17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER üzere Anadolu ve Rumeh' topraklannda Bizans'ı diriltmek her Yunan çocuğunun kafasına tatlı bir düş olarak işlenmektedir. Oysa bu topraklar uzun yüzyıllardan beri Türk topraklandır. Ne yazık ki, Yunanhların 1922 yılının 30 ağustosunda Anadolu'da uğradıkları büyük felaket, az önce sözünü ettigim bu tatlı düş uğruna oldu ve yine ne yazık ki, bu yüzden yalruz Yunan kanı değil, oi binlerce Türk'ün de kanı döküldü ve 600 yılı aşkın bir süreden beri Türk vatanı sırurlan içinde bulunduğu halde, barındırdığı Rum nüfusunun çokluğu yüzünden "Gâvur Izmiri" diye anılagelen İzmir ve yöresinin tam olarak Türkleşmesi, 30 Ağustos 1922 zaferi sonunda Batı'ya kabul ettirilen Lozan Antlaşması'na göre yapılan nüfus değişimi (mübadele) sonucunda, yani Atatürk'ün sayesinde gerçekleştirildi. Ne yazık ki, bugün devrimci eser kurum ve kuruluşları yok edilen, devrimci ilkeleri ayaklar altında çiğnenmek istenen kişi, işte Yunanhların göz koymuş olduğu bu topraklarda Türk birliğini kuran kişidir. • • • Bu yazıya Ege Denizi'nin üç haritasını koydum. Bunlardan biri çıplak olarak, öteki normal 6 millik karasuları sınırına göre, üçüncüsü de, Yunanhların istediği 12 millik karasularına göre Ege Denizi'nin durumunu göstermektedir. Bu haritalan Baskın Oran'ın Mülkiyeliler Birliği Vakfı'nca bastınlan başta sözünü ettiğim kitabından aldım (*). TürkYunan ilişkilerinde insan öğesini, eğitim, toplum ve ekonomi alanlannı Batı Trakya sorununa ağırlık vererek bilimsel yöntemlerle, güvenilir kaynakçalara dayanarak işleyen ve Türkiye'nin haklannı savunan bu önemü kitabın yazarı Baskın Oran, Siyasal Bilgiler Fakültesi'ndeki görevinden 1402 sayılı yasaya göre atılmış, değerli bir bilim adamıdır. Onun kitabına koymuş olduğu bu haritalar, hiçbir açıklamaya gerek olmaksızın gösteriyor ki, 6 millik karasuları uygulamasına göre Marmara'dan Akdeniz'e geçmek için bize "açık deniz" yolu vardır; ama Yunanblar Ege'ye serpilmiş olan bütün adalarının karasularını 12 mile çıkardıklarından, açık deniz yolu bize kapanacak ve gemilerimiz, ancak onların izniyle ya da Anadolu kıyılanndaki kendi karasuları şeridimizi izleyerek Akdeniz'e ulasabileceklerdir. Başka bir deyişle, Yunanhların isteğine göre yapılacak bir uygulamada karasulan ve kıta sahanlığı yönünden Ege Denizi bir Yunan gölü durumuna gelecek, küçücük Yunan adaları koskoca Anadolu'yu köşeye sıkıştırmış olacaktır. Bu durumun Ege Denizi'nde petrol arama açısından da çok büyük bir önemi vardır. İşte Yunanlılann şimdilik ilk hedefleri budur. İkinci hedef, "Enosis", yani Kıbns'ı Yunanistan'a katmaktır. Uzun vadeli amaçlannı ise en başta yazdım ve Yunan ordularının (bugün Ankara'nın bir banliyösü durumunda olan) Polath'ya kadar sokuldukları 1921 ağustosunda, Ankara'da kişisel olarak iliklerimde duydum. Bütün bu gerçekleri göz önüne koyan bizler ve Baskın Oran gibi bilim adamları günümüz Türkiyesi'nde "solcu", yani bazı vicdansızlara göre"milliyetsiz"; Türk emekçilerinin zaranna olarak yabancı kapitalistlerle işbirliği yapan holdingçiler, Türk'ü Araplaştırmak isteyen ümmetçiler, Osmanlı hayranı "sentezci'Mer, Türkiye'nin hakları üzerinden ödun üstüne ödün veren yönetici politikacılar milliyetçi ve Atatürkçü sayıhyorlar. Sabır nasıl taşmasın? (2) (••) (1) (•) Kitapta bularuk basılmış olan bu haritalan, ayrıntıh çizgileriyle yeniden yaparak net klişelerin hazırlanmasını sağlayan değerli bilim adamı, yfücsek mimar ve ressam Sayın Ruşen Dora'ya burada teşekkürü borç bilinm. (2) (**) Bu yazıyı ve içinde andığım eski tarihli yazılan, yöneticilerimizi deği], yurttaşlanmızı uyanık tutmak amacıyla kaleme aldım. Çunku yöneticilerimiz, kırk bir buçuk maşallah her konuyu, herkesten iyi bildıklerini sanan kişilerden oluşmakta ve uyarı kabul etmemektedirler. Bunu türlü deneyimlerimle biliyorum. H.V.V. Papandreu Bizden l\e tstiyor? HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU Sürekli okurlarun bilirler ki biz dış politika ve türlü dış sorıınlarımız konusunda pek kaleme sarılmayız. Değerli yazarlanmız Ali Sirmen ve Ergun Balcı bu işi büyük bir yetki ile yerine getiriyorlar; yeri geldikçe tlhan Selçuk da kendisine özgü açıic ve özlü anlatımıyla dış oyun ve tehlikeleri köşesinde sergiliyor. Ancak öyle zamanlar oluyor ki ülkemizde yönetim başındakilerin tutumu ve Türk halkını aydınlatma konusundaki savsaklamaları dolayısıyla insan, sabrını yitiriyor ve kalemini bu yönde işletmek zorunda kalıyor. İşte oldukça uzun sayılabilecek bir zaman önce 9 Eylül 1973'te "Gâvur İzmir'i"; 4 ve 11 Ağustos 1974'te "Kıta Sahanlığı Sorunlan"; 27 Ekim 1985'te "Cumhuriyetimizi Saran Tehlike Çemberi" başlıkları altında yazdığım yaalar böyle bir sabır taşmasının ve halkımızı uyarma gereksinmesinin ürünleriydi. Uzun süreden beri Yunanistan'a uzatılan zeytin dallarına karşıhk, bize oradan yöneltilen deve dikenlerine ve sayın Baskın Oran'ın "Türk Yıınan tlişkilerinde Batı Trakya Sonınu" adını taşıyan, belgelere dayalı, bilimsel yöntemlerle hazırİanmış özgün kitabında sergilenen acı gerçekleri okumak yine sabrımıa taşırdı. Cumhuriyet'in 2 Kasım 1987 sayısının 15. sayfasında, Türk ve Italyan deniz kuvvetlerinin Ege Denizi'ndeki ortak tatbikatının Yunan deniz kuvvetlerince protesto edildiği ve yüksek rütbeli bir Yunan yetkilisinin Atina'da çıkan To Vima gazetesine: "İtalya bu hareketi ile Türkiye'nin Ege'deki yayılmacı emellerini cesaretlendiriyor" dediği haber olarak verildi. Bu demeç, "Yavuz hırsızın ev sahibini bastırması" olarak nitelenmez mi? Yayümacı kim? Türkiye yayılma değil, hep savunma durumundadır. Cumhuriyet'in aynı sayısının 3. sayfasında İstanbul Fener Rum Ortodoks Patriği'nin 13 kasımda Atina'ya yapacağı ziyaretle ilgili karşılama törenine ilişkin bir haber de var. Fener Patrikhanesi, Osmanlı devletinin çöküş döneminde hep olumsuz bir rol oynamış, Atatürk'ün önderliğindeki 19191922 Ulusal Kurtuluş Savaşımızda da açık açık düşmanca davranmıştır. Bunun resmi kanıtları, Atatürk'ün Büyük Söylev'inin ilk kez 1981'de tarafımızdan günümüzün Türkçesine çevrilen cilt IH'teki belgelerde açıkça görülüyor. Değerli dış politika yazarı Ali Sirmen 30 Ekim 1987 tarihli Cumhuriyet'te çıkan yazısının en başında şöyle diyordu: "Politika, hele dış politika, sonınların hafife alınmasına elverişli degildir. En kiiçük bir savsaklama yıllar sonra altından kalkürnası giiç bir soruna dönüşerek karşınıza çıkıverir." Ne kadar haklı: Fatih Sultan Mehmet'in Fener Patrikhanesi'ni Istanbul'da bırakmasının acısını, yüz yıllarca çok çektik. Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın sonundaki Lozan banş görüşmelerinde kapitülasyonların kaldırılması konusundaki dayançlı ve kararlı tutumumuzu son yüzyıllarda bize kan kusturan Fener Patrikhanesi'nin Yunanistan'a kaldınlması konusunda da gösterseydik, Yunanlılann "Bizans'ı diriltme" düşlerine çok önemli bir darbe daha vurmuş olurduk; ne yazık ki direnemedik! • * • 4 ve 11 Ağustos 1974 tarihli iki yazımızda kıta sahanlığı kavramının jeolojik ve hukuksal yönlerini, bu konudaki uluslararası anlaşmaları, Lahey Adalet Divanı'nın gösterdiği çözüm yollannı az çok ayrıntıh biçimde sergilemiştik. Ne yazık ki "kıta sahanlıgT'nın önemi hatta bu kavramın anlamı konusunda, halkımız şöyle dursun, politikacı ve yöneticilerimiz bile çok geç uyanchkları için, denizlerdeki, özellikle Ege'deki haklanmızı korumakta geç kaldık. Karasularımız ve uçuş alanımız konulannda da aynı gecikme içinde olduk. Yunanlıları görüşme masasına oturtabilmek için elimizde bulunan son kozu da (dost!) Amerikan Generali Rogers'm güzel hatırı için 12 Eylül 1980'den sonraki Devlet Başkanımız Sayın Evren'in cömertliği ile Yunanistan'a bağışlayarak bu devletin NATO'nun'askeri kanadına dönmesini sağladık. Çok önemü ve yaşamsal nitelikteki bu son kozumuzu yitirdikten sonra Ege Denizi'ndeki haklarımız konusunda Yunanlıları bir türlü görüşme masasına oturtamadık. Başhktaki "Papandreu Türkiye'den Ne İstiyor?" sorusu, "Yunan megaloideaaları Türkiye'den ne istiyor?" biçiminde de yöneltilebilir. "Büyük ülkü" yada "geleceğe yönelik büyük amaç" biçiminde Türkçeye çevirebileceğimiz "megaloidea"nın bir adı da "Panhelenizm"dir denebilir. Yunan Başbakanı Papandreu ise bugün orada iktidarda bulunan Panhelenist Sosyalist Partisi'nin Genel Başkanıdır. "Megaloidea" soyut bir sözcük görünümünde olmakla birlikte, Yunanlılar için, çok somut bir içerik taşır. Bu içerik, kendisini 1453'te Türklerce sona erdirilen Bizans tmparatorluğu'nun mirasçısı sayan Yunanhların Bizans'ı yeniden kurmak idealidir. Atatürk'ün çok uygarca bir davranışla camiden müzeye çevirtip dünya uygarlık tarihine mal ettiği Ayasofya'nın tepesine 534 yıl önceki haçı ve çanı takarak onu yeniden kiliseye dönüştürmekten başlay\p tstanbul merkez olmak PENCERE 8 KASIM 1987 Ekonomi Muhabbeti.. Van'da bir konuşma yapan SHP lideri Erdal Inönü, demiş ki: " özal'ınkJ gazoz ekonomisidir" Pattt diye aç kapağını, köpürsün, sonra lıkır lıkır iç... Oooh, ne güzel kolal.. * Eskiden Türkiye'de ekonomi konuşulur, tartışılırdı; artık bu işin ciddiyeti kalmadı. Neyi konuşacaksın? Amerika bastırmış askeri buyrukla Friedmancı şablonu dayamış, reçetesini "alternatifsiz" bırakmak için 12 Eyiül'ün balyozunu solun kafasına indirmiş, siyaseti de ekonomiyi de Birteşik Devtetter'e susta duran işadamlannın iktidarına bağlamış... Bu gibi durumlarda sağda solda ekonomiden söz açar gibi görünen ya da tartışma taklidi yapan profesorler, uzmanlar, yazarlar türeyiverir. Yedi sekiz yıldan beri göstergelere, istatistiklere, verilere bakarak lunaparkta döner dolaba binmiş çocuklar gibi çığnşanlara ne demeli: Enflasyon iniyor.. İniyor.. Çıktyor.. Geldik 1988'in eşiğine, enflasyon oranı resmen yüzde 50! Ama gerçekte ne? Kimbilir? Bütçe açığı 1 trilyon, iç borç 4 trilyon lira, dış borç 36 milyar dolar, önümüzdeki yıl ödenmesi gereken dış borç 5 milyar dolar, bir Amerikan Doları bin lira, mevduat faiz oranı yüzde 55, kredi faiz oranı yüzde 90... İhracatın yüzde kaçı hayali? özal hükümeti adma konuşan çok kurmay kişiler diyorlar ki: Hayali ihracat zarar vermez, dtsardan dolar geliyor ya, sen ona bakl Dış borçlar? ItJbanmızm ne kadar yüksek otduğunu gösterir. Enflasyon canavan? Halk enfiasyona alıştı, kalkınma daha önemli... Türk Urası'nın pul oluşu? Gerçekçi kur uyguluyoruz.. İç borçlar? Borç yiğidin kamçısıdır.. Yüksek faizler? Eskiden halk düşük faizle sömürülüyordu, şimdi parasına karşılık yüksek faiz alıyor.. Eh, her sorunun saçma sapan da olsa bir yanrtı var, ekonomi dediğinin eni de boyu da işte bu kadar. Alternatifsiz şablonculuk geçerli.. Sekiz yıldan beri Türkiye'de ekonomiye ilişkin ne konuşuluyorsa fasa fisodur. Ekonominin bütün kararları dışarda veriliyor. İçerde çığırtkanlığını yapanlar var. Dışarda verilen kararlann içerde kaymağını yiyenler için ekonominin üç boyutu da kâr ve vurgun sarmalında kolan vurmak demektir. Türkiye'de yedi yıldan bu yana ne zengin petrol yatağı bulundu, ne altın madeni keşfedildi, ne yeni buluşlarla üretim yöntemlerinde devrimler gerçekleşti, ne bir icat ortaya atıldı. Peki, bir avuç azınItgın zincirleme patlamalaria milyaıîık ve trilyonluk servetler yapmasının anlamı ne? Gelir dağılımını kısa sürede servetsefalet çelişkisine böten ekenomilere, köpeksiz koyde değneksiz dolaşan fırsatçının düzeni derier. • Ne var ki şimdi New York'tan Tokyo'ya kadar kapitalizmin anaç borsalannda depremler yaşanıyor. Bu sarsıntı Friedmancı parasal ekonomi siyasetlerinin sonunu getirebilir mi? Türkiye gibi bağlı ekonomiler için saptanan şablonun değişmesi beklenebilir mi? Amerika'daki buyurganın iki dudağı arasından çıkacak bir yeni karar emir kumanda zincirinde Türkiye'yi de yeni bir esas duruşa sokabilir. Gazoz ekonomisinin şişesi böyle biçimleniyor. Bizim ekonomi şeyhlerinin kerametleri de USA damgalıdır. Çünkü bu siyasal iktidann iskele babalah okyanus ötesindfeki "patron"un sözünden çıkamazlar. Öyleyse? Yabancı para babalarının dediklerine tamam, sözde ekonomi muhabbetine devam. • • • AK DENİZ EfeDtnbl 12 mlle göre EVET/HAYIR OKT4Y AKBAL AYDIN EROL (Y4VUZ) SENİ UNUTMAYACAĞIZ. GÜLEN DEVRÎMCİ, 5EN KISA YAŞAYAN, ZOR ÖLENLERDENSİN ÖZCAN TORUN SINIRLI SORUMLU EVREN OTO KUÇUK SANAYİ SİTESİ YAPI KOOPERATIFİ BAŞKANLIĞI'NDAN Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın kısmi kredi desteği ile koopertifimizin sorumluluğu altında yapılacak olan 194 işyeri, sosyal tesis, altyapı işlerinden müteşekkil Evren Oto Küçük Sanayi Sitesi inşaatı,, Bayındırlık ve tskân Bakanhğı, lller Bankası ve karayollan birim fıyatları ve 8/2574 sayılı kararnameye tabi olmak kaydıyla kapalı zarf usulü ile ihakye çıkanlmıştır. 1. Ihale 25/11/1987 günü saat 10.30'da Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nda yapılacaktır. 2. Sözkonusu işin 1987 yılı birim fiyatlaıına göre birinci keşif bedeli 5.273.408.780. TL. olup, adı geçen iş için ilgili kooperatife hitaben alınacak limit içi geçici teminatı 158.202.263. TL.dir. 3. thaleye katılmak isteyen iştirakçiler, ihale dosyasını kooperatirımizin Aksaray Haseki Caddesi No: 13 Kat: 5 lstanbul veya Türkiye Halk Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü Satınalma ve Satma Komisyonu Raportörlüğü Sıhhiye/ANKARA adresinden 300.000. TL bedel mukabili makbuz karşılığında temin edebilirler. 4. tştirakçilerin ihale dosyasında belirtilen şartların yani sıra en az işin keşif bedeli kadar (A) grubu müteahhitlik karnesi ile keşif bedelinin yarısı kadar benzer ve resmî'bir işi, bir taahhutte müteahhit sıfatıyla bitirdiğine dair iş bitirme belgesinin aslı ile bu belgeyi tevsik edıci hakediş ve kabul tutanaklannın asıl ve suretlerini beraber ibraz etmeleri gerekroektedir. 5. a) lhaleye katılmak isteyen iştirakçilerin yeterlik belgesi başvuru dosyalarını, içindeki evrakları belirtilen dizi pusulasını da ihtiva edecek şekilde en geç 19/11/1987 günü saat 17.00'ye kadar fırmayı temsile yetkili şahısca imzalı dilekçe ile kapalı zarf içinde, b) Yeterli görülen fırmalardan ihaleye katılacakların eksiltme ve özel idari şartnamede mevcut açıklamaya göre hazırlayacakları teklif mektuplarını 25/11/1987 günü saat 10.00'a kadar firmayı temsile yetkili şahısça, Sanayi ve Ticaret Bakanhğı A blok 4. kat 421 nolu odasındaki ilgililere, dosya alındı makbuzu karşılığında teslim etmi) olmaları gerekmektedir. 6. Yeterlik belgeleri, 23/11/1987 gününden itibaren verilecektir. 7. Kooperatifimiz, lhale Kanunu'na tabi olmadığından komisyon yeterlik belgesi verip vermemekte, ihaleyi yapıp yapmamakta, ertelemekte veya dilediğine vermekte serbesttir. 8. Postadaki vaki gecikmeler ve telgrafla yapılan başvurular kabul edılmez. Keyfiyet ilan olunur. NOT: Yeterlik belgeleri ve ihale dosyası ile ilgili olarak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na hiçbir başvuruda bulunulmayacaktır. AYDEV EROL (YAVUZ) Çocukluk arkadaşım, siyasal yoldaşım. En zor günlerimde bile Beni yalnız bırakmayan kardeşim. Becerebilirsem eğer Layık olabilirsem sana yani Yüreğimde, kavgamda yaşatacağım seni TANER AKÇAM Acı haber tez ulaştı... Öykücü, Öykücü Kalır "Politik yaşam içinde sanatçının güzel bir yeri yoktur. Aslında politika da gazetscilik gibi kişiden tam verim isteyen bir uğraşbr. O yüzden başan kendini tam vermeye, başka mesleklerle ilişkiyi kesmeye büyük ölçüde bağlıdır. Benim polıtıkada başansızlığım da gazetecilikle politikayı bir arada yürütmek zorunda kahşımdan kaynaklanmıştır. Polıtikanın bana ne verıp benden neler aldığına gelince, herhalde küçümsenmeyecek bir deneyim kazandırmıştır, ama zaman ve para olarak biraz pahalıya patlayarak." öykü yazarı dostum Naim Tirali böyle dıyor... Politika apayn bir uğraştır gerçekten de... Kendini tam olarak o alana vermen gerekır. Vazarhk da, sanatçılık da oyledir. Gazetecilikde... Tirali, 1960lardahem öykücü, hem milletvekili, hemgazete patronu ve başyazarıyd< Bu kadar uğraş bir koltuğa nasıl sığsın? Tirali de ister istemez öykü yazmayı bıraktı. O güne dek yayimladığı 'Park', 'Yirmibeş Kuruşa Amerika' ve 'Aşka Kitakse' kitaplarında kaldı yazın verimleri... Milletvekili olarak, zaman zaman Mecliste sanattan sanatçıdan yana konuşmalar yapıp etkilı olduysa da, büyük bir verimlilik gösterdiği söylenemez. Yazarltğının kırkncı yılında Naim Tirali yazın alanına girişini şöyle anlatıyor: "ybzar olmanın yolu sanınm öncelikle okumayı sevmekten geçer. Okumaktan hoşlanmayan bir kimsenin yazmaya hevesleneceğini düşünemiyorum. Evimizde kitap okumaya meraklı kimse yoktu. Sadece gazete okunurdu. İlkokulda ise son sınıf öğretmeni Ahmet Oksa 'ınçarşamba günleri öğleden sonra bize öyküler okuması, özelkle Omer Seyfettinler, beni çok etkilemiş olmalı." Böyledir, yazmanın ttici gücü okumayı sevmektir. İnsan düşünür, "Bu adam bunları nasıl yazmtş, demek ben de otursam böyle şeyler yazabilirim, başımdan geçenler, duyduklarım, başkalarının yaşantılanndan izler vb." Sonra kişi başlar yazı denemelerine... Tirah için de öyle olmuş... Trabzon'da bir dergi çıkıyor, adı "Kıyı." Ben Anadolu'nun çeşitli yerlerinde çıkan bu küçük, az satışlı dergileri çok severim. Bu dergiler birer fidelik gibidir. Genç değerleri ortaya çıkaran bir kaynak. Büyük olanaklı kent dergilerinden çok, bu küçük ve az satışlı, her yerde gorünmeyen dergilerden nice değerli şaiıier, yazarlar çıkmıştır. Bir zamanlar Halkevleri dergileri vardı. Halkevi tiyatro kolları... Bu dergilerden, tiyatrolardan nice nice değerli sanatçılar yetişmiştir. Bu yüzden genç sanatçıların ceplerinden para vererek çıkardıkları bu dergileri desteklemeli, satışlarının arttırılmasını istemeiiyız. "Kıyı" da böyle bir dergi... Şair Berin Taşan gönderdiği bir mektupta, "Kryı'nın en begendiğim yani, yöresınde yetişen şairtere, yazarlara sahip çıkmasıdır" dıyor Yurdumuzun bütün bölgelerinde "Kıyı" gibi dergiler çıkmalı, bu dergiler o yörelerdeki değerleri gün ışığına çıkarmalıdır. Naim Tirali, Giresunludur. Dört yıl bu ilin milletvekilliğini de yapmıştır. Gazetecidir, köşe yazarıdır, basımevi kurmuş, başka ış alanlarına da el atmıştır, ama her zaman öykücü olarak kalmasını bilmiştir. Uzun yıllar yazmamış, yayımlamamıştır. ama çevresine, insanlara hep bir öykü malzemesi olarak bakmıştır. Söyleşilerle harcamıştır konularını... Ayrıca ağır hastalıklar da bu alanda çalışmasını engellemiştir. Sanınm böyle yaşamının zor bir anında kendi kendine düşünmüş olmalı: "Galiba en iyi yaptığım iş, öyküler yazmaktı. Öyleyse ben yeniden bu alana dönmeliyim" diye... Yazından kopmadı Tirali, yazından kopan kişi bir daha o alana geri dönemez. Ama o, bambaşka serüvenlerin içindeyken bile hep öykü yaşadı, öykü konuştu. Bu yüzden yeniden öyküler yazmaya başlaması epeyce kolay olmuştur. Yaşar Kemal, "En verimsiz yıllarım politika ile uğraştığım yıllardır" diyormuş. Tirali de "Yimıidokuz yıl öyküden uzak kalışımın nedenlerinin başında yoğun bir gazetecitik yaşamının tüm zamanımı alışı geiir. Üstelik gazetecı olarak, röportaj, köşe yazısı, başyazı tunınde yayımladığım yazılar, yazma isteğimi de bir anlamda tatmin etmiş olmalı ki gazetecilik yaptığım yıllar öykücülükten uzak kaldım." Naim Tirali'yi lise yıllarından beri tanıyorum. Ondaki öykü niteliğini ilk görenlerden biriyim sanınm. Gerçek öykücüler, şairler, sanatçılar, yaşamları boyunca bu niteliklerini korurlar. Belirli süreler, türlü nedenlerle bu alandan azıcık uzaklaşsalar da bir gün gerçek nitelıklerine dönerler. ŞÜKRAN BORCU 1 Kasım 1987 gunu hakkın rahmetıne ka^uşan Emekli Korgeneral. AYDEV EROL Vurulmuş... lyiye güzele sevdalı yürek artık atmıyor. Can dostumuz, kalbimize, bilincimize gömdük seni. Yaşıyorsun, yaşatacağız. ÇANAKKALE CEZAEVİ'NDEN ARKADAŞLARI adma: Orhun ÇobaoMete TetikErtan Yddınm M. ŞEFİK ERENSÜ'nün 3 Kasım 1987 günü, Zincirlikuyu mezarlığında toprağa verilmesi nedeniyle başsağlığı dıleyen Sayın Cumhurbaşkanı KENAN EVREN, Konsey iiyesi Genelkurmay Başkanı Orgeneral NECİP TORUMTAY, SHP Genel Başkanı E R D A L İ N Ö N Ü Milli Savunma Bakanı ZEKİ YAVUZTÜRK, Kara Kuv>etleri Komulanı Orgeneral KEMAL YAMAK, ' Yüksek Ögretim Kunılu Başkanı Prof. Dr. NURETTİN ERSİN, Sevgili kardeşimiz, dostumuz AYDEV EROL Yaşamın sonsuz bir onur oldu bizim için, olacak. Artık hiç dinmeyecek özleminle hep aramızda yaşayacaksın. Unutmayacağız, unutulmaz... ALİ BAŞPINAR, BAHASUNA ÇETİNTAŞŞENER UÇAR IHSAN DOCRAMACI, Birinci Ordu Komulanı Orgeneral DOĞAN GÜREŞ, Harp Akademileri Komutanı Orgeneral SABRİ DELtÇ, Ortadogu Teknik Üniversilesi Rektöriı Prof. ÖMER SAATÇİOGLU, Genelkurmay tkinci Başkanı Orgeneral K A Y A tstanbul Büyüksehir Belediye Baskını YAZGAN, BEDRETTÎN DALAN, tsUBbul Baro Başkanı Prof. SELAHATTİN TEKİNAY, Üçıincu Kolordu ve Batı Gamizon Komutanı Korgeneral FtKRET KÜFELİ, Kardeşimiz, arkadaşımız HariU Genel KomuUnı Tnmgeneral CEVAT ÜLKEKUL, Merkez Komutanı Tümgeneral TURGUT TOPRAK, PersonH Okul Komutanı Tuggeneral RÜSTEM TÜMER, Kuleli Askeri Lisesi KomuUnı Kurmay Albay Bekleyen dervişler. kızlan EZGİ ile muratlanna ermişler... ZEYNEPTURGAY ÖZCAN 6.11.1987 BİZİMLE ÇALIŞIR MISINIZ? ZAMANINIZI DEĞERLENDİREREK KAZANÇ SAĞLAMAK VEYA GEÇERLİ BİR MESLEK EDİNMEK İÇİN SATIŞ TEMSİLCİSİ, SATIŞ YÖNETİCİSİ OLARAK BİZİMLE ÇALIŞIR MISINIZ? ILETIŞIM PAZARUMA Klodtarer Caooesı İle' şım Han No 7 Cağaloju Istanbuı Best«ar SoKaiı 399 Kavakl'dereAnnara HAYDAR ARSLAN (tsınail) Seni unutmayacağız. HAYDAR BAYAR Bağımsızlık, demokrasi, sosyalizm mücadelesinde öldürülen İBRAHİM TULU, Gümüssuyu Askeri Hastanesi Başbekimi Tuggeneral M. ŞERİF SABUNCU, TRT lstanbul Bölge Müdürö SADIK ÖZTEKİN başarılı teşhis, tedavi, ameliyat ve sürekli saglık kontrolleri ile. yaşam süresinin rahat geçmesmde büyük katkılan olan Prof. Dr. REMZİ ÖZCAN, Prof. Dr. KEMALETTtN BÜYÜKÖZTÜRK, Prof. Dr. RAUF SAYGIN, Prof. Dr. CEMIL BARLAS, Prof. Dr. ERGUN SENCER, Prof. Dr. TUĞRUL ÇAVDAR, Doç. Dr. AYDIN KARGI, Dr. SALİH OSMANOĞLU bir babaya gösterilebilen sefkatle, tedavisinde devamlı ilgi gösteren ve kendilerini öz çocukları gibi sevdiği koruyucu meleği Hemşire MERAL MADENOGLU'na cenaze törenine katılanlara, üyaıette bulunanlaıa, telgraf, telefon, mektup ve çelenk göndermek suretiyle acımı paylasanlara, eşimin silah aıkadaşlanna, özellikle Kuleli Askeri Lisesi'nin değerli ögrencılerine, askeri ve sıvıl kuruluşlardaki eski mesai arkadaşlanna ve lstanbul Tıp Fakültesi (Çapa) Hastanesi'nin emekleri geçen personeline derin şükranlanmı sunarım. MAKINE MUHENDISLERI "Tesisat proje çiziminde çalışacak" ATAKAR LTD. Beşıktaş Tel ŞTİ. Balmumcu, Barbaros Bulvarı 42/1 173 33 58 YÜCEL NAZAR™ EKREM İNELAŞ'ı (2 Kasım 1980) (16 Kasım 1980) saygıyla anıypruz. AYDIN KİĞILI, HÜSEYİN AKTÜLİN, HÜSEYİN TEKİN ve ARKADAŞLARI Doç. Dr. ÖNAL ÖZSARUHAN, Dr. TANJU ÖZSARUHAN Evinizde Türkçe Edebiyat Sözel 585 47 91 Eşi ELA ERENSÜ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle