18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
,V X 1987 •• • UMHURÎYET/13 Balkan Konferansı BELGRAD (AA) Balkan Ülkeleri Konferansı'nın, 1988 yılının şubat ayında Yugoslavya1 nın başkenti Belgrad'da yapılacağı açıklandı. Yugoslav Tanjug Ajansı, Dışişleri Bakanı Raif Dizdareviç'in, Balkan ülkeleri dışişleri bakanlarını bir araya getirecek bu konferans için, Belgrad'daki Türkiye, Romanya, Yunanislan, Bulgaristan ve Arnavutluk büyükelçiliklerine resmi davetiye gönderdiğini bildirdi. Balkan ülkeleri arasındaki en önemli anlaşmazlık konusunun "etnik azınlıklar" olduğunu belirten Fransız haber ajansı AFP de Türkiye'nin Bulgaristan'ı yüzbinlerce Türkü zorla asımile etmekle, Yugoslavya'nın Yunanistan ve Bulgaristan'ı "Makedonya UIusu"nun varhğını tanımamakla, suçladığına dikkat çekiyor. Aşdz Nesin'den YÖK'e eleştiri İstanbul Haber Servisi Bilar A.Ş. Bilim Merkezi'nce dün "Istanbul'da düzenlenen Yiiksek Öğretimde Sorunlar" konulu açıkoturumda YÖK ve uygulamalan eleştirildi. Bifar A.Ş. Başkanı Aziz Nesin, YÖK'le tek tip, tek boyutlu, tek sesli insanlar yetiştirildiğini belirterek, "Kendisini özgür sanan köleler yetiştirilsin diye uğraşılıyor" dedi. Tülay Arın, Haluk Gerger, Yiicel Sayman, Deniz Spatar ve Burhan Şenatalar'ın konuşmacı olarak katıldığı açikoturumu Gencay Giirsoy yönetti. Konuşmacılar, YÖK'le tam bir geriye dönüşün yaşandığını, üniversitelerde bilimsel ve özerk eğitimden söz edilemeyeceğini, verilen eğitimle teslimiyetçi insanlar yetiştirildiğjni söylediler. Federal Almanya'nın Bavyera t j Başbakanı Franz Joseph Eya)e Strauss, resmi :/aret amacıyta Moskova'ya geldi. Sovyet liderı Mihail Gorbaçov tarafırcan da kabul edileceği belırtilen Strauss'un, Kremlin liderlerinden gerKAIman pilot Mahias Rust'un serbest bırakılmasını isteyeceği sanılıyor Javyera'nın sağ kanat lideri 72 yaşındaki Franz Joseph Strauss'un Swp başkentine yapacaflı ziyaret, yuruttüğü diplomasi kariyerinin en ileri aJımı oluyor. Strauss, sağcı bir politikacı olarak un yapmasına rağmen îosyalist bloktaki ülkeler ile şaşırtıcı derecede iyi ilişkiler içinde bulunuyo istanbul'da kurulması düsünülen "Dtsneyland "ın proje ve yapım anlaşması, dün istanbul Büyuk Şehir Beledıye Başkanı Bedrettın Dalan ıle projenın yapımını üstlenen NET Holding'in Yönetim Kuruiu Başkanı Besım Tibuk taratından ımzalandı Tarabya sırtlarındaki 1 milyon 300 bın metre karelik alana, yapişletdevret modeliyte kurulacak olan eğlence merkerinin, 3 yıl içinde bıtırilece()i ve 40 yıl sonra İstanbul Buyük Şehir Beledıyesi'ne devredileceflı açıklandı İmza tureninde konuşan Bedrettin Dalan, seçilmeden önce kullandığı, "Oncelikle çocuk ve gençlenn beledrye başkanı olacağım" sloganını hatııiatarak şurtlan söyledi: "Istanbul'u oncelikle çocukiara yönelik bir şehir yapacağız diye bir söz vermiştim. Bunun yesil alan, park, bahçe bolümünü tamamladık Şımdi de Istanbuîda bir çocuk şehri kurmayı planladık Yapılacak olan eğlence merkezinin, dünyadaki merkezlerinden farkı olmayacak ' dedi (Fotoğraf AA) 1 Disneyland anlaşması, nUU y l i v a i U a S U kjşmin ölümüne yol açarken günlük hayatın da büyük oranda aksamasına yol açıyor. Karla gelen zorluklardan biri de ınsanlann evlerinin önünü kardan temizlemeleri ABD'de "Rock Mountain" bölgesinde yaşayan Mitch Samu. hafta sonunda üst uste gelen iki kar fırtjnasının ardından kalın bir kar tabakasını kureyerek evinin önünü açmaya çalısıyor. (Fotoğraf: Reuter) A p n ' w j If o r h s t C t l ABD'de y°dun kar yaQ>şı ve fırtına 13 HABERLERİN DEVAMI Ek zam tepkisi (Baştarafı 1. Styfada) mel sendikal hakjr olması gerektiğini belirtti. ÖzalNarin gorüşmesinde, "ek zam yok" sonucjıa varıldığı, 1987 yılı enflasyonu iça Özal'ın yiızde 35 saptaması yapank buna göre 1988 yılı ücret artışlar için yuzde 4045 öngördüğü ve Hilit Narin'in de ek zamma karşı çıkLğı haberine ilişkin görilşlerini açıklayan Türktş Başkanı Şevket Yılmaz, ortada ciddi bir terslik bulunduğcıu söyledi. Başbakan özal'ın kendüeri ile yaptığı göriişmede, 1987 >ılı enflasyonunun yüzde 60'a çıktığna ilişkin beliriemelerine itirazda bulunmadığını, ek zam istemine de Karşı çıkmadığını. anımsattı. "Başbıkan Özal bizimle yaptığı görüşmede, sadece ek zam uygulamasının toplu pazarlık düzeni ile uyumlu hale nasil dönuşturulebilecegi uzerinde durdular. Hukümel programı sonrası, aralık ayındaki fiyat arbşlan da betirlendikten sonra, üçlü müzakere)e hazır olduklannı beürttiler. AT üyefigi girişiminin. AT standartlannda sendikal haklan gerekürdigi ve bu dognıltuda vasal duzenlemeier gereğine de itinu etmediler. Hukumet programından sonra konuşunız dedi. Sayın Özal'ın, Sayın Narin ile vtrdığı söylenen gönişler bize söylediklerinin tam tersi. Dognısunu birkaç giın sonra hep birlikte ögrenecegiz. Türktş Başkanlar Kurutn'nu toplayıp (avnmızı ona göre belirleyecegiz" şeklinde konuştu. Harblş Sendikası Başkanı Kenan Durukan, ÖzalNarin görüşmesinden çıkan sonucun kendileri için sürpriz olmadığını belirterek, "Hükümet programma göre biz borçlu çıktık. 1988 ve sonrası için bu hükiimettcn hiçbirşe> beldemjyonım" dedi. Kenan Durukan, Özal'ın Çalışma BakanlığYna sendikalarda yetişmiş İmren Aykut'u getirmekle akıliıca bir iş yaptığını ve zaman kazandığını belirtti. Taşçıoglu'nun sendikal konulara Aykut'tan daha yakın olduğu gönışune katümadığını, ancak özal'ın bu yolla sendikacılan oyaladığını ve en azından 6 aylık bir zaman kazandığını söyledi. Durukan özetle şöyle dedi: "Sayın Aykut ne kadar iyi niyetli oluriarsa olsunlar. hiikumet programı dışında işçilerin sorunlanna çözüm getirmeieri soz konusu degildir. Bize boşuna zaman kaybettirecektir. Türk işçi bareketi fazla zaman kaybelmeden bir arava gelip, gıindemini iyi saptamalıdır. Özal iktidannın isçi haklan karşısındaki agır uygulamalan karşısında, hep birlikte etkili mücadele VOIUDU belirleyerek harekete geçmetidir. Genel gre\ de dahil, yapüması gereken etkili, sonuç alıcı mücadele yollan belirlenmelidir." Yollş Sendikası Başkanı Bayram Meral, ÖzalNarin gorüşmesinde ortaya atılan ek zanunın toplusözleşme düzenini bozacağı görüşünün bir saptırmacadan öte anlamı olmadığını belirtti. "Hukumet bir karanıanıe çıkanr. Yapılan aşın zamlar karşısında butiin çalışanlara bir ek ucrel arbşı getirilir. Böylece toplusözleşme duzeni hiçbir zarar görmez. Toplusözleşme düzcni bu zammın üzerine işler" şeklinde konuştu. Bayram Meral, resmi enflasyon rakamlarının dahi başbakanın yüzde 35 enflasyon olduğu yolundaki belirlemesini tekzip sttiğine işaret etti. Araştırmaların enflasyon için yuzde 60'ları gösterdi|ini vurgulayarak, Çalışma Bakanı'nın değişmiş olması ile bir şeylerin değişecegi kanısında olmadığını söyledi. Hukumet programı ve hukümetin anlayışı değişmiyorsa, sendikalar olarak Turklş çatısı altmda toplanarak, olumlu sonuç alacak eylem programlannı saptamalan gerektiğini savundu: "Artık toplantı ve mitinglerle de yetinemeyiz. Soranlar çok büyümuştur. Hukumet programı sonrası gorüşmeden söz etmiştir. Bu göruşme sonrası yapılacak Türkİş Başkanlar Kurulu'nda, genel grev de dahil sonuç alıcı etkili eylem programı nı belirlemek zonındayu" dedi. Basisen Sendikası Başkanı Metin Tir>akioğlu, gundemde ek zam tartışmasının olmasını zaten gerçek sendikal mücadele Ue bağdaştıramadığını bildirdi. Hükümet programı gündemde iken gerçek sendikal sorunlar ve işçi haklan tartışılacakken, gundemin ek zam olmasının esasen Özal'ın bir oyunu olduğunu savundu. •'Gündemimizde gerçek sendikal haklann geri ahnmaa olması gerekirdi. Gerçek sendikal mücadele japdabilse, ek zam bizim değil, hukumet ve işverenlerin sorunu olurdu. Gerçek sendikal haklara sahip olamadığımız bu mücadeleyi \apamadıgımız içindir ki, kapı kapı dolasıp gündemimize ek zammı alıyoruz" diye konuştu. Tiryakioglu, TürkIş'in en büyük konfederasyon olarak, mücadelenin bundan sonra ne şekilde yapılacağını bir an önce ortaya koyması gerektiğini söyledi. Tiryakioglu, "Şu anda sendikalar olanık yaptınm giicümuz yok. Önemli olan yaptınm gücümüzü geriye almaktır. Tek GıdaIş Sendikası Başkanı Orhan Balta, Özal'ın görüşünün sosyal barışa yenı bir darbe niteliği taşıdığını söyledi. Balta özetle şöyle devam etti: "Enflasyonun "t 50'lere vardığı r bir dönemde, sözleşraeier « 24'lerde kalmışsa, hukumet yine de ek zam vermeme egiliminde ise, Türkiye'de zaten olmayan sosyal banş yeni bir agır vara daha alnuş demektir. Bu durumda sendikalara düşen görevier vardır. Biz Tek Gıdalş Sendikası olarak Tıirkİş'in bebrieyecegi eylem biçimi ya da biçimleri ne ise, eksiksiz olarak gereğini yerine getirmeye bazıru." Madenlş Sendikası Başkanı Mustafa Ornon, hükümetin vermiş olduğu enflasyon yüzdelerinin hiçbir zaman gerçegi yansıtmadığını anımşatu. Geçen yıl içm "o 25'ten söz edilirken, 1» 60 gerçeği ile karşı karşıya kaldıklanm vurgulayarak, "Biz gerçek enflasyon uzerinde zam istemiyoruz. Dogmuş olan açık bir olçıide kapaülsın diyoruz. Yeni toplusözleşme görüşmelerimizde gerçek enflasyon üstünde ucret artışı isteyecegiz. Hükümetin işcilere karşı bu vurdumduymaz politikası karşısında, bir araya gelerek yapılması gerekenleri birlikte belirleyecegiz" dedi. CÜNEYT ARCAYÜREK yazıyor TV; gruplar, Başbakan konuştuktan sonra dün geceye sarkan oturuma kapanmıştı. Artık halkımız Özal'ın yararöğı gerginliğin sonuçlarını ızleyemeyecektı! Ama, asıl tartışmalar hele Başbakana gereken yanıtlann verildiği sahneler, TV'nin naklen yayını kesmesinden sonra başladı. Demirel ve ardından inönü hükümet programı gibi bir belgeyi çok ciddiye alarak hazırladıkları konuşmaların içeriğinde Özal'ın açıklamasını bekledıkleri konulara, sorunlara değinmişlerdi. Özal hiç oralı olmadı. Soruların hiçbirine yanıt vermedi. Örneğin dünkü uzun konuşmasına bakılırsa Türkiye'de pahalılık diye bir sorun yoktu. Hemen hiç söz etmedi. Aldı rakamlı sazı eline tek telden eski türküleri süslüye süslüye, arada bir geçmiş günlerde söylenen kimi ırdelemeleri savunusuna kalkan yaparak çaldı durdu. Yüzde 36 oyla yüzde 60 sandalye kazanmanın geçerliliğini öylesine anlattı ki, seçim uzmanları herhalde cok değerli bir mal(Baştarafı 1. Sayfada) zeme kazanmışlardi. Muhalefet rine koyuyordu. milletvekilleri ise Başbakan'ın Dört yıldır 1980öncesını kötümarrtığı karşısında, şaşırıp kaldık leyen Özal'a Deminel belgesel bir lanm kulıste ifade ediyorlardı. ders verdı. 23 Temmuz 6 Eylül Özal yüzde 50'nin altmda oyla ik1980 günleri müsteşarken Türkitidara gelinebileceğini savunur ye'nin yeterince dış kredi bulduken, yüzde 36 oyla bu sonuca gunu eKonominln tıkırında gittiğivarmanın hangi beceriye sığdığı ni içeren iki konuşmasını okudu. nı hiç anımsamıyor, dünyada eşi Hele 12 EylülIgünü askeriere verbenzeri bulunmayan bu seçim diği raporda Özal, ekonomide pısistemıni değiştirmeyeceğini vur rıl pırıl bir tablo çiziyordu. Demek gulayabiliyordu. ki, 'müsteşar iken Özal başkaydı, Erdai inönü'nün "ekonomi için iktidarı 1983'te bir boşluk anında zamlar bu kadar zorunlu ise se yakalayan Özal başka kişilerdi çimden önce neden yapmadınız" Dün övdüklerini bugün iktidarda biçimindeki sözünü kendine gö olunca karalamayı marifet sayan re değiştirdi. "Seçimden önce ni bir siyaset adamı tipi çiziyordu. çin zam yapalım, bizi bu kadar ap Demirel'in anlatmak istedığı tal mı görüyorsunuz?" diye ya buydu nıtladı. Hele inönü'nün iktidara gelirse Demek ki, zamlar zorunlu da küçük çiftçi borçlarının faızlerinı olsa, seçim kazanabilmek için se affedeceklerini söylemesıni ele çimden önce yapılmıyordu. Oysa alan, benzeri bir ıfadenin. babamuhalefet ve basın 29 Kasımdan sı İsmet Paşa zamanında bir seönce "Özal'ia zamlar gelecek" di çimde söylendiğini eski tutanakye direnmişlerdi. Başbakanın lardan okuyan Ozal'a SHP liderı mantığına göre Özal'ın "aptal ye dün gece ders çıkarabileceği bir rine koydugu" kimdi, kimlerdi? mantıkla yanıt veriyordu: Zamları seçim sonrasına bıraka"Babamın bu sözlerini bulup rak acaba Özal halkı mı aptal ye okuyan Başbakan, babam İsmet Paşanın demokrasiyi, dış borçlar ve dış politikada söylediklenni çıkartıp. okursa birçok şey öğrenebılirf işkence olaylarıriı küçumsemek, bir polis tutanağı ile muhalefetin adını yalancıya çıkarmaya 1 çalışan Özal'a başta Fikri Sağlar ın Cüneyt Camerrın verdiğı yanıtlar, konuşma düzeni bozuk olmakla beraber Kamer Gençin Tuncelt ile ilgili belgeli örnekleri Mecliste gece yarısına doğru ilginç sahnelerin izlenmesine yol açıyordu. Özal dünkü tutumuyla işkence olaylarının Mecliste gelecek günlerde bir numaralı sorun haline gelmesine neden oluyordu. Oysa müzakerelerin sabah 10'a alınması, TRT'nin naklen yayın yapması gibi olumlu işaretlerle açılmıştı oturum. Ne çare Başbakan binbir gece masallarını andıran, kendisini öven konuşması sırasında önümüzdeki günlerde yeşerecek kavga tohumlarını atıyordu. Ciddilik üzerine dünkü oturumla ilgili bir araştırmaya gidilse herhalde muhalefete gayri ciddi nitelemesi yapılamazdı. UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) GOZLEM Demirel ilk devrede iyi bastırdı. özellikle eski müsteşarının 1980 yılında AP hükümetini savunan sözlerini aktarırken, gerçekten, orta sahada iyi top sürüyordu. Demirel, s o rular soruyor, bu soruları sorarken de ANAP milletvekilleri ile ince ince alay ediyordu. Ne yapıyordu Demirel soru soruyor, sorduğu sorularla ANAP grubunu "ofsayta" düşürüyordu. ANAP grubunun morali iyice bozulmuştu. Demirel'in dış borçlarla ilgili sözleri çok acıydı. Ne diyordu Demirel? Orta ve kısa vedeli borçlar, 23.5 milyar dolar olmuş. Kısa vadeliler 14.9 milyar olmuş. Kısa vadelilerin payı yüzde 38.4 olmuş. Dış borcun gayrisafi milli hasılaya nispeti Brezilya'da dahi bu kadar yüksek degildir. Brezilya dünyanın en borçlu memleketi. Brezilya'da bu yüzde 42, yüzde 43 civarında. Biz yüzde 65'i bulmuşuz. Bu bir alarmdır, alarm beyler alarrn. Neyi hallettik diyorsunuz? İste her seyiniz var. Her şeyiniz varsa bu rakamın içinde onlar. Yann bunları ödeyeceksiniz. Kısa vadelilerin nispeti yüzde 38.4. Kısa vadeli borca güven olmaz. Yarın ödeyin derler. Odeyemezseniz. Türkiye sıkıntıya girer. Zannediyorsunuz ki, dünyanın siyasi konjonktürü böyle gidecek. Bir gün gelir işte buradan sizi sıkıştınrlar. Siyasi taviz vermek mecburiyetinde bırakırsınız Türkiye'yi. Demirel "Tecrubeli bir kaleci gibi" açıklıyordu bunları. Demirel böyle konuşunca eski müsteşarı, "Paris Kulubu" diye adlandırdığı ülkelerden nasıl borç istediğini yana yakıla anlattı. özal bu Paris Kulübü üyelerine Nasrettin Hoca fıkraları anlattığını da aktardı. İnsan, Demirel ve Özal'ı bu dış borçlar konusunda art arda dinleyince Türkiye'nin korkunç bir borç batağına sürüklendiğini ürpererek algılıyor. Bu beyler, Türkiye'yi yönetmiş ve yönetmekte olan beylerdir. Onlann ağzından dinlediğiniz bu dış borç öyküsü Osmanlı İmpartBorluğu'ndaki "duyunu umumiye" borçlarını çoktan geride bırakmıştır. Dış borç kapanı tıpkı duyunu umumiye borçlarına dönmüştür. Dünkü görüşmelerde İnönü oldukça soğukkanlıydı. Yönelttiği eleştirilerde ağırlıklıydı. işkence ve insan haklan gibi konulara sık sık yer vermesi çok iyi olmuştu. Demirel işkenceyi ağzına bile almıyordu. Bu bakımdan sağ muhalefet ile sol muhalefet arasındaki fark belirgin bir biçimde ortaya çıkmıştı. SHP ve İnönü, ANAP'a eldeki belgelerle daha da somut verilere dayanarak yüklenebilir, yo'suzluklardan örnekler verebilir, birader şirketlerinden, hayali ihracat oyunlarına kadar birçok konuyu gündeme getirebilirdi. Hele Suudi sermayeli birader şirketleri, kollanan ayrıcalıklı şirketler, banka sistemine bu kaynlan şirketlerin birtrilyona varan kredi borçları, halkın önünde tek tek dile getirilebilir ve Özal televizyon ekranında halı gibi silkelenebilirdi. inönü'den sonra kürsüye gelen ANAP sözcüsü Mükerrem Tasçıoğlu TBMM'nin havasını birden bire gerginleştirdi. Üslubu bir mahalle kahvesi üslubuydu. Öyle anlaşılıyor ki, Taşçıoglu'nun taşları, bu Mecliste çok kafaları yaracak ve Tasçıoğlu adı ilerde kaygalarla birlikte anılacak. Taşçıoğlu'ndan sonra kürsüye gelen özal rahat olmasına rahattı. Yüzde 36'lık oyuyla 292 milletvekilini arkasına alan Özal, eski ustası Demirel'i köşeye sıkıştırdı. Sıkıştırdı, ama yine Demirel'in sorduğu sorulara açık ve net yanıtlar veremedi. "İcraatın içinden" programlarının bir yenisini ekledi o kadar. Son konuşmalarda işkence gündeme geldi. SHP'li Turan Beyazıt'ın, Kamer Genç'in, Cüneyt Canver'in konuşmaları Meclisin işkence konusunda ileride renkli tartışmalara sahne olacağını şimdiden gösterdi. Şimdi soracaksınız: Maç ne oldu? Demirel mi özal'ı yendi, Özal mı Demirel'i? Bence berabere kaldılar. IMF zamlardan memnun (Baştarafı I. Sayfada) yoksa istikrar mı?" ikilemi ışığında Türk ekonomisini özetle şu goruşler çerçevesinde değerlendirdiler: • Genelde arzulanan istikrardır; en çok arzulanan ise istikrarlı bir ekonomide buyümedir. Ama Öncelik istikrardadır. • Bu, özellikle Türkiye açısından önem taşıyor. Çünku 24 Ocak Kararlan ile ağırlık istikrara verildi ve hatta bu kararlan takip eden ilk yıl büyume oranı negatif oldu. Ancak ekonominin dizginlerinin el değiştirmeji (Kafaoglu dönemi kastediliyor) ile berabtı sapmalar göruldü. Sapmalar aynı zamanda siyasi arzulann ağır bastığı doneme rastlı>or; yani askerlerin parti kurma (Ulusu'nun girişimleri kastediliyor) girişimleri gibi. 1983'ten sonra Özal ilk kez oyla işbaşına gelince doğal olarak istikrarı biraz ihmal etti. Bu arada yerel yönetimlerin daha bağımsız hale getirilmesi ve bunlann cllerine geçen kaynakları ne yapacaklannı bilememesi bugünkü duruma gelinmesinde etkili oldu. Türkiye örneğin geçen yıllarda 7, 8 oranlarında buyüdü ama tüketerek büyüdu. • Ancak Özal hukümeti bu durumu fark etti ve gerekli onlemleri aldı. Uzmanlar, bundan sonra Türkiye^ de ciddi sıkı para politikaları uygulanması gerektiğı arzusunu saklamıyor ve "batla ödemder dengesi için belirli oranda paranın degerini diişürmek zorundalar" diyorlar. Son zamları, "yapılması gereken ama ertelenen zamlar" olması dolayısıyla "olumlu" karşıladıklannı kaydeden uzmanlar Turkiye'nin önumüzdeki iki yıbnı ise şöyle tahmin ediyorlar: "Hükümetin 1988 sonu itibariyle enflasyonu yuzde 25'lere duşürme olanagı var. 1989 sonu itibariyle de yüzde 10'a düşürme olanagı hiç zor değil, politikalarda sapma olmaz ve tabü uluslarantsı atmosfer uygun olnrsa. Türkiye'den böyle bir beklentimiz var. Tabü bu serbest piyasa ve rekabet rejimine olan güvenin zayıflayıp, devletçi eğilimlerin güçlenmemesi açısından da biraz zorunlu. Türkiye daha zorlannı başardı, bunu da başanr." Yılbaşı (Baştarafı 1. Sayfada) izleme olanagı bulamayacak. Çunkü geçen yılbaşı sekiz ayn yerde program yapan "oryantalassolist" bu yılbaşı gecesi üç ayn gazinoda sahneye çıkacak. İlk kez TeleMozaik programı nda "ekrana merhaba" diyerek şans konusunda röportajlar yapan sanatçı şansının 88'de de devam edeceğini söylüyor. Bu arada zaman zaman bulduğu takdirde 5 milyarük piyango bileti de alacağım belirten Sibel Can, "tstediğim her şey oldu. 88'e bir şey kalmadı" diyor. Fırmcılar zam istedi İSTANBUL (AA) Istanbullu fırıncılar, halen 130 liradan satılan 400 gramlık ekmeğin 180 liradan satılmasını istiyor. İstanbul Fırınalar Derneği Başkanı Mustafa Özaydın, yaptığı açıklamada bir çuvalı 8 bin 200 lira olan unun, 11 bin 500 liraya yükseldiğini hatırlatarak, ekmeğe zammın kaçınılmaz oldugu Börüsünü savundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle