15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 EKİM 1987 CUMHURİYET/11 Kapadokya'da kiliselere restorasyon ÜRGÜP (Cmnhuriyet) Kapadokya bölgesinde bulunan ilk Hıristiyanların çeşitli devir ve kavimlerine ait, günümüze kadar kalabilmiş 400'ün üzerindeki kilise, müzeye dönüştürülerek ziyarete açılacak. Kapadokya bölgesi yetkilileri, yörede 400'ün üzerinde kilise bulunduğunu, ancak 30'unun resmi kayıtlarının olduğunu belirttiler. (Fotoğraf: NACt IŞLER) Nebile'ye talip çıktı Haber Merkezi Amerikalı mülti milyarder inşaat müteahhidi Donald Trump'ın, silah tüccan Adnan Kaşıkçı'nın Nebile adlı eski yatını 25 ile 30 milyon dolar arası bir paraya satın alacağı bildirildi. International Herald Tribune gazetesinde çıkan habere göre, Trump, yatı, şimdiki sahibi Bruney Sultanı'ndan satın alacak. Son derece lüks olan yatta bir diskotek, dört yanı kurşun geçirmez camlarla kapîı bir yüzme havuzu ve bu yılın başında AIDS'den ölen iinlü piyanist Liberace'in armağanı kuyruklu bir piyano bulunuyor. Trump'ın bir sözcüsü de yatın ahmıyla ilgili olarak Bruney Sultanı ile şimdilik hiçbir anlaşma imzalanmadığıru söyledi. Tektipbilet İstanbul Haber Servisi Türkiye'deki tüm seyahat acenteleri, 1 Ocak 1988"den itibaren tek tip bilet uygulamasına geçiyor. Kısa adı TURSAB olan Turkiye Seyahat Acenteleri Birliği'nin aldığı kararla Türkiye'ye getirilen Bankaya Ödeme Planı sistemi sonucu, Türkiye'dekı IATA'ya (Uluslararası I Sivil Kavacılık Birliği) üye 97 seyahat acentası, artık tüm dünyada 'standart' olan biletlerı kesecek. BSP Müdurü Ömer Toralp, dunyada yaklaşık 15 yıldır uygulanan BSP sistemiyle acentelerin kırtasiye külfetinden kurtulacaklarını be) Kış aylannın yak•• birlikte köylüler, ö'zel lirtti. Ocak i988'den itibaren, seyahat acenteleri, tek likle de hayvancılıkla uğraşanlan bir telaş sardı. Yaz aylannda setip biletlerin üzerine havarin yaylalara hayvanlanyla beraber çıkan köylüler, bugünlerde ağtiyollannın kimliğini belirten lara dönmeye başladılar. tsviçre'nin Scuol kenti yakınlarmda Alpkaşeleri koyarak satacaklar. lerden, bütün bir kışı geçirecekleri ağıUara dönen sığır sürüsü deyolBu sistem THY biletleri için da mola vermiş. Sığırlar da molayı değerlendirerek, kana kana su de geçerli olacak. içmeye başlamışlar. BEVERLY HILLS (REUTER) Ünlü Amerikan fılm yıldıv Farah Fawcett, ABD'nin California eyaletinde düzenlenen Ulusal Hıristiyan ve Yahudi Konferansı'nda aktör Ryan O'Neal ve "20. Certury Fox"fılm şirketinin sahibi Leonard Goldberg ile biraraya geldi. Konferansta Goldberg'e "Eğlence Sanayii ödülü" vtritdi. O'Neal, Fawcett, Goldberg HABERLERİN DEVAMI Kontenjan (Baştarafi 1. Sayfada) ranna yasa değişikliği sırasında ANAP'ın yaptığı bir hata gerekçe gösterildi. Başbakan özal, YSK'nm, bir süre önce yaptıklan itirazı reddetmesinden sonra ikinci kez itiraz ettiklerini ve bu karara karşı bütün yasal yolları deneyeceklerini söyledi. Ana muhaiefet partisinin de kendileri gibi düşündüğünü belirten özal, "YSK kendine göre bir yorum getinniştir. Yorum getirebilir mi, getiremez mi, bu da aynca münakaşa konusudur" dedi. Yasa koyucunun amacının çok açık olduğunu, kontenjan adayının listede sıralama dışında yer alması gerektiğini savunan Özal, kontenjan adayının sıralama içerisinde yer almasının partilerde sorun çıkardığını ifade etti. Özal, sözlerini şöyle surdürdü: "YSK karanna karşı bir kere daha itirazımız var, onu söyleyeyim. Çünkü acayip bir durum meydana geliyor. Bu yorumla, kontenjan adayının mı seçileceği, yoksa iki numaralı adayın mı seçileceği meşkuk (kuşkulu) hale gelmiştir. Bazı seçim çevrelerinde parti çoğunluğu alamazsa, iki numaralı adav çoğunluğu alır, ama ikiyi geçemezse kontenjan adayı seçilir hale geldi. Kontenjan adayı onlann tarifine göre, bir numaralı adayın da önüne geçiyor ki, bu olacak iş değildir. Böyle bir tatbikatı, ne partiler yaptı, ne de başkalan böyle bir anlayışı savundu. Gerekli kanuni yollara başvurmaya devam ederiz. Bir kez daha itiraz ettik. Bütün millet, butün partiler de bunu boyle biliyordu, üzülerek söylüyorum. YSK, bir nevi kanunu kendine göre tefsir etmiştir." Yüksek Seçim Kurulu, ANAP'ta kontenjan adaylarına ilişkin başvurusuna verdiği ret karanna, yasa değişikliği sırasında yaptığı bir hatayı gerekce gösterdi. YSK'nm A N A P adına Başbakan Turgut Özal tarafından yapılan itirazı ret gerekçesi dün açıklanarak, A N A P Genel Başkanlığı'na gönderildi. YSK Başkanı Muammer Elçin de konuya ilişkin karann yasadaki tereddütlerin giderilmesi için alındığını belirterek, il ve ilçe seçim kurullarının görevlerini yapması sırasında yapacakları işleme açıkhk getirildiğini ifade etti. YSK'ya gore, seçim çevrelerinde geçerli oylann en çoğunu alan partinin kontenjan adayı, sıraya tabi olmaksızın ilk miletvekilliğini kazanmış sayılacak, kontenjan adayının bolme işlerine katılmaması, en çok oy alan partinin kazanmış sayüması gerektiği savunuluyordu. • * cflNEVT ARCAYOREK (Baştarafi 1. Sayfada) kamuoyunda olumsuz bir eylem diye nitelendi. Peki ama, bir bakıma haklı olan eleştirilerle birlikte gelen Meclis başkanı Karaduman'ın karanna ne demeli? Listezede girişimi ne denli eleştirilebilirse Karaduman'ın 100 imzalı çağrıyı hukuksal hiçbir ciddi nedene bağlamadan kişisel görüşlerle geri çevirmesi daha önemli boyutlar getirmiyor mu siyasete, ülkenin geleceğine? Karardan bir gün önce Karaduman, "istemin gereğini yerine getireceğinden " söz ediyor, güvenini eksik etmediği basın sözcüsü kuliste, telefonda bize "başkan toplantıya çağıracak Meclis'i, ama 134 milletvekili bulup oturumu açmak önemli" diye açıklamalı bilgiter veriyordu. Bir gün sonra hangi yüksek makamdan, hangi hukuk adamından aldığı bilgilerle hidayete erdiği anlaşılmayan Meclis Başkanı, önüne konulan yazılı metni okuyor. "•Çağrtnın toplumsal ve siyasal törelerle bağdaşmadığından... toplumda pek çok çalkantı ve ihtilaflara yol açacağtndan " dem vurarak 100 milletvekilini kapıdan geri çeviriyordu. Demek ki Meclis Baskanının yargısı, anayasadan, Meclisten önemliydi. Anayasanın 93. maddesinin 3. fıkrası ise kesin bir yargı getiriyor, "Başkan, üyelerin iiçte birinin yazılı istemi üzerine Meclisi toplantıya çağırır" diyor. "Çağırabilir" demiyor. Gerekçeye bakarak, sosyal, ekonomik, siyasal koşulları dikkate alarak, "kişisel bir karar verebilir" diye açık kapı bırakmıyor. fçtüzük gelenekleri, başvuruda açıkhk yoksa Meclis başkanının divanı toplayıp istemin nedeninin daha berrak yazjlmasını isteyebileceğine değiniyor. Oysa başvuru ister haklı ister kişisel dürtulerte hazırlansm, anayasal bir gerekçeye dayanıyor. Başkanlık Divanı 'm toplamaya gerek görmediğine bakılırsa, Karaduman ola ki özal'ın buyruğuyla Anayasa Komisyonu Başkanı 'nın, söyleniyor ki eski Adalet Bakanı Oltan Sungurlu'nun dirayetli yol göstermeleri, belki de hazırladıkları bir metinle kamuoyunun önüne çıkıyor. Türkiye'de "tek buyruğun" ancak özal'dan geldiğini bilenler, doğal olarak Karaduman 'ı, Başbakanm bir telefonla "ikna ettiğine", gerekli gördıiğü hukuksal cambazlıklar için elindeki kimi elemanlan seferber edip bu kararı çıkarttığma ınamyorlar. Çankaya'ya doğru bir umut yolunun açıldığı şu günlerde, bakarsımz siyasetle dönen fırddaklar engel olur, Özal cumhurbaşkam ola maz. Eh "yukarda" her dediğine evet, her davranışma aman efendim ne kadar haklı diyecek birini arayabilir. Hele iktidarı çantada keklik gören Özal gibi gücünün doruğuna 1 kasımda tırmanacak bir lidere anayasaymış, içtüzükmüş gibi sudan nedenlerle bugün karşı çıkmanm gereği var mı? Olağanüstü toplantı girişimi başladığı günün gecesi ANAP kulisi, belli başlı yöneticileri tıpkı Karaduman gibi konuşuyordu. Karaduman 'ın açıkladığı gerekçeler sıralamyor, çağnnın geri çevrilmesi gereği vurgulanıyordu. ANAP'taki fıkir birliği önceki gün Karaduman'ın yazılı metniyle kamuoyuna yansıdı. Beklenilenin ötesinde çoğunlukla iktidara gelmeyi umut eden Özal'ın önümüzdeki yıllarda kendi doğrultusunda her şeyi hallaç pamuğu gibi atması artık işten bile değil. Son işareti Karaduman vermişti. Muhaiefet durmadan yolsuzluklann, rüşvetin hesabınt soracağını söylüyor. Gidiş o gidiş ki anayasaya, yasalara aykın eylem dosyaları hepsini bastıracak. Dün sabah çağrıya önayak olanlaryeni girişimlere hazırlanıyorlardı. Üç Meclis başkan vekili, Meclis divan kâtipleri bir araya gelecek, Karaduman 'ın hukuka sığdıramadıkları kararını eleştiren bir ortak demeç vereceklerdi. Hemen sonra 100 milletvekili bu kez "anayasayı çiğneyen Karaduman 'la ilgili bir gensoruyu görüşmek üzere" önumuzdeki pazar günü Meclisin olağanüstü toplantıya çağnlmasmı Karaduman 'dan isteyeceklerdi. Bu girişimlerden ne çıkar, listezede olayı diye başlayıp anayasa sorununa dönüşen olay nereye varabilir? Özal yönetiminin yapısmdan kaynaklanan olasılığa göre hiçbir şey çıkmaz. Bu girişimler sadece gazetelerde günlük "vakalardan " biri gibi okunurgeçer. Ama hukukun hafife alındığı dönemin nirengi noktalarından biri diye nitelenir. Gerisinde tortu bırakarak şimdilik unutulur gider. Önceki gece girişimi, perde gerisindeki güçlerle engellemenin verdiği rahatlıkla ANAP çevreleri sakindi. Muhalefette tepkiler sürüyordu. ANAP'lı olmayan, ama özal'a sürekli prim veren kimileri ise muhalefetin seçimden kaçmak için bu oyunlara giriştiğini söyleyebiliyordu. Anayasa hukukundan söz edilince "boş ver, sonuca bak " diyenler bile vardı. Geleceğı göre göre bu kadar vurdumduymaz olanlar bir gün gelecek, biraz daha Humeyni, biraz daha ABD'ye bağlanma, biraz daha fazla kemer sıkma önlemleri başladığında o günlerin temelini atan bugünleri anımsayacaklar mı? Sorun uzerinde söyleştiğimiz kişiler arasında güngörmüş bir politikacı dayanamadı, "Tarih ibret abnsaydı hiç tekerrür eder miydi?" diye söylenecek oldu. Hemen susturdum. Son gunlerde tarihsel gerçeklere gösterilen tepkileri söyiedim, siyasetten elini eteğini çekmiş dostuma. Çoğunluk kararıyla içtüzük hükümleri çiğnendiği için özel davaların açıldığı dönem dündü. Tarihten ibret alınmasını irdelemek bile bugün suçtu. Insan yersiz çağrışımlar yapmakla suçlanabiliyordu. Bugün, yapılan uyarıları kulakardı eden bir iktidar vardı. Bütün belirtiler gösteriyor ki nefesi kesilinceye dek borusunu öttürecekti. Düttttt! Karaduman'a tepki (Baştarafi 1. Sayfada) toplantıya çağırmamasını şöyle değerlendirdi: "Meclis Başkam'nın tavrı anayasaya ayiun değü. Anayasa. ya aykın diyenler, mantıga aykın laf söyluyorlar. Üzüldüğüm nokta, bazı partilerimizin bunlan desteklemeleridir. Vaktiyle seçim seçim diye bağıranlar, şimdi resmen seçimden kaçmaya çalışıyorlar. Bunu da milletin dikkati nazanna sunuyorum. Maalesef 1980 öncesi eski Bizans oyunlan yeniden sahnelenmeye çalışılıyor. Bir atasözümüz var, 'Sarmısağı gelin etmişler, 40 gün kokusunu çıkarmamış. Bizimkiler iki haftayı geçi'rmediler." TBMM Baskanı Karaduman'ın yasada olmayan bir yetkiyi kullandığının belirtilmesi üzerine Özal, " O şeklidir. Gerekçe lazım" dedi. DYP Genel Başkanı Süleyman Demirei de, Karaduman'ın şartlan oluştuğu halde Meclisi olağanüstü toplantıya çağırmamakla anayasayı ve iç tüzüğü ihlal ettiğini bildirdi. Demirel, "Seçim çalışmalannın ileriemiş olması, bu konunun tartışümasına engel değildir. Meclisi, 1876 Meclisi haline getirmenin âlemi yoktur. Türkiye Büyük Millet Meclisi bu tutumla kapatılmış duruma düşurulmüştür. Bunu esefle karşılıyorum" dedi. Süleyman Demirel, dün düzenlediği basın toplantısında, Meclisin olağanüstü toplantıya çağınlması için bazı milletvekillerince anayasa ve Meclis içtüzüğünün şartlannın yerine getirilmesine karşın, Meclis Başkanı'nın bu isteği, başkanhk divanına dahi ulaştırmadığını, bunun hukuk devleti ilkesi ve Türkiye'de hukuk devletinin gelişmesi açısından kötü bir durum olduğunu ifade etti. Demirel, şunlan söyledi: "Ben bu önergenin içerigi, nedeni, niçinini tartışmıyorum. Bence Sayın Meclis Başkam'nın böyle bir durumda yapacağı tek şey, Meclisi toplantıya çağırmaktan ibarettir. Anayasa başka bir takdir hakkı tanımıyor. Meclis içtüzüğünün 7. maddesinde de bu konuda bir takdir hakkı bulunmuyor. Evet Meclis, çalışmalarına ara vermiştir. Ancak varlığı surmektedir." SHP Genel Başkanı Erdal Inönü, dün Bulvar Palas'ta SHP'li kadınlar tarafından verilen öğle yemeğinde Başbakan Turgut Özal'ın acele çıkardığı Seçim Yasası ile büyuk tuzaklar kurduğunu söyledi. İnönü, kurulan bu tuzakların ön seçimin kaldınlması ve sürenin çok kısa tutulması olduğunu belirtti. Önseçimin kaldırılmasırun kendilerini zor durumda bıraktığına dikkat çeken tnönü, "ANAP'ın demokratik bir yapısı olmadığını herkes biliyor. 0nun için bu durum onlar için bir sorun yaratmadı" dedi. Erdal Inönü, Necmettin Karaduman'ın Meclisi göreve çağırması gerektiğine işaret ederek, "Kendisini gerekli sommluluğu göslererek Meclisi göreve çağırmadığı için kınıyorum. Ama bu olaylann tek sorumlusu Sayın Özal'dır" dive konuştu. DSP Genel Başkanı Ecevit de dün düzenlediği basın toplantısında, TBMM Başkanı Karaduman'ı Abdülhamit ile kıyaslayarak şöyle dedi: "Böylece Türkiye'de zaman zaman askeri darbelerie karşılaşan çok partili parlamentef rejim, şimdi ilk kez bir sivil darbe ile karşılaşnuş olmaktadır. Sayın Özal'ın seçim sistemi de Meclisi ulusal iradeden soyutlamayı ve fiilen tek partili rejime geri dönüşü amaçlamaktadır. Bu durumda artık Türkiye'de parlamenter demokrasinin varlığından söz edilemez. Demokrasi yolunu açık tutmak isteyen partiler ve milletvekilleri, süratle bir ara\a gelerek, rejimi ve TBMM'yi Özal iktidannın sivil darbesinden kurtarmak için alınması gerekli ve mümkün olan önlemleri saptamalı ve uygulamahdır." SHP'li 14 imza sahibi ise son siyasal gelişmelerı ve Meclis Başkam'nın tutumunu görüşmek üzere grubun toplanmasını istiyor. SHP grubunun en az 12 milletvekilinin çağrı yapması halinde olağanüstü toplunma zprunluluğu bulunuyor. DSP de ortak bir tutum saptamak için SHP ve DYP'ye biraraya gelme çağnsında bulundu. ANAP Başkanlık Divanı YSK'nın gerekçeli kararını görüşmek üzere olağanüstü toplandı. UBA'nın haberine göre Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Keçeciler, YSK'nm karannı yasada 2 fıkranın değiştirmesine dayandırdığını söyledi ve "2 fıkra değiştirilmiş olsa da ana fikir ortadan kalkmamıştır" dedi. 1 TBMM Başkanı Karaduman ın olağanüstü toplantı çağrısını reddetmesi ve ardından gelişen olaylar üzerine DSP Gnıp Başkan Vekilleri, SHP ve DYP grup yöneticilerini "ortak tavır belirlemek" için toplantıya çağırdı. Ancak, çağrı SHP tarafından kabul edilmedi. lmzacı miUetvekilleri dün saat 16.00'da TBMM halkla ilişkiler binasında yeniden toplandı. 40 dakika süren toplantıda Meclisi bu kez TBMM Başkanı Karaduman'ın tutumu hakkında genel görüşme yapmak üzere olağanüstü toplantıya çağırma karan alındı. Yeni olağanüstü toplantı çağrısı ve genel görüşme önergesinin bu sabah saat 10.00'da imzalanacağı ve daha sonra TBMM başkanlığına sunulacağı bildirildi. TBMM Başkanı Necmettin Karaduman'ın Meclisin olağanüstü toplantı istemini reddetmesi muhaiefet partilerinin tepkilerine yol açtı. YSK Kararı ve Sonuçları (Baştarafi 1. Sayfada) 24.9.1987 tarih ve K. 428 sayılı kararıyla, "konlenjan adaylığı" konusunda beklenmedik bir yorum getirmiştir (1). Kurulun oy birliğiyle verdiği bu kararda, kontenjan adayı gösterilen seçim çevrelerinde geçerli oyların en çoğunu almış olan siyasal partiye Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 34. maddesinin 3. fıkrasında öngörulene ek olarak milletvekilliği tahsis edilmeyeceği, "Ancak böyle bir partinin kontenjan adayııun parti lislesindeki sıraJamaya balulmaksınız, öncelikle milletvekili seçilmiş" olacağı sonucuna varılmaktadır. Bir bakıma bu yorumla iktidar partisinin son bir buçuk yıl içinde seçim mevzuatının şurasınaburasına sürekli olarak bırtakım hükümler serpiştirmek, birtakım hükümler eklemek veya çıkarmak, sonra yeniden eklemek biçiminde gerçekleştirdiği değişlikliklerin acı meyvelerini toplamaya başladığı düşünülebilir. gösterilen seçim çevrelerinde bolme işlemi, bir eksigi ile yapüır" cümlesinin daha sonra 3377 sayılı kanunla kaldınlması ve son olarak 10.9.1987 tarih ve 3403 sayılı kanunun 5. maddesi ile sözü geçen 34. maddenin yalnız 2. fıkrasına bu kez kontenjan adaylığı ile herhangi bir bağlantı kurulmaksızın "Altı milletvekili çıkaracak seçim çevrelerinde bolme işlemi bir eksigi ile yapıhr" cümlesinin eklenmesidir. Kurula göre, Milletveküı Seçimi Kanunu'nun 34. maddesindeki "Kontenjan adayı gösterilen seçim çevrelerinde bolme tştemi, bir eksigi ie yapılır" cumlesini kaldırmakla, "Kanun kovucu, a\nı maddenin son fıkrasında yer alan, 'seçim çevresinde geçerli oyların çoğunu almış olan siyasi partinin kontenjan adayırun da seçimi otomatik olarak ve sıralamaya girmeden seçilmiş sayılacağf yorumuna açık olan nakmiine bu yorumu kalmak istemiştir." Hemen söyleyelim ki, ne 3377 sayılı kanuna ilişkin teklifın gerekçesi Ue Anayasa Komisyonu Raporu'nda, ne TBMM Genel Kurulu'nda teklif uzerinde yapılan gorüşmelerde yasa koyucunun anılan cumleyi kaldınrken, kontenjan adaylığı kurumunun yukanda açıkladığımız niteliğini değiştirmek istediği anlamına gelebilecek tek bir cümle kullarulmamıştır (5). Öyle anlaşıhyor ki, 3377 sayılı kanunla bir seçim çevresinin çıkaracağı en çok milletvekili sayısı 7'den 6'ya indırüırken, Türkiye'deki en düşük çe\re barajı oramnın da kendiliğinden yükselmesi yeterli görulmüş, dolayısıyla çevre barajının saptanması için bölme işİeminin bir eksigi ile yapılmasına gerek duyulmamış; o nedende de arulan cümle, Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 34. maddesinin 2 ve 3. fıkralarından çıkanlmış, fakat daha sonra 3403 sayılı kanunla sadece altı milletvekili çıkaracak seçim çevrelerinde barajı yukseltmek amacıyla yeniden 34. maddenin 2. fıkrasına eklenmiştir. Aslında, "Konlenjan adayı gösterilen seçim çevrelerinde bölme işlemi, bir eksigi ile yapılır" cümlesi, sadece seçim çevresi barajının saptanması bakımından önem taşımaktaydı. Yoksa bu cümle, 34. maddenin 3. fıkrasındaki d'Hondt usulü bölme işlemine ilişkin, "Siyasi partüerin oy sayılan, önce bire, sonra ikiye, sonra iıçe.. ila, o çevrenin çıkaracağı milletvekili sayısına ulaşıncaya kadar bolunur" cumlesinden sonra fazla bir arüam taşımamaktaydı. Çunku bölme işlemi, gorulduğu gibi sırasıyla 1, 2, 3... ile yapılmaktadır. Dolayısıyla burada, kontenjan adaylığı için konacak hükmün, "Konlenjan adayı gösterilen bir seçim çevresinde bolme işlemi, o çevrenin çıkaracağı milletvekili sayısından bir eksigine ulaşıncaya kadar yapıhr" biçiminde olması gerekirdi. Ne var ki, 3270 sayılı kanunla 34. maddenin 3. fıkrasına eklenen, ancak ıstenileni anlatmak bakımından yetersiz kalan söz konusu cümle, 3377 sayılı kanunla kaldınlırken, yerine yenisi konmamıştır. Zaten böyle bir cümleye gerek olmadığı da söylenebilir. Çünkü 34. maddenin 3. fıkrası d'Hondt usulu bölme işİeminin bir seçim çevresinin "çıkaracağı milletvekili sayısına ulaşıncaya kadar" yapılacağını bir genel huküm olarak belirtmektedir. Aynı maddenin son fıkrasında kontenjan adaylanmn çoğunluk sistemine göre seçileceğini belirten hüküm ise, kontenjan adayı gösterilen seçim çevreleri bakımından istisnai nitelikte bir özel hukum durumundadır. 2. fıkradaki genel hukmun bu seçim çevrelerinde son fıkradaki istisna ile sımrlandmlmış olarak uygutanması doğaldır. Yoksa çoğunluk sistemine göre seçilmiş bir kimseyi, "öncelikle miUelvekili seçümiş" de kabul etseniz, liste başına da geçirseniz, nispi temsil sistemine gore belirlenmiş bir sıralamaya yerleştiremezsiniz. Bu, nispi temsil sisteminin niteliğine ve "kontenjan adaylığı" kurumunun amacına aykın olduğu gibi; yasal dayanaktan da yoksundur. Kaldı ki, Siyasi Partiler Kanunu'nun 3377 sayılı kanunla değişik 38. maddesinin 1. fıkrası da, kontenjan adayını "parti hizugiinde gösterilen diğer usullerie belirlenen adaylann sıralamasına dahil edilmeyerek, aynca oy pusulalanna kontenjan adayı olarak sıra numarası verilmeden" yazılacağıru belirten hukmuyle boyle bir uygulamaya engeldir. Ekleyelim ki, yasalar yürürlükten kaldırılmış hükumlerine göre değil, yürürlükteki hükumleriyle uygulanır. Gerçi bazen bir yasa değişikîiğınin anlammı tam olarak belirleyebilmek için eski hükümlerle karşılaştırma yapma zorunluğu ortaya çıkabilir. Ancak "konlenjan adaylığı" konusunda 3270 ve 3377 sayılı kanunlarla değişik Siyasi Partiler Kanunu'nun 38. maddesi ile Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 34. maddesi bakımından boyle bir durum söz konusu değildir. Her iki madde birlikte ele alındığında, 3270 ve 3377 sayılı kanunlarla yapılan değişikliklerin anlam ve amacı, açık seçik ortadadır. Bu arada, Yüksek Seçim Kuruiu'nun düşünduğünün tersine Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 34. maddesinin son fıkrasında, "Partinin, kontenjan adayını kazanacagından söz etmemiş; kontenjan adayının milletvekilligini kazanacagını hiıkme baglamış" olması da, bu hukmün "yalnız parti adaylan arasındaki bir önceligc ilişkin" olduğunu göstermez. Kontenjan adayının nispi temsil sıralamasına tabi olmaksızın milletvekili seçildiği başka nasıl anlatılabilirdi? Eğer 34. maddenin son fıkrası, Yüksek Seçim Kurulu'nun deyişiyle "Partinin kontenjan adayını kazanacagından söz" etseydi; bu, kurulun yorumuna göre kontenjan adayını nispi temsil sıralamasının dışma çıkarmaya yeter miydi? (1) Anılan kararın metni için bk. Resmi Gazete, 29.9.1987, S. 19589, s. 6970. (2) Bu konuda daha aynntılı olarak bk. Hikmet Sami r«rk, "İki Partili Siyasal Düzenin tstikrar Sağlavacağı Şüpheü", Yankı, 7 13.4.1986, S. 784, s. II; Hikmet Sami Törk, "Seçim Hukukumuz ve Sorunları 4 (5), Cumhuriyet, 20.9.1987 S.10. 3) Örneğin bk. TBMM Tutanak dergisi 1986, C.26, S.272 (Turan Bayezit), 307 (Ülku Söylemezoğlu), 311 (Nuri Korkmaz), 316 (Kâmil T. Coşkunoğlu), 320 (Edip özgenç), 397, 398 (Eyüp Aşık), 398 vd. (Turan Bayezit) 404 (Ferit Melen ve arkadaşlannın önerge gerekçesi); C. 27, S. 69 (Dogan Kasaroglu), 71 (Ayhan Fırat, Osman Bahadır), 74 (tsa Vardal). (4) Bk. Resmi Gazete, 18.9.1987, S. 19578, S. 19578, S. 68, aynca 63, 70. (5) Krş. TBMM Tutanak Dergisi 1987, C. 41, S.b 324, 325, 326; TBMM S. sayısı 577, S. 2, 3, 9. Kararın değerlendirilmesi Ancak Yüksek Seçim Kurulu'nun kontenjan adayı olarak seçilen milletvekilini sadece mensup olduğu siyasal partinin d'Hondt usulü nıspi temsil sistemine göre yapılacak sıralamadaki ilk milletvekili durumuna getiren bu yorumu, Siyasi Partiler Kanunu ile Milletvekili Seçimi Kanunu'nun kontenjan adaylığına ilişkin hükumlerine kesinlikle aykındır. Hanrlanacağı üzere, iktidar partisınin son bir buçuk yıl içinde seçim mevzuatında yaptığı çeşitli değişiklikler arasında eski "merkez adaylıgı" kavramının yerini alan yeni bir kavram olan "konlcnjan adaylıgı" düzenlenmiş; bu amaçla önce 28.3.1986 tarih ve 3270 sayılı, sonra 23.5.1987 tarih ve 3377 sayılı kanunlarla Siyasi Partiler Kanunu'nun 38. maddesi ile Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 34. maddesi iki kez değiştirilmiştir. Siyasi Partiler Kanunu'nun son olarak 3377 sayılı kanunla değişik 38. maddesinin 1. fıkrasına göre, "Siyasi partiler sadece altı \e daha fazla milletvekili çıkaracak Ulerin 4, 5 >e 6 milletvekili çıkaracak seçim çevrelerinde birer kontenjan adayı gosterirler. Kontenjan adayı. parti tbzuğunde gösterilen diğer usullerie belirlenen adaylann sıraiamasına dahil edilmeyerek, aynca oy ptuotaianna konlrnjao ada>i olarak sıra numarası verilme4en yazılır." Bu duzenleme>e paralel olarak 3270 sayıh kanunla Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 34. maddesine eklenen son fıkraya göre de, "Kontenjan adayı gösterilen seçim çe\re)erinde. geçerli oylann en çoğunu almış olan siyasi partinin kontenjan adayı, seçim çevresi barajını aşıp aşmadığına bakılmaksızın milletvekilligini kazanmış olur." Bu hükümlerin anlamı, seçim sistemleri hakkında asgari bir bügiye sahip herkesin hiçbir duraksamaya duşmeden kolayhkla anlayabileceği kadar açıktır. Kontenjan adaylan, siyasal partüerin nispi temsil sistemine göre seçilecek milletvekiUerine ait sıralamaya dahil değildirler. Çünkü kontenjan adaylan çoğunluk sistemine göre seçüirler. Kontenjan adaylığı konusunda 3270 ve 3377 sayılı kanunlarla getirilen bu hukümlerden sonra, Türkiye'de bir yanıyla nispi temsil, öbür yanıyla "tek adlı çoğunluk" veya yaygın terimle "dar bölge" sistemine dayalı karma bir seçim sistemi ortaya çıkmışur (2). Örneğin 1 Kasım 1987 milletvekili genel seçimi için oluşturulan 104 seçim çevresi içinde kontenjan adayı gösterilebilecek olanlann sayısı 46'dır. Işte 3270 ve 3377 sayılı kanunlarla değişik Siyasi Partiler Kanunu'nun 38. maddesi ile Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 34. maddesi uyannca TBMM uye tam sayısı olan 450 milletvekilinden 46'sımn, yani yüzde 10.22'sinin "tek adlı çoğunluk", 404'ünün, yani yüzde 89.78'inin de d'Hondt usulu nispi temsil sistemine göre seçümesi gerekmektedir. Kontenjan adaylarımn çoğunluk sistemine göre seçileceği ve bu konudaki yeni hükümlerle Türkiye'deki seçim sisteminin nispi temsil yarunda çoğunluk ilkesine de yer veren karma bir nitelik kazandığı, özellikle 3270 sayılı kanuna ilişkin teklifın TBMM Genel Kurulu'nda göruşülmesi sırasında gerek iktidar partisi sözcüleri tarafından yapılan açıklamalarda, gerek muhaiefet partileri sözcüleri tarafından bu teklife yönelülen eleştirilerde ortak nokta olarak bdirtilmiştir (3). Daha sonra Anayasa Mahkemesi de 3270 sayılı kanunun Siyasi Partiler Kanunu'nun 38. maddesi ile Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 34. maddesini değiştiren 10. ve 33. maddelerinin "Anayasaya aykın olmadıgına" karar verirken, bu noktayı vurgulamıştır. Gerçekten Yüksek Mahkeme'nin 22.5.1987 tarih ve £.1986/17, K.1987/11 sayılı karannda açıklandığı uzere, "Kontenjan uygulanan seçim çevrelerinde kontenjan adaylan için çoğunluk, öbür adaylar için nispi temsil ounak üzere iki sistem uyguianacaktır" (4). Kontenjan adaylanmn çoğunluk sistemine gore seçilmesi, kontenjan adayı gösterilen her seçim çevresinde en çok oy alan partiye nispi temsil sistemi dışında bir milletvekilliği vereceği için, ülke genelinde bu düzenlemenin en güçlü parti yararına işleyeceği açıktır. Dolayısıyla "kontenjan adaylıgı", ulke genelinde oylann nispi çoğunluğunu eldeedecek birinci büyük partiye tek başına iktidar olma yolunda büyük bir avantaj sağlayacaktır. Ancak bu avantaj, Yüksek Seçim Kurulu'nun kontenjan adaylığmı amacına aykın olarak nispi temsil sisteminin bir parçası durumuna getiren yorumuyla ortadan kalkmış bulunmaktadır. Umutiari (Baştarafi 1. Sayfada) Karaduman'ın aldığı karara karşı çıktı. lmzacı milletveküleri, Meclisin toplanması için Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e başvurma görüşunü benimsedi. Bu arada Karaduman'ın davranışının TCK'nın 146. maddesinin kapsamına girdiğini savundular. lmzacı miUetvekilleri Karaduman için anayasayı ihlal ettiği gerekçesiyle savcılığa suç duyurusunda bulunmaya haztrlanıyor. TBMM Başkanlık Divam'nın 6 üyesi de Karaduman'ın davranışma karşı çıkarak, "kendisini tarih önünde sorumluluğu ile başbaşa bıraktıklanm" açıkladılar. TBMM'nin olağanüstü toplanması çağnsının Karaduman tarafından reddedilmesi üzerine, Mecliste dün yoğun gelişmeler yaşandı. Muhaiefet partileri, grup yöneticileri ve imzacı milletvekilleri Karaduman'ın "«nayasa ihlali" olarak niteledikleri davranışma karşı izlenecek stratejiyi belirlemek amacıyla temaslarda bulundular. Bu görüşmelerde, Meclisi olağanüstü toplantıya çağırması için Cumhurbaşkam Kenan Evren ile görüşme, Meclisi fiilen toplama, Karaduman hakkında suç duyurusunda bulunma, muhaiefet partileri liderlerinin ortak tavır takınmalan gibi konular ele alındı. Olağanüstü toplantı çağnsına imza koyan milletvekilleri de, dün TBMM Halkla llişkiler Binası'nda bir toplantı yaptılar. Bu toplantı sürcrken, TBMM Başkanlık Divanı'nın 6 üyesi Karaduman ile görüştü. Karaduman, "rahatsız olduğu için" TBMM'ye gelmediğinden, başkanlık divanı üyeleri Çankaya'daki TBMM Başkanlık Konutu'na gittiler. Başkan Vekillerinden ANAP'lı Şevket Bilgin, SHP'li Özer Gürbüz ye DYPIi İskender Cenap Ege ile DSP'li idare amiri Durcan Emirbayer, ANAP'lı Divan Kâtibi Süleyman Yağcıoğlu ve DYP'li Divan Kâtibi Fevzi Erdinc, Karaduman ile Başkanlık Konutu'nda 45 dakika süren bir görüşme yaptılar. Başkanlık divanı üyelerinin görüşmede, Karaduman'dan Meclisi hemen toplantıya çağırmasını istedikleri öğrenildi. Bu görüşmede, 6 başkanlık divan üyesi Karaduman'a davranışının aııayasaya aykırı olduğunu da anımsatarak, bunun Türk Ceza Yasası'nın 146. maddesi kapsamına girebileceğini anımsattılar. Ancak, Karaduman'ın bütün itirazlara karşın tavnnda.kararb olduğunu söylediği ve "Sorumluluk bana ait, bunun bütün sonuçlarını beo goğüsleyecetinı" diye konuştuğu öğrenildi. (Baştarafi 1. Sayfada) maz ve Ömer Yılmaz, jandarma karakolunda kaldıklan 17 gün süreyle işkence gördüklerini öne sürmüşlerdi' 104 gün gözaltmda ve tutuklu kalan 3 kişi, karakolda işkence emri verdiği öne sürülen Yüzbaşı Ali Şahin ile 6 eF hakkında "işkence" suçlaması ile dava açmıştı. Bu dava sürerken, Yılmaz ailesi, Aydın Ağır Ceza Mahkemesi'nde de gözaltmda kaldıkları 104 gün için maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuşlardı. Aydın Ağır Ceza Mahkemesi, önceki gün sonuçlanan davada, Yılmaz ailesine maddi ve manevi tazminat ödenmesini uygun gördü. Maddi tazminat olarak işinden olduğu için Osman Yılmaz'a 545 bin, Omer Yılmaz'a 172 bin 759 Habibe Yıimaz'a ise 94 bin lira ödenmesi kararlaştırıldı. Kararda manevi tazminat olarak ise, "104 günlük süre içerisinde çektikieri acı karşılıgı olarak taktiren kendilerine 125'er bin lira manevi tazminat verilmesi uygun görüldü" denildi. Işkenceye SHPlde il başkan] an sorunu çözüldü Haber Merkezi SHP Merkez Yurütme Kurulu erken genel seçimde aday olmaları nedeniyle boşalan il \e ilçe yonetimlerine yeni atamalar yapılmasını kararlaştırdı. Ankara, Adana ve îzmir'e yeni il başkanlarını atayan MYK, bir süredir sorun haline gelen İstanbul il başkanlığı konusundaki karan yonetim kuruluna bıraktı. SHP Genel Sekreteri Fikri Sağlar, il yönetiminin tüzük gereği başkanhğa seçtiği eski Devlet Bakanı Hikmet Çetin'in il başkanlığı konusunda, "tstanbul'un daha önce yaptığı seçim, tüzük gereği geçersizdir. Biz, İstanbul il orgütü daha önce yayınladığımız genelgeye uymadı diye karşı çıkmıştık. Ama şimdi isterlerse Çetin'i seçerler, isterlerse başkasını onu bilemem" dedi. SHP'de aday olan yöneticilerin yerine kimlerin getirileceği konusu MYK'nın dün ald.ğı kararla çözümlendi. Yaklaşık 4.5 saat süren bir toplantıda aday olan yöneticilerin yerine yenilerinin atanmasına karar veren MYK aynca Ankara il yonetim kurulu başkanlığına Cengizhan Yonılmaz, İzmir'e Kemai Karataş, Adana'ya da Mehmet Savacı'yı atadı. İstanbul il başkanlığı ise tüzük gereği il yonetim kurulunun karanna bırakıldı. Dun Ankara'da MYK toplantısı surdüğü sırada İstanbui'da toplanan il yonetim kurulu eski Devlet Bakanı Hikmet Çetin'in baş kanlığı karannda ısrarlı olduklarını açıkladılar. Bu açıklamada, "Eskinin yanlış parti içi yapılanmalarıvla, yanlış yöntemleriyle bir yere varılabileceğini sanmıyoruz" göruşü yer aldı. Hikmet Çetin dün Ankara'da SHP Genel Sekrteri Fikri Sağlar'la bir görüşme yaptı. AA'nın haberine gore Genel Sekreter Fikri Sağlar, MYK toplantısından sonra atamalarla ilgili bilgi verdi. Seçimden önce tüm örgütlerin el birliği içinde çahşması gerektiğini, sorunlann fazla abartılmamasını belirterek,"Merkez Yürütme Kurulu'nda Mardin, Erzurum, Hatay, Rize illeri dışındaki tüm il ve ilçe \onetimindeki eksikliklerin tüzük kurallarına uygun olarak yapılmasına karar verildi. İstanbul il yönetimi de bu karar çerçevesinde il başkanını seçecek. Daha önce yaptığı seçim geçersizdir. Biz Hikmet Çetin'in kişligine karşı değiliz. Bir genelge yayımlamıştık. İstanbul il orgütü bu genelgeye uymadı. O nedenle karşı çıktık. Ama bundan sonra il örgütü yeniden seçim yapabilir. Çetin'i mi seçer başkasını mı onu bilemem" şeklinde konuştu. Öte yandan Mardin, Erzurum, Hatay ve Rize il yöneticileriyle ilgili atamaların genel sekreterlik tarafından göruşuleceği için daha sonraya bırakıldığı belirtikli. Karann gerekçeleri Yüksek Seçim Kurulu'nun, ilgili kanun metinleri hiçbir yorumu gerektirmeyecek kadar açık ve doğrudan doğruya uygulanabilir nilelikte iken, Usteu'k ortada kurulca bir yorum yapılmasıru gerektirecek hiçbir olay yokken, verdiği 24.9.1987 tarih ve K.428 sayılı karann dayandığı gerekçeler uzerinde kısaca durmak, bu sonuca nasıl varıldığım anlamak bakımından yararlı olacaktır: 1. Kontenjan Adayı Gösterilen Seçim Çevrelerinde Bolme lşlemi ile İlgili Cümlenin Kaldınlması: Yüksek Seçim Kurulu'nun karannda gösterilen ilk gerekçe; Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 34. maddesinin çevre barajının saptanmasına ilişkin 2. fıkrası ile siyasal partüerin d'Hondt usulu nispi temsil sistemine göre kazandıklan milletvekili sayısımn belirlenmesine ilişkin 3. fıkrasına 3270 sayılı kanunla eklenen, "Kontenjan adayı ERENKOY'DE SATILIK BOŞ DAİRE Bağdat Cad. Kantarcı Rıza Sokakta 2. katta, 2 oda, salonsalomonje, kat kaloriferli, daire satılıktır. 48 milyon TL. peşin 523 39 80 172 00 21/22 KAYA ERTUNÇ SCRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle