13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 OCAK 1987 HABERLER CUMHURİYET/7 A nkara (Cumhuriyet / \ Bürosu) SHP'li Tülay Öney'in çağnsı üzerine biraraya gelen bazı bayan milletvekilleri "irtica" konusunun yanı sıra, Semra Özal'm açıklamalarına da değindiler. "Semra Özal'm aydın bir bayan olup olmadığı" tartışıhrken, irtica konusunda kendilerine yakın bir düşünce içinde bulunduğunu bayan milletvekilleri saptadtlar. Bir gazetecinin Başbakan Turgut Özal'm eşi Semra Özal'ın aydın olup olmadığı konusundaki sorusu üzerine, Tülay Öney, "Bayan özal, bu olay organizedir diyor. Şahsen buna katıhyorum." derken Neriman Elgin, "Semra Hanım acaba bunu inanarak mı söylüyor? Yoksa ANAP'ta bir denge unsuru mu olmak istiyor" şeklinde görüş belirtti. Bayan milletvekilleri 'irtica'yı tartıştı ODTLPde şeriat bîldîrisi Kuduz unutulmasın... YALÇIN PEKŞEN ANKARA (Cumhuriyet Bü ODTti'de bazı bölümlere bırakılan bildiride, rosu) Orta Doğu Teknik Üni öğrencilerin "şeytamn uşaklarına karşı Allah'ın versitesi'nin bazı bölümlerinde dağmlan ve "İslam Savaşçılan ordulan arasında saf tutmaları" istendi. Müslüman Gençlik" imzasını ta Bildiride, "1lerde yine anarşi başlarsa şıyan bildiride, "laik demokra namlulann hedefi düzen ve düzenin tik düzenin gençliğin İslami eğiDogramacılan olacaktır" deniliyor. Bildiri liminden büyük rahatsızlık duyduğu" belirtildi. öğrencile başörtüsünü "savaş bayrağı" olarak tanımhyor. rin, "şeytamn uşaklarına karşı Allah'ın ordulan arasında saf şın bir bayrağı gibi degerlendirilde "çağdaş Haçlüara gönüllü bir tutmalannın istendigi" bildiride, mesi, korunması ve dalgalandıteslimiyet içinde" olduğunun ıd"Eger ileride anarşi başlayacak nlması ve yere düşürülmemesi" dia edildiği bildiride, bu tutuolursa ilk suçlunun yürürlükte istendi. mun doğal bir sonucu olarak da ki düzen olduğu bilinmelidir. O laik demokratik düzenin "fuhuODTÜ'de gcçen hafta zaman namlulann hedefî heriial içinde bazı bölümlere bırakılan şu resmileştirdiği" öne sürülüde öğrenciler, işçiler, memurlar "Müslüman Kardeşlerimiz" hiyor. Kız öğrencilerin başlanndan değil, yine düzen ve düzenin tabıyla başlayan bildiri, "kendiörtülerinin alınarak okulda bıraDogramacılan olacaklır. Kendi lerini zorla seçtiren demokratik kıldığının belirtildiği bildiride, saltanatları için kardeşi kardeşe diktatörierin ve yöneticilerin inİstiklal Savaşı'mn Güney Direvurduramayacaklardır artık" sanlann inanç ve arzulanna hiçnişi'nin bir Fransız askerinin bir denildi. Bildiride, kız öğrencile bir kıymet vermediklerini" öne kadının başörtüsüne el uzatmarin taktıklan başörtülerin "savasıyla başladığı anımsatılıyor. sürüyor. Türkiye'nin günümüzYÖK Başkanı Prof. Dr. İhsan Dogramacı'nm HıristiyanMaruni olduğu iddialarına da yer verilen bildiride, "anarşinin kan ve barul kokusunu gençliğin değil. yöneticilerin unutmuş göründügünü ve gençliğin hazırlanan senaryoyla yeniden vuruşma ortamına sürüklenmek istendigi" vurgulandı. BAŞÖRTÜSL BAYRAĞIMIZ Üniversite öğrencilerinin "başörtülü hanımefendi kardeşlerinin acısını" duymaları gerektiğinin de anlatıldığı bildiride, protesto eylemleri çağnsında buİunularak, daha sonra şu görüşlere yer veriidi: "Hakbatıl, İslam ile küfür arasında ötelerden beri süregelen ve kıyamete kadar sürecek bu kavgada senin safın şeytamn uşaklarına karşı Allah'ın ordulan arasında olmalıdır. Bu yolda küfürle anlaşma, uzlaşma, onlara en ufak taviz olmamalıdır. Allah'ın inananlara zafer ahdi vardır. İnanın, savaşın, sabredin ümitsizliğe düşmeyin, zafer İslamın olacaklır. Tarihte hiçbir zulüm sürekli olmamış, hiçbir gece sürdürememişlir karanlığını. Savaşın kutlu olsun genç arkadaş. Müslüman kız kardeşlerimiz başörtülerini savaşımızın bayrağı gibi değerlendirmelidir. Bayraklar edinilmeli, bayraklar korunmalı, bayraklar dalgalandınlmalı, duşmemeli, inmemeli bayraklar. Gelin kardeşler Kuran yolunda el ele omuz omuza verelim, tevhitte bütünleşelim, tevhitte bütünleşmenin zamanı geldi geçiyor bile. Bu acıyı paylaşan gönüllere selam olsun. Başörtüsüne uzanan eller kahrolsun, kahrolsun kâfirler, kahrolsun YÖK." Türban'ın ortaya çıkardığı irtica konusu haklı olarak o ötçude ilgi topladı ki, diğer konularımızı unutturdu. Oysa biz kısa süre öncesine kadar başka şeylerden de söz ediyorduk. Ömeğin kuduz... Bilmem anımsadınız mı? Kuduz yine unutuldu gitti... Yeni bir kudurma vakası görülene kadar kimsenin bir daha aklına gelmeyeceğıne de emınim. Yeni biri kudurup, demir parmaklıklar ardında can verirken yine alevlenecek, sonra yine unutulacak. Ve bu böyle sürüp gidecek... İslam Savaşçılan Müslüman Gençlik imzalı bildiri dağıtıldı 3 DIYDIK/GORDIK peğin benim bildiğim kadarıyla insansız yaşayamayacağıdır. Bu caniılar doğadaki köklerinden insan taraftndan uzaklaştınlmış, evrim geçirtilmiş, gerçek anlamda avlan(a)mayan alt türlerdir. İnsandan önce de bildiğimiz anlamda kedıköpek denilen alt türler (ki pratikte tür sayılabilırler) yoktur. Diyelim üç ay sonra Türkiye'de başıboş kedi ve köpeklerin var olması için de bir neden yok. Hepsine bir ev bulmaya çalışmak da boşuna olacağı gibi, bunlann tümünü taşıdıklan hastalıkiardan anndırmak sanırım hem kuramda, hem de uygulamada olanaksızdır O zaman hayvanseverler bir şeyter önermeli, bunlar ülkemiz için uygulanabilir olmalı ve uygulanmalıdır. Yoksa her kudurma bir öldürmedir. Ancak tüm bunlar göz önüne alındıktan sonra kimin ve nasıl yok edileceği tartışılabilir. Bana göre bu resmi kurumlann işi olmalıdır (uzmanlar gözetiminde). Ahlaki olarak öldürüleceklerse bu çok kısa sürede yapılmalı, çok az acı çektirilmelidir. Gaddarlıksa birçok Avrupalı "her bayramda yüz binlerce hayvan boğazlanmasını" kendilerine göre gaddarca buluyorlar. Onların bileceği iş... Kedinin ki can da... Beslenmeleri de engellenmelidir ki bence en önemlisi de budur. Bu konuda halkımız oldukça suçlu.. Bazısı ölümcül (örn. kist lidatik hastalıklar) çoğu hastalıklann nedeni, atılacak çiğ etlerin (sakatatlar vb) onlara verilmesi... En büyük besin kaynaklan da görmediklerimi bilemesem de gördüğüm çöp tenekeleri... %90'ından fazlasının üstü açık.. Kapağı olsa bile halkımıza çok zahmetli geliyor kapatmak.. Vazınızdaki olaylara gelince... 1 Ruhsal olarak (insan ya da hayvan) kudurma olaylan da insanları ruhsal olarak çok etkiliyor. 2 Kediköpek sevgisinin en önemli düşmanlanndan biri başıboş hayvanlardır. Çünkü ev hayvanlarının hastalıkiardan anndınlmasını olanaksız kılmaktadır. Yokluklan durumundaysa çok kolaydır. Hatta gerekmeyebilir. 3 Fare sayısını asıl (en çok) denetleyen (en doğal ve amansız) düşman besin sınırıdır günümüzde.. Bugün çok azı dışında fareler ne sokakta, ne de beton evterde dolaşıyor. Ortamları insanlann ve kendilenn gir(e) mediği yerterdir (Kanalizasyonlarda kedi düşünemiyorum) Ancak çok elverişli ortamlar bulunca çıkıyortar. Çok eski, yıkıntı pis, bakımsız yerler. Kaç sokak kedisinin ağzında fare görüyorsunuz? Bu sayı da toplam fare sayısının kaçta kaçı? Seydaoğlu, MKYK'da A nkara (Cumhuriyet / \ Bürosu) SHP Cenel Başkanı Erdal tnönü'ye hakaret ettiği için partiden atılması istenen, ancak MKYK'deki oylamada tek oyla kurtulan Diyarbakır Merkez llçe Başkanı Sebatutlah Seydaoğlu 'nun durumu yeniden ele alınacak. MKYK'nin Üye Yazım Yönetmeliği'ni görüşmek üzere dün yaptığı olağanüstü ioplantı, genel sekreterliğin yönetmeliği geri çekmesi üzerine kısa sürerken, bugün yapılacak MKYK toplantısında Seydaoğ/u'nun durumunun yeniden tartışılması bekleniyor. V "Vahdetül İslam" adb gizli örgüt kurduklan ve bu örgüte yardımcı olduklan öne sürülen 151 öğrenci 19 kisinin ilk sorgulanndan sonra tahüytlerine karar verildL (Fotoğraf: ŞENOL KONUKÇU) Atatürk'ün nişanları stanbul (a.a) Birinci / Dünya Savaşı'nda gosterdiğı olağanüstü basanlarından oturü A vusturya Imparatorluğu 'nca A tatürk 'e verilen iki askerı nişan, Anıtkabir A tatürk Müzesi'ne konuiacak. Avusturya Külıur Ofisi'nde bugun düzenlenecek toplantıda, Turk S'ümizmatik Derneğı'ne teslim edilecek ıki askeh nişan, 1916 ve 1917 yıllannda A vusturyaMacaristan tmparatoru 1. Franz Josef tarafından A tatürk 'e verilmifti. S'işanları müzeye teslim edecek olan Tiirk Sümizmatik Derneği, dış ulkelerden A tatürk'e verildikıen sonra kaybolan nişanların, bulunması için de çaba gösteriyor. Yargıç sanıklara nasihat etti: Kafanızı kullanın m 'Ihhdetül Islanicılar serbest Laikliği örgütün kurucusu olduğu öne sürülen Mehmet Askm, kendilerinin arkadaş grubu olduklannı söyledi. Askın, "Bazen bir araya gelip dini kitaplar okurduk. Bir hadiste 'İki kişi bir araya gelirseniz biriniz başkan olun' diyordu. O nedenle beni başkan (emir) seçmişlerdi" dedi. lstanbul Haber Servisi Devlet düzenini dini esaslara dayandırmak amacıyla Balıkesir Dursunbey'de, "Vahdetül İslam" adlı gizli örgüt kurduklan ve bu örgüte yardımcı olduklan öne sürülen 15'i öğrenci, 19 sanığın tutuklu olarak yargılanmalarma dün başlandı. Sanıklann, ilk sorgulanndan sonra çoğunluğunun öğrenci olması ve ileride mağduriyetlerine yol açmaması amacıyla tahliyelerine karar veren lstanbul DGM Başkanı Süheyl Deliorman, "Tnrkiye Cumhuriyeti laik bir devîettir. Kafanızı daima bu yönde kullanın. Din tarafı başka, devlet tarafı başkadır" diyerek 20 yaş civannda olan sanıklara nasihatta bulundu. Çoğunluğu imam hatip lisesi mezunu olan sanıklann Balıkesir Dursunbey tmam Hatip Lisesi'nde okurken, "Vahdetül İslam" adında gizli örgüt oluşturdukları ve şu anda Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi 4. sınıfında okuyan Mehmet Askın'ı (22) " e m i r " (başkan) seçtikleri ve "Beytülma" adında yardımlaşma sandığı oluşturarak para topladıkları, laik düzenin bazı yanlannın yanlış olduğunu ileri sürerek şeriatçılık propagandası yaptıkları öne sürüldü. Kimlik tespitinden sonra sorguları yapıldı. Tüm sanıklar, Balıkesir Emniyet Müdürlüğü'nde alınan, "Cuma günleri tatil olsun, kızlar başlaruıı örtsün, sakal bırakmak sunnettir, şeriat düzeni gelmelidir" görüşlerini içeren ifadelerini, baskı altında alındığı gerekçesiyle kabul etmediler. örgütün kurucusu olduğu öne sürülen Mehmet Askın, örgüt iddiasının asılsız olduğunu, kendilerinin arkadaş grubu olduklarını söyledi ve "Bazen bir araya gelip dini kitaplar okuduk. Bir badiste 'İki kişi bir araya gelirseniz biriniz başkan olun' diyordu. O nedenle beni başkan (emir) seçmişlerdi" dedi. Mahkemede " S a k a l bırakmak sunnettir" görüşünu yineleyen Askın, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Hüseyin Aydının aracılığı ile geçen yıl, Almanya'da bulunan "Müslüman Gençler Teşkilatf'nın davetlisi olarak Almanya'ya gittiğini ve burada kaldığı 1.5 ay içinde Kuran kursu verdiğini, karşıhğında 120 mark burs vefîldîğırıi söyledi. Mehmet Askın, "Müslüman Gençler Teşkilatı"nın aynı okulda okuyan 5 öğrenciye burs verdiğini de anlattı. Laikliği, "din ve vicdan hürriyeti" olarak kabul ettiğini söyleyen Dursunbey İmam Hatip Lisesi öğrencisi Ömer Yıldız. suçlamalan kabul etmeyerek yoksul arkadaşları için para topladıklannı ve fikir alışverişinde bulunmak amacıyla "Mesaj" adb yazılan, fotokopi ile çoğaltıp kendi aralarında dağıttıklarını anlattı. Ankara Barosu: savunmada hararhyız Baronun açıklamasında irticamn Şeyh Sait ayaklanmasından bu yana ilk kez bu kadar ileri boyutlara ulaştığı belirtildi. 'Refah Gecesi' davası J Jaber Merkezi tzmir M~M DGM'de görülen "Refah Gecesi" davasında dört sanık hakkında verilen karar Yargıtay'ca onanırken, bir sanık hakkındaki mahkumiyet kararı da bozuldu. Refah Partisi il yönetimince 12 Eylül 1985 gecesi Şenocak Sineması'nda düzenlenen "Refah Gecesi"nde geceyi düzenleyen Tertip Komitesi üyeleri Cengiz Kantarcı, Ömer Cihat Akay, Erol Camtakan, Bülent Arınç ve Eyüp Menderes haklannda DGM'de laikliğe aykırı davrandıklan gerekçesiyle açılan davada, sanıklardan Cengiz Kantarcı beraat etmiş, diğer sanıklar ise 4'er yıl 2'şer ay ağır hapis cezasına çarpttrılmışlardı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi yalnızca Bülent Arınç hakkındaki kararı bozdu, diğerlerini ise onadı. 7 gösterici tutuklandı lstanbul Haber Servisi Kapatılan MSP'nin Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ın Beyazıt Camii'nde kıldığı namazdan sonra izinsiz yürüyüş ve gösteri yaparak laikliğe aykın slogan attıklan iddiasıyla gözaltına alınan 15 kişiden 7'si, lstanbul DGM tarafından tutuklandı. Serbest bırakılanlar arasında iki Iranlı da bulunuyor. 16 ocak günü Erbakan'ın da katıldığı Beyazıt Camii'nde kılınan cuma namazından sonra, Erbakan'ın basın toplantısı yapacağı Cağaloğlu'na kadar izinsiz yürüyüş yaparak laikliğe aykırı propaganda yaptıklan iddiasıyla gözaltına alınan ikisi tranlı, 15 kişi, önceki günkü sorgulanndan sonra, dün yeniden DGM'ye sevk edildiler. Sanıklann sorgularını yapan lstanbul DGM Savcı Yardımcısı Aytekin Gani Ataman. Osman Aydınlı, Adnan Karaburç, Yusuf Ertürk, Mehmet Baş, Fuat Onıç ile lranlılar Nader Şems Dolatabi ve Mohsen Rancbar Mehr'i serbest bıraktı. Diğer sanıklar İmdat Çabuk, Celal Aslan, Tahsin Yalçın, Sefer Yeşilyurt, Nurettin Coşkun, Nurettin Tobü. Burhanettin Karal ve Salih Aygün ise tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edildiler. lstanbul DGM Sorgu Hâkimi Fikret Uluç, sorgusunu yaptığı 8 sanıktan Salih Aygün'u serbest bırakırken, diğer sanıklann "toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına aykırı davranmak ve laikliğe aykırı propaganda yapmak" iddiaları ile tutuklanmasma karar verdi. Serbest bırakılan ve tutuklanan sanıklar ile ilgili soruşturma, Savcı Aytekin Gani Ataman tarafından sürdürülüyor. Türban hutbesi Jfonya (Cumhuriyet) M\ Konya'nın Çumra ilçesinde bir imam, laikliğe aykırı davrandığı iddiasıyla tutuklandı. Çumra C. Savcılığı'nca yapılan açıklamaya göre, Ak Camii İmamı Mehmet Çiçekdağ, geçen cuma hutbesinde "türban ve şeriatçılık" konusundaki yaptığı konuşması nedeniyle gözaltına alındı. Çumra Savcılığı'nca açılan dava sonunda imam Mehmet Çiçekdağ, TCK'nin 163. maddesine aykırı hareket ettiği gerekçesiyle tututlanarak Konya Cezaevi'ne gönderildi. tmam Mehmet Çiçekdağ, Konya DGM'nde yargılanacak. Öte yandan Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakullesi'nde YÖK kararına uyrnak isteyen 2 kız öğrenciyi tespit eden ve baskı yapan Faruk Bozgöz, Hasan Güç, Vildan Öz, Neriman Zorlu ve Rukiye Çalışır isimli öğrenciler, çıkarıldıklan Konya DGM'de yapılan ilk lorgulamalarından sonra, tutuksuz olarak yargılanmak koşuluyla serbest bırakıldılar. Dün sorguları yapıldıktan sonra tahh'yelerine karar verilen 19 sanığın isimleri şöyle: Dursunbey İmam Hatip Lisesi öğrencileri SUIeyman Ocaktan, Omer Yıldız, Abdurrahman Yıldız, aynı okuldan mezun olan Sefer Efe, Bekir Karaca, Balıkesir İmam Hatip Lisesi öğrencisi Adem Ceylan, Uludağ Üniversitesi llahiyet Fakültesi öğrencileri Mehraet Askm, Mustafa Askın, Ali Efe, Nusaybin Dirim köyü imamı Mehmet Duman, Trabzon Kalemli köyü imamı Salih Çay, Balıkesir Merkez Karakaya köyü imamı Ali Çiftçi, Açık öğretim Fakültesi öğrencisi ve Çatalca Hallaçh köyü imamı Mustafa Özdemir, Edirne Eğitim Yükşekokulu öğrencisi Abdüllatif Özer, ODTÜ öğrencisi tsmail Erkek, Hacettepe Tıp Fakültesi 2. sınıf öğrencisi Süleyman Naci Gökduman ile Dursunbey'de esnafhk yapan Ahmet Ülke ve Mehmet Arif Eğin. Sanıklardan Mustafa Gökçe'nin getirilmediği duruşma, 24 Şubat 1987 saat 14.00'e ertelencli. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Barosu, irtica konusunda verilen araştırma önergesinin TBMM'de reddediU** mesini kınadı ve bu hareketin irticaya cesaret verici bir gelişme olduğunu açıkladı. Açıklamada, laikliği yok etmck isteyen kara tehlikenin Şeyh Sait ayaklanmasından bu yana ilk defa bu kadar ileri boyutlara ulaştığı belirtildi. Ankara Barosu Başkanı Mahir Can Dıcak dun yaptığı açıklamada, Baro Yönetim Kurulu'nun laikliği savunmada ve ülkeyi ortaçağ karanlığına mahkum etmek isteyenlere sonuna kadar karşı çıkmakta kararlı olduğunu belirterek, cumhuriyetin 64. yılında irticamn yeniden hortlatılmaya başlandığına, cumhuriyeti hedef alan irticai faaliyetlerin yoğunlaştığına dikkat çekti. Atatürk'ün ilke ve devrimlerinin O'nun kurduğu cumhuriyetin en temel ilkesi olan laikliği ortadan kaldırmaya yönelik kara tehlikenin Şeyh Sait ayaklanmasından bu yana ilk kez bu kadar ileri boyutlara ulaştığına işaret eden Ilıcak söyle devam etti: "irtica yurtdışında faaliyet gösteren bazı gerici örgütler tarafından maddi ve manevi olarak yoğun şekilde desteklendiği gibi, şeriat yasaları ile yönetilen bazı yabancı ülkeler tarafından da maddi olarak desteklenip, basın yayın aracılığı ile kışkırtılmaktadır." Önceki yazılanmda hayvanseverlerin görüşlerine yer verdiğim için beni "hayvanseverlikle" suçlayan (bu nasıl suçlama ise..) mektuplar alryorum. Oysa ben sadece kuduz ile mücadelede insanlann (özellikle ilgili kuruluşlarda çalışanlann) yarattığı saçmalıklara işaret etmiş, kuduz olayında en suçsuz kesimin hayvanlar olduğunu belirtmiştim.. Ege Ünivefsitesi Tip Fakültesi'nden bir görevli çeşitli yazılanma karşılık bilimin son verilerini toparlayarak aşağıdaki yanıtı göndermiş. Tartışmanın yarariı olacağına inanarak bu mektubu biraz kısaltarak yayımlıyorum: "İnsanlann yaşadıkları ortamlarda başıboş kedi ve köpeklerin bulunmasının kesinlikle düşünülemeyeceği gereğinin konunun özü olduğunu anımsatmak istiyorum. Ne yazık ki dünyadaki tüm başıboş kedi ve köpekler " 1 " insandan daha değersiz olmak zorunda... Bir başka gerçek, kedi ve kö A Kedilerin fare denetleyicisi olduklan zamanlar geçti. (Geçmediyse unutalım) Ömeğin Paris'te sokakJarda kedi (hemen hemen) yok. Ancak cennet fareleri, veba, kuduz da yok.. 5 En az kuduruyor olmak, bir meziyet OLAMAZ... Yeterince varlar ve yeterince kuduruyorfar Kedilerin üreme hızlannın kesilmiş olması da bir anlam taşımaz. Üstelik azaldıklarını pek sanmıyorum.. 6 Her gün yollarda ya da yol kenarlarında yassı kedi veya köpek şeklinde bir sinekkurt yığını, ya da pislikten kapkara hayvanlar, saçılmış çöpler daha mı güzel? Kuduranlar da çabası... Asıl barbarca olan bir ülkede bir kişi bile kudurabilirken, sokaklarda 1 tane bile başıboş kedi köpek olması... Yukardaki iki görüşü burada yineliyorum: Hayvanseverlerin bir kısmını bilgisizlikle suçlamak istiyorum. Ölümlerden doğrudan, ilgisiz ve bilgisiz yetkililerin sorumlu olduğuna inanıyorum (Halkı bilinçlendirmek konusunda da).Çunkü virütik cinayetler söz konusu..." Evet... Artık külahlarımızı önümüze koyup düşünelım. taşınalım... Amerikayı yeniden keşfetmeden, çağdaş ülketerin bulduklan çözümleri uygulamak için yeni bir kudurma olayına kadar beklemeyelim. ANKARA TASI Kuzey komşumuzdan gelen.. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi bir konferans düzenlemişti. Konferansın konuğu, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Prof. Ahmet Yüksel Özemre, Çemobil kazasını ve çevreye etkilerini anlatacaktı. Önce Şube Başkanı bir konuşmayla amaçlannı ve Prof. Özemre'yi anlattı. Sonra nedendir bilinmez sözü, üstü kapalı biçimde başörtüsüne getirdi ve düşüncesini özetleyiverdi: "Gençlerimizin kafalannın dışına bakacaklarına içine baksınlar." Doğal olarak kimse Çernobil kazasıyla gençlerin başlarının içi ve dışı arasındaki bağlantıyı kuramadı. Sonra, şubenin Çevre Sorunları Komisyonu Başkanı geldi kürsüye ve Çemobil'den söz etmeye başladı. Başkan bir ara radyasyonun, kuzey komşumuzdan geldiğini söyledi. Başkan, niyetini tam anlatamadığını düşünmüş olacak ki, ekledi: "Ordan zaten iyi bir şey gelmez ki. Gelirse hep böyle kötüşü gelir." İlginçtir, hiç kimse bu sözleri alkışlamadı. Ve Prof. Özemre bir saatten fazla süren konferansına başladı. Bildiğimizbilmediğimiz noktaları bazen heyecanla, bazen tatlı bir öfke içinde anlattı. Konferansın bitiminde dinleyenlerin sorulan vardı. Prof. Ozemre, bunlan da kısa ve çok basit olarak anlatmaya çalıştı. Bir dinleyici, pek çok radyasyon birimi olduğunu, bunlann birbirine nasıl çevrildiklerini sordu.'Özemre'nin, anlaşılan sabrı taşmıştı ya da bu işin bir konferans sonrasında anlatılmasının mümkün olmayacağını bildiğinden, kürsüden öne doğru geldi, ellerini iki yana açtı ve tatlı sert bir ses tonuyla "Kardeşim" dedi, "siz benden ders almak istiyorsunuz, kara tahtanın başına geçip bunlan anlatmam imkânsız, ama özel kalem müdürüme telefon edip ders ücretimi öğrendikten sonra gelin, anlatayım." Bütün şalon kahkahadan kınlırken, Özemre konuştu: "Beyefendi bu küçük şakadan sonra size şunu söylemek isterim. Karışık bir konu bu. Ama isminizi özel kalem müdürüme yazdırın, adresinizi de verin, size hemen broşürlerimizden gönderelim. Aradığınızı orada bulursunuz." Arabesk sansuru kasete irtica ! "Bilineceği Bilmek"... ANKARA (Cumhuriycl Bürosu) Kültür ve Turizm Bakanlığı Şinema, Video ve Muzik Kaseti Üst Denetleme Kurulu, Hanefi Ünver"in doldurduğu "Gurbet Yağmuru" adlı arabesk kaseti, irtica propagandası yaptığı gerekçesiyle yasakladı. Kültur ve Turizm Bakanlığı'ndan bir yetkili, Ünver'in bir şarkısında geçen "Açıklık saçıklık huzur getirmez/ Giyim bizi gerilere götürmez" biçimindeki sözleri ile irtica propagandası yaptığını söyledi. Harika Kasetçilik tarafından doldurulan ve denetlenmek üzere kurula gönderilen "Gurbet Yağmuru" adlı kasetin, "Evvelallah güvenirim orduma / Ona karşı çıkan serseriye bak / Şükür Yarab huzur geldi yurduma" sözleriyle başlayan şarkı nedeniyle sakıncali gorülduğünü kaydeden bakanlık yelkilisi, şarkıda geçen, "Açıklık saçıklık huzur getirmez / Giyim bizi gerilere götürmez" sözlerinin irticaya özendirici olarak değerlendirildiğini vurguladı. Yetkili, şarkıda geçen "Çalışkan milleti nüfus batırmaz" biçimindeki sözlerin de, Denetleme Kurulu tarafından aile planlaması ve doğum konırolüne karşı çıkıyor diye yorumlandığını ifade etti. ANKARA 6. idare Mahkemesi, 1402'liklerin üniversitelere doğrudan dönebileceklerini içeren kararı aldı, ama tartışmalar bitmedi. 1402'likler üniversitelere "dönelim mi dönmeyelim mi?" diye düşünüyorlar. Onlar düşüne dursun, sıkıyönetim döneminde 1402'liklere verilen "bir daha kamu hizmetinde çalıştırılmama" cezası (ki bu bir ceza değil, önlem) idare mahkemesince "geçici" biçimde değerlendirildi. "Bir daha kamu hizmetinde çalıştırılmama" cezası(!) araştırmalara göre Cumhuriyet tarihinde iki kez verilmiş. Biz Mete Tunçay'ın gün ışığına çıRardığı belgelere dayanarak öğreniyoruz ki, 25 Eylül 1923'te TBMM'nde tartışılmaksızın kabul edilen "Mücadelei Milliyeye İştirak Etmeyen Erkân Ümera ve Zabitan" ile 26 Mayıs 1926 tarihli "Mücadelei Milliyeye İştirak Etmeyen Memurin Hakkında" kanunlarla bir daha bu kişilerin kamu hizmetinde görev almaları yasaklanmış. Sonra gelinmiş 1980'li yıllara. 70'e yakın üniversite elemanı ile yüzlerce öğretmen aynı yasağı almışlar. Ancak Cumhuriyet döneminin bu iki uygulaması bir yerde farklılık gösteriyor. Cumhuriyetin ilk yıllarmdaki kararın bir "gerekçesi" var; ikincisinin ise yok... "Çalışması sakıncali bulunmuştur" denilen ama neden böyle değerlendirilmiş, bu kişiler ne yapmışlar, daha öncekiler gibi "Hıyaneti Vataniye" suçu mu işlemişler, belli değil. YÖK Başkanı Prof. Doğramacı daha önceki beyanlarında 1402'liklerin göreve dönmelerinin gündeme gelmesi halinde "yeniden güvenlik soruşturmasından" geçirileceklerini belirtti. Buna yanıtı ise, yine bir 1402'lik Doç. Nurkut İnan verdi: "Ben şahsen güvenlik soruşturmasından geçmeye hazırım. Hazırım, çünkü biz de neden görevden uzaklaştırıldığımızı bu sayede öğreniriz. Ne suç işlemişiz, ne yapmışız. neden sakıncalıymışız? Kamuoyu ile birlikte öğreniriz. Güvenlik soruşturması anayasal bir uygulama değil ama yapsınlar ben şahsen isterim"... Mete Tunçay da yukarıda anlatılan belgelere yer verdiği kitabında adını "Bilineceği Bilmek" adını koymuştu. 1402'likler de "Bilineceği Bilmek" istiyorlar.. Hükümetin irtica kitabı BAŞBAKAN Turgut Özal ile Devlet Bakanı Kâzım Oksay'ın 1987 oütçe görüşmeleri sırasında din ve laikiik konularına ilişkin konuşmaları bir kitapçıkta toplandı. Dağıtımı Kâzım Oksay'ın Devlet Bakanlıöı tarafından yapılan 34 sayfalık kitapçık, "1987 mali yılı bütçesinin TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmesi sırasında din hürriyeti, laikiik, din ve vakıf hizmetleri üzerine Başbakan Turgut Özal ve Devlet Bakanı Kâzım Oksay tarafından yapılan konuşmalar" başlığını taşıyor. Kitapçığın girişinde Başbakan Özal'ın "Din ve vicdan hürriyeti" başlıklı konuşması yer alıyor. 5 sayfalık bu konuşmayı, Oksay'ın "Manevi kalkınma her toplum için aziz bir ihtiyaçtır" başlıklı bütçe konuşması metni izliyor. Oksay'ın konuşma metni, "İnanç boşluğu milletleri felakete sürükler", "Laikiik dinsizlik değildir", "İnanç, önündeki her engeli aşmıştır", "Din hizmetler en ücra köylere kadar uzanmıştır", "Resmi Kuran kurslarını yaygınlaştıracağız", "Yurtdışı hizmetleri geliştirilecektir' ara başlıklarını taşıyan bölümler içeriyor. Sınıfta Atatürk'e hakaret Eskişehir'in Hamidiye köyündeki Yunus Emre öğretmen Okulu'nda Atatürk'e 'komünist uşağı' dediği ileri sürülen bir öğrenci okuldan uzaklaştınldı. Aynı sınıfın tarih öğretmeni de gerçek laikliğin Osmanlılarda uygulandığını savunduğu gerekçesiyle açığa alındı. ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) Eskişehir'in Mahmudiye ilçesine bağlı Hamidiye köyündeki Yunus Emre öğretmen Okulu'nda Atatürk'e "komünist usagı" denildiği ve tarih dersi öğretmeninin gerçek laikliğin Osmanhlar devrinde uygulandığı yolunda ders verdiği öne sürüldü. Eskişehir İI Genel Meclisi üyesi Sıddık Demirkol'un valiliğe yaptığı bu konudaki suç duyurusu üzerine soruşturma açıldı. Soruşturma sonunda bir öğretmen açığa alındı, bir öğrenciye süreli okuldan uzaklaştırma cezası verilirken, 3 öğrencinin de il disiplin kuruluna sevkedildiği öğrenildi. Cumhuriyet muhabirinin edindiği bilgiye göre olay, 6Edebiyat öğrencilerinin aralarında "Atatürk tartışması" açmalanyla başladı. Bu arada Mehmet Kuvan ve Selamet Şen adlı öğrencilerin Atatürk için "komünist uşağı" dedikleri öğrenildi. Olayı bir dilekçe ile okul yönetimine ileten ve Atatürk'e hakaret edildiğini öne süren aynı sınıf öğrencilerinden, Birol Akpınar ve Ergun Özsoy'un, bu başvurulanndan sonra karşıt grup öğrenciler tarafından "şeriat düşmanlan" olduklan iddiasıyla suçlandıklan öğrenildi. Tarih dersi öğretmeni Çetin Sungur'un karşılıklı suçlama dilekçelerinden sonra derste gerçek laikliğin Osmanhlar tarafından öğretmen okulunda soruşturma: Bir öğretmen açığa alındı uygulandığını belirterek, "Laiklik, Osmanlılann yaptığı gibi inanç özgürlüğünü savunmaktır" biçiminde konuşmasından sonra okuldaki gerginliğin daha da arttığı belirtildi. Tarih dersi öğretmenine "Hocam, biraz da Atatürk laikliğinden söz edelim" şeklinde karşılık veren öğrenci Birol Akpınar'ın daha sonra inkılap tarihi öğretmeni Mustafa Kutluay tarafından derste dövüldüğü öne sürüldü. Olaylar üzerine Mahmudiye ve Eskişehir milli eğitim gençlik ve spor müdürlüklerince soruşturma açıldı. Eskişehir II Müdürü Yusuf Sadık'ın da okulda yaptığı soruşturmalardan sonra, tarih dersi öğretmeni Çetin Sungur açığa alındı. Öğrencilerden Seiamit Şen'e okuldan geçici olarak uzaklaştırma cezası veriidi. Mahmudiye Kaymakamı Yakup Vatan da bu konuda verdiği bilgide, bir öğretmenin açığa alındığını ve üç öğrencinin cezalandırıldığını belirterek olaylan doğruladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle