28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÎUBAT 1987 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 sef Begun'un lu açlık grevi öacak roskova (a.a.) Sovyet ! rejim aleyhtan Josef ın'un oğlu, babası serbest hlmazsa açlık grevine jyacağmı söyledi. Boris m, babasınm serbest kılıp bırakılmadığı •isunda hâlâ kendilerine ü bir açtklama Imadtğını bildirdi. Boris <m, tçişleri Bakanlığı 'nın vetkilisinin, Josef un'un hâlâ hapishanede tğunu ve serbest kriması konusunda bir r bulunmadığım kendisine ediğini kaydetti. Pazar ii, bir Sovyet yetkili, bir erikan televizyonuna iiği demeçte, Begun 'un >est bırakıldığını lemişti. Sovyetler'de ilk kez poliste işkence sorunu basında kınandı Işkenceci polislere ceza Bir Sovyet dergisi, tutuklulara sorgulanmaları sırasında işkence yapan iki polis memurunun hapse mahkum olduğunu, skandalı örtbas etmek isteyen bölge yetkililerinin işîen çıkarıldıklannı açıkladı. MOSKOVA (AP) Sovyetler Birliği'nin Karelya bölgesinde tutuklulara, sorgulanmaları sırasında işkence yapan iki polis memurunun hapse mahkum edildiği, skandalı örtbas etmek isteyen bölge yetkilisinin ve diğer üç görevlinin de işten çıkarıldıklan belirtüdi. Sovyet polisinin, hapishanelerde bulunanlara veya yeni tutuklulara karşı tavrını ortaya koyan bir habere ilk kez yer veren "Ogonyok" dergisi, olayın 1986 yılı başlarında sonuçlandığını ve skandalı şantaj ile örtbas etmeye çalışanlann da cezalandmldıklarını yazdı. Haberde "Eğer savcı bu yonıcu savaşta başansızlığa ugrasaydı ne olacaktı? Bu tur olaylar tariKimizde birçok kez görüldii, bunları unutmamalıyız" denildi. Ülkenin adaleı şistemi içindeki rüsvetlerin eleştirildiği bir makalenin bir bölümünde de Karelya'daki işkence oiaylarına ayrıntıJarıyla yer verildi. Finlandiya sınınna yakın Petrozavdsk kentindeki iki polis sorgulamasının ele alındığı yazıda anlatılan olaylardan biri V.A. Kapashinov adlı görevlinin, fabrika işçisi A.S. Velikainen'i 1985 yılı temmuz ayında, fabrikanın garajındaki bazı yedek parçaları çaldığı gerekçesiyle tutuklamasıyla başhyor. Bu tutuklamanın ardından yaptığı sorgulama sırasında işkence uyguladığı iddia edilen Kapashinov, ifadesinde Velikainen'i sorguya çektiğini ve ona "oturup düşünmesini" söyledikten sonra odadan çıktığını soylerken, Kapashinov için açılan işkence davasında konuşan Velikainen, "bana ilk kimin vurduğunu görmedim" divor. Bayıllılır.caya kadar dövüldüğünü, sürekli tekmelendiğini aniatan Velikainen, geceyi bir koridorda taşın üzerînde geçirdikten sonra, nastaneye kaldınldığını belirtiyor. Kendisini tedavi eden doktorlara göre, sabah hastaneye getirilen Velikainen'in midesinde iki litre kan vardı ve uzun süren bir tedaviden sonra kendine gelebildi. "Ogonyok" dergisinin makalesinde anlatılan bir başka olayda ise, sorguya çekilen bir tutukluya oksijen maskesi takıldığı ve vana kapanıp açılarak tutuklunun havasız bırakıldığı belirtiliyor. Adı açıklanmayan bu kişi ifadesinde. "Bayılmak üzereyken vanayı açarak hava gelmesini sağlıyorfardı" diyor. Bu olayın yanı sıra, tutukluları 2 kiloluk ağırlık aletleriyle dövmekle suçlanan Yevgenv Kalashnikov ise, "insanlara hak ettikleri şekilde davrandım" ifadesini kullanıyor, dergiyegöre. Kalashnikov'un zulmüne hedef olan Vfevgeny Motin adındaki bu tutuklunun, bir biitün gün dayak yedikten sonra, istenilen kâğıdı imzaladığı ve daha sonra bir beyin ameiiyatına ahnarak, ölümden kurtanldığını yazan Ogonyok dergisi, Motinin daha sonra, zorla imzaladığı ifadesini reddettiği için yeniden işkence gördüğünün de anlaşıldığını kaydediyor. Karelya'daki bassava Vladimir Bogdanov ve yanındaki yardımcıları Andrei Petrov'un bu olayları ortaya çıkarmaya çalıştıkları, ancak Karelya İçişleri Bakanı General Myaukin ve yardımcılarının skandalı örtbas etme çabaları nedeniyle işlerin zorlaştığı belirtiliyor. "Ogonyok" dergisi, işkenceci polislerden Kapashinov'un 3 yıl, Kalashnikov'un ise 3.5 yıl hapis cezalarına çarptırıldıklan, Içişleri Bakanı vc yardımcılarının da işten ayrılmaya mecbur bırakıldıklannı yazdı ve şunları ekledi: "Böytece, önknıler alındt. Ancak bir soru var ki, bu bizlerin rahal etmesini engelliyor. Bu tür davranışlara karşı çıkanlar olması çok güzel, ancak bu insanlar her olayı böyle başanyla sonuçlandırabilecekler mi ve olaylann üzerine gitmelerine izin verilecek mi?"Ogonyok dergisindeki haber konusunda, Sovyet yetkilileri hiçbir açıklama yapmadılar. Kısa bir süre öncesine kadar kaza haberlerini bile vermeyen Sovyet basınında, polisler ve uygulamalanyla ilgili olarak ilk kez bir haber yer ahyor. DUNYADA BUGUN ALt SÎRMEN İnsanlık Suçu Uğur Mumcu'nın "Sakıncalı Piyade"si hem bir gülmece başyapıtı hem de yarınlara bir belgedir. Her olayın adıyla, sanıyla, yeriyle, tarihiyie doğru olarak verildiği bir belgenin bir gülmece başyapıtı olabilmesi de, toplumun içinde yaşadığı acıklı güldürünün yanı sıra, o güldürüyü güç koşullar altında yaşamış olan Uğur'un keskin gözlem gücü ve yetkin kaleminin sonucudur. Acaba Uğur Mumcu, Türkiye'deki 12 Mart döneminin tanığı olacağı (evet bir yazar sanık da olsa her şeyden önce tanığıdır çağının) yerde, Hitler nazizmini ya da Mussolini faşizmini kaleme almış olsaydı, şimdi hemen bütün dillere çevrilmiş bir yazar da oJurdu herhalde. Ama olayın bu yanına bakarak, onun neden 12 Mart'ta yaşayıp da Hitler sultası altında yaşamadığı gibi absürd bir sonuç çıkarmak da yanlış olur. Hem Hitler nazizminin o iğrenç ve kanlı mekanizması içinde böyiesine yavşaklık ve gülmece butunabitir m'ıydi, o da başka bir yanı işin. Sakıncalı Piyade'de bir dönemin bütün asları ve kazları bütün "kral"ları ve soytarıları yer ahyor. Krtaptaki ilginç kişilerden biri de, 12 Eylül'ün Askeri Savcısı Baki Tuğ'dur. Bakın Prof. Mümtaz Soysal'ın yargılanması sırasında geçen bir olayı Mumcu nasıl anlatıyor: "... Bu duruşmada Mümtaz Soysal siyasal suçların hiçbir dönemde hiçbir iktidara şeref vermediğini söyteyerek: Sokrat'ın yargılanması Yunan uygarlığı için bir kara leke oldu. Galile'nin yargılanması insanlık tarihi için suç sayıldı. Beni de ışlemediğim suçlardan ötürü yargılayarak, zorla kahraman yapmak istiyor, tayık olmadığım bir sandalyeye oturtuyorsunuz... dedi. Savunma gerçekten güzeldi. Duruşma yargıcı Suha Umurhan bu konuşmadan etkilendi. Bu konuşma Piyade Kıdemli Albay izzettin Avlar ve Savcı Baki Tuğ tarafmdan hiç de hoş karşılanmamıştı. Baki Tuğ yerinden fırlayarak söz istedi. Bas bas bağırıyor, sesi Ana Tamir Fabrikası'ndaki gürültüyü bastınyordu: Sokrat'ı yargılayan bir Yunan mahkemesidir Burası ise, bir Türk mahkemesidir. Galile insanlık uğruna öldü, MarksistLeninist ilkeler uğruna değiilll... ... Baki Tuğ böyle konuşunca, Mümtaz Soysal'ın avukatlarından Profesör Turan Güneş elini masaya vurarak söz istedi. Güneş söz istediğinde, Baki Tuğ henüz konuşmasını bitirme; mişti. Turan Güneş elini masaya vuruyor, kürsüye doğru bir iki adım atıp ısrar ediyordu. Baki Tuğ yerine oturdu. Turan Güneş'e söz verildi. Güneş'in öfkesi geçmişti. önce sağa sola baktı. Gözlüğünü sikji ve tek cümle ile Baki Tuğ'u yanıtladı. Yanrt kısa ve özdü: Askeri savcının sözlerini anladım... Baki Tuğ kıpkırmızı olmuştu..." (Sakıncalı Piyade 1. Baskı s. 2324) O dönemin, Mümtaz Soysal'ın anayasa ders kitabında, komünizm propagandası arayan ülkücü askeri savcısı Baki Tuğ, bugün siyaset sahnesinde DYP Genel Başkan Yardımcısı sıfatıyia bir "demokrasi savaşımcısı" olarak boy göstermektedir. Baki Tuğ ile demokrasi yolunda ilerleme savaşımına girmiş olanlar da bu tutumlanyla ülkemizde 12 Mart (hoş ona başkalan da eklendi ya) acıklı güldürüsünün ana temasını sürdürmek niyetinde olduklannı kanıtlamışlardır. Bu arada, bu görüşümüze karşılık Baki Tuğ'un geliştiği görüşlerini değıştirdiğini söyleyenler çıkabilir. Acaba öyle oldu mu? Baki Tuğ artık değişmiş demokrasinin koşullarını içine sindirmiş yeni bir tuğ mu? Yoksa Baki Tuğ, hâlâ dikildiği yerde duran hiç değişmemiş eski bir tüy mü? Bunu anlamak için DYP Genel Başkan Yardımcısı'nın pazar günkü Cumhuriyet'te yayımlanan, ANKA muhabirin© teiefonda söylediği sözlere bakalim. Bakın İnsan Hakları Derneği'nin işkence konusundaki açıklamaları karşısında neler soylemiş: "Keyfi ve zevk için yapılan işkenceye tabii ki karşryız. Ama polisimiz yakalanan eşkıyayı, soyguncuyu nasıl konuşturacak?" Baki Tuğ tşkencenin bir insanlık suçu olduğunu ileri sürüyor, ama ardından da hemen ekliyor: "Ama cinayet işleyen, soygun yapan devlet düşmanlan karşısında eli kolu bağlı durulamaz." Şu konuşma karşısında insanın tüylerinin diken diken olmaması olası mı? Baki Tuğ, cinayet işleyen ve soygun yapanın işkence olmadan nasıl konuşturulacağını soruyor. Dikkat buyurunuz, konuşan bir işkence döneminin en ünlü savcısıdır ve salt bu konuşmasıyla işkence kjdialannı doğrulamış bulunmaktadır. Öyle ya, o sadece, keyif için yapılan işkenceyi bir insanlık suçu olarak kabul ediyor. Ote yandan, "soygun yapan, adam öldüren devlet düşmanlan karşısında eli kolu bağlı durulamaz" diyor. Tuğ'un mantığı şu: Suçlulara, konuşturmak için işkence yapılabilir. Bırakın bu mantıktaki sakatlığı ve suçlulara işkence yapmanın da bir insanlık suçu olduğunu. Ama bir insanın suçlu olduğu sorgusundan değil, yargının sonuca varmasından önce anlaştlamayacağına göre, söz konusu klşiler suçüstü yakalanmadıkları durumda, daha başlangıçtan hangi ölçüte göre onlan suçlu görüp de, işkenceye sokacak Sayın Tuğ? Kendi ülkücü görüşlerine göre mi? Doğrusu Tuğ'un bu sözleri kadar tüyier ürpertici bir konuşma son zamanlann kralları ve soytarıları tarafından bile yapil. madı. Baki Tuğ işkence iddialarının devlet in itibarını zayıflatmak ve suçlulara cesaret vermek için ileri sürüldüğünü söylüyor. Doğrusu ya, hiçbir işkence iddiası, Tuğ'un ikran kadar inandırıcı olmamış, hiçbir işkence iddiası Tuğ'un kendisi kadar devletin itibannı sarsıp, işkence suçlularına cesaret vermemiştir. Tuğ konuşmasının son bölümünde "bu iddiaları ileri süren Nevzat Helvacı'yı çok iyi tanıdığını" söylüyor. Tanınmış bir avukat olan Sayın Helvacı yine de Baki Tuğ kadar tanınmaz. Asıl Baki Tuğ'u herkes çok iyi tanımakta ve onun kim olduğunu, ne olduğunu çok iyi bitmektedir. Belkl Sayın Demirel ve Cindoruk hariç... Bu tartışmayı kapamadan önce elimize geçen bir işkence iddiasını da, hiçbir ek yapmadan kamuoyuna duyurmayı bir insanlık borcu bildiğimiz için aşağıdaki mektubu yayımlıyoruz: "Sayın Ali Sirmen, Şv anda Cezaevi koğuçunda iki tutukluyuz. 11 şubat günü Cumhuriyet Gazetesfnde 1. şubede gözaltında bulunan Rıza Tevfik Demiray'a ilişkin haberi okuduk. ÖğrBnd dernekleri çerçevBSİnde yürütülen operasyon nedeniyle 2630 ocak tarihleri arasında istanbul Siyasi Şube'de gözaltında bulunduk. 24 ocaktan itibaren gözaltında tutulan Rıza Tevfik Demiray adlı bir kişi bizimle birlikte bulunuyordu. Kaldığımız hücrelerde tanık olduğumuz görevliler ile Rıza Tevfik arasında geçen konuşma/ara göre, kendisine işkence yapılıyordu. Falaka, elektrik, geceleri uykusuz ayakta bekletme, dayak gibi işkenceler uygulandığını belirtiyor, işkencedefcaourgakemiklerinin kınldığmı söylüyor ve doktor istiyordu. Zor nefes alışı ve görevlilerin zaman zaman hücrelerin bulunduğu kesimde hareket ettirmeye çalışmaian, söylediklen'ni kanıtiayıcı nitelikteydi. Rıza Tevfik Demiray bu süre içinde işkenceyi protesto amacıyla açlık grevindeydi. Şuoede kaldığımız süre içinde orada bulunduğuna tanık olduğumuz Rıza Tevfik Demiray'ın hâlâ aranmakta olduğuna ilişkin İstanbul Siyasi Şube Müdürü Metin Günay'ın açıklaması bu kişinin yaşamına ilişkin endişelerimizi artırmaktadır insanlık dışı uygulamaları ve can güvenllğine yönelik saldınlan gizlemeye yönelik bu açıklama aleyhine tanıklığa her zaman hazınz." Adı, adresi bizde saklı iki tutuklu. Eğer yetkililer Rıza Tevfik Demiray'ın durumuyla ilgileniyorlarsa elimizdeki belgenin fotokopisini de kendilerine iletmeye hazınz. İK dışişleri ıkanları plandı \ iyad (a.a.) Körfez L Işbirliği Konseyi "K/K" işleri bakanları, tranIrak aşmdaki son durumun •uşüleceği iki giinlük bir uantıya dün Riyad'da uadılar. BAE'nin işlerinden sorumlu Devlet kanı Raşid Abdullah El aimi, toplantının açılışmda vığı konuşmada, "bu jik savaşın" kolay kolay ia ermeyeceğini belirterek ellikle son günlerde kselen gerginliğin, bölgesel venliği tehdit ettiğini rguladı. Toplantıda, tveyt'in savaşa son vermek n getireceği önerilerin rüşüleceği bildirildi. şişleri bakanlanmn ayrıca, 'K içişleh bakanlanmn ıceki gün üzerinde 'laşmayo vardıkları Körfez rtak Güvenlik Plam'nı mylamaları bekleniyor. Dürzilerle Komünistler EMEL'e karşı çarpışıyor: 25 ölü 125 yaralı Beyrut alevler içinde Dış Haberkr Servisi Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta, önceki gün karşıt görüşlu milisler arasında başlayan sokak çatışmalarında 15 kişinin öldüğu. 96 kişinin de yaralandığı bildirildi. Lübnan'da Şii Emel milisleriyle Velid Cunblat'ın lideri olduğu tlerici Sosyalist Parti tarafmdan desteklenen Lübnan Komünist Parti milisleri arasında çıkan çatışmalarda ölenlerin sayısı 25'e, yaralananların sayısı da 125'e yükseldi. Bu arada Lübnan Komünist Partisi'nin teorisyeni olarak tanınan Hüseyin Mroweh'in, bir suikast sonucu yaşamını yitirdiği haber verildi. Taraflann top ve roketatarlar kullanması yüzünden Batı Beyrut'un hemen her bölümünde başlayan yangınların söndürülemediği ve Beyrut'un buyük bir yangın yerini andırdığı bildiriliyor. Sivillerin "cehennem" biçiminde tanımladığı Beyrut'taki çatışmaların şiddeti, Suriye hukümetini de kaygılandırmaya başladı. Suriye Askeri tstihbarat Örgutü Şefi Albay Gazi Kenan, Beyrut a gelerek, taraflar arasında ateşkes sağlanması için lemaslarda bulundu. Ancak, vanlan ateşkes anlaşmasına iki tarafın da uymaması nedeniyle çarpışmalar devam etti. Çarpışmalar, Şii milisler in, Lübnan Komünist Partisi'nin yayın orgam olan AnNida gazetesi binasının yakmlarında bir büro açmak istemeleriyle başlamıştı. Bu arada EMEL örgütü, Lübnanlı komünist ve Dürzilerin yanı sıra Filistinli gerillaların da kendisine karşı çatışmalara katıldığını öne sürdü. Filistinliler bunu yalanlarken, Filistinlilerle ittifak halinde olan Sünni Müslimanların oluşturduğu Murabitun örgütü, Şiilere karşı çarpıştığım doğruladı. Beyrutlu bir kadın, "Artık evime düşecek bomba mermilerinden korkmuyonım, çünkü artık e\ımi onarmaya çalışmayacağım, şimdi bütiin amacım sağ kalmak ve üç çocuguma bakabil Jobelli Sovyet oktor Sağlık \akanı oldu } Bulgar zulmü Kuzey Atlantik Asamblesrnde ele abnacak BRÜKSEL(a.a) Bulgaristan'da yaşayan Türk azınhğa yapılan baskılar konusunda şimdiye kadar ağırlığını yeterince koymamış olan Kuzey Atlantik Assamblesi (KAA) ilk kez soruna daha ciddi ve gerçekçi biçimde yaklaşma ihtiyacını duyarak, bu konuda bir rapor hazulanmasını kararlaştırdı. KAA'nın Brüksel'de yapılan "Doğu Avrupa Sorunları" Alt Komitesi toplantısmdan sonra a.alya bilgi veren Denizli Milletvekili lsmail Şengün şunları söyledi: "Kuzey Atlantik Assamblesi, Bulgaristan'da yaşa>^n soydaşlarımıza yapılan zulüm konusunu şimdiye kadar daha ziyade genel düzeyde ele almakta ve bildiriler >la>ınlamakla vetinmekteydi. Nitekim San Fransisco ve İstanbulda yapılan son iki genel kurul toplantısında kabul edilen bildirilerle, Bulgaristan'daki soydaşlarımıza komünist hükümetin uvguladığı zulum kınanmıştı. Yeni oluşturulan Doğu Avrupa Sorunları Alt Komisyonu'nun Brtiksel'de yapılan calışmalarında, sovdaşlarımızın Bulgar hükümetince ihlal edilen insan haklarının, ele alınacak en önemli konulardan biri olması hususunda üyeler arasında göriiş birliğine vanlmıştır." Türk parlamenterlerin girişimleri sonucu oluşturulan Kuzey Atlantik Assamblesi Doğu Avrupa Sorunları Alt Komisyonu, Siyasi Komite'ye bağlı olarak faaliyet gösteriyor ve Sovyetler Birliği dışındaki 6 Varşova Paktı ülkesindeki gelişmeleri izliyor. iMoskova (a.a.) VA Sovyetler Birliği'nde, ?85 Nobel Barış ödülü'nü an doktor Yevgeni Çazov, ığlık Bakanlığı görevine andı. 19 yıldır Sağlık Bakan ardımcısı olan Çazov (57), ? yıldır da, Kremlin derlerinin sağlığıyla ilgili ölümün başmda ulunuyordu. TASS Ajansı, 'azov'un, geçen yıl sağlık edeniyle emekliye ayrılan ergey Burenkov'un yerine eçtiğini bildirdi. L ÜBNAN'DA ÇA TIŞMA DİNMtYOR Filistinlilerle Şii EMEL milisleri arasındaki kamplar savaşı kesilir gibi olurken, bu kez Dürzilerin desteğindeki komünistler ile EMEL milisleri birbirine girdi. mek" diyerek çaresizlik içinde bulunduklarını bildirdi. "SOYKIRIM ÖNLENSİN" Bu arada, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) lideri Yaser Arafat, önceki gün yaytmladığı çağrıda, dünya kamuoyunu Filistinli mültecilerin soykırımına uğramasını onlemeye çağırdı. Arafat, duzenlediği basın toplantısında, Lubnan'daki Filistin multeci kamplan civarındaki kuşatmaların kalkması ve güvenliklerin sağlanması için üç ayrı çözüm olduğunu belirterek, "Ya Arap dünyası TraMus, Sayda ve Beyrut için üç ala> oluşturur ya Birleşmiş Milletler 1982 yılında kamplann guvenliği \e savunulması için kabul ettiği anlaşmaları uygular >a da dunya kamuo>u FKÖ'ye Lubnan'daki kamplan koruması için izin verir" dedi. Lübnan Devlet Başkanı Emin Cemayel, Londra'daki resmi temaslanm tamamlayarak dün Fransa'nın başkenti Paris'e geldi. İngiltere'nin Canterbury Başpiskoposu ile kaçırılan İngiliz din görevlisi Terry 'VV'aite'nin durumunu görüştüğünu açıklayan Cemayel, sorunun önemli bir çözüme kavuşması için elinden geleni yaptığını vurguladı. Bu arada Emin Cemayel'in iki gün sürecek Fransa ziyareti sırasında Fransa Cumhurbaskanı François Mitterrand ve Başbakan Jacques Chirac ile görüşmelerde bulunacağı bildirildi. Deng'in gizlî kalan konuşması ekin (a.a.) Çin'in bir numaralı adamı Deng Şiaoping 'in 1962 yılında yaptığı, ancak o zaman yaytmlanmayan bir konuşması, dün Çin 'de büyük gazeteler tarafmdan yayımlandı. Deng, 24 yıl sonra yayımlanan konuşmasmda, Komünist Parti üyelerinin düşuncelerini söylemekte serbest olduklannı, ancak partinin aldığı kararlara kesinlikle uymaları gerektiğini söylüyor. P Maraş şantajı BM Genel Sekreteri De Cuellar'ın Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin 3. belgesini kabul eîmeyen ve Kıbrıs konusunda yöntem çıkmazı yaratan Rumlar bunu unutturmak için gündeme Maraş konusunu getirmeyi planlıyorlar. IZZET RIZA YALIN LEFKOŞAKıbrıs sorununun çözümüne ilişkin " 2 9 Mart 1986 belgesi"ni kabul etmeyerek, Kıbns konusunda "yöntem çıkmazı" yaratan Rum tarafı, bunu unutturmak için, gündeme " M a r a ş " konusunu geürmekte kararlı görünüyor. Rum yönetiminin, resmi sözcüsüyle, "Maraş konusunu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne götürtnelerinin ihtimal dışı olmadığı" açıklamasında bulunmasından sonra, Rum Cumhurbaskanı Kipriyanu'nun KKTC'ye yönelik bu tehdidine, tüm Rum siyasal partilerini de ortak etmek istediği anlaşıldı. Kipriyanu'nun, bu nedenle, Magosa bölgesindeki Derinya'da Rum kadınlarınca başlatılan "Maraş gösterileri"nin son günü olan 20 şubatta, hafta içinde ayn ayn görüştüğü Rum siyasal parti yetkilileriyle ortak bir toplantı yapmayı ve Maraş konusunu Güvenlik Konseyi'ne götürmeyi gündeme getirmeyi tasarladığı öğrenildi. Rum kaynaklar, "Kipriyanu'nun bu alandaki sorumluluğu tek başına omuzlamaktan korktuğunu ve bu sorumluluğu Rum siyasal partileriyle paylaşmaya çalışacağını" belirtiyor. Aynı kaynaklar, Kipriyanu'nun, konseye, "Maraş'a yerieşimin önlenmesi ve kentin yasal sakinlerine iade edilmesi ana istemiyle başvurulmasını önereceğini" kaydetti. Kıbrıs'taki diplomatik çevreler ise "Maraş'la ilgili önemli bir durum bulunmadığı" için, Rum tarafının temas kurmaya çalıştığı güvenlik konseyine üye devlet temsilcilerinden, Maraş konusunu konseye götürme yönünde yüz bulmayacağı görüşünü belirtiyorlar. KKTC yetkilileri, Rum tarafının BM Genel Sekreteri'nin özel siyasal işler yardımcısı Marrack Goulding ile iletilen 'güvenlik konseyine başvurma şantajı'nı reddetmişler ve böyle bir girişimde bulunulması halinde alınabilecek kararın, öteki kararlar gibi tanınmayacağını vurgulamışluı vıı. Rumların yeni taktiği Yunanistan Ana muhalefet erken seçim istiyor STELYO BERBERAKİS ~ ATİN A Yunanistan'da son bir haftadır çeşitli iş dallarının başlattıklan grevler, aşamalı olarak sona ererken, ana muhalefet Yeni Demokrasi Partisi (YDP) PASOK hükümetinin "azınlıkta kaldığı"nı öne sürerek istifa etmesini istedi. YDP lideri Konstantin Mitsotakis, grevlerin, Yunan halkının büyük bir bölümü tarafmdan desteklendiğini, PASOK hükümetinin uyguladığı gelir siyasetinin halkın büyük bir çoğunluğu tarafmdan benimsenmediğini, erken seçim çağrısına gerekçe gosterdi. Yunan hükümet sözcüsü ise Mitsotakis'in bu önerisini "parti çikarlan" için yaptığını, Başbakan Andreas Papandreu'nun ülkedeki genel seçimlerin normal tarihinde, yani 1989'da yapılacağını açıklamıs olduğunu anımsatlı. HALEFOCLU'NA YANIT Yunan hükümet sözcusü, ayrıca Türkiye Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu'nun Fransa'daki temasları sırasında, Atina'nın Türkiye ile AET arasındaki uyum antlaşmasını imzalaması gerektiği biçimindeki sözlerini yanıtladı. Sozcü, bilinen Yunan görüşünü yineleyerek, ilk önce Türkiye'nin 1964 kararnamesini iptal etmesi ve yeni kararnamenin hangi tarihten itibaren yürurlüğe gireceğini belirtmesini istedi. Barcelona Üniversitesi kapaîıldı n arcelona (a.a.) JD tspanya'nın ikinci büyük kenti Barcelona'da bir üniversite, dün kapatıldı. Polis, Rektör Ramon Pasgual'in isteği üzerine, Barcelona Üniversitesi'ni 3 şubattan beri işgal alıında tutan 70 öğrenciyi dün dışarı çıkartmtştı. 22 bin öğrencili üniversitenin rektörü Pasqual, bu kararını, işgalci öğrencilerle yönetim arasındaki görüşmelerin kesilmesinden sonra aldığını söyledi. GandiZiya ÜlHak buluşmaşı F eni Delhi (anka) Hindistan ile Pakistan arasındaki ilişkileri düzeltmek için her iki ülke tarafmdan yapılan girişimler meyvelerini vermeye basladı. Hindistan haber ajansı Press Trust of India, Başbakan Rajiv Gandi ve Pakistan Devlet Başkanı Ziya ÜlHak'ın cumartesi günü Yeni Delhi'de bir araya geleceklerini bildirdi. Ajans, resmi kaynaklara dayanarak verdiği haberde, görüşmelerde ikili iliskilerdeki tüm sorunların ele alınacağım belirtti. KKTC Dışişleri Bakanı Kenan Atakol'dan edindiğimiz bilgiye göre de, "Feissell'le yaptığı üç görüşmeden sonuncusunda, Turk göruşleri yeniden aktanlarak, gerek Goulding'in Cumhurbaskanı Denktaş, gerekse kendisiyle yapılan üç göruşmenin bir değerlendirmesiyle toparlanma sına gidildi. MERVE'nin doğumunu dostlarımıza duyururuz. ŞEBNEMSEFA AKKUŞ 16.2.1987 Alman Hastanesi CÜDÜMLÜ GÖSTERt Kıbns Rum Uderliğinin, Maras'ın yerleşime açılması konusunu gündeme getirme kampanyasmda Rum kadınlar da gösteriler düzenleyerek rol aldılar. (Fotoğraf: AP)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle