10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OCAK 1987 3KUL MAÇLARI HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/13 Istikbalimiz iyi (Baştarafı 1. Sayfada) le birlikte sanayicinin yalnızca içeriyle değil, dışarıyla da rekabet etmeye başladığını belirtti. Başbakan "Bu, kanaatimee iyi oldu. Kredi faizlerinden şikâyet edildi. Bu da tabiidir, Ancak Tiirk sanayii dünyaya çıkmıştır. Yüzde 35 sanayi iirünii ihraç eden ülke, bunu 45 sene içinde yüzde 75'e çıkarmı^tır" dedi. DEVLET SANAYIYE GİRMEMELİ Devktin vatandaşın yardımcısı olduğunu yineleyen Özal, sanayiye de direkt olarak girmemesi gerektiğini belirterek, "Devletin asıl görevi limanından elektriğine, suyundan asfaltına kadar altyapıyı kurmak olmalıdır" dedi. Gelişmenin serbest bir ortamda, demokrasi ortamında mümkun olduğunu belirten Başbakan, "Daha geniş serbesılikten yarayız. Bugün birçok tablolar var. Tarlışma ortamı serbest olmalıdır diyonım. Siyasete atılırken ne idareden ne de eski siyasilerden yardım gördiım. Yoksa babanızın adı ile bir yere gelirseniz, bu iyi olmuyor" dedi ve konuşmasını şöyle sürdürdu: "Ben diyorum ki, anayasanın 175. maddesini değiştirelim. Bırakın yasakları halk kaldırsın. Geçici 4. madde de ayrı bir meseledir. Bunların uygarca konuşulmasından \anayım. Bırakalım sol fikir de konuşulsun. Ama onlara meydan açık olacak, bunlara yok. Batıdaki gibi tartışma ortamı istiyorsanız, böylece çitfe slandari uygulayarak bir yere varamazsınız. Memleketi serbest tartışma ortamında bir yere getirebiliriz. Kavga etmeyelim. Bunu yazan kavga anyor demektir." Daha sonra haika açık şirketlerde kurumlar vergisinin kademeli olarak yüzde 40, 35 ve 30'a indirileceğini açıklayan Özal, tarım ürünleri hasadının ise çok kısa sürede yapıldığını, bu nedenle ödemede gecikme görülduğunü kaydederek, "İJç milyon ton buğdaya peşin ödeme yaparsak. 320 milyar yapar. Yine de bu yıl tamamını peşin ödejeceğimizi söyleyebilirm" dedi. Çayda sıkıntı olduğunu söyleyen Başbakan, bunun mahsulün fazla'ığından ve gazetelerin "radyasyon var" demesinden kaynakİandığını belirtti ve ÇayKur'un elinde birikim olduğunu, ödemelerin bu yüzden yapılamadığını öne sürdü. Dış borçlanmamn iyi olduğunu belirten Özal, "Ancak bu, dengeli olmak zorundadır" şeklinde konuştu. TARIMSANAYt İLİŞKİSİ Daha sonra söz alan TOBB Başkanı Ali Coşkun, 1986'yı "Türk ekonomisinin yeniden is(ikraıiı büvüme sürecine girdiği, ekonomimizin fiziki dengelerinin kurulduğu ve geleceğe ilişkin beklentilerin ümit verici bir görunümü" olarak değerlendirirken, 1987 yıhnda, başta istikrar ortamınm devamhlığının gözetilmesi suretiyle, dışa açık serbest piyasa ekonomisinin devam ettirilmesini istedi. "Sanayileşme süreci içinde, tarım ile sanayiyi birbirine rakip değil, tamamlayıcı ve destekleyici sektörler olarak değerlendiriyonız" diyen Ali Coşkun, dışsatımın arttınlması ve kredi faizlerinin aşağı çekilmesi yönünde, hükümetçe alınan önlemleri "olumlu adımlar" olarak değerlendirdi. TERBİYEVt İTHALAT Günümüz dünyasında, gelişmiş ülkelerin bile korumacıhğa yöneldiklerine dikkat çeken Coşkun, şöyle konuştu: "Ekonomimizin liberalleşme sürecini bir kaç yıla sığdırmak yerine ulusal sanayimi/in gelişmesi ve ekonomimizin dengeleri göz önünde tutularak, belli bir program çerçevesinde yürütülmelidir diyoruz. Sanayileşme polilikamız, diinya piyasaları karşısında mukayeseli üstünlüğümüz dikkate alınarak yönlendirilmelidir. Kalite ve miktar itibarıyla yetersizliği görülen ve fi>at istikrarı kuralamayan ürünlerde, kontrollü bir şekilde terbiyevi ithalat politikasına başvurulmalıdır." Coşkun, ekonominin gelişmesini kesintisiz sürdürebilmesi açısından, dışsatımın artmasının, yalnızca ödemeler dengesi bakımından değil, aynı zamanda hızlı sanayileşme, verimlilik düzeyini yükseltme, çağdaş teknolojiyi transfer etme ve üretim kalitesini arttırma gibi yönlerden de önemli olduğuna dikkat çekerek, "İhracatçıya yönelik teşvikler üretim bazındada yaygınlaştınlmalı, ihracat ve yatınm sigortası bir an once kurulmalıdır" dedi. Özal, daha sonra belediye nikâh salonuna geldi ve burada Erdemli'nin ANAP'lı Belediye Başkanı CelU Ersin ile Emine Şahin'in nişan yüzüklerini taktı. Vilayette Vali Sabahattin Çakmakoğlu ile bir süre görüşen Özal, daha sonra ANAP kurucusu Cavit Kavak'ın kardeşi Cahit Kavak'ın da ortak olduğu "Le Cooper" fabrikasını gezdi, burada 1820 yaş arasındaki kız işçiler tarafından " E n büyük Ozal, başka büyük yok" tezahuratıyla karşılandı. Emel Aktaş adlı işçi kız da bulicin takım dikmek üzere Başbakan Özal'ın ölçüsünü aldı. Özal, kısa adı Çukobirlik olan Çukurova ve Tarım Satış Kooperatifleri Birliği'nin boya ve apre tesislerini hizmete açarken, "Bu güzel tesislere inşallah sizler sahip olacaksınız. Üreticilerimiz sahip olacak. Çalışanlan bu gibi tesislere ortak yapacağım. Özal'ın kafasında bu program var" diye konuştu. Başbakan Özal, akşam üzeri Ankara'ya döndü. Özel Dost erkeklerde de şampiyon İAKEMLER: Rıfal Pergel (8), Şe•ef Uzun (8) j.DOST LtSESİ: Sınan (9) (Ali 8)Zenk (7)1, Fuat (7)5, Selim (7)2, hnail (8)7, Alihan (9)6, Volkan 8)3Alp (7), Kemal (7)4, Ahmet (7)3 ISTANBUL LİSESİ: Hakan (4) 'Ediz 4)Ahmeı (6)3, Ayberk (5)2, Mural (6)5, Burak (5)1, Gökhan (4), Kurşun (4)lKUrşat (3), Kemal '5)2, Yener (4)1, Çağlavan (6)3 İLK YARI: 167 (Ö.Dost Lisesi lehine) LEVENT DİKMENER PENCERE (Baştarafı 2. Sayfada) kın holdingler"öen gayrı durumdan hoşnut olan kesim yok gibidır "ABD + IMF" 1980'den bu yana Türkiye'de ilginç bir laboratuvar deneyine girişti. 50 milyonluk koca ülke "denek" olarak kullanıldı. 12 Eylül askeri darbesi bu laboratuvar deneyinin bir gereği olarak desteklenmiştir. Kaz gelecek yerden tavuğu esirgemeyen dış sermaye babalan, deney için kesenin ağzını açtılar, altı yılda "denek" yaklaşık 20 milyar dolar borçlandırıldı. Sonuç: Artık dış borcunu ancak yeniden dışa borçlanarak odeyebilen bir ekonomiye sahibiz. Sözde liberalizm denemesi tekelleşmeyle tersine döndü. Ekonominin lokomotifi özel sektör değil (eskisi gibi) kamu kesimidir. Altı yılda ülkeye 20 milyar dolar girmiş görünmesıne karşın orta sermaye ve ortadirek yıkılmıştır. Özel Dost Lisesi: 31 İstanbul Lisesi: 18 OTOMARSAN TUTUNAMADI Orta svalar için mücadeie eden Otomarsan, FUament'e boyun eğdi. (Fotoğraf: HÜSEYİN ONAR} S.Fikunent zorlanmadı Otomarsan S.FUament: 03 HAKEMLER: Haluk Tuncay (6), Mehmet.Kadiroğlu (6). OTOMARSAN: Eşref (6), Reza (6), Cem (6), Mehmet (6), K Cem (8). S.FÎLAMENT: Raif(6), Atilla (6), Waijcek (8). Serdar (6), Zeki (6), Can (6). SETLER: 9/15, 4/15, 4/15. LEYLA VURAL Ligin şampiyonluk adayların blok ve manşetlerle sonuca gitdan S. Filament, Otomarsan'\ ti. S. Filament, maçın setlerinı kolay yendi. Maça oldukça rahat başlayan Bursa temsilcisi, etkili 15/9, 15/4 ve 15/4 kazandı. BASKETBOL Gunün diğer maçlannda şu sonuçlar alındı: Beşiktaş Atatürk Lisesi: 50 • Çatalca Lisesi: 32, Üskudar Araerıkan Lisesi: 57 Robert Lisesi: 37 UGURMLMCU GOZLEM (Baştarafı Spor'da) olarak niteledi. Eren, şunlan söyledi: "Biz 59. maddenin uygulanraasıoı ve yağmacılıgın kalkmasını savunduk. Özeüikle Iransfer »lanıun yağmacılığına son vermek istedik ve maddenin bu bilimsel yonımu içinde kovana parmağımızı sokluk. Ne var ki kovandan an yerine güveler çıktı. Sonuçta 19 kişi kendimizi HaysiyelDivarunda bulduk ve iki kişi ceza aldık." y Memduh Eren, Fenerbahçe'de iplerin Semih Ba>illken'in elinde olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle surdurdü: "Dereflğzı'ndaki (şerif), vakti geldiğinde seçtiği başkanlan atıyor, yerine yenisini getiriyor. Cezalılardan Halit Deringör ise, Semih Bayülken'i suçlayarak şöyle konuştu: "Ben ne Fenerbahçe>nin ne de başkanın haysiyeliyle oynadım. O makamın önemini biliyorum ve hatta o makamın saygın olmasını istiyonım. Fenerbahçe başkanlıgı bence çok buyıik bir verdir. Onun ancak FIFA Başkanı. başbakan. bakanla konusma sıralannda ortaya çıkması gerekir. Yoksa, Futbolcu için (doverim). hakem için (keserim) şeklinde değil. Fenerbahçe Kulubu'nde sambaba monarşisi var. Her şeyi, haita Haysiyel Divanı'nı o layin ediyor. Ya bu monarşik yonetinı yıkılacak ya da Fenerbahçe. Kongre u>elerinin FenerbahçeŞe sahip çıkmalannı diliyonjm." STANKOVİÇ KONFERANS VERDİ F. Bahçe Teknik Direktoru Stankoviç, Yugoslavya'ya gitmeden once Şişli Rotar> Kulubü'nün toplantibinda, "Tiirkiye'deki yabancı futbolcular" konusunda bir konuşma yaptı. Yugoslav çalıştıncı. Turkiye'deki >abancı fmbolcuların 1yi olmmhff'rn söyledi. Ancak, Turk futbolcusunun da temel eğitimden yoksun olduğunu belirtıi. Sambaba Adana'nın kurtuluşıında (Baştarafı l. Sayfada) yiyeceğiz?" oldu. Radyasyondan sonra herkesin aklına politika gelmiş olacak ki, Mehmet Ali Erbil'in "Gülüm benim" adlı şarkıyı arapça sözlerle "Yallah tazyik" diye söylemesinin ardından sahneye çıkan Türk Sanat Muziği şarkıcısı Semra Turel " K u r t u l u ş balosu" nu iyice "ANAP'lılaştırdı." Türel, Başbakan Özal ile eşini, bakanlan ve milletvekillerini görünce "Kurtuluş günü" balosunu " A N A P gecesi" sanıp "Ben canı gönülden Anavatan için okumak istiyonım. Bana yardım eder misiniz?" deyip "Size selam getirmişem" diye şarkı tutturdu, politikacılar da ellerinden gelen yardımı yaptılar Türel'e, mikrofona ilk yaklaşan Devlet Bakanı Ahmet Karaevli oldu ve "Size selam getirmişem" i "Serin sulu barajlardan, barajlardan Liderimiz Özal'ımdan" sözleriyle sürdürdu. Sıra "Anm, balım, petegim"e gelmişti. Bu şarkının solisti de, bir süre önce ANAP 'a geçen MDP'nin Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Hocaoğlu'ydu. Semra Türel'in tuttuğu mikrofona, Hocaoğlu 1983'te ANAP'ın seçim propagandası için "Özal benim liderim/Bilsem ki öleceğim/Yine seni seçeceğim" biçiminde değiştirilen şarkı sözlerini şiir olarak okudu. Sıra göbek havasına gelmişti. Bu kez de pistin kralı, alnında yapışık 10 bin lirası ile ANAP Adana Milletvekili Şevket Gedik oldu. Bazı partililerle piste fırlayan Gedik'in alnına para yapıştırmak için sıraya girenler, bir yandan da ANAP milletvekilinin oynadığı pistte dolaşan paralan cebe indirmeye çahşıyorlardı. Gecenin başından beri her sahneye çıkan sanatçıyı Semra Özal'a "bunlar kim?" gibisinden soran Başbakan Özal, Semra hanımın bu kültüründen, yalnızca Şevket Gedik pistte göbek atarken yararlanmadı. "Gecenin dansı"nı eşi Semra Özal'la yapan Başbakan Turgut Özal'ın Sürmeli Oteli'nin Akdeniz Salonu'ndan Devlet Bakanı Karaevli ve eş; ile birlikte ayrılmasıyla, "Adana'nın Kurtuluş Balosu" sona erdi. cak Prekazi, bu gole 22. dakikada ce(Baştarafı Spor'da) culan kadrosunda bulunduran Al vap verince Galatasaray rahalladı. man takımı karşısında daha 2. daki Karşılaşmanın son dakikasında telaskada Prekazi ile one geçen San lanan G.Sara> ia\unmasının arasınKırmızılı ekıp, 6. dakikada Schaffer dan sıyrılan Buchald, sert bir vuruşin golune engel olamadı. 12. dakika la maçın skorunu belirleyen golu atda Cüneyt, 14. dakika içinde İlyas ve ıı: G.Saray: 5 Stuttgart: 3. Galatasaray bu skorla B. Munih \e Erhan'ın golleri ile durumu 41 yapan Galatasaray, oyunu rolantıye al D. Kiev'in ardından üçuncu oldu ve dı. 19. dakikada Allgov.er. Stuttgart'ı Commodore firmasının koyduğu umutlandıran eolü kazandırdı. An 7500 marklık odulu aldı. G.Saray Iigın Avrupa'nın (Baştarafı Spor'da) (Baştarafı Spor'da) halannda eşit sayıda galibiyet aldılar. (3) Kendi evinde yalnız Altay'a (01) yenilen KırmızıSiyahlılar. de\rede hakemlerden 33 sarı, 3 kırmızı kart gordüler. ESKİŞEHtR O G B M A Y P Deplasmanda 9 3 2 4 5 6 8 Içerde 9 3 5 1 8 2 11 Toplam 18 6 7 5 13 8 19 Altay: Ligin birinci yarısında hiç kırmızı kart görmeyen Altay, sezona Bursaspor'u Eskişehir'de (40) yenerek başladı. Altay'ın ilk yarı maçlannda deplasmanda 3 galibiyeti, kendi evinde de 3 yenilgisi bulunuyor. Kendi sahasında tek beraberliği Fenerbahçe karşısında yaşayan (11) SiyahBeyazlı takımda Erdi ve Yesiç ilk yannın tüm maçlannda yer alan futbolcular oldular. Kendimi Sofya ve ürünlerini nasıl aldıklarını da gördük dün. Efes Pilsefi. güçlü rakıbine uygulamak ıstediği taktikte başarılı oldu denilebilir. Halıloviç, yüz sayı kadar üretme gücü olan rakibı karşısında Galatasaray'ı yenerken uyguladığı, uzunlan dışarı çekip topu fazla tutma ve yırmı saniyeden sonra pozisyon aramataktiğini tekrarladı. Bu taktik, oyunu yavaşlattı ve bir devrede 38 sayı yedi. Ancak yuzde otuzluk bir şut yüzdesi ve yüzde ellilik bir pota dibi yüzdesı, çok yemeseler de çok alamadıklarını gösteriyor. İkinci devrede tempo, ilk yarıya göre yüksekti, ama Efes gene de, rakibini ortalamasının altında sayıda tutma hedefı ile oynadı Cibona'nın Efes karşısında paniğe girmesini gerektirecek hıçbir şey olmadığından, Cibona rahat bir antrenman temposunda maçı ALTAY O G BM A Y P noktaladı. Yüzde elli üç dış şut yüzDeplasmanda 9 3 2 4 11 10 8 desi ve yüzde seksenlik pota dibi lçerde 9 5 1 3 12 10 11 top kullanma, dünyanın her yerinToplam 18 8 3 7 23 PO|19 de saygı görebilecek istatistikler. Yarıa: Malatyaspor, De Ancak yanılmayalım, bu takım bu nizlispor. Ankâragücii. yüzdeleri her zaman atıyor demek Zongnldaksp«r ve BO1B> doğru olur. hktan ?lkiyet ederdlk. Am> şimdi ligkr vsr. Fonmımaza sörckli kornyonu. Aynca kıüaplerimizin bize olan Ugis) bfle deffeti. Takım otarak bizi sireUİ luunpU tutuyoriar. Albmıza ötd araba büe Terdikr. Kolttp B*fkaaı bc bana, "Seni Dttnya Şampiyooas'na kadaı kunpU tutacatu" dlye söz verdl. Bo donun sadecc bizde deCfl, Ugkrden sonra TürV gtireşJne bir cantahk gddi. Her yerde naç v«r" şeklinde konuştu. 1959 yıhnda Yozgat'ta dünyaya gelen Necmi Gençalp, bugüne kadar birçok kez TOrkiye Şampiyoou oimayı basardı. Ancak uluslararası turnuvalarda ve sampiyonalarda pek başanlı olamamak Gençalp'i üzen konu. Çayda harmanı (Baştarafı 1. Sayfada) rilerine göre yapıldığını söyledi. Telatar, "Fabrikalarda TAEK uzmanları sürekli tesbitler yaparak harmanlamayı uygun biçimde >rapı>orlar" dedi. Yılmaz Telatar, depolarda saklanan çayın miktarı konusunda da bilgi vermekten kaçınırken, "Çayda radyasyon konusunun muhatabının kendisi olmadığım" söyledi. ÇayKur Genel Müdürü Telatar, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'na bağlı Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi'nden uzmanlann, piyasaya sürulecek çaylarda radyasyon kontrolü yaptıklarını kaydederken, kaç bekerelli çayın piyasa dışı bırakıldığmı kendilerine bildirmediklerini belirtti. Telatar a.a. muhabirine konuyla ilgili olarak şunlan söyledi: "Uzmanlar tarafından kontrol sonrasında piyasaya sürülemez diye ayrılan caylar olmaktadır. Bunların hesabı günlük olarak tutulduğu için şu ana kadar ne miktar olduğunu söylemek müınkun değil. Yalnız 1986 ürünü kampanya döneminin birinci sürgününde ürettiğimiz kuru çay miktan 35 bin ton civanndadır. Bu sürgün döneminin ise yüksek rad>as>onlu olduğu iddia edilmektedir. Yani söylendiği gibi miktar büyük değildir. Telatar, ANKA'nın sorularını >ranıtlarken de radyasvon denetimi sonucunda piyasaya sürülmesi uygun bulunmadığı saptanan çayların ne yapıldığı \olundaki bir soruyu "Bilmiyorum. O konuda tek yetkili ve sorumlu Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'dur" şeklinde cevapladı. ANKA'nın "Çernobil olayından sonra, radyasyon konusunda gerekli tespitler >^pılması için uyanda bulunmadığınız ileri sürülüyor. Ne dersiniz?" sorusuna, Yılmaz Telatar, şu yanıtı verdi: "Ben radyasyonu nasıl bileceğim? Benim meteorolojim mi var, bulutu tespit ettireyim? Benim gerekli teknik donanımım mı var, çayda radyasyon tespitini yaptırayım?" ÇayKur Genel Müdürü Cumhuriyet Muhabiri Faik Bakoğlu'nu makamında ağırlarken kendisine çay ikram etti. Telatar, 6 yıldır görevli bulunduğu ÇayKur'da Çernobil olayından sonra kendisine bir oyun oynandığını savunarak, "Çernobil'i ben yaratmadım. ÇayKur'un 40 fabrikası var. Bunlardan alınan örneklerde farklı ölcümler çıkabilivor, bu caylar da bekletiliyor. Sayın Aral ve Özemre açıklama yapabilir" dedi. "RADYASYON A BAŞBAKAN SANSÜRÜ" Öte yandan, Trabzon'da Karadeniz adlı yerel gazetenen düzenlediği "Radyasyon ve İnsan Sağlığı" konulu panelin iptal edilmesi tepki ile karşılandı. Karadeniz gazetesi, önceden konuşmacı olarak katılacağı açıklanan Ticaret ve Sanayi Bakanı Cahit Aral'ın konuşmasına Başbakan Turgut Özal tarafından izin verilmediğini dünkü sayısında duyururken "Bölgemize Başbakan sansürü. iktidar dünyada yılın olayı seçilen radyasyon konusunda ülkemizde en fazla elkilenen bölgemiz halkına hesap vermekten korktu" başlıklarını kullandı. (Buştarafı Spor'da) OUmprymtUn. Tirkiyt'de raUp , < * . «2 kffloda för«»tİB, 1 daUkadan fuda dayanan otanadı, 90 kiloya çürtun bep 25,30 sanlyede gallp geMlm. Antrenman yapacak raldp bOe buUmıyonun. Şo u<U fonnamun zkroladcyiB. A M Scri'dca öncc B«ltwteuı vw. Öwx orada başanb ounalıyun" dedi. Ligler yüzünden agırhk çaüşması yapamamaktan şiklyetçi olan Necmi Gençalp, "Ugterden zaman butdukça »tubk f hy«««ı yaptyoram ve bu «*«llrHf>n.ı gidermeye çmtafiyonun. Ugjer b«fliM«rt«ı bmet bep maçaz ADANA HİPODROMU'NDAN Son ayak sürprize tnüsait BEHÇET EKİNCİ 1. ayak: Sultansoylu I, Sevilay, Kıbrıslı koşulacak olan bu sürat yarısında idman ve form durumlarına göre yarışın en şanslı isimleridir. Altılı ganyan kuponlarına bu üç arıkanı yazmakta yarar vardır. 2. ayak: Bota 1, çok iyi durumu ile kolay kazanacağı bir yanş. Misliciler kuponlarına tek yazabilirler. At arayanlara Nalan ve Jah'ı öneririm. 3. ayak: Cumartesi günü güzel bir yanş çıkaran Sultansoylu ve bir yanşı öbür yarışını tutmayan gerçek görünümünden çok şey kaybetmiş Ceren, yarışın en şanslı atlandırlar. Pınarbaşı daha sonra şans verdiğim isim olup H.Tepe yarışın sürpriz atıdır. 4. ayak: 1400 metre apranti yanşında Aldemir ve Efkariye arasında çetin mücadeie yarışın birincisini belirleyecektir. Bu iki arıkanın mücadelesinden Babasultan istifade edecek olup Kasırga sürpriz attır. 5. ayak: Sera aprantisine rağmen çok iyi durumuyla günün banko atıdır. Misliciler kuponlarına tek yazabilirler. At arayanlara K.Zehra, Sert ve Kamacı'yı oneririm. 6. ayak: Bu yarışını çok iyi koşacak Surkent ve yarışa gitmesi halinde de bu gruba her zaman çok kolay üstünlük sağlayacak olan Küçüknecma idman \e form durumuna göre yarışın en şanslı atlarıdır. Necma 35, daha sonra şans verdiğim isim olup, Melisa yarışın sürpriz atıdır. TAHMİN 1. KOSU: F.:S.Soylul,P.:Kıbnslı, S.: Sevilav. 2. KOŞL: F.: Bora 1, P.: Nalan, S: Açelya. 3. KOŞL': F.: S.Soylu, P.: Ceren 1, S.: Pınarbaşı. 4. KOŞL': F.: Aldemir, P.: Efkariye, P.: Babasultan, S.: Kasırga 5. 5. KOŞL: F.: Sera. P.: Zehra 1. P.: Sert. S.: Kamacı 1. 6. KOŞU: F.: Surkent, P.: Kuçuknecma, P.: Melisa, S.: Necma 35. VEFAT Annemiz, büyükannemiz kaybettik. Cenazesi 7.1.1987 Çarşamba günü (bugün) ikindi namazmda Küçük Çekmece Cennet Mahallesi Camii'nden kaldınlarak Yeşilova aile mezarlığına defnedilecektir. Tanrı rahmeteylesin. EVLATLARITORUNLARIDAMATLARI ILOTCE EKİNCfyi (Baştarafı 1. Sayfada) "Köpru Derg/s/"nde Saidi Nursi'yi öven sözler söylüyor. Amacı, eskiden olduğu gibi bugün de Nurcuların destegini sağlamaktır. ANAP ile DYP tarikat oylarının paylaşımı üzerine büyük bir kavgaya tutuşmuşlardır. Genei seçimlerde bu kavga daha da kızışacaktır. Sonra? Sonrası Allah kerim! Bakmayın bugün Demirel ile özal arasındaki ağız dalaşına.. Koşullar elverirse, bugün söyledikleri sözleri hemen unutup sarmaş dolaş bir araya gelirler; bundan hiç şüpheniz olmasın.. "Süleymancılar" yurtdışmda oldukça güçlü örgütlere sahipler. Ozellikle Federal Almanya'nın Köln kentinde "İslam Kültür Merkezi" Süleymancıların en yoğun çalışma yaptıkları yerterden biridir. İslam Kültür Merkezi'nin başka Avrupa kentlerinde de şubeleri bulunmaktadır. Süleymancılar, yurtiçinde Kuran kursları ve öğrenci pansiyonları ile kendi düşüncelerini yayıyoriar. "Nurcular"\n son yıllarda yandaşlarını artırdıklan ileri sürülüyor. Özel öğrenci yurtlarında ve dershanelerde eğitim çalışmalan yapan Murcuların yurtdışmda da güçlü örgütleri bulunuyor. Türkiye'de "Sızıntı", "Köpru" ve "Sur" gibi dergileri çıkaran nurcular, ABD'nin Kaliforniya kentinde bir "RisaleÎ Nur Enstitüsü" kurmayı da başarmışlar. Federal Almanya, öteki tarikatların olduğu gibi Nurcuların da belli başlı çalışma alanları olmuş. Kemal Pilavoğlu'nun liderliğindeki"T;can/7/rr" yavaş yavaş sönmek üzere... 1950'li yıllarda Atatürk heykellerine yapılan saldırıları örgütleyen Kemal Pilavoğlu'nun ölümüne yakın öğrencilerine cinsel sarkıntılık yaptığı savı ile tutuklanması ve arkasından da ölümüTicaniliğin silinmesine yol açmış.. "M/WgoVu?"yanlıları, eski MSP Genel Başkanı Prof. Necmettin Erbakan'ın görüşlerini benimsiyorlar. Refah Partisi'ni destekleyen "milli göruş örgutleri" ozellikle Federal Almanya'da örgütleniyorlar. Almanya'da "Avrvpa Türk Birliği" adlı örgüt çeyresinde kenetlenen "milli göruş" yanlıları, aynca "Avrupa islamcı Gençlik BirHğF' adında bir başka örgüt daha kurup genışlemışler. Bir şaşırtıcı gerçektir; "milli görüş" yanlıları Avrupa'daki en güçlü İslamcı örgutleri oluşturmuşlar. Turkiye'deki etkinliklerı şu anda Refah Partisi ile sınırlı. Avrupa'daki "ülkücü örgütler" de "Türkislam Sentezi" adı altında İslamcı bir düzeni savunuyoriar. Türkiye'de MHP'nin uzantısı olan ülkücü kuruluşlar, Federal Almanya'da "Demokratik Ülkücü İşçi Dernekleri Federasyonu'l "Türk Kültür Merkezi", "TürkAlman Dostluk Derneği", "Ulkücu işçiler DerriBği" gibi örgütlere sahipler. Örgütün en üst düzey yetkilisi olan Enver Altaylı, ticaret ile ilgili. Frankfurt'ta, istasyonun hemen yakınında "Ayabakan" adlı bir balıkçı dükkânı var. Attaylı'dan sonra ülkücü kesimde söz sahibi olan Musa Serdar Çelebi. "Türk Federasyonu" diye bilinen örgütün genel başkanlığını yaptı. Papa suikastı davasında "kanıt yetersizliği" nedeniyle aklanan Çelebi, şu anda ülkücülerin yine başında. Başında ama ne de olsa Papa suikastı olayı ülkücülerin Avrupa'da eskisi kadar rahatça at oynatmalarını engellemiş. Hem ülkücü örgutleri Frankfurt'ta acı bir sürpriz de bekliyor. Frankfurt Savcı Yardımcısı Dr. Korner, aralarında ünlü ülkücülerin de bulunduğu elli yedi kişi hakkında "silahlı gasp ve uyuşturvcu madde ticaretine kanştıklan" savıyla dava açıyor. İslamcı görüşlerin "düşünce ve vicdan özgürlüğü" kapsamında görülmesi kanısındayız. Bu yüzden, Türk Ceza Yasası'nın 163'ncü maddesinin de kaldırılmasından yanayız. O zaman herkes siyasal sahnede gerçek yerini alır ve çeşitli tarikatlara göz kırpanların "tarikat Atatürkçülükleri" (!) böylece son bulur ve bu "maskeli balo" da böylece biter. Işin bir yanı böyle.. Bir yanı da siyasal partilerin Hazine1den aldıkları paralar ile ancak ayakta kalabildikleri bir düzende, bu tarikatlann, yurtiçinde ve dışında örgütlenebilmek ve bu kadar yaytnı "fı'nanse etmek" için gerekli parayı nerelerden sağladıklarıdır. Hadi diyelim, "türban" konusu yasaklarla çözümlendi. İslamcı örgütlerin maddi kaynakları aydınlığa kavuşmadan "irtica" ile söyler misiniz nasıl savaşılacaktır? ANKARA'dan YALÇIN DOĞAH (Baştarafı 1. Sayfada) bir öğretım uyesi olarak aynı zamanda satranç oynayabilirsiniz, oynadığınız satranç eleştirilere konu olabilir, ama ardından bir de bakarsınız ki "Zaten o iyi satranç oynamıyor ki, nasıl iyi bir fizikçi olup da ders verebilir?" sorusuyla karsı karşıya kalabilirsiniz. Türkiye'nin bu alışılmış hastalığı kendini şimdi "32. Gün" programmda gosterecek mi? Değerli meslektaşnnız Mehmet Ali Birand bundan bir süre önce "Emret Komutanım" adıyla orduyu inceleyen bir kitap yayımlıyor. Birand kitabında, Ordu ile siviller arasındaki diyalog kopukluğunu, subaylarm yetiştirilme biçimini, subayların sivillerden farklı bir eğitim gördüğünü ve sivillerin de askerlerle aralarındaki diyalog kopukluğundan sorumlu bulunduğunu" anlatıyor. Türk Ordusu neden siyasal rejime müdahale ediyor? Bir subay nasıl yetişiyor? Eğitimden geçerken kendisine neler öğretiliyor? Bu bilgiyi daha sonra nasıl kullanıyor? Subay çıktıktan sonra sosyal yaşamda nasıl davranıyor? Kıtada nelerle karşılaşıyor? Rutbeleri tek tek kazanırken ve ozellikle generalliğe yükselirken hangi etkenler rol oynuyor? Genelkurmay'ın gorevleri ve işlevi ne yönde gelişiyor? Milli Savunma Bakanlığı 'mn ordu ile ilgili ne gibi tasarruflan bulunuyor ya da bulunmuyor? bı, ozellikle son yırmi yılda yaşanan üç kez askeri müdahale sonrasında ordu ile ilgili yazılan ilk kitap niteliğini taşıyor. Kitaptaki bilgileri Birand'm "komutanların izniyle" elde ettiği ortaya çıkıyor. Bununla birlikte, kitabın yayımlanmasından belli bir süre sonra, Genelkurmay Başkanlığı'nın ilgili birimi tarafından kitapla ilgili bir açıklama yayımlanıyor. Kitap eleştiriliyor Genelkurmay Başkanlıgı tarafından. Olabilir, eleştirilebilir. "Emret Komutanım" kiıabının yazan Mehmet Ali Birand, aynı zamanda televizyonda herkesin beğenisini kazanan "32. Gün"e imzasını atıyor. Sağ ya da so! başında, magazin sayfalannda, kültür sayfalarında "32. Gün" ile ilgili övgülerin kendisi bir kitap oluşturabilir. Buna rağmen, TRT içinde şim~ di "32. Gün alerjisi" başlamış olabilir mi? Başarılı bir program sergileyen Birand'ın, daha dün gece yeniden keyifle izlediğimiz programı üzerinde şimdi ortaya birtakım sorular mı atılıyor? Birand'ın yazdığı bir kitap ve kitaba yönelıilen eleştiri TRT'de mi yankılanıyor? "32. Gün süreeek mi?" sorusunu gündeme getirecek bir biçimde miyankı yaratıyor TRT'de? Bu tür yankılanmalara rağmen, TRT kendi bindiği dalı yine de keser mi? Çünkü, böyle bir programı yayımlamak, Batı türü bir yayımcılık ölçülerine Birand, bu ve benzeri sorula uzanmak değil mi? Bu program rı 'İlk kez"aydıniatmaya çalışı "TRT'nin de olumlu puanları" yor. "Emret Komutanım" kita arasında yer almıyor mu? TEŞEKKÜR Ani bir rahatsızlık sonucu kaldırıldığım A.Ü. Tıp Fakultesi Kardiyoloji Araştırma Merkezi'nde yaptıkları başarılı müdahale sonucu sağhğıma kavuşturan, ALTILI GÖRÜŞLERİ 61 143 14 13 341 66 352 32154 231 52 5231 26 624 57 46 642 18 182 106 610954 69104 109546 TMM MMtÖatiaR İKİLİ BAHİSLER: (3 4 5 6) ÇtFTE BAHtS: (2 3) ALTILI GANYAN:(l23456) ÜÇLÜ GANYAN: (345) ÜÇLÜ BAHİS: (6'ncı koşudadır.) Doç. Dr. DERVtŞ ORAL Doç. Dr. ÇETİN ERAL Dr. KENAN ÖMÜRLÜ ve Dr. MUSTAFA AĞCA ile tedavi sırasında yakın ilgi gösteren Prof. Dr. AHMET SONEL ve kardiyoloji servisinin tüm doktor, hemşire ve personeli ile gerek çiçek gönderen, gerekse arayan dost ve arkadaşlarıma ve basın kuruluşlarına candan teşekkür ederim. PUANLI GUNUN PROGRAMI 1. KOŞL:: (Şartlı) B Gr.Araplar Saat: 12.45 1.200.000 TL. 180) (50) 190) 160) 1 2 3. 4 Kıbnıtı Seuemsultmıı SvlUnsoylu 1 Scrila, (Kul 56 58.5 58 5 55 5 H.Gunfor M.Dmş Cafer (m) M.Acar Oksay: (Baştarafı 1. Sayfada) milyar 292 milyon dolar ödeme hedefı konulduğunu belirten Bakan Oksay, "Görüldüğü gibi 1987de 1985'e oranla 900 milyon dolarlık bir tasarrufumuz söz konusudur. Biz hesabımızı yaptık. ne ürkütücü bir fatura ne de bir sıkıntı vardır. İç piyasada da bir zam gerekli değildir" diye konuştu. Kömursüz kalmayın Tunçbilek/Tavşanlı/Yeniköy kömürleri tLKNUR MADENCİLİK 1440755 DENEYİMLİ Yatılı çocuk bakıcısı ve yardımcı bayan aranıyor. Ücret tatminkârdır. 1436530 (KUM) 1200 M. 4 2 3 1 (213) (000) (000) (000) (80) (25ı (90) Ififl) 5. KOŞU: (Ş.Handikap) A Gr. Araplar Saat: 15.05 1.500.000 TL Sert Btrk 3 K Eylbar Kımaa I i n u ı IKu) 59 54 54 53 5 53 52 51 50.5 50 4 Efk.riye (Kul 5 Alkaş <K|Kuj 6 Mdnnir 1KaaıtaS 54 54 53 İ M.Acar R.Mçtr S.Pojnı 3 ^ (KUM) 1600 M. 2 (111) 6 (002) 4 (033) i ıınn) ÜMİT GÜRTUNA 2. KOŞL : (Şartlı) 3 Yk. Ingilizleı r Saat 13.20 1.600.000 TL. (60; («0ı (70) (25) 110) (90) I 2 3 4 (KUM) 1300 M. Cafer (m) Halis Rasım A.Kılıç (mı D«lr Şerif 5 6 Jata (Kg) Nalan Açalya (Kuı Çiffefcaa 1 (Kg) Nevcan Bon 1 59 < 58 5 58 5 << < 190) (70) 155» (35) 5 (2201 140) 1 (443) (45) î (244) (60) 3 (000) (50) 6 (000) (801 4 (212) F Gtıicı Ttkio (m) A.Kıfcf (ml Cafer ( B ) Dede Özoikı Ruim M.&MK; ( m 5 <022) 4 (002) 8 (103) 1 (000) 2 (040) 1 (020) 6 (000) " • (000) VEEAT Sevgili babam, rahmetli annem Saadet Timur (Ulçugür)un çok değerli eşi, Sevim Yolburun'un kardeşi, emekli edebiyat öğretmeni, ÖSYM edebiyat uzmanı 9 (030) 3. KOŞL (Ş.Handikap) B Gr. Araplar Saat: 13.: 55 1.200.000 TL. (60 ı (90) (70ı (55) (80' (35) 1 (KUM) 1400 M. 2 (134) 32 (123) 1 (021) 4 (243) 6 (420) 5 (000) 6. KOŞU: (Maiden) C Gr. Araplar Saat: 15.40 800.000 TL. I. 2 3. 4 5. 6. • > 8. 9 10. Perisaı I FaMla Sakb Guqıt> Ntcna 35 Snkesl (K|Ku) PeriŞ«h Korlıkız Melisa (Ktl Kuçuko 58.5 A.Kıhç N.Govea 57.5 Dede 58 Şerlf (m) 58 Tekio 56.5 56.5 H.Cuoes (m) 56.5 M.Acar (•) 54.5 S.Alauı (•) 56 5 Cmla (m) 56.5 E O İ K B (KfJ 56.5 Özolke (n Hanra 26 56.5 Yo«da| | (FuadaHamra U ekurMir.) (KUM) 1200 M. 11 (030) 1 (000) 7 (0) 12 (400) (043) (204) (000) 4 (0O0) 6 (030) 2 3 4 5 6 Hıdırhkıept Sullansoylu (Ku) Pınarbaşı Salun 1 Ctrtn 1 Sosa> 60 60 58 î~ 56 48 H.Cune» Halis (mı Rasim IMl (B) Tfkin Oıolkt 4. KOŞU:: (Apranti Koş .) C Gr Araplar Saat: u.:İ0 1.000.000 TL. (IS) (70) (40) : 2 3 Berk (Kgl Babuullan Pmjanım 55 5 55.5 54 R.Arslı» S.AImaı H.GyngOf 130) (20) 155) 1501 (60) (901 (40) (35) (KUM) 1400 M. (70) ,80; 1 (000) 145) 5 (O02) (25) i (400) İSMAİL ULÇUGÜR 30 Aralık 1986 günü Hakkın rahmetine kavuşmuş, Ayvalık KüçUkköy Mezarlığı'nda toprağa verilmiştir. Tüm yakınlannın, dostlarının, arkadaşlarının, sevenlerinin ve öğrencilerinin başı sağolsun. Ailesi adına NAZIM ULÇUGÜR 10 (020) 9 (000) 5 (000)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle