Lübnanlı Şii dini lider Şe>h Fadlallah'ın önceki akşam yaptığı çağrıyı \urgulayarak tehdidin dramatik tarafını ikinci plana itmeye çalıştılar. Dün ise Ortadoğulu devrimci çevrelerle olan yakınlığı ile tanınan Katolik din adamı Hilarion Capucci. De\rimci Adalet Örgutu'ne çağnda bulunarak Fransız rehineyi öidurmekten kaçınmalarını istedi. Capuccı, geçen yılın eylul ayında rehineler konusunda arabuluculuk yapma amacıyla Fransa'ya gelmiş ve iki hafta kadar önce muebbet hapis cezasına çarptırılan Georges İbrahim Abdullah'la cezaevinde goruşmuştu. Katolik din adamının arabuluculuk girişimi o tarihte başarısızlığa uğramıştı. Normandin'in öldürülmesine engel olmaya çalışan Fransa yetlilileri ve rehinenin yakınları, her iki etkin dini lider tarafından yapılan bağışlama çağnlanmn dikkate alınarak idam kararının yerine getirilmeyeceğini umuyorlar. Gözlemciler özellikle Şeyh Fadlallah'ın çıkışını anlamlı buluyorlar. Hizbullah'ın ruhani lideri olan Fadlallah'ın, Lübnan1 daki İran yanlısı Şiiler arasında büyük bir etkinliği var. Fadlallah önceki akşam yaptığı açıklamada devletlerin politikasını cezalandırmak için, suçsuz kişileri oldürmenin doğru olmadığını soyledi. Fadlallah açıklamasında, "Fransız rehine eğer suçlu ise daha önce yargılanmalıydı. Yargılanmadığına göre dcmek ki suçsuz. Suçsuz bir insan bir de\leti cezalandırmak için öldürıilmez" dedi. Gözlemciler, Fadlallah'ın İran'dan onay alarak bu açıklamayı yapmış olabileceğini belirtiyorlar. Geçen cumartesi gunu "De\rimci Adalet Örgütü"nce yayımlanan ikinci bildiride Fransa'ya tanınan 48 saatlik siıre bir seferliğine olmak uzere uzatılmıştı. Bu bildiride Fransa'nın yalnızca İran'a ilişkin politikasının eleştirilmesiyle yetinilmemiş olması. bu örgütün iplerinin Tahran'ın elinde olduğu yolunda son zamanlarda yoğunlaşan kanılara yeniden kuşku duşürdu. Birçok gozlemci Fransa'nın Afrika politikasının da söz konusu edilmesinden hareket ederek Çad konusunda Paris'le çatışma halinde olan Libya'nın da rehine alma olayında parmağının olabileceğini öne surmeye başladı. BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar, Deyrimci Adalet Örgütü Ojr'ye, elinde rehin bulundurduğu Fransız JeanLouis Normandin'i serbest bırakması çağrısında bulundu. De Cuellar, "Suçsuz bir insanın yaşamının acımasızca siyasal amaçlara kurban edilmesini hiçbir şeyin haklı gösteremeyeceğini" belirtti. Genel Sekreter, Lübnan'daki butün rehinelerin derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılmalan çağnsında bulundu. Lübnan'da Hizbullah'ın Ruhani lideri Şeyh Fadlallah çağrıda bulundu: DUNTADA BUGUN ALt SİRMEN Padişah Töreni Bir olayın saptığını saptamak, tek başına yeterti olmuyor. Ayru * anda onun ne zaman, hangi etkenle, hangi noktada saptığını da belirtmek gerek. Başbakanın Houston'daki bypass ameliyatı ile ilgili bazı tartışmalar, olayın saptığını ya da saptırıldığını gösteriyor. Uğur Mumcu arkadaşımızın da geçen günkü yazısında belirttiği gi. bi, Sayın özal'ın ameliyat masraflannın kimin tarafından veril. diği, devlet bütçesinden ya da örtülü ödenekten karşılanrnasının ne derece yasalara uygun olduğu tartışmasının yapılması bile biraz yakışıksız ve ayıp olmaktadır. Gerçekten de, Türkiye. Başbakanı'nın önemli bir ameliyatının parasının devletin büt1 çesinin şu ya da bu faslından ödenmesi dogaldır. Aynı şekilde sözü edilen ameliyatın Türkiye'de de yapılabilir olmasını ileri • sürmenin de fazla bir anlamı yoktur. Olanağı bulunan insanın yaşamsal bir konuda daha gelişmiş teknik, daha özenli ve becerili bir bakımdan yararlanacağı yerde ameliyat olması da doğaldır Bu olayın tartışma konusu yapılması, saptınldığının kanıtıdır. Yalnız olayın saptırıldığını saptamak yetmiyor. Acaba bu olay hangi etkenlerle sapmıştır ve ne zaman sapmıştır? İşte bu noktada, Sayın Özal'ın sapmanın başsorumlusu olduğunu görüyoruz. Başbakan ve çevresinin debdebeli gezi ve yaşam tutkuları, gezileri için özel uçak alınması olayı, tüm dikkatleri Özal'ın gezilerine ve çevresine çekmesi sonucunu doğurmuştur. Yoksul bir toplumun, yoksulu daha yoksul kılan bir politikanın uygulayıcısının bu debdebe dolu tutumuna dikkat etmesi ve onu eleştirmesi de dogaldır. Doğrusu Sayın özal'ın ameliyatı da, kendisinin ya da çevresinin tutumu yüzünden debdebeli bir gösteriye dönüşmüştür. Mouston'a akın eden aile efradı, uydu aracılığıyla gerçekleştirilen ve televizyondan yayımlanan memleket idare etmecilik oyunu, istanbul Houston arasında kurulan yağcılık köprüsü, bilgisayara verilen telgraflar, ardı arkası kesilmeyen ve gereğinden fazla uzatılan haberler, bir bütün oluşturup, "sağlıkshcw"u ortaya çıkarmışlardır. İşte olayın sapması da bu etkenlerle ve bu noktada başlamıştır. O zaman herkes haklı olarak, Sayın özal'ın sağlığı için mi yoksa "sağlıkshcw"u için mi bunca para döküldüğünü sormaya koyulmuş, bir uydu gösterisinin kaça patladığını düşünmüştür haklı olarak. Şimdi ANAP çevrelerinden yayılan haberlere bakılırsa, Sayın Özal, Amerika dönüşünde padişah töreni ile karşılanacakmış. Doğrusu ANAP'ın bir kanadının tüm gücüyle cumhuriyetin tüm kurumlarını yıkabilmek için elinden geldiğince çabaladığı bir dönemde padişah töreni benzetmesi, birçok çağrışımı da birlikte getirmektedir. Bu millet, tarihinde çok padişah töreni görmüş, daha sonra bu törenlerin sonuçlarını da acı gerçekleri yaşayarak öğrert. miştir. Osmanlının akıldışı törenleri, görgüsüz harcamaları, saray yatırımlan, tarihinin acıklı komik sayfalarını oluşturmaktadır. Ustelik sanıldığının aksine, Osmanlıda en parlak törenler, tarihinin en güçlü anında değil, çöküntü başladıktan sonra olmuştur. Ama sanırız bu olgu Osmanlıya has olmayıp evrensel bir durumdur. Nitekim Roma'da da törenler ile devletin parlaklığı ters orantılı olmuştur. Şimdi Sayın Özal'a, çağdaş teknolojinin de kullanılacağı çağdışı bir padişah töreni yapmaya kalkmak, bilemeyiz ne derecede etkili ve ANAP açısından yararlı bir gösteri olacaktır. Bizim kanımız, halkın bu gösteriden etkılenecek yerde öfkelene' ceğidir. Her neyse bakalım, töreni izleyelim ve olayı görelim. Yalnız bu arada bir nokta üzerinde durmak istiyoruz. Mehmet Keçeciler'in düzenleyeceği törende, Sayın özal, Mohaç> tan dönen Kanuni Sultan Süleyman gibi karşılanacakmış. Doğrusu Sayın Özal ile Kanuni arasında bir kıyaslama yapılması tarihimiz açısından pek övünç verecek bir durum değildir. Sayın Keçeciler gibi bir kişinin boyle bir benzetmeyi yap*. ması ise, onun pek bağlı olduğunu söylediği tarihi değerlerimize gerçekte ne denli bağlı olduğunu, tarihle bağ ile iktidara, yağ arasında neyi yeğlediğini açıkça göstermektedir. Houston'dan dönen Özal'ı, Mohaç'tan dönen Kanuni ile kı yaslamaya kalkmak gülünç bir davranış olmaktadır. Görmemişliklere bir yenisini ekleyecek olan "padişah töreni "ne bir de Özal Kanuni benzetmesini katmak, bu arabesk güldürüyü daha da gülünç hale sokmak olacaktır. Burada gülünç duruma düşecek olanın Kanuni olmadığını da ayrıca belirtmeye gerek var mı acaba? Kaşıkçı: North'u konuştururum Şeyh Hüseyin Fadlallah M adrıd (a.a.) Suudi Arabistanlı milyarder silah tüccarı Adnan Kaşıkçı, ABD'den Iran'a yapılan silah satışına ilişkin işlemlerden 12 milyon dolar kâr ettiğini öne süren Tovver Komisyonu raporunun "saçma" olduğunu söyledi. tspanya 'nın El Pais Gazetesi'ne bir demeç veren Kaşıkçı, tran 'a yapılan silah satışı işlemlerinde, halen 10 milyon dolar alacaklı olduğunu, bu paranın da ABD Ulusal Güvenlik Konseyi eski üyesi Yarbay North 'un kontrolündeki Lake Resources şirketi adına bir Isviçre bankasında açılan hesapta bulunduğunu belirtti. Kaşıkçı demecinde, North'u konuşturabilecek tek kişinin kendisi olduğunu öne sürerek, North için "Hapse girip girmemesi benim için fark etmez, benim için önemli olan paramı almaktır" dedi. IranVlan yeni incîler Tahran radyosu, Türkiye'de dincilerin lslamı siyasal ve toplumsal bir sorun haline getirdiklerini öne sürdü. TAHRAN (UBA) Iran Islam Cumhuriyeti'nin Sesi Radyosu, Türkiye'de Islamcılann Islam meselesini siyasi ve toplumsal bir sorun haline getirdiklerini ileri sürdü. Radyoda yer alan bir haberde, "Türkiye'de Batı yanlısı laik yönetimin işbaşına geldigi 60 yıllık bir süreden sonra devletin uyguladığı sert önlemlere ragmen Tiırki>e halkı Islama uymayan her harekete karşı duruyor" denildi. İran Islam Cumhuriyeti'nin Sesi Radyosu haber bülteninin "Evrensel İslamı hareketlerden haberler" bölumunde yer alan haberde, Türkiye'deki İslamı hareketlere değinilerek şöyle denildi: "Türkiye tslam kultürüyle öylesine haşır neşir olmuştur ki, bu iilkede Türk kelimesiyle tslam kelimesi aynı anlama gelmektedir. İslami güçler kendilerini halkın meşru temsilcileri sayıyorlar. Buna rağmen gayri Müsttm azınlıklar da biitün haklara sahiptir!' laü'.'Ki'Ag^ı dergisine göre: Gorbaçov pııan topluyor Nevvsvveek, Batı Avrupa'da Reagan'a karşı güvensizliğin, Reykjavik zirvesinden sonra başladığını belirtiyor. Bilindiği gibi, Reagan'ın Reykjavik'te Batı Avrupa'dan orta menzilli füzeleri kaldırmayı kabul etmesi, yaşlı kıtada derin kaygılar yaratmıştı. Bir Amerikalı diplomat Nevvsvveek muhabirine bu konudaki tedirginliğini şöyle dile getiriyor: "Sovyetler tam birinci takımla sahaya çıktıklarında. bizim takım dökiılmeye başladı. Bu nedenle bizi mahvediyorlar." Nevvsvveek, Gorbaçov'un yarattığı olumlu etkinin Batı Avrupa'yı ABD'den uzaklaştırabileceğini belirtiyor. Dergiye göre, Batı Avrupa hükumetleri Reagan yönetiminin liderliğinden gerçekten umudu keserlerse, Moskova ile kendi başlarına kültür, ticaret ve diğer alanlarda anlaşmalar yapmaya yönelebilirler. ABD ile Batı Avrupa arasında bir dizi konudaki görüş ayrılıkları anımsandiğında, bu olasılığın ciddi olarak gündeme gelebileceği düşünülebilir. Çin'de patlama: 45 ölü, 185 yaralı (a.a.) P ekinkentindebirÇin'in kuzey doğusundaki Harbin tekstil fabrikasında önceki gün meydana gelen patlamada, 45 kişi öldü, 185 kişi de yaralandı. Çin 'de yayımlanan bir gazetenin bugünkü baskısmda yer alan habere göre, fabrikada, toplam 470 işçinin çalıştığı 4 atölye hasar gördü. Asya'nın en biıyük keten fabrikası sayılan fabrika, ÇinSovyet işbirliği çerçevesinde, 1950 yıUarmda Sovyetler Birliği'nin katkılarıyia inşa edilmişti. Dış Haberler Servisi Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri Mihail Gorbaçov'un Batı Avrupa'da prestijinin giderek yıikseldiği bildiriliyor. Amerikan Newsweek dergisi, Irangate skandalı ile yıpranan Başkan Reagan'ın Batı Avrupa'nın gözünden duşmesine karşılık, Mihail Gorbaçov'un prestijinin yaşlı kıtada hızla yükseldiğini belirtiyor. Newsweek "Jrangate skandalı Reagan'ı Avrupalıların gözünde beceriksiz ve yeteneksiz bir başkan durumuna duşurdü. Buna karşılık, Avnıpalılar Gorbaçov'un açıklık (Glasnost) polilikasına ve silahsızlanma konusundaki esnek tutumuna yakınlık duvuyorlar" diyor. Fransa'da son zamanlarda yavm Nru>l hnhn Finlandiya'da üç gün önce başpılan bir nabız yoklaması da ve ı > o ı oaoa bilgisayar sonuçlanna göre, Newsweek'in değerlendirmesini me işleminden sonraealınan ilk te>,an ve dün sona eren oy ver. iktidardaki sosyal demokratlar oy kaybederken, muhalefetteki doğrular nitelikte. Gorüşu sorumuhafazakârlar az da olsa kazançlı çıkıyorlar. Finlandiya'dakige lanların To 59'u Gorbaçov'un "olumlu imaja" sahip olduğunel seçimlerde, oylarda sağa doğru ufak çaplı bir kayma görülmesine karşın, Sosyal Demokrat Farti'nin muhafazakârlara karşı önde nu belirttiler. Buna karşılık Başolduğu belirtiliyor. 2 gün süren oy verme işlemi sırasında Rovaniekan Reagan'ın olumlu imaja sami kentinde Noel baba kıhğında sandık başına giden bir kişi ilgi çekhip olduğuna inananlann oranı ise sadece % 56. tL(Fotoğraf: AP/aa.) Yunanistan Başbakanı, kilisenin servetini kamulaştırmaya çalışıyor Kenya'da otobüse pusıu 13 ölü llTaırobi (a.a.) 1 V Kenya'mn başkenti Nairobi'nin 144 km. doğusundaki \fwiwsi kasabası yakınlarmda silahlı eşkıyalann bir otobüse giriştikleri saldında 13 kişi oldu, 25 'ten fazla kişi de yaralandı. Polis, ölüm saçan 5 eşkıyadan 2'sinin, otobüse yolcu olarak bindiğini belirtti. Polis yetkilileri, eşkıyalann, yolcuların üzerinde ve çantalarında bulunan değerli eşyaları ve paraları aldıktan sonra kaçtıklanm kaydettiler. Papandreu, kilîseye meydan okuyor PASOK hükümeti, geçen hafta açıkladığı yeni yasa tasarısı ile kilisenin servetinin kamulaştırılacağını bildirdi. \unan kilisesi yasa tasarısına ateş püskürüyor. Pire metropolü "Osmanlı Imparatorluğu kiliseye saygı göstermiştir. Neredeyse Türkleh bugünkü Yunanlılara tercih edeceğiz" dedi. STELYO BERBERAKİS ATİNA Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu, Yunanistan'ın ozgür bir devlet olmasından bu yana, hiçbir hükümetin çozemediği buyük bir sorun ile karşı karşıya bulunuyor. Yunanistan kilisesinin mülkiyetinde bulunan 1.5 milyon dönümlük araziyi kamulaştırmak. Bizans İmparatorluğu döneminden bu yana, Osmanlı Imparatorluğu'nun bile başa çıkamadığı Yunan kilisesinin serveti, ülkenin yakın tarihinde yeniden günün konusu oldu. Yunanistan, 1974'te tekrar demokrasiye geçtiğinde, Başbakan Konstantin Karamanlis. dönemin Eğitim Bakanı Yanyeorgios Rallis kanalıyla kilise servetinin 4/5'inin devlete devredilmesini ve 1/5'inin manastırlarda bırakılmasını öngören bir yasa tasarısı hazırlatmıştı. O donemde kilisenin tepkisi buyuk oldu. Yunanistan'ın çeşitli kentlerindeki metropolitlerin, bağlı bulundukları kiliselerin arazilerini özel kişilere satmaya başlamaları üzerine, Karamanlis hükümeti, yeni bir yasa çıkarmış ve "tarım bakanlığının onayı olmadıkça, kiliselere ait arazilerin özel kişilere satılmasım" yasaklamıştı. Hükümet ile kilise arasında çıkan bu anlaşmazlık, kilisenin galibiyetiyle sonuçlanmış, yasa tasarısı "rafa" kaldınlmıştı. Şimdi de sıra sosyalist PASOK hükümetine geldi. PASOK hükümeti, ilk kez 1985 yılında kilise servetinin kamulaştınlmasını, dolayısıyla işlenmeye elverişli oldukları halde, sürülmeyen tarla ve arazileri köylü, çiftçi ve yoksullann kullanmasını öngören bir yasa tasarısı hazırlamıştı. Kilise, bu yasa tasarısını da reddetmiş ve PASOK hükümeti gerilemişti. 1986 yılında yeniden hazırlanan başka bir yasa tasarısında, ilkine oranla bazı değişiklikler yapıldı. Bu yasa tasarısında kilisenin söz konusu 1.5 milyon dönümlük arazilerini 100 yıl için devlete kiralaması, devletin manastırlara ait arazilerin 4/5'ini alması, buna karşılık olarak, rahiplere devlet maaşı bağlanması öneriliyordu. (Yunanistan'daki rahipler, doğrudan doğruya Yunan kilisesine bağlı olduklarından maaşlarını da oradan alırlar.) Ancak, bu yasa tasarısı da kilise tarafından geri çevrilmişti. 1986 yüından bu yana kilise ile hükümet arasında sürdürülen görüşmelerde, bir türlü anlaşma sağlanamadı. Yunan kilisesinin yönetimini elinde bulunduran kutsal Sinod, kilise arazilerinin kamulaştınlmasına yanaşmıyordu. Yunan kilisesinin Başpiskopos'u Serafim, Başbakan Papandreu ile uzun müzakerelerde bulunuyor, Ulkede din işlerinden de sorumlu Eğitim Bakanı Yannis Tritsis de bu müzakerelere katıhyordu. Nitekim, kutsal Sinod, son zamanlarda, arazilerin kamulaştırılmasından yana görülmeye başlandı. Ancak, arazi dağıtımı ve paylaşımının devlet tarafından değil, kilise tarafından yapılmasını şart koşmaya başladı. YENİ YASA TASARISI Bu çerçevede, üç gün önce hazırlanan yeni yasa tasarısında kiliseye ait 1.5 milyon dönüm arazinin kamulaştırılacağı ve bu arazilerin, işienmek üzere köylülere verileceği açıklandı. Başbakan Papandreu ise, geçen hafta sonunda tarım kooperatiflerinin düzenlediği toplantıda konuşurken, mart sonunda "Kilise ve 1968 yılına kadar Yunanistan'ın kralı olan Konstantin ailesinin, Yunanistan'daki serveti ile ilgili çok önemli açıklamalar yapacagını" söylemişti. Papandreu'nun bu konuşmasından hemen 3 gün sonra, Eğitim Bakanı Yannis Tritsis, kilise servetini ilgilendiren yeni tasansını açıkladı. Kilisenin serveti kayıtsız şartsız kamuya açılacaktı. Ancak, önceki pazar günü, Yunanistan'ın bütün kiliselerinde yapılan olağan pazar ayinlerinden sonra, vaaz veren rahipler, kiliseleri "çağn" üzerine dolduran dindar halka, "Yasa tasarısı degiştirilmezse, 25 mart yortusunda ayin yapılmayacaktır" tehdidini yaptılar. 25 mart, Ortodoks dünyasının en büyük dini bayramlarından biri olup, aynı gün, Yunanistan'ın Osmanlı yönetiminden kurtuluşunun yıl dönümü kutlanır. Bu ayinlere Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile Bakanlar Kurulu, kuvvet komutanları vs. katılır. Rahipler, pazar günü verdikleri vaazlarda, hep bir ağızdan, "Marksistler kiliseden dışarı" sloganlannın kuilanılmasına da dikkati çekti. Bu arada, Pire metropoli Kalünikos, verdiği vaazda, "Yasa tasarısını değiştirmezse, Milli Eğitim Bakanı Andonis Tritsis'in aforoz dalıi edilebileceğini" duyurdu. Aynı vaazda konuşan Kalünikos, "Osmanlı İmparatorluğu dahi 400 yıllık işgalinde kiliseye saygı göstermiştir. Yani neredeyse Türkleri bugünkü Yunanlılara tercih edeceğiz" şeklinde konuştu. Kallinikos, "Bayramlar dışında kilise ayinlerine geien hiçbir valiyi gördünüz mü? Kiliseye gelen bakanlara bir göz atın. İstavroz bile çıkarmayı beceremiyorlar" dedi. Demokrasi için gösteri yupuch ] BUDAPEŞTE (a.a.) Maca ristan halkının 19. yüzyılda Avusturya Macaristan İmparatorluğu'nun başındaki Habsburg hanedanına karşı başkaldırışının yıldönümü dolayısıyla yapılan bir gösteride, yaklaşık 2 bin kişi ülkedeki demokratik özgürlüklerin genişletilmesi çağnsında bulundu. Budapeşte'de yapılan gösteride, rejim aleyhtarı Gyoergy Gado'nun, 1956 yılında Sovyetler Birliği'nin askeri müdahalesinden sonra idam edilen reformist lider İmre Nagy'nin anısına yaptığı konuşmadan sonra atılan sloganlarda, basının işleyişini ve" gösterileri sınırlayan yasalanrl • kaldınlması istendi. % Macaristan polisi, gösterilerff' müdahale etmedi, yalnızca gösteriye katılanların filmlerî ; çekildi. "^ Macaristan Parlamento bina, sı yakınlarındaki yürüyüş sırasında, parlamentonun önünde ba • rikat kuran güvenlik kuvvetleriyle göstericiler arasında çok gergin bir hava meydana geldigi, ancak çatışma çıkmadan gösterici. lerin olay yerinden uzaklaştığı . bildirildi. MCR TN ^ ^ M AAİ A S Kipriyanu, Atina'da A tina (aa.) Kıbrıs Rum JM. yönetimi lideri Spiros Kipriyanu, üç günluk bir ziyaret için dun Aıina'ya geldi. Yetkililer, Kipriyanu'nun temasları sırasında Başbakan Andreas Papandreu ile özellikle Kıbrıs konusundaki son gelişmeleri ele alacağını belirttiler. Gözlemciler, Rum yönetimi liderinin A tina ziyaretinin, Amerikalı yetkililerin Kıbrıs'takı Türk askeri birliklerinin savunma amacına yönelik olduğuna ilişkin açıklamalarının ve Amerikan yardımımn Türkiye ile Yunanistan arasındaki dağılımına Atina ve Rum kesiminden tepkiler gelmesinin hemen sonrasına rastlamasına dikkat çekiyorlar. NEW YORK TİMES SovyeÜer'de baraj çöktü: 17 ölü Pekütde ihtidar kavgası kizıştı Parti Genel Sekreterliğine getirilen Zao Ziyang'ın hükümete hâkim olamadığı, partide otoritesini kuramadığı Deng Şiaoping'in de reformlardan geri adımlar atmak durumunda kaldığı belirtiliyor. Dış Haberler Servisi Çin Komünist Partisi Genel Sekreteri Hu Yaobang'ın görevinden ayrılmak zorunda kalmasıyla sonuçlanan öğrencilerin demokrasi ve özgürlük için gösterilerinin ardından Çin'de yerli ve yabancı siyasal çe\ relerin en çok merak ettikleri konu 83 yaşındaki Deng Şiaopingin onderlik ettiği reformlardan geri dönulup donulmeyeceği. Le Monde gazetesinin Pekin muhabirinin bildirdiğine göre. Başbakan Zao Ziyang'ın geçici bir sure için parti genel sekreterliği gorevini de ustlenmesi siyasal ortamı büsbütün karıştırdı. Muhafazakâr görüşleriyle tanınan Başbakan Yardımcısı Li Peng'in fiilen bir başbakan gibi davrandığını yazan Le Monde muhabiri, Zao Ziyang'ın çeşitli sözleri ve açıklamalanvla uygulamanın çeliştiğini, basın yayın organlarında denetimin yeniden mahafazakârların eline geçtiğini, hatta Deng Şiaoping'in bile havadan sudan konularda konuştuğunu belirtiyor. Deng Şiaoping'in son sıralarda "burjuva liberalizmi", "burjuva demokrasisi" aleyhindeki demeçleri de iktidardaki çeşitli gruplar arasında bir güç dengesi değişikliğinin işareti olarak gorüluyor. Ancak meçhul olan nokta, Deng'in "açdma politikası"nı mı terk ettiği, yoksa muhafazakârlarla uzlaşma yapmak zorunda mı kaldığı ya da dogmatiklenn atağı karşısında bir artçı savaşı mı verdiği. Ne olursa olsun, yazıya göre, son gelişmeler, 1976 öncesini anımsatan bazı olaylar ve uygulamalar, halkta belirgin bir kaygı ve şaşkınlık yaratmış durumda. Sadece yabancılar değil Çinliler bile gerçekte neler olup bittiğini pek kavrayamıyorlar. Kim guçlü, kim yonetiyor açıkça belli değil. Kesin olan tek şey ülkede guzel bir ruyadan uyanmış olmaya benzer bir şaşkınlık ve uzuntü olduğu. Zao Ziyang'ın çelişmeleri kendi denetimi altına alabileceğine inananlar çok az. Tüm siyasal gözlemciler şu sıralarda geçen mucadelenin aslında Deng Şiaoping sonrasında kimin iktidara sahip olacağı konusunda odaklaştığında görüş birliği içindeler. Bu arada, reformlardan geri adımlar ekonomi ve ticaret alanlarında da gozlemleniyor. Kısacası Gorbaçov'un Sovyetler Birliği, reformlar bayrağını Çinden kapmış ve geç başladığı yenilenme yolunda hızla ilerlerken Çinli reformistlerin aynı yoldaki başansızlığı daha sonuçta göze çarpar oldu. Gerçi henuz Çin'de reformistlerin iktidarı ellerinden kaçırdıklarını söylemek için henüz erken, ancak tepede kapalı kapılar ardında geçen siyasal çekişmeleri anlamayan, ne olup bittiğini, neler dondüğunu öğrenemeyen yurttaşın geçmiş deneyimlerin de elkisiyle kaygılı bir kayıtsızlık içinde kaldığı bir ortamda reformistlerin fazla şansa sahip olmadıkça anlaşılıyor. Türkiye^ Iran'ı boru hattı için uyardı WASHINGTON (Cumhuriyet) Nevv York Times gazetesi VV'ashington kaynaklı bir haberinde, diplomatik kaynaklara dayanarak Türkiye'nin İran'ı uyardığını, Irak boru hattını kesmesi halinde iki ulke arasındaki diplomatik ilişkilerin bozulabileceğini bildirdiğini one sürdü. Washington'da bulunan Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu ise bu haberin doğruluğunun kuşkulu olduğunu belirtti. Nevv York Times gazetesinde dün yayımlanan bir haberde Türkiye'nin Irak'ın kuzeyindeki Kerkük'te bulunan ve Türkiye ile bağlantılı olan ham petrol boru hattına saldın düzenlemeleri halinde iki ulke arasındaki diplomatik ilişkilerin bozulacağı konusunda İran yetkililerini uyardığı öne sürüldü, Kuveyt Haber Ajansı KUNA'nın bildirdiğine göre Nevv York Times, NVashington'daki diplomaıik kaynaklara dayanarak verdiği haberde Türk yetkiülerinin bu konuda İran'a diplomatik yollardan bir mesaj yolladığı ve Irak'ın Kerkük'tekitesislerinden Türkiye'ye petrol" akışının engellenmemesini istedi' ği kaydedildi. Türkiye'nin uyarı • sının geçen hafta bir İran askeribirliğinin Irak içindeki son dere' ce stratejik Kerdemand dağını ele' geçirmesinden kaynaklandığı ha berde belirtiliyor. Aynı haberde ele geçirilen bu stratejik mevziden İran birliklerinin topçu desteği altındaki Kerkük'teki Türk Irak boru hattı ve petrol rafinelerinin 60 mil uzağmdaki Ravvandiz yolu üzerinde ilerleyebilecekleri de öne sürulüyor. Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu, Cumhuriyet muhabirinin Nevv York Times'ın Türkiye'nin İran'ı uyardığı yolundaki haberini hatırlatması üzerine "Evet Nevv.York Times"da bugün bir hanım tarafından yazılan haberi okudum. Bu haberin doğruluğu konusunda tereddütlerim var" diye konuştu. MOSKOVA (a.a.) Sovyetler Sovyet Birliği'nde, Tacikistan Cumhuriyeti'nde bu sabah Sargazan kamuhalefeti: sabası yakınlannda bir barajın çökmesi sonucu 17 kişinin ölduMarksizm ğü, 22 kişinin de kaybolduğu bilterkedilsin dirildi. Sovyet Resmi Haber Ajansı TASS, olay sırasında 6 kiT ondra (a.a.) şinin de ağır yaralandığını belirtA> Moskova'nın rejim ti. Ajans, kazanın birkaç gündür aleyhtarlarıyla ilgili olarak suren şiddetli yağmurlar sonucu aldtğı son kararlardan tatmin meydana geldiğini kaydetti. olmayan muhalifler, şimdi de MarksistLeninist ideolojinin TASS, Sargazan kasabasında terkedilmesini istediler. Sovyet 53 evin, çok sayıda hayvan çiftaydınlarını temsil ettiklerini liğinin ve köprülerin su altında öne sürerek Times gazetesine kaldığını ifade etti. mektup gonderen on rejim Sovyet Ajansı, haberleşme kaaleyhtarı, SSCB'de insan nallarında da hasar meydana gelhakları için mücadele eden diğini, ayrıca ekinin bir bazı kişilerin serbest bölumünün telef olduğunu bebırakılmasının tyi bir hareket lirtti. olduğunu, ancak bunun, en az TASS, yardım ekiplerinin kaödünle, halk üzerinde en fazla za bölgesine yollandığını, felaeıkiyi sağlamayı amaçladığınt ketzedelere gıda, ilaç ve çadır kavdettiler. temin edildiğini kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle