11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/8 27 OCAK 1987 Evren'in yetkisini Doğramacı aldı Valcıflar Genel Müdürlüğü yetkilisinin telefondaki sesi "Olamaz, birim vakıflan denetlemekle görevli personslimizden herhangi biri denetledigi kunımlarda görev alamaz" diye konuşsa da, 11 şirket sahibi olan 3 vakfın kurduğu Bilkent Üniversitesi'ni yönetenler de, denetleyenler de aynı kişiler. YOK Başkanı Prof. thsan Doğramacı'nın kurduğu vakıfların Bilkent Üniversitesi çıkanlan yasa ve yönetmeliklerle olabildiğince "sürtüşmesiz bir ortamda" etkinlik gösteriyor. Vakıf üniversiteleri şoyle kuruluyor: Yükseköğretim kurumu kurmak isteyen bir vakıf ya da vakıflar, konuya ilişkin kararlannı; Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün girişimi olumlu bulan yazısını; kuracakları eğitim kurumlarının adı, öğrenci kapasiteleri, eğitim programlarını, vb. kapsayan bir dosya ile birlikte, kurulacak yükseköğretim kurumlanna bağlı birimlerden her birinin ilk defa hizmete gireceği yıla ait her çesit işletme ve diğer cari masraflann 12 aylık tutarmın en az yüzde 20'sini karşılayacak mali kaynağı teminat göstererek izin için başvururlar. Başvuru makamı YÖK'tür. YÖK, başvuran vakfın bu amaca tahsis ettiği araç, gereç, bina ve diğer maddi yapı ve malzemelerinin durumunu; maddi imkânlannın yeterli olup olmadıgını inceler, tespit eder. Başvurunun öngörülen koşullara uygunluğunu saptadıktan sonra DPT Müstesarlığı'nın da görüşünü alarak, böyle bir yükseköğretim kurumunun kurulup kurulamayacağına karar verir. Hazırladığı gerekçeli raporu Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanhğı'na sunar. Bakanhğin onayından sonra YÖK, bu kurumu "Vakıflar Yükseköğretim Kurumlan Kütüğü"ne kaydeder. Devlet üniversitesi rektörünü Cumhurbaşkanı atar, özel üniversite rektörünü YÖK Başkanı onaylar MUSIAFA EKMEKÇİ ANKARA NOTLARI İnsan Hakları Derneği... ı Bilkent Cumhuriyeti ÜMİT ASLANBAY 12 Kastm 1986 tarihinde YÖK sessiz sedasız Vakıflar Yüksek Öğretim Kurumlan Yönetmeliği'nde iki önemli değişiklik yaptı. 16. maddede yapılan değişiklikle YÖK'ün özel üniversiteye atanan rektör hakkında "olumsuz görüş belirtme yetkisi" de kısıtlandı. Böylece Sabancı 'nın özel üniversite yönetimlerinin atanmasında "Davul benim boynumda, tokmak başkasmın elinde" kaygısına çözüm getirildi... REKTÖRLÜK Kim kime izin verdi? 28 Mart 1985 tarihli Vakıflar Yükseköğretim Kurumları yönetmeliğinde şöyle der: "Vakıf yükseköğretim kurumlan YÖK'ün gözetim ve denetimi altındadır. Bu kunımlar her ders yılı sonunda YÖK'e yıllık faaliyet raporu sunarlar ve yılda en az bir defa Yükseköğretim Insan Hakları Derneği, Konur Sokak 15/3'tekı yeni yerine taşındı. Cumartesi günü, bu nedenle dernek merkezinde bir açılış kokteyli verildı. Dernekte bir başkan masasıyla, bir iki kottuk var, daha sandalye bile yok Koltuklara konuklardan Sadun Eren, Nusret Fişek oturmuşlardı Başkan Nevzat Hetvacı ile Genel Sekreier Akın Bırdal, kapıda getenlen karşıfıyortardı Konuklara meyvesuyu sunuluyor, sdyteşi ayakta surüyordu. Kalabalıktı... İnsan Hakları Derneği deyınce insan heyecanlanıyor doğrusu. Böyle bir derneğın kurulup çalışmaya başlaması, onur verici bir olaydı da. Gelgelelim, İçişlerl Bakanlığı kaç kezdır derneğin kuruluş tüzüğünü geri çevihyordu. Bakanlık, tüzükte belirtılen amaçlar için, "Bunlangerçekleştirmek sizin boyunuzu aşar" demeye getirıyordu. Derneğin bu tüzük amaçlarına uygun davrandığı takdirde ıleride suç işler duruma düşeblleceğlni anımsatıyordu. Bunlara bakan, Bakanlığın insan Hakları Derneği'nı kolladığını sanırdı Oysa anlaşılan, içişleri Bakanlığı, İnsan Hakları Derneği'nin tekerıne taş koymaya çalışıyordu. Ancak, dernek daha kurulur kurulmaz, öyle saygın bir yere oturmuştu ki, onun çalışmalannı önlemeye de iktidann gücünün yetmeyeceğı anlaşılryordu. Birteşmış Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesı 10 Aralık 1948'de yayımlandı. Daha bu yayımlanmadan iki yıl önce, 1946'da Birleşmiş Milletler, insan Haklan Dernekleri'nin kurulmasını üye ülkelere bildirdi. Türkiye'de de ilk dernek 1946'da kuruldu. Çok sürmedı kapandı. ikıncısı 1960 devrlminden sonra kuruldu. insan hakları ile ılgilı çalışmalar gerçekte hep oldu. 1960'larda kurulan insan Hakları Derneğinin son başkanı Prof İlhan Unat'\\. 12 Mart 1971de, Başbakan olan Nıhat Enm üyelikten çıkarıldı. İnsan Hakları Derneği de, 1971'de kapatıldı. SBF içinde, 1377'lerde "İnsan Haklan Meritezi" adıyla bir kuruluş oluşturuldu Başkanı, Prof. Bahri Savc/'ydı. Bu insan Hakları Merkezi, bir çeşit araşlırma merkezi bıçiminde çalışıyordu Cevaf Geray'ın dekanlığı sırasında bunun bir "enstıtu"ye dönüşturülmesi girişimleri oldu. Ancak enstıtü olamadı, araştırma merkezi olarak kaldı. Mümtaz Soysal gibi, daha başka anayasacılar üyesiydiler. 12 Eylul 1980 sabahı, merkezin başkanı Prof. Bahri Savcı, Avrupa1 da uluslararası bir ınsan hakları toplantısındaydı. O gun de toplantı sona erıyordu. Bıletler alınmış, çeşitlı ülkelerden gelen delegeler yol hazırlıklarını yapmışlardı. O gun ülkelerine döneceklerdı Bahri Savcı'nın bileti de hazırdı. Radyoyu dinleyen bırkaç kışi, koşarak Bahri Savcı'ya gelmişler, Sayın Savcı, demişlerdi, memleketinizde ıhtilal oldu! Kim yapmış, nasıl bir ihtilal? Dinleyenler, ne olduğunu pek bılmiyorlardı. Ancak, "Kenan Evrsn adı geçti" dediler. Bahri Savcı yorumunu yaptı. Bu, "amir kumanda zinciri" olmalıydı. . Fakat ne olacak, Türkiye'ye nasıl dönecekii? Havaalanları kapatılmıştı. insan hakları toplantısına gelen delegeler, Türkıye'den gelen arkadaşlarını düşünüyorlardı. Havaalanları ne zaman açılacaktı, belli değildi insan haklan delegelen, Bahn Savcı'ya, "Sayın Savcı, bizmomleketimize dönuyoruz, ancak sizin ne zaman dönebıleceğiniz bellı değil. Bu süre içinde ne yiyip ne içeceksınız? Nerede yatacaksınız? Onun için, biz yanımızdaki paralan size bırakmak istiyoruz, bunu lütfen kabul edin" dediler. "Allahaısmariadık" diyen delege, yanındaki parayı Bahri Savcı'ya bırakıyordu. Masanın üstü paralarla dolmuştu. Kimin ne bırakiığı belli değildi... Çok sürmedi, ertesi günü havaalanları açıldı Bahri Savcı Türkiye1 ye döndü. Şimdi, bu paralan ne yapacaktı? Hepsi elinde kalmıştı! Oturdu, toplantıya katılan delegelenn adreslerine birer mektup yazdı. Kendisi ne son günü bıraktıkları paralan, insan hakları için düzenleyeceği bir yarışmada kazanana odul olarak koyacağını bildirdi. Delegeler, "Çok iyi yapmtşsın?" yanıtım verdiler Bahri Savcı da bu ödülü koydu... SBF içinde oluşturulan Insan Hakları Merkezi yıne var, ancak adı var, kendi yok. Prof. Bahri Savcı, 1402'lik olunca o çalışmalar da yattı... Bahri Savcı'nın başkanlıöı süresince insan Haklan Merkezi önemli çalışmalar yaptı Gündüz Okçün'ün Dışışlerı Bakanlığı sırasında, istanbul'da Tarabya'da uluslararası bir toplantı duzenlendı. Bu toplantıda yapılan konuşmalar, verilen bıldiriler yayımlandı bir yapıtta. Türkiye'de Insan Hakları Derneği'nin öneminı belirtebılmek için geçen harta 23 Ocak Cuma günu, Cumhuriyet'te üçuncü sayfada çıkan "işkence olayı Güney Kore'yı kanştırdı" haberinı anımsatmalıyım. Haberın ikıncı başlığı, "Bir üniversite öğrencisinin sorgulama sırasmda ışkenceden ölmesiülkedesiyasibunalım yarattı" biçimindeydi. Güney Kore'de olay üzerıne, İçişleri Bakanı ile Emniyet Müdürü görevlerinden alınmışlar, Güney Kore Devlet Başkanı Çun Doo van yonetımı, polisın yetkilerini kötüye kullandığını kabul etmişti. Muhalefet partileri ile öğrenci dernekleri, işkence olayının kolay kolay unutulamayacağını belirtıyorlardı. Güney Koreli rejime karşı olanlarla, insan haklan örgütleri, daha önce de ulkedeki siyasal tutuklulara işkence yapıldığını ileri sürüyor, hükümet ise bu suçlamayı reddederek, "ko/T7üf)/sf<f/ş/nrt7nas/"diyeniteliyordu. Haberde, "Ûlkedeki 47 insan haklan ve dini kuruluşiann temsilcıleri de hükümeti kınayan bir bildiri yayımladılar" deniyordu. Hemen ekleyeyim, haberı Seul'den, Amerikan A P. Ajansı dünyaya yayıyordu. İnsan Hakları Derneği Başkanı Nevzat Helvacı, dernek binasına taşındıkları aksam, Körfez'de Akın Bırdal, Muzaffer ilhan Erdost, İnsan Haklan Derneği Ikinci Başkanı Leman Fırtına, eşlenmızle bıriıkte, yemek yedığımız sırada Güney Kore'dekı Insan Haklan Demeklen'nın boiluğuna değındı. Bızde, bınnın bile kurulması içişleri Bakanlığı'nca engellenmek istenmekteydi. 1960 başlannda, Türkiye'de olduğu gibi, Güney Kore'de de gençler Syngman Rhee yönetimine karşı gösteriler yapıyohardt. Hiç unutmam, Mılliyet'te bir gün, bınncı sayfada "Güney Kore'de ortakokul öğrencileri yuriıdü" başlıklı bir haber çıkmıstı. Sıkıyönetim hemen Milliyet'i kapattı. Ismet Paşa'nın, Turk halkı, Güney Kore halkından daha az onuriu değildin biçimindeki sozü, o günlerde soylenmiş sozlerdendi Şimdi, aradan yıllar geçti. Toplumun tepkisızliği, aydınların bolük porçük, suskunluğun egemen olduğu dönemleri yaşadık. Çoğunluk nedense, maçlardaki haksızlıklara daha çok tepki gösteriyor. Orada heyecanlanıyor! Böyle bir havada, insan Hakları Derneği çalışmaya başlıyor... YOK Başkant Prof. Ihsan Doğramacı karmaşık kararnameler ve yönetmelikler zinciri sayesinde kendi kendine izin vererek, YÖK'ün yapısından çok farklı bir üniversite modeli olan Bilkent'i adım adım gerçekleştiriyor. Denetleme Kurulu tarafından denetlenirlerT Yani, Doğramacı vakıflarının kurduğu Bilkent Üniversitesi, Prof. Doğramacı'nın başında bulunduğu YÖK'ün gözetim ve denetimi altındadır. En az yılda bir defa denetim yapacak olan Yükseköğretim Denetleme Kurulu'nun ne olduğunu anlamak için ise 2S47 sayılı ünlü Yükseköğretim Yasası'nın 8. maddesine bakmak gerekir. Vakıf yükseköğretim kurumlarının gerektiğinde kapatılmasına karar verebilecek bu Denetleme Kurulu üyelerinin üçü Yargıtay, Danıştay, Sayıştay tarafından gösterilecek üçer aday arasından (Prof. Doğramaa'nın başkanı olduğu) YÖK tarafından belirlenir. Genelkurmay Başkanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı birer üye seçer. Ancak Yükseköğretim Denetleme Kurulu üyelerinin atanmaları "cari usullere" göre yapıhr, yani yetkili olan YÖK'tür. Ve Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkanı, yani kurulun en yetkilısi bu kurul üyeleri arasından YÖK Başkanı, yani Prof.DT. Ihsan Doğramacı tarafından atanır. Aslında ilişkiler giderek karmaşıklaşır; ama usulsüz hiçbir şey de görülmez. Bilkent Üniversitesi'nin en yetkili organı Mütevelli Heyet'tir. Bu heyet, Hacettepe Üniversitesi Vakfı, Hacettepe Tıp Merkezi Vakfı ve Hacettepe Çocuk Sağlığı Enstitüsü Vakfı'nın en yetkili oranı olan Hacettepe Vakıflan Genel Kurulu tarafından seçilen en az 7, en çok 14 kişiden oluşur. Görev süresi 5 yıldır. Heyet üyelerinden herhangi birinin görevinden alınması için genel kurulun üye tam sayısının en az üçte ikisinin oylan gerekir. DOĞRAMACI'NIN ÇÎFTE STANDARTLARI Prof. thsan Doğramacı, Türkiye'de Uginç bir tablo sergttiyor. Başkanı olduğu YÖK'e bağh üniversitelerde eğitim düzeyi düşer, eleman azahr ve bazı öğretim üyeleri "sakal" nedeniyU görevden uzaklaştınhrken, Doğramacı kendi kurduğu vakıf üniversitesi Bilkent'te modern bir eğitimin altyapısını olusturuyor. Sakalh öğretim üyeurine ise (ashnda doğal olan bu) hiç ses etmiyor. Doğramacı btnlerce üniversite öğrencisinin ve devletin en yetkililerinin gözü onünde "çifte standartlar" uygulayarak kurduğu "Batı anlamındaki modern üniversite" Bilkent'in açılıs töreninde. YÖK geriye, Bilkent ileriye... lerini Cumhurbaşkanı seçer. Bilkent Universitesi Rektörü'nün atanmasında Prof. Doğramacı'nın başında bulunduğu YÖK'ün olumlu görüşü kâfidir. Bu kolaylık Bilkent'e kısa tarihinde iki kez rektör değiştirme olanağı vermiştir. Mütevelli Heyet üyeleri kimlerdir diye sorarsanız, işler bir parça daha "kanşır." önumüzdeki günlerde değişmesi beklenen heyet üyeleri şunlardır: Prof.Dr. Kemal Karhan (YÖK Başkan Vekili), Prof.Dr. Ekrem Pakdemirli (Eski Hazine ve Dış Ticaret Musteşarı), Sadi Tamer (vakıf şirketlerinden), Eşref Özant, Rahmi Koç (işadamı), Tümg. Lütfu Sel (Genelkurmay kontenjanından YÖK üyesi), Ali Kanlur (vakıf şirketlerinden), Prof.Dr. Giirol Ataman (trafık kazasında ölen YÖK üyesi) ve tabii Prof.Dr. thsan Doğramacı. Bilkent'in en yetkili organı üçlü bir saç ayağına oturmuş görünür. Çıkan pratik zorluklardan mı olduğu bilinmez, YÖK, Vakıflar Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği'ni sık sık değişikliğe uğratır. En son 12 Kasım 1986 tarihinde iki önemli değişiklik yapmıştır. Buna göre vakıf üniversiteleri (Bilkent dışında başka vakıf üniversitesi henüz yok) fakültelerini devlet üniversiteleri ile aynı adla kuracaklar, ancak faaliyet alanları devlet universitelerinden daha geniş olabilecek. Fakültelerin her sınıfı için ikisi öğretim üyesi olmak üzere devamlı statüde en az dört öğretim elemanının atanmış olması, kütüphanelerinin en az 50 yabancı meslçki ve bilimsel dergiye abone olması gerekiyor. YÖK'ün belirlediği esaslara göre en az yüksek lisans düzeyinde eğitim yaptıracak imkânlara sahip bulunmaları da gerekmekte. Olumsuz görüşe sımrlama Ikinci değişiklik ise daha ilginç. Yönetmeliğin 16. maddesi ilk halinde vakıf universitelerinin rektör, dekan, müdür atamlarında Mütevelli Heyet'in YÖK'ün olumlu görüşünü almasını öngöruyordu. Bu maddeye, YÖK'ün olumsuz görüşünün "ancak önerilen adayın yükseköğretim görmemiş, yükseköğretiminden sonra en az 15 vıl geçmemiş, yüz kızartıcı suçlar veya devletin şahsiyetine karşı işlenmiş curümler sebebiyle hüküm giymiş olması halinde verebilir " hükmü eklendi. Bu son "verebilir" sözcuğu YÖK'ün yetkilerini kısıtlar gibi gözükürken, vakıf universitelerinin rektör atama özgürlüğünü genişletmektedir. Bu düzenleme, çoktan beri bir yükseköğretim kurumu kuracağını açıklayan, ancak "Davu! benim, tokmak başkalannın elinde" diye yakınan işadamı Sakıp Sabancı için bir rahatlık sayılabilir. Yani davul da, tokmak da özel üniversite kurucularının eline geçebilir. En yetkili kim? L ivHitevelli Heyet, Bilkent'in en yetkili karar organı olduğu icın ttniVersitenin tüzel kişiliğini de temsil eder. Üniversitenin yönetimi, akademik konular ile ilgili yönergeleri çıkarır; görevlendirilecek yöneticiler ve öğretim elemanları ile diğer personelin sözleşmelerini yapar; atamalarını, terfilerini, görevden ahnmaJarını, bütçeyi onaylar; uygulamaları izler; öğrencilerden alınacak ücretleri saptar. Heyetin yetkileri bununla bitmez. YÖK'ün olumlu görüşünü alarak, uygun gördüğü şartlarla ve uygun gördüğü süre için rektörü atar. Bu hak devlet üniversiteleri için yoktur. Devlet üniversiteleri rektör SURECEK GOZLEM UĞUR MIMCU (Baştarafı 1. Sayfada) Nasıl oluyor? Oluyor işte... YÖK Başkanı olarak, devlet universitelerinden seçtiği değerli öğretim üyelerini paralı Bilkent Üniversitesi'ne "transfer" ediyor; bu da yetmiyor; ODTÜ yönetim kurulu toplantısına katılarak, devlet Hazinesi'ne kayıtlı üniversite arazisinin bir kısmına Bilkent adına el koyuyor... Olacak iş mi bu? Oluyor, ne yaparsınız? Doğramacı, biliyorsunuz, ünlü bir "çocuk doMon/'dur. Bu yüzden midir, nedir, herkese "çocuk muamelesi" yapıyor. Herkesi çocuk gibi kandtnyor. ODTÜ, orman arazisiymiş, Hazine üzerine Kayıtlıymış; özel vakıflara satılmazmış... "vız" gellyor adama... Gkjiyor ODTÜ yönetim kurulu toplantısına, Bilkent'e metre karesi 200 liradan 1000 dönüm araziyi kapatıveriyor. ODTÜ'den alınan bu arazi, Bilkent Üniversitesi için "Alış yeriş merkezi" olacakmış; buna karşılık Doğramacı da ODTÜ öğretim üyeleri için "İojman" yaptıracakmış... Sanki Doğramacı, YÖK Başkanı değil de "kat karşılığı inşaaf yapan bir müteahhittir... Nasıl oluyor bütün bunlar? Oluyor, oluyor işte... Buna, Türkçede açıkça "nüfuz suiisümali" derler. YOK Başkanı olarak ağıriığını koyup, devlet üniversiteslnden başkanı olduğu özel vakfa arazi kapatmanın başkaca bir adı da yoktur. Doğramacı, ODTÜ arazisine bir kez adımını attı mı; gerisi gelir. Böylece Bilkent, yavaş yavaş yayılır, ODTÜ arazisinden sonra, Doğramacı, Hacettepe kampusuna da yakında göz diker; hiç merak etmeyin. Nasıl olsa Hacettepe Üniversitesi'ni de Doğramacı kurmadı mı? Doğramacı, Bilkent adına ODTÜ'den arazi almak ister de ODTU Rektörü Gönlübol bu araziyi nasıl verir? Soyadından anlaşılıyor, ODTÜ rektörünün "gönlübol"tiur, ancak rektörü otduğu üniversite arazisinin gönlü kadar "bol" olduğunu sanmıyoruz. Sanmıyoruz, çünkü, sayın rektör, daha gecen nısan ayında, ODTÜ yönetim kuruluna, üniversite kampusu içinde Suudi Arabistan hükümetinin desteği ile bir "islam Kultür Sitesi" yapılması kararını aldırmamış mıydı? Yönetim kuruluna bu "İslam Kültür S/tes/"nin yapılması için Başbakanın kardeşi Korkut Özal'ın aracı olduğunu bildirmemiş miydi? Yönetim kurulunda Sayın Cumhurbaşkanının da bu projeyi desteklediğini ileri sürerek böyle bir karar çıkarmayı başarmamış mıydı ? Bir yanda "Suudi camisi" öte yanda "Bilkent alışveriş merkezi"! ODTÜ'nün bahçesine 1961 yılında Rektör Kemal Kurdaş^ ın öncülüğünde çam ağaçlan dikilmişti. Çamlar kök saidı, büyüdü; boy attı. Bu kökleri söküp atmak o kadar kolay mıdır? Evet nerdesiniz ODTÜ mezunları? ODTÜ'deki öğretim üyeleri? ODTÜ Mezunları Derneği? 1961 yılında ODTÜ arazisine dikilen çamların kökleri sizleri göreve çağırıyorl Bilkent'e arazi satışı yasal mı? tJMİT ASLANBAY ANKARA ODTU arazisinin dönumünü metrekaresi 200 liradan satın alan Doğramacı Vakıflarının, bu işlem için Maliye \e Gümrük Bakanlığı'ndan "olumlu yazı" aidığı öğrenildi. Ancak, satış işleminin "hukuki olup olmadığı" tartışmaları halen surüyor. Doğramacı Vakıflarının Bilkent Üniversitesi'ne mali kaynak sağlamak amacıyla alışveriş merkezi kurmak istediği arazinin satışı konusunda halen tanışılan noklalar şunlar: "Hazine arazisi. kamulaştırılan lopraklar nasıl satıiabili\or? Bu lopraklar satılabilirse, ODTl Rektörü'nün 'Resen sattım' di>ebilecek \etkisi var mıdır? Bu >etki olsa bile kamulaşlırılan hazine topraklannın satış için ihaleye açılması gerekmez mi? Bütün bunların dışında, 1979 yılında öğretim üyeleri, >apı kooperali1 fi için ODTL arazisinin melrekaresine 2 bin 50 lira öderken, 1986 yılında nasıl olu>or da ODTİ arazisinin bir parçası metrekaresi 200 liradan satılabiliyor? Üniversite için kamulaştırılmış toprağı ticari bir kullanım için satma olanağı varsa, bu satış piyasa değeri uzerinden olmalıdır. Yine Kamulaştırma Vasası'na göre, ODTU arazisinin kamulaştırma amacı dışında kullanılmaması gerekmez mi?" Tartışmalar bu noktalar uzerinde genişlerken, sağlanan bilgilere gore, ODTÜ arazisinden 1000 donumlük bir parçanın Doğramacı Vakıflarına "satılması" şöyle gerçekleşii: YÖK Başkanı Prot İhsan Doğramacı. ODTU arazisinin satılabıleceği yolunda Malive ve Gumruk Bakanlığı'ndan oncelikle "olumlu goruş" aldı. Ancak yazıda satışın "ra>iç bedel" uzerinden yapılabileceği vurgulandı. Daha sonra 16 Ocak 1987 tarihinde ODTÜ Yönetim Kurulu'nun Prof. Doğramacı'nın da hazır bulunduğu loplanlısında, Rektör Mehmet (.onlubol, "ODTÜ arazisinden 100ü donuınu resen sattjm" ıladesini kullandı. GÖNLÜBOLYÖK İLİ!>KİLKRİ Rektör Gonlubol'un toplantı sonrasında da ba/ı ıtira/ların sürmesi u/erine "Bunu ODTÜnun i>iliği için yapı>orum. Lğer kamulaştırma olsa\dı, ODTÜ'ye hiç para >erilmezdi, halbuki şimdi vakıtlar alınca ODTl \e de pa> duşecek, zaten satılan arazi çorak" dediği öğrenildi. Üniversite Yönetim Kurulu'nun bazı üyelerinin itiraziarına karşın, Vİalıye Bakanlığı'ndan aidığı yazıvla bizzat devreve giren Prof. İhsan Doğramacı'mn Rektör Gonlubol'u da bu girişimde \anına alması çeşitli yorumlara neden oldu. ^ TEPKİSİ Eski ODTU öğretim ayelerinden SHP Genel Başkan Yardımcısı Yiğit Gülöksüz de açıklamasında, "kendini finanse edeıneyen Bilkent için YÖK Başkanı Prof. Doğramacı'nın yeni kaynak arayışı içinde olduğunu" sovledi. Güloksuz, "Bilkenl aidığı çok bu\ük paralara rağmen anlaşılan kendisini finanse edememektedir. İhsan Doğramacı yeni kaynaklar \aratmak istiyor. Bunun için YÖK Başkanı olmasından doğan >etkileri kullanı>or. Doğramacı'nın ozel bir \akıf üni\en>itesi olan Bilkenl, devletin varlıklannı gasp ederek ancak varlıgını surdurebilecek gibi göriinüyor" dedi. YÖK Başkanı'nın devlet kesesinden bir milyarlık varlık vaat ederek, ODTÜ'nün 5 milyar değerindeki arazisini kendi vakfına 200 milyon liraya aktardığına dikkat çeken Güloksuz, bunun "en hafifinden yelkivi kotüve kullanmak olduğunu" soyledi. Güloksuz, şu goruşlere yer verdi: "Eğer ODTLi'nün üniversite için kamulaştınlmış toprağı ticari bir kullanım için satma olanağı var ise kendisi bu satışı piyasa değeri u/erinden vapar, İojman ihliyacını karşılar, elinde de fazladan dort milyar kalır." PROK AKTAŞ DA İSTİKA KTTİ Bılkcııı Üniversitesi'ni linanse eden Doğramacı Vakıflarının ODTÜ'den 1000 donumlük arazi saiın almasına ıcpkiler duıı de surdu. Üniversite yonetiminin kararına tepkı olarak görevinden ısıifaeden Muhendislik rakıılıesi Dekanı Prot. Allav Birand vc Elektrik Bolum Başkanı Canatı Toker'den sonra da dıın de Bilgisayar Bolumü Başkanı Prof. Dr. Ziva Aktaş idari görevinden istifa ettı. Alınan bilgilere gore. Prof. Aktaş, öğrenci ve öğretim elemanlarına yaptığı istifayla ilgılı duyurusunda şoyle dedi: "ODTÜ arazisinin bir bolümunun Bilkent Üniversitesi'ne salılmasının ODTL'nun geleceği açısından taşıdığı sakıncaları vurgulayabilmek umudu ve amacıvla bolum başkanlığı gorevimden istifamı 23 Ocak 1987 günu Muhendislik Fakültesi Dekanlığı'na sundum. Bolümun öğretim uvelerine. öğretim ve araşlırma görevlilerine. idari personele. lüm öğrencilere başarılar dile (Baştarafı 1. Sayfada) dür Yardımcısı Rıfat Köse, Ay(Baştarafı 1. Sayfada) Penderecki, kendi bestesi olan niyat Saymanı Nurettin Açan ve rafından Istanbul Emniyet Mü"Polonya Requiem'i"ni seslendiAyniyat Memuru Fahriye Purdürlüğü'ne bildirildi. Yapılan bu recek, Krakov Filarmoni Orkesttul'un ifadelerine başvurdu. Nebildirim üzerine soruşturmaya rası ve Korosu'nu yönetecek. dim Hamamcıoğlu'nun buıun başlayan polis, reçeteleri çaldıOda müziği bolumunde, dunTürkiye'de arandığını belirten ğı öne sürulen şofor Nedim Hayanın onde gelen oda muziği polis yetkilileri. "bütün eczacımamcıoğlu'nu aramaya başladı. topluluklarından Ingiliz Oda Orları uvanık olmaya çağınp, şiipYapılan soruşturma sonunda kestrası (English Chamber Orchelendikleri bir dıırum karşısınŞoför Nedim Hamamcıoğlu'nun hestra) festivalin konuğu olacak. da Sağlık ve Sosyal Yardım Mu10 gün önce izne ayrıldığı ve İki konserini de şef Cem Mandürlükleriyle polise başvurmalaAnadolu'da olduğu öğrenildi. sur'un yöneteceği orkestranın rını, çalınan reçetelerin çok tehKırmızı ve yeşil reçete hırsızkonserlerine piyanist Hüseyin likeli sonuçlara vol açabileceğilığı olayı ile ilgili olarak göruşSermet ve kemancı Suna Kan son i " belirttiyorlar. lerine başvurduğumuz İstanbul list olarak katılacaklar. Eroin, esrar, kokain gibi çeşitSağlık ve Sosyal Yardım MüdüFestivalin resitaller bölümü ise !i uyuşturucu madde bağımlılarü Dr. Temel Dağlıoğlu "Kırmıdünyanın en unlu virtüözlerini rının, uyuşturucu bulamadıklazı ve yeşil reçete hırsızlığı olayıkapsıyor. Bu yaz, buyuk usta Darı donemlerde satın aldıkları nın gerçek olduğunu" belirterek vid Oistrakn'ın oğlu kemancı uyuşturucu ozelliği olan haplaşunları soyledi: lgor Oistrakh'ı dinleme olanağı rın kullanımının giderek yaygın"Reçete hırsızlığını bir hafta bulacağız. İgor Osetrakh, resitaIaşması üzerine. Sağlık ve Sosyal kadar önce öğrendik. Eskişehir'lini Aya Irini'de verecek. FestivaYardım Bakanlığı 1985 yılında de ortava çıkmış. Polise ben le daha önce de gelen Sovyet pibu tur ilaçlann satışını reçeteye kendim haber verdim. Biz de şu yanist İvo Pogorelich, bu kez bağlamıştı. anda kendi bunyemizde soruşAtaturk Kültür Merkezi'nde iki Rohvpnol (ampul ve tablet), turma yapıyoruz. Ancak ne kakonser verecek. Gunumuzde, alfentanyl, Ihalamonal ve ala dünyanın en büyük kemancıladar reçete çalındığı konusunda don ğerot gibi ağır uyuşturucu şu anda kesin birşey söylemem rından biri sayılan Viktor>a Mulozelliği olan ılaçlar kırmızı. aramümkün değil, savıın vaptırıyolova da Aya frini'de dinleyeceğilannda dia/em. equanil, efetal, ruz. Y arın (bugun) belirlenebilir. miz virtüözler arasında. Sovyet librium, luminal. mogadon, Yaptığımız soruşturma sonucunasıllı Mullova, bir süredir ABDnembutal ve serapaks'ın da buda reçeteleri aldığını sandıgımı/ de yaşıyor. lunduğu birçok tranklizan ilacNedim Hamamcıoğlu da 10 gun Dünyanın gelmiş geçmiş en da ancak yeşil reçete ile satın alıönce izne çıkmış." buyuk flutçülerinden Jeannabiliyordu. Bu tur ilaçlar için Reçete hırsızlığı haberini alan Pierre Raıııpaı. wıuı,ını} ıv.avscn reçete yazan doktorlar ise, 1 1 polis ise soruşturmasını çok yönvirtüözü Trevor Pinnock'la birlü surdüruyor. Önceki gun Is Sağlık ve Sosyal Yardım Mudur likte Aya İrini'de çalacak. Festilüklerine başvurarak sayilı ve katanbul Sağlık ve Sosyal Yardım valin en ilginç sürprizlerinden biyıtlı olarak reçete alabiliyorlar. Mudurluğü'ne gelen polis, Müri de, yaşı ilerlemiş olmasına karşın ünlu İspanyol arpçı Nicanor Zabaleta. Renkli reçete hırsızlığı Müzik Sarayı'nda iki kez müzikseverlerin karşısına çıkacak. İki yıl once festival izleyicilerini buyuleyen Amerikalı piyanist Chick Corea bu yıl da flütçu Gary Burton'la birlikte çalacak. Caz dunyasının en büyük topluluklarından Modern Caz Dörtlüsü (Modern Jazz Quartet) de bu yıl Uluslararası İstanbul Festivali'nin konuklan arasında. Topluluk Spor ve Sergi Saray ı'nda iki konser verecek. Caz sanatında en büyuk gitarcılardan biri kabul edilen Al di Meola ise uçlüsuyle birlikte İstanbul'a geliyor. İSTANBUL SANAYİ ODAŞI SOĞUTMA KOMPRESÖRÜ İMALATÇILARININ DİKKATİNE (Baştarafı 1. Sayfada) yurtdışından kesin donuş yaptığı belirtildi. Boliş Çalışkan'ın intihar nedeni araştırılıyor. Avdın muhabirimiz Atilla Karpınar'ın bildirdiğine göre, Kemaletlin Aslandağ isimli bir genç, evinin teras katına çıkıp kendisini iple asarak intihar etti. Önumüzdeki mart ayında askere gidecek olan Aslandağ. evlerınde T\' seyrederken, anne ve babasına, "Biraz hava almak istivorum" diyerek odadan aynldı. Bir sure sonra evin terasında kendisini asmış olarak bulunan Kemalettin Aslandağ'ın ölümunde cinayet olasıhğının bulunmadığı bildirildi. Aslandağ ailesinin varlıklı olduğu, intihar eden gencin çevrede içine kapanık olarak bilindiği belirtildi. Giresun'un Bulancak ilçesinin Erdoğan koyunde de 60 yaşındaki Mehmet Tekbaş aşırı derecede alkol aldıktan sonra kendini iple evin tavanına asarak intihar etti. Zonguldak'ın Ulus ilçesi Dibektaş koyunden Fahrive Güneş (22) ile Bartın ilçesi Karasu koyunden Havva Öz (23) odun toplamak için gittikleri ormanda ağaçta asılı olarak bulundular. Intilıar Odamıza kayıîlı 190892 sicil No.lu Arkom Soğutma Kompresorleri ve Yedek Parça San. Tic. A.Ş. fırması urettıgi "50.000 Kcal/h411.000 Kcal/h kapasıteler arasındakı soğutma kompresorleri" ıçın TEK İMALATÇI BELCESİ talep etmekıedir. Aynı mamulü uretenler mevcuı olduğu lakdırde menfaatlerını korumak bakımından bağlı oldukları Oda kanah ile en gec (10) gun içinde Odamıza muracaaıları rica olunur. Basın: 11107 Uluslararası İstanbul Festivali'nin pop ve caz bolumu geçen yıl olduğu gibi bu yıl da parlak adları iceriyor. Yılların büyük sanatçısı, piyanist ve şarkıcı Rav Charles, Açıkhava Tiyatrosu'nda orkestrasıyla birlikte iki konser verecek. Ca^ ve eazrock alanında dünyanın onde gelen klavyeli çalgılar ustası Herbie Hancock, grubuyla birlikte Spor ve Sergi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle