28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 EKİM 1987 HABERLERİN DEVAMI CVMHURİYET/1! Dtş Haberter Scrvisi Körfez'de lran'ın Amerikan bandıralı bir Kuveyt tankerini vurmasından sonra başlayan gergin bekleyiş dün 4 Amerikan destroyerinin Katar'ın doğusunda İran kıyüarı açıklanndaki iki lran petrol platformunu bombalaması ve deniz komandolarının lran '.arafından terk edilmiş bir başka platfonna çıkmalan Ue noktalandı. Tahran radyosu saldınyı Iran'a karşı açılmış "topyekün savaş" olarak nitelerken, lran Devlet Başkanı Ali Hamaney saldmya kesinlikle misillemede bulunacakları söyledi. Sovyetler Birliği ise ABD saldınsını "askeri maceranlık" olarak kınadı. Beyaz Saray sözcüsü Martin Fitzwmter gazetecilere yaptığı açıklamada, 4 Amerikan destroyerinin dün Iran'a ait 2 platforrnu top ateşi ile imha ettiğini bildirdi. Fitzwater, Amerikan gemilerinin platformlara 1000 dolayında mermi attığını söyledi. Fitzwater, ABD'nin tran'ın ge ABDlden Iran'a misîllenıe çen hafta cuma günü Amerikan bandıralı bir Kuveyt gemisine karşı düzenlediği saldırıya "ölçülii ve orantıu" bir misilleme ile karşılık verdiklerini belirtti. Fıtzwater "s»v«şı genişletecek bir eylemde buiunmadık" dedi. Savunma Bakanı Caspar Weinberger de saldından önce İranlılan uyardıklannı ve platformu boşaltmalan için süre verdiklerini söyledikten sonra "mesdeyi kapanmış addediyoruz" dedi. Başkan Reagan ise yaptığı açj klamada Körfez'de 3. ülkelerin ticr. ret gemüerine yapılacak saldınlar konusunda lran'ı sürekli uyardıklanm bildirdi ve bombalanan platformlardan birinin askeri amaçlarla kullanıldığını öne sürdü. Beyaz Saray sözcüsü Fitzwater tarafından okunan yazılı açıklamasında Reagan şöyle devam etti: "tran'ın ABD'ye yönelttiği saldmya ölcıilü ve orantılı kanşlık verdik. Meşru müdafaa hakkımızı kullanarak giristiğimiz bu eylemden BM Güvenlik Konseyi'ni haberdar ettik. ABD, tran'la savaş istemiyor. Ama Tahran, gemilerimizi ve çıkarlanmızı korumakta kararlı olduğumuzu anlamahdır." Körfez'deki denızdlik kaynaklan, ABD destroyerleri tarafından bombalanan platformlann alev alev yandığını ve göğe kara duman'bulutlannın ytikseldigini bildirdiler. GOZLEM UGUR MUMOJ (Baştarafi 1. Sayfada) Bir süre sonra ihale Başbakan özal'ın emri ile iptal edildi. "Neden? Niçin? Nasıl?" derken halkoylaması gezilerine takıldık. Olay da bu arada unutuldu gitti. Bugün, şöyle olup bitenlere yeniden bakmak istedim... Alın size bir teleks notu... Teleksi çeken, Fransa'nın istanbul'daki Ticaret Ataşesi Yves Marie Laouenan... İstanbul'dan "25591" sayılı teleksten 23.10.1986 günü Paris "204780" sayılı telekse "Giscard D'Estaing ve Thomson Intemational Genel Müdüru Hesisburg'a dikkatierineİvedi" kaydıyla bir not gönderiliyor... Giscard D'Estaing, Fransa'nın eski Cumhurbaşkanı... Bu not ya eski Cumhurbaskanı'na çekiliyor ya da Thomson şirketinde çalışan Giscard D'Estaing'in aynı soyadını taşıyan yeğenine.. Artık orasını pek bilemiyoruz. Not şöyle başlıyor: Türk hava sahasının radarla kaplanması ihalesi İtalyan Selenia şirketine bazı özel koşullarla verildi.. Bir kopyası elimizde bulunan özel notta, daha sonra İtalyan "Selenia" şirketinin aldığı ihale koşulları hakkında bilgiler veriliyor. Not, radar ihalesinin Thomson şirketince üstlenilmesi için Ankara'da yapılması gereken "temaslar" ile ilgili olarak ticaret ataşeliğine "yetki" verilmesi istemiyle noktalanıyor. En düşük fiyatı veren İtalyan "Selenia" şirketi 13 Ekim 1986 günü bakanlığa çağrılmıştır. İtalyanlar sevinç içindedir. İtalyan Başbakanı Craxi, özal'a bir mektup yazarak hükümetinin teşekkürlerini bildirmektedir. Ancak Fransız Ticaret Ataşesi, Ekimin 23'ünde devreye girdikten sonra İtalyanların işleri suya düşer. Fransız Ticaret Ataşesi, ANAP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Akarcalı'nın arkadaşıdır. Ataşe Yves Marie Laouenan bir Türk bayan ile evlenmış, Akarcalı nikâhta tanıklık yapmıştır. Bayan Tülay Laouenan, TürkFransız Ticaret Derneği Sekreteridir. Ticaret Ataşesi Laouenan, Türkiye'deki görevine 1986 yıtı ağustos ayında başlamış ve 1987 yılı mayıs ayında ihalenin Thomson firmasına verilmesini sağlamıştı. Thomson şirketi güçlü bir şirketti. Fransa'nın eski cumhurbaşkanlanndan valery Giscard D'Estaing ve Başbakan Chirac bu şirketle çok yakından ilgiliydiler. Birinin yeğeni, ötekinin kayınbiraderi Thomson şirketinde çalışmaktaydı. Thomson şirketi bu ihaleyi alabilse, daha sonra Pakistan ve İran'da da aynı ihaieler sıradadır. Başbakan Chirac, Özal'a ihalenin Thomson şirketine verilmesi için "elden" bir mektup yollar. Bu girişim ve çabaiar sonunda ihale Thomson şirketine verilir. Fransız şirketine ev sahipliği yapan "TransTürk" şirketinin en büyük ortağı Fuat Süren ile yerli üretim ortağı Jak Kamhi'nin "Profilo" şirketi sevinç içindedirler. İtalyan "Selenia" şirketinin ortağı ve temsilcisi "Kavala Şirketler Grubu" ise üzgündür. İhale göz göre göre elden kacmıştır... Ancak, ne olursa olur, Başbakan Özal, ihalenin imzasına iki gün kala bu ihaleyi iptal eder! İptalin nedeninin, Avrupa Parlamentosu'nun Ermeniler ile itgili aldığı son karar olduğu ileri sürülürse de olay pek aydınlanmaz... Milliyet gazetesi, radar ihalesinin "ANAP'ın üst yönetiminde bir milletvekilinin devreye ginnesi" sonucunda Thomson'a verildiğini yazar; Hürriyet, Akarcalı'nın adından söz eder. Bülent Akarcalı'ya bu konuları ben de sordum. Akarcalı, Fransa'nın İstanbul'daki ticaret ataşesini tanıdığını, ihaie işi için "devreye girmediğini" , yalnızca Thomson şirketinin verdiği yemeklerde bulunduğunu söyledi. Fransa'nın eski cumhurbaşkanlarından Valery Giscard D'Estaing, Orta Afrika Devlet Başkanı Bocassa'dan aldığı "mücevherier" ile dünya rüşvet tarihine geçmişti. Yeğeni aracılığı ile ya da kendisi, niçin Thomson şirketinin alacağı radar ihaleleri ile bu kadar yakından ilgileniyor? Niçin? Niçin b? Bu "Mücevher düşkünü aile" Topkapı Sarayı'ndaki Kaşıkçı Elması"na mı göz dikti, nedir? Ne ilgisi var Fransız "Cum. huriyet İçin Birlik Rart/s/"nin, bizim "Devlet Hava Meydanlar/"ndaki radar ihalesiyle? "Holdingler enternasyonalizmi" midir? Nedir bu iş? Çelişkili açıklama ABD Savunma Bakanı Caspar VVeinberger, Fıtzwater'in açıklaması ile çelişkili bir açıklama yaparak tek bir platforma saldırdıklannı duyurdu. VVeinberger şöyle dedi: "Biz, İranlılann konvoylara müdahalede knllandığı ve kullanabilecegi bir platformu sectik. Bu platformun daha önce de İran saldınlannda kullanıldığını biliyorduk. Bu platformdan sadece küçük süral lekneleriyie saldın yapılmamış, aynı za manda Amerikan helikopterlerine ateş açılmıştı. Pialformun ortadan kaldınlması Amerikan kuvvetlerinin güvenliğine katkıda bulunacaktır. Yaptığımız miallemeye İran'dan şu ana kadar herhangi bir tepki gelmedi. Biz bu meseleyi kapanmış addediyoruz. lran'la daha fazla bir çatışmaya girmek istemiyonız. Ancak, İran'ın askeri eylemleri artış göslerirse, daha güçlü misillemelerde bulunmaya da hazınz." dolannın platforma çıktıklan belirtildi. İran'ın tepkisi Amerikan saldınsma çok sert tepki gösteren Tahran radyosu, ABD'nin bu saldın ile İran'a karşı 'topyekün savaşa ginniş olduğunu' bildirdi. AA'nın Tahran kaynakh haberine göre, İran Devlet Başkanı, Ali Hamaney, ABD'nin dün sabah düzenlediği saldınya, kesinlikle misillemede bulunacaklanm bildirdi. ABD'ye verilecek karşılığı görüşmekte olan Savaş Konseyi'nin toplantısında konuşan Hamaney, "Bu Amerikan eylemini, çevapsız bırakmayacağız" dedi. Dün vurulan iki platformun, ABD'nin iddia ettiği gibi askeri amaçlarla kullanılmadığını kaydeden Hamaney, platformlarda askeri malzeme ve personel bulunmadığını savundu. Hamaney, "Bu saldınyla Bay Reagan büyük bir hata işledi ve sorunlannı artırdı" diyerek. Petrol platformlannı imha eden ve savunmasız sivilleri yaralayan ABD'ye karşı misillemede bulunmayı "dogal hak" kabul ettiklerini söyledi. Kuveyt'e tehdit İran'ın Bı1 Temsilcisi Recai Horasani, İran'ın "Irak'ı destekleyen" Körfez ülkelerine karşı giriştiği saldırılann, "Meşru olduğunu ve devam edecegini" duyurdu. ABD'nin, Kuveyt'e yönelik bir füze saldınsını, "Bahane göstererek" İran'a saldırdığını kaydeden Horasani, "Kuveyt, Irak'a destek vererek çatışmada taraf olmuştur. Bizim de buna karşı eylemlerimiz meşrudur ve devam edecektir" dedi. Sovyetler Birliği, ABD'nin İran'a karşı giriştiği saldınyı "askeri maceracıhk" olarak niteledi. Saldınyı sert bir dille eleştiren Sovyetler Birliği resmi haber ajansı TASS, bunun başkan Reagan yönetimine bir yarar sağlamayacağını belirtti. TASS'da yer alan yorumda, ABD'nin İran'a silah satışı ve elde edilen paranın Nikaragua'daki gerillalara aktanlmasıyla ortaya çıkan skandaldan dikkatleri uzaklaştırabilmek için "maceracı bir politika izlemeye" bışladığı kaydedildi. İngiltere Dışişleri Bakanı Sir Geoffrey Howe, ABD'nin tran'ın petrol paltformlanna dün düzenlediği saldınyı Ulkesinin desteklediğini bildirdi. Howe, dün yaptığı yazılı açıklamada, "ABD, yeni saldınlann tehdidi altında, kendini savunma amacıyla askeri eylemlere girme hakkına sahiptir" dedi. •• Platforma çıktılar ABD Savunma Bakanlığı tarafından dün geç saatlerde yapılan açıklamada, Amerikan deniz komandolannın Iranlılar tarafından terk edilmiş bir platforma çıkarak, radarlan ve bazı dinleme aygıtlanru imha ettikleri bildirildi. Açıklamada, ilk 2 platformun bombalanmasından sonra İranlılann bu platformu terk ettiklerinin görüldüğü ve deniz koman 'Ölçülü' karşılık Saray sözcüsü Fitzwater'in dün sabahki brifınginde ABD'nin ünlü Beyaz Saray muhabiri Sam Donaldson'un stkıştırması üzerine, "Fazla can kaybı oimamaa için platformlara yapılacak saldından biraz önce İran makamlarma haber verikfigjni" açıklaması. Bunu yapma yönlemleri de çok ilginç. tran'a haberi uçurma görevi, ABD ile lran arasında arabuluculuk yaptığı iddiasıyla kamuoylan önünde böbürlenen ülkelere değil, hiçbir zaman bu iddiada olmayan, ama hep bu işi sessiz sedasu yapan tsviçre'ye verilmis. Misillemenin gayet ölçülü olduğunun bir başka göstergesi de seçilen hedefin zaten bir yıl önce Irak tarafından vunılduğu için "işlemez dorumda" olması. Petrol platformu, tran'ın savaşı sürdürebilmesi için hayatı ekonomik öneme sahip değil, çünkü ürrtim yok. Vı'ashington'daki dış politika gözlemcilerine göre bu "ölçülii saMın" tran'a gözdağı vermekten çok "Amerikan kamuoyunu Utmine yönelik." Washington'da şimdi en fazla sorulan soru, uzun süredir beklenen bu misOlemenin gelmesiyle Körfez'de neler olacağı. Bu sorunun yanıtma dönük olarak söylenenlerden birisi, "önumuzdeki gunlerde Başkan Rea ABDÜe (Baştarafi 1. Sayfada) Türk makamlannın Ermeni lobisinin faaliyetlerini nötralize etmek amacıyla kongre üyeleriyle yapııkları görüşmeleri dahi etkiliyor: Kongre üyeleri "FMS borçlannu ne olacak" diye soruyor. Yönetim mensupları ise ödemenin yapılmaması halinde Türkiye'nin alacağı fonların tehlikeye düşeceğini ima ediyor. Geçen hafta Türk makamlannın bu çerçevede Washington'da yapıığı girişimlerden de bir sonuç alınamadı. ABD, I kasıma kadar ödcnmesi gereken miktann ya (amamının birden ödenmesini ya da bir süre sonra ödeneceğine ilişkin garanti isliyor. Buna karşılık Türk kanadı yaklaşık 400 milyon dolar tuıarındaki borcun bölünerek çeşiıli tarihlere yayılmasmı ya da Türkiye'yi rahallatacak biçimde ileriye atılmasını !eklif ediyor. Türk makamlannın izlenimlerine göre Amerika'mn "sınır noktası"na 10 gün kala böylesine inatla direnmesi üç nedenden kaynaklanıyor: 1) Türkiye, FMS borçlarının yarattığı ağır faiz yükü ile karşı karşıya olan tek ülke değil, 38 ülke daha var. ABD makamlan Türkiye'ye tanınacak bir ayncalığın Reagan'ın borçlu 38 ülke için önerdiği iki sevenekli planın delinmesi anlamına geleceğini düşünüyor. 2) Baxter Y'asası'na göre ödemelerde meydana gelebilecek 3 aylık gecikme ertesinde tanınan bir başka opsiyon sonunda da ödeme yapılmazsa, borçlu ülkenin alacağı fonlar kesiliyor. ABD kanadı bu yasanın Türkiye'yi ürküttüğünü biliyor. 3) Ancak Türk yetkililerinin izlenimlerine göre, ABD, Türkiye'ye karşı asıl direnme gücünü, FMS borcunun ödenmemesi hatinde bunun Türkiye'nin kredibilitesi konusunda dünya finans çevreleri nazannda yaratacağı soru işaretlerinden alıyor. Üçüntü ülkelere örnek gösterildiği bir dönemde, böyle soru işaretleri doğmasını Türkiye hiç istemiyor. Nitekim hayli sert geçen müzakerelere karşın bugüne kadar Türkiye'nin FMS ödemelerinde tek kuruşluk aksama dahi olmadı. Amerika, aralannda Türkiye'mn de bulunduğu 38 ülkenin borçlarını iki yöntemle ödemesini öneriyor. İlk yöntem "erken ödeme". Buna göre borçlu ülkeler vadeden önce ödeme yapmak isterlerse ilerde doğacak faiz yükünden muaf tutuluyorlar. "Balon yöntemi" adı verilen ikinci yönteme göre de ABD, borçlu ülkelerinana paranıp tümünü, faiz borcunun ise küçük bir bölümünü ödemesini öngörüyor. Her iki yöntem de faiz yükünde geçici bir rahatlama yaratıyor. Türkiye, kaba bir hesapla ABD'den aldığı her bir dolarlık Askeri Dışsatış Kredisi'ne karşılık yaklaşık 3 dolar ödüyor. Bu hesaba göre Türkiye 30 Eylül 1985 itibarıyla almış olduğu 1 milyar 874 milyon dolar tutanndaki Askeri Dışsatış Kredileri'ne 1995 yılına gddığinde 3 milyar 243 milyon dolar faiz ödeyecek. Ana para ile birlikte Türkiye'nin 1995'te ABD'ye geri ödemek zorunda olacağı miktar yaklaşık 5 milyar 118 milyon dolara ulaşacak. ÂPniıı çifte çözüm (Baştarafi 1. Sayfada) getirilecek teklif, tam üye.ık yerine, kadenıeli bir ekonomik bütünlesme>i öngören ve Kıbrıs vc Malıa ile yapıldığı biçimde bir "gümrük birliği anlaşması" olmalıdır. Kıbrıs ile dün imzalanan gümrük birliği sözleşmesinin gerçekleşmesi on beş yıl alacaktır. Türkiye ile yapılacak bu tür bir anlaşmamn da aşağı yukarı aynı süreyi içcrmesi gerekir. Bu arada, AT'nin gümrük birliği anlaşmaları "serbest yerlcşim" ve "serbesl dolaşım" yükumlüluklerini de öngöreceğinden, Kıbns'ın kuzcy ve güney bölgeleri arasındaki başlıca sorun otomatik olarak çözümlenecektir. Daha doğrusu, bunun böyle olması Türkiye ile gümrük birliğinin gerçekteşmesi için "olmazsa olmaz şart" (sine qua non) biçiminde şekillenecektir. Söz konusu varsayımlar gerçekleştiği takdirde, hem Türkiye'yi gocunduran bir anlaşma sağlanabilecek, hem de Kıbrıs gibi kemikleşmiş bir sorun AT bünyesi içinde çözümleneceğinden Yunanistan faktörünü bir ölçüde asgariye indırmek mümkün olacaktır. Aynca, böylesine bir "çözüm" Avrupa Tophıluğu'nun en büyük diplomatik başarıları arasında yer alacaktır. Çok gizli tutulduğu için kesin olarak doğrulatılamayan yukarıdaki formülün, esas olarak AT'nin dörı büyüklerinden ücü, yani Federal Almanya, lngiltere ve Fransa'nın en "üsl düzeydeki" yöneıicileri arasında ve Türkiye'nin Ortak Pazar'a yaptığı tam üyelik başvurusundan sonra "istisare konusu" olduğu ifade ediliyor. Formülü doğrulatabilmek için görüşlerine başvurduğumuz yabancı diplomatik kaynaklar ise son derece ketum kalırken, getirdikleri yorumlarda. "bunun çok büyük ihtimalle mümkün olabileceğini" kaydediyorlar. Bu kaynaklardan birine göre, "eger varsa", böylesine bir formülün şimdilik ortaya çıkartılmamasının esas nedenini Yunanistan unsuru oluşturuyor. Aynı kaynağa göre. Ankara'ya tam üyelik yerine gümrük birliği önerilse dahi "Türkiye'ye belirli bir bedel ödemek gerekecek" ve Aıina bu tür bir "bedele" hemen karşı çıkacak. Bu yüzden, bu kaynağa göre, Türkiye'nin ATye tar.ı üyelik başvurusuna hemen cevap vermek gerekmediğinden, "Şimdilik, Yunanislan'daki yeni siyasi gelişmeleri beklemekte ysrar var." Türkiye konusunda uzman baska bir kaynağa göre ise "bovlcsîne olumlu bir formülun" orla>d aulması durumunda, Ankara'nın ne tür bir lepki gösterecegini de ölçmek gerekiyor. Tam üyelik perspektifinden hareket eden bir Türkiye'nin, Kıbrıs Voşullu bir gümrük birliğine ne kidi •.' yanaşacağının önceden hesaplanm.. ,ı gerektiğini belirlen bu kaynak, "Her halükârda bunun hem AT hem de Ankara açısından gerçekleşmesi mümkün en olumlu çözüm" olacağını vurguluyor. Aynı kaynak, böylesine bir formülun, esas olarak Brüksel Komisyonu'nun Türkiye'nin tam üyeliği konusunda hazırlayacağı "mülalaaraporundan"sonra, yani "en az iki yıl sonra açıkça bmaklasabileceğini" kaydediyor. Diplomatik çevrelerden sızan bazı bilgilere göre ise üç başkenıin "istişare ettiği" yeni formülü esas olarak ortaya atan taraf Federal Almanya. Bonn'un uzun süredir Türkiye ile AT arasındaki ilişkilerin yeniden ve "gercekçi bir biçimde" müzakere edilmesi tikrini işlediği ve Ankara'nın tam üyeliği değil, gümıük birliğini hedeflemesi gerektiğini vurgutadığı bilindiğinden de Federal Almanya'nın bu tür bir "fikir atması" Brüksel'de son derece mümkün gözüküyor. On iki AT üyesinden yalnız üçünün (belki Iıalya'nın da) bu konuda "istişarede" bulunarak "ilke birliğine varmalan" fakat bunu daha geniş bir foruma taşırmamaları ise özellikle Yunanistan'ın böylesine bir girişimi "hemen baltalamak" isteyebileceği kaygısından kaynaklanıyor. (Baştarafi 1. Sayfada) gan'ın saldınya uğrayan ber turlü ticari geminin koronması taliraatı vaımsiuiu mannklı bir adun" olacağı. Washington'da görevli üçüncü Ülkelere ait dış politika gözlemcileri, ABD'nin 1 böyle bir girişiminin sadece Amerilca yı değil, Amerikan görev kuvvetlerinin korumak istedıği ülkeleri de taraf durumunda buakacağını belinerek şu değerlendirmeleri yapıyor: 1) Körfez'e Amerikan görev kuvvetinin gönderilmesinin başta açıklanan amaa "sevriisefer özgurlugünü" sağlamaktı. Oysa lran petrolünü taşıyan tankerlere İrak'ın yönelttiğı saldınlan VVashington'un hoşgöriiyle karşılaması, ABD görev kuvvetinin Körfez'e gönderiliş amacına uymuyor. 2) Washington, bugüne kadar sadece Amerikan bandıralı gemileri koruyarak Körfez savaşında "resmen" tarafsız kaldı. 3) Savaşta resmen tarafsız olan Sovyetler*in tran ve Irak'a hatlan açık. Amerika bunun Körfez'de aleyhine gelişebilecek sonuçlanndan ürküyor. 4) Aynca tanker savaşını 1984'te Irakın başlatmış olması, hatta Amerikanın bugünkü gücünü Körfez'e yığmasına yol acan "USS Süufc" kruvazörüne saldınnın Irak tarafından gerçekJeştirilmiş olması, Ortadoğu kamuoyunda Arnerika'nın Körfez'deki standartlan konusunda soru işareüeri uyandınyor. (Baştarafi 1. Sayfada) Önseçim (Baştarafi 1. Sayfada) ABD'nin saldırısı yanında yer almaktadır. ABD bir süredir irak'ın yanında yer almakta idi. ama dünkü misillemeden sonra, bu olgu resmiyet kazanmıştır. Başkan Reagan, saldından sonra yaptığı açıklamada "tran'ı, savaşa taraf olmayan ülkelere ait ticarel gemiierine yapılacak saldınlar konusanda uvarrnışök" demişti. Ancak unmmamak gerekir ki, Körfez'de üçüncü ülkelerin gemüerine karşı saldırüan başlatan, lran değil Irak'tır. Ve Irak, bu saldmlan sürdürmektedir de. Reagan'ın açıklamasında, Irak'tan söz etmeyip, sadece lran'ı vurgulaması, cifte standart örneği oluşturmasının yanı sıra, ABD'nin irak'ın safmda yer aldığının da somut örneğidir. Aslında ABD, Körfez'de irak'ın savaşını üstlenmiştir. Olaya, bu açıdan bakıldığmda, irak'ın politikasının başanlı sonuç verdiğini kabul etmek gerekiyor. Körfez savaşında gerilemekte olan Bağdat bir süredir büyük güçleri bunalıma sürükleyerek savaşı "enternasyonalize" etmeye çalışıyordu. Nitekim, BM Güvenlik Konseyi'nin temmuz ayında aldığı ateşkes karanndan bir süre sonra, Körfez'de gemilere karşı saldınları başlatan da Irak'tı. Bağdat, gerçi saldınlan başlatmasına gerekçe olarak tran'ın ateşkese uymaktan kaçınmasını göstermiştir. Ancak irak'ın saldınlan, başta ABD olmak üzere tüm Batı Avrupa ülkelerinde derin kaygı yaratmış ve Bağdat'a temkinli davranması için telkinde bulunulmuştu. irak'ın saldınlannın, sonunda lran'ın misillemesine yol acacağı ve Amerikan bandıralı Kuveyt gemilerinin de bu misillemelere hedef olabileceği açıktı. Başka bir deyişle, ABD göz göre göre, çarpışmalara sürüklenmiş ve İrak'ın savaşını üstlenmeye başlamıştır. Irak, uzun süredir borabaladığı halde, bir türlü imha edemediği Harg adasının bombalanması için de ABD'yi ikna edebilirse, politikası tam başanya ulaşmış olacaktır. ABD ile lran'ın bu asamada topyekün bir savaş istemedikleri düşünülebilir. Başkan Reagan, Savunma Bakanı Caspar VVeinberger, dünkü sakUnnın "ölçülii ve oranülı" olduğunu özellikle vurgulamışlar, hatta Weinberger, "Meseleyi kapanmış addediyoruz" demiştir. Ne var ki, Körfez'deki tırmanma o boyutlara erişmiştir ki, iki taraf da büyük bir savaş istemediği halde, olaylar kolayca kontrolden çıkabilir. Çünkü, bunalım Washington ve Tahran hükümetleri için prestij sorununa dönüşmüştür. İki hükümet de geri adun attıklan takdirde kendi kamuoyları önünde ağır prestij kaybına uğrâyacak ve inandırıcıngım yitirecektir. örneğin, Tahran yönetiminin dünkü saldınyı sineye çekmesi, içeride durumunu önemli ölçüde sarsabilecektir. Bu bakımdan gelecek hakkında iyimser olabilmek çok zordur. İki ülkede istemeye istemeye, bir savaşa sürüklenebilir. Sovyetler Birliği ABD'nin saldınsını, beklendiği gıbi şiddetk kınanuşür. Ne var ki, Körfez savaşı aruk alışılagelmiş kınamalara ve iki süper güç arasında denge hesaplarına tahammülü olmayan çok tehlikeli bir aşamaya gelmiştir. Bunalımın bir felakete dönüşmesini önleyebilmek için ABD ile Sovyetler Birliği'nin tüm denge hesaplanru ve lran ya da Araplara şirin görünme taktiklerini bir yana bırakarak, ciddi ve sıkı bir işbirliğine girmeleri şarttır. kerek, yeni bir seçim takvimi yapılmadığını belirtti. İsteyen partiler 1 kasımda önseçim yapacak. YSK, yürürlükte bulunan seçim takvimini, önseçim ya da aday yoklaması yapmak isteyen siyasi partilerin olabileceğini dikkate alarak, yeniden düzenledi. Yapılan düzenlemeye göre, siyasi partiler hangi seçim çevresinde, hangi usul ve esaslaria aday belirlemesi yapacaklarını 22 ekime dek YSK'.ya bildirecekler. Aday listeleri, 22 kasımda kesinleşecek. Seçim propagandaları ve seçim yasaklan 19 kasımda, radyo ve televizyonda propaganda konuşmaları ise 22 kasımda başlayacak. YSK'nın yeniden düzenlediği seçim takvimine göre çeşitli işlemler için şu takvim uygulanacak: SHPönseçim kararıaldı (Baştarafi 1. Sayfada) "Bunlann sonımlusu bu yasayı ta başmdan sakat çıkaran iktidar çotnnlugudur. Onun başındaki Sayın Ozal'dır. Şimdi suçu muhalefete atmak hem bir acan ifadesidir. hem de görülmemiş bir kandırmacanın, saygısızhgın ifadesidir. Hükümetler yaptıklan işlerden sorumludurlar. Kendi kabahatlerini muhalefete yükleyerek kurtulamazlar. Özal'ın tavn hem snçlu hem güçlü tavndır." Aydın Güven Gürkan'ın beklenmeyen istifası SHP Parti Meclisi üyelerinin çeşitli tepkilerine yol açtı. Uyelerin bir bölümü istifayı "zamansız bulduklannı" belirtirken, bir bölümü "Biz de belki Gürkan'la istifa etmeyi düşiinürdük. Çünkü, partinin bir silkinmesi gerekir. Kimseye haber vermeden istifa etmesi yanlış oldu" biçiminde değerlendirdiler. Baa üyeler ise Gürkan'ın parti içi gelişmelerden uzun süredir rahatsız olduğunu gözlediklerini ve zaman zaman yaptığı konuşmalarla parti meclisinde çeşitli soru işaretlerinin doğmasına neden olduğunu ileri sürdüler. Saglanan bilgilere göre parti meclisi dün özellikle iki konu üzerinde durdu. Uyelerin tümü "29 kasım seçimlerinden kaçüamayacağını" vurguladılar. Söz alan üyeler önseçim yapılmasım savunurken, bunun yöntemi konusunda genel başkan Inönü'nün bugün yapacağı il başkanlan ile toplantının beklenmesini önerdiler. Önseçim konusunda "tek aykın düşünce" Fehmi Işıklar tarafından dile getirildi. Mustafa Timisi tarafından da destek gören konuşmasında Işıklar, şu görüşleri dile getirdi. "Tabanın karan demokrasi ilkesine nygundur. Ancak bir de gercekçilik ilkesi vardır. Gerçekçilik ilkesi de meclise genel başkanın istediği insanlan sokabilmc duşuncesidir. Genel başkan bazı istedigi kişileri Mecliste görmek isleyebilir. Ama istedigi insanlar seçilemezse, yani Meclise giremezse ne olacak? Dolayısıyla biz eski yaptığımız işe sahip çıkmalıyız. Parti meclisi iptal edilen yasaya dayanarak mületvekili adaylannı belirlemişti. Önseçimle tabanın demokratik olmakla birlikle. Meclise girecek insanlan degerlendirmede hala payını göz ardı etmemek gerekir. Burada görev genel başkana düşmektedir. tstediği insanlar Meclise girecek i, yoksa Meclis dışı mı kalacak?" SHP Parti Meclisi 3.5 saat süren toplantı sonrasında oybirliği ile 29 kasım seçimlerine katılma karan aldı. Parti meclisinde önseçim yapılması konusu da oybirliği ile karara bağlandı. SHP Genel Başkanı tnönü, toplantıdan sonra yaptığı açıklamada, parti meclisinin MYK'mn seçimlere katılmanın daha doğru olacağı görüşünü benimsediğini söyledi. tnönü, 29 kasım seçimleri ile SHP iktidannın gerçekleşeceğini bildirerek, demokrasilerde seçimlerden kaçüamayacağını belirtti. "Seçimde başan kazananlar amaçianna ulaşır" diyen İnönü, ANAP'ın kendi çıkanna getirdiği bütün düzenlemelere karşın, halkın iradesi ve oyuyla SHP'yi iktidara getireceği inancmda olduğunu söyledi. İnönü, "Kunılan bütün tuzaklann halkın destegi ve oyuyla bozulacagına inanıyonım" diye konuştu. İnönü, önseçim konusundaki karan açıklarken de, SHP'nin demokratik süreçlere inanan bir parti olduğunu bildirerek, şöyle konuştu: "Türkiye'de demokrasiyi yaşatmak istiyoruz. Bunu sağlayan partinin de demokratik olmasını istiyoruz. Biz önseçim yapacağız. Parti meclisinin bu konudaki karan kesindir. Türkiye'de demokrasiyi yerleştirmek için, yalnız SHP'nin değil, öteki partilerin de çalışmasına bütün partilerin demokratik süreçlere uyup önseçim yapmalannı bekliyoru/. Biz, önseçimle belirleyeceğimiz adaylarla 29 kasım seçimini kazanacagız." Erdal İnönü, önsecimin hangi yöntemle yapılacağının da aynca belirleneceğini söyledi. tnönü, bugün il başkanlan ile önseçim yöntemi konusunu görüşecek. Parti meclisi de, bugün saat 21.00'de toplanarak, il başkanlarından gelen görüşler doğrultusunda önseçim yöntemini belirleyecek. SHP Parti Meclisi'nde önseçim kararı oybirliği ile alınırken, bunun tüm parti üyelerinin katılımı ile yapılması görüşü ağırhk kazandı. PM'de önseçim konusunun görüşüldüğü saatlerde tstanbul'da da il ve ilçe yönetimleri, tl Başkanı Hikmet Çetin'in başkanhğında toplandı. Yaklaşık iki saat süren toplantıda, önseçimde parti tüzüğünün 59. maddesinin K ve L bölümlerinin uygulanması yönünde Ankara'ya görüş bildirilmesi karan alındı. Genel Başkan Erdal ınönü'nün bugün Ankara'da il başkanlanyla yapacağı toplantıda, Çetin bu karan üetecek. Tüzüğün geçici olarak kaldınlması istenen 59. maddesi "parti adaylanmn belirienmesi" konusunu içeriyor. K ve L bölümleri ise "parti üyeleri arasında önseçim delegesi" seçimini şart koşuyor. Ü yönctimince bu maddelerin çok zaman kaybına neden olacağı gerekçesiyle geçici iptalinin istendiği belirtildi. Öte yandan PM'nin önseçim karan alması panililer arasında sevinç yaratırken, bunun nasıl yapılacağı ve teknik kısmı tartışılmaya başlandı. Parti kulisinde genel merkezin yüzde 10'luk bir merkez ataması istemesi durumunda PM üyelerinin tamamının gene liste başı olacakları, bunun da eski durumdan bir farklılık içermeyeceği görüşü ağır basıyor. Bir başka tartışılan konu ise parti meclisi üyelerinin önseçim kapsamına alınıp alınmayacağı. "22 Ekim 1987 Seçime katılacak siyasi partilerin hangi seçim çevrelerinde hangi usül ve esaslaria aday tespüi yapacaklarını yetkili organlan vasıtasıyla YSK'ya bildirmelerinin Tam üyelik ile gümrük birliği arason günü. Bildirimler saat 17.00'ye sındaki fark ise birıncisinın AT ile dek yapılacak. Aynı dün, adaylığım hem siyasi hem ekonomik bir bütünkoyacak ya da aday gösterilecek kaleşmeyi, gümrük birliğinin ise yalnız mu görevlileri de istifalannı saat ekonomik bütünleşmeyi öngörmesin17.00'ye dek bildirecekler. den kaynaklanıyor. AT'ye tam üye 23 Ekim 1987 Görev yaptıklan olan bir ülke, her türlü hak ve yüyerden aday adayı olmak isteyen sikümlülüğe sahip. Gümrük birliğinyasi parti yerel örgüt yönetim kurude ise esas olarak Ortak Pazar ile ikIu başkan ve üylerinin görevden çetisadi anlamda bir pazar butunluğu kilmelerinin son günü. sağlanıyor. Şimdiye kadar Avrupa 23 Ekism 1987 Atatürk, EsenboTopluluğu ile gümrük bırliğini öngöğa ve Çiğli havalimanlan ile Kapıkuren anlaşmaları yalnız iki ülke, Kıble gümrük kapılannda oy verme işrıs ve Malta imzalamış bulunuyor. lemi saat 08.00'de başlayacak ve araBuna karşılık, Türkiye'nin imzaladığı lıksız olarak 29 ekim günü saat Ankara anlaşrnasındaki hedef tam 17.00'ye dek sürecek. üyelik. 25 Ekim 1987 Siyasi partilerin üye kayıt defterlerini ve bu defterlere göre düzenledikleri önseçim seçmen listeleri ni ya da aday yoklamasına ilişkin oy kullanacak seçmen lis(Baştarafi 1. Sayfada) tuhaftır hemen hiçbir kesim telerini ilgili ilçe seçim kurullanna kiydlarda söylediklerine ters dü Çankaya'dan yasaya karşı çıka vermelerinin son günü. Bu işlem de şen düzenlemeler getiriliyordu. cak bir davramş beklemiyordu. saat 17.00'de yapılacak. 26 Ekim 1987 Partilerin listeleri Varsın getirilsindi. Sonunda se Umut etmiyordu. çim olmayacak mıydı, sonuçta Özal'ın beklediği oluyordu. ilgili ilçe seçim kurullannca inceleANAP iktidan bir beş yıl daha Listelere üç beş bölgede doku nip onaylanarak askıya çıkanlacak. 1 Kasım 1987 veya aday "Siyasal istikrann kahcüığuu, 12nup geçecek ANAPdışmda mu yoklaması günü. Önseçimkatılan siSeçime Eylül'ün bekçiliği görevini" üst halefet, dün yeni bir tartışma çu yasi panilerin aday tespitleri için oy lenmeyecek miydi? kuruna sürüklenirdu Özal da bu kullanma günü. Ne var ki, daha önceki yasayı nu bekliyordu. Nitekim kuliste 8 Kasım 1987 İllerden YSK'ya bir saatte imzaladığı için yoğun Mehmet Dülger'e "önseçim gelen aday listelerimn ilgili parti geeleştirilerle karşılaşmıştı. Bu kez yapamayacakstnız" dememiş nel başkanlıklarına teslim edilmesinin son günü. eleştirileri devlet katına egemen miydi? 9 Kasım 1987 Siyasi parti genel olan Türkçeyle "haddi asgariye" SHP ve DYPyetkili kurulları başkanlıkları, siyasi partiler yasasıindırmek gerekiyordu, yasayı şimdi can derdine düştüler. Ön nın 38. maddesi uyannca listelere kobirkaç günlüğüne "'incelemeye seçimi ait düzey'e indirip "vakit yacakları kontenjan adaylannı da alacakn." Yasayı, tatile rastlayanyitirmeden"yeni liste hazırlama partinin mevzuatına göre merkez cumartesi ve pazar günleri "ı/ı nın telaşı içindeler. DYP'de ön adayı olarak saptayacaklan adaylaceletir" Meclisteki tartışmalı gö seçim yapılacak illerle daha ön rım da listelere ekieyerek, bütünleşrüşmeleri baştan sopa izleyen ce merkezin saptadığı adayları tirilmiş listeleri saat 17.00'ye dek Başhukuk Danışmam Muzaffer değerlendirmeyi içeren Demirel'e YSK'ya verecekler. Bu listeler, parBaşkaynak Paşa'nın gösterdiği yetki verme sorunu karara bağ tilerin 28 eylülde YSK'ya verilen listeler durumunda olacak. yolda davranabilirdi lanacak. Bakalım? 14 Kasım 1987 Geçici aday listetlkinin aynısı, demokratik SHP, önseçim istemiş, "vakit leri radyo, Resmi Gazete ve illerde eşitliğîn bütünüyle dışlandığı ilan edilecek. Aynı gün geçici aday ikiz kardeş" ikinciyasa dün sa darlığı" nedeniyle önseçimi hem listelerine itirazlar ve illerde inceleyapan hem de yapmadan düzlübah huzura çıktı, onaylandı. me başlayacak. 1980'den sonnt partilerin, seçim ğe çıkma arası birformül arayı19 Kasım 1987 Seçim propaganşı içinde. tnönü bir bakıma "valerin, adayların nasıl olması geve seçim yasaklan başlayacak. kit yitirmeyeBm" demeye getiri dalanKasım 1987 Radyo ve televizrektiğini vurgulayan tüm sözler, 22 söz vermeler bir yana atılıyor yor. Süreden yakınıyor. Öyleyse yonda propaganda konuşmalan başmuş... Sorun "vakit yitirmemek ilk önce Parti Meclisi'nde bir layacak. Kesin aday listeleri ilan yöntem aranmalı, sonra il baş edilecek. tr. Tam üyelik ile gümrük birliği arasındaki fark... Millî Piyango çekildi ANKARA (AA) Milli Piyango'nun 19 Ekim 1987 çekilişi dün Ankara'da yapıld;. tkramiye kazanan numaralar şöyle: 200 MİLYON 10 MİLYON 190212 331912 50 MİLYON 8 MİLYON 132147 444949 30 MİLYON 6 MİLYON 677140 943966 20 MİLYON 4 MtLYON 035181 359661 2 MİLYON 012652 229695 619266 1 MİLYON 036051 094967 148540 149922 394081 514456 500 BİN LİRA 040000 082671 198951 272146 327584 480395 649052 681840 741253 771890 400 BİN LİRA 030704 042046 242221 297870 369528 425533 549036 559896 733893 753802 814700 830138 971814 300 BİN LİRA 002430 007104 142548 210931 255712 303721 349160 352172 382827 392272 587361 597766 662219 668665 712853 806019 930905 956390 265162 571623 200 BİN LİRA 011917 021852 064049 066812 080218 092178 092726 109037 116296 119462 159687 186344 202976 227104 235162 249584 255041 270164 280282 285128 309573 311805 325823 364445 370587 397145 452808 455200 505880 515827 516175 517308 587679 636611 639830 644245 657398 699074 713020 737743 743983 765042 766703 769227 783390 838705 840291 905292 922359 972527 100 BtN LİRA 020098 022345 031594 078173 124294 145418 197200 200242 301204 308043 321420 323221 333782 368039 371870 412833 414501 419021 458393 485967 504883 520029 524736 532349 544133 549523 556253 576016 576070 576179 645279 647961 648926 669456 739877 765874 782484 795672 827521 847528 863461 903230 928982 936417 940759 953312 978047 986405 988258 991435 50 BİN LİRA 01329 01695 03535 04132 05676 10424 15261 191% 25154 27806 31416 31506 31812 40310 46657 48177 50775 51049 56583 58038 61175 62517 65829 70838 71861 74897 79196 83475 90306 94276 98243 98292 20 BtN LİRA 01800542 2502 29203740 4264 5322 5904 6726 6778 7628 8035 8407 9192 9213 9352 6 BİN LİRA 088 134 227 237 281 338 511 562 4 BİN LİRA 49 57 82 85 AMORTİ 07 CUMEYT ARCAYUREK yazıyor 121805 121911 315758 323355 153869 320765 502838 708080 778804 203048 329566 464524 566385 778571 916781 169066 322545 512515 717184 899048 221173 365788 507725 713559 793068 966200 kanlartnın onayıyla tüm illerde Belki de Çankaya, anayasanın küçük bir önseçim mi olur, yokgeçici 2. maddesinden esinlene sa gerekli görülen bölgelerde bu rek, 'kader arkadaşları" eski yola mı gidilir, sonunda "örgüte (Baştarafi 1. Sayfada) MGK'nın, bugün Cumhurbaş dayaü bir karar" çıkarılmalı. dedi. Borsayı hükümet adına denetkanltğı Konseyi'ni oluşturan dört Göreceğiz. leyen kuruluşun (SEC) yetkilisi de üyenin fıkirlerini istemişti. Örne Dün Ankara'da muhalefette büyük düşüşten endişe duyduklanğin Nurettin Ersin, "ulusal ya her çevre "aman vakit nı ancak işlemleri durdurmayı dürarlann sağ bir iktidann 'vakit yitirmeyeüm" telaşı içindeydi. şünmedikierini açıkladı. VVashingkaybetmeksizin' yeniden işbaşı Tabii Özal vakit yitirmeden se ton'da Başkan Reagan yaptığı konuşmada ekonominin hayati önemina gelmesini" zorladığını söyle çimi almanın peşindeydi. ne dikkat çekti ancak borsadaki pamiş olabilirdi. Örneğin Tahsin Başta Çankaya, herkes Özal'a Şahinkaya, fıkri sorulduysa, "12 niçin ama niçin yardımct olma niğe değinmedi. Beyaz Saray Sözcüsü Marlin Fitzwater, Başkan Eylül'ü savunmak " ana ilkesin yacaktı. Reagan'ın damşmanlarıyla yaptığı dençıkıp, "12 Eylül yönetkUerini "Vakit nakittir"... Değil mi ya haftalık görüşmede borsadaki düşübaşanlı biçimde koruyan şü ele aldığını açıkladı. efendim? ANAPu iktidar yolunu pekiştiBu konuda New York muhabiriren yasaya " belki de evet demişmiz Şebnem Atiyas'ın sorularını ceti. Kim bilebilir? Özal'la hemen vaplandıran Amerikan Merkez Banher konuda a'zdeşleştiği öne sü (Baştarafi 1. Sayfada) kası (Federal Reserve Bank) Wall rülen Çankaya'da, böylece deşubesi uzmanlarından bir prorekli uzlaşmanın sağlanmasına Street 'bu durum bir ölçüde kaçınılfesör mokratik bir hava eser, daha çok "dün dündur, bugünse bugün" çalışıyoruz. Uzlaşma için taraf maz olmuştu. Cuma günü borsa kagerekli teklifleri pandığında hisselerini elinden çıkadeyişinin sağlıklı biçimde, lara ramayanlar bugün büyük bir hızla "istikrar" içinde bir kez daha ka götiireceğiz" dedi. satmaya başladılar. Tabii, Körfez'nıtlanması sağlanabiHrdi. Bu Halen 4 sendika tarafından deki saldın da bu paniği arttırdı. Faiz yargının tersini Evren ile Özal dı sürdürülen grevlerin yaklaşık 3 hadlerindeki artış, Körfez'deki olayşmda kim söyleyebilirdi ki?.. bin 500 işçiyi kapsadığı bildiril lar nedeniyle artan petrol fıyatları, Amerikanın ticarel açığı nedeniyle Zaten onaydan önceki günler di. 047260 223694 305034 370883 486774 614640 691709 851046 974801 057195 226215 330627 380198 534618 614927 709170 883716 Borsalarda panik büyüyen enflasyon korkusu buna yol açmıştır. Faiz hadlerindeki artış, yabancı yatırımcıyı çekmek ve ticaret açığını kapamayı hedeflemektedir. Ancak bu durum devam ederse bunun ekonomideki etkisi yatırımların ve tüketimin yavaşlaması olacaktır' dedi. Diğer borsalar Wall Street"teki panik havası dünya çapındaki diğer hisse senedi ve altın, döviz borsalannı da etkiledi. Altın, Londra'da bir ara son 5 yılın en yüksek değeri olan ons başına 490 dolara çıkarken, dolar 1.77 marka geriledi. Açılış saatlerine göre dün dünya borsalannda şu gelişmeler yaşandı: Tokyo: Tokya Borsası dün hisse senedi fiyatlarında büyük düşüşlerle açıldı. Nikkei Dow Endeksi açılıştan bir saat sonra 700 puan kaybetti. Tokyo'da dolar da değer yitirerek açılışta 140 yen sınırına geriledi. Frankfurt: Frankfurt Borsası'nda Commerzbank Endeksi 132.5 puan kaybederek tarihe geçecek bir geri TürkIş leme kaydetti. Hisse senetlerinin fiyatlarının ortalama olarak yüzde 7.6 oramnda düşmesıne karşın aralannda Daimler Benz, Commerzbank, AEG gibi hisse senetleri yüzde 10'u aşkın bir değer kaybına uğradı. Paris: Paris Borsası'nda CAC General Endeksi yüzde 9 oramnda değer yitirdi. Cumhuriyet Paris muhabiri Sabetay VaroTun bildirdiğine göre borsada büyük panik yaşandı. Özellikle son zamanlarda hükümetin gerçekleştirdiği özelleştirme programın çerçevesinde hisse senedi satın alanlann büyük paniğe kapıldıkları görüldü. Paris'te yapılan ilk yorumlarda bu krizin hükümetin büyük siyasi propagandaya malzeme olarak kullandığı özelleştirmelerin zarar gördüğü kaydedildi. Londra: Londra Borsası'nda kullanılan Financial Times Endeksi dün yüzde 10 gerileyerek 2077.5 puana düştü. Yoğun hisse senedi satışlarına büyük bankalann ve kurumların t öncülük ettiği Londra'da altın da 5 ! yıldan bu yana ilk kez ons başına 490 » dolara kadar çıktı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle