12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 MELİH CEVDET ANDAY Şımdı lıselerde okutulan derslen, bu derslerde nelerın oğretıldığını, nasıl oğretıldığını gereğınce bılmıyorum Son yıllarda ortaöğretımde zorunlu kılınan dın derslennın ızleğıne ılışkın bır bılgım de yok Ben ılkokulda dın dersı feörmuştum, sakallı Lutfu Beydı oğretmenınuz once, sonra okulun mudıresı olan hanım onun yerını aldı Bu oğretmenler bıze bırtakım surelerı ezberletırleıdı, bunların anlamından ıse hıç söz etmezlerdı Evde de bır bılen olmadığından, ben bu dersın ancak ezber ıçın oğretıldığı sanısı ıle yetınırdım Gerçı bu duaların namaz kılınırken soylendığını bıhyordum, ama namaz kılanların da hangı sureyı, ne ıçın okudukları ustune bır bılgılerı olmadığına ınanmıştım Bunun gıbı, namazda eğılıp doğrulmanın, secdeve vanp ayağa kalkmamn anlamını da kımse bana öğretmedı, çunku bır bılen yoktu Anlamı \e nedenı bıhnmeden yapılan bu ışler, bende "nedensizlik manügı" dıyebıleceğım bır duşunce yapısına >ol açtı Her şey bılmeden oğrenılecek ve yapılacaktı Bu boyle ıdı. ışte o kadar Surelerı ezberlemenın, namaz kılmanın, Tann'ya tapınmak ıçın gerektığı hep soylenıyordu Ama bunun nerden çıktığına, Tann'ya neden ve nıçın tapınıldığına ılışkın bır soru da sorulamazdı, çünku bö\le bır sonı nedensızdı, onun ıçın de gunahtı Nedensızlıkle gunah arasında oldukça garıp bır ıhşkı kurulmuş oluyordu boylece Bu ıkı kavram hem bırbınnı tumluyor, hem de bırbırıne karşıt bır durum alıyordu Nedensizlik, ınanılan bır nedenın yennı tutuyor, ama bu ıkıncının sorulması gunah oluyordu Başka bır deyışle gunah, aklımızın ıçındeydı, sureklı bır suçluluğu taşıyorduk demek. Zamanla butun gunahın soru OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ğımızde matematık,fizık,kımya, tanh, coğrafya gıbı dersler başladı ve asıl onemlısı, tek oğretmenlı öğrenım dızgesınden, çok oğretmenlı öğrenım dızgesıne geçmıştık Ilkokulda her gun gorup tamdığımız oğretmen yoktu artık karşımızda, matematıkçı, fizıkçı, kımyacı vardı Bunlar bırbırı ardından sınıfa gırıyor ve bıze kendı bıldıklerını anlatıyorlardı, ama bırbırlerınden habersız olarak Bız ıse bu anlatılanların tumunu, aralannda hıçbır ılışkı kuramadan oğrenmek zorundaydık. Neden? Nedendı bu değışıklık'' Sorulamazdı, boyleydı bu, o kadar Nedensız bır yaşamın ıçıne gırmıştık bır kez, bunu surdurup gıdecektık Bu dersler teker teker ele alındığında bana, "Okuma vazma ogrenmek de mi nedensızdi?" dıye sorulacak olursa, "Evet" derım, "Çunku yannın ne zaman, nasıl, ne için bulunduğunu bize hıç bir oğretmenimiz anlatmamıştır." Dunyanın en buyuk ıkı buluşu, tarım ve hayvanın evcılleştırılmesı, yazıdan önce gerçekleştırılmıştı ve yazı egemen sınıfların elınde, çalışan halka karşı en ağır baskı aracı olarak kullanıldı çok uzun sure Dahası var, okuma yazma oğrenen, ılerde her ıstedığını okuyabılecek, >azabılecek mıydı 7 Yoksa ona, "Ancak şunu şunu okuyabilir, şunu şunu yazabilirsin" mı denecektı? Ben neden ıstedığımı okuyamıyayım, ıstedığımı yazamıyayım? Çunku sorusuz ve nedensız bır dunyada yaşıyoruz, eğer bu nedensizlik mantığını özumseyemezsek toplum dışı edılırız Doğa bılımlerını öğrenmekten daha yararlı ne olabılır1 Ama butun lise yaşamımda hıçbır zaman böyle bır yararın bılıncıne, oğretılenın tadına varamadım Önce şunu soyleyeyım; fızık ıle kımyanın konuları çoğu yerde çakışıyordu ve bız bu konuların neden bır ders ıçınde okutulmadığını anlayamıvorduk Ben fızık ıle kımya arasındakı ayrımı, buyukdukten sonra, kendı kendıme öğrendım Sonra, bır doğa yasasını oğretırken, oğretmen bu yasayı bulan bılım adamının adını soyluyordu gerçı, ama bu bılım adamının o yasayı ne zaman, hangı koşullar ıçınde bulduğunu anlatmıyordu Boylece, sankı zaman ıçınde olmayan, bır gelışım surecıne gırmeyen buluşlar, bırbırı arkasından ezberlettırılıyordu bıze, bırbırlerıyle ıhşkısı gostenlmeden Dahası var, butun bu buyuk buluşların neden hep Batıda gerçekleştırılmış olduğunu soramıyorduk öğretmenımıze, sorsaydık bır yanıt alamazdık sanıyorum Batı nasıl bır uygarhk surecınden geçmıştı de, butun bu bılımlerı sankı tekehne almıştı? Bıhmlenn doğmasındakı ve gelışmesındekı ıtıcı neden hangı koşullardan kaynaklanmıştı1 Bunu tanh oğretmenımıze de soramıyorduk. sorsak alacağımız yanıtı bılıyorduk "Benim alanım değü." Oysa bu oğretmenlerın tumu bıze Batı uygarlığının bılımlerdekı gelışımını okutuyorlardı, ama hıçbırı bu uygarlığı tumu ıle goremıyordu Fizıkçı, tarıh bılmıyordu, onun alanı değıldı tanh, tarıhçı fızık bılmıyordu, onun alanı değıldı çunku Pekı, bu toplu bakışı bıze kım verecektı? Tanh öğretmenı, hazırlandığı dersı, dıyelım Karahanhlar konusunu ezbere soyluyordu, ama Ona Asya'dakı bu kısa ömurlu devletlenn neden bırbırlenyle çarpıştıklannı, bırbırlennı yıktıklarını anlatrruvordu Dahası var, tarıh, Orta Asya'dan Avrupa'ya geçtığımızde sankı baştan başlamış gıbı oluyordu Eşzamanhlık kesenkes sözkonusu edılmıyordu Bız, dıyelım Yıldı rım Bayezıt ıle, onun gunundekı Fransa'da ne olup bıttığını bır turlu bıtıştıremıyorduk Çunku bunlardan bırı dıyelım mart ayında, ötekı nısan ayında ya da bır dahakı yıl okutuluyordu Dunya çorbaya dönuyordu Işın asıl kotusu, bu olaylan neden ezberledığımızı bılmıyorduk, haıta bu olaylann gerçek olup olmadığından kuşkulanıyorduk, çunku bıze belgelerden hıç mı hıç soz edılmıyordu Hıç unutmam, lısede bır jeolojı oğretmenımız vardı, jeolojı kıtabında resımlenyle gostenlmış ve her bırı ustune kısa kısa bılgıler verılmış taşlan bıze ezberletıyordu "Kuartz" dıye sorsa, bız kıtapta kuartz ıçın ne yazılı ıse onu soylemek zorunda ıdık Ama bu taşı hıç gormemıştık, bılmıyorduk Gorsek ne çıkardı? Bu taşlann bıze neden oğretıldığı hıçbır zaman anlatılmıyordu Ben toprağın, taşın değerını, guzellığını, Goethe'nın "ltal>a Yolculuğu" adlı kıtabından öğrenmışımdır, yıllar sonra Felsefeye geçtığımızde busbutun şaşırdık Bırtakım buyuk adamlar, bırtakım buyuk sozler soylemışlerdı, bu sozlerın, soylendıklen gunun bılımlenyle ılışkısı \ar mıydı9 Bılmıyorduk, soramıyorduk Ben bır gun coğrafya öğretmenıne bır soru soracak olduğumda azar ışıttım Zoolojı, jeolojı, ınsan bılımlen okutulurken, bunların temelınde >atan evTim (hatta devnm, "mutation") gerçeğıne dıkkat çekılmedığı, boylece bılımlerle felsefeler arasında tutarlıhk bulunduğu anlatılmadığı ıçın, uygarlığın vardığı duzey ustune sağlam bır kanı edınılemıyordu Toplu bır bakışa \ anlamadığından, bılımsel bılgılerle "yaraddış" anlaynşı yan yana duruyordu Donelım başa Demek bılım öğretımının, dın öğretımınden ayrımı kalmıyordu Sanıyorum, dıncı göruşun, eğıtımı tumden ele geçırme hevesı bıraz da bundan kaynaklanıyor Çunku bılım eğıtımı, tam bılım olmadıkça, dogmalarla savaşıma gırışemez, dogmaları yenemez Gerçekte bızım toplumumuzun tanhınde bılımdogma savaşımı olmamıştır "Varadılış" anlayışının bırden boy gostermesı, "evrim" kuramınm gereğınce öğretılemedığını tanıtlar gıbıdır Her şey sağduyuya bırakılmıştır, sağduyu ıse eşıt pavlaşılmamıştır Nedensellik ve Nedensizlik dan kaynaklandığına >atkm duruma geldım Orneğın, ılkokulda öğrencıler neden bırornek gıyıımorlardı"» Okulu bıtırdıkten sonra asker olacaklan ıçın mı 9 Yoksa aralarında hıçbır ayrım bulunmadığını tanıtlamak ıçın mı 9 Evet, öğrencıler bır arada aynı oğrenımı, aynı öğretmenden göruyorlardı, ama bu onların ılle bı'rbırlerıne benzemelerını gerektırmezdı hıç de Çunku akşam oldu mu kendı evlerıne gıdı>orlardı ve bu evlerdekı sofralar hıç de benzer değıldı Yoksa bu gıbı buyuk ayrımların ortulmesı ıçın bulunmuş bır umar mıydı bırornek gıyım9 Bunun gıbı, okulca bır yere gıdılırken neden sırava gırılıyordu9 Boy sırasına neden bunca onem verılıyor ve kısa bo>lular neden öne alınıyordu 9 Bu sorulara verılecek "duzenli sıralanma", "duzenli yuruyuş" gıbı yanıtlar, daha başka sorulara yol açacak nıtelıkteydı Yararı neydı duzenli sıralanmanın ve duzenlı yurumenın? Eğer böyle bır "yarar" sozkonusu ıse, buyukler ışlerıne gıder ve evlerıne dönerken neden sıraya gırmıyoTİardı9 Bır tur çocuk terbıyesı sorunu muydu bu 7 Böyle bır terbıyenın "yararlı" olduğunu, ya da olacağını kım so>lemıştı? Doğru muydu bakalım bu söz? Kımse bır şey bılmıyordu 1980 yılında gorevlı olarak Parıs'te ıken, OECD ulkelerı arasında duzenlenen bır eğıtım toplantısına katılmıştım, çocukların eğıtımı ıdı sözkonusu olan Bır ara Yunanlı bu pedagog kursuye çıktı \e "birornek'" eğıtımın yanlışhğı uzennde konuşurken, bugunku Ingıltere'den bır okul bahçesı fotoğrafını gösterdı, çocuklar burada duzenli olarak sıraya gırmışlerdı ve tumunde aynı gıysı vardı, adam bundan sonra da Breughel'ın bır resmını gösterdı, bu resme bır koy alanında oynayan çocuklar konu alınmıştı, Yunanlı pedagog, bu çocuklann gıysılerının tumden değışık olduğuna ve tumden değışık oyunlar oynadıklanna dıkkatımızı çektı Demek ıstedığım, bırornek eğıtım artık eskımıştır, ama yıllarca suren bu yanlışlık kımbılır ne kayıplara yol açmıştır, ne zekâlann sönup gıtmesıne' Çunku buvuk buluşlar özgun duşunmeyı gerektırır; ozgun duşunme ıse, bır kalıptan ınsan çıkarma anlayışı altında ezılır Ne var kı, özgun duşunmenm ıstenmedığı yerde, bır kalıptan çıkma ınsanlar topluluğu, rahat ettırıcıdır Tarıhte butun gena, tutucu yonetımler, yalnızca özgun duşunceden korkmuşlardır. "Aman bir şey degişmesin!" Okul sınavlarına gelınce Sınav, öğrencıyı hasta etmek ıçın bulunmuştur ve çok bıhnçlı bır buluştur bu Az önce soyledığıme bağlarsak, çıçeklenmek uzere olan zekâyı yok etmeye yarar "Sınıfta kal ve okulu bırak." Ne denlı çelışkılı bır durumla karşılaştığımızı göruyor musunuz 9 Öğretmek, yetıştırmek uzere açılmış olan okul, çocuğu bılısız kalmaya yargılıyor' Başarısız çocuk yuzunden, oğretmenhkten çıkanlan hıçbır oğretmen yoktur, olmamıştır Oysa sorumluluk onundu, bu sorumluluk, onun smava razı olmasından kaynaklanır Butun >ıl boyunca karşı karşıya oturmuş olan öğretmenle öğrencının, sınav gunu bırbırlerıne yabancı duşmelennı, hatta duşman kesılmelennı nasıl açıklamalı? Ilkçağ Atınası'nda, Ne Platon'un Akademıa'sında, ne de Arısto'nun Lykeıon'unda (lıse adı ordan gelır), sınıfta çakan bır oğrencı bulunduğunu hıçbır yerde okumadım Ben hıçbır dersın ne amaçla okutulduğunu hıçbır zaman anlamarruşımdır. Ortaokula geçtı PENCERE 23 OCAK 1987 Silah ve Politika. .. Sabahattın Selek'ın "Anadolu Ihtılali" adlı ıkı cırtlık yapıtı, "Kastaş" yaymlarının "19121922 Türk Savaşları Belgeselı" dızısınde yayımlandı "Anadolu lhtılalı"nın ılk baskısı 1963 yılında yapılmıştı, sekızıncı baskısına ulaşan kıtap, kendı türunde aşılamamış bır değer taşımaktadır Gunumuzun gençlığı Cumhurıyet Turkryesı: nın nasıl kuruiduğunu ogrenmek ıstıyorsa, yakın tarıhımızı duru bır dılle ve saydam bır mantıkla özetleyen "Anadolu lhtılalı"t\e başvurmalıdır Yansız ve gerçekçı bır yaklaşımla Ulusal Bağımsızlık Savaşımızı özetleyen Sabahattın Selek'ın kıtabında 325'ıncı sayfanın ara başlığı "7920 Yılı Başında 'Sıyası Durunf Muhakemes/"dır Selek yazıyor "Mustafa Kemal Paşa, ocak ayının sonu ıtıbanyle memlekatın sıyası durumunu muhakeme etmış ve vardığı sonuçları, fıkınennı almak üzere butun kolordu kumandanları ıle bazı tumen kumandanlarına, Nazıllı'de bulunan Refet Pasa'ya ve Istanbut dakı arkadaşlarına bıldırmıştır" Atatürk'ün 1920'de yaptığı "durum tartışması" Mustafa Kemal'ın "dehasım" vurgulayan tarıhsel bır belgedır Özetı şoyle: Ingılızler, Fransızlar, Yunanlılar, Italyanlar ulkemızı her yandan kuşatmışlardır Açık kalan tek yer Kafkasya sınırıdır Duşman devletler, Kafkasya'da kurulan Ermenıstan, Gürcıstan, Azerbeycan mıllı hukumetlennı tanıyarak bır "Kafkas seddı" kurmak ıstıyorlar, Istanbul'da bunu destekleyecek çevrelerle ılışkıye geçıyorlar Vakrt yıtırmeden harekete geçmelı, gerekirse Bolşevıklerte anlaşarak Kafkasya'dakı mıllı hükümetlerı yıkmalıyız Mustafa Kemal, Ulusal Bağımsızlık Savaşı ıçın gereklı para ve sılahın Bolşevıklerden geleceğını onceden gormuştu General Vbn Clausewıtz'ın dedığı gıbı "Savaş, polıtıkanın değışık bır yontemle devamıdır" Bu polıtıkayı yurutecek en etkılı araç da sılahtır Bolşevık yönetımı, ulusai bağımsızlık savaşlannın emperyalızme karşı dırenış ıçerığını saptadığından Turkıye'ye yardıma karar vermıştı Ingılızlerın oluşturmaya çalıştıkları "Kafkas $eddı"n\ yıkmak ve Turkıye ıle Rusya arasındakı ulaşımı sağlamak, başarı ıçın kaçınılmaz stratejıydı. * Iranlrak savaşı yedı yıldan ben suruyor Herkesın bıldığı acı gerçek çarpıcıdır Bır yandan Amerıka, öte yandan Sovyetler, Irak'ın yenılgısını önlemek ıçın sılah, araç, gereç destegını belırh program çerçevesınde tutuyorlar, hem sılah satarak kazanıyorlar hem de savaş uzadıkça Humeynı rejımının yıpranacağını, Iran'da zamanla bır altematıfın ortaya çıkacağını düşünuyorlar Molla yönetımı, ınançlı gençlerı cepheye surüyor; ama kanlı savaş uzadıkça uzuyor Tahran yeterlı sılah destegını sağlasaydı, Irak çoktan yenılgıye uğrardı Ne var kı bır savaş, ıster ulusal olsun, ıster dınsel, ıster bölgesel, dünya dengelenne oturur, uluslararası planda anlam kazanır, enternasyonal düzeyde gızlı veya açık yandaşların katkılarıyla yürütülebılır Iran yalnızdır * Sılah desteğı veya yardımı, dış polıtıkanın bır devamıdır, Washıngton'un Türkıye'ye yonelık sılah sıyasetı de ABD temel sıyasetının devamıdır Amenka, hıçbır zaman Ankara'ya güvenemedı, "Türkıye'nın elıne geçecek sılahları bır gun ulusal çıkarlan yönunde kullanabıleceğı" kuşkusundan kurtulamadı VVashıngton, (Sıyonızmın Ortadoğu'dakı stratejısı gereğıne uyarak) sılah donatımında zayıf bır Türk ordusundan, ama gereğınde ıstedığı gibı kullanabıleceğı bır Anadolu'dan yanadır Güneydoğu sınıriarımızı alevler yalarken bu noktayı unutmamak gerekıyor Bıze sılah bıle vermekten kaçmanların bır savaşta aletı olmaktan kaçınmalıyız •k M. EMtN DECER Ankara Barosu Av. ARADA BIR OKURLARDAN Tü rkoca kları'nın tarihe intikali Turkocağı "milliyetçi gostenlerle" açudı. Başbakan Özak "Siyasi anlayışımızda milliyetçilik onemli bir yer tutar. Ama bu, kuru ve sadece kaba kuvvete dayalı bir anlayış değildir. Bizım anladığımız milliyetçilik anlayışı, Turkocağı'nın milliyetçilik anlayışıdır" dedi. Hamdullah Suphi, Turkocaklarimn, "Turk varlığuun devamını temin etmek" için kuruiduğunu belırtmektedır. 22 Mart 1912 tarihinde Istanbul'da resmen kurulan Turkocağı'nda zamanın unlu oğretmenlerı de gorev almıslardır. Turkocağı'nın kurucuları ve uyeleri, Kurtuluş Savaşı gunlerinde onemli gorevler ustlenmişlerdir. Mudafaaı Hukuk Cemıyetleri'nin kuruluşuna katılmış, Kuvvayı Milliye'ye gırmiş, ulusal kongrelerde gorevler almıslardır. "Turkocaklan, Osmanlı Imparatorluğu zamanmda kuruldu. Onun bir tek amacı vardı: tmparatorluk coğrafyasında yaşayan Turkler arasında birlık yaratmak" diyor, Hamdullah Suphu Ingılizlenn baskı gunlerinde, ocak, Hamdullah Suphi aracılığı ile Mustafa Kemal'le bağ kurmuş ve OVıun emirlerini beklemiştir. Mustafa Kemal'den: "Protesto edin, gerekirse mitingler duzenleyın" yanıtını almıslardır. Yurt gezılen sırasında, Turkocakları'nı da ziyaret eden Ataturk, uyelerinin tavırlanndan ve çalışmalarından rahatsızük duymustur. Ataturk, bır gun Balıkesir ve Bursa gezüennden, Turkocak ları 'nı ziyaretten dondüğunde; Hamdullah Suphı'ye biraz sertçe konuşur. Ataturk: "Hamdullah, hangı Türkocağı'na gıtsem, hepsi gayri memnunlarla dolmuş, bana neler sormadılar, neler soylemediler!.." Hamdullah Suphu "Tabii Paşam, onlar başlarında bir sultan değil, reisicumhur olduğunu biliyorlar. Onun için çekinmeden içlerıni dokuyorlar. Onları boyle konuşmaya, sızin getırdiğiniz yenı rejim ahştırdı" dedıyse de, bu sozler bile Ataturk'u yumuşatamadu 193O'lu yıllarda, Balıkesir taraflarına yaptığı yurt gezilerinden birinde Ataturk, bır ilçe halkevine uğrar ve "j\eler yapabiliyorsunuz?" sorusunu sorar. Halkevi . OCOm, X)OOOOOOOCXOO Çağdaş Dürrizadeler'e Çağrı mı? Doğu ve Güneydoğu Anadolu, cumhurıyetın kuruluşundan bu yana emperyalıst odakların etkılen ıle devletın başına zaman zaman sorunlar açmıştır 1925 ve 1937 ayaklanmalan, Atatürk'ün sağlığında cumhurıyet ordusunun çağdaş taktıklerı ıle basttrılmış ve bökjede uzun yillar yenı sorunlar çıkmamıştır 1980 oncesı karmaşa ortamının yarattığı sonuçlardan bırısı de bu bölgede bölücü eylemlerın yenıden gündeme gelmesıdır Tüm koşulları ıle karşılaştırıldığında, o günün başkaldırmalannın daha örgütiü ve güçlü otduğu gorulür Ancak genç Türkıye, sorunlarını laık devlet felsefesı ite çözebıleceğını duşunmüş ve boylece başanya ulaşmıştır Ellı yıl sonra bolücüler dış odakların etkısı altında, yenıden devlete karşı eylem ıçındedırler Bu yazıda güneydoğu olaylarınm nedenlerı üzennde durmayacağız Olaylann nedenlerı ve çozüm yolları, kuşkusuz sosyoekonomık ve sosyopolıtık araştırma ve ıncelemelerle saptanacaktır Aslında sorun sadece bır bölge sorunu da değıldır Ulkedekı bunalımların ve sorunların çözümü baskılı sıvıl ya da mılıtarıst yönetımden de geçmez Çözüm, demokratık bır sıstemde halkm katkıları ıle sorunların köküne ınıcı çalışmalarla bulunur Bu yazıda üzennde duracağımız konu, devlet guçlerının yanlışları, yetkılılerın deytsı ıle "üç buçuk kışının yarattığı" huzursuzluğun çözümune laık devlet felsefesıne uymayan yaklaşımlardır Yenı çıkmaya başlayan haftalık bır dergının (1) kapak konusu, yurtseverler ıçın çok düşündürücüdür Devlet güçlennın 1986 martından bu yana Kuran'dan ayetler ve çevırılennın yer aldığı sloganlar ve afışlerle halkı bölüculere karşı cıhada çağırarak, yörede devletı etkılı kılma çabalan, bu sozde çözüm yolu, umarsızlığın ürunü olduğu kadar tanh bılmezlığın, yakın tarıhı ve ıçınde yaşadığımız olayları göz ardı etmenın de bır sonucudur Dını, ıbadetı, kışı ıle Tanrı arasındakı kutsal ılışkıyı dünya ışlerıne alet edıştır Laık bır devletın buna hakkı olmadığı, olamayacağı gerçeğını bır yana bırakırsak, çözüm dıye saplanılan çıkmazın bızı çözümsüzluğe ulaştırdığını gorürüz Bugun çözum dıye gırılen yol, yarın aynı yöntemlerle çıkmaz sokaklara açılacaktır Çunkü Islamcı görüşün bır kanadına göre ıtaat edılecek (ulul emr), ancak Kuran'a göre hükmeden devlet yetkılısıdır Ne var kı şu gerçek bılınmelıdır Islamcıl esaslara gore kurulrnuş bır devlette, kanuna ve emırlere uyulur Bu açıdan bakıldığında, bugünkü devletın yasalarına uymak şenatçılar ıçın "caız değıldır", dahası boyle bır devlete karşı cıhat açılrnalıdır Istanbul'da 1986'nın "Adnan HocaOlayı" belleklerde tüm canlılığı ıle yaşamaktadır Adnan Hoca'nın oğretılen arasında "dıne dayanmayan devletın tanınmaması" da vardır Adnan Hoca'dan feyz alanların, ana ve babalarına bıle "Islamı esaslara" göre davranmadıklarından kâfır gözu ıle baktıkları, son günlerın ılgınç haberlerı arasındadır Dolayısıyla Güneydoğu Anadolu'da devlet guçlerının uçaktan attığı Kuran ayetlenne dayanarak, yarın kımı güçler, o yöre halkını "devlete karşı ayaklandırabılırler" Dolayısıyla çözum dıye ele aldığımızın bızı çözümsüzlüğe götüreceğı unutulmamalıdır Kurtuluş Savaşı'nın başlarında, ulusal kurtuluşun önderlerı hakkındakı Dürrızade'nın fetvası, tarıhte dının nelere alet edıldığının canlı ömeğıdır Bu fetva ve karşı fetvalar kadar, Rumelı Mudafaı Hukuk Cemıyetı'nın Edırne toplantısında, Edırne Istatıstık Müdüru Neyyır Bey'ın sözlerı de ılgınçtır Neyyır Bey, Edırne Kongresı'nın 9 Mayıs 1920 günlü oturumunda şöyle konuşur "Cenk etmek padışahımızın emır ve ıradesıne bağlıdır Buna karar vermek mesulıyetlı bır ıştır Padışahlar bırçok ıstışarelerden sonra karar vertrler Bızde bu yetkı var mıdır'? Dınımız buna elverışlı mıdır'? Çoluk çocuğumuz ve butün memleket kana boyanacaktır Harp çıçek değıldır Harp kadın değıldır Harp şıır değıldır Harp taraftartanna soruyorum Bunun kanlı akıbetlennı düşünuyorlar mft Evvela meselenın dını tarafı çözümlenmelıdır" (2) Bu kongrede Ipsala Müftüsü'nün, Neyyır Bey'ı destekleyen sözlerı, sorunun dını yonunu çözecek önerıler taşır Sayın Muftü der kı "Cıhatı ımam ılan eder Imam olmadıkça harp olmaz Kumandan, padışahımız serbest değıldır Muhasara altındadır Valı daha düngetdı Öyleotsaıdı ağızdan dertlennı anlatırlardı Esaretyoktur Cıhat ılan edecek de yoktur" (3) Şımdı, bulunan çözumün aynı mantıkla karşıtının yaratacağı açmazı görelım O yöre (güneydoğu) halkına dını yönden etkılı bır kışının (TC Devletı ıçın) "Bunlar ımam değıldır" (Yanı Kuran'a göre hükmeden kışıler değıldır), bunların emrı ıle cıhat yapılamaz, dahası bunlara karşı cıhat açılmalıdır" dedığını düşünelım 1 Nasıl bır açmazla karşı karşıya kalındığı görülmüyor m u ' Kısaca, laık devletın ılan ettığı cıhadın, çözum değıl, çözumsuzlük getırdıgı ortadadır Devlet adına çözüm dıye cıhada sarılan görevlılerın, 1980 öncesı Sıvas'ta Kahramanmaraş'ta ve Çorum'da aynı nedenlenn Alevı yurttaşlara karşı cıhat ılanı gerekçesı olduğunu, yuzlerce yurttaşımızın katledıldığını, nasıl^öz ardı edebıldıklerını anlayamıvoruz (1) 2000 e Doğru (23) Anadotu Ihtılalı S Selek 1963 basım s 62 başkanı: "Bir şev yapamıyoruz Paşam!" der ve ekler: "Inküabunız, hâlâ şahikalarda esen, bir turlu vadılere inemeyen dağ ruzgârlanna benziyor. Geçenlerde komşu ilçeye gidiyordum. Yolda, sakallı birisi otobusumuze el kaldırdı. Otobusumuz durdu ve sakallı yolcuyu aldı. Otobusumuz tekrar durdu, sakallı yolcuyu indirdi. tzledim. Para da vermedi. Merakla kim olduğunu sordum. 'Şeyh efendı, şu yamaçta gorunen koye gUiyor' dediler. Işte Paşam, o nun için diyorum ki, Inkılabımız, hâlâ şahikalarda esen, bır turlu vadılere inemeyen dağ ruzgârlanna benziyor. Biz, bu kadar zamandır koye gıremedik. 'Şeyh efendV koylerde hâlâ yaşıyor" yanıtına, Ataturk, "doğru, doğru" dedi Ulaşılan ilk ilçede Ataturk, yine halkevine uğradı. Masaya oturup "nWer yaptıklarını" sordu. Halkevi başkanı, "Paşam, bir şey yapamıyoruz, çunku tahsisatımız yoktur" yanıtını verince, Ataturk, masadaki defterleri salonun ortasına fırlatarak orada bulunanlara "Şeyh efendinin tahsisatı mı vardı?" diye gurledi ve ılçelilerin şaşkın bakışlan arasında xo• oco ouoc» holkevinden aynldı. Akhisar mebusu Mustafa Fevzi Efendi, bu hareketin hukuki tarafını duzenleyen bir karar suretı hazırladu Kendi kendini fesheden Turkocakları'nm butun mallarınm Halk Partisi'ne kaldığına ilişkin bır tutanak duzenlendi, boylece Turkocaklan tarihe intikal etmiş oldu. GÜNGÖR ALTAY Mıllı Eğıtım Bakanhğı Eskı Başmufettışı Telafi sınavı bizim de hakkımız Anadolu Üniversitesi Açık Oğretim Fakultesi oğrencileriyiz. 198586 yılında bir veya iki dersten ust uste iki yıl başarısız olduk ve kaydımızı sildiler. YOK'un son çıkarmış olduğu yonetmelik 8586 yılı okulla ilişkileri kesilenlerin, telafi ve vıze smavma gırebileceklerini ongoruyor. Bizler ıse boyle bir smava giremiyoruz. Vize yok, ancak telafi sınavı bızim de hakkımız. Bız de unıversite oğrencisiyiz Aynı haklara bizler de sahibiz. Bir kenara itildik, uvey evlat muamelesi goruyoruz. AOF OĞRENCIS! BAŞSAĞIİĞI Şubemiz yönetıcılennden Rezzan Terzi'nın kıymeth annesi HADtYE DEMİRTÜRK 21 Ocak 1987 günu Hakkın rahmetine kavuşmuştur Merhuma Allah'tan rahmet, kederlı aılesine başsağlığı dileriz. DIŞBANK MERKEZ ŞUBESİ PERSONELt Verilen zam geri alındı Ben 1975 senesinden bu yana kamu kuruluşunda memur olarak gorev yapmaktayım. 7. derecenin 1. kademesinden maaş almaktayım; eşim ev hanımı, 2 çocuk babasıyım. Yakacak yardımı, yan odeme, maaş ve aile yardımı dahil elime geçen net UCRET 65.780. liradır. 1.1.1987 yılında yapılan net artış 8.800. liradır. Ancak; devletin bana sıra tahsısli olarak tahsis ettiği lojmanın kirası da m"sine 60 TL. bir zam yapılarak bir taraftan verilen aylık zammı lojmana kesilmiş bulunmaktadır. Yani kısacası verilen geri alınmıştır. Diğer taraftan Konut Edindirme Yardımı 'nda lojmanda oturduğumdan dolayı yararlanamamaktayım. Ancak bazı memur ve amır arkadaşlarım benim gibi lojmanda oturmaktadır, eşlen başka kamu kuruluşlarında gorevlı oldukları ıçın bu yasadan faydalanmaktadırlar. Sonuç olarak şunu belirtmek istıyorum. 1987 vılında verilen maaş zammını lojmanlara zam yaparak kesen yetkililer eşımız çalışmadığı için mı boyle bir madde yasaya ekleyerek mağdur olmamızı sağladı. Hani başta Başbakan ve diğer ılgıli bakanlar evi olmayan memuru ev sahıbı yapacaklardı? Şimdi soruyorum, evi olup lojmanda oturan memurun eşine Konut Edindirme Yardımı veriyorsunuz da, eşi çalışmayıp ayda 20.000. lira lojman ktrasını veren memuru cezalandırmak için mı boyle bir hukum yasaya konuldu? Bu hukum Anayasanın eşıtlik ilkesıne aykırı değil mı? tlgılılerden cevap beklıyoruz. BIR GRVP MEMUR TEŞEKKUR Kızımızın doğumunda her türlü yardımı göstererek başarüı bır amekyat yapan Jin.Op.Dr. DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANLIĞINA BAĞLI OKULLARA ÖĞRENCİ ALINACAKTIR 1. 19871988 Egıtım/Ogretım yılı ıçın Denız Kuvvetlerı baglı aşağıdakı okullara sınavla erkek ögrencı alınacaktır Komutanhgına VEDAT ÖZCAN'a ve amelıyat ekıbınden Jin.Op.Dr. GÖREY ŞEMSETTtN * Anesteziyolog KADİR DEMİR Hemşire AYŞE ARDIÇ Ue Başbekim Op. Dr. Ahmet EMİNOĞLU yönetımındekı Kadıköy Şıfa Yurdu personehne, Hemşire Reyhan Pnsat'a teşekkürlerımızı sunanz. DENÎZ 1İARP OKULU KOMUTANLlGl TUZLA/ISTANBUL DENIZClLJK YUKSEK OKULU KOMUTANL1ĞI TUZLA/ISTANBUI DENİZ ASTSUBAY SINIF OKULLARî KARAMURSEL/KOCAEII (Karamursel Eğıtım Merkezı Komutanlıgı) DENIZ LİSESI KOMUTANLIĞI HEYBELİADA/ISTANBUL DENİZ ASTSUBAY HAZIRLAMA OKULU KOMUTANLIĞ1 BEYLERBEYI ISTANBUL Yukanda belırtılen okullardan a Denız Harp Okulu ıçın Ogrencı Seçme ve Yerleştırme Merkezı Başkanlıgı tarafından yapılacak 1 ncı basamak Ogrencı Seçme Sınavı O S S ' na gırme koşulu aranacak kazanma koşulu aranmayacaktır b Denızcılık Yuksek Okulu'na Ogrencı Seçme ve Yerleştırme Mer kezı Başkanlıgı tarafından yapılacak 2 ncı basamak Ogrencı Yerleştır me Sınavı O Y S sonuçlarına gore Fen ve Muhendıslık Bılımlerı (M) Puanı uzerınden ogrencı alınacaktır c Denız Lısesı ıçın Ortaokul'u bıtırme not ortalamasının (dıploma derecesının) en az 6 50 (5 h not sıstemıne gore en az 3 25) olması arana cak, Fen Lısesı ıle başka bır okulun gırış sınavına katılma koşulu aran mayacaktır 3 Okullara ılışkın tanıtma broşuru ve başvuru lormları VI ^RF 1987 ayları ıçerısınde yayınlanacaktır NISAN 2 HÜLYAERHAN KEY MEVLİD Hakkın rahmetine kavuşan değerli varhğımız YILDIZ DİRİKER ıçın 25 Ocak 1987 pazar gunu Nışantaş Teşvıkıye Camıi'nde ıkindi namazından sonra mevlıd okunacaktır. Dost, arkadaş, yakınlarımıza ve dın kardeşlerımıze duyurulur AİLESİ ILAN T.C. BODRUM SÛLH HUKUK MAHKEMESİ 198< 49 2^8 Dasaıi N&.det \laca \ekıllen tarafından mahkememıze a(,ılan Bod rum kızılağa v Ko\u k.a\nar \le\kıınde kaın tapuda cılt 2 sahıfe 198 parsel 198'de kautlı taşınmazm ortaklığının gıderılmesı da\a d Mahkememızın 1 10 1985 tarıh \e \ukarıda numarası vaalı kararı ıle tapu parsel \e pafta numarası \azılı gavnmenkulun satışı suretı ıle ortakhğın gıderılmesıne karar verılmıs, davalılardan Menedı Akgu' e adreM mevhul olduğundan mahkememızın >ukanda tarıh M. nuıııaras. \a/ılı karannın ılanen teblığıne karar verılmış olup, bu ılanm gazete ılanından ıtıbaren 8 gun ıçınde temuz edılmedığı tak dırdı karann kcsınleşeteğı ılan olunur 19 1 1987 Basın 600 4 Ayrıntılı açıklayıcı bılgıler NISAN 1987 ayından ıtıbaren ılgılı Okul Komutanlıklanndan Askerhk Daıre/Şube BaşkanliKİarından Ortaokul ve Lıse Mudurlüklerınden temın edılebılecek ve ayrıca NISAN MAYIS 1987 ayları ıçınde detaylı duyuru basın yolu ıle yapılacaktır DENİZ EĞITİM KOMUTANLIGI KARAMURSEL'KOCAELİ ELEMAN Dört yaşında, anaokuluna gıden kızımıza bakacak, ev ışlerı yapacak, gerektığı zaman yatılı kalabılecek bayan eleman Tei: 161 34 39 (tş saaüen içınde) Tcococooooooocryrcr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle