21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Sosyalist Işçi Partisi'nin siyasal yaşamdaki yerini almasıyla 1894'te çok partili sisteme geçişin nedeni, orantılı 'emsildir, diyebilecekken; bu ülkede orantılı temsilin uygulanmasına 1894'ten beş yıl sonra başlanması, seçim sistemi dışında bir başka etkenin işlediğine işaret etmektedir ki, bu sosyal bölünmelerdir. Aynı şekilde, Danimarka'da 1920"de orantılı temsilin kabulünden önce iktidar için yarışan dört; Norveç'te üç; imparatorluk Almanyası'nda altıon iki arasında değişen sayılarda partilerin bulunmasının da sosyal bölünmelerle açıklanması gerekmektedir (1). Bununla beraber, şu kadannı özellikle belirtmek gerekir ki, sadece seçim sistemine ya da sadece sosyal bölünme tiplerine dayanarak parti sistemlerinin oluşumunu açıklamak, bizi determinizm tuzağına düşürerek, eksik çözümlemeler yapmaya iter. Dolayısıyla, dikkat edilmesi gereken bir konu, sözgelimi seçim sistemini belirleyici olaraK aldığımızda, aynı seçim sisteminin farklı ülkelerde, hatta aynı ülkenin siyasal yaşamınm değişik dönemlerinde bile farklı etkilere sahip olabileceğidir. Örneğin, Türk siyasal hayatındaki gelişmelere şöyle bir göz attığımızda, bunu daha somui olarak görebiliriz. rülmesi beklenirdi. Buna karşıhk, sosyal bölünmelerin de parti sistemini belirlemede tek yönlü bir etkiyi icermediğini eklemeliyiz. Örneğin, yanşmacı sisteme geçildiğinden bu yana, sosyal bölünmelerin çok parti sistemine devamlı vücut vermesi gerekirken, bunun böyle olmadığı ortadadır. Bununla beraber, eğer seçmenlerin ideolojik kutuplaşmaları, sosyal bölünmelerin keskinliğinin önemli bir göstergesi ise; bu açıdan da bazı görgül kanıtlar parti sisteminin yeniden biçimlenmesinin seçmenlerin ideolojik kutuplaşmalanyla ilgili olmadığını göstermekdir (4). Bu noktadan hareketle, Türkiye'de parti sistemlerinin oluşumunda elitiçi catışma gibi bir ba^ka etkenin hem seçim sisteminden hem de sosyal bölünmelerden daha etkili işleyegeldiği söylenebilir (5). Nitekim, 1980 sonrası partileşme hareketlerinin gösterdiği özellikler, bu düşünceyi en azından gözlemsel olarak doğrular görünmektedir. 4 KASIM 1987 Seçim ve Parti Sistemleri öngörülecek bir seçim sistemiyle partilerin sayısını istikrarh bir hükümet doğurabilecek düzeyde tutmak teknik olarak mümkündür, denebilir. Fakat bu şekilde sağlanabilecek bir istikrar kısa dönemli olmaya mahkumdur. Çoğulcu demokrasi açısından önemli olan, toplumdaki sosyal bölünmeleri parlamentoya yansıtacak, dolayısıyla hemen hemen her kesime siyasal temsil olanağı sağlayabilecek bir seçim sistemine rağbet etmektir. Bu aynı zamanda siyasal istikrann uzun döneme yayılmasının da ön koşuludur. Doç. Dr. ALİ YAŞAR SARIBAY Uludağ Üniversitesi Seçim sistemleri Ue parti sistemleri arasmdaki ilişkinin çözümlenmesi, esasen şu iki etkiyi araştırmaya yönelik olmuştur: 1 Seçim sisteminin partilerin sayısı üzerindeki etkisi ve bu yoldan, 2Seçim sisteminin ülkenin siyasal istikran üzerindeki etkisi. çek bir sosyolojik kanuna en yaklaşanı" diye tanımlanmıştır. Uzun bir süre ilgili yazındaki tarüşmalar, daha çok Duverger'nin söz konusu genellemeleri çeyresinde olmuş; parti sistemlerini seçim sistemleri dışında biçimlendirmesi olası etkenler üzerinde pek dunılmamıstır. Ancak son yülarda, seçim sistemini parti sisteminin biçimlenmesinde "neden" değil "sonuç" olarak gören çaüşmalar artmaya başlamıştır. Bu çalışmalar, siyasal partileri ve parti sistemlerini tarihsel ve toplumsal etkenlerin ortaya çıkardığı ve biçimlendirdiği olgular olarak gören çalışmalardır. Buna göre, partileri doğurmada ve parti sistemlerini biçimlendirmede temel nedensel etken, toplumun sosyal bölünme tipleridir. özellikle S.M. Lipset ve S. Rokkan'ın beraber kaleme aldıklan bir yazıyla etki alanı kazanan bu yaklaşım, daha çok Kuzey ve Batı Avrupa toplumlarırun siyasal gelişmelerini modelleştirmeyi amaçlayarak; bu toplumlann esasen çoğulcu bir siyasal sisteme ve o arada çok partili rejimlere sahip olmalarını, yapılanndaki çok sayıda bölünme tiplerinin varlığıyla açıklamıştır. Şüphesiz, bu açıklama, Duverger'nin çok partili sıstemin oluşumunda orantılı temsili nedensel etken gören tezinin genelleştirilemeyeceğini de göstermiştir. Nitekim Duverger'nin tezinden hareketle Belçika'da Katolik ve Iiberal partiler yanında Uçüncü bir parti olarak İLHAN SELÇUK Sonuç Sonuç olarak, öngörülecek bir seçim sistemiyle partilerin sayısını istikrarh bir hükümet doğurabilecek düzeyde tutmak teknik olarak mümkündür, denebilir. Fakat bu şekilde sağlanabilecek bir istikrar kısa dönemli olmaya mahkumdur. Çoğulcu demokrasi açısından önemli olan, toplumdaki sosyal bölünmeleri parlamentoya yansıtacak, dolayısıyla hemen hemen her kesime siyasal temsil olanağı sağlayabilecek bir seçim sistemine rağbet etmektir. Bu aynı zamanda siyasal istikrann uzun döneme yayılmasının da ön koşuludur. Çünkü özellikle ülkemizde yaşanan olaylar göstermektedir ki, istikrarsızlık çoğulcu şekilde temsil edilmekten değil, edilememekten doğmaktadır. (1) BK., V. Bogdanor D.Bullef (Ed)., Ekctoral Systems »nd their Poliıical CoaseqiKnccs, Cambridge, 1983, s.255. (2) E. Özbudun, "The Tlırkish Party System: Institutionalization, Polarizatıoa, and Fragmcntaıion", Mktdk Easlerluı Stodks. 17 (1981), s.259. (3) Ayıu makmk, s.228232. (4) Ü. Erguder, "Türkiye'de Degişen Stçmen Davramşı Görflntuleri", E. Kalaycıoğlu A.Y.Sanbay (Ed.) Tutk Siyasal Hayatıaıa Gclçimi. Istanbul. 1986, s.355. (5) Aynı kanı ıçınbk., Ergüder, «yıtı yerfe; S.Sayan, "The Turkish Pany System in Transıtkm", G o n ı n a l and Opposition, 13 (1978), s.40. Seçim ve parti sistemi ilişkisi Siyaset bilimi yaamnda (literatüründe) M. Duverger'nin Siyasal Partiler adlı klasikleşmiş olan çalışmasından önce, seçim sistemleriyle parti sistemleri arasmdaki ilişkiyi araştırmada, orantılı temsilin istisnasız şekilde istikrarsız hükümetlere ve uç siyasal akımlara yol açtığı; çoğunluk usulünün ise, demokratik değerlerin korunmasında güvence teşkil ettiği adeta yaygın bir anlayıştı. Şüphesiz, sorunun bu şekilde ele almışı, seçim sisteminin parti sistemini ve dolayısıyla hükümetin istikrannı belirleyen tek nedensel etken olarak kabulünü de içermekteydi. Duverger ise, anılan çahsmasında meseleye daha değisik bir açıdan ve teknik olarak bakmış; hangi seçim sistemi tipinin hangi parti sistemi tipini belirlediği konusu üzerinde durmuştur. Ona göre, tek turlu çoğunluk usulü iki parti sistemini; iki turlu çoğunluk usulü veya orantılı temsil çok parti sistemini teşvik edici yönde çalışagelmiştir. Hatta, bu genellemelerden birincisi kitapta belirtilmiş bütün hipotezler arasında "ger Ülkemizdeki durum Türkiye'de tek turlu listeli çoğunluk sisteminin uygulandığı 19501960 döneminde iki parti sistemi biçimi işlemiştir (2). 19611965; 19651973; 19731977; 19771980 dönemlerinde D'Hondt usulü orantılı temsil uygulanmasına karşın, parti sistemleri tipi bu dönemlerde ılımlı çoğulcu (19611965); hâkim parti (19651973); ılımlı çoğulcu (19731977); sınırlı çoğulcu (19771980) şeklinde işlemiştir (3). 19831987 döneminin ise, çift barajh orantılı temsil sistemi eşliğuıde egemen parti sistemi şeklinde bir işleyişi içerdiği söylenebilir. Bu gözlemler göstermektedir ki, Türkiye'de seçim sistemleriyle parti sistemleri arasında tek yönlü bir nedensel üişkiden söz etmek zordur. Eğer tersi geçerli olsaydı, her şeyden önce, örneğin (19611965) döneminde seçim sisteminin çok parti sistemini doğurması gerekir ya da bu dönemde var olan parti sistemi tipinin öteki dönemlerde de gö 4 basısı çıktı 1000 Lira (KDV içihde) Çağdaş Yayınları, Turkocağı Cad. 39/41 Cağaloğluİstanbul Sevgili Yeğenim OKTAY AKRAI. EVET/HAYIR Bektaşi'nin Dedikleri... OKÜRLARDAN Turan Emeksiz için... Cumhuriyet'in 11.9.1987 günlü saymnda (OKÜRLARDAN) sutununda "Turan Emeksiz büstleri onanlmalı" başltkh bir okur mektubu yayımlandı. Sayın Atila Akmay, 27 Mayts 1960 öncesi şehidi Turan Emeksiz büstlerinin günümüzdeki görünümünü dile getiriyor; ilgisizlikten ve bakımsızlığından yakınıyor... Bu konuda ne söylense ne yazılsa azdır ve sonuç yoktur. Çünkü hiçbir yetkili ilgi göstermiyor ya da gösteremiyor. Belki de bu, 27 Mayıs'a yönelik bir tür öç alma (intikam) biçiminden kaynaklanmaktadır. Ama tarihin tanıkhğı, gerçekleri gelecek kuşaklara aktarır, duyuntr. Yakınma konusu olan duruma ilişkin başkalan da yazdılar. Belki yaran olur diye (12 Eylül 1980'den sonra), Cumhuriyet İn 19.3.1981 günlü saymnda "Bir Yapı, Bir Andaç Köşe"; 23.7.1981'de "Yine O Köşe" başlıklı iki yazım yayımlandı. tlgili ve yetkililerden eskilerin deyimiyle ne bir ses ne de bir nefes! Cağaloğlu 'nda (Eminönü eski Halkevi binası bitişiğinde) Turan Emeksiz büstünün bulunduğu köşe yıllardır bakımsız, kirli; temizlik işçilerinin teneke ve süpürgelerinin bırakıldığı karanlık bir yerdir. Yıldönümlerinde bile gece ışıklandınlmaz. Arka planda, mozaik bir panoda A TA 'nın bir maskı vardır. Bu görünümüyle orası, anılan ve anlamı bilinen bir andaç köşesidir. Ancak 12 Mart 1971 'den hemen sonra bitişikteki Milli Türk Talebe Birliği binası mühürlenmişse de binaya giriş için sözü edilen andaç köşeden bir gecede küçük bir kapı açılmış ve o köşenln yazgısı o günlerden sonra değişmiş, bakunsızlığa terk edilmiştü. Öyle ki; bir vakıf kurularak A TA 'nın maskı üstüne boydan boya büyük bir levha yerleştirilmiştir. O günden bugüne dek levha oradadır: "Fatih Gençlik Vakfı. Kuruluş Tarihi: 21 Haziran 1971". Cağaloğlu 'ndaki sözü edilen ve öyküsü bilinen bu binanın ve köşenin önünden her gün onbinlerce yurttaş geçmekte artık kime ait olduğu anlaşümayan büste, A TA 'nın tozlanmış, kirlenmiş maskına anlamsızca, ya da yakın geçmişi iyi bilenlerin buruk duygulanyla bakılmaktadır. Bundan böyle ilgi, bakım ve onarım dilemek boştur. Andaca saygı yitirilmiştir. Saygı ve değer tarih sayfalarındadır. tlgili ve yetkililerden son ricamız, mask Ue büstün oradan alınıp bir depoya konulması ve o köşenin vakıf mütevelUlerine (bitişikteki dini eserler matbaasına) tesiim edilmesidir. Böyıece hiç değilse o köşenin savsaklanan bakımı, temizliği sağlanmış olacak tır. Kafaların içi onanlmadıkça büstlerin, anıtlann onarımı yararh olamaz. KEMAL ÜSTÜN Moda Cad. Sivastopol Sokak, 5/20 KadıköytSTANBUL davranışlanmızla, bu kötülüğü uygun görmediğimizi belli etmeliyiz. Göz göre göre, bile bile bir kötülüğü onaylamak, bir yerde o kötülüğe katıbnak sayümaz mı? İyi yetişmiş, bilinçli yurttaşlardan oluşan bir toplumda, kolay kolay bir yanlışhk, bir kötülük yapüamaz. Zaten toplumun saygın ve ağır baskısı, bu gibi davranışlara meydan vermeyecek kadar güçlüdür. Çok kez kötülükler, sinsice yapıür. Herkes bilmeüdir ki, bugün başkasına yapılan bir kötülük, yarın sıra gelir hepimize de yapılabilir. Kötü kişi önce toplum tarafmdan <ezalandırümaudır ki, cesaret bulamasın. Böyle yüksek toplumlarda zaten mükemmel işleyen, bireyi eğitenöğreten kuruluşlar vardır. iyi yurttaş yetiştirmek yolunda, tüm kurumların işbirliği edip, elele vermeleri en doğal görevleri sayılmahdır. Bizde genellikle kötü bir alışkanlık, kötü bir düşünce vardır, bir şer sahibi, bir suç işleyerek hapisaneye girip çıktı mı, o kişi adeta kahramanlaştınlır, ona bir paye verilir. O kişi kabadayı olur, yiğit olur!.. Bu kez ondan korkulmaya, çekinilmeye başlanıltr. O kişi de bu avantajlı durumunu kötüye kulkmır dunır. Kötülük, daima herkese, yapana bile kötü sonuçlar doğurur. SABAHATTtN KÖMÜRCÜOĞLU Kaptanarif Sk. No. 30/8 Suadiye/tst. AYDIN EROL'a Gülegüle AYDIN'cık Geçmişten geleceğe Ölümlü bir yaşamdan ölümsüzlüğe Hepimize örnek bir Delikanlı gibi Gülegüle Dr. Memduh EREN Güneş EREN Bektaşi fıkralan, Nasrettin Hoca öyküleri gibi halkımızın dilinde dolaşır. Bektaşi, halktan biridir, sevimli bir kişiliktir. islamlığı kendine göre yorumlayan Hacı Bektaşi Veli'nin yolundan gidenlere bu ad verilir. Şair Ali Püsküllüoğlu Bektaşi fıkralannı şiir diliyle yeniden yazmış, bir kitapta toplamış. unsözde diyor ki: "Bektaşüor Tannya, tapınmayia değil sevgi Ue erişilir görüşündetSr. Dinsel kuraMarm kknHerini kab bdurtar, onlara ve boş inançlara us yoluyla karşı çıkarlar. Aydın, uyanık, bilge ve nüktecidirler... FıkraJannda Bektaşi, uscu, hoşgörülü, özgür düşünceli, sevecendir. Dine ve Tann'ya inanır, ancak bu iki kavramı kendi amaçia/ı, çıkartarı için kullananlan, yobazlan iğneter; iğneteri acrtKi değildir, düşundürücudur. GüüJmsetir kişiyi, daha bir hoşgörülü olmaya yöneitir" Püsküllüoğlu bu fıkralan güncelleştirmemiş, 'biçimsel yönden' kendince bir şeyier katmış, bu fıkralar şiirieşmiş, böylece daha rahat okunur, akılda kalır bir nitelik kazanmış. "Ramazan yaklaşırken Takılmışlar Bektaşiye Oruç tutacak mısın • Erenler? diye Bektaşi, soluk almaksızın yanıtianvş hemen • hele bir düşüneyim de Bayrama değin." Bektaşilere bağnaz kafalılar, dinsiz imansız diye bakarlar. oysa Bektaşi 'insan'ca bir tutumla bağlıdır dinine, imanına... Gösterişli davranışlardan uzaktır, içtenliklidir. Ne kendi, ne başkalannı, ne de Tann'yı kandırmaya çalışır. Neyse odur. Göründüğü gibidir. Püsküllüoğlu'nun kitabında birbirinden anlamlı fıkraşiirier var. İşte "Alınyazısı": "Bir sdyleşide Densizin biri, düşünmüş Düşunulmeyecek bir şeyi • 'Acaba' demiş 'Kimbilir Nasıldır • Tann'nın e/ yazısı' 'Ben biliyorum' demiş • Bektaşi 'öyle Sandığınız gibi Pek güzet değildir 'Nerden biliyorsun' deyince de onlar Bizimkini basmış bir efkâr Ve iç çekmiş "Biliyprum" demiş, • 'BHiyorum dostlar, • Biliyorum hem de çok iyi." Üstelemişler: "Baba eren söyle, nerden?' Bizimki iç çekmiş yine Derinden derinden: • 'Nerden olacak, a canlar Alnımın yazısından." Bektaşi içkiyi sever, içmeyi sever. İki yuzlülüğü sevmez. Yobaziıgı, bağnazlıgı sevmez. Dinsel duygulan kendi çıkartarı için kullananlara kızar. Kızgınlığını ise ince nüktelerle belirtir. İşte bunlardan biri: "Bir varsıl evinde Yanmiş içilmiş akşam vakti Söz sözü açmış • Konuşulmuş Eskiden yeniden Gelmiş yatsı saati Ve kalkıp namaza durulmuş hep birtikte Bizim Bektaşi ise • Büzulüp kalmış bir kıytda Sona erince namaz Takılmışlar ona' 'Erenler Demek bilmiyorsun Namaz kAmayı' falan filan diye Bu sözier üzerine Bektaşi alınmış Kalkıp bir namaz kılmış • Yolu yordamıyla Hem de. Herkes beğenmiş, uvmüş onu Böylesine • Yolunda yordamında kıldtğı için Namazı Bektaşi 'Ohooo' demiş 'Bu abdestsiz kılındı • Abdestlisini görseniz bir de • Parmağınız ağzınızda kaJırdı.' İşte böyle biridir Bektaşi. Simge bir kişidir. Bilmem bütün Bektaşiler böyle midir? Vbksa belirti bir Bektaşi'nin yaydığı, söylediği, yazdığı güzel, ince öyküler midir bunlar? Yıllar, yüzyıllar boyu halkın arasında dolaşıp duran, ibret verici öyküler olarak dilden dile gezen bu fıkralarda 'Bektaşi' tıpkı Nasrettin Hoca gibi etten kemikten bir 'insan' olarak karşımıza çıkıyor. Bektaşi öykülerinde namaz, oruç, ezan konulan baş yerleri alır. ama bunlarda dinsel törelerie eğienmek yoktur, bu töreleri kendi çıkarlarını korumak, çevrelerine dindar görünerek kandırmak isteyenler iğnelenir, alaya alınır. İşte oruç konusuyla ilgili bir fıkra: "Oruç yediği için Çekmediği kalmamış yobazlardan Bizim Bektaşi'nin Bir gün yine Oruç yedi diye • Çekmişler karakola Aç susuz • Bekletmişler iki gün iki gece Ve salıvermişler Ertesi sabah Bektaşi Karakolun önünde güneşe karşı Aç karnına • Tatlı tatlı Gerinirken kulak misafiri • Olmuş • İki kişiye "Kaza oldu, orucumu İki gün tutamadım, kaçırdırrf diye Yakınıyormuş birisi • ötekine. Bektaşi duyunca bunu Vaklaşmış onlara bağırmış öfkeyle 'Efendi efendi' demiş 'Sıkı tut bir daha Kaçırdığm oruçlar İki gün iki gece Anamı ağlattı şu karakolda" Ali Püsküllüoğlu'nun Cem Yayınlan'nda çıkan 'Bektaşi' başlıklı kitabından son bir alıntıyı da birlikte okumak istiyorum: "Nasıl olmuşsa olmuş Devenin biri Camiye dalmış • Bekçi Geçirip eline bir scpa Uzaklaştırmak istemiş Deveyi, Vura vura. Deve çarpmış kandillere Kaçmak isterken • Kandiller şangur şungur duşmüş • Vfere çakılmış Daha bir sopa çekmiş deveye, bekçi 0 sıra Bektaşi Uzatmış boynunu • Kapıdan Durum böyle, bakmış ki. 'Be yahu, vurma Hayvandır o, ne bilsin' demiş 'Girer mi aklı olsa Camiye?' Ve eklemiş 'Bak ben Bunca yıl hiç girdim mi?'" tyiliğin erdemine sığınmak Konuşuyorduk, ' 'A Idırma'' dedi; "toplumda rahat etmek istersen, bir gözün kör, bir kulağın da sağır olmalı?" Bu sözün üzerinde düşünmeye başladım. Dostum, yaygın, edilgen bir davranış şeklinden söz ediyordu. Yani, yanuşlıklan görmemiş, kötülükleri işitmemiş olacaksın. Bunlar sana yapılıyorsa da ses çıkarmayacaksın... Kötülükleri görüp, görmemezlikten, isitip, işitmemezlikten gelelim, o zaman meydan kötülere kalmayacak mı? Meydanı boş bulan şer sahipleri, neler yapmazlar ki... Böylece dünya kötülüğe kesmez mi? Hem Tann, bize iki gözü, iki kulağı neden vermiş ki, daha iyi görmek, daha iyi işitmek için değil mi? sanılmasın ki, görmemek, duymamak insanı rahata kavuşturur. Bir kötülüğü görmemek, ona karşı tepki göstermemek, belki o anda başımıza gelecek olan belalan bir ansavuşturabilir. Ama sonunda daha büyük tehlikelerin yaratılmasına da meydan vermiş olmaz mıyız? tyi bir yurttaşın görevlerinden biri de, kötülükleri önlemek, haksızlıklara karşı çıkmak değil midir? Bazı haüerde kötülüklere açıkça karşı çıkamazsak bile, hiç değilse, Ttm {6k&ilik. fltffor modern eğitim tesisleri a.ş. MET AKarelter Acacıiâtıf SOK 1 I MaçKalST Tel 160 22 61"61 61 96'60 37 79 GALERİ FİKRET . KOLVERDI MMTSUEMSI PERA 1469738 TEM SANAT 6ALERİSİ FUAT ACAROĞLU 328 Kasım 1987 AudıoVısuol tamtım 17.30 Pazardıs.ndohergünll 001900 Kuyuluboston Sok 44/2 Nışantaşı Tel. 147 08 99 147 97 56 Resım Sergısı 23Ekim11Kasım Hysrev Goede Cad 126 Te$vıkıye Meydanı Istanbul leı: 141 27 11 PARIS DONEMI De<.enler 9 Ekım18 Ekim Poıireler 19 Ekim28 Ekim Yaclıbo\alar 30 Ekim9 Kasım Orıaim. hkele Sokak \<> } AVNI ARBAS AQTİ&\N # OZDEN AKBAŞOĞLU Resım Sergısı 12 Ekım12 Kasım Maçka Spor Cad. Ho.130/3 16044 28 PazatlesıCuma kapalıdır T.C. MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI GELİRLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ STAJYER GELİRLER KONTROLÖRLÜĞÜ GİRİŞ SINAVI Maliye ve Gümrük Bakanhgı Gelirler Genel MüdürlüğU'nce 9, 10. 11 Arahk 1987 tarihlerinde saat 9.00'da başlamak üzere Ankara, tstanbul ve lzmir'de stajyer gelirler konlrolörluğü giriş smavı açılacâktır. Smavı kazananlar, üç yıllık staj dönemi sonunda yapılacak "yeterlik sınavı"nı da kazandıklan takdirde, gelirler komrolörü olarak göreve devam edeceklerdir. Sınava katılabilmek için: a) Devlet Memurlan Kanunu'nun 48'inci maddesindeki niteliklere sahip olmak; b) 1.1.1987 tarihi itibariyle 30 yaşmı doldurmamış olmak; c) Siyasal bügiler, iktisat, işletme, hukuk, iktisadi ve idari bilimler fakültelerini (YÖK teşkilatı hakkındaki 41 sayılı kanun hukmündeki kararname ile fakulteye dönuşıürülen iktisadi ve ticari ilimler akademilerinden mezun olanlar dahil) veya yukanda isimleri sayılanların benzerleri ile bunlara YÖK Başkanlığı'nca denkliği kabul edilen ülkemizdeki ve yabancı ülkelerdeki fakülte ve yüksek okulların birini bitirmiş olmak gerekir. Istekliler, sınav için gerekli belgeler ile sınav konulannı belirten "sınav broşüriT'nü, Gelirler Genel Müdürlüğü Gelirler Kontrolörleri, Sanayi Cad. Alsançak lşhanı Kat: 5 Ulus / ANKARA adresinden veya Gelirler Kontrolörleri Ankara, Istanbul, lzmir ve Adana grup başkanlıkları ile Ankara'daki Gelirler Kontrolörleri Eğitim Grup Başkanlığı'ndan sağla\abılirler. Başvurulann, en geç 20 Kasım 1987 Cuma günü mesai bitimine kadar yukanda helırtilen adrese gerekli belgeler ile birlikte yapılması veya posta ile gönderilmesi (postadaki gecikmeler kabul edilmez) gerekmekıedir. tlan olunur. ,' Basm: 32408 CUMALI SANAT GALERISI Vakko Sanat Galerileri Sunar 330 Kasım 1987 Vakko/Ankara Sabrı Berkel özgün Baskı Sergisı 1931 1985 Dönemi Resım Sergısı Ali A. ÇELEBİ 9 UMTMlfitt lanak Resim Sergisi 4 • 21 Kasım » ZEHRA SAY 24 EKİM12 KASIM Şakayık Sok No 45.Teşvıkıye Tel 148 31 65 Galerı hergun 11 0019 00 Pazar gunlen 11 0014 00 arası acktır Vakko/lzmir İbrahim Çittçioğlu Resim Sergisi GALERİ LEBRİZ Sevinç A L T A N Resım Sergısı 20 Ekim11 Kasım EylamCad 16Açıkhava Apt Nışantaşı 140 22 82 14109 84 Ktş donemı atelye çalışmalarımız başlamıştır Vakko/Beyoğlu Hayati Misman Resim Sergisi SANAT MERKEZİ • Gıtar • Pıano • Org • Davul • Bağlama • Armonı • Solfe) Şt^ı. AbKteı Humyet Cod 220 5 fe( 148 63 16 Sergi Duyurulorınız İçin 1469738' AYDIN EROL Seni ve mücadeleni unutmayacağız. Stockholm Dayanışma Derneği Kardeşimiz AYDEV EROL'u Yüreğimizin en derinliklerine gömdük. BİZİMLE BİRLİKTE YAŞAYACAK... T Ü L İ N ve DÖRTLÜSU Yaşamın ve mücadelen onurumuzdur. Unutulmayacaksın. AYDIN EROL BAŞSAĞLIĞI Can yoldaşumz HAKKI ZABCI Tahsin Ünüvar Baki Duyarlar İlkin Deniz Cem Aksel Yıldızposta CoMti Ayyıltlız Patajt Üsfü Gayntfpa Uh 167 13 12 1727 yaşlannda bayanlar Ingiltere'de çocuğa bak, karşılığında Ingilizce öğren. 158 53 42 Amerikan Kolej mezunundan Ingilizce ders verilir. 572 01 28 GAZETECİLER SOSYAL HİZMETLER VE EMEKLİLİK VAKFI BAŞKANLIĞI'NDAN Vakfımızın üç yılda bir yapılması gereken olağan Genel Kurul Toplantısı, 25 Kasım 1987 Çarsamba günü, Cagaloglu'nda Gazeteciler Cemiyeti Basın Sarayında Burhan Felek Konferans Salonunda saat 10.00'da yapılacaklır. llk toplantıda çoğunluk sağlanamazsa 2 Aralık 1987 Çarsamba günü aynı yerde aynı saatte Genel Kurul toplanacak ve gelenlerle yetinilerek gündemini karara bağlayacaktır. GÜNDEM: 1 Baskanhk Divanı Seçimi, 2 YOnetim Kurulu ve Denetçiler Kurulu raporunun okunması ve görüşme açılması, 3 Yönetim Kurulu ve Denetçiler Kurulu'nun aklanması, 4 Yeni dönem için yönetim kurulu ve denetçiler kurulunun asıl ve yedek üyelerinin seçimi, 5 Dilekler. MUSTAFA KORKMAZ elim bir trafik kazası sonucu onurlu yajamıru yıtirdi. Ailesine ve dostlanna bajsağlıgı dileriz. SOMALI ARKADAŞLARI ADINA HASAN ALİ GÖÇER SATILIK MtNİBÜS Sahibinden FORDTRANSİT çift teker, 15 kişilik, sıfırda 172 28 84 172 28 85 FOTOĞRAF MAKİNESİ Mino!ta7000 525.000. TL. 556 04 43 KUMRU, ÜNYE, AYBASTI VE FATSA'DAN ARKADAŞLARI ADINA ME7İN DOĞAN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle