10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 OCAK 1987 HABERLER CUMHURÎYET/7 Olağanüstü Hal Koordinasyon Kurulu A nkara (Cumhuriyet JM. Bürosu) Olağanüstü Hal Koordinasyon Kurulu'nun ocak ay\ toplantısı, Devlet Bakanı Kazım Oksay başkanlığında dün yapıldı. Oksay, bazı iç ve dış mihrakların vatandaşlar arasmda yeni ihtilaf konulan yaratma çabasında olduğunu öne sürdü. Halen 54 ilde normal hal uygulandığı, 8 ilde de olağanüstü hal uygulanmasının surdüğü belirtildi. Devlet Bakanı Kazım Oksay, toplantıyı açarken yaptığı konuşmada "Ülkemizin tamamında güven ve asayişin sürdürulmesi yönünde memnumiyet verici bir durum izlenmesine rağmen, milli birliğimize kasteden bazı iç ve dış mihrakların vatandaşlanmız arasına yeni ihtilaf sebepleri arama ve geliştirme gayreti içinde oldukları esefle muşahade edilmektedir" dedi. , Toplantıdan sonra yapılan açıklamada, ülke genelinde ve olağanüstü hal uygulanan illerdeki güven ve asayişin giderek çok daha iyiye gittiğine ışaret edildi. Üniversite kapısma siyah çelenk 8 0 0 kadar öğrenci dün gözaltına alınan üç arkadaşlarıyla ilgili olarak, üzerinde Baskılara ve işkenceye son" yazılı bir siyah çelengi Istanbul Üniversitesi kapısma astı. Protestoculardan da üçü gözaltına alındt. İstanbul Haber Servisi İslanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi oğrencisi ve aynı fakültenin öğrenci derneği başkanı Serhat Şimşek ite İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'ndan iki öğrencinin gözaltına alınmasını protesto eden 200 kadar öğrenci dün İstanbul Üniversitesi'nin ana kapısına siyah çelenk koydular. "Baskı ve işkenceye son" yazılı çelenkle ilgili olarak toplanan kalabalıktan üç kişi gözaltına alındı. Dört gun once fakultesinden Serhat Şimşek ve iki öğrencinin polisçe alınıp göturülmesini protesto eden öğrenciler, gazete bürolarına bıraktıkları basın açıklamalarında, istemlerini her dile getirişlerinde 1980 öncesine dönmekle suçlandıklarını vurguladılar. Protestocu öğrenciler dün saat 13.15'ten itibaren üniversite binasının ana kapısı önunde birikmeye başladılar. Kısa zamanda 200 kişilik bir kalabalık oluşturan öğrenciler arasından üç kişi, saat tam 13.30'da üzerinde "Baskılara ve işkenceye son" yazan küçük bir siyah çelengi demir kapıya astılar. Çelengin asılması sırasında başlayan tekdüze tempolu alkış öğrenciler tarafından ikiüç dakika kadar surdürüldu. Bu arada herhangi bir slagon atılmadı ve konuşma yapılmadı. Alkıştan sonra oğrencilerin bir bölümü Sahaflar Çarşısı, diğerleri ise Vezneciler alt geçidi, Edebiyat Fakültesi ve Marmara Çarşısı yönlerine üçer beşer kişilik gruplar halinde dağıldılar. Bu arada üniversite bahçesine DUYDUKIGORDUK PEKŞE1K •• •• Aziz Nesin'e rakip... "DuydukGördük" köşesıni okuyanlar şunu anlamışlardır sanıyorum: Amacım valan kurtarmak değil.. "Nasıl olsa vatanı kurtaranlar çok.. Ben yardım etmesem de dur" diye düşünüyorum. Benim amacım güncel olayiann uygun yerlerine küçük bir iğne batırıp, gazetenin orta sayfasına gelene kadar içi kararmış, kalbı sıkışmış okuyucuya biraz nefes aldırmak tam anlamıyla yüzünü gükjürmek mümkün olmasa bile hemen hemen tümü aşağıya doğru gerilmiş yüz adalelerini bir ölçüde normalleştırerek, son sayiaya varıncaya kadar olası bir yüz felcı rahatsızlığı geçirmesıni önlemek... Amaç bu olunca, her gün insanlann yüzünü güldüreceğıni umduğum bir konunun peşıne takılıyorum. Fakat bu iş sanıldığı kadar kolay değil. Başarılı olduğumu da sanmıyorum. Tek tesellim bu işte başannın pek mümkün görünmemesi... Yılbaşı gecesi halkı gükjürmek için kollan sıvayan üç mizah yazan bile bu işi başaramadıktan sonra ben nasıl başaracağım. Türk vatandaşlannın yüzünü Milli Piyango'dan en az 1 milyar qkmadan güldürmek, artık kımsenin harcı değil. Bugün yine güldürmese bile gülümsetıci bir konu ararken, zarlarını kıskandıracak türden çünkü... Belki gözünüzden kaçmıştır diye bugün bir kez daha yayımlıyorum: İFfTICA HAKKINDA: "irtica meselesi bu kadar basit mi? Yani 35 tane kız başını sardı diye Türkiye'ye ırtıca mı geliyor? Bir taraftan serbestlikten bahsedenler, ondan sonra bu meselede dünyanın en bağnaz ınsanı halıne gelirler." (Başbakan haklı... 35 kız başını sardı diye irtica gelir mi? İrtica geldiğı için 35 kız başını sarıyor. Mesele bu,..) OZGÜRLUK HAKKINDA: "Ben serbest bir ortamda herşeyin açık konuşulmasmdan yanayım'j (İşte pertıiz...) BASIN HAKKINDA: "Ama bakıyorsunuz mesele ortaya geldiği zaman bir yazanmız kalkıyor "irticaın merkezi siyasi ıkndardır" diye yazabiliyor. Utanmadan... Bu kadar çırkin yazılan, zekâ pırıltısından en ufak nasıbinı alamamış yazılan okurken insan biraz üzülüyor" (... Ve lahana turşusu...) SOL FİKİRLER HAKKINDA: "Bız diyoruz ki meseleler daha konuşulsun... Ama başka konulara gelindigi zaman... Sol fikirler. şu fikirler.. onlar da münakaşa edilsin... Hiç aleyhinde değilim." (Aleyhinde olmak için bir neden de yok zaten. Sol fikirler konuşulsun ki, konuşanlar yakalanıp icen atılabilsin ..) VATANDAŞ HAKKINDA: "Vatandaşımız çok mazlum bir sessiziik içinde, yakından takip ediyor... Onu da muşahade edıyorum. İnşallah zamanı gelecek, memleketimizde çok daha serbest bir noktaya hep beraber geleceğiz. Bunda da korkacak bir şey yoktur"(Vatandaşın sessizlik içinde olduğu da doğru. Çünkü ağzını bıçak açmıyor.) GELECEK HAKKINDA: "Insanlanmız istikbale ürnrtle bakıyorlar. Kim söylerse söyiesın, kim yazarsa yazsın karamsarlık yok. Çamurtu sokaklarda oturanlar bile geleceğe iyimseriikle bakıyor. Yedi yıl önce bu umudu görmek mümkün değildi." (Nasıl olsa bundan daha kötüsü olamaz diye düşündüklerinden geleceğe iyimsertıkle bakıyorlardır) VERGİLER HAKKINDA: "Bir yolunu bulacağız. Vergiyi kimseyi acıtmadan alacağız. Herkes vergi ödedıği takdirde sosyal adalet olur. Vergi kaçıranları ikaz ediyorum." (Artık bu ikaz üzerine de yıne vergi ödemezlerse helal olsun onlara...) FİYATLAR HAKKINDA: "Fiyatlar, kimse anormalşekıktearttırmasın. Sonra yanar." (Zaten yanıyorlar. Şu sıralarda Rıo de Janeiro plajlarında... Yaz gelince de Cannes ve Nice plajlannda yanacaklar.) HER ŞEY HAKKINDA: "Türkiye'de her şey var. Gözümüz dışarda kalmasın diye her şeyi bulundurduk. Türkiye artık ucuz, şimdi dışarısı pahalı..." (Bu söz de doğru... Gecıktirici spreyımız bile var artık...) MİLLİ GELİR HAKKINDA: "Milli gelir hesaplarında doların esas alınıp, kişi başına gelirin Barajlardaki su seviyesi ' stanbul (OM.) tSKt / Genel Müdürü Aiom Damalı, son günlerdeki yağışlarla İstanbul'daki barajların su seviyelerinin yavaş yavaş yükseldiğini söyledi. Damalı, "Üç günlük yağısla İstanbul'daki su kısıntısı programı değişmez " dedi. Atom Damalı, bir süre önce, ön setine kapasıtesinden fazla suyun dolması nedeniyle patlama tehlikesi atlatan Darlık Barajı'nda da tehlikenin tamamen ortadan kalktığını, baraj inşaatına devam edildiğini belirtti. YAĞMURDA PROTESTO Öğlen saatltrinden itibaren İstanbul üniversitesi kapısında birikmeye başlayan öğrenciler, daha sonra üzerinde "Baskılara ve işkenceye son" yazılı bir siyah çelengi kapıya bıraktılar. (Fotoeraf: ERDOĞAN KÖSEOĞLU) bir minibüsle 810 kişilik bir çevik kuvvet ekibi ile üç otomobil içinden 10 kadar sivil polis geldi. Asılı olduğu yerde yaklaşık 15 dakika kalan çelenk sivil polis tarafından indirilirken çevik kuvvet ekibinden dort polis Vezneciler ve Edebiyat Fakültesi yolunu keserek buradan üç oğrenciyi alıp gotürdüler. Protestocu öğrenciler, çelenk koyma eyleminin İstanbul'daki tüm öğrenci derneklerinin ortak kararı olduğunu bildirdiler. Bu arada, üç gün önce İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'ndan bildiri dağıttığı gerekçesiyle alınarak emniyete götürulen Salim Büyükkaya'nın önceki akşam üzeri serbest bırakıldığı öğrenildi. İTÜ Öğrenci Derneği Başkanı ve Öğrenci Postası Dergisi Sahibi Serhat Şimşek'in ailesi ve çok sayıda öğrenci temsilcisi dün saat 15.00'te SHP İl Merkezi'nde, SHP İl Başkanı Hasan Fehmi Güneş'in karşı çıkmasına rağmen bir basın toplantısı duzenlediler. Hasan Fehmi Giineş, SHP İl Merkezi'nin holünde toplanan çok sayıda öğrencinin partiyi terk etmelerini isteyerek, "Burayı kullanmayın SHP İl Başkanı olarak böyle bir basın toplantısından haberim yoktur. SHP, isteyenin istediği zaman basın toplantısı yapacağı bir yer değildir" dedi. Bu arada SHP II Merkezi'nde bulunan değişik fakultelerden öğrenciler öğrenci derneklerinin anti demokratik baskılarla karşı karşıya bulunduğunu kaydederek, bu tür uygulamalan kınadıklannı bildirdiler. SHP İl Merkezi'nde bulunan oyun yazan Bilgesu F.renus, "Toplumsal duyarlılık adına bir ülkenin sanatçısı olarak burada olmam gerektiğini bilerek geldim. Bu olay insan haklarıyla ve vicdanla bağdaşmayan bir olay. Bugüne dek bu tür olaylar çok yaşandı. Ancak Türkiye toplumsal duyarlılıkta şimdi bir adım daha önde" dedi. Dört gün önce gözaltına alınan Serhat Şimşek adlı öğrencinin sahibi olduğu Öğrenci Postası adlı derji, dun akşam 17.30 sıralannda polis tarafından arandı. Derginin Cağaloğlu'ndaki bir handa bulunarr bürosuna Serhat Şimşek'le birlikte gelen Siyasi Şube"ye bağlı sekiz polis, buldukları belge ve dergiler hakkında Şimşek'e sorular sordular. Arama sırasında derginin bulunduğu binaya giden Cumhuriyet muhabirine, "Savcılıktan arama iznimiz var, yasal bir arama yapıyoruz. tçeri giremezsiniz, fotoğraf çekmenize de izin veremeyiz" diyen polisler, fotoğraf çekilmesini engellediler. Radyasyon broşürü çıkacak A nkara (uba) Sanayi ve JM Ticaret Bakanı Cahit Aral, yeni yıla büyük bir çay stoku ile girildiğini söyledi. Aral, radyasyon konusunda hazırlanan aydınlatıcı broşürün önümüzdeki günlerde çıkacağını bildirdi. Cahit Aral yaptığı açıklamada, çaydaki radyasyon soylentilerinin çay tüketimini önemli ölçüde düşürdüğunü belirtti. "Tüketimin azalması yüzünden yeni yıla büyük bir çay stoku ile giriyoruz" diyen Cahit Aral, çayda radyasyon olup olmadığı konusunda, kendisine bağlı uzman ve teknisyenlerin aralıksız olarak çalışmalar yaptıklarmı kaydetti. 'Muzır' hasete ceza: 3 milyon TL. Kahvesinde "muzır kaset" oynattığı gerekçesiyle gece bekçileri tarafından savcılığa verilen Muhterem Görücü'ye iki milyon lira para cezası verildi ve 10 günlük süre îamndı. Ancak bu süre içinde parayı yatıramayan Kahveci, asliye ceza mahkemeside yargılanarak 3 milyon liraya mahkum oldu. Dava dosyası temyiz için Danıştay'a göndehldi. DENİZLİ (Cumhuriyet) Denizli'de yılbaşında muzır kartpo'stal büluiKfurduklârı için Oç kişiye ikişer milyon lira ceza verilmesinden sonra Tavas'ın Kızılcaböluk kasabasında kahvecilik yapan Muhterem Göriicii "muzır video kaseti oynattığı" gerekçesiyle üç milyon liralık cezaya çarptmldı. Yerel seçimler sırasında SODEP'ten belediye başkanlığına adaylığını koyan Görücii, bar.r üzerinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nce (görülmüştür) damsavcılığın iki milyon liralık cezasıyla karşılaşınca korkmaya başladım. Daha sonra Tavas Asliye Ceza Mahkemesi'nde 986/68 sayılı dosyayla açılan davada ceza üç milyon liraya yükseltildi. Karan temyiz ettik. Şimdi Yargıtay'dan gelecek yanıtı bekliyoruz." Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin Mersin'de düzenlediği toplantıda konuşan Başbakan Turgut Özal imdadına yetışti ve beni sıkıntıdan kurtardı. Benım sadece aralanna minik yorumlar katacağım bu konuşma Aziz Nesin usta dahil tüm mizah ya düştüğünü soylemek yanlış... Bu hesaba göre ABD'nin milli geliri de mark cinsinden düşmüş olur. Bu yanlış değerlendirmedır." (Oysa Türk parası esas alınırsa, milli gelir düşmez. Enflasyona bağlı olarak hep yükselir. Bovtece milli gelirimiz de artmış olur...) ENFLÂSYON HAKKINDA: "Kur ayarlamalan 1987'de yüzde 1718 civannda olacak. Dolarmark arasındakı ilişkıde büyük oynama olmazsa, enflasyon yüzde 20'nin altına inebilir." (İş başına geldiğı günden beri aynı sözleri yineleyen BaşbakaıV ın, bu sözlerini kahvesinin içtikten sonra fincana bakarak soylediğinı sanıyorum.) Muhterem Görücü, kararın gasının bulunmasma Karşın ce kesinleşmesi halinde cezayı ödezalandırılmasına şaşırdığını söy . yemeyeceğüçin cezaevine girmek ledi. "Adsm öMürsem, bn Indar zorunda kalacağını ifade ederek ceza alama/dım" diyen muzır şöyle konuştu: yasa kurbanı kahveci, başından geçen olayı şöyle anlattı: "Kahvemde günlük sattığım "Televizyon programlan söçaydan 12 bin liralık ciro yapıyoniik olduğu için müşteri çekmek rum. Bu parayı hiç kullanmadan biriktirsem üç mihonu ancak 3ü amacıyla sık sık video oynatıyoyılda ödeyebHirim. Verilen ceza nım. Ola> gecesi de videoda 'Jeo hesapladıgıma göre 120 bin çaJoan' isimli kaset vardı. Kahveyın parasına bedel. Ben en çok ye geleıı gece bekçileri 'Bu kaset üzerinde görüldu damgası olan muzır, oynattığın için suçlusun' kasetin muzır bulunmasına içerdiyerek hemen zabıt tuttular. liyorum." Önce önemsemedim. Ancak, ANKARATAŞI Hocaoğlu Zenger çekişmesi "İKTİDARA mahkum" olarak kurulan MDP'nin kurucularından, Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Yılmaz Hocaoğlu şimdi ANAP'h oldu. MDP'nin Kurucu Genel Başkanı Turgut Sunalp'in sağ kolu olarak siyasi yaşama atılan Hocaoğlu'nun, Turgut Sunalp için kürsülerde, meydanlarda, toplantılarda söylediği parlak sözler hâlâ kulaklarda. Ancak esen rüzgarlar, Sunalp Paşacı Yılmaz Hocaoğlu'nu ANAP'a savurdu. Hocaoğlu taze ANAP'lı olarak yeni genel başkanı, Başbakan Turgut Özal ile ilk yurt içi gezisini Adana'da yaptı. Özal'ın bir an olsun sağ veya sol omzu üzerinden ayrılmayan Hocaoğlu, bu kez yeni genel başkanı Turgut Özal için o kadar heyecanlı, o kadar parlak ve en az Sunalp için söy siz şakanın acısını çıkarmak lediği sözler kadar vurucu söz üzere hırsla otobüsün içinde ler söyledi ki, dinleyenler ken duran Zenger'e yöneldi: "Galiba beni iyi tanımıyorsudisine gıpta ile baktılar. nuz. Ben böyle şakalardan Hocaoğlu'nun, Başbakan hoşlanmam" dedi. Özal'ın yanından bir türlü Ortalığm karışmasını ve uzaklaşmamasını, partı genel Zenger'in yanıtını merakla başkanına duyduğu sevgi ve bekleyenlere karşın Zenger şu özlemine verenlere karşın, yanıtı verecekti: Özal'ın Teknik Danışmanı Erkal Zenger böyle düşünmüyor"Şaka yaptığımı kim söyledu. Bu düşüncesini, Adana'da di? TV'de görünmek, fotoğraf56 bin kişinin bulunduğu ka larda çıkabilmek için her şeyi labalığa ANAP otobüsünün yapıyorsunuz. Bu yüzden Başmikrofonundan bağırarak şöy bakanın resimleri net çıkmıyor, le duyurdu: görüntüyü kapatıyorsunuz. Buna ızin vermem." "Arkadaşlar, Sayın BaşbakaBu kez gozler Hocaoğlu'na nımızın yanından ayrılın, Sayın Hocaoğlu TV'de rahat görün döndü. Ancak Hocaoğlu, "Kardeşim, burası benim sesün." çim bölgem, herhalde buna Olaya tanık olanlar şaşkın hakkımız var" diyerek tekrar bakarlarken, Yılmaz Hocaoğ yeni genel başkanının yanına lu, kendisine yöneltilen bu tat gitti. TEŞEKKÜR Mayıs 86'da vuku bulan "MalatyaAdıyaman Depremi"nden zarar gören yurttaşlarımız için Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından ihale edilen âfet konutlarından Adıyaman'm Gölbaşı ilçesindeki 236 konutun inşaatım Katlı Prefabrike Betonarme sistemde Ağustos 86'da başlayarak Aralık 86'da teslim etmiş bulunuyoruz. Âfet konutlarında (yurdumuzda ilk kez) prefabrike betonanne inşaat teknolojilerinin hizmet vermesine olanak tanıyan, başta Canver, Özal yasağını deldi BAŞBAKAN Turgut Özal'ın 6 günlük Çukurova seyahati özellikle Adanalıların büyük tepkisine yol açtı. Saatlerce kapatılan yollar, pazar sabahı dahil günün erken saatlerınden itibaren ANAP otobüsünün kent içinde bangır bangır "Sana Özal'ımdan selam getirmişem" türküsünü çalması Adanalıların büyük bölümunü huzursuz etti. Adana'nın kurtuluş yıldönümü nedeniyle Özal'la aynı zamanda bölgede bulunan SHP Adana Milletvekili Cüneyt Canver de Özal mağdurlan arasına girmekten kendi çabası ile kurtuldu. Taksi ile hasın mensuplarının yanına ulaşmak üzere Sürmeli Otel'e hareket eden Canver'in tuttuğu taksi, Başbakan Özal'ın biraz sonra aynı yoldan geçeceği gerekçesiyle polis tarafından "Dur lan" diyerek durduruldu. "Dur lan" sözü Canver'ı çileden çıkartmıştı. Camı açıp polisi çağırdı. "Siz şoförleri böyle kabalık ederek mi ikaz edersiniz?" diye sordu. Polis, Başbakanın az sonra bu yoldan geçeceğini, bunun için trafiği kestiklerini belirtti, ardından böylesine çıkış yapan kışiyi öğrenmek için Canver'in kim olduğunu sordu. Canver önce "vatandaşım" diyerek, "Sizın benim zamanımı çalmaya ne hakkınız var? Ben Başbakan gelecek diye saatlerce burada beklemek zorunda mıyım? Ya önemli bir işim, bir hastalığım var ise ne olacak? Beni durdurmaya kimsenin hakkı yok, ben geçeceğim" diye konuş Evren'e telgraf DANIŞMA Meclisi üyelerinden Nermin Öztuş da "başörtüsü" olayından rahatşız olanlar arasmda yer alıyor. Öztuş, bu rahatsızlığını ve üzüntülerini bir telgrafla Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e duyurmak istedi. Öztuş, geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanına şu telgrafı gönderdi: "Siyasal bir rejimin simgesi haline gelen ve laik Türkiye Cumhuriyeti'ni temelden sarsacak olan bu rejimin başörtüsü, türban ve özel örtünme bıçimiyle topuklara kadar uzanan özel giysi görüntülerini üzüntü ile izlemekteyiz. Ne yazıktır ki, sorumlu makamların açıklamaları ile de bu amaçlanır, korunur ve desteklenir duruma gelmiştır. Bunun ileride Türkiye Cumhuriyeti'ni daha acmazlara götüreceği endişesini taşıyoruz. İstenilen, kızlarımızın saf ve tertemiz duygularla gelenek ve göreneklerine bağlı olarak örtünmeleri değil, hedeflerı Türkiye Cumhuriyeti'nin laiklik ilkesini yıkmak isteyenlerin üniversite gençlerimizi kullanmaları, yanıltmalarıdır Laik Türkiye Cumhuriyeti'nın Atatürkçü devlet başkanı olarak eğitim kurumlarımızda cumhurıyetimizin temel ilkelerıne karşı görüşün hâkim olmasına izin vermeyeceğinize inanıyor, saygılar sunuyorum." Başbakan Sn. Turgut ÖZAL Bayındırlık ve İskân Bakanı Sn. İ.Safa GİRA Y olmak üzere, hizmetin yerine getirilmesinde yardımlarını esirgemeyen Yapı İşleri Genel Müdürü Sn. Yılmaz ERGÜVENÇ, Âfet İşleri Genel Müdürü Sn. Rafet GÜNEY, Yapım Dairesi Başkanı Sn. Mustafa ESEN, Adıyaman Valiliği, Gölbaşı Kaymakamhğı ve Belediye Başkanlığı ile Yapı İşleri Genel Müdürlüğü 'nün ve Adıyaman Bayındırlık Müdürlüğü'nün tüm mensuplarına ve emeği geçen bütün ilgililere içtenlikle teşekkür eder; âfetzede yurttaşlanmıza yeni evlerinde muîlu bir yaşam dileriz. ESTON Canver • Yasak tanımıyor tu. Şoförden yürümesini istedi. Canver'i şoför de tanımıyordu. Boynunu büküp, "Bunlar hep böyle. dalaşmayalım ısterseniz" diyebildi. Canver yoldan geçmesinin hakkı olduğunda ısrarlıydı. "Yürü sen kardeşim" dedi. ama şoför hâlâ yanaşmıyordu. "Beter olun, siz seçtiniz bunları. Fazlasıyla böyle muameleyı hak etmişsinız" dediğinde şoför arkaya dönüp, "Doğru, hak ettik" dedikten sonra arabayı hareket ettırdı. Polis şaşkın bakışlardan kurtulup dudük çalacak oldu, ama Canver camdan başını çıkartıp seslendi: "Ben de Başbakanın kaldığı otele gidiyorum. Söyle Başbakanına, Cuneyt Canver diye biri sizi yolda saatlerce beklemedı, yasakları çiğnedi' de." UYESIDIR L ESKİŞEHİR BETON SANAYİ VE TİCARET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle