22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
JMHLRÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER çehrr.iini değiştiren koca bir dünya savaşı daha gecti aradan. Böyle olunca, Türkiye'nin çehresi de değişecek elbet. Ama Hoca yerinde saydıjn için bu değişikliklerin aynmında değil ve hep eski gözlüğünü taşıdığından, bugünku cumhuriyeti tanıyamaz olduğunu saruyor." Evet, yanbş değil. Atomlu matomlu korkunç bir dünya savaşı yaşadı k. Vızır vızır uzayda uçuşan insanlar aya bile gidip dondüler. Denizlerin giz dolu derinliklerini, odalanmızdaki rahat koltuklara yaslanarak TV ekranında seyrediyoruz. Uçaklar anakaralar arası seferlerini çoktandır Kuzey Kutbu üzerinden yapıyorlar. Eskiden hiç dokunulmaz sanılan kalp ve beyin dokulannda ameliyatlar yapılıyor; birçok organ değiştirilebiliyor. Kanser ve çağın hastalığı A1DS dışındaki hastalıklar için harika ilaçlar bulundu. Altmış yıldan beri aynmında olduğum değişiklikleri daha sayayım mı? Devletlerin gücü ruifuslarının kalabalık olmasıyla değil, yukarıda bir bölümünü saydığım tekniklerdeki ilerilik ve güçlülük oranlarıyla Olçülüyor artık; ortaokuldayken coğrafya dersinde, Fas sultanlığı, Cezayir müstemlekesi (somürgesi), Sahrayı Kebir, Fransız Kongosu, Belçika Kongosu, Alman Kongosu, Kap müstemlekesi, Habeşistan lmparatorluğu diye birkaç kalemde okuyup öğrendiğimiz koca Afrika anakarası, tuhaf adlannı bir türlü ezberleyemediğim birçok bağımsız yeni devletle doldu ve yarım yüzyıl önce bize çok uzak gorünen ABD artık kapı komşumuz oldu; neredeyse iç içe, sarmaş dolaş olduk, Atlantik otesindeki bu ülke ile. Evet dostlanm, yeryüzünde olup bitenlerin hepsinin farkındayım. Beni de üzen bu ya. Biz de değiştik. Elbette değişeceğiz ve değişmeh'yiz. Ama "Onlar gidiyor Mersine, biz gidiyoruz tersine." Atatürk dönemine göre, kafaca geriye doğru gidiyoruz. Çağdaş Batı devletlerinde çoktan çözüme bağlanıp geride kalmış olan sorunlar bizde hâlâ guncel, hâlâ gündemde, hâlâ manşetlerde: Demokrasi, hukuk devleti, sosyal devlet, insan hakları ve işkence, laiklik ve irtica gibi toplumsal kavramlar oralarda artık billurlaşmış, sorun olmaktan çıkmış. Ya bizde? • *• Demek ben Atatürk cumhuriyetinde "olanı" değil, "olması gerekeni" aradığım ve bulamadığım için onu tanıyamaz olmuşum. Bizdeki değişimler, yukarıda "temel taşı" olarak betimlediğim ilkeleri zayıflatıp tehlikeye düşürmeden gerçekleşseydi, makine yapan makineleri kurabilseydik, ulusal gelirimiz, hiç değilse bizden 100150 yıl önce ayrılıp bağımsızlıklanna kavuşan Balkan devletlerininki kadar olsaydı, sosyal ve kültürel gelişmemiz çağdaş doğrultuda yürüseydi, işte asıl o zaman Atatürk 'ün düşlediği cumhuriyet hedefine doğru yol alacaktık. Oysa biz şimdilik "her mahallesinde bir milyoner (artık milyonerin hükmü kalmadı, miiyarder) yetişen cumhuriyet hedefine ve bu niteliğiyle de "küçük Amerika" olmak idealine ulaşmak çabasındayız. Bir bölüğümüz de, İran İslam Cumhuriyeti'nin yolunda yürümek çabasında!.. • • * Yukarıda demokrasi, hukuk devleti, sosyal devlet, laiklik ve irtica, insan hakları ve işkence gibi guncel konulardan söz ettim. Okurlanmız bilirler ki biz uzun yıllardan beri bu konular uzerinde çok murekkep harcadık ve çokça da soluk tükettik. Aynı sorunlar "temcit pilavı gibi" ısınıp ısmıp yeniden önümüze geldiğinden, eskiden açıklamaya çalıştığımız kavramlan yeni baştan toparlayıp sunmak zorunda kalıyoruz. Önümüzdeki haftalarda da bu yolda yazmayı tasarlıyoruz. Yazar olarak görevimiz halkı eğitip ayarmaktır. Bu gerçekleşmedikçe ve politika hayatımız demokrasi "şeyh"lerinin elinden kurtulmadıkça yukarıdaki sorunlann çözümü de gerçekleşemez. Kavram kargaşaları, bilisizlik ve karanlıklar içinde yüzer dururuz ve demokrasimizi her defasında bir ayıncı bekleyen kör dövüşüne döndürmekten kurtaramayız. / MAR. 87 Cumhurîyeriıtıîzîn Temel Tasları HIFZIVELDET VELİDEDEOĞLU Bugün ukemizde açık açık cumhuriyet düşmanı olduğunu sflyleyen klnse yok; çünkü bütün siyasal ;artilere bağlı üyelerin ve iktidadaki politikacıların hepsi kendierini cumhuriyetçi olarak ilaı ediyorlar; ama 1961 'den sctıraki müdahaleler gösterdi ki. cumhuriyetimizde refonn ve kodilerine de cumhuriyet tarihinoe bir "isim" yapma heveslisi, h£ta iştahlısı olanlar rejimi refone edecek yerde deforme etme 'Oİunu açtılar. Kırk yıldan beri bj sütunlarda şu gerçeği bıkıp uanmadan yazıp duruyoruz: Autürk cumhuriyetinin temel ışlan dışarıya karşı tam bağımsuJık, içeride ise laikliktir. Bu ilkderden herhangi birisi uzerinde reform yapmağa kalkışmak, cumhuriyetirnizde refonnasyondeğil, deformasyon yapraak sonucunu doğurur. Herkes, özdikle yetkili kişiler, "Atatürk ilke ve inkılaplanna bağlıyız" di*e istedikleri kadar bağırsın dursun, bir gün gelir, Atatürk cunhuriyetini tanıyamaz duruım düşeriz. Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın başından beri Türkiye'deki bütün siyasal ve sosyal gelişim ve değişimlere daha somut bir anlatımla saltanatm kaldırılması; cumhuriyetin ilanı; hilafetin kaldınlması; tekke, tarikat ve medreselerin kapatılması; öğretim birliğinin gerçekleştirilip zorunlu din derslerinin okul programlarından çıkanlması; şer'iye mahkemelerinin kaldınlması ile adalet dağıtımında birliğin sağlanması; Türk Yurttaşlar Yasası'nın (Medeni Kanunun) kabulüyle şeriat dediğimiz dinsel hukukun son kalıntılarının da (Tanzimattan sonra Batı, ozellikle Fransız yasalan örnek alınarak kabul edilmiş olan türlü yasalar dolayısıyla dinsel hukukun önemli bir bölümü zaten uygulamadan kalkmış olduğu için kullandım "son kalıntılan" sözünü) yürurlukten kaldınlması; cumhuriyetçilik, milliyetçilik, devrimcilik, laiklik, halkçılık ve devletçilik ükelerinin anayasaya yerleştirilmesi; rakam, yazı, dil ve şapka devrimlerinin gerçekleştirilmesi; tek sözcükle, eski Osmanlı toplumunun Anadolu ve Rumeli'ndeki kalıntısından çağdaş bir Turk devleti ve çağdaş bir ulus oluşturulması olaylarına kişisel olarak çok yakından tanık olmuş ve bu eşsiz tarihsel oluşumdaki inanç ve coşkuyu kendi içinde de yaşamış bir kişi olarak itiraf edeyim ki, şimdi Atatürk cumhuriyetini taruyamaz duruma gelenlerden biriyim ben. Yukarıdaki satırlardan anlaşıldığı gibi, reformcuların (!), cumhuriyetin iki buyük temel taşında yaptıklan oynatmalan, birer deformasyon niteliğinde gorüyorum; çunku bu taşlan sarsıp oynatmak, Atatürk cumhuriyetinin içeriğini, özünu boşaltmış, dışını da deforme etmiştir. İşte bu yuzden tanıyamaz oldum onu. • * * Biliyorum, bunlan okuyan eş dost diyecekler ki: "Hoca hâlâ 1920/1925'lerin havasında yaşıyor. Oysa zaman çok değiştiiiii.... Teknik çok ilerlediiii... Uluslann gereksinimleri çoğaldı ve çeşitlendiii... Yeryüzünün Anımsamak... Mapushanede iki türlü yatıtır: Demir parmaklık ardındaki süre ya bellidir ya degildir Belliyse günleri sayarsın, kendini ayarlarsın. Belli degilse, iş daha güçtür; soru işaretlerinin çengeli benliğine takılır, çok bilinmeyenli bir denklemi sabahtan akşama çözmeye çabalarsın; inatçı bir at sineği düşüncelerine konup kalkar, kışkışlarsın gitmez, çevrende dönenir, güneşte kanatlan parlar, gölgede vızıltısı duyulur. Siyasal davaların sanıkları, çogu zaman, mapushaneye süresi belirsiz bir zaman için girerler. Ortada hukuk yoktur; guç dengelerinin tahterevallisi iner, çıkar; yıllar geçer; bedeni kemiren kurt, sağlığı yiyip bitirmektedir; hak yerini bulup da sanık özgüriüğüne kavuştuğunda, geriye dönüşü olmayan bir yola girmiş olabilir. İnsanlık tarihinde bu tür öyküler çok yaşandı, Türkiye'de yaşanıyor; bir sanığa siyasal davadan ötürü uygulanan tutukluluk, kimi zaman idam hükmüne dönüşüyor. • Orhan Apaydın sessiz bir insandı. Çogu zaman Orhan'ın konuşmasını duymak güçleşirdi; mırıkjanır gibi bir şeyler anlatırdı; ama boşuna konuşmazdı; önemli şeylerin altını çizerken, önemsiz bir şey söyler gibi davranırdı. Yalnız günlük yaşamında değil, mahkemelerde de öyleydi. Günlük yaşamında beceriksiz bir çocuk gibiydi; sanki bakıma muhtaçtı. Na var ki, bu sessiz, sakin, çekingen adam, yaman bir hukuk savaşçısıydı. Neden böyleydi? Son yıllarda çevremdeki ve uzağımdaki insanlann anlamlarını yerii yerine koymak için hep "Neden böyle?" sorusunu kurcalıyorum. Kalıtım mı? Genler mi? Yetişme biçimi mi? Öğretim etkisi mi? Neden Orhan hukuksuz yaşayamıyordu? Çok yonlü bir kişiydi: Hayattan tat almasını da bilirdi; kitap kurdu değildi; hukuku hayatla yoğuran, olaylaria kurallan kafasında ve eyleminde harmanlaştıran kişiydi. Nasıl bir meloman müzikle oturup kalkarsa, Orhan da güne hukukla başlar, yatağa hukukla girerdi. İnsanoğlu, kimliğini uğraşında vurguluyor; baltğa neden yüzdüğü, akrebe neden soktuğu, yılana neden süründüğü, kuşa neden uçtuğu soruluyor mu? Orhan gibi kimi insanın da gozeneklerine hukuk siniyor, benliğine adalet işliyor. Böyle bir adam hukuk kurallannın çiğnendiği ortamda yaşayabilir mi? 1980'lerden sonra Türkiye'de, havada oksijenin azalması gibi hukuk noksanlığı büyüdü. Orhan, soluk alamaz oidu bu ortamda; acı çekiyordu; ama, somut bir acıydı bu; sanki bir bıçak yarası gibiydi. 1980'lerden önce de haksızlıklar, baskılar, işkenceler, adaletsizlikler olmuyor değildi ve bunlarla savaşım sürüyordu. 1980'lerden sonra hukuksuzluk, adaletsizlik, işkence, temel rejim oldu. Bütün ömrünü hukuka adamış bir insan için bu değişime katlanmak olanaksızdı. Dayanılmaz acının üzerine süresi belli olmayan tutukluluk yaşamı eklendığinde, sağlığı zaten bozuk olan Orhan kaydı, gitti... • 27 Mayıs'ta Menderes'in avukatıydı Orhan; 12 Mart'ta solcuların, aydınlann, eylemcilerin savunmalarını üstlendi; 12 Eylül'de sanık sandalyesıne oturdu. Bu serüven, Türkiye'de hukukun değil, siyasal tarihin çizgisini çeker Orhan Apaydın'ı 12 Eylül'de yaşadıkları öldürmüştür. İnsan, ölülerle ve dirilerle birlıkte yaşar; sık sık anımsıyorum Orhan'ı... Anımsamak için çok neden var; ortak anılar, yazılar, davalar, eylemler, gazetedeki çalışmalar, toplanttlar, söyieşmeler, tartışmalar gibi binbır şey... Ama bunlara hiç gerek yok. Nice sevdiğim gibi Orhan her saniye aklıma düşebilir; yolda yürürken bir ses duysam, bir yaprak savrulsa. güneş bulutlardan sıyrılıverse, yüzüme bir gölge vursa, bir çocuk ağlasa. OKTM AKBAL EVET/HAYIR OKURLARDAN Belediye Başkanı vaadinde durmadı Rami Yenimahalle'de oturan bir grup işçiyiz. En büyük sorunumuz ulaşım. Sabahları ve özeiükle akşam saatleri evimize dönmek çok büyük sorun oluyor. Sabah bulunduğumuz semtten minibuslere binmek kesinlikle olanaksız. Bulunduğumuz yerin özelliğinden gerek minibüsler, gerekse otobüsler YenimahalU 'ye gelene kadar doluyor. Eyüp Belediye Başkanı Sayın Eyüp Uçak, seçimler öncesinde Rami'den Taksim V, Topkapı 'ya yeni otobüs hatlan koyduracağını vaat etmişti. Ancak bu konuda atılmış bir adım yok. Genç Nesil Nasıl Konuşuyordu? "Genç Nesil Konuşuyor" 64 sayfalık bir küçük kitap. 1944'te çıkmış. Hazırlayanlar: A DemirbağT. Demiriz. Değerli dostum Nevzat Odyakmaz bir yazımda bu kitaptan söz ettiğimı okumuş, elindekini bana yollamıştı. Şöyle bir kanştırınca geçmişten yapraklar açıldı önümde. Böyledir anılar, fırşat kollarlar, derken çıkıverirler ortaya. İkisi de yaşamıyor, Demirbağ da, Demiriz de... Adil Demirbağ lise arkadaşım. Genç yaşta çekti gitti dünyadan. Caddebostan'a her gıdişımde Adil'i yaşatırım. O koskoca bahçede oynadığımız voieybol maçlannı, bısikletle uçup gıden kızları, birlikte çıkardığımız "On Yediler" dergisini... Adil'i düşündükçe kitaplar dolusu yazmak geliyor içimden. Turgut Demiriz, Adil1 in arkadaşıydı. Sanata, edebiyata açık, sevgi dolu ikı insan. İşte 1944'te yayımlanan "Genç Nesil Konuşuyor" kitabı onların parasal katkısı ve benim düzenlememle çıkan bir kitaptır. Orhon Arıburnu'nun altı şiiriyle başlıyor kitap. Biri "Düşmeye Dair": Meyveler ballandtkça düşer I Yapraklar kuruyunca I Yavru kuş uçmayı şaşırınca düşer / Yıldızlar da duşer I Insanlar da düşer." Arıburnu şimdi istanbulda yalnızlık dünyasında.. Uzun yıllarını Almanya'da geçirdikten sonra kentin bir köşesinde yaşıyor. Bılmem 1944'te yayımlanan eski şiirterini, bu arada "Teşekkür"ü anımsıyor mu: "Pek az yaşadı ama / Pek çok teşekkür etti / Sutünü taşıyan beygire / Veresiye veren bakkala I Cigarasını ateşliyen I Hiç tanımadığı yolculara I Pek çok teşekkür etti." Kitabın ikinci şairi Özdemir Asaf: "Sabah batan güneş / Gece çatlayan ufuk I Duran saat, susan insan I Yapılmayan yolculuk / Yürüyen kunduralar I Bir alem altmış santimlik başım I Dünya kaçtı gözüme I Taşıyacakmışım"... Ozdemır artık yaşamda değil. Şiirlerini bırakıp gitti. "Ayın güneşin, yıldızların /Dünyan zamanın, yollann için / Güzel gecelerimi uykusuz geçirsfn diye /Aşkla dolu bir vücut vermişsin I İşte bütün bunlan düşünerek I Müteşekkirim sana I Böyle olması lazırndı Özdemir Asafın" diye diye yaşamıştı. Faik Baysal "LJmanı gece bastırıyor gitgide I Rıhtımda son kalan yolcu benim I Son şarkıyı söyleyen benım I Hazırlıklar tamam gemide / Şehrim sen bari cesur ol I Haydi tut ellerimden / Bana Allahaısmarladık de" diyor... İlhan Berk 'yorgan gibi' dizeleriyle vücudundan söz edıyor, vücudun her parçasına ayrı övgüler yazdıktan sonra şöyle bitiriyor: "ve siz ayaklarım, sizinle biraksam firaredeceğim"... Ama Berk'in bence en güzel şiirlerinden biri 'Belâ'. Onu da sunmak isterim size: "Şu ağlamakh halime sebeb o padişahım O ağzı, yüzü. elleriyle avare olan İçtiğim suya, aldığım havaya düşman Sebebi felaketim Bir haliyle bikarar, bir haliyle belâdır Efendim Böylesini kimse bilmez sevdanm." Salâh Birsel 'Aşk'ından söz edıyor: "Bu aşkın dal budak saldığı ay nısandır I Kız, Taksim'de oturan bir sarışındır I Geceleri ahh ile yatağa düşen oğlandır / Bu şiir ise arzuhal hükmünde bir ilandır." Asaf Halet Çelebi var, Bedri Rahmi var, Cahit Sıtkı var, Fethi Giray var, Kenan Harun var... Fethi Giray'ı kim anımsar? Seçkilerde bile rastlamıyorum çoktandır. İngiiiz şairi Shelley'den söz etmiş. O yıllarda Andre Maurois'nın 'Anel' adlı kitabı çıkmış, hepimizı etkilemışti. Giray şöyle anlatmış şairin ölümünü: "Dudaklarında dünyanın en temiz / En erkek, en kardeş gülüşü I Ben yemin ederim ki/Bu kadar muazzam ve manâlı olmamıştı I Dünyada hiçbir insan ölüsü"... Yıl 1944'te bütün bu şairier daha otuzuna gelmemişlerdi. Özdemir 21, Kenan Harun 19'unda... Bırşel 25, ben 22... Gencecik şair Kenan Harun şöyle bitirmiş "İthaf'mv. "Ve sen ey düşüncesi kalbe huzur dağıtan çiçek I Bahçelerin dipsiz derinliklerinden sesler duyuyor ruhum I Dünyanın bütün yelkenlerini bu sarhoş rüzgâr şişirecektir / Bir şeye, bir şeye gebe Tannm bu (Arkosı 19. Sayfada) Mahallemiz sakinleri olarak İstanbul Belediyesi'nden dileğimiz RamiTaksimTopkapı, özeiükle Beyazıt ve Eminönu hattına otobüs koymalarıdır. BİR GRUP İŞÇİ/İSTANBUL AÖF^de sorunlar bitmiyor Açık Öğretim Fakültesi'nin sorunları bitntek bilmiyor. 2 Şubat 1987 tarihli bir yazıyla "7180. üniteleri kapsayan 11. fasikülü almak istiyorsamz, PTT çekiyle "Eğitim Teknolojisi ve Yayguı Eğitim Vakfmın" PTT merkezindeki 149527 no'lu hesabına her fasikül için, 500 TL. iki fasikül için 1.000. TL. ödeyerek alabilirsiniz" deniliyor. Bu durumdan çeşitli olgular üretebilüriz. Şöyle ki: a Geçen yıl sınıfta kalan öğrencilere okumadıklan kitaplardan sorular gelmis olabilir. b Kitap ve sınav ederleri sene basında almmaktadır, yapılan harcama tutarlannda bu iki fasikülun ücretleri de bulunmaktadır. c Vakfa gelir olanağı tanmmak isteniyor olabilir. d Kitap ve sınav ederlerine katılmayan iki fasikülun giderleri sınava bir ay kala öğrencilerin sırtına yüklenmek isteniyor olabilir. Böylesine haksız tutumdan geri dönülerek, fasikül ederlerinin bir sonraki yıla kaydınlmasını istemek ve ve sınava anılan fasikülden sorumuı tutulmamamızı istemek durumundayız. KAS1M ÖZKAN İngilizce dersi boş geçiyor Ankara Tuzluçayır Lisesi ortaokul son sımflarda 1986/1987 öğretim yılımn basladığmdan beri İngilizce öğretmenleri yoktur. 20. asrın baskentinde böylesi merkez okullarında bile eğitim yılı başından beri öğretmen açığı karşısında sayın bakanın gerekçesini merak ediyoruz. Eğitimde fırsat eşitliği olduğuna inanarak sayın bakanın açıklamasmı bekliyoruz. ÖĞRENCİ VELİLERİ İşBankası .. geleneksel "Büyük OdüP'ü 1986 yılı sonuçları Mimarlık dalındaki ödülü, AltuğBehruz Çinici'nin "TBMM Halkla İlişkiler Binası" tasanmı kazanmıştır. Şiir ve Sosyoloji dallannda, önerilen yapıtlann hiçbiri, yönetmelikçe belirlenen yeterli oy sayısını sağlayamamıştır. Büyük ödül'e aday olan değerli yapıtlann sahiplerine teşekkür eder, çahşmalannda başanlar dileriz. En büyük varhğımız, onur kaynağımız; ANMA aramızdan ayrüışının ikinci yüında saat 11.30*03 mezan başında özlem, sevgi ve saygıyla anıyoruz. A. KADtR'i EŞİ VE OĞULLARI ELEMAN ARIYORUZ Satış burolarımızda görevlendırılmek uzere En az lise veya dengi okul mezunu Halkla ilişkiler konusunda deneyimli Sosyal Bilimler veya bilgisayar konusunda öğrenim görmüş ya da oğrenime devam eden bay ve bayan satış temsılcilerı alınacaktır. Başvuruların aşağıdakı adreslere şahsen yapılması gerekmektedır: Bestekâr 39/9 KavaklıdereANKARA Klodfarer Cad. lletışım Han. CağaloğluISTANBUL Izzetpaşa Sok 5V10 ŞışlıISTANBUL (Şışlı Emnıyet Amırlığı nın yamndakı sokak) 857 Sok izmıroğlu Işhanı Kat 3 No.306 KonakIZMİR İLETİŞİM PAZARLAMA TÜRKİYE $ BANKASI 1986 Büyük ödülü Seçici Kurulkn: Şiir Femıh Bozbevlı Dr Mü^ân Cumbur Prof Dr Sükru Elçın Pıof Dr Birol Emıl Prof Dr tnci Engınün Mehmaöndo Doç Dr SadıkTural ilpa Mimarlık Prof Tamer Başofclu SalıhErden Prof Muhteşem Giray Abdurrahman Hancı Prof. Dr. Menn Sozen Doç. Dr. Hayarı TabanJrcğlu Prof.SühaTor«T Sosyoloji Doç Dr. Musafa E. Erkal Munır Gune\r Yrd Doç Dr Akıle Gursov Prof Dr Nıhsu Nirun Prof Dr Netatı öner Doç Dr Cıhat özonder Prof Dr Aıalay Yörukoğlu T.C. BEYOĞLU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Esas: 1983/392 Karar: 1986/638 Beyoğlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 3.12.1986 tarih ve 1983/392 esas 1986/638 karar sayılı kararıyla Fatma Leman Akari'nin Mehmet Emin Işıklı'nın kızı olduğunun tespitine karar verildiği ilan olunur. SONY FH«5 STEREO HİFI MÜZİK SETİ SONY BETAMAK GÖSTERİCİ VİDEO Sony kalitesini, Sony konforunu yaşayanlar bilir... Sony sahibi olmak bir ayrıcalıktırL Bunun için, Sony Trinitron televizyon... Sony Betamax video... Sony gösterici video... Sony stereo HiFi müzik seti... özeiükle aranır... Sony varken, Sony alınır! Türkiye Genel DagrtıcNarı Grünberg Ticaret AŞ Sultanhamamlstanbu! Tel: 512 53 50 (16 hat) Profllo Dağıbm AŞ Meadiyeköyistanbul Tel. 166 34 27166 61 57 Urebcts TelraAŞ Meodıyeköyistanbul. Telra AŞ br Profik) Hotdmg kuruluşudur
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle