17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 KASIM 1987 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 ÎSMAIL GÜLGEÇ SİNEMA ATİLLA DORSAY HAYVANLAR Vincente Minneili'nin son fılmi "Buhranlı Yıllar" Geçmiş bir sinemanın tadı Buhranlt Ytllar (A Matter of Time / Nina) / Yönetmen: Vincente Minnelli, Oyuncular: Ingrid Bergman, Liza Minnelli, Charles Boyer, Gabriele Ferzeiti, Fernando Rey, Amadeo Nazzari, Isabella Rossellini, Tina Aumont, Spiros Andros / Bir AIP (Amerikan Italyan) fılmi (Gazi Yalnız U seanslarında). Büyük yönetmenlerin son filmleri hep bir düşkırıklığı, bir şaşkınlık yaratagelmiştir. Eric Von Stroheim'in "Queen Kelly", Joseph Von Steraberg'in "The Saga of Anatahan", Chariie Chaplin'in "Hong Kong'lu Kontes", John Ford'un "Yedi Kadın", William Wyler'in "The Liberation of L.BJones", BUIy VVilder^ ın (şimdilik son .filmi olan) "Buddy, Buddy" gibi filmleri, yalnızca eleştirilmekle kalmamış, aynı zamanda bu sanatçıları göklere çıkarmış olan eleştirmenler ve seyirci tarafından küçümsemeyle, adeta hakâretle karşılanmıştır. Oysa, eğer Fransızlann bulup çıkardığı "auteur" kuramı doğruysa ve bir sanatçıya, onun dünyasma, esinine temelde saygı ve onayla yaklaşıyorsanız, onun "son filmi"ni de belli bir anlayışla, belli bir saygıyla ele almak gerekmez mi? Müzikalin büyük ustası, sinemanın belki en büyük "esteti" olan Vincente Minneili'nin (19101986) son filmi olan 1976 yapımı "Buhranlı Yülar"ı izlerken, bunları düşünmemek elde değil. Bir tür "KiilkedisT ve "My Fair Lady" karışımı bu öykü, Minneili'nin elinde duygusal gülve •zatmalı Lewis Teague'in "Nil'in incisi" adlı filminde, popüler romanlar yazan Joan Wilder'ı Kathleen Tumer, uzatmalı sevgilisi Jack'i de Michael Douglas canlandınyor. Joan ile Jack, "Amazon'da Fırtına" fılmindeki Latin Amerika seruvenlerinden sonra bu kez de kendilerini bir Kuzey Afrika ülkesinde bir serüven yuma(jının içinde buluyorlar 1940'lardan kalma... Kişilikler, alabildiğine belirgin kılınmış, "pitoresk"i özellikle belirtilmiş yanlarıyla, hiç var olmayan bir gerçeklikten değil, sanki bir peri masalından veya bir 30'lar filminden çıkıp geliyorlar... Melodram bölümlerinin alabildiğine altı çizilmiş (giderek Minnelli, ölmekte olan Ingrid Bergman'la ilgilenen hemşirede, rahibe kılığı içinde tıpkı Bergman'ın gençliğini, özellikle "St. Mary'nin Çanlan" fılmindeki halini anımsatan bir kadını, diğer bir deyimle Bergman'ın öz kızı İsabella RosseUini'yi kullanmaktan da çekinmemiş). Görkemli eski, antika eşyayla dolu otel, kumarhane, balo salonu bölümlerinde, Minneili'nin benzersiz zevkini, estetiğini düşündüren bir göz kamaştırıcılık var... Ama 1970'lerin hızlı, "modern" sineması içinde bile böylesine "eski" duran, 40 yıl ötesinden gelir gözüken bir film yapabilmek, yönetmenin dünyasının o yı 1larda donup kaldığını gösterse bile, sinemacı kişiliğinin özgünlüğünü, modalara, akımlara direnen gücünü göstermiyor mu? Ve "Buhranlı Yıllar"da olduğu gibi, bir bölümünün adı yukarda anılan tüm büyük ustaların son filmlerinin "başansız" sayılması, onların kendi dünyalannı, kendi dönemlerini ve kendi sinema anlayışlannı yansıtmada gösterdikleridirencin belirtisi olduğu için, aslında yanılan eleştirmen ve seyirci değil mi? "Buhranlı Yıllar", tümüyle nostaljik bir film... Ve her zamanki gibi, olağanüstu bir Ingrid Bergman'ın (perdedeki son rollerinden biri) yanı sıra, nostalji çağrıştıran sayısız ad var fılmde: Charles Boyer'den Fernando Rey'e, Gabriele Ferzetti'den Amadeo Nazzari'ye ve Edmund Purdom'a dek... Geçmiş bir sinemanın tadını duymak isteyenler için... P İ K N Î K PtYALE MADfU HIZLI GAZETECI NECDET ŞEN f£N KetiPlfJı &EKÇ PAI&ÛN.? NOOLMUŞ. ? NMPMIŞ1Z • ? ? 0ASKI ? M6IL ıMlZı P£ ? S M MUERhlDEI B M Ingrid Bergman, Vincente Minneili'nin son mi "Buhranlı Yıllar'da, beyazperdedekj son rolterinden birinde. Görmüş geçirmiş bir kontesi canlandıran Ingrid Bergman, her zamanki gibi olağanüstu. dürü, melodram ve müzikal öğelerinin harman edildiği kendine özgü bir biçimde anlatılmış... Savaş sonrasının (1949'un) Romasında, görmüş geçirmiş bir kontesle taşradan gelme bir hizmetçi kızın ilişkisini anlatıyor fılm... Bir dönemde olağanüstu güzelliğiyle sayısız hayranı olmuş, en ünlü kişilerle dostluk kurmuş, âşıkları arasında Kayzer Wilhe)m bile bulunan, kumar masalarında Mısırlı Prens Tevfîk'in milyonlarını saçmış kontes (Ingrid Bergman), bir otelde anılan, her güh birini elden çıkardığı mücevherleri ve yoksulluğa karşın yitirmediği soylu tavırlan ile zor günler yaşarken, gencecik, çirkin, kendine güveni sıfır bir hizmetçi kızla, Nina'yla (Liza Minnelli) karşılaşır. Bundan sonrası, kontesin kendisinde olmayan tek şeye, gençliğe sahip olan Nina'ya hayatı, kadınlığı ve başarının gizini öğretmesiyle sürecektir... "Buhranlı Yıllar", inanılmayacak kadar "eski" gözüken bir fılm.. Sanki 1970'lerden değil, ÇÎZGİLtK KÂMtL MASARACI Peter Lilienthal Ankara'ya geliyor ANKARA (AA) Federal Alman film yönetmeni ve Berlin Güzel Sanatlar Yüksekokulu Film Böliimü Başkanı Peter Lilienthal için, Ankara'da hafta düzenlenecek. Ankara Alman Kültür Merkezi tarafından düzenlenen haftada, politik filmleriyle tanınan Lilienthal'in Şili, Nikaragua gibi Latin Amerika ulkelerinin yakın politik geçmişini konu edinen, yer yer belgesel tonlu filmleri gösterilecek. Gösterilerde Lilienthal'in, "David" adh filmi de sunulacak. Yönetmen "David"de, Berlin'de yaşayan Yahudi asıllı bir gencin "soykınm" olayına tanık olmasını ve üzerinde bıraktığı etkiyi anlatıyor. "Berlin Haftası" dolayısıyla Ankara'ya gelecek ve bir konferans verecek olan Peter Lilienthal'in, 913 kasım günlerinde gösterilecek filmleri şöyle: 9 kasım pazartesi günü 18.30'da, "Es herscht Ruhe im Land" adlı film, 20.30'da ise "Aufstand" izlenebilecek. 11 kasım çarşamba güniı 18.30'da Mario Fisch, Eva Mattes ve Walter Taub' un başrollerde oynadıkları "David" var. 12 kasım perşembe günü l£30'da, "Dear Mr. Wonderful" adlı film gösterilecek. Yönetmenin en son çektiği fılmlerden olan (19831984 dönemi) "Das Autogranun" ise 13 kasım cuma günü 18.30'da sunulacak. AĞAÇ YAŞKEN EĞtlİR KEMAL GÖKHAN Baş döndürücü bîr serüven İViI'in incisi (Jewel of the Nile) / Yönetmen: cı/oyuncu oğlu Michael Douglas, gösterişsiz fîLewis Teague / Oyuncular: Michael Douglas, Kath kısacık boyu ve "star" değil, ziğiyle gerçek bir leen Tiırner, Danny DeVito, Spiros Focas, Avner Ei özellikle New York Yahudi ama senberg, Paul David Magid / Bir Fox fılmi mizahını anımsatan bu tür fanteziserüvenlere çok uygun (Sinepop, Şafak) Popüler romanlar yazan Joan VVİlder (Kathleen Ttırner) ve uzatmalı sevgilisi Jack (Michael Douglas), "Amazon'da Fırtına" filmindeki Latin Amerika seruvenlerinden sonra, bu kez kendilerini bir Kuzey Afrika ülkesinde (Mısır? Libya?) yine dur durak bilmez bir serüven yumağına kanşrruş bulurlar. Ulkede egemenlik kurmak ve eski firavunlann hep düşlediği gibi, "kuzey ve güneyde yaşayan kabileleri birleştinnek" isteyen gizemli lider Omer Halife (!), Joan'u Avnıpa'dan neredeyse kaçınp ülkesine getirir: Afrika'ya gelince, kahramanlanmızın oldukça fantezi, ama yer yer yine oldukça sürükleyici serüvenleri başlamış olur... Evet, bir Doğu ülkesinde, ülkenin içişlerine (hem de nasıl!) kanşan bir avuç Amerikalı.. Anlaşılan Hollyvyood da, ister acık, ister dolayh bir biçimde CIA'nın izlediği yoldan gidiyor!.. Nasırla Kaddafi'nin çizgilerini kendinde birleştirmiş, kurnaz ye demagog ömer (işin tuhafı,' bu rolü bir Yunanlı, Spiros Focas oynuyor!), ülkesinde birliği sağlamak için dini ve din adamlannı kullanmayı deniyor, bunun için de "Nil'in tncisi"ni kaçırmakta duraksamıyor. Bu incinin gerçekte bir "mücevher" değil, bir adam, barışçı bir sufi dervişi olduğunu anlamak, kahramanlanmızı şaşkına çevirecektir.. Film, oldukça yavaş, gevşek biçimde başhyor, ancak tempo gitgide hızlanıyor... Gerek "Amazon'da Fırtına"da, gerek 192030'lann resimli romanlannı ve "seriyal" fılmlerini günümüzün tekniğiyle perdeye uyarlamayı akıl eden ve bu tür sinemanın yollannı açan Spielberg'in tüm fılmlerinde olduğu gibi, baş döndürücü biçimde gerçekleştirilmiş kimi sahneler var: Hızla giden bir trenin üstündeki mücadele, ömer'i bir "pop stan" gibi yığınlara sunmak için dışardan getirilen "uzman"ın hanrladığı görkemli mekanizma ve bunun kahramanlanmız tarafından allak bullak edilmesini gösteren tüm final ve sevgililerin bir F16 uçağını havada değil, ama yerde kullanarak çeşitli şaklabanlıklar yaptığı bölümler gibi.. Kirk Douglas'ın yapımdüşen sevimli bir oyuncu... Boyu posu yerinde Kathleen Turner'ın ise Nubyalıların gece âleminde yaptığı dansın erotizmine diyecek yok.. Bu arada filmin, yine filmi yapan ve filmin seslendiği Amerikan aydın takımı için sanınm bir ölçüde bilinen ve ilgi duyulan bir konu olan sufiliği ve sufi felsefesini şakayla kanşık yüceltmesi de ilginç... Sonuç olarak, önemli değil, ama gerçekten iyi vakit geçirten bir film... Michael Douglas ve Kathleen Tiırner başrollerde TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 6 Kasım İZMİT'TE KÂĞIT FABR/KAS/.. 1936 'PA BUGÜN, ÜMIT <<4Ğfr FABBttcASl AÇILMIŞT1. SüMCRSAAJK 'A &46U SıS /OJ/evUlŞ OLAN /=A8RıKA, CulülHU&yEr yÖNETlAAINlAt IUC g£Ş y/LUtC UY6UN BlÇlMPS H4P/O4A/ yeO/NCf 6ÜTEStSTİ. ZAMANIN PARAStyU) ÜÇ Bİ TlJgAC UI5ASINA MALOHAUÇTU. GEREK&tMİUt OLAN &ÜNLÜK YETMİŞ 77DM KÂGIOIN YA&lStNI İMAL EDEBlLBCEIcri KUI2UUJŞ, GELECEKT& *SEİCA" ADlNt ALACAK VE 19?O'tEjeE DeĞlM, TURKiye'A/fN TEK tcÂĞtr PABKıKASI OLAGAK KALACAKTie. KIS/YLA, SEtCA 'A//A/ K/)Ğ/r ÜttTİMı ' ÜÇYÜZ 8'KJ TOK1U AŞACAZTII3... Solda 1936'ıyrt İZmljga§\hpalorikası goru/uyor: 13^)'L£ED£I ÇEfırz./ FABRıKALARfN 50 YIL ÖNCECumhurİYet takib edecektir. Şımdi, her vekalette görülen hummah bir çalışma kendi sahalarmdaki büyük işareti en kısa zamanda yerine getırecek tedbirlerin hazırlanması üzerine temerküz ediyor. Ankara 5 (telefonla) Büyük Önderin yüksek Başvekil Celal Bayar, yeni işaretleri her sahayı umumi ve hükümetin programım ahenkli kalkmma hareketi önümüzdeki pazartesi günü üzerinde seferber etmiş Meclis kürsüsünden millet bulunuyor. Bu arada maliye vekillerine izah edecektir. teşkilatım vatandaşlarla Programın, Büyük Önder mühasebetlerinde yeni bir Atatürkün meclis açılış nutuklarındaki esasların bir zihniyetle harekete getirecek tatbik planı mahiyetinde kati tedbirler de alınmaktadır. olduğuna şüphe yoktur. Kabine programı bu hususta Büyük Önderin yüksek başlıyacak müsbet icraatı da direktiflerinin icab etlirdiği haber verecektir. Mevcud . hızla tatbik sahasma intikali vergilerin tarh ve cibayet keyfıyeti dahi bilhassa maliye, usullerinin ıslahı yolunda ziraat, inhisarlar ve esaslı tedbirler alınacaktır. sanayileşme hareketleri ve dış Bundan başka ticaretimizi tanzim memleketimizde istihsal bakımından pek faal bir • maliyeti üzerinde tesir yaparak devreye intikal etmekte olduğumuzu gösterir. Gene bu dış memleketler mumulatile rekabeti güçleştiren hernevi bakımdan değerli Başvekil vergi ve resimlerin Celal Bayarm, bütün millete kaldırılacağı da muhakkaktır. vereceği programın bir Bu hususta etüdlere (umumi kalkmma programı) başlanmışıır. demek olduğu da muhakkaktır. Bir tarafta çiftçilerin iş vasıtalarını arttıracak, Atatürkün direktiflerinin iyi yenileyecek ve muhafaza hazırlanmış bir tatbik planı edilecek tedbirler de tesbit olan yeni hükümetin edilmektedir. Memlekeıte programının ilanını yeni ve topraksız çi/tçi mühim bir çok kanun bırakılmamasını tahukkuk layihalarının Meclise verilmesi ettirmek üzere geniş mikyasta 6 Kasım 1937 19371987 Danıştay kararıyla ve kesilmiş olarak "Kamyoncu" Kamyoncu (FIST) / Yönetmen: Norman Jewison / Oyuncular: Sylvester Stallone, Rod Steiger, Peter Boyle, Melinda Dillon, David Huffman, Kony Lo Bianco, Cassie Yates, Peter Donat / UA filmi (As, vb.) Kanadalı yönetmen Norman Jewison'm nerdeyse 10 yılhk (1978 yapımı) fılmi "FIST", Sylvester Stallone'nin hatınna geç de olsa Türkiye'ye getirilmeye kalkıldığında, fılm sansür duvarına çarptı. Ancak Danıştay sayesinde gösterime çıkan fılm, yine de oldukça kesilmiş gözüküyor. asıl uzunluğu 145 dakika, oysa^inemalarda gösterilen versiyonu 2 saat kadar... Bu kesilmeyi sansür mü yaptı, yoksa sinemacılar mı kesti, bilmiyorum. Ancak bunun özellikle ilk yarısında filmin akışına oldukça zarar verdiği açık... "Kamyoncu", aslında ilginç bir film... 1937'de, büyük bunalımın etkilerinin sürmekte olduğu bir dönemde, Amerika'daki eyaletlerarası kamyon sürücüleri sendikasının ve liderliğe sıvanan Macar kökenli Johnny Kovak'ın serüvenleri anlatıhyor. Amerikan kapitalizminin henüz "vahşi" döneminin sürdüğü, işçilerin alabildiğine sömürüldüğü, grevlerin sürekli kırdırıldığı, san sendikacıların kol gezdiği, sosyal haklann henüz emekleme aşamasında olduğu kıyıcı bir dönem bu... Patronlar, "New Deal" sosyal anlayışını yerleştiren başkan Stallone'nin tek "solcıı" filmi Roosewelt'e küfredip ülkenin "güçlii adam"lara kavuşmasını bekliyorlar.. Çokluk yabancı kökenlilerin çalıştığı bir iş kolunda, gozüpekliği, kitleleri sürükleme yeteneği gibi erdemleriyle lider olan Johnny Kovak, neler neler görüp geçirmiyor ki!.. Bu arada, dönemin bir diğer büyük gücüyle, yani Mafya ile ilişkiye girmekten ve sendikasının artan gücünü Mafya emelleri için kullanmaktan da kaçınamıyor... "Kamyoncu", tipik bir Sylvester Stallone filmi değil. Tam tersine, son yıllarda yarattığı Rambo, Rocky tipleriyle kaba güce ve aşırı milliyetçiliğe dayalı bir sağ ideolojinin sinemadaki baş temsilcilerinden biri haline gelmiş olan Stallone'nin tek "solcu" filmi bile denebilir. Filmin ilk yarısında, 1930'lar Amerikasındaki işçi eylemleri, örgütlenme çabalan ve bunlara karşı sermayenin vahşi direnişini gösteren bölümler (kesilme olayına karşın) oldukça etkileyici. İkinci yarıda ise, daha çok sendikaMafya ilişkileri ele alınıyor ve bu kez tipik Amerikan usulü bir "kamuya açık soruşturma" bölümüyle, başka türde bir gerilim sağlanıyor. Filmin en ilginç yanı, kuşkusuz bu Amerikan işçi ve sendikal haklar tarihi ile ilgili belgesel tadındaki bölümler... Tüm bu bölümler, ustaca yönetilmiş kalabahk sahneler aracılığıyla, görkemli bir kitle sineması, bir "işçi filmi" örneği oluşturuyorlar.. Laszlo Kovacs'ın göruntuleri ve Bill Conti'nin müziği de, filmi ilginç kılmaya yardımcı oluyor. Bir de kesilmemiş halini görmek mumkün olsaydı!.. Atatürk'ün büyük direktifleri bir çalışma programı da heyecanlı söylevler verildi. Halk hazırlanmaktadır. thracat cumhuriyetin bu güzel eseri mallartmızm hükümetin karşısında sonsuz sevinç hassas kontrolu altında içindedir. teşkilatlandırmak yolunda yeni tedbirler alınması ve fmdıktan başlıyarak belli başlı muhsullerimiz için de satış Belediye nakil vasıtalarının kooperatifleri ve birlikleri bundan sonra tecrube plakalarile teşkil edilmesi günün şehir içinde gezmeleri meselesidir. menolunmuştur. Bunun yerine Celal Bayar hükümetinin araba, otomobil ve kamyon gibi büyük bir itina ve pek etraflı vesuitin tecrübeleri için muhtelif olarak hazırlanmış olan yerlerde ayrı ayrı muayyen programmda Büyük önderin sahalar aynlacaktır. Tecrübeler işaret ettikleh umumi ve ancak bu sahalar içinde ahenkli kalkınmaya ait yapılabilecektir. beşaretlerin bir araya toplanmış olduğu anlaşılmaktadır. Tecrübe plakalan ynsak Çetinkayu köprüsü Bafra 5 (aa.) Bugün Kızılırmak üzerinde Nafıa Vekaletinin ikiyüzyirmi beş bin liraya yaptırdığı yedi gözlü 254 metro uzuntuğundaki Çetinkaya köprüsü Nafıa Vekaletini temsilen Ankaradan gelen Vekalet müsteşan Arif Baytınn riyasetindeki heyetle Vali, Tümen komutanı ve vilayet erkam ve binlerce halkm içten gelen coşkun tezahüratı arasında emsalsiz bir törenle işlemeye açıldı. Belediye reısi, Köprüler başmühendisi, Vali, Nafıa Müsteşan tarafından BOL ıl Nflul L KUTMAN Şarabavl 1 P • // II 8 I H H AT BOL N E Ş E
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle