19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OLAYLARIV ARDENDAKI GERÇEK (Baştarafi 1. Sayfada) mış bir düşuncedir. 12 Eytül 1980'den sonra Türkiye'de grevleri engellemek için her çeşit onlem alındı. Buna karşın NETAŞ grevi gündeme girdi. Bağımsız Otomobillş Sendikası'nın yürürlüğe koyduğu bu grev için çok şey söylendi ve yazıldı. Şimdı NETAŞ'ta bir uzlaşma sağlanmıştır. Bu, olumlu bir sonuçtur. Herşeyden önce NETAŞ grevini demokratik hayatımızda bir gelişme olarak değerlendirmek gerekir. Dış dünyada ise bu grev, Türkiye'de emekçi halkın haklarına sahip çıkmaya başladığını gösteren bir başlangıç sayılacaktır. NETAŞ grevinin uzlaşmayla sonuçlanması hükümetişverenişçi kesimlerinde bir yakmlaşmavı mı vurgulamaktadır? Bu soru işareti neyazık ki boşlukta sallanmaktadır. Çiinkü gazetemiz Ankara Bürosu'nun dun yayımlanan haberine göre 4NAP hükümeti kamu kesiminieki sendikal hakları sıfıra indir%emek için özel bir çaba içindeiir. Bu yıl 300 bin KtT çalışam "sözleşmeli personeV'e dönüştunilecektir. Sözleşmeli personel, sendikal haklardan ve her türlü %üvenceden yoksundur; grev yaoamaz. tşçilerin bu düzen içine sokulmaları ANAP iktidannm anlaiığı çerçevede "çalışma barışı" iın sağlanmasında belki birsüah olacaktır; ama bu tür "yapay <stikrar" zorlamalarımn daha büyük "huzursuzluk"yarataca\ını şimdiden söylemek bir doğdile getirmektir. Gerçi "sözleşmeli personel" Yır ölçude ve bir bakıma yararlı tlabilir, nitelikli elemanlan ka•nu kesimine kazandırmak için leçerli bir yöntem sayılabilır; ıma bu yöntemi kullanarak işçı kitlelerini sendikal haklanndan ie güvencelerinden kitle halinde voksun bırakmak "ucuz emek enneti" yaratmak amacımn ağır bir siyaseti ve antidemokratik vöntemi değil midir? • * • ÖzaVın sağkğı strese bağlı ŞEBINEM ATİYAS HOUSTONBaşbakan Turgul Özal'ın bypass ameliyatından sonra tam anlamıyla sağlığına kavuşmasının yorgunluk ve stresten kaçınmasına bağlı olduğu, Özal'ın bakımını üstlenen doktorlardan Ellison Wittels tarafından bildirildi. Özal'ın ameliyat sonrası tedavisini yapan ünlii kalp uzmanı Dr. Antonio Gotto'nun Houston dışında olması nedeniyle, Başbakanın sağhğıyla yakından ilgilenen Dr. Wittels, "Bypass gibi açık kalp ameliyatı geciren bir hastanın, normal vucut fonksi>onları ancak üç a> sonra geri gelir. Ancak yoğun stres ve yorgunluk doğuran bir faaliyet söz konusu olduğunda, hasta için bu üç a>. yeni bir b>pass gerektirecek tehlikeleri doğurabileceği için çok kritiktir" dedi. Öte yandan Özal'ın ameliyaünı yapan ekibin başkanı Prof. Michael De Bakey ve kalp uzmanı Muhammed Attar, Başbakana önceki gun "kendisini üzmejrecek ve yonnayacak iilke sorunları bakkında bilgi alabileceğini" bildirdiler. Ancak üzüntü ve yorgunluk doğurmayacak ulke sorunlarının neler olduğu ise acıkkğa kavuşturulmadı. De Bakey ve Attar, bu koşulu koyarken, heyecanlanmaması gerektiğini de vurguladılar. Başbakanın 4 günden beri 37 olan ateşi dun 37.5'a yükseldi. Ateşinin niçin yukseldiği konusunda bir açıklama yapılmadı. Aksine yapılan basın toplantısında Basbakana oğlu Ahmet tarafından alınan yeni müzik aletinden dinlediği şarkılardan söz edildi. Dun sabahki basın açıklamasında Can Pulak, Başbakanın tansiyonunun 127, nabzının 98 olduğunu da belirt'fti. Gazetecileri ne zaman kabul edeceğinın doktorların iznine bağb olduğu söylenildi. GAZETECİLERLE T ( » L A N T I VAR Bu arada Özal'ın bugün gazetecilerie ğörüşebileceği açıklanmakla birükte, bunun doktorların son kara 1"'"" K " ' ; h olduğu da belirtildi. Bir enfeksı\on ya da mikrop kapma ihtimalinin ciddiyetini k ' lilen Başbakan, ıi rmeye giden basın danışmanı Can Pulak'a çok iyi olduğunu söyledi. Özal, Pu,'a 1. ligde kimin lider olduiınu ve mac «sonucb'ın1 sordu. ! îalat duğu| u PC iıl olii'nin Üravo. 'Gençler'e" ıladesıni kttllandı. Öte yandan 19 şubat tarihli Houston Chronicle gazetesinde Semra Özal ile yapılan bir söyleşiyegenişyerverildi. "Şampiyon Türic Kadını" manşetı ile verilen söyleşide Semra Özal'ın protokole uygun davranışlan gerektiren bir yaşamtarzını ret ettiği belirtiliyor. Semra Özal. soyleşide yoğun politik çalışma içersinde olan eşi Başbakan Turgut Özal'ı normal zamanlarda günde ancak yarım saat görebildiğini belirtiyor. Semra Özal, " Ç o cuklanmdan hiçbiri politika ile ilgilenmediler, çiinkü bizim ne koşullar altında yaşadıgımızı gordüler" dedi. Din konusuna da değinen Semra özal, "Din £ kuralları degişmez, Kuran'da kaydedildigi gibi kalırlar. Ancak ben kendimi çagdaş bir Türk kadını olarak tmnımlıyonım. Biz zamaala değişiyoruz, >oksa dinin olayları farkll degerlendirmesi ile degil" dedi. BU T&SAYLA DA GREV YAPILIRMIŞ 1980 sonrası girilen yeni düzen içinde NETAŞ grevi, son yıllara damgasını vuran bir işçi eylemi olarak 94. günunde ve sendikayla işverenin orta noktada buluşmalanyla sonuçlamrken, bu yasalarla grev yapılmaz diyerek kenara çekilenlerin de yanıldığım ortaya koydu. (Futoğraf: YAVUZ Ş/MŞEK) ALİ SİRMEN BUGUN NETAŞ'ta işbaşı İşSendik» Servisi NETAŞ'ta önceki gün anlaşma sağlanmasının ardmdan dun grev pankartı indi ve uretim başladı. "12 EyUll 1980 sonrasının en büyük grev!"ne 93 gun once coşkuyla başlayan işçiler, bu kez imzalanan toplusözleşmenin gelirdıği haklann ve\inciyle işbaşı yaptılar. Sa' bahın erken saatlerinde OtomobüK'in Ümraniye şube binası onönde ı jplanmaya başlayan işçiler, >aat 9sıralarmda, önde sendikalarımn merkez \c >ube yöneticileri olmak tızere. ... V 1 km iterdcki NtTAŞın rj"<r kasına \ur0me\e ba^Iadılar. Işçı kaiabi&ı tıkanmasına yoçjj^; . önünde toplandıktar, 3 onra, Oiomobillş Genel Ba>kam Ilhajı Dalkılıç ,le Genel Sekreter Cdal Özdoğan. grev pankartmı indirdiler. Dalkılıç pankartı indirirken "93 gun once aslığım bu pankartı indirmiyorum. emanel olarak alıyorum. Gerekliğinde diger grolerde asmak üzere..." dedi. Pankartın ındirılmesinden sonra işçiler, grev başlangıcında yasa ile yasaklanmış olması nedeniyle yapamadıklannı >aptılar. Davul zurna eşliğinde halay çektiler ve bu şskilde fabrika kapısından ıçerı girmeye başladılar. Grevin başladığı 18 kasımda olduğu gibi. işçiler yine işyeri kafeteryasında loplandılar. Burada şendika >oneticüeri, toplusözleşme ile sağlanan hak'ar konusundâ bilj \erdiler N'FTAŞ greMnır r rak tüm Tu ulusal ve ulusla ışrnasına örnek oluşıu ıı ' ı' NETAŞ işçileri. rın sonunda Derby Lastik Fabrikası'nda 1200 işçınin katılımıyla 65 gundur sürdurulen grevi destekleme kararı aldılar. Daha sonra da iş elbiselerinı giyip 3 ayı aşkın bir sure uzak kaldıkları makine ve tezgâhların başına geçtiler. NETAŞ Genel Muduru L. A. Co\, "uzun ve üzucu" olarak nitelendirdiğı grevin sona ermesinden memnun olduğunu belırıerek "Anlaşma iki laraf için de iyi >e makul bir anlaşmadır Ne yaztk ki bu anlaşnuı 6 ay önce yapılamadı" dedi. GREVİN ÖYKLSt Bağımsız Otomobilİş Sendıkası ile NETAŞ işvereni arasında onceki gun varılan anlaşma sonucunda taraflar, uyuşmazlıkta en son ıstcdikleri rakamların ortalamasında bir noktada uzlaştılar. Bırincı yıl için Ongorülen "o 40.5 zam. saat ucreti ortalaması 608 lira clan işyerinde ortalama ucreti, 854.74 liraya çıkarmış oluyor. En son uyuşmazlık noktasında işveren saat ucret ortalamasının 803 lıra. sendika ise 912 lira olmasında ısrarlı kalmışlardı. Varılan anlaşma ile NETAŞ'ta MESS ortalamasının oldukça ustunde olan ucret ortalaması duzeyi boylece korundu. NETAŞ grevinin ekonomik portesi ise, işveren kaynaklı rakamlara göre, işçi başına 1 rnilyonu bulan bir gelır kaybını, işveren için ise 2 milyara varan bir kâr kaybını ya da 40 milyara varan bir saıış geliri kaybını ortaya koyuyordu. 18 Kasım 1986 günü grevin başladığı NETAŞ'ta, grev »ureci kamuovunu yakından ilgilendiren grev hakkına ıliskin yoğun tartışmalarla geçtı ilk yasal engeüeme, bağımsız Otomobüİş'e gore ışyerinin pazarlama bölümunun yasal boşluklardan yararlanılarak grev dışı bırakılması ile başladı Grev hakkırun kullanımına ilişkin yasa boşlukları ya da çelişkili yasa hukumlerı, grev suresince işverensendika arasında, bolge çalışma mudurluğu, emnıyet, valılık yetkılılerınin karıştıkları sık sık da yargının konusu olan bir yığın uyuşmazlık ve hukuksal tartışmanın surup gılmesıne neden oldu Bağımsız Otomobillş, grev fonunun kısıtlı olması nedeniyle greve katılan işçi uyelerine grev suresi içinde 20"şer bin lira ucret odedi. Kamuoyunun surekli ilgisinı çeken NETAŞ grevi suresince, kamuoyu da "grevin yanında olanlar" ve "olmayanlar" dıve ikiye aynldı. SHP Genel Başkanı'nın grevi zjyarel edıp grev gomleği gıymesi ile bu konuda başlayan tartışmada, grevci işçilerin yanında olanlar. grev yerinı ziyaret ederek desteklerinı ortaya koymaya çalıştılar. Ancak ozeilikle Turklş ve bağlı sendıkaları başta olmak uzere sendika yonelımlerinin greve desteği soyuita kaldı. NETAŞ grevi, çektiği yoğun kamuoyu ilgisı ve getirdiği tartışmaları ile bir yandan "Bu yasalar ile grev yapılamaz" deyip 3 yıllık uygulamada havlu atmış kenarda bekleyen sendikacıları açmaza duşurdu. Çok zor da olsa bu yasalarla da grev hakkının kullanılabıleceğini onaya koydu. Papa, Ağca'mn ailesi ile bugün görüşecek VATtKAN <a.a.) Italjtfmn Spoieto CezaeNİ'nde bulunan oğlu Mehmet Ali Agca'yı zi>aret etmek için Roma'ya gel«n Mü yeo Ağca'nın, Papa II. John ul tarafından kabu! edilmesi bekleniyor. PapaMuzeyyen Ağca görüşraesi büyük bir olasıhkla bugun gerçekleşecek. Vatikan basm merkezinden dün yapılan resmi acıklamada. ^ğca'nın annesi MOzevye11 Ağca'i'in, i la görüsmek için h e f başvumda bulunmâdu di. Acıklamada, çeşitî: aasm KU ruluşlannm sorulanaa yanıt oiarak, "Gornşme btejfcni basından öğrendik. Fapa BL John Paul, Ağca'nın annesinf kabuie hazırdır" denildi. (Baştarafi 3. Sayfada) kariannı, halkının mutluluğunu bızimle dostluk adına ikinci pli na itmesi istenemeyeceği gibi, hiçbir Türkün de aynı davranu ta bulunması istenemez. TürkYunan dostluğu adına örneği herhangi bir Türk yurttaşı 1974 faşist Sampson darbesi karşısıı da seyirci kalınmasını isteyemezdi. Öte yandan TürkYunan ilişkilerindeki çıkmazları, bozuklul ları salt ABD ve NATO'nun kışkırtmalanna bağlamak da pek ge çekçibirgörüşdeğildirvesorunlarımızınçözümünüerteleyicib oyalamadır. Hiç kuşku yok ki, Türkiye ve Yunanistan, kendi aralarında aı laşamadıklan sürece başkalanna ödün vermek durumunda ki lıyorlar.Onlarınaralarındakiuzlaşmazlık.başkalarınaödünve meteriylesürüyor Bu ödünlerden aslan payını da, ABD'nin aldıı kesindir. Ama şu noktayı da gözden uzak tutmamak gerekir! Tür silah ticaretinin tatlı kârlarına ve kopanlan ödünlere karşın ABI de, NATO da TürkYunan gerginliğinden hoşnut değil, tedirgir dirler. TürkYunan gerginliğinin bir çatışmayadönüşmesi ise N/ TO'nun güneydoğu kanadının çökmesi demektir. Bunu ne ABI ister nede NATO. ABD'nin politikasına karşı çıkmak, NATO'yu haklı olarak eles tirmek başkadır, Yunanistan ile ilişkilerimize garip ve geçersi bir şablon ile bakmak başka. Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunlann sorumluluğun büyüköiçüde, NATO veABD'yeyüklerisek, çözümüde kendi d şımıza taşırmış, sonunda kendi sorumluluk paylarımızı görme; liktengelmişoluruz. Geçmışteki ve bugünkü ilişkilerimizi incelerken, emperyali; min rolünü göz ardı etmemek ve iyi bilmek zorundayız. Ancak bu ilişkıleri irdelerken, her iki tarafın kendi dar görüşli lüğünü,kısırdüşünceliliğini,şovenizmini,genişdüşünmeyot sunluğunu, öfkeciliğini duygusallığını ve iki taraftakı politikac ların çıkar hesaplarını da göz önunde bulundurmak zorundayı; Bu sorunları görmezden gelirsek, emperyalizmin neden süre^ Ii bizim aramızı açmada başanlı olduğunu bir türlü anlayamaz v varılması gereken sonuca varamayız. Emperyalizm, savaşılması gereken birolgudur. Varlığımı: emperyalizme karşı savaşı zorunlu kılar. Ama emperyalizmi, her türlü sorumluluktan kurtulmamıza kaçmamızayarayan bir maymuncuk olarak görürsek, çok yan lır ve toplulukları da çok yanıltırız. Bugerçeğihepanımsamaktayararvar.ÖzellikleTürkYunaı ilişkileriningiriftdüğümleriniçözmeyeçahşırken, "sorunlann ba nedem NATO ve ABD" kolaycılığı karşısındabugerçeği akıldaı çıkarmamak çok önemli galiba. Deterjanda asıl sorun (Baştarafi 12. Sayfada) Maliyet açısından daha mı ekonomik olduğu için bu seçilmişti? BİLEN Haynr değildi. Belki daha yaygındı kullanımı. Rakamsal bir oranlama yapabilir miyiz? BİLEN Tabıi, DDB yerli uretildiği için daha ucuza geliyor, ama diğeri yani LAB ithal edilmesine rağmen kilogramda 2030 lira farkı vardır. Gümnıklerin duşurülmesi halinde bu fark kalkar mı? BİLEN Elbette, bu tür tedbirlerle kolayca bu fark giderilir. Ama esas sorun bu değildır. Bence LAB kullanma kararı, yerinde bir karardır. Eğer çevre sorununu halletmek istiyorsak, çozum LAB kullanmaktır, ki arıtma tesisleri yapılacağı zaman kolay parçalanacaktır ve nehirlere ve denıze akan atıklar daha kolay çozulecek ve kopuk olmayacaktır. Denizde yaşayan yaratıklara ve denize giren insanlara bir zararı olmayacaktır. Bilıyorsunuz, çevreyı kırleten faktor, doğadaki zararlı maddeieri yiyerek yok eden mıkro organizmaların azalmasıdır. Bu maddeierin insan saglıgına zararlı ve kanserojen olduğu volundaki iddialar doğru mudur? BİLEN Bugune kadar kullanılan bu maddeierin kanserojen olduğu doğru olsaydı butun dunyada bunlar yasak ediürdi. Insana ne sekilde zararlı olabıleceğinı bılemıyorum. Bir tek bulaşıkta olabılir. Âktif kalabılir, ivi durulanmadığı takdirde. Bu zarar her turlu kımyevi madde için soz konusudur. Deterjanla çamaşır ve bulaşık yıkayan hanımlarda ellerde gorulen kızanklıklar neden oluyor? BİLEN Bunun nedeni şudur: Bu maddeler, derinin yağını alır. lyı temizleme kabiliyeti olduğu için. derinin yağını goturur ve bu nedenle tahnş edebılir. Sabunun da temizlerken bazı zararları olabilir. Örneğin suların sertlik dereceleri vardır. Sabundakı karboksıl grubu nedenıvle bileşımındeki tuzlar çoker ve sabunun temizleme hassasını azaltır. O yüzden eğer yumuşak suyla kullanılmazsa sabun etkili olamaz. Bu bunye farklılığından dolayı deterjanlar bazı durumlarda daha kullanışlıdır. Bulaşıkta kullanılan temizleyicilerde de DDB >e LAB mı kullanılır? BİLEN Fark yoktur, aklıf madde aynıdır. "Sulfone" etmek dediğimız bir prosesten geçirilerek ımal edilir. Ama aktif madde kullanım oranı degişmez. Kanun bunun oranını saptamıştır. Buna ilave maddeler, fosfatlar vb, konur. Bazı Batıh ülkelerde ETOKSİLAT adında bir maddenin allernatif olarak kullamldığı biliniyor. Onun ozellikleri nedir? BİLEN Etoksilatın da cinslerı vardır. Orneğın nonyl phenol etoksilal denilen bir çeşidi vardır ki doğada parcalanamıyor. Bir de yağ alkol sülfat etoksilat kullanılacaksa bu zararlı değil, ama çok pahahdır. Loril alkol etoksilat dediğımiz, madde şampuanlarda kullarulır. Benım şahsi karum, etoksilat daha çok kozmetıkıe banyo kopukleri vb. gibi cilde tesır etmeyen şekilde kullanılır. Bir de lemizlemede kullanılan, kapkacağı temizJedigimiz. lavabo fayanslannı (emizlediğimiz tozlar >ar. Bunlann bileşimi farklı mıdır? BİLEN Hayır. farklı değildır. Hepsinde bir miktar deterjanlardakı hammadde var. Yalnız kompozısyon farklılığı vardır Bir miktar "abrasive" dediğirniz fiziksel etkiyle kıri soken maddeler de ihtiva ederler. Bunlarda da DDB veya LAB belli oranda kullanılır. Bunlara allernatif bir madde geliştiriliyor mu? BİLEN Evet, mesela palm yağından elde edilen metil ester adli bir madde vardır. Deıerjanda geleceğin maddesi olarak niıelendıriyorum ben bunu Ama doğada kolay parçalanması nedenıyle kirletmeyen bir madde olan bu maddeyi elde etmek için yeterlı palm yağı bulunabılir mı? Bu sorun var. Bazı firmalar bunu kullanıyor. Ama dunyanın buyuk bir kısmı dcterjanda LAB kullanıyor. Dunyada bunun uygulamasına ornek gnsterebilir misini/? BİLEN Benım bıldığım \merıka"da ve Alııidnva"da LAB kulla ANKARA'dan YALÇIN DOĞAN (Boştfirafı 1. Sayfada) tılar birbirini izliyor. Olay özetle şu: Bundan yaklaşık iki yıl kadar önce Özal hükümeti KİT'lerde çalışan personelle ılgili olarak 23i sayılı yasa gucünde kararname yayımlıyor. Kararname KtT'lerde çalışan memur yada ışçilerin tümünü ' 'sözleşmeli personel statüsüne geçirmeyi" ongöruyor. Ne anlarna geliyor "sözleşmeli personel?..." fsttfyirmi yıllık devlet memuru olun, ister yirmi gunluk.. Eğer herhangi bir KİT'te çalışıyorsamz, hıikümetin ısteği ile "sözleşmeli personel olmttk" durumundasınız. Sözleşmeli demek, "halen çalışmakta olduğunuz KİT'te ancak bir yıl süreyle çalışmaya devam edeceksiniz" demek. Bir yıllık bir sozleşme imzalanıyor. Bir yılın sonunda çalıştığınız kurutn sizin sözleşmenizi yenilemek ya da sözleştneye son vermekte "serbest" kalıyor. Sozleşmeli personelin imza atmak durumunda kaldığı sözleşmenin bir maddesi, tüm KÎT'ler için geçerli olmak üzere, aynen şöyle: "...Bu sozleşme... tarihinden itibaren .... yıl/ay geçerli olup, kurumumuz sözfeşmeyi dönem sonunda yenileyip yenilememekte serbesttir." Neye gore "serbest?.. " İşte, bunun olçüsu şu anda Ekonomik tşler Yuksek Koordinasyon Kurulu'nda tartışılıyor. "Ben senden hoşlanmadım "diyen bir mudür yanındakı elemanınm sözleşmesini bu maddeye dayanarak yenilemeyebilir mi?.. Bu karar o kadar "keyfi ve basit" mi?.. İşte, "çan eğrisi" formulu Ekonomik îşler Yuksek Koordinasyon Kurulu 'nda bu nedenle ortaya atılıyor. "Sözleşmeye son vermenin ölçüsü başarı" olsun deniyor. Pekı, başarı nasıl olçülecek?.. Ekonomik Kurul'a katılan bakanlar buna henuz bir olçü bulabilmiş değiller. İşin, teknik gelişmesi boyle. Ancak, "sözleşmeli personel" denildiğinde, işin çok onernli iki yonu bulunuyor. Bunların da formulu yok. Tumuyle "siyasal" nitelikli. "Başarı için ölçü" bulunsa bıle, boyle bir olçunun "siyasal amaçlı" kullanılınayacağını kim garantı eüefaJir?.. Yunı, şu şu şu çalışaıtnt, ' izieşmesıne ' 'siyaMil nedenle , it rüdiğin' vyacade, Af kışırun hakk !, sözleşğı htpbir yer yok.. ( 'e Kkurum menin yenilenn kendıni hiçbir biçirtiâebağlamıyor. Yani, şu kadaryılfık fiemurun görevine bir anda sori'verilebiliyor. İkincisi de belırlenen ucret tavanına göre, sozleşmeli personelin aylık ücretı 800 bin liraya kadar yükseltilebıliyor. Ücret saptanırken, mıktarlarda ölçu ne olacak?.. Burada işin içine yine "siyasal amaç" girmeyecek mi?.. Şu anda KIT'lerde çalışmakta olan yaklaşık uç yüz bin kişi son derece tedırgin. Çiinkü, bu personelin tumu "sözleşmeli oimaya zorlanıyor" çalıştıkları kurumlarca. Gerçi, kendilerine ' 'Sözleşmeli olunca daha yuksek ücretalacaksımz"deniyor, ama bir yıl sonra işe devamda bir guvence bulunmadığı için, uç yuz bin işçi ve memurun tedirginliğı surüyor. Nereden çıktı simdi KtT'lerde çalışan şu kadar insanı aileleriyle birlikte tedirgin etmek ve sozleşmeli hale getırmek?.. "KİT'leri özelleştirmenin bir uzantısı" olsa gerek bu polnıka. Çunku, bir yabancı fırma tarafından "KİT'lerin özelleştirilmesine" ilişkin hazırlanan raporun bir bolumunde "personelin sözleşmeli çalıştınlması" onerilıyor. "KİT'lerin verimli çalışması için personel fazlasmdan kurtulunması gerektiği" vurgulanıyor raporda. Açıkça "KİT'lerde personel fazlası var ve bu yüzde 10 oranında azaltılmalı" deniyor. Başbakan Özal da bakanlanna ve KİT'lere bu yonde emır veriyor. Şiındi ortalık birbirıne girıyor. Muhtarın Baştarafi 1. Sayfada) i öldü. Ikisi köy korucusu olıak üzere 4 kişi de ağır yaralanı. ölenlerden ikisi ile yaralananırdan birinin muhtann yakınlan lduğu öğrenildi. Edinilen bilgiye göre, önceki ece saat 19.00 sıralarında Çiıencik köyti muhtarı Tahir Oren'in evine gelen iki PKK miliını, çaldıklan kapının açılması zerine, içeridekileri otomatik siıhlarla taradılar. Daha sonra daya iki el bombası bırakıp kaçılar. Olay sonucu muhtann 60 aşındaki annesi Berfe ile 13 yaındaki kardeşi Ahmet yaşamlaını yitirirken, yine muhtann ardeşi olan köy korucusu Haan Orgen ile diğer bir köy koucusu Ali Akçan. muhtann vinde telsizin başında nobet tuın Hüsamettin Gök ve Resul latur adlı koyluler ağır yaralanılar. Yaralılar Siirt Devlet Hastaneı'nde tedavi altına alındılar. Olaydan sonra kaçan iki •KK'li teröristin aranması çalışıalan sürdürülürken, Siirt Vasi Selami Teker ile ~>Q. Piyade ügay Komutanı ve Siirt Sıkıyöetim Komutan Yardımcısı Tuğeneral Hilmi Özkök'ün olay yene gittikleri öğrenildi. Teker ile Izkok, olay yerinde incelemeler aparak koylülerden olay hakında bilgi aldılar. Olayda ağır yaralanan 4 kişiin kaldınldığı Siirt Devlet Hasınesi'ne gazeteciler sokulmadı. lastane Mudüru Lütfıi Vural, azetecilerin fotoğraf çekmesinin iirt VaJisi Teker tarafından yaıklandığını soyleyerek, "Az ön;, sıkıyönetim kurmay başkanı e göriiştüm. Kendisi bana vali e komutanın köyde olduğunu, u nedenle tugay komutanından :in alınmadan fotoğraf çektirlememizi istedi. Zaten sabahlein bazı gazetecilerle birlikte hasıneye gelen Vali Teker de gaze•cileri polikliniklere almadı ve ıkışlannı yasakladı" şeklinde onuştu. KİT işçisi topun ağzında (Baştarafi 1. Sayfada) özelleştirmede oncelikh kapsama alınması tartışılı\or. M o ^ a n Guaranty tarafından sunulan raporda KİT'lerden işçi çıkarmanın yolları sayıldı. Özelleştirmeye ilişkin olarak oluşturulan koordinasyon toplantılannda bahar aylarında başlatılması beklenen KİT ozelleştirilmesi operasyonunun ana hatları çiziliyor. Toplantılarda özelleştirme kapsamındaki KİT'lerden gelen öneriler inceleniyor. Hisselerin satışa sunulması yontemleri araştırılıyor. KİT özelleştirmesınde sorun yaratabilecek konuların başını "istihdam fazlası" çekiyor. Nitekim KİT ozelleştirmesinde uygulanacak ana planı içeren Morgan Guaranty raporunda konuya ilişkin olarak şu ifadeye rastlanıyor: "KİT'lerin daha verimli çalışmaları ve uzun vadeli ozelleştirme potansiyelinin geliştirilmesi için aşın istihdam konusunun üzerinde dunılmalıdır. Ancak sorunun çözumu için >eni bir istihdam politikası gerekmiyor. KİT'lerdeki istihdam fazlası, Türkiye'deki genel issizlik düzeyi ve iş gücündeki yıllık artışın aitındadır." Morgan Guaranty raporunun devamında, KİT ozelleştirmesinde meydana gelecek işten çıkarmaların "kişi ve toplum üzerindeki etkilerine" değinilerek, onerilen iki ayrı hareket planı şoyle dile getirildi. " 1 . tşten çıkarma nasıl olacak: Öncelikle doğal ayıklanma yoluyla istihdam fazlasının azaitılmasının araştırılması. Yani ölum ve emeklilik gibi nedenlerle işten aynlmaların istihdam fazlasının one geçıp geçmeyeceği düşünülmeli. Mümkün olan her alanda erken emeklilik onerilmeli. Gerçi erken emeklilik en verimli kadrolann işten ayrılması riskini taşır ama istihdam fazlasının azaltüması öncelikle gönullü biçimde halledilmeli. işten ayrılacak işçilere cömert uzlaşmalar önerilmeli. Örneğin İngiltere'deki KİT ozelleştirilmesi sırasında işçilere işten çıkmaları için onerilen uzlaşmalar yasal yükumlulüklerin çok ustündeydi. 2. Kamuoyu desteği nasıl sağlanacak?: Kamuoyu KİT ozelleştirmesine iki yonden karşı çıkabilir. Öncelikle ekonomik biçimde çalışmayan bazı KİT'ler istihdam amaçlı olarak kullanıldıklarından ve yine aynı kuruluşlar satışlarında subvansiyonlu fıyatlar uyguladıklarından özelleştirmeye karşı kamuoyundan gelebilecek tepkiler goz önunde tutulmalıdır. Bu tepkilerin onüne geçilmesi için şu yollar izlenebilir: Eğer tepkiler issizlik sorunundan kaynaklanıyor ve hiikümet buna başka bir çare bulamıyorsa, ekonomik çalışmayan KİT'lerin istihdam yaratan bazı birimleri faaliyetlerini sürdürebilirler. Hiikümet desteği ile çalışacak bu birimler dışında kalanlar ise kârlı biçimde faaliyet vereceklerdir. Böylece hükümet ucuz bir yoldan kamuoyu desteği sağlamış olur. KIT'lere yapılan subvansiyonlar yerine tuketiciye subvansiyon uygulanabilir. Örneğin Yemsan'da urun subvansiyonu yerine tuketiciye yonelik subvansiyonu uygulanıyor nılıyor. Mesela Fransa'da akan sı larda DDB kullanılır, ama durgu sularda LAB mecburidir. Ama bur lann zaran çevre açısındandır. Insar da kanserojen zararları olduğuna dî ir hiçbir kanıt mevcut değıldir. O halde çareyi nasıl tanımlayı biliriz? BİLEN EUeri ve temizlediğim maddeyi iyi durulamak ve bu mac delenn atıklannı da iyice arıtarak d< ğaya karışmasını sağlamak. Bızc arıtma tesislerınin onemı yeni yeı kavranıyor ve yeni yapılıyor. Sayı Dalan'ın bu mesele üzerinde ço durduğunu biliyoruz. Antma tesi' leri gereği gibi kurulursa ki, bu kc nuda TÜBİTAK'm ve Çevre Korı ma Genel Mudurluğü'nun standar ları da vardır. Doğaya hiçbir zarar madde atılmayacaktır. Avrupa'd bazı tesıslerde atıkları temizlenm suyu içebilirsiniz bıle. Peki, bu deterjan üretimind LAB kullanmaya başlanınca DDB' urelilenlerin durumu ne olacak? BİLEN AvTupa'da, orneğın Al manya'da bu olay yaşanınca 1 sen muddet verilmiş. Ama eğer fabrik zarar edecekse bir sene daha uzatı rız demişler. Evet, LAB çevre sağlı ğı açısından önemli. Ama bir arıtma yı şu anda yapamadığımıza göre LAB'h ya da DDB'li deterjan atığı nın zararı farklı değildir. Insan saj lığına direkt etkısi olmadığı halde Şu anda ne kadar siok olduğ sanılıyor? BİLEN Oğrendığımıze gore 2' bin ton civarında. Zaten bu firma ların çok fazla stokla çalışmadığı bı lınıyor. Ama benim şahsi fikrım şu dur. Bir fırma çıkıp da "LAB kullan ma zonınluluğu yanlışlır' derse be buna katılmam. Piyango IZMIR'den HİKMET ÇETİNKAYA (Baştarafi 1. Sayfada) çocuklarma, tüm çevresıne ne dıyeceğinı şaşırmıştı. Necip Can şaşkındı. Nasıl oldu olay, anlatır mısınız? İşte bu soruya yanıi vermek o denli zordu ki... Ne yapsındı ANAP'lı Necip Can? Kardeşim, Hollanda 'dan arkadaşım Kadir gelmişti. Gelirken de bir video kaseti getirmiş. Bağ arasında bir meyhaneye içmeye gittik. Dönuşte kahve içmek için Yeniköy'de durduk. Nazif Koyuncu'yu evinden çağırdık... Saaı kaçtı sayın başkan? Vallahi sabaha karşı saat i filandı. Kahvehaneyi açtırdık. Bu sırada bizim Kadir, yanında film olduğunu söyledi. Ben 'Ne filmı' dedim. Arkadaş, 'hele vıdeoya koyalım gorursun'yanıtım .verdi. Neyse filmi videoya koÇduk. Tam o sırada Kaymakam Mehmet Öklü içeriye girdi. Kahveci Nazif Koyuncu ise şoyle diyordu: Ben evimde uyuyordum. Köy bekçisi gelip beni uyandırdı. Giyinip çıktım. Necip Can ve arkadaşları kahvenin önündeydi. Kapıyı açıp içeriye buyur ettim. Kahve yapmak için ocağa geçtim. Ben film izleneceğini sonradan öğrendim. Kaymakam Mehmet Öklu ile A:\AP İtçe Başkanı Necip Can1 m araları bir suredir açıktı. Kaymakam bey, beş vakit namazmda niyazında bir kişıydi. Başkan bey ise yöreye ozgu bir yaşam içındeydı. Ne dıvordu Necip Can'ın ANAP'lı, SHP'lı, DYP'li arkadaşları... Biz yiğidin harman olduğu topraklarda yetiştik. Efe ruhluyuzdur kardeşim. İçkiyi severiz, yaşamayı severiz Bizim hacıyla, hocayla işimiz yok... Koçarlı Cumhuriyeı Savcılığı1 na "porno film", yani "miki film" ile birlikte gidildi. 2'şer ınilyon para cezasına çarptırıldılar. Haklarında TCK'nin 426. ve 427. maddeieri gereğince dava açıldı... Davaya Koçarlı Asliye Ceza Mahkemesi'nde başlandı. Duruşmaya ANAP'lı Necip Can ile kahveci il genel ıneclıs üyesi Nazif Koyuncu katılmadı. Onlann yerine savunma avukatlan girdi. Onlar da müvekkillerinm "ulkollü olduklarını" ve bu nedenle "bilinçsiz davranış gosterdiklerini" one sürdıiler. Gece bekçileri Ahmet Taş ve Mahnuu Özkan ise şoyle ıfade verdiler: Kaymakam bey, 'Kahveyi basm' dedi. Biz de kahveyi bastık. Ama sanıklar çok sarhoştu. Koçarlı Asliye Ceza Hâkımi Erdem Polaıcan, kasetin Başbakarılık Denetleme Kurulu 'na gönderilmesıne, buradan gelecek rapora gore duruşmaya devam edıleceğine karar verdi. Işıe 7 bin nufuslu tipik Ege kasabası Koçarlı 'da "muzır vaziyetleri" şımdilık bu kadar. Ik Adım lergisi oplatıldı İstanbul Haber Servisi Ayt olarak yayımlanan "İlk dım" dergisinin şubat sayısı İsnbul Devlet Guvenlik Mahkeesi'nce toplattırıldı. Derginin ı ay yayımlanan 7. sayısı için GM tarafından onceki gün velen 1987/32 sayılı toplatma kan uzerine polis, derginin Cağağlu'ndaki merkezinde arama ıptı. Dergi yöneticileri, şubat yılarından ellerınde olmadığıve basılan uç bin adet dergiyı ığıtım için Etkin Dağıtım şır•tine verdiklerini soylediler.Toptılan sayıda yer alan "Tiim sisi (utuklulara özgürluk" ve rürkiye işçi sınıfının ilk bilinçönderi Mustafa Suphi" başlıklı zılarda "sınıf diişmanlığı yapılğı ve komünizmin öviildıiğü" rekçeleriyle derginin sahibi akan Güldağ ve Sorumiu Muırü Kemal Giil'un DGM Savlığı'nca ifadesi aJındı. Türbancılar yine atakta (Baştarafi 1. Sayfada) rencı velileri rektör Tarık Somer ile 50 dakika suren bir goruşme yaparak, derslere alınmayan kızlannın sorunlarına çozum aradılar. Rektör Somer velilere, YÖK'ün turban yasağına ilişkin kararını anlattı ve uygulamada hiçbir değişikliğin yapılmayacağını soyledi. Rektör Somer, Ilahiyat Fakültesi'nde başlarını açmadıkları için derslere alınmayan kız öğrencilerin 1.5 hafta daha derslere girmemeleri halinde devamsızlıktan sınıfta kalacak • larını belirterek, "Fakülte içerisinde kesinlikle başortüsü ya da türban takılamayacağım" söyledi. Fakultelerde çağdaş kıyafet zorunluluğunun getirilmesine ilişkin YÖK kararı uyarınca 2 şubattan bu yana derslere alınmayan turbanlı kız oğrenciler \elileri ile birlikte dün ilk olarak İlahıyat Fakultesi'nin önunde toplandılar. Fakulte Dekanı Prof. Meliha Ambarcıoğlu ile gorüşmek isıeyen sakallı ve ba şörtülu öğrenci velileri, bu istemlerinin kabul edilmemesi uzerine bir süre fakülte onünde beklediler. Oğrenciler ve veliler beklerken, fakültenin onune üç polis ekip arabasının geldiği gozlendi. Oğrenci ve veliler, daha sonra Tandoğan'daki rektorluk binasına doğru yürumeye başladılar. Rektorluk binası önüne gelen 70 kadar öğrenci ve veli, burada goruşme istemlerini rektör Tarık Somer'e ilettiler. Oğrenciler ve veliler goruşme istemlerine yanıt beklerken, rektorluğe gelen Ankara Siyasi Şube Mudur Yardımcısı Kâmil Çolak, rektör Somer ile bir süre göruştü. Daha sonra bekleyenlerin yanına inen Çolak, rektör Somer'in kendileriyle göruşeceğini, ancak aralarından temsilci seçmelerinı istedi. Tümu erkeklerden oluşan 5 temsilci, rektör Somer'in yanına çıktılar ve yönetim kurulu toplantı salonunda 50 dakika sureyle göruştu. Goruşmenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan rektör Somer, veiılerin kendisinden başortüsü ve turban yasağı uygulamasına ilişkin bilgi aldıklarını belirterek, bu yasağın uygulanmaması yönünde bir isteğin kendisine iletilmediğini soyledi. Rektör Somer, YÖK'ün aldığı kararın yönetim kurullarında aynen uygulanması yonunden kabul edildiğine ışaret ederek, "Kapalı binalarda kız öğrencilerin başortüsü ya da türban takamayacaklarını, bunun disiplin yönetmeliğine aykırı bir tutum olacağım" anlatan Somer, yuzde 30 devam zorunluluğuna işaret ederek, Ilahiyat Fakultesi'nde derslere başlarını açmadıkları için alınmayan öğrencilerin 1.5 hafta daha bu tutunılarını surdurmeleri halinde devamsızlıktan sınıfta kalmış sayılacaklarını bildirdi. Bu konudaki disiplin yönetmelığını hazırlamakla YOK'un yetkili olduğunu kaydeden Somer, bir soru üzerıne, uygulamada yasalara aykırı bir durumun soz konusu olmadığını anlattı. (Baştarafi 1. Sayfada) olacak ve böylece basılan biU sayısı rakamlar arttırılmadan çc ğaltılmış olacak. Halen 200 bi tam, 400 bin yarım \ e 400 bin d çeyrek olmak uzere bir milyo bilet basıldığını belirten ilgilileı iki seri uygulaması başladığınd basılan bilet sayısının 2 milyon çıkacağını ifade ettiler. Bu uygulama ile birlikte 10 milyon lira olan en yuksek ikm miye tutarı ise 200 milyon liray çıkarılacak. Bilet fıyatiarında is artış yapılması duşunulmuyot Yeni uygulamada A ve B serisin den aynı numara ile ikramiy kazanan iki talihli, ikramiye tu tarının tamamını ayn ayrı ala caklar. Milli Piyango Genel Müdürı Cevat Kâni Üner'in verdiği bilgi lere gore yeni sistem şöyle: " A ve B serileri olmak uze re iki ayn bilet turu olacak. Her iki seri de 6 rakaml olacak ve aynı zamanda her ik serinin de rakamları aynı olacak ^ Büyuk ikramiye 200 milyoı liraya çıkartılırken. A ve B seri lerinden kazananlar ayrı ayı 200'er milyon lira alacak. Çekiliş sonunda büyük ik ramiyeyi tam biletler kazanırsa / serisinden kazanan 200 milyon B serisinden kazanan da 200 mil yon lira alacak. Büyük ikramiyeyi yanm bi letler kazanırsa, A serisinden ka zanan iki kişi 200 milyon liray ı B serisinden kazanan diğer ik kişi de diğer 200 milyon liray paylaşacaklar. Bıiyiik ikramiye yi çeyrek biletler kazanırsa yinı A serisinden 4 kişi, B serisindeı de diğer 4 kişi büyük ikramiyey pay laşacaklar. Bilet fiyatlanna kesinliklı zam yapılmayacak. Bilet fiyatlar eskiden olduğu gibi 2 bin, bin vı 500 lira olacak" Öte yandan, yılbaşında dağı tılamayan 2 milyar lıranın ne şe kilde piyango biletlerine yansıtı lacağı konusu henuz kesinlik ka zanmadı. Bu konuda karar veril rnesi için de Başbakan Turgu Özal'ın donuşunün beklendığ öSrerıildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle