29 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 EKİM 1987 JMJL.1UK1A5A1V1 Isveçli yönetmenin anı kitabı, yılın yayınalık olayı olmaya aday HAYVANLAR ISMAH GÜLGEÇ Bergman'ın "Sihirli Lamba"sı yayıncılık dünyasını karıştırdı "Sihirli Lamba", eylül sonlarında Isveç kitabevlerine dağlar gibi yığılırken, aynı zamanda "Isveç'te çağın yayınalık olayı" olarak niteleniyordu. Hiçbir kitap hakkında bu kadar konuşulmamış, hveç'in en büyük yazarları bile bu ölçüde beklenti yaratmamıştı. YAVUZ BAYDAR STOCKHOLM Herkes başka bir şey söylüyordu. Kitnine şöre, Farö adasındaki evinde geçırdiği sakin günleri, geçmişi yeniden gözden geçirmeye ayırmış, sayfalar dolusu yazmış, ama yayımlamaktan vazgeçerek hepsini yakmıştı; kiminc göre, zaten başından beri yayımlamaya karşı olmuştu, kendisine en yakın olan anı kırıntılarını "Fanny ile Alexander" adlı o güzelim yapıtında görüntülemesi, filmi kesin olarak kitaba tercih ettiğini göstermiyor tnuydu? Kimi ise "yakında, bekleyin" diyordu. Sonuncular haklı çıktı. Ve sinemanın usta yaratıcısı, ünlü yönetmen Ingmar Bergman, birkaç ay kadar önce, aıularını yayımlamaya karar verdiğini, kitabın sonbaharda çıkacağını duyurunca, lsveç"te yer yerinden oynadı. Tepkiler yerindeydi. Sinema ve tiyatroda yıllar boyu süren sanat savaşımında özgünlüğünü koruduğu ölçüde, her zaman tipik bir Isveçli olarak kalan Bergman'ın anıları, bir anlamda, çağımız !sveçi'nin çizimi zor bir tablosuydu. Bergman'ın aııılarıyla ilgili olarak başlattığı esinti, çok geçmeden şiddetli bir yayıncılık fırtınasına dönüştü. tsveç'in en saygın yayınevlerinden Norrstedts, "Sihirli Lamba" (Laterna Magica) adını taşıyan kitabın yayın hakkını, yazarına 7 milyon kron (1.2 milyar lira) ödeyerek satın almıştı. Bu, kitabın yayın hakkını tüm dünyaya satma ayrıcalığının da bedeliydi aynı zamanda. "Slbirli Lamba", başta ABD olınak üzere, 30'dan fazla ülkenin yayınevini yoğun bir faaliyete geçirdi. Faaliyet, giderek ABD yayınevleri arasında çekişmeye dönUştU. 20 yayınevinin girdigi "teklif yanşı", sonunda, 3.S milyon kron vererek ABD'de yayın ve basım hakkını satın alan Viking/Penguin Yayınevi'nin galibiyetiyle sonuçlandı. öteki ülkelerden yayıncıların geçen aylarda Norrstedts ile sürdürdüğü görüşmeler de birer birer tanıamlandı (sırada hep yeni ülkelerin olduğu söyleniyor) ve Ingmar Bergman'ın anıları, ABD, Batı Avrupa, Güney Amerika, Japonya, Avustralya, Sovyetler Birliği ve bazı Doğu Avrupa ülkelerinde "yılın yayıncılık olayı"nın 1 numaralı adayı oldu. "Sihirli Lamba", eylül sonlarında Isveç kitabevlerine dağlar^ gibi yığılırken, aynı zamanda t "İsveç'te çagın yayıncılık olayı" KtM KIME DUM DUMA BEHIÇ AK 5ernn kndoi param.pvhm bacaklarııım, f ^ıbı hr adam "FANNYtLE ALEXANDER'ÎNSETtNDE tsveçliyönetmen Ingmar Bergman (ortada), anılarının bir bölümünü, Erland Josephson (solda) ve Gunn tVaellgren'ln (sağda) de oynadtğı "Fanny ile Alexander" adlıfllmindegörüntülemişti. Şimdide, anılannın tümünü kâğıda döktü Bergman. olarak nitelendiriliyordu. Hiçbir kitap hakkında, ne yayımlanmasından önce ne de sonra, bu denli konuşulmamış, tsveç'in en büyük yazarları bile bu ölçüde beklenti yaratamamıştı. Bir yayıncı, "Strindberg'e Nobel ödüliı vcrilseydi, belki benzeri bir olay yaşanırdı, ama o bile kuşku götürür" diyordu. Kitap, Bergman'ın ikijıci yurdu sayılabilecek olan Federal Almanya'da da tsveç'ten birkaç gün sonra yayımlanacak ve büyük bir ilgiyle karşılanacaktı. Norrstedts Yayınevi, bu ülkedeki yayın hakkını ünlü Hoffmann Campe Verlag'a satmış, "Stern" dergisi de yüksek bir para ödeyerek bazı bölümleri son birkaç sayısında tefrika etmişti. "Sihirli Lamba" dan bazı bölümlerin yayımlanması konusu, tsveç'te önce Norrstedts Yayınevi'nin bir gazeteyle kapışmasına, ardından da yargıtaya kadar gidebilecek bir hukuk sorununun doğmasına yol açtı. Anıların yayımlanacağı duyulur duyulmaz, ülkenin en çok satan ve akşamları çıkan "tabloid"i "FApressen" gazetesi, yayıneviyle anlaşarak temmuz ayı içinde birkaç gün süreyle kitaptan bazı bölümleri tefrika etme hakkını elde etmişti. Ancak, "Expressenin yayınına bir ay kadar kala, bu gazetenin sosyal demokrat sahibi "Aftonbladet", Bergman'ın kitabının içeriğini ayrıntılı biçimde ilk kez Isveç halkına duyuruyordu. Gazetenin muhabiri, son derece gizli tutulduğu söylenen metni nasıl etmişse ele geçirmişti. Bu durum, Norrstedts Yayınevi Müdürü Lasse Bergström'ü çılgına çevirdi. Bergström, gazetenin "sanayi casusluğu" yaptığını, "henüz hazır olmayan bir mamulat" hakkında bilgi toplamak suretiyle suç işlediğini öne sürerek mahkemeye gideceğini bildirdi. Norrstedt yöneticisi Bergström, "sanayi casusluğu" suçlamasına avukatlarından pek destek göremedi. Çünkiı "Aftonbladet" kitaptan tek bir alıntı bile yapmamaya özen göstermiş, içeriği dolaylı yoldan ' "aktarmayı" yeğlemişti. Bu, davayı kazanma şansını bir nayli azaltıyordu. "Bu olayın bir daha tekrarlanmaması lazım" diyen. Bergström, yayın haklarını belirleyen yasa gereğince yaklaşık 25 milyon lira tazminat istemiyle dava açma. yoluna gitti. Bergman da yayıncısına katıldı ve "Aftonbladet" hakkında 1 kronluk sembolik bir tazminat isteminde bulundu. Henüz başlamayan davanın, yayıncılık için ilke oluşturacak bir kararı beraberinde getirmesi, her iki tarafın da umudu. Norrstedts'in ciltli olarak 120 bin bastığı "Sihirli Lamba", şu sıralarda hanl harıl satılıyor. Kitaptan çok büyük gelir bekleyen yayınevi, "Bergman'a hiicum"un Noel öncesinde gerçekleşeceğini hesaplıyor. Aynı şey, öteki ülkeler için de söz konusu. cok yakın h Karnuran dolaun kahaknm uha P İ K N t K PİYALE M.4DRA HIZLI GAZETECİ \ECDET ŞEN Burhan Doğançay'ın "Özel Koruyucu"su Yapıtları 1. Uluslararası tstanbul Çağdas Sanat Sergileri kapsamında Askeri Müze'de de sergilenen Burhan Doğançay'ın resim sergisi Harbiye'deki Garanti Sanat Galerisi'nde açıldı. Ay sonuna kadar sürecek sergide, Doğançay'ın "özel Koruyucu" adlı yapıtı da yer alıyor. Galeri'de Doğançay'ın "Kâğıt Üzerine Çalışmalar" sergisini Filiı ve Fikret Otyam, Erol Akyavaş, özdemir Altan, Arzu Basaran, Beril Anılanmert, tsmail Türemen ve Abidin Dlno sergileri izleyecek. ÇİZGİCtLtK KÂMİL MASARACI Portekizli topluluğun, A kdeniz A kdeniz Müzik FestivalVneyöneltuği eleştiriler \ Bu çizgi sürclürülürsekatılmayız dramatik öğelerle de kaynaşlırıyor. Böylecc izleyici killemize çok daha geniş kanallardan ulaşabiliyoruz. Bizinı şarkılarımızda karakterler, kişiler vardır. Her tür tavır, belli kişilik biçimlerini tenısil eder. Ne yazık ki, yarışmada bu yöntemimizden örnekler sunamıyoruz. Yiııe de, birçok bakımdan "degişik" olduğumu/u hissettirebilıyoru/ sanıyorum. Şarkı sözleriniz neneldc ne tür konuları içeriyor? JOAO Çok geniş bir alana yayıldığını söyleyebilirim. lnsanı ve hayatı ilgilendiren her ^ey BURAK ELDEM ANTALYA Akdeniz Akdeniz Müzik Festivali'ne bu yıl ikinci kez katılan Portekiz temsilcisi topluluk, yarışma sonrasında pek olumtu izlenimlere sahip görünrnüyordu. Ama skor tabelasındaki görününıle îlgili değildi kaygıları. Kafalarına takılan sorun, yarışma gelecçk yıl da bu seyri izleyecekse, katılıp katılmayacaklarıydı. Yaptığımtz söyleşide, topluluğun beyni durumundaki j O a o Loio ve kadın vokalistlerden Amelia Lopes, başta "jiiri skandah" olınak üzere çeşitli konulardaki yakınmalarını dile getirdiler. "Bize başlangıçta, Porlekiz'den hiç kimse gclmediği için bir Tiirk müzi.syenini jiiri iiyesi yapacaklarını söylediler" diyor Lopes. "Çaresiz kabullendik. Ama yarışma gecesi masada oturan kişiniı. bir Fransız gazetecisi olması ve bi/.im Akdeniz kiiltüründen çok F.urovision ölçiillerine uygun buldugumuz Fransa'nın sarkısına tam puan vermesi, moralimizi altiist elti." Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da rafine vokal teknikleri ve yerel özellikleri modern potalarda en uygun biçimde kullanan stilleriyle dikkatleri üstünde toplayan Portekizli beşli, festival süresince izlenen en "farklı" ve çarpıcı ekipti. Geçen yıldan bu yana müzikal arayışlarınızda ne gibi noktalara vardınız? Stiliniz hangi yönlere doğrıı ilerledi? tnti lllimani'yi andıran göriinümünüziin siirdügünü fark ediyoruz. JOAO Başlangıçtan beri biz müziği "gösteri" kavramıyla iç içe düşünüyoruz. Tiyatro alanında azımsanmayacak bir deneyimimizin olması, stilimizi yer alır bizim şarkılanmızda. diktatörlüğün baskılarından ve Doğa, aşk, umutsuzluk ya da bir ona karşı koymanın zorunlulubaşkaldın türküsü. Ama sonuç ğundan söz ederdik size. Ama ta, insani tepkilerin dile getirilşimdi, devrim sonrası gelen ormcsinden başka bir şey değildir. tamla birlikte Portekiz müziğin Ben daha çok siyasal içe deki hava da büyük ölçüde derikli şarkı sÖ£İ; rini kast etnıiş ğişti. tim... Seslendigiııiz bir dinleyici kitJOAO Siyasal tavrımız, lesi var kuşkusuz.Bu kitlenin niPortekiz'in güncel konumuyla telikleri üzerine neler soyleycbibağlantılı olarak yansıyor şarkılirsiniz? larımıza. Slogana yaslanmakla JOAO Dinleyicimiz oldukbirlikte, bizim tekniğimiz de ça sınırlı bir kitle. Aslında kitle "protest" diye adlandırabilecebile diyemeyiz. Çünkü üniversiğimiz bir çizgiyi barındırıyor. Bu te çevresinde özgün müzikten soruyu Portekiz'deki 1974 Devhoşlanan bir avuç aydınla sınırrimi öncesinde sorsaydınız, faşist lı. Ama biz bundan hiç yakınmıyoruz. Daha büyük kitleleri kazanmak istiyorsanız, ticari dav9 KADINLAR ranmak ve müzik endüstrisinin DAYAGA Ğ KARŞI 1O çarklarına ödün vermek zorunK) dasınız. Biz bunu asla kabullcnemeyiz. Sizin aynı zamanda şair de •KARÎYE M Ü Z E 5 î • oldugunuziLbiliyoru/. Dünya şiBAHÇESİND irini de izkme olanugı buluyor EDlRIMEKAPI musunuz? Tanıdığınız Tiirk şairi var mı? JOAO Dünya şiirini Portekizceye yapılan çeviriler ölçüsüride izleyebiliyorum. Aynı şey Tiirk şiiıi için de geçerli. Ama size hemen Nazım Hikmet'in adını verebilirim. "Bu MemleketBizim"den çok etkilennıiştim. Evet, Portekiz'in lnti Illimani'si diye adlandırabileceğimiz • 41.00 A Ç I L I S »11.30 Şirin lelceU'mn • O genç topluluk, yalnızca "kendikonuşmasi • 1300 KONSER (6d!benizŞen4ay) leri için müzik" yapma gibi bir •13«t5 Konuklarla soV\be+"« l'rOO k.0N5EB. şansı kullanabiliyor şimdilik. Ancak, geleceğe ilişkin hiçbir (Ayş£ Tu+urıcu 5urrıru)»14.30 Konuklarla HO tahminde bulunamıyorlar. Bir •lO Sohbef •I5'«oo Tiya+ro (ç>e •40 başka belirsizlik de, gelecek yıl •1630 KONSEe ('Man'a l?ifa Epik» )O Akdeniz Akdeniz Müzik Festi(O •(?3o KONSER C D e n i z T ü r k a t i ) » vali'ne katılıp katılmayacaklan •to konusunda. Amelia Lopes, O "Eğer bu çizgisini sürdürecekse, Oj" KERME.5»VİVECEI< tc,EC£K katılmanın hiçbir anlamı yok" ^ diyor. "Gider, Eurovision'a ba.şvururuz, daha iyi!" AĞAÇ YAŞKEN EĞtLtR KEMAL GÖKHAS grnaiT Uapabbira • •• 4EKİMfAZAR TARİHTE BUGÜN MfM7^z ^nı^^ 3 Ekim B/RAMERIKAN TRAJEDISI! İ£A/ gıe DAl/A S//BAS/A/DA YAÜĞ/Ç, PiULEYİCtLE/Z ASASINPAKl ÜNLÜ KÛMAA/a THEObORE DRBISE/S. '/' UYACMtŞrf. LA YAzA/ZtN Biü yAP/77AJW KOA/ÜSC/ £>£A/ıYLE P££ISE& 7/V JÜIZJY' ETKILJEMEYE ÇAL/ŞTfJ/LM/ŞTf TNEOOOS£~ p/2£tS'£/S'/ OLAY/ KONU ALARAfC YAZPtĞI "AM TKA6EOY " (BİR. AME/SiKAU mAfEPiSt) APLI dOMANI tBZS'TE YAYIMLANP/ĞIA/PA BÜYÜK tLGİ 7OPL4M/Ş77. r SER.UET VE A/tEl/KI <A2ANPIfSACAMC gl/Z EVLİLİK UĞRUMA tLX. SE[/GİO£İMİ TE/ZfcSOEN GtTA/Ç BİR. ADAMIN ÖYKÜSÜ B/ÇİMİUPE LAYAM /ZOM/iA/j CİUAYET OAVASIYIA SOUUÇLANIVORDU KOUU. "/AJSAfJUK SUÇU" CA PLACE M/ ryesutj') ADIYLA S/A/EMAYA AtcmfiiLACAkLTifi., 50 YIL ÖNCE ÇumhurİYet" Yunan Kralı Mareııal Çaltnifiğı kabul elti Atina 2 (Hususi muhabirimizden) Türkiye Büyük Erkanı harbiye Reisi Mareşal Fevzi Çakmak, vapurdan çıktıktan sonra Atina'ya gelerek doğru saraya 3 Ekim 1937 gitmiş. Kral tarafmdan kabul edilmiştir. Kral, Mareşala fevkalade iltifatlarda bulunmuştur. Mareşal saraydan çıktıktan sonra meçhul asker abidesine çelenk koymuş ve bu arada toplanan binlerce ahali tarafmdan şiddetle alkışlanmıstır. 19371987 tM'DE CUMHU RİYET MEYDAİ NINDA gitmif ve defteri mahsusu imzalamış, oradan Harbiye Nezaretine gelmistir. Harbiye Nezaretinde Mareşalı, Buşvekil ve Harbiye Nazırı M. Metaksas istikbal ederek bir müddet kendisile görüşmüştür. Türkiye Büyük Erkanı harbiye reisi, saat 12 de tekrar saraya Elrklrik Serjfisini Mkjmt «dlnlı. SATiE'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle