Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 KASIM 1987 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 MUZIK FILIZ ALI HAYVANLAR ISMAÎL CÜLCEÇ .. PÖNUUMEZ ) BAK İDSO, üç Sovyet sanatçıyla Beethoven'ın Üçlü Konçertosunu seslendirdi Her konser bir kıuııar sayılır İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın Beethoven Haftası'ndaki aksamalar, şef Tadeusz Strugala ne kadar iyi bir müzisyen ve ne kadar usta bir şef olursa olsun, orkestramn az çalışmasından kaynaklanan aksamalardı. Gayet olumlu sonuç verecek bir konser, birkaç kişinin hatası yüzünden yara aldı. Viyana klasiklerinin, yani Haydn, Mozart ve Beethoven'ın müzikleri hata affetmez. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın genç, yetenekli ve sazını çok iyi çalan elemanlarından biri, Avrupa turnesi sırasında "Hocam, hep siz bizi eleştiriyorsunuz, biraz da biz sizi eleştireiim. Bazen orkestra için öyle kötü şeykr yazıyorsunuz ki, koaserlere gelen gençlerin hevesini kaçınyorsunuz" demiş ve beni suçluluk duygulanyla kıvrandınnıştı. Eleştiri yazmak, işte böyle ağır sonımluluklar yuklüyor insanın omuzlanna. Oysa, daha önce de çeşitli vesüelerle belirttiğim gibi, biz çoğu kez, istemesek de, ikili standart uygulamak zonında kalıyoruz eleştirilerimizde. Koşullann elverişsizliğini, yaşadığımız ortamın çarpıklıklarının doğal olarak sanat etkinliklerine yansıdığını göz önünde bulundurarak, olumsuzhıklan kimı kez göz ardı ediyor, kimi kez yumuşatarak aktarmaya özen gösteriyoruz. Bu kez de "yumuşaklıkla" ithatn edildiğimiz oluyor. Nitekim, 198788 konser mevsiminin ilk konserleri ve turneyle ilgili yazılan pek ballı börekli bulan okuyucular da az değil. 30 ekim cuma akşamı AKM'ye Beethoven'ın üçlü konçertosunu dinlemeye gelen bir okuyucunun tepkisi de şöyleydi: "Gazetedeki ovuciı yazılarınızı okuyup, arük bu konseri kaçırmayayun dedim. Gerçekten de konser ana baba gunüydu. Fakat solisller dışında konserierden hiç de memnun kalmadım. O üfleme çsigriann bati neydi öyle?" dedi. VAlUHi KİM KİME DUM DUMABEHIÇ 4K Behiç Ak yıllık izninin bir bölümünü kullandığından "KİM KİME OUM DUMA" bir süre yayımlanamayacaktır. P İ K N İ K PtY4LE M.4DRA HIZLI GAZETECİ \ECDET ŞEN POUNYAU ŞEF VE SOVYET SOÜSTLER İDSO, Beethoven'ın Üçlu Konçertosunu Polonyalı şef Tadeusz Strugala yönetimınde üç Sovyet solistie seslendirdi Kemancı Oleg Kagan, çellist Natalya Gutman ve pıyanist Vladimir Skanavı, Üçlu Konçertoyu kiasik stıl anlayışı ve muzıkal beraberlik ıçınde yorumladılar (Fttoftraf: Late Fllojlıı) öyle bir çağda yaşıyoruz ki, herhangi bir müziksever evinde ister radyodan, ister plak veya kasetten, dunyanın en iyi yorumlannı dinleyebiliyor. Konsere geldiğinde de, o evinde dinlediği kusursuz yorumu anyor doğal olarak. Oysa konser bir kumardır. Pek çok değişik etken, konserin akıbetini yönlendirir. Bir anlık dikkat dağüması yanlış nota calraaya, yanlış nota çalmak paniğe, panik elin ayağın iyice dolaşmasına yol açar. Müzik, toplu yapılan bir sanattır bildiğiniz gibi. Her müzisyen yarunda, önünde ya da arkasında oturan kişinin soluk almasından, sinirliliğinden, paniğinden, saniyelik "tereddüt"unden etkilenir \ e olumsuzluklar, aksilikler çorap sökuğu gibi birbirini izler. Yıl 1960, ya da 1961'di. Şimdi tam anımsayamıyorum. Sovyet piyanisti Sviatoslav Ricfater, ilk defa New York'ta konser verecekti. Sanatçı, Carnegie HalTdaki ilk resitalint Haydn'ın bir sonatıyla başladı. Salon hınca hınç doluydu. New Yorklu konser dinleyicisi, bu efsane piyanisti en sonunda canlı olarak karşısında bulmuştu. Richter, sonatın ikinci ağır tempolu bölümünde bir ezber hatası yaptı. Olmayacak bir hata. Devam edemedi, piyanodan kalktı, kulise gitti, notasını aldı, nota sehpasına koydu ve sonau sonuna kadar notayla çaldı. Richter'in, New York'taki resital dizisinin ilk ve son hatasıydı bu, ama dinleyenlerin belleklerine hiç silinmeyecek bir şekilde yer etmişti. Soğukkanlılık örnekleri de az değildir bu meslekte. Rahmetli piyanist Mithat Fenmen, Ankara'ya gelen yabana solistlere hep eşlik ederdi piyanoyla. Bu konserlerden birinde Fenmen'e sayfa çeviriyorken soliste dalmış, sayfayı çevirmeyi unutmuştum. Mithat Bey'in iki eli de meşgul olduğundan yapacak bir şeyi ycktu, çalmaya, daha doğrusu Beethoven'ın müziğine uygun bir şeyler yapmaya devam ederken, bana doğru eğilip, "Zarar yok, ama artık cevir şu sayfayı" diye fısıldamıştı da yerin dibine girmiştim. Viyana klasiklerinin, yani Haydn, Mozart ve Beethoven'ın müzikleri hata affetmez. Orkesıra gruplan arası ilişkiler çok berraktır. En ufak bir hata hemen sırıtıverir. Orkestra yazısında çalgılann birbirleriyle diyalogları, armonik ve ezgisel örgü içindeki alışverişleri, belli belirsiz bir aksamayı bile kaldırmayacak biçimde birbiriyle bağlantılıdır. Bu nedenle, ayrıntı çahşması hayati önem taşır bu eserlerde. Kararsızlık, ürkeklik gibi az çahşmadan kaynaklanan kusurlan hiç affetmez Viyana klasikleri. Uzun sözün kısası, İDSO'nun "Beethoven Haftası"ndaki aksamalar, şef Tadeusz Strugala ne kadar iyi bir müzisyen ve ne kadar usta bir şef olursa olsun, orkestramn az çalışmasından kaynaklanan aksamalardı. Gayet olumlu sonuç verecek bir konser, birkaç kişinin hatası yüzünden yara aldı bana soracak olursanız. Üç Sovyet sanatçı, kemancı Oleg Kagan, çellist Natalia Gutman ve piyanist Vladimir Skanavi, Beethoven'ın üçlü konçertosunu, kiasik stil anlayışı ve müzikal beraberlik içinde yorumladılar. Natalia Gutman'ın sanki çellosunun içinde bir mikrofon gizlenmişti. Öyle doyurucu, öyle güçlü ses çıkanyordu çalgısından. Oleg Kagan ise cüssesine kıyasla elinde küçücük kalan kemamndan, yine cüssesine göre inanılmaz incelikte ve yumusakhkta ton elde ediyordu. Üçlü konçertonun en gölgede kalmış çalgısı piyanodur. Eser her ne kadar piyanolu trio bicimindeyse de keman ve çello, piyanoya oranla daha solistik nitehkler taşır. İşte bu üç çalgı arasındaki gozle görunmeyen dengeyi de Vladimir Skanavi kurdu bu konserde. İLK ÇIK"|Ş/MIZ£>/. O ftâM "MTlV 0IR İUVA" ÖZlfMM JİNtJTtYOPU 0ENŞE OAW (um 0LDÜĞUM KlH) EN AOL "ÖZLEMIMİ" pi i &lP£BİUCe£MlZ 90 Bl iP, C AtiA KAPAe EUNı z; ÇİZGİLtK KÂMİL MASARACl Batı'da 400 yıllık, bizde henüz 40 yaşında Operaya radikal çözüm 4Q yıllık geçmişi olan operamızdan, Batıdaki 400 yıllık geleneğin birikimini beklemek haksızlık olur. Ancak 400 yıllık geleneği olan ülkelerde bile opera sanatını halka en iyi biçimde sunmak için uzman kadrolar aranıyorsa, bizlerin de bir an durup düşünmemizde yarar var. 18 Ekim 1987 tarihli Nokta dergisinde Engin ArAç imzasıyia "Opera Değil Opâre" başhklı bir yazı çıkmıştı. Hemen ardından kızılca kıyamet koptu. Ne var ki sözle kopan kıyametin yankıları basına pek yansımadı. Yazıda her ne kadar bazı doğru gözlemler yer alıyorduysa da üslubu, hırçın ve hakaretamiz bulmamak elde edğildi. Belki de yazar, bilhassa tepki almak, insanlan silkelemek için böyle tahrik edici bir üslup kullanmış olabilir. Ancak operanın sorunlannı çözebilmek, bu aşamada sadece radikal değişimlerle gerçekleşebilir. Aynı derginin 25 ekim sayısında opera konusundaki sorulan yanıtlayan Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşan Sayın Ertan CUeti ise radikal çözümlerden hiç söz etmiyor ve şimdilik alınan bazı aynntı çarelere değinmekle yetiniyordu. Opera sanatının Batı'da yaklaşık 400 yıllık bir geçmişi vardır. Türkiye'de ise opera 40 yaşını daha yeni geride bıraktı. Opera sanatı 400 yıldır çeşitli dönüşümlere uğramış, sürekli gelişmiş, yine de sanatların en kannaşıgı, en sonınlusu olmaya de vam etmekte. Dunyanın sayıh opera kumpanyalan artık tek bir yönetici tarafından değil, bir ekip tarafından yönetiliyor. Metropolitan Opera Kumpanyası'nın Mali ve Idari Müdürü Brnce Crawford deneyimli bir reklamcı örneğin. Met'in Müzik Direktörü James Levine ise Prodüksiyon Müdürü John Dexter ile birlikte operanın repertuannı saptamakla kalmıyor, aynı zamanda prodüksiyonlann rejisörlerini, sahne tasarımcılannı, solistleri seçiyor. Ama asıl görevi orkestrayı ve sahneyi yönetmek. Cravvford, Levine ve Derter üçlusune "troika"adını takmış New Yorklular. Met gibi bir opera kumpanyasının ilk ve en önemli sorunu en üst düzeyde artistlerle sahnelenecek operalann aynı zamanda gişede kazanç sağlaması. Masraflann astronomik boyutlara ulaşması nedeniyle Met'in bilet fıyatlannda korkunç yükseliş var. En pahalı bilet 95 dolar bu yıl örneğin. Met, gişeden kâr etmek için dunyanın en iyi şarkıcılannı, yıldızlan angaje etmek zonında. 198788 mevsimini Verdi'nin "Othello"su ile açan Met'in AĞAÇ YAŞKEN EĞİ1İR KEMAL GÖKHAN TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 1946 't>A BUSUN, UNESCO KU&ULMUŞnj. BİR.LEŞMlÇ MİLLETVEH. 'l'U E6İrİM, BlLIM {/E KJÜLTÛ/S. ORGANİZASYONU DUIZUMUNDAKJ OAISSCO, O SfWDA 2O ÜYE UUCEDEH OLUŞMAKmYDl. 8UNLAgOAN BİRİ PE TVRKİYB 'YPı VE KUIZUUlŞ YASAStNI 7~SMSİu:/MIZ HASAN ÂLl YÛCEL, 16 KASfMDA ı**2ALtyACAKTt(SAĞDA). ÇALfŞMALARlN ÖNEMLİ &SMI, PAR.İSTBKÎ HOTEL. MAJESTİK SALONLARlNDA SÛRDÜRÜLMÜÇT1J (SOL DA). A YNI BlNA , TT. DÜNYA SAVAŞI SlHASlNOA NAZİLBR. 'ıN GENEL KARAR.GAH(YPt'..UNESCO <U&UIMŞ YASASI 'N/N <S(&pN[>£, Bu OIS.GAMİZASyotJÜM TBMEL GÖK£l/fKjifJ,£Ğ/r/M/SİUlA 1/9 KÜLTÜR. YOLUYLA BA/Zfff YAYSINLAST7RMAK VE G£ Ç^EtXEŞTGM£K OLDUĞU BELieTlLİYORPU.. 4 Kasım YHDCZLAR METROPOÜTAII'OA Metropolitan Operası, kâr edebilmek için en büyük yıldızlan angaje etmek zorunda. Bunlardan biri de tenor Placido Domingo. solistleri tenor Placido Domingo ile soprano Kiri Te Kanawa. Met'te bu mevsim izlenecek ikinci yeni prodüksiyon olan Richard Strauss'un "Ariadne anf N«xos" operasında yine yıldızlar göz kamaştırıyor. Ariadne'de Jassye Nonnan, Kathleen Battle, Tatiana Troyanos ve Hermann Prey rol alıyor. Zeffirelli, PeterSelbr&,Otto Schenk ve Günlher SchneiderSiemssen ^bi rejisör ve sahne tasanmcılanna en az opera yıldızlan kadar yüksek ücretler ödeyen Melyönetimi çareyi, zengin Amerikalı ve Avrupahlan operaya çekmekte bulmuş. "Othello"nun galası sadece New York ve ABDnin değil, dünya s«syetesinin de katıldığı bir olay haline getirilerek, gala sonrası bir de şölen düzenlenmiş. Gala ve şölene katümak isteyenler 1000 dolar ödüyor. Bugün dünyada hiçbir opera kendi ana kadrosuyla yaşayamaz. Eğer yaşarım derse kendini aldatıyordur kuşkusuz. Operanın yaşaması demek, güzel prodüksiyonlar ortaya çıkannası, elinden geldiğince en iyi rejisör, en iyi sahne tasarımcısı ve en iyi şarkıcılan bir araya getirerek, seyirciyi operaya çekmesi demektir. Opera kumpanyası ister devlet desteğinde olsun, ister özel, ilk ve en önemli amacı seyirci çekmek olmalıdır. Kumpanya, bütçesini profesyonel yöneticilere emanet ederek, gereksiz harcamalar yerine "en kaliteli prodüksiyonlan nasıl gerçekleştiririm" kaygısını duymalıdır. 40 yıllık geçmişi olan operamızdan, 400 yıllık geleneğin birikimini, deneyimini beklemek haksızlık olur kanısındayım. Ancak 400 yülık geleneği olan ülkelerde bile, opera sanatını halka en iyi biçimde sunmak için uzman kadrolar aranıyorsa ve bu kadrolar kimi zaman opera ana kadrosu dışından sağlanıyorsa, bizlerin de bir an durup düşünmemizde yarar var. Operanın genel müzik direktörü hemen her ülkede, opera uzmanı orkestra şefleri arasından seçilir. Genel müzik direktörü bir prodüksiyon müdürü ile birlikte çalışır. Ikisi, birlikte saptadıklan repertuann gerektirdiği en iyi solistleri, rejisörleri ve sahne tasarımcısını angaje ederler. Ana kadrodaki solistler belirli prodüksiyonlar için elverişli değilse, başka opera kumpanyalanndan konuk sanatçılar davet edilir. Konunun uzmanlan bulunur, onlann bilgi ve görgulerinden yararlanılır. "BLzim kadromuz bu" deyip, değişik stillerdeki eserleri aynı sanatçılarla "uymasa da ben uydururum" kafasıyia sahneye sürmek, son aşamada yine operanın aleyhine işler, gişe zarar eder, zaten fazla meraklısı olmayan bu sanat türü giderek olan seyircisini de yitirir. Bu hafta ÎDSO'nun iki solisti var 67 Kasım 1987 ÎDSO konserlerini yine Polonyalı şef Tadeusz Strugala yönetecek. Konserin iki solisti var. Viyolacı Ersin Pamukçu, Jobann Sebastian Bachın en küçük oğlu Johann Chrisüan Bach'ın, aslı org için yazıldığı samlan viyola konçertosunu yorumlayacak. Johann Christian, babası 1750 yılında Leipzigde öldüğünde 15 yaşındaymış. Babasını kaybedince, Berlin'de Prusya Kralı Büyük Frederickin saray klavsencisi olan ağabeyi Carl Philipp Emmanuel Bach'ın yanına giden J. Chr. Bach, ondan klavsen çalma sanatının sırlarını öğrenmiş. 1754'te Italya'ya, Bologna'ya giderek donemin unlü müzik kuraması PadreMartini'den kontrpuan dersleri almış. Sonradan İtalya'da epey gezen, Milano, Torino ve Napoli'de bestelediği operalan sahneleme olanağı bulan J. Chr. Bach, serüvenci ruhunun çağrısma uyarak şansını Londra'da denemeye karar vermiş ve 1762'de İngiltere'ye ayak basmış. ttalyan stilinde bestelediği operalarla Londra'da büyük Un kazanan J. Chr. Bach'ın ayrıca senfonileri, konçertolan, oda müziği eserleri, keman, piyano ve başka çalgılar için sonatİan var. Konserin diğer solisti Mehveş Emeç, Mozart'ın KV467, 21 numaralı Piyano Koncertosu'nu yorumlayacak 67 kasım konserlerinde. Şef Tadeusz Strugala, programda daha önce ilan edilen Penderecki 2. Senfonisinin notalannı temin edemediğinden, bu konserde Sibelius'un 5. Senfonisı'nı yönetecek. UNESCO KURULUYORL 50 YIL ÖNCECumhuriyet 4 Kasım 1937 Odası'ndan mızıka ile hükümet meydamna getirilmiştir. Burada merasim yapılmış, Vali ve banka müdurleri ile enstitü direktörü ve büyük bir halk kütlesi bulunmuştur. Fabrikatorler namına Ali 19371987 Ferruh bir nutuk söyliyerek bu ihracatın dost memlekete yapılmasımn Bursa ve Türkiye için büyük bir sevinçle karşılanacağını bildirmişür. Öğrendiğimize göre tohumların kutusu İran'a 60 kuruşa satdmıştır. İlk ipekböceği tohumu Bursa 3 (Hususi muhabirimizden) Büyük Harbdenberi dış piyasalara gönderilemeyen iç maddelerimizden ipekböceği tohumu bugün ilk defa olarak komşu ve dost Iran 'a sevk edilmiştır. 35 bin kutu tohum 140 büyük sandık içine konulmuş ve bayraklarla süslü arabalara yüklenerek Ticaret MALtYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI GÜMRÜKLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ STAJYER GÜMRÜK KONTROLÖRLÜĞÜ GİRİŞ SINAVI Stajyer Gumrük Kontrolörlüğü giriş sınavı yazüı lcısraı 111213 Kasım 1987 tarihlerinde Ankara ve lstanbul'da yapılacaktır. 1 Gıriş sınavına kaıılabümek için isteklilerde, a Devleı Memurları Yasası'nın 48'inci maddesindeki niteliklere haız olmak, b. Sınav başlayacağı tarihle otuz yaşını doldurmamış olmak, c Siyasal bügiler, hukuk. ıklısat. işletme, ODTÜ, idari bilimler fakultelerinden ve diger ünıversıtelenn iklısadi ve ticari ilimler fakultelennden ve bu fakültelere eşıtliği Yök tarafuıdan kabul oluı.dn verlı ve yabancı fakülte ve yüksek okullardan birini bitirmış olmak, d Gumrük komrolörlüğünün gerektirdiği karalcter ve niteliklere haız olmak, sartlan aranmaktadır 2 Yazılı sınavı basan ile kazananlar ve haklarmda yapılacak soruşturmalar sonueu olumlu olanlar, Ankara'da sözlü sınava tabi tu;ulacaklardır. 3 Sınava gırmek ısıcyenlerin 27 Ekun 1987 günü mesaı saati bitimıne kadar Malıye ve Gumrük Bakanlığı GUmrük Kontrolörler Birım Yönetıcıliği (Ataıurk Bulvarı No: 66 Yenişehır/Ankara) adresıne baş\ jrmaları ve dılekçelerınde açık adresleri de belirtilerek, hangı şehırde sınava gırecekleri hususu ile birlikte aşağıda kayıtlı belgelerı eklemelen gerekmektedir Posta yolu ıle başvuracakların posudakı gecikmeleri göz önüne alınmayacaktır a. Nüfus cuzdanı aslı veya noterden onaylı örneğı, b. Kendi ef yazısı ile özgcçmiş biîdirimi, c. Askerlik görevıni yapugım veya smav tarihmde ertelenmiş bulunduğunu gösterir resmi belge, d Yükseköğrenim bitırme belgesı, dıploması veya noterden onaylı örnegi, e. Sağlık durumunun yurdun tıer yanında otuımaya ve yolculuk yapmaya elverişli olduğuna daır tam teşekküllü resmı hastaneden alınacak saglık kurulu raporu, (bu rapor yazılı ve sözlü sınavı kazanıldıktan sonra da verilebıur), f. g. h. bul), Doğruluk belgesi, (Cumhuriyet Savcılığı'ndan), Altı adet (4,5x6) boyutlannda vesıkalık fotoğraf, Yazılı sınava nerede gırmek ıstediklenni (Ankara veya İstanyabancı dillerıni dilekçelerinde belirteceklerdir. SOPRANO KİRİ TE KANAWA Metropolitan Operası, paıiak bir kadro sunabilmek amacıyla bu mevsimi Verdi'nin "Othello"sunda Yeni Zelandalı ünlü soprano Kiri Te Kanavva'ya yer vererek açö. 4. Girış sınavı konularıyla, gumrük kontrolörlüğü hakkında geniş bilgı almak isteyenler, Gumrük Kontrolörler Birim Yöhetıciligı'ne sahsen veya mektupla basvurabüecekleri gibi, İstanbul (Karaköy) ve Izmir'deki (Alsancak) Gumrük Konırolörleri'nden de aynı bilgilen alabilirler.