22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HAVA DURUMU IHeteorotoji Genel Muduriuğü'nden alınan bilgiye göre, yurdun baü kesimleri parçalı çok bulutkı Marmara, Ege, Batı Akdeniz ve iç Anadolu'nun batısı yajrnuriu Meto yerler az bulutkj yurdun iç ve doju kesmleri sabah saatlerinde yoflun oimak uzere sıslı geçecek N M SICAKUĞI: Yajış afcm yerierde biraz azalacak. ötekj yenerde önemlı bır d e f ö M k olmayacak. RÜZGÂR: Yurdun kuaybat kesîmlennöe kuzey, ötekı keanHerinde ise güney vc bad yönferden hafff. ansıra orta kuvvette esecek. Denizferte, Batı Karadeniz, Marmara ve Egrtto yıkJız, Doğu Karadeniz ve Akdene"de günbadsı ve lodostan 35 kuvve Mana 26° 10° DıyartakK Adapaarı 19° 10» Edırne Adryaman 22° 8°Emncan 16° 2°£raınım Afyon 4° 14°Eskişehir AJrı 16° 3°Gazantep Antara 24° 13° öresun Antakya Antalya B 24° M ° Gümüştane A Artviı 19° 7°Hakl<âri /ytın 22°10°lsparB 15° 7°isaı*ul Balılesir 18" 4°tanit Bileah 17° 2°Kare Bingöl BıBıs I 18° 2°Kayseri Bolu i 15° 7°Kirklaret Burea ÇanaMaJe i 18° 11° Konya Cofum I 17° 2°Kütahya Dentüı • 20° 8°Malatya 20° 2°Manisa 20° 12° K Maraş 12»4° Merem 0 16° 0°Muş 21° 6°Ni8de 18° 12° Ordu 15°1° Rıze 16° 2°Samsun 17° 0°Siin 18° 11° Süıop 20°10°Sıvas 2° 12°Tekintağ 12° 1° Trabzon 17° 0°Tgnce* 18° 12° Uşak 15° 1°Van 16° 2°VtE3al 16° 0°ZoogukJak HABERLERİN DEVAMI TÜRKİYE'DE BUGÜN DUNYA'DA 3UGUN Amsfcfdam B 12° Amman B 19° Aöna Y 18° Bağdat A 26° Barcelona A 14° Y 10° Basel Bdgrai B 9" Bnün B 11° Bufvi B 12° Brüksel B 12° Budapeşte Y 8° Cenevre B 10° Cezayir B 20° Cidde A 18° Oubayi A 22° Frankfurt B 10° Gime A 26° Hesnkı Y 6° Kahire A 21° Ko(*.>hag B 9° KOn S 10° leftass A 25° Leningrad Y 4° Londra A 12° A 15° Madnd MiUno B 14° Montreal A 3° Moskova K 2° Murah B 10° New YotH B 14° Oslo B 6° Paris A 14° Y 8° ftyad A 26° Roma B 17° Sofya Y 14° Y 14° Sam Tel Avıv A 29° A 20° Tunus Y 9° Varşova Vcnafik B 16° Vıyana B 9° VVashıngtooA 3° Zuntı B 14° 18 KASIM 1987 POLİTİKA VE 0TESİ MF.HMFn KEMAL Her iki darbede de yıkılan Süleyman Demirel nedense hiç üstüne almaz; şöyle der: "Aslında askeri mudahaleler bize karşı yapılmış değildir. 1971 ve 1980'deki mudahaleler. Biz bu mudahaleler sırasında, ister istemez bulunduğumuz mevki gereği olaya muhatap olduk. 1980 müdahalesinin beyannamesine bakarsanız, herkes kötülenmiş, hükümet kötülenmemiştir. Çünkü hükümetin bir kusuru yok." Bir Adım Daha unde. saatte 1021 öem mılı h d a esecek. DENİ2: Mutedil dalflaiı ofcıp, göruŞ uzaMıj)ı 10 km. yağış amnda 35 km. dolaymda bulunacak. Van gulünde hava az bulutlu ve sislî geçecek. Ruzgâr güney ve batı yönletden hafif, arasıra orta kuvvette esecek. Gul mutedil oalgalı oiup. göruş uzaklığı 10 km., sis anında5 km'nin attırtda bulunacak A aç* B bukıtu K «ark S asi Y yaOmırtı Sorguları aynalı odada sürüyor ANKARA (Cumhuriyel Burosu) Siyasi polis tarafından Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde gözaltına alınan TKP Genel Sekreteri Nabi Yağa (Haydar Kutlu) ile TİP Genel Sekreteri Nihat Sargm'ın sorgulamalan sürüyor. Emniyet Müdürlüğü'nün 6. katındaki Siyasi Şube'deki sorgulannda Kutlu ve Sargın'ın Türkiye'ye legal parti çausmalan için geldiklerini, herhangi bir şekilde İIlegal faaliyet içinde olmayı araaçlamadıklaruu, bu yönde tüzük hazırlıklannın sürdüğunü, tüzüklerinin de bunu öngördüğünü söyledikleri kaydedildi. Yağcı ve Sargın'ın avukatlan, müvekkillerinin gözaltına alınış biçimini elestirerek "Gözaltına ahnma biçimi, uygarca ve insani ölçülere nygun gerçekleşmemiştir" dediler. Fransız Komünist parlamenter Charies Ledennann, Adalet Bakanı Halil Ertem ile görüşmeye gittiklerini, Bakanın kendilerini "yargıya iotikal etmiş bir konuds görüşemeyecegi" gerekçesiyle kabul etmediğini belirtti. Kutlu ve Sargın'ın avukatlan, avukat Ersen Şansal'm bir basın toplan tısı düzenleyerek müvekkilleriyle ilgili soruşturma konusunda açıklamalarda bulundular. Ankara ve lstanbul Barolan'na bağh 32 avukatın birlikte hazırladıklan ve Veli Devecioglu tarafından okunan basın açıklamasında Sargın ve Kutlu'nun yasal nedenleri olmadjğı halde havaalanında iken gözaltına alındığı, gözaltına alınma biçiminin uygarca ve insani ölçülere uygun gerçekleşmediğı DGM savcısımn bizzat el koyarak başlattığı sorusturmayı polise devrettiği bunu ise hukukçuJar olarak anlamakta güçlük çektikleri belirtildi ve özetle şöyle denildi: "Ğdişmelerden icsan haklan, taukuk devieti ve hukukun üstünlügü ilkderi karşısında müvekkilleriraiz ve ölkemiz demokrasisinin gelecegi adına kaygı duyuyoruz. Kuşkusuz hukuk dışı her türlü gelişmcnin yasal ve siyasal soramlulugu hiikiimele aittir. Önemle beliriemeliyiz ki, savunma hakkının dokunulmazlığı, adil, demokratik ve açık yargılama ilkeleri özenle konınmalıdır." Fransız parlamenter Charles Ledermann ile Ingiliz hukukçu John Bowden, dün sabah saat 10.00'da Adalet Bakanı Halil Ertem ile görüşmeye gittiler. Özel Kalem Müdürü Rıfat Avcı, Ledermann ile Bowden'e, "Bakanın yargıya intikal etmiş bir konn ile ilgili olarak görüsmek istemedigini, bu nedenle kendileriai kabnl edemeyecegini söyledigiııi " bildirdi.. Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün 6. katındaki Siyasi Şube'de, Kutlu ve Sargın için iki ayrı hücre aynldı. Bu hücrelere birer divan ve battaniye konuldu. Kutlu ve Sargın'ın yoğun bir biçimde süren sorgulamalarında oldukça soğukkanlı oldukları öğrenildi. Sorgulamaya MlT'ten de uzmanların katıldığı yolunda bilgiler alındı. Ancak, bu bilgiler, emniyet yetkililerince doğrulanmadı. Yabana parlamenter ve hukukçular dün saat 14.00'te DGM Savcısı Nusret Demiral ile 20 dakika süreyle görüştü. Görüşmede, Siyasi Şubei den 3 sivil polisin de bulunduğu ve konuşmaları not ettikleri gözlendi. Savcı Demiral'ın bazı sonılar karşısında sinirlendigi ve sık sık 20 dakikalık sürenin dolmak üzere oldugunu anımsattığı görüldü. Savcı Demiral, yabana parlamenter, hukukçu ve gazetecilerin sorulanna çevirmen yardımıyla şu yanıtlan verdi: John Bowden (tngflb hukukçu) Siz, Haydar Kutlu ve Nihat Sargm ile görüştünüz mü? DEMİRAL Hayır. Polis sorusturması bitip, buraya geldiklerinde görüşme imkânı bulacağım. BOWDEN İki genel sekreter elleri kelepçeli, gozleri bagJı olarak götürülduler ve avukatlanyla da görüştürülmediler. Sizden onları, avukatlanyla görüştürmenizi bekliyoruz. DEMİRAL Her ülkenin kendi hâkimiyet sahası içinde kanunlan vardır. Yasamızda hazırlık soruşturması sırasındda avukat görüşü olmadığı için görüştürmedik. BOWDEN Turkiye, Avrupa Insan Haklan Beyannamesi'ni imzalamış bir ülke. DEMtRAL Biz o konuda cevap veremeyiz. BOWDEN Konu, Türk ve Avrupa kamuoyunu ilgilendiriyor. Cevap vermeniz gerekir. DEMİRAL Biz kanunun tatbikçüeri olarak sadece kanunlan uyguluyoruz. Kanunlann dışma çıkma yetkimiz yok. Stratos Korakas (Yunanlı pariamenler) Siz demiuden beri bu iki genel sekreterin suç işlediğini, suçlu olduğunu söylüyorsunuz. DEMİRAL Bizun iddiamız bu. KORAKAS Bu suç nedir? DEMİRAL Yurtdısmda Türkiye"nin itibannı ve nüfuzunu kıracak toplantılar yaptnak, illegal bir örgütün liderliğini yaptaak, sosyal bir sınıfm diğer sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü kurmaya yönelik faaliyetlerde bulunmak. Bu nedenle hakİannda soruşturma actık. KORAKAS Türkiye've karşı demekle neyi kastediyorsunuz? DEMtRAL Türkiye'de komünist bir rejim kurmaya çahşmışlar. KORAKAS Ne zaman çahşmışlar? DEMtRAL Kurulduğundan beri. KORAKAS Ama bu cezai değil idari bir konudur. DEMtRAL Yasalanmıza göre cezai bir konu. KORAKAS Söylediğiniz doğruysa, bu iki kişiye haklı ve doğru bir yargı yapılıyor. DEMİRAL Tabii. BOVVDEN Fakat bu, Avrupa Topluluğu'nun uygulamalarına aykın. DEMİRAL Bu soruyu sormasınlar. Bir hukukçu olarak siyasi konulara cevap vermem. Doktora neden gerck duyuldu? DEMİRAL Türk polisi işkence yapıyor diye iddialarda bulunuyorlar. Hem bu bizde âdettir. Avukattan görseydi daha iyi olntaz mıydı? Hem doktor polisin doktom. DEMİRAL Doktoru ben gönderdim. Emniyetten çıktıklannda da doktor yeniden muayene edecek. Biz doktor ile göriişebilir miyiz? DEMİRAL Hayu. Lsdana CastdUna (ttalyan pariamenter) Biz Avrupa'daki kamuoyuna onların saglıkJanna ilişkin bilgi vermek durumundayız. Ne diyecegiz? DEMtRAL Gayet sağuklılar. Rapor bana geldi. BOWDEN İki kez onlar için suçlu dediniz. DEMtRAL Biz savcıyız, iddiacıyız. Elimizdeki bulgulara göre iddia ediyoruz. Politik bir suç mu? DEMİRAL Sizin tabirinizle politik oluyor, bize göre devlete karşı suç oluyor. BOWDEN Eğer bu politik bir suçsa neden bunu tammlamıyorsunuz, bu demokrasi ile bağdaşır mı? DEMtRAL Ben kanun çerçevesinde konuşacağım. Beni siyasi alana çekmek istiyorsanız, ben konuşmam. Avukatlanyla ne zaman göriişecekler? DEMtRAL Biz polise bir hafta gözetim süresi verdik. 15 gun süremiz var. Bu sürenin tümünü de kullanabiliriz. Polisteki sorguları bitip bize geldiklerinde ya serbest bırakılacaklar ya da tutuklanacaklar. O zaman görüşecekler. Şu anda soruşturma gizli. BOVVDEN Neden gizli? DKMtRAL Mevzuatımız böyle. Batı basuıuıda ilgi yok Haber Merkezi Türkiye Birleşik Komünist Partisi'ni legal olarak kurmak amacıyla önceki gün Türkiye'ye gelen TKP Genel Sekreteri Nabi Yağcı (Haydar Kutlu) ile TtP Genel Sekreteri Nihat Sargın'ın, Ankara'da uçaktan iner inmcz gözaltına alınmalarına Batı Avrupa ülkelerinde fazla bir tepki gösterilmedi. fazla itibar edilmedi. The Times haberi, kısaca tek sütun üzerinden verdi. Londra'dan Edip Emil Öymen'in bildirdiğine göre, Gaardian'da yer alan tek sütunluk haberde, sadece Yağcı ve Sargın'ın dönüşlerinin "fazlaca reklam edildigi" görüşüne yer verildi. Financial Times da, Yağcı ve Sargın'ın tutuklanarak yargılanacaklarını ve büyük olasılıkla da hapse mahkum edileceklerini haber verdi. Daily Telegraph'da ise, iki komünist yöneticinın gözaltına almması haberine yer verilmedi. İngiliz televizyon istasyonlan da Yağcı ve Sargın'ın gözaltına alınmalanyla ilgili bir haber vermedi. Fransa Sabetay Varol'un haberine göre, Fransız basınına haber, değişik bıçimlerde yansıdı. Komünist Partisi'nin yayın organı "l'Hummanite" gazetesi, Fransız demokratlanm bugün saat 18.00"den itibaren Türkiye Büyükelçiliği önünde bir protesto gös1 terisi düzenlemeye çağırdı. "Ankara da gözaltı" başhğını kullanan gazete, iki parti yöneticisini Ankara'ya getiren uçakta bulunan muhabirinin gönderdiği geniş bir röportaja yer verdi. Sağ eğilimli "Le Quotidien de Paris" gazetesi de "komünistlerin etkisiz kalan Möfü" başlıklı yazısında, geri dönüş eyleminin Türkiye'de hangi siyasal konjonktürde gerçekleştiğini inceliyor. Habere son sayfasından ve iki sütun üzerinden yer veren sol eğilimli "Liberation", Ozal hukümetinin "secimlere iki hafta kala tutnmunu sertlestirdigiai" vurguladı. Gazetede özal'm, Yağcı ve Sargın'ın dönüşleriyle ilgili olarak birkaç hafta önce ılımlı bir üslup benimsedikten sonra tonunu değiştirdiğine dikkat çekiyor. İngiltere Ingıliz gazetelerinde Yağcı ve Sargın'ın gözaltına alınmaları haberine AVBUPA PARLAMENTOSU ^ Böyle bir yanıta güler misin, ağlar mısın? Herkes kötülenmiş, hükürnete bir şey denmemiş. 12 Eytül'de gelenler bırakın kötülemeyi, hükümeti devirmisler. Birinde şapkasını bırakıp kaçmış, ötekinde gözaltına alınmış. Ortada bir hükümet olsa, dört beş general gelir de devirebilir mi? Anayasayı, parlamentoyu, demokrasiyi, demokratik kuruluşlan hükümet olsa silebilirler mi? Bir ülkede hükümet yoksa, her türlü darbe olur. Sade askerier değil, elinde silahı olan herkes darbeyi yapar. Tarihte bunun pek çok örneği vardır. İsmet Paşa'nın Başbakanlığı döneminde iki askeri darbenin nasıl önlendtğini anımsayalım. Albay Talat'ın bir askeri darbe yapacağı kulaktan kulağa yayılıyordu. Darbe, Harp Okulu öğrencileri ile yapılacaktı. İsmet Paşa, hemen Harp Okulu'nu ziyaret etti. öğrencileri denetledi. Oğrenciler Paşanın, Paşa öğrencilerinin gözüne bakıyordu. Bu bakışlar arasında biröğrenci bayılıvermişti. Albay Talat'a da Paşa, "Yapacağın işlerden haberim var" demek istiyordu. Bir gün başkentin kalburüstü gazetecilerini Başbakanltğa çağırdı. Gizli bir şey konuşulacağı belliydi. Paşa, gazetecilerin geldiğini anlayınca, özetle şunları söyledi: Yağcı ve Sargın ile ilgili karar tasarısı gündeme abnmadı STRASBOURG (AA) Avnıpa Parlamentosu siyasi grup başkanlanndan oluşan büro, dün Strasbourg'ta yaptığı toplantıda, komünist grup tarafmdan yasa dışı TKP Genel Sekreteri Nabi Yaga (Haydar Kutlu) ve kapatuan TİP Genel Sekreteri Nihat Sargın'ın gözaltına alınmalanyla ilgili olarak verilmiş bulunan acil karar tasansının gündeme alınmaması yönünde görüş bildirdi. Parlamento içtüzüğüne göre bu karar, ancak genel kunılda alınacak bir kararla değiştirilebiliyor. AA muhabirine bilgi veren çevreler, bürodaki tartışmalar sırasında bazı üyelerin komünistlerin karar tasansını "tahrik" olarak nitelendirdiklerini belirterek, tasannın gündeme ahnmamasında siyasi egüimin rol oynadığına dikkati çektiler. 1 aralığa kadar kalacağıru belirtti. Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye ile temas grubu üyelerinden oluşan 10 kişilik gözlemciler heyeti, Türkiye'de seçim bölgelerini ziyaret edecek, hükümet yetkililerinin yanı sıra. bazı kuruluşlann temsilcileriyle de görüşecek. Almanya Bonn'dan Enis Berberoglu'nun bildirdiğine göre haber, Alman basın yaym organlannın hemen hemen hiçbirinde yer almadı. Sadece sol eğilimli Frankfurter Ruadschau gazetesi, Frankfurt baskısında olaya yer verdi. Haberin Alman basınında bu kadar az yer alması, söz konusu gazetelerin erken baskıya p/rmelerine de bağlanıyor. F. Alman Dışisleri Bakanlığı yetkilileri de gözaltına alma olayıyla ilgili tepkileri sorulunca şu yanıtı verdiler: "Almanya olarak, dış ulkelerdeki insan haklan konusuyla yakından tlgiliyiz. Ancak tek tek vakalarda resmi bir tepkimiz olamaz. Zaten bu tür vakalarda tepkinin açıkça dile getirilmesi teamül değildir." Alman Sosyal Demokrat Pani'den resmi hiçbir tepki gelmezken, Yeşiller ise iki genel sekreterin tutuklanmaları halinde bunu Avrupa Parlamentosu'na getirmeye çalışacaklarını bildirdiler. Soru yagdı Avrupa Parlamentosu'nda söz alan Belçikalı, Yunanlı ve Fransız milletvekilieri, dönem başkanı Danimarka Dışisleri Bakanı UffeEUeman Jensen'in cevaplandırması istemiyle Türkiye ile ilgili bazı sonılar yönelttiler. Siyasi işbirliği çerçevesinde toplanan AT dışisleri bakanlan adına dönem başkanına verilen soru önergelerinden biri Belçikalı parlamenter Jaak Vandemeulebroncke'dan geldi. Vandemeulebroucke, Fransız rehber Michel Caraminot'nun akıbetiyle ilgili bir soru yöneltirken, Yunanlı komünist Dessylas da aynı konuya değindi ve Türkiye'de, AT üyesi ülke vatandaşlannın adli takibata maruz kaldıklan görüşünü savundu. Fransız milletvekili Pranchere ise, Türkiye'de Ermenilere ait yapılann tahrip edildigi yolundaki iddialan, Avrupa Parlamentosu'na getirdi. Pranchere, Fransız basınına dayandırdığı iddialannda, Ani harabelerine ait 120 metrelik bir duvann, Türk makamlannca patlayıcı kullanılarak yıkıldığım öne sürdü ve bu uygulamalann önüne geçilmesi için Türk hükümetı nezdinde tesebbüste bulunulmasını istedi. Yunanlı Mavros da, Kıbrıs'ta kayıp kişiler sorununu yeniden gündeme getirirken, 1974 olaylan sırasında 1619 Rum'un kaybolduğunu, bunlann akıbetlerini öğrenmek istediğini söyledi. Belçikalı GUnne, Türkiye'nin Kıbrıs'ın bir bölümünü kolonize ettiğıni de iddia ederek, AT dışisleri bakanlannın bunu önlemesini istedi. Fransız Bombard da, AT'nin Kıbns sorununa çözüm getirilmesinde ne gibi bir rol oynayabileceğini öğrenmek istediğini söyledi. Aynalı oda nedir? Güvenlik güçlerince gözaltına alınan bazı "önenüi" sanıklann sorgulamalannın yapıldığı oda. Odanın bir duvannda içeriden dışarının görülmediği, ancak dışandan içerinin rahatça izlenebildiği, "aynacam" türünden bir pencere bulunuyor. Bu "hünerli" pencereden amaç, sanığın sorgulamasını doktor, vargıç, savcı, polis müdürü gibi "yetkili ve etkili" kişilerce izlenmesine olanak tanımak. Parlamento endişeli Öte yandan, Avrupa Parlamentosu'nun Nabi Yağcı ve Nihat Sargın'ın gözaltına alınmaları konusunda endişeli olduğu bildinldı. Konu, Strasbourg'ta bulunan Türkiye'nin AT nezdindeki daimi temilcisi Büyükelçi Özdem Sanberk ile Avrupa Parlamentosu Başkanı Lord Plumb'un özel danışmanı M. Parry arasında dün yapılan görüşmede ele alındı. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre Parry, Büyükelçi Sanberk'e parlamentonun bu meseleyi demokratik haklar çerçevesinde değerlendirdiğini ve hassasiyet gösterdiğini, konunun büyük olasılıkla Parlamento Başkanlık Divanı'nda ele alınacağını bildirdi. öte yandan, 29 Kasım seçimleri için Türkiye'ye gelecek olan Avrupa Parlamentosu gözlemciler heyetinin ziyaretinin iptal edilmediği parlamento sözcusü tarafından açıklandı. Yağcı ve Sargın'ın gözaltına alınmasından sonra dün sabah parlamento çevrelerinde bu ziyaretin iptal edilebileceği yolunda söylentiler çıkmıştı. Bu söylentileri yalanlayan parlamento sözcusü, gözlemciler heyetinin 24 kasımda Türkiye'ye geleceğini ve Tepkiler tnsan Haklan Derneği Genel Sekreteri Akın Birdal, Yaga ve Sarguı'ın gözaltına ahnma yöntemlerini, "Demokratikleşnie ile çelişen insan haklanna aykın bir uygulama" olarak niteledi. ANAP Genel Başkan Baş Yardımcısı Mehmet Keceçiler Yağcı ve Sargın'ın seçimlerden 13 gün önce ülkeye dönmelerindeki amacın ne olduğunu sorarken, ANAP Başbakanlık Müşaviri Mustafa Taşar da Cumhurbaşkanı Evren'e Muğla konuşması nedeniyle bir tesekkür telgrafı gönderdi. TİP eski Genel Başkanı Mehrael Ali Aybar TBKP'yi kurmak amaayla önceki gün Türkiye'ye gelen Sargın ve Yağcı'nın gözaltına alınmalanru eleştirip, "Bir gün bu memlekette de sabah olur mu dersiniz? Sonsnza dek şafaklan engellemek kimsenin gücünde değildir" dedi. Yunanistan Stelyo Berberakis'in haberine göre, Yunan hükümet sözcusü Yannis Rubattis, bir gazetecinin sorusuna verdiği yanıtta, "Bu tür faaliyetler demokrasiyle bağdaşmaz" açıklamasını yaparak, Yunan hükumetinin tepkisini dolaylı olarak dile getirdi. Başta Komünist Partisi KKE olmak üzere, Yunanistan'daki bütün sol eğilimli paniler olayı kınad:. KKEnin organı Rizospastis'de ise iki genel sekreterle birlikte aynı uçakta bulunan gazete muhabirlerinin Yağcıdan aldığı demeç yayımlandı. Yunan gazeteleri de dünkü sayılarında, "Türkiye'nin demokrasi maskesi düştü" ifadesini kullandılar. Yunan radyo ve televizyonu da Yağcı ve Sargın'ın gözaltına alınmalarına geniş yer ayırdı. Gazeteciler Başbakanlık'tan ayrılırken, takkelerini önlerine koyup düşündüler. Başbakan İsmet Paşa, bir şeyler demek istiyordu. Bu söylemek istedikleri sadece basına değil, görünmeyen bazı güçlere de karşıydı. Bu konuşmadan sonra darbe girişimi olmadı mı? Oldu. İki darbeyi de Talat Aydemir yaptı. Birinde hükümet başkanı harekâtı durdurmasını, durdurduğunda bağışlanacağını söyledi, dediğini yaptı. Meclise bağışlattı. İkincisinde karışmadı, bir askeri mahkeme Talat ve iki arkadaşını astı. Ülkede her yönüyle bir askeri yönetim varken, bir başbakan ve onun hükümeti de vardı. Asker darbe yapıyordu, ama başaramıyordu, yan yolda kalıyordu. Süleyman Demirel'in bir bildiği, bir de bilmediği iki şey var. Meclis içinde şunları bunları yan yana getirip hükümeti devirebiliyordu. Ancak Meclis dışında bir askeri harekât oldu mu bunu bastırmaya gücü yetmiyordu, çünkü hükümet olamıyordu. Peki Demirel muhalefet olabiliyor muydu? Eğer gerçekten muhalefet lideri olabilse, muhalefetteki her insanın ve kuruluşun da haklarına arka çıkardı. Muhalefet demek Turgut özal'a karşı çıkmak değil. 12 Eylül darbesinden sonra demokratik haklan ellerinden alınmış herkese sahiplik etmektir. Demirel, kendi antikomünist olabilir. Ama demokratsa ülkenin komünistleri için de özgürlük, yasama, örgütlenme hakkı tanır. Demokrasinin vazgeçilmez kuralları için "referanduma gidelim" demez. Böyle demek işieri yokuşa koşmaktır. Çok iyi anımsayabilir. Bazı referanduma benzer oylamalar olmuştur, kimin oyu nereye gitmiş, kimin oyu yitmiştir? Yakınlarına "Bu onların oyu, ya bizim oylar nerde" diye sormamış mıdır? Türkiye sadece ekonomide geri olduğu için geride kalmıyor, insan hak ve özgüıiüklerinde geri kaldığı için de geride kalıyor. Biraz karışık bir tümce oldu, ama anlamı var. Elli yıldır Amerikan yardımı, dış borç, bankalar, şunlar bunlar, elimize bir alay dolar geçti, ne kalkınabildik, ne demokrasiyi kurabildik. Sadece rakamlan sayarak demokrat olunmaz, bir de özgürlüklerin nesi eksik ona bakmalı!.. Noksanın çogu burda!.. "Bu askerler alısmışlar, bir darbe yaptılar, bir tane daha yapmaya hazırianıyoriar. 1950 yılından sonra bunlar, şuraya buraya gittiler, Kore'ye, Uzak Doğu'ya gittiler. Oralarda askerlik değil, darbe öğrenmişler. Şimdi burada deniyorlar. Sizden yardım istiyorum. Bütün her şeyi açıklıkla söyledim. Bunlan yazmayacaksınız, başkalarına da anlatmayacaksınız. Askerieri ve darbeyi özendirecek şeyler de yazmayın. Siz özendirdikçe darbeye hevesJoniyoriar. Daha heveslenenler de çıkıyor. Sözlerim ve istediklerim de bu kadardır" ÇAUŞAINLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL "Yetim maaşı da alabilir miyim" Ben Emekli Sandıgı'ndan dul maaşı almaktayım. Babam birinci devre mebuslanndan ve Erzun:m, Sıvas Kongresi üyelerindendi. Sağlıgında hem Emekli Sandıgı'ndan bem de "vatani hizmet tertibi"nden maaş almaktaydı. Ben eşimden aJdığım dul maaşından ayn olarak babamdan "vatani hizmet tertibi"nden yetim maaşı da alabilir miyim? Bu maaşı da alabilirsem bunun oranı ve tutan ne olabilir? E.Y. YANIT: 3292 sayılı "Vatani Hizmet Tertibi AylıklanniD Baglanması Hakkında Kanun" 3 Haziran 1986 günü Resmi Gazetede yayımlanmış ve a>Tiı gün yürürlüğe girmiştir. Yasanın amacı "Hiçbir karşılık ve menfaat gözetmeksizin üstün başan ve gayretle Türk vatanına hizmet etmiş ve bu hizmetleri belgelenmiş olan Türk vatandaşlanna veya bunlann ölümleri halinde muhtaç duruma düşen aile fertlerine vatani hizmet tertibinden bağlanacak aylıklann usul ve esaslannı tespit etmektir." Yasa uyannca "Vatani hizmet tertibinden bağlanacak aylıklan bgililerin kendileri için 700, dul eşleri için 550, yetim ve bakmakla yükümlü olduğu diğer yakınları için 400 gösterge rakamının, bütçe kanunlanyla devlet memurları aylıklanna uygulanan katsayı ile çarpımından bulunacak miktarda ödenir." Kısaca "hiçbir karşılık ve menfaat gözetmeksizin üstün başan ve gayretle Türk vatamna hizmet etmiş ve hizmetleri belgelemiş" olanlara bugün ayda 49.000 TL ödenmektedir. Bunun yanı sıra "bunlann ölümleri halinde muhtaç duruma düşen" aile bireylerinden dul eşe 38.500 TL. gene muhtaç duruma düşmesi koşulu ile yetimlere 28.000 TL. aylık bağlanabilmektedir. T.C. Emekli Sandığı'nca size dul aylığı ödenmesi bu aybğın bağlanmasına engeldir. SORU: Cıımhurbaşkanı ve komünist parti (Baştarafı 1. Sayfada) de başka bazı anayasa maddelerinden farklı olarak, açık, somut ve belirli yasaklar değil, yasama tarafından geniş ya da dar yorumlanabilecek soyut yasaklar koymaktadır. Örneğin anayasa, siyasal partilerin gençlik ve kadın kolları kurmalannı yasaklamışken, yasa yoluyla bunlara izin verilemez; bu alanda serbestlik anayasayla açık ve kesin olarak kaldınlmıştır. Buna karşılık, çoğulcu demokratik düzene uygun KP'lerin kurulmasına yasayla olanak sağlanmasına anayasa açıkça engel değildir. 14. mdîdeki ibareler, sadece "ihtflal ve sınıf diktatörlügü" çerçevesi içinde yorumJanabilir. Bu takdirde, söz konusu yasak bölgenin (ihtilal ve sınıf diktası) dışında sevreden KP'lerin yasallığının tanınması, bir anayasa degişikliğini gerektirmez. Sırası gelmişken hatırlatmak yararlı olur ki, başta Anayasa Mahkemesi ve Cumhuriyet Başsavalığı'nın sürekli denetimleri olmak üzere "yakın takip" altında tutulan Türk siyasal parti hayatı, bazı çevrelerin gösteregeldiği aşırı hassasiyeti karşılayacak emniyet mekanizmalarına zaten fazlasıyla sahiptir. Cumhurbaskanı; komünist, faşist ve şeriatçı partilerin kunılmasının hukuki engelini yalnız yasalarda değil, öncelikle anayasada buluyor. Hemen belirtelim ki, bu konuşmada parti yasaklamalanndan söz edilirken, TCK md. 141, 142 ve 163'e dokunulması yanlıştır; bu maddeler sadece düşünceyi açıklama özgürlüğü ve bunun özel bir biçimi olan dernek kurma hakkıyla ilgilidir. Partilerle ilgili yasaklamalar ise Siyasi Partiler Kanunu'nda yer alır. Şimdi, bu düzeltme çerçevesinde yukardaki görüş ele alınabilir. Anayasa, bu partilerin, özellikle de güncelliği bakımından komünist partilerin (KP) kurulmasına engel midir? Anayasanın özgürlükler karşısmdaki otoriter tutumu iki türludür: ya kendisi dognıdan yasaklar koymuştur ya da Meclise sınırlama olanaklan vermiştir. Cumhurbaskanının dayandığı 14. md. bunlardan hangisine girer? Eğer anayasa bu maddeyle bizzat siyasal yasaklar koymuş, daha doğnısu Siyasi Partiler Kanunu'nda öteden beri var olan yasaklan tekrarlamışsa, TBMM'nin bunlan bir yasa değişikliği yoluyla kaldırma yetkisi olamaz; konu bir anayasa değişikliğini gerektirir. Yok eğer 14. md. dognıdan bir yasaklama kuralı değil dfe.yasamaya yetki tanıyan, ama or.u bu türden yasaklar koymaya ya da bunlan korumaya zorlamayan, sadece bu yasaklan anayasaya aykın sayılmaktan kurtarâh bir hükümse, o zaman anayasa değişikliğine gitmeden de siyasal partiler yelpazesi genişletilebilecek demektir. KP'Ier ve şeriatçı parti Cumhurbaşkanı, KP'Iere izin verilirse, şeriatçı partilere de izin vermek gerekir, diyor. Bu mantık, siyasal düzlemde tutarlıdır: Özgürlük eşit olarak dağıtılmalı, ideolojik aynmlara uğratümamalıdır (aslında bugün dincilik, siyaset ve devlet katında itibar ve ayncalık sahibidir). Ama aynı mantık, hukuki açıdan pek de sağlam görünmüyor. KP'lerin, Türk anayasalarındaki deyimle "demokratik siyasi hayaf'a uygun davranabilecekleri bütün Batılı demokrasilerde kanıtlanmıştır. Bugün artık bir KP mutlaka, hukuki ölçüler açısından, "demokrasi yıkıası" değildir. Ama benzeri mantık, şeriatçı partiler için aynı sonuçlara kadar yürütülemez. Şeriatg parti, "demokratik" biçimiyle bile olsa, bir başka anayasal ilke olan laikliğe karşıdır. Batılı anlamda demokratik KP'Ier vardır, ama "laik bir şeriatçı parti" (!) düşünülemez. Bu nedenle, KP'Ier ile şeriatçı partiler bu anayasa karşısında bile farklı konumdadırlar. Birincisi, bu olayda da Cumhurbaşkanı, klasik parlamenter rejim modelinin dışında, aktif bir tutum içindedir. Siyasal ve hukuki bir tartışmaya taraf olmuş, hükümet ve Meclisin alanlanna girmiştir. Hükümetle Cumhurbaşkanı arasında varhğı daima hissedilen "ekonomi hukömete, yiiksek devlet işJeri Cumhurbaşkanına" şeklindeki iş bölumü ve karşılıklı anlayış, burada da etkili olmuş olabilir. Ama bu ayrı bir konudur. Anayasal açıdan ise Cumhurbaşkanı tarafsız ve sorumsuzdur. Gariplik şuradadır ki, bu makam yine anayasa eliyle son derece önemli yetkilerle donatılmıştır. Üstelik Cumhurbaşkanı, "Anayasanın uygulanmasını. devlet organlannın du/cnli ve uyumlu çalışmasını gözetir" (md. 104). Bu son hükmün önemi, şimdi bir kez daha iyice su üstüne çıkmaktadır. Cumhurbaşkanlan bu maddeye dayanarak siyasal hayata, özellikle kuvvetler aynlığı ilkesine aykın bir şekilde yasama politikalanna karışabilecekler, ama yine de sorumsuzluk statüsünden yararlanacaklardır. Anayasanın diken üstüne oturduğu noktalardan biri de budur. Hiçbir zorunluluk yokken keyfi olarak parlamenter rejim içine sokulan bu "yan başkansal" unsurlar, klasik modelin bütünlüğünü sarsmaya devam edecektir. tkinci nokta, anayasanın siyasal hukuk olaylan karşısındaki yeriyle ilgili bir saptamadır. 82 metni, normal usullerle, teamüUerle, uzlaşmalarla ya da yasa değişiklikleriyle çözülebilecek ya da hukukun alanına girmeyen konulan kendine iş edindiğinden, siyasal hayatta da adım başı sorun çıkartmaktadır. Mületvekili transferlerinden sendikal tıkanıklıklara, oradan siyasal yasaklara kadar uzanan geniş alanda, sırf anayasal yasaklama ve dayatmalardan doğan sonınlann çözümü için, ya anayasanın üzerinden atlanması (md. 84'ün uygulanamaması) ya da referandum gibi sakat ve yıpratıcı yoUara (geçici md. 4) sapılması gerekmiştir. Anayasa daha şimdiden bu haliyle, sanki kriz üreten bir jeneratördür, bir bunalım dinamosudur. Bugün, siyasal hayattaki doğallaşma eğilimlerinin karşısında anayasa (md. 14) engelinin çıkartılması, bir yandan 82 Anayasası'nın asıl işlevini bir kez daha vurguluyor (güdümlü siyaset ve demokrasi), öbür yandan da çok daha kolay aşılabilecek sonınlann bu anayasa yüzünden nasıl çıkmazlara sürüklenebileceğini gözler önüne seriyor. (1) B TanOr, İki Anmyst. Brta Yay.. Ulanb.ıl Direktif almışlar akıllan başlanna. Bunun altında mutlaka kötii niyetler saklı." Gelenlerin tek bir merkezden emir aldıklarını öne süren Evren, "Türkiye'de de çeşilli fraksiyonlar vardır. Ama bunlann hepsi de aynı merkezden direktif alırtar" dedi. Evren, Türkiye'nin Güneydoğu bölgesinde memleketi bölmek, parçalamak isteyenlere destek veren, Kıbns'taki Türk askerini eleştiren ve bir radyodan emir alan kişilerin ülkeye ne yarar getireceğini sordu. Evren, sözlerine şöyle devam etti: "Bualar, ne zamanki Türkiye'de kendi kendilerine direktif verebüecek bir duruma gelebilecekler, ne zaman dışandan direktif almayan 'Europa komünizm' dediğimiz Avrupa komiinistleri gibi başka yerden emir almavacak duruma gelirler, o zaman belki Türkiye'de bu partiler kunılur. Fakat neden şimdi, neden tam seçim vapılacağı sırada bu yapılıyor? Bunu anlamak mümkün değil ve gördiiğünüz gibi buyiik bir grup halinde gelmişler. Türkiye'nin istikrannı bozmak isteyen güçler bunlardır. Turkiye, demokratik sistem yolunda hızlı adımlaria yünirken, bunu nasıl baltalanz, nasıl Türkiye'yi kanştınnz diye bir caba icerisindeler. Ama Türkiye, bu oyuna gelmeyecektir, gelmemelidir. Kannnlanmız vardır, kanun hâkimiyeti vardır, biz adaletimize güveniyoruz. Bu bakımdan bunlann bir nelice alacağını zannetmiyonım. İnşallah seçimler, huzur ve gıiven içerisinde hiçbir otay olmadan cereyan edecek ve Türkiye yüriimekte olduğu demokratik sistem yolunda devam edecek tir." Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Antalya ve Muğla'nın ilçelerini kapsayan altı günlük gezisini dün tamamlayarak Ankara'ya döndü. Uçağa binmeden önce Dalaman'da yurttaşlara hitap eden Evren, "Ben hiç kimseye iltimas yapmam. Biz iyilik yapanz, iyilik iltimas ise onu da yapanz" dedi. Yurttaşlardan ev ya (Baştarafı 1. Sayfada) parak, görev yapan memurlara kiraya verilmesini de isteyen Evren, daha sonra Dalaman Havaalanı'nda basın mensuplanna çeşitli açıklamalarda bulundu. Ankara'daki sinir gerginliğini atmak için yurt gezilerine çıktığını söyleyen Evren, Marmaris yöresine yerleşmeyi düşündüğünü bildirerek, şöyle dedi: "Marmaris'te bir yer buldum gibi. Kesem elverirse, ev yapabilecek durumum olursa orayı almayı duşunüyorum. Benim kimseye verilmeyecek besabım yok. Çalmadım, çırpmadım. Hesabım kitabım açık. Ankara'daki dairemi satıyorum, İzmir'deki yazlığımı satacagım. Tasamıflanm da var. Hayatımın son dönemlerini burada geçirmek isıerim." Yaptığı konuşmalarda politik konulara değinmedtğini anımsatan Evren, sözlerini şöyle sürdürdü: "Seçim arifesindeyiz. Cumhurbaskanının politik konuşmalar yapması mahsurlar doğurtır. Bu seçim propagandalan sırasında beni memnun eden husus. vatandaşlann eskiden olduğu gibi birbirleriyle kavga etmemesidir. Eskiden gruplar birbirine girer, taşlı sopalı kargalar olurdu. İşle bunlar, demokratik sisteme geçmenin sancılan idi. O sancılan atlatbk. Bugün Asya ülkelerinde ufacık bir seçim olsun, kaç kişi oluyor. Demek ki valandas. artık iyiyi. dogruyu. güzeli seçme durumuna gelmiş. Bizim de aradığımız buydu zalen. Vatandaş, çeşitli partilere bölünmüş olabilir, ama bundan dolayı birbirlerine düşman olmamalan lazım. Bu dunım böyle devam ederse, demokrasi hızla gelişecektir." Cumhurbaşkanı Kenan Evren, daha sonra askeri bir uçakla Ankara1 ya geçti. Cumhurbaşkanı Evren, yazlık konut için Marmaris'in Armutalan koyunun Bakacak mevkiinde arsa arıyor. Evren'e burada ey yaptırması için emekli büyükelçi Özdemir Benler yardımcı oluyor. Evren'in almak istediği arsa orman ve Hazine alanları dışında, şahıs arazisi. İsveç Yavuz Baydar'ın haberine göre İsveç radyo ve televizyonu ile gazeteleri, Yağcı ve Sargın'ın gözaltına ahnmaları olayına hiç yer vermediler. Dankert'in açıklaması Atlantik Antlasması Dernekleri Genel Kurulu'na katılmak üzere önceki gün tstanbul'a gelen Hollanda Atlantik Derneği Başkanı ve Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı Pieler Dankert, Yağcı ve Sargın'ın gözaltına alınmalarının "en üst düzeyde alınmış bir karar" olduğunu söyledi. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Dankert, "Avrupa'da son zamanlarda Türkiye'deki demokrasinin yetersizliğine duyulan ilginin azaldığını, söz konusu gdişmenin Türkiye1 yi tekrar kamuoyunun dikkatine getirecegini" söyledi. Dankert, "Bu gelişmeier, Türkiye'nin AT'ye tam üyeük başvurusu ile ilgili ön çahşmalar yapan Avrupa Komisyonu'nun işini zorlaştıracaktır. Komisyonun, Türkiye'deki demokrasinin henüz yetersiz olduğuna karar vermesine neden olacağı gibi. Avnıpa Parlamentosu'nda Ankara lehine alınacak olumlu kararlann küçük bir grup larafından bloke edilmesine yol açacaktır" dedi. FAHRETTÎN Dostumuz, arkadaşımız ve ONUR simgemiz seni sonsuza dek kalbimizde yaşatacağız... ölüm adın kalleş olsun. Ailesi ve dostlarının başı sağolsun Arkadaşlan ve dostlan adına Anayasa md. 14 Biz daha önce de anayasa md. 14'ü, sadece yetki vermek ve olanak tanımakla yetinen bir kural olarak görmediğimizi belirtmiştik (1). Bu hükmün, dognıdan anayasal sınıriama ve yasaklama kimliği agır basmaktadır. Yasama, bu alandaki anayasal buyruğa uygun düzenlemeleri yapmak yükümlülüğü altındadır. Dolayısıyla, Cumhurbaskanının (ve muhtemelen hukuk daıuşmanlannın) 14. md:yi ileri sürmeleri normaldir. Ancak işin bundan sonrasında mantığın yollan ayrılmaktadır. Bir kere, TCK md. 141, 142 ve 163'ün bngiinkü biçimleriyle korunması bir anayasal zorunluluk değildir. Bu maddeiere "cebir" unsurunun eklenmesi anayasa md. 14'Un açıkça yasakladığı bir şey değildir. İkincisi, siyasal partiler açısından soruna bakarsak, söz konusu mad TKP ve TİP'in açıklaması TKP Merkez Komitesi ve TtP Merkez Komitesi adına Mehmet Karaca ve Osman Sakalsız taratından Almanya'dan yapılan ortak açıklamada da "çagdaş bir demokrasi yaratma şansını hükümetin ortaçağ zihniyetiyle yok efmeye çalıştıgı" öne sürüldü. Açıklamada, "Evren de konuşmasıyla aynı zihniyetin temsilcisi olduğunu, ilerici politik görüşleri yasaklamaktan, politik istikrarsızlıgın. gerginligin kaynagım sürdürmekten )ana olduğunu bir kere daha ortaya koymuşıur" denildikten sonra, Yağcı ve Sargın'ın derhal serbest bırakılmalan isteniyor. ABDULLAHNUSRETKENAN ÇOCUGUNUZ KIZ MI OLSUN ERKEK Mİ? İLAN ŞİŞLİ 2. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Sayı: 1987 879 Mahkenıeıııi7ce hacir alııııa alınan Surtıri Delice; Şişli. Feriköy C'.cdi? Snkak no: 102 2 adresindc ikâıııcı edeıı baha'sı Ahnıeı Dclico'nin \csayeti alııııa ko Bitirirken Cumhurbaskanının konuşması, asıl, anayasanın kendisiyle ilgili birtakım sonınlann yeniden deşilmesine olanak sağlıyor. FILM "SINEMADA SEYREDİLİR! Levenf MELODISİNEMASI Pek Yakında Hizmetinizde... ÇAY OCAĞINA GARSON ARANIYOR Cumhuriyet Gazetesi B İ L G İ S A Y A R HİZMETIERİ , Cod 18/7 TAKSİMİSTANBUL IUIİI1H1~IUI ll.ııı olııııur. 16.11 1987
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle