19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ,1a karma kanşık dolu idi. Bu karışıklık içinden bir kâğıt bulup çekerek bana yarım kalmış bir şiirini okudu, "Yarım kalmış şiirler okunmaz, bilirim, ama ikimiz de eczacıyız" dedi. Böyle hep yarım kalmış şiirleri vardı, düşüncesinde hep onlarla meşgulmüş izlenimini uyandırırdı, şiirle, roman konuları ile yaşardı. O yıllar, gençlik yılları, Tanpınar hangi ozanlarımızın etkisinde kalmış olabilirdi? Düşünecek ne var, elbette Yahya Kemal'in ve Ahmet Haşim'in. Ama Yahya Kemal, üniversiteden hocası olduğu için onun etkisi daha büyüktü üzerinde. Geçmişimizle, tarihimizle, geçmiş sanatlarımızla ilişkili bir etki idi bu. Ancak Tanpınar buna önemli ölçüde Batı uygarlığının etkilerini katıyordu. öyle ki, konuşmalarında da, yazılarında da geçmiş sanatınıızın üniü kişileri ile, Batı sanatçılarının adları yan yana geçer, diyelim Itrî, Bach ile anıhr, Levnî, Donatello ile. Ama bunlar arasında benzerlik kurulmaz clbet, kurulamaz da ondan, uygarlıklar arası koşutluklara önem verilir. Yahya Kemal'in aradığını yaşamak ister gibidir Ahmet Hamdi Tanpınar. Böylesi bir etki ve etkilenme aranacak bir şeydir elbet. Çünkü Yahya Kemal'in ancak temelde kullandığı Batı, yüzeye çıkmış olur böylece. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın ebediyatımızdaki yeri kendinc özgüdür diyebiliriz. Dostum Şükran Kurdakul'un "Şairlcr ve Yazarlar Sözlügü" adlı ansiklopedik yapıtında Ahmet Hamdi Tanpınar'a ayrılmış bölümü okurken, orada bir sözümle karşılaştım, nerede yazmışım bulamıyorum, demişim ki Tanpınar için, "...bir akarsuyun hızından ayrı düşerek, nasılsa bir çaiılıga, bir tasa takılıp kalmış uracıkla tek başına direnen pınl pınl, ama güzlerden uzak bir çiçege benzer." Cierçekten de Tanpınar'ı edebiyatımızdaki, şiirimizdeki akımlardan birine kolay kolay yerleştiremeyiz; aldığı etkiler de onun özgünlüğünü bozmaz. Diyelim "zaman" Yahya Kemal'de "ölüm"dür, ölümün benzeridir; ama Ahmet Hamdi Tanpınar'da bir " l e ı m " olur çıkar. Ne içindeyim zamanın Ne de biisbiitün dışında Yekpâre geniş bir anın Parçalanmaz akışında Tanpınar'ın "zaman"a yabancılaşması, onu egemen tanımasından kaynaklanıyor, gerçekte "zaman" farkında olmadan yaşanır ancak. Tanpınar da, Necip Fazıl Kısakürek de "zaman"ı kabul etmişlerdir, bütün sıkıntıları da buradan kaynaklanır, yadsıyamadıkları için ne yapacaklarını bilemezler onu. Nedir zaman nedir Bir su mu, bir kuş mu? Nedir zaman nedir İniş mi, yokuş mu? (N. F. Kısakürek) "Deniz Ufkunda" adlı şiirde Ahmet Haşim renklerini bulanlar olmuştu. Deniz ufkunda batan giineş Ve keskin çığlığı kuşlann Rabbim bu ugullu, bu ateş Ve bu ümitsiz uçuşların Doldurduğu aksam havası Akşamın mercan dallar gibi Suda olgunlaşan rüyası. Eski bir dedikodudur, Durgun suya bir bak göreceksin Mehtap iri giiller ve senin en giizel aksin dizelerinde, Yahya Kemal'in Ahmet Haşim'den, onun, Durgun suya baklım ve dedim ah olebilsem Madem ki yok aglayacak mevtime kimsem dizelerinden esinlendiğini söyleyenlere karşı, hiç unutmam, Nurullah Ataç, "Ozanın biri durgun suya baktı diye başka hiçbir ozan bakmayacak mı artık?" diye yazmıştı. Doğrudur, ancak gücünü önceliğinden alan öyle söyleyiş miihürleri vardır ki, kendilerini unutturmazlar, kırmızı, kızıl, mercan, yakut da böyledir, Ahmet Haşim'i ansıtır o an. Ama ne var bunda! Haşim'le başlayan bir renk gelenekselleşmiş ise, bundan şiirimiz kazançlı çıkmış demektir. Bir görünümün sürüp gitmesi imgc hazinemizi zenginIeştirir. Doğrusu ben, Gel uzan sevgilim benimle yere dizesi ile, Basbaşa uzandık günlerce ıslak Çimenlerinde yaz bahçelerinin dizeleri arasında hiçbir benzerlik bulamıyorum. Yoksa "Erenköyde Bahar" şiiri dururken artık o güzel "Bütün Yaz" şiirini okuyamayaeak mıyız? Ne güzel geçti bütün yaz Geceler küçük bahçede... Sen zambaklar kadar beyaz Ve ürkek bir düşüncede, Sanki mehtaplı gecede Hülyan, eşiği aşılmaz Bir saray olmuşlu bize; Hapsolmuş gibiydim bense, Bir çözülmez bilmccede. Ne güzel geçti bulün yaz, Geceler küçük bahçede. Ne İçindeyim Zamanın. MELtH CEVDET ANDAY Ahmet Hamdi Tanpınar'ın 25. ölüm yıldönümü dolayısiyle geçen hafta çarşamba akşamı televizyonda dramatik bir belgesel vardı, yazık ki izleyemedim. Belki de iyi oldu izleyemeyişim, çtlnkü fılmin hem dramatik hem belgesel olduğunun söylenmesi biraz aklımı kanştırdı. Tanpınar'ın gençliğini Hakan Dikmen, daha sonraki yıllarını ise Selim Naşit canlandırıyor diye yazılı idi gazetede. Nasıl olur, sanatçımızın yüzü, sesi, boyu bosu daha belleklerden silinmiş değil ki! Kimi gün onunla karşı karşıya olduğumu kurarım da, bütün kişiliği ile geliverir gözlerimin önüne; özniteliğinin, ırasının gücUndendir bu. Ya televizyondaki oyuncularımız bu imgeyi bozar, dağıtırlarsa? Belleklerde yalnızca adı kalmış tarihsel kîşiler için bu tür bir canlandırma rahatsız edici olmayabilir, ama Tanpınar için güç, çok güç! Kimse kendini ona benzetemez, çünkü kimseye benzemezdi o. Ahmet Hamdi Tanpınar, değeri öldükten sonra anlaşılmış ozanlarımızdan, yazarlarımızdan biridir. Bu söz ya da buna benzer sözler eskiden bütün sanatçılar için bol keseden kullanılırdı ve elbet yanhş olurdu böyle denmesi. Çünkü değeri öldükten sonra anlaşılmış sanatçı, ozan, yazar, yalnız bizde değil, dünyanın neresine gitseniz, azdır. Ama bunun tersi, demek öldükten sonra unutulma örnekleri çok boldurTSözgelişi, Abdülhak Hâmit bunlardan biri ve en unlüsüdür. Onu bugün hiç kimse okumuyor artık, bir adı kaldı ortada. Yanhş anla$ılmasın, Ahmet Hamdi Tanpınar yaşarken sevilmezdi, sevilmiyordu demek istemedim; tam tersine, dostlahnın, arkadaşlarının, öğrencilerinin saygısını, sevgisini kazanmıştı, konuşmaları can kulağı ile dinlenirdi, edebiyat, edebiyatımız üstüne yazdıkları dikkatle okunurdu. Bu arada "XIX. Asır Tiirk Edebiyatı Tarihi" adlı büyük yapıtı hayranlık uyandırmıştır. Hele dostluğu, arkadaşhğı söz konusu olursa, ona gösterilen saygı ve sevgi daha çok artar. En azından benim için böyledir bu. Şimdi düşünüyorum da, tanıdıklarım içinde en çok sevdiklerimden biri imiş Ahmet Hamdi Tanpınar. Düşüncelerini yaşayan, bizde ender görülmüş kisilerdcndi. Onun için, "Öldükten sonra anlaşılmıs sanatçılarımızdan" sözünü neden kullandım öyleyse? Çok açık, şiirlerini, romanlarını düşünerek kullandım. Hele romanları, bir süre sonra genç yazarlarımızca çok tutuldu, hatta göklere çıkarıldı; dahası onlarda ilerici, solcu bir yaklaşım bulunduğu bile söylendi. Böyle midir değil midir, kesin bir şey söyleyemeyeceğim. Okuduğumca, Tanpınar'ın romanlarında, roman yazma tekniğine ilişkin bir yenilik, bir kaygı bulamamışımdır; alışılmış, romana benzer, edebiyata benzer bir anlatımı vardır. Ama Tanpınar'ın romanları için gösterilen bu ilgi, nedense şiirlerine karşı uyanmadı, onun şiirlerini yeniden değerlendirmeye kalkan olmadı hiç. Gerçi kimse için olmaz bizde bu. Alışılan kanılar, yargılar sürdürülür; dahası, ölenin yazdıkları bir daha açılmaz. Ama Tanpınar'ın romanları için böyle olmadı demek istiyorum. Bunlann içinde en beğenilen "Huzur" adlı romandır. Ama "Saatleri Ayarlama Enstitüsü"nü ya da "Mahur Beste"yi ondan daha çok sevenler olduğunu da bilirim. "XIX. Asır Tiirk Edebiyatı Tarihi" adlı yapıtı ise romanlarından da, şiirlerinden de çok beğenildi, üstün bulundu, övüldü. Şuraya değin söylediklcrim, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın kültürel kimliğine ilişkin bir imge uyandırmıştır sanırım. Edebiyaiımızı, ozellikle geçen yüzyılki edebiyatımızı çok iyi bilen, karşılaştırmalı düşünebilen, düşüncclcrin yaşantılardaıı doğduğuna inandığı için yaşarcasına düşürten, romanlarında birey çevre ilişkisine dikkati çeken bir romancı, şiirimizi hececilerin duyarlığından kurtarmada payı olan bir ozan. Kameramızı bu has adama biraz daha yaklaştıralım: Birkaç yıl Narmanlı Han'da oturmuştu, Beyoğlu'nda karşılaştığımız bir gün koluma girip beni evine götürdü. Büyük odanın tam orta yerini kaplayan büyük masası kitapla, kâğıtlar PENCERE 6ŞUBAT 1987 Rambo ile Tonton... Reagan'ın yeni adı Rambo'dur. Rambo; bir tür "Süpermen"dir, insan ustü gücü vardır, tuttuğunu koparır, vurduğu yerden ses getirir, tek başına dünyaya meydan okur, ülkeden ülkeye serüvenlere atılır, komünistlerin can düşmanıdır. Amerikan biçimi yaşamdaki bireycilik söylencesine yeni bir renk ekleyen Rambo filmleri, ortalığı kırıp geçiriyor, kapalı gişe oynuyor, çoluk çocukla birlikte alkışlanıyor. Amerikan Başkanı, reslmli roman kahramanı ya da Hollyvvood yıldızı gibidir, uzun boyu, genç yürüyüşü, buruşuk yüzü, parlak saçlanyla televizyonda boy gösterir; "Yıldız Savaşlan" kahramanı, sıradan Amerikalının gönlünde yatan olağanüstü insanın karikatürü gibi de olsa, yürekleri hoplatır: Hey beeel.. Aslanım, koçum benim... Ne var ki hayat ile resimli roman arasında her zaman özdeşlik yoktur; filmlerdeki gerçeklik ile yaşamdaki gerçeğin ayrımları en münasebetsiz biçimlerde ortaya çıkar. Nitekim son günlerde Rambo prostat ameliyatı olunca çoğu kişi şaşırdı, kuşkulara düştü. Oysa her insanın başına böyle işlerin gelmesi doğaldır; belirli bir yaştan sonra çiş zorlanması erkeklerin başına bela olabilir. Amerikan Başkanı da umut edilir ki prostat ameliyatı olduktan sonra rahatlamıştır. Gazetelerin yazdıklarına bakılırsa Reagan doktorların dediklerine uyarak günde ancak bir buçuk saat çalışıyormuş, bu yüzden de ta Türkiye'den gelen Başbakanımız Saym özal'a ancak yarım saat ayırabilmiş. Amerikan Başkanı Rambo diye anılıyor; Saym özal'a da Türkiye'de Tonton deniyor. Saym Başbakanımız bu sanı benimsemiş gibidir; gazetecilere dedi ki: Tonton demeleri hoşuma gidlyor. Oysa Saym özal'a başka adlar takılabilirdi; kuşkusuz Süpermen, Baytekin, Red Kit gibi olanları yakışmazdı; ama, "Slhirbaz Mandrake" nasıl giderdi? Her neyse... Rambo ile Tonton yarım saatine buluşacaklar; acaba ne konuşacaklar? Gazeteler bu konuda çeşitli düşünceler öne sürüyorlar; en ağır basanı da şu: Tonton, önümüzdeki yıllar için Rambo'nun desteğini sağlamaya çalışacak... Nedir bu destek? ARADA BİR NAİM KIL1Ç îktisatçı OKURLARDAN Milli eğitimde reform olacak •• Geçenlerde bir gazetede şöyle bir haber vardı: "Önümüzdeki yıilarda orta öğretimde sınavlar, merkezi sisteme göre yapılacak. Stnav sorulan ilgili merkez tarafından hazırlanacak. Her dönem beş sınav yapılacak. Değerlendirmeler yine ilgili merkezce yapılacak..." Bu haber öğretimle ilgili herkesin ilgisini çekti. Sonra kamuda bazı ctlız tartışmalar izlendi. Her yeni şeye yapılan tepkiler burada da yapıldı. Eğitimciler genellikle bu görüşe karşı çıktüar. Bafka bir zaman da gündeme gelmedi. Böyle bir uygulama harika bir şey olur kanmndayım. Her şeyden ö'nce öğretmenleri tedtrgln eden not verme olayı yoluna girer. öğreticilik görevi eksiksiz uygulanabilir... Yurdumuzdaki askeri okullarda ve dünyada Batıda bazı okullarda uygulanan bu sistem yararlı oluyor. Böyle bir uygulama başlarda bazı aksaklıklar yaratacaktır şüphesiz. Ama sistem oturdukça yararlı olacaktır. Yapılacak işler: Eğitimcilerin yapacakları genel görü'şmeler, açıkoturumlar ve panellerle önce bir kamuoyu hazırlığı yapümalı. Sonra okullarımız hazırlanmalı. Bölgeler arası farklılıklar sıfıra indirgenmeli. öğretmen açıkları kapatılmalı.... ve uygulamaya geçilmeli. Böyle bir ilerleme milli eğitimimlzi çağdaş bir seviyeye çıkarabilir. Yeter ki, bu görüş Ulusal Tercihler. de diğerleri gibi hasıraltı edilmesin. SEROL ÖMERLER BUCA Sosyal ve ekonomik politikalar şüphesiz bir tercihler bütünüdür. Ozellikle ekonomik politikalarda, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşabllmenln matematiksel hesapları yapılabilmektedir. Yani ekonomlde vanlması gereken hedeflerin saptanması, politik tercih sorunu olmayıp bilimseldir. Elbette serbest pazar (llberal değil) politikasını benimsemiş bir parti ile sosyal demokrat bir partinin, hedeflere varmada yöntem farklılıklan olacaktır. Ancak çağdaş uygarlık düzeyine ulasabilmenin bilimsel gerekleri ile bunlara ulaşma yöntemleri, ülkemlzde, genellikle birbirine kanştırılmaktadır. Bu kargasa içerisinde, gerici akımların din maskesi altında, sosyal yapımızda yaratmaya çalıştığı şekllcl değişiklik, aslında ekonomik hedeflerde billm dışı bir yola başvurmanın paratoneri olarak kullanılmakta ve toplumumuza baskı İle kabul ettirilmeye çalışılmaktadır. Gericllik (irtica) konusunda, muhalefetin Meclis araştırması önergestni reddettiren tutumu, bu kavram kargaşasının bilinçli bir sekilde yaratıkjığının son kanrtıdır. öyle görülüyor ki, çoğulcu demokratik sistemln temel ilkesi plan, laiklik konusunda ulusal bir tercihte birlesememenin acısını, halkımız daha uzun bir süre çekecektir. Bir uzlaşma rejimi olan demokrasinin gerektirdiği asgari müstereklerde birleşme konusundaki bu umutsuzluğa karşın halkımız bazı sağlık konulartnda ulusal tercih ve hedeflerin, asgari ölçüde de dsa, kesinllkle saptanmasını istemekte haklıdır. Hava ve çevre kirlenmesi konusunda, devlet, doğayı ve insanı koruyacak her önlemi almak zorundadır. Kuduz gibi, gelişmiş toplumlann artık tamamen çözdüğü sorunlarda, hiç bir yonetim, tek bir insanını dahi ölüm hücresine kapatamaz, hele hele bozuk ya da terk edllmiş sistemlerde aşılar üreterek, ölüm nedenl olamaz. Bu, artık ilkel toplumlar için bile bir yüz karasıdır. Radyasyon olayı, polemik konusu değil, bir ulusal tercih sorunudur. Devlete düşen görev, "hangi besinde radyasyon oranı ne olmalıdır"ın bilimsel hesabını yaptırıp halka acıklamak ve bunu sıkı bir sekilde denetim altında tutmaktır. Kentleşme, sanayi, tanm ve orman alanlarının belirlenmesi de bilimsel araştırmalar sonucunda saptanması gereken ulusal tercihler sorunudur. DOnyaya gelmiş geçmiş hiçbir inşaat mühendisinin kafası, (Arkası 12. Sayfada) Toplum ve televizyon Radyo ve televizyon, köylü kentli, okumuş okumamış, genç yaşlı ve çocuk tüm Insanlarımızm ilgisini çekmt'ş ve evlerimizin, gecekondularımızın, apartman dairelerimizin baş köşelerine k urulmuşlardır. Radyo, müziği ve haberleri, konuşma ve skeçleriyle "büyük bir ses" olarak evlerimize yerleşmiş. tnsanlarımız, istedikleri an bir düğmeye basarak dinleme, oyalanma olanağına sahiptirler. Görüntüsüz eğlenmenin, müzik ve ses eşliğinde iyi vakit geçirmenin bir yoludur bu. Televizyon ise, önemini görüntüsünden alır. Odalartmızın "en baş köşesi"nde tüm gözalıcılıg'ıyla yüzlerimize gülen en önemli eğlence aracı olmuştur. Oysa televizyon gerçekte ve en önde "eğitici" bir niteliğin özelliğiyle dopdolu olmalıdır. "Çağdaş ve lleri" bir yaşam bilincinde mutluluklarına ulaşan dünya devletleri arasında "eğitim" yönünden yaya kalmış bir toplumun insanlarıyız. Evet okuyoruz: flk, orta, lise, üniversite, sanat okullarımız var. Ama erkekkız ayrımı yapmadan, tüm okuyan çocuklarımızı, yarının Türkiyesî'ni ileri uluslara yaklaşttrmaya özen gösteren bir eğitimin süzgecinden geçtriyor, kendi geleneklerini güvence altına aldırabiliyor ve Türkiye Cumhuriyeti'ni korumanm, yüceltmenin bilinciyle güçlendirebiliyor muyuz? Universitelerimiz bu görev biltncini öğrencilerin kaçta kaçına verebiliyor, acaba hiç araşttrılmış mıdır? Eğitim insanları, insan gibi yaşamanın onurlu ve bilgili, sanatı mesleği ile birlikte yürütmenin güzelliğine, kendisini ve çevresini mutlu edici davranışlarm özelliğine götürmelidir. Bunun için okullarımızın dışında, bir eğitim aracı da televizyon olmalıdır. l\e var ki, televizyonumuz devletin denetimi altında olmasına karşın, bu tür uygulamanın bilincinden uzak görevlilerin elindedir bugün. Filmler ve diziler Amerikan toplumunun dünkü ve bugünkü çarpık ve kişiliksiz kişilerinin serüvenlerini konu alan ve insanları küçültücü, cinayet, soygun, flıhuş, sarhoşluk ve yaşamı bir kötülükler dizlsi halinde sunan filmlere açıktır. Yazık ki çocuklarımız ve gençlerimiz, sahtecilikle, yalan dolanın, kadın erkek arasındaki ilişkilerin en çirkin yönlerinin, aile düzeninin nasıl ikiyüzlülüğe dayandığının, en korkunç kavga ve dövüşlerin, haykırış ve işkencelerin eşliğindeki filmlerin görüntüleriyle "eğitiliyorlar." Bizim toplumumuzun yaşanttsma tümüyle aykırı bu filmleri seçenler kimlerdir? Niçin böylesine vahşet ve sadizmin konu edildiği filmleri Türk insanına sunmak tadırlar? MESUDE GÜLCÜOĞLU BOSTANCI Elektrik kesintileri yokmuş Demeçlerde ve de reklam görüntülü, iki kanallı "fcraatın İçinden" seslenişlerde "Artık elektrik kesintileri yok " diye övünülüyordu. Oysa, hemen her gün kısa ve uzun süreli elektrik kesintileri yapılmaktadır. Bu tür kesintilerin yeni adı urıza ve bakımdır. Bunca bakıma karşın yine de kesinti! Saym yetkililer; lütfen kesintilerin gerçek adını koyunuz, sürelerini belirleyiniz ve TRT ile zamanında duyurunuz; inandırıcılığımzı yitirmemiş olursunuz. KEMAL ÜSTÜN KA D1KÖ Y/STA NBUL Türkiye'nin dış borç toplamı son üç yıldaki patlamayla 30 milyar doları aştı. Bunun içindeki kısa vadeli borçların toplamı da yüzde 30 oranına ulaştı. Eğer Türkiye dış kapitalizmin para babalarından orta vadeli krediler bulamazsa, ciddi sıkıntılara düşebilir. Bilindiği gibi ekonomi çarkını ancak dışarıya yeniden borçlanarak çeyirebiliyoruz. özal hükümeti Amerika'ya güçlük çıkartmadan "Üsler Anlaşması"na beş yıl için imzayı basmıştır; buna karşılık vaşington, hükümete orta vadeli krediler bulacaktır. Ne var ki Vaşington "Üsler anlaşması"nda Amerika'nın çıkarlannı sağlam kazığa, Ankara'nın istediklerini de pamuk ipliğine bağlamayı yeğledi. Bu yüzden diken üstündeyiz. : Son kırk yılın acı deneyimlerlyle, ülkemizde Amerika'ya da: yanmayan bir partinin iktidarda da uzun süre dayanamayacağı öğrenildi. Türkiye ekonomisinin muslukları vaşington'un elinde bulunduğundan "milli lrade"ri\n "esamlsi" ancak bu koşullarda okunuyor. Ve şimdi 1988 seçimleri için bütün gözler 'ifok partili demokrasimizln kâbesi" Beyaz Saray'a dönmüş bulunuyor. : Acı; ama gerçek... * Rambo, bizim çok partili rejimin esamisini bizden iyi biliyor, ona göre oynuyor. Tonton bunun için Amerika'dadır... "Muhteşem Süleyman"a gelince.. O, New York'ta bir sergidir. '"' Bir ilçe kilap bekliyor Manisa'nın Kırkağaç ilçesinde kıraathane çalıştırmaktayım. Genellikle gençlere hitap eden kahvemizde bir okuyucu köşesi oluşturmak istiyoruz. Amacımız, daha kültürlü, daha çağdaş düşünceli kişiler yaratmak. Bizim ekonomik gücümüzü aştığtndan tüm Türkiye genelindeki aydın, demokrat ve ilerici kişilerden kitap, broşür, dergi yardımlarını bekliyoruz. Şimdiden yardımlarınıza teşekkür ederiz. ALİ KARAASLAN/Yeni Mah. 56 Sok. No: 31 Kırkağaç/MANtSA TALAT TURHAN'ın Kitaplan SAVUNMA: 1 SAVUNMA: 2 (İşkence) ödemeli isteme ve siparis adresL KASTAŞ A.Ş. Başmuhasip Sk. Talas Han 101/16 Cağaloğlu Tet 520 59 70 Menkul Degerler için yeni bir adres: Osmon K Oulumser Ommıu AkyurBh Alov Ergun Hntırn KorAİtnn Safalt Saktn Fılü Tukel Şabnom Ahyuı Nazh Kayaıı«tt , C*m Guıkan Lolna Narımıaa ferhan Knplnn Cıhni Toaçu Tel I77T0OO 166 27J1 16/ 1399 14604J0 h U M İ BanhMi M*rkw Çub* Ceial Ozhurkçu lal 17? 0511 k l t u l Banluuı Bmhçmkapı f u b M İ Eray E"»<jk Tul 512 0'BO IhtlMİ BmnkM» Kjnköy Şubtsl Rakırn^oflal lol W> W l [ ı IhtlMİ BmnkMu Itocldlyvlıoy Şubaal Hartdan Knr»hHlui Tal 147 0395 flg«n Adanır Tel 345 8681 tkftul tankaaı Bakırtıöy Şuteai O y d n IVı»ıkgı T*t STO 1680 kltaal 5ankMi ErvnkOy $**»»> Bvyhan Be>K Igi 369 2682 İMİMİ **nka* Bayr»m|Ma« «ub Adnan Aykoı Teı t>/7 9418 fclllMt BMtkHt Ank*r» ŞubMl Umıt Qund«| Tel 17 » 83 IhtlMİ BtnkMi IntıK Şutetl Mılifne Aydm Tiyfun Erul Tvl 22 M 79 IklİMt BankMt Buna «ub«al Merlrt Uyanık !«l 12 SJ7 Ş Hakan Kok Tal 44 ffl? k U M t İmnkam Itontn ŞutMal Musta'a E<kın Şamun IelJ8ü51 k l l u l Bankaaı daılantap « u M H Motın Barazı tet i* MB Ihitaai Banka** OMtUII Şub*«i Bulent Dıt.iıf Tnl Jfl ^59 IhUMİ BmnhMV Uk*nd»run t u b M İ Samı Aısia» Tıtl U H44 k t k u t B M k M t SMntun | I O M I Fâlıh HatMboO'u '•' 17 B75 k t t M l aanhaaı Onlu Şutoal Sabd Ç«llnyuv« Ul 14 085 "Ben ve Yatırım Temsilcisi arkadaşlanm Menkul Değer alım satımında size danışmanhk yapmak, özel sektör tahvili ve hisse senetlerinden hazine bonolanna, aradığınız bütün Menkul Değerleri size sunmak üzere bekliyoruz." Semra Akyürek Yatırım Yetkilisi Halaskaıgazı Caddesi 180 Osmanbey Tel: 146 04W(6Hal) MENKUL DEGERLER MERKEZİ İKTİSAT Iktisat Menkul Degerler Merkezi 1986'da 178 milyarlık tasarrufu değerlendirdi; tasarruf sahiplerine ortalama % 55 net gelir sağladı. İktisat Bankası, şimdi bu hizmeti Osmanbey'de, yeni adresinde sürdürüyor. Birikmiş paranıza yüksek kazanç için bundan sonra, İktisat şubeleri yanısıra Osmanbey Menkul Degerler Merkezi'ne de gelebilir, Yatırım Temsilci'nizle görüşebilirsiniz. İlk görüşmenizde sermaye piyasasının İktisat'la daha kârlı olduğunu göreceksiniz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle