18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ıMART 1987 DIŞ HABERLER CUMHURIYE? lamplarda yine çtışma Tt eyrut fa.a.) Beyrut'un 3 güneyindeki Burç El Jırajni mülteci kampında dün soah yeniden çatışma çıktı. fist'mli gerillaların bir sccüsü, dün sabah kampa tıvan ve top aıeşi açıldığını bdirdi. Sözcü, Beyrut'taki rdyo istasyonlarınca öne svülen kamplardaki Suriye yeılısı ve karşıtı Filistinlilerin bıbirleriyle çatıştıkları idiasını da yalanladı. Abchıllalra müebbet SABETAY VAROL PARİS Lubnanlı terörist, Georges İbrabim Abdullah'm yargılandığı "yılın davası" dun sonuçlandj. Jüri, 2 diplomatın oldurulmesinde rol oynamak ve bir Amerikali diplomatı öldürmeye teşebbus etmekten suçlu bulduğu Abdullah'ı surprU bir kararla ömür boyu hapse mahkum etti. Altı gun suren duruşmadan sonra, "Geörges Jbrahim Abdullah'a, cinayele kanşmaktan mıiebbef hapis" sözleriyle duşurulan karar, salonda bulunanlar arasında kelimenin en hafif anlamıyla "şok" etkisı yaptı. Bir gun once Chirac hukumetinin temsılcisi olan savcının, yedi yargıçtan oluşan ozel juriye donerek, "Yureğim kan ağlayarak sizden sanığa 10 > ılı asmayan bir ceza vermenu için yalvanyorunı" sozlerinden sonra Abdullah davasının "danışıkJı dövıiş" olmadığına inanan kalmamıştı Dun sabahki Fransız ve Ingiliz basını ateş puskilrüyor \e bir ağır ceza mahkemesinde ıddia makamının esasa iliskın mutalaasında bu tur bir ifade kullanmasının, yargı tarihinde gorulmemiş bir olay olduğunu yazıyordu. İçişlerı Bakanı'run kontrolunde olan Fransız Karşı Casusluk Örgutu DST'nın tamk sıfatıyla çarsamba gunku ifadesınde kullandığı, "Bu sanık lerörist orgutün bir şefı değil, sıradan bir mililanıdır" goruşü de dikkate alınırsa, herkes, ama herkes. Chirac hukumetinin Ortadoğulu eylemcilerle uzlaşmaya vardığı ve Abdullah'a hafif bir ceza verilmesi için tüm senaryonun tezgâhlandığı ınancını besliyordu. ABD'nin ve silahlı saJdın kurbanlarınm vekili sıfatıyla davaya mudahil olarak katılan Georges Kiejman Fransa'da yılın davasında* mahkemenin sürpriz kararv DUN1ADA BUGUT AIİStRMEN "Non Mercif n ahreyn (a.a.) Irak MJ savaş uçaklarımn önceki guı düzenlediği saldında bir tnn tankerinin isabet aldığı bıdirildi. Bu arada Irak, Tnn Hava Kuvvetleri'nin iki Fi tipi savaş uçağınm dıeürüldüğünü bildirdi. Irak asıeri sözcüsü, Basra kenti üz'rinde hava sahalarma girveye çalışan İran uçiklarının uçaksavar ateşiyle dicürüldüklerini bildirdi. l'ak, İran tmkerini vurdu İBRAHtM ABDULLAH Davası olay oldu. da, dava dosyasının alelacele hazırlandı|ını, Ueorges lbrahim'i suçlu duruma duşürecek delillenn yeterince apklığa kavuşturulmadığını one surup, bir anlamda Fransız Adalet Bakanlığı'nın, yeni bir terör dalgası tehditi altında uzlaşma yolunu seçtiğini ima etmişti. Gerçekten de iddianamede yeterli kanıt yoktu. Ancak bırbirine baglanan sayısız suçlayıcı unsur. normal koşullarda jurinin Georges fbrahim'in, Lubnan Dorimci Silahlt KraksivonJannın (FARL) bevni olduğu yönunde "vicdani kanaati"ne varması ve sanığı en ağjr ceza olan omur ooyu hapis cezasına çarptırması beklenebilirdi. Bu koşullara rağmen Georges Ibrahim'in en agır cezaya çarptırılmasıyla ilgili çeşitli yorumJar yapılıyor. • DST yetkilisi ve savcının sozlerı, Fransız yargıçları tarafından bağımsız adalete uygulanan bir baskı olarak yorumlandı ve her şeye karşın yargıçiar kendi ">icdani kanaatlerini", devletin yuksek çıkarlarına tercıh ettıler. • Savunma avukatı Jacques Verges, onceki akşam başladığı savunmasını yarıda kesip devamını dune bırakınca, Fransız ve yabancı kamuoyu, buvük tepki gösıerdı. Bir gece ıçinde, Fransız yargı organı, yurütmenın güdumünde bir kurum gıbi beliriverdi Bu koşuJIarda yargıçların hükumetın baskısına boyun e|mesi imkânsız hale geldi. * Savcının esasa ilişkın mutalaasında da kullandığı sözler, o kadar aç:k ve yalın bıçimde, hukumelın hafif bir cezadan yana olduğu izlenimi uyandırdı kı, birçok gözJemci savcınjn bu Savcının 10 yıldan fazla ceza verilmemesini istediği Lubnanlı terörist Georges tbrahim Abdullah'ın müebbet hapis cezasına çarptınlması, mahkemenin hükümetin baskısına boyun eğmediğini gösterdi. Abdullah'ın avukatı, 'karar Fransa'nın Arap eylemcilerine karşı savaş ilanıdır' dedi. Varşova'da bomba patladı "tTarşova (a.a) V Polonya'da, Baltık Denizı kıyısındaki liman kertı Gdynia'da, yerel Komünıst Parti bınası önünde, onceki gece bir bomba pat/adığı bddirildi. Resmi Polonya Haber Ajansı PAP, bir çop bidonuna yerleştirilen bombanın, binanın pencere ve kapı camlannın kırılmasına yol açtığını, ancak can kaybı olmadığını duyurdu. son derece aleni tutumu bilinçii olarak takındığını ve hukumetin oyununu, kişisel inisiyatifiyle bozmava çalıştığını duşunuyor. • Chirac hukumetinin ikili oynadığına inananiar da var. Bu varsavıma gore, Fransız hukumeti Orladoğu'ya "islerin duzelmesi için elinden geteni" yaptığı mesajını gonderirken, "sonuçta yargı bagımsızlığı önunde elinin kolunun bağlı" kaidığını göstererek ABD yonetimiyle gizlice varıldığı one surulen anlaşmaya elden geldığince uyulduğunu gösterdi. Ayrıca kendi iç kamuo>u onunde, şantaja boyun eğen bir hukümet ımajından kurtulmuş oldu SAVAŞ tLANI Terörist eylem davalarının şöhretli avukatı Jacçucs Veı^es, basın men1 suplarına. verilen kararın, "Fransa nın Arap eylemcilerine karşı bir savaş ilanı" olduğunu belirterek, oturumları boykot eden sanığın kararı oğrenince kahkaha ile gulduğunu soyledı. Verges, bir gün once ise bir Amerikan televizyon şirkttine, "Savcının on yılı aşmamak iizere hapis cezası istemesi Amerikan yonetimin bir venilgisidir" seklinde demeç verıyordu. Geçen aylarda serbest bırakılması uğruna, Paris kentinde art arda bombalann patladığı, lOkişinin olduğu, yuze yakın kişinin yaralandıgı Georges Ibrahim Abdullah'ın ömur boyu hapis cezasına çarptınlmasından sonra, Pans'te yenı terör eylemleri beklenebilır mi? Kimilerine gore, Fransız guvenlik guçleri önümuzdeki günlerde yeni saldırılara karşı hazırlıklı olacaklar. Dığer bir grup gozlemciye gore ise, Kuzev Lubnan'ın KubeyTal kentındeki Fransız ıstıhbarat elernanlarının uzaktan izlediği Abdullah kardeşler klanı, yeni saldırıları gerçekleştirecek olanaklara sahip değil. O günun koşullarında Paristeki bornbalama olaylarına lojistik destek sağlamayı politikasına uy1 gun bulan ABD ycnetimi, Lubnan daki son gelişmelerden sonra aynı ışlevi yerine getirme niyetinde gozukmüyor. Ayrıca FARL'a yataklık etti| i sanılan "Dognıdan Eylem" grubu elemanlarının da geçen hafta sonu tutuklanmış olması Abdullahlar klanının işıni daha da guçleştiriyor. Georges İbrahim Abdullah davasının yankılarının kamuoyunu uzvn bir sure meşgul edeceği söylenebilir. Nitekim sanık avukatı Verges, "Fransa, Abdullah'ı müebbet hapse mahkum etmekle, kendini Abdullah'ı zindanlannda banndırmaya mahkum elti" şeklınde bir yorum getirmekten kaçınmadı. Sayın Hekimlere, Eczacılara, Annelere ve KAMUOYUNA DUYURULUR. Milupa Ürünlerini Güvenle Kullanabüirsiniz Bugün, 5 kıtada 6O'ı aşkın ülkede milyonlarca anne, çocuklannın beslenmesinde Milupa ürünlerini tercih etmektedir. Milupa ürünleri bütün dünyada; Uluslararası Gıda Üretim Normlannda, FA0/WH0 Codex Alimentarius ve ESPGM1 Beslenme Komitesinin belirlediği şartlara uygun olarak en yüksek teknoloji ve son derece titiz bir kalite kontrol ile üretilmektedir. Ülkemizde ise Milupa ürünleri ayrıca, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından bu normlara ve Gıda Maddeleri Tüzüğü'ne uygunluğu onaylandıktan sonra ithal edilerek piyasaya sunulmaktadır. Milupa AG., alanında lider olmanın getirdiği sorumluluk bilinciyle Milupa ürünleri için yıllardan beri düzenli olarak radyasyon testleri yaptırmakta ve ürünlerinin yüksek kalitesini sürekli denetlemektedir. Çernobil olayından sonra bu konuda öteden beri gösterdiği hassasiyeti bütün dünyada bir kez daha takdir edilen Milupa AG., ülkemizde de ÇARMOSAN/MİLUPA olarak Türkiye Atom Enerjisi KurunuTÇekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezf'ne radyasyon analizi yaptırmış ve Milupa ürünlerinde radyasyon etkisı bulunmadığını bir kez daha beleelemiştir. L'Unita'nın yazan İtalyan gazetecinin sorusu ilginçti: Siz reformlarmızı yaparken fazla ileri gidip, halk ile ilişkileri koparmadmız mı? Atatürk acele edip aşırı gitmedi mi, dincilerle daha yumuşak bir uzlaşma zemini bulunamaz mıydı? Türk meslektaşı gülümseyerek söze girdi: Fransızca söylenmiş olsa da, başka dillere çevrilse de sorunuz çok italyanca. Sizi anlıyorum, üyesi olduğunuz kuruluşun deneyinin ardındaki nedenleri de; tarihi uzlaşma, toplumsal ve tarihi koşullarınızın size sunduğu bir deney. Ama bizim tarihsel koşullanmız ve toplumsal yapımız farklı. Sonra Türk gazeteci İtalyan arkadaşına, Türkiye'nin son 200 yıllık gelişmesmi, Türk ulus bilincinin dogmasını ve bu birimin ortaya çıkmasını, ümmetten ulusa geçişin nasıl bir devrim ve olumlu bir süreç olduğunu, Türkiye'nin ümmetten ulus birimine geçerken nasıl gecikmış de olsa bir üst üste çakılmış Rönesans ve aydmlanma çağını bir arada yoğun biçimde yaşamaya koyulduğunu, şeriatın biriminin ümrnet olduğunu ve ulus birimi ile ümmet biriminin birarada yaşayamayacaklarını, Avrupa'da ulus biriminin uzun bir süreç içinde oluştuğunu ve artık kilise ulus bilinci karşıtlığı olmadığını, ama Türkiye'nin durumunun degişik olduğunu anlatmaya koyuldu. İtalyan gazeteci, geniş bakış açısı olan cağdaş bir görüşün sahibiydi, anlatılanları ilgiyle dinledi ve sonunda iki ülkenin değişik koşullarının gerçekten kendi sorusunu haksız çıkardığını onayladı. Olay o güne ve kişiye özgü değildi. Hangi gazeteci, dünyanın hangi köşesınde olursa olsun, yine de kendi toplumunun sorunlarını sormamıştır ki? Ne kadar az gözlemci kendi içinde yaşadığı koşulların etkisinden sıynlarak daha nesnel ve daha az benmerkezcı bakabilmiştir olaylara. Üstelik Batılı, teknolojik üstünlüğünün gururuyla Batı merkezci bakışı adeta bir kural haline getirmemış midir? Kuşkusuz bu tutumda emperyalizmin kendini üstün görme zorunda olan itisinin de etkisi yok değil. AET Komisyonu Akdeniz havzası sorumlusu eskı Fransa Dışişleri Bakanı Claude Cheysson'un önceki gün Brüksel'de yaptığı konuşmaya kısaca göz atınca da, aynı tutumun izlerini hemen görebilirsiniz. Mösyö Cheysson, İslam fanatizminden söz ederken, Türkiye'yi Ortadoğu'da bu akıma karşı durabilecek tek güç olarak gördüğünü söylüyor ve sonra da Türkiye'de bağnaz dinci akımlara karşı en iyi çözümün laiklik değil, ılımfı bir dini uygulama olduğunu ileri sürüyor. Önemli görevlerde bulunmuş olan Mösyö Cheysson, meslek yaşamının önemli bir bölümünü Arap ülkelerinde geçirmiş, bir Arap İslam uzmanı olarak görüyor kendini. Ve doğallıkla, Arap İslam ülkelerinde gözlediği çözümlerden yoia çıkıyor. Özellikle Fransa'nın etkisi altında olan geçmişin Fransız sömürgeleri olan Magrip Arap dünyasında gerçekten Cheysson1 un sözleri doğrultusunda uygulamalar yürürlüktedir. İlginç bir kültür sentezini gerçekleştirmek iddiasında olan Burgiba da, Atatürk'ün, laiklik konusunda toplumu fazla zorlayıp çok ileri gittiğini birçok kez ileri sürmüş ve kendi daha uzlaşmacı, "ılımlı" deneyini Tunus'a uygulamıştır. Cheysson'un özellikle Tunus modelinden etkilendiği ve onu örnek göstermeye çalıştığı söylenebilir. Ne var ki, Tunus modelinin başarısının ne olduğunu, bu ülkede son yıllarda yaşanan olaylar göstermiştir. Bir an için olayın bu yönünü bir yana bıraksak bile, Arap ülkeleri ile Türkiye'nin farkını görmemek gerçekçi bir davranış olabilir mi? İslam, Araplar için hem bir din hem de bir kültür değil midir? Aynı şeyi Türkiye için söylemek olası mı? Türk ulus birimi ve bilinci, ancak ve ancak şeriatın ve onunla birlikte ümmet bilincinin yadsınmasıyla sağlanmamış mıdır? Anadolu'nun tarihsel koşulları ve Türkiye'nin son iki yüz yılı, Araplarınkinden çok, ama çok farklı değil mi? Bütün bunları görmezden gelerek, Türk ulusunun ve"T?C.rmS temeli olan laikliği, dinsel akımlarla evlendirerek nasıl bir so> nuç elde edilebilir? iran ve Afganistan'ın 20. yüzyılda yaşadıkları, yarım yamalak bir tutumun, laikliği temel edinmeyen bir çağdaşlaşmanın nasıl sonuçlar verdiğini göstermiyor mu? Ama Mösyö Cheysson, kendi deneylerinden, gördüklerinden ve Fransız etkisi altındaki Arap dünyasının yakın geçmişinden yola çıkarak, başka bir deyişle "benmerkezci" bir tutumla sonuca ulaşmaya çalışıyor. İşte onun için de yanılıyor. Biz bu tür yanılgıların ne denli acı sonuçlar vereceğini son yedi yılın olaylarını yaşayarak da gördük. Gerçekten 12 Eylül 1980 den sonra, ülke koşulları ile kışla koşullannı birbirine karıştıran, bilimin yöntemlerinden, sosyal olaylardan, Türkiye'nin gerçeklerinden ve Atatürk ilkeleri ile Türkiye Cumhuriyeti'nin temel dayanaklanndan, laikliğin anlamı ve öneminden habersiz birkaç buyurgan egemenin kulağına benzer sözler fısıldanmış, ılımlı bir dinciliğin komünizme karşı da en iyi çare olduğu soylenmişti. Bu az bilen, kolay etkilenen egemenlerin de kendi kulaklarına fısıldananlara dört elle sarılmalan sonucu, Türkiye bugün Cumhuriyet tarihinin en büyük bunalımını yaşamaktadır. Ilımlı dincilikle kol kola "bon pour l'orient" laikliğin Türkiye1 ve büyük zararfar getireceğini görmemek olanaksızdır. Sayın Cheysson'ın sözlerini okurken, "Canım o kadar laiklik Türkiye'ye zaten yeter" gibi bir hava sezmemek olanaksız. Doğallıkla böyle bir görüşe katılmak da olanaksız. Şeriatçılann sandıklannın aksine, Türkiye'de laikliği savunanlar onu Batıdan olduğu gibi ithal etmemişler ve salt Batı taklitçifiği için laikliğe sarılmamışlardır. Onlar laikliği, kendi varlıklarının "tek olur"u olarak gördüklerinden, kendi yapılarının kaçınılmaz bir sonucu olarak kabul ettiklerinden savunmaktadırlar. Bu durumda Sayın Cheysson'un önerisine, Cyrano de Bergerac'ın "Bir dal bulup tırmanmak mı sarmaşık gibi, istemem eksik olsun" diye başlayan ünlü tiradındaki tekerlemenin özgün dilindeki deyimiyle yanıt verelim: "Non merci!" (İstemez eksik olsun). GORBAÇOV^DAN ABD'YE ÖNERÎ Ortu menzüli filzeler i için SSCB'den yeni öneri MOSkO\ \ (a.a.) Vıvvetleı Birliğı hdcrı Mihail Gorbacov, So\yet silahsı/lanına polıIıl^.1^ında buyuk bir decijikliâe giderek. ulkesı\le ABD arasında. di^er silahvızlajıma konularmdan avrı olarak. orta menzillı tuzelenn gcleceği hakkıııda bir anlasma vapılmasmı onerdi Gorbacoı, TASS tarafından >a\ımlanaıı bıldirı^ınde. '"A>rupa'daki orla menzilli tu/tkr. siluhsı/lanma pakelinden a>nlmulı >e bu konuda bir anla^ma /aınan üeçirilmeden >apılmalıdır" dedı Scnyet lidcrliğı .uiına konııjiuçdııu belirlen Goıbaçov. £ev°en >ıl Re>kja\ik doruğuııda orta menzillı luzelerin ^okulmesı konusunda ilke olarak anla>ıtu>a varıldığııu hatulalarak, lam bir aııl.ısııv) \ Jpılması durunıuııJj. Mcskma'nın. Doeu Alman\a \e (,"ekosUn1ık\a"Jakı Sovşeı f'u7eleıinı hcnıcıı vokınc\ı laahhuı eıliğı/ıı a Sm>«.•(IIT Uıılığı daha once. ABD. uzauı M'tle>ııııi]e>ı dııjundtiŞu s.ı\unıiM sı\tcını SDI'da kiMiıaınal.ıı.ı gitnıcdıği 'urt.vv. nrıa moıı/ıllı lıı/elcr koıuısund.ı biı anla^ıııa \apıljııuvjLacıııı sj\uııu\ordıı. Buarada, BeyazSaraySözcüsü Albert Brashear, "Gorbaçov'un öneristyk ilgili olarak henuz incelemedik. Ancak >akında Cenev re'ye, orta roenzilli füzelerk ilgili önerimLzi geürecegiz ve bu öneri, Reykjavjk'teki (utumumuzla uyum içinde olacak" dedi. FKÖ Uluslararası Konferans bu yıl toplanamaz Dı^ H»b*rier Ser>bi tsrail Dı$Meri Bakanı Şimoa Peres iie Mısirlı yetkitıler arasında Ortad o | u sorunu için uluslararası bir konl'eransın bu yıl toplanmasınm gereği konusunda, Kahire'de anlaşma>a vanlmasırun yankılan surerken. Israittn koaljsyotı hükumetinde bu konudaki gorus ayrılığı nedeniyie ortaya cıkan bunafımın büyüduğü haber veriliyor. ABÖ >t)ne(imi. Israil Dışisleri Bakanı ile Vbsır arasmdaki diyaloğu desteklerken, anlaşma konusunda yorum yapmakıan katmdı. FKÖ Siyasi Şube Ba^kam ve Oı^işleri SorurnJusu Farak Kaddumi ise uiuslararası konferaniin bu yıl toplanmasına ihtimal venneiliğini soyledi. Milupa kaşık mamalan ve Milupa biberon mamalan için gereken numunelerin seçimi, Çekmece Nükleer Arajtırma ve Eğitim Merkezi'ne teshmı ve sonuclann almması Çarmosan/Mılupa'nın ısteğiyle Beyoğlu 7. Noterliği tarafından gerçekleştırilmiştir. Carmosan/fflîlupCI "Muthı çoculdar.sa^ıkh nesfllec" ,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle