10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 17 OCAK 1987 12 EylüVün politik destek arayışından yararlanan Islamcı akımlan sabırlı ve dikkatli çalışıyor İslamcı taktik uzun vadeli 7 MEHMED KEMAL POLTTIKA VE OTESI Heykellerin Yazısı... Gerçekten de Turkiye dunya üzerindeki tek laik MOslüman ülkedir. Türkiye'nin nüfusunun yüzde 98'i Müslumandır ve Turk halkı yüzyıllardır bu inancına bağh kalmıştır. Ancak son yıUarda tslamiyetin toplum yaşamındaki etkisinin giderek yükseldiği yadsınamaz bir gerçektir. Başka bir deyişle Türk toplumunda yeni bir Islamiyete dönüş süreci başlatılmak isteniyor gibidir. örneğin son yıllarda camilere devam edcn cemaatin büyüklüğü konusunda kaba bir gözlem bile sözü edilen sürecin kapsamı konusunda yeterli bir fıkir vcrebilir. Acaba bu çabaya yol açan belli başh etkenler nelerdir? Türk tophımunun hızlı bir değişimi yaşaması, yerleşik toplumsal değerler sisteminin cöküşü, Cumhuriyet'in başından beri topluma verilen "KaOamyoraz", "Çagdaf aTgariık dttzeyiai yakanyoruz", "1leri tophunknn dizeytae erişiyonız" türünden hedeflere ulaşılamaması ya da toplumbilimcilerinin deyimi ile "yülueten beklentUerio gercekJeşmemesi" ve bundan doğan düş kınkhklan Islamiyeti yeniden umut olarak görmeye yol açmış olabüir. Yani insanlar toplumsal sorunlannın çözümü için tekrar dine yönelme eğilimi içinde bulunabilirler. Yukanda sayılan bu faktörlerden hangisinin daha ağırhklı olduğu tartışmaya acıktır. Kuşkusuz "lslama dönüş" hareketinin sayılaalar dışında, birtakım başka toplumsal, ekonomik ya da politik nedenlerdcn kaynaklandığı ile sUrulebilir. Ancak içinde bulunduğumuz dönemde endişe verici nokta, henüz bu lslama dönüş hareketinin ciddi bir biçimde incelenmeye ya da tartışılmaya başlanmamış olmasıdır. Mevcut tartışma düzeyinin, en annHBn çpiç yçtcrsiz kaldığına kuşku yoktur. İslamcı Akımlar Ne Istiyori GENCAY ŞAYLAN tslami devlet talebi Iktidardaki partinin tslama akımlara ve özellikle bazı tarikatlara pek olumsuz bir gözle bakmadığı biliaiyor. Bundan da ötede Türkiye'de 12 Eylul'de iktidara gelen güç ve kesimlerin de İslamcı akımlara karşı olmadığı, aksine bu akımlan desteklediği söylenebiIir. Sözü edilen güçler ve gruplar, îslamcı aJamın ya da daha doğnı bir ifade ile Islamcı ideolojinin devlet denetiminde yaygınlaşmasını istemektedir. Bu istek ve eğilimin ütopik olduğu, islamcı ideolojinin yayılması ile beraber, kaçınılmaz olarak 'tslami devlet" talebinin gündeme geleceği çok açıktır. Ancak ban etkili ve yetkili çevreler, Türkiye'de ve diğer Müslü leri Türkiye'de tslama yayınlann etkinülderinden söz edilmişti. Çeşitli gruplann sözcüsü durumunda olan gazete ve dergilerin yamnda kapsamlı bir çeviri programımn izlendiği; diğer tslam ülkelerinin önde gelen tslama düşünürlerinin kitaplanmn Türkçeye kazandınldığı görülüyor. Bu tür girişimlerin meyvelerini verdiği ve İslamcı dünya görüşünü savunan bir aydın kuşağın yetiştiği söylenebilir. lslama ideolojiye bağb olan kişileri tanımlamakta kııllanılan geleneksel sıfatlardan biri olan "yobaz" sözcüğü, giderek anlannnı yitirmektedir. Eğer aydın sözcüğünü, içinde yaşadığı çağın düşünce akımlannı kavramış ve onlardan birini şu ya da bu ölçüde doğru kabul etmiş kişi olarak tammlarsak, tslama akımlann kendi aydınlannı yetiştirmiş olduğu açıktır. Sorun, bu kişilerin yargılanna ya da çözümlerine katılıp katılmamak değildir. Ama bu kişiler ömeğin Manc'tan Freud'a, parçacık ya da beUrsizlik kuramından DNA sarmalına kadar her şeyi kendi düşünceleri doğrultusunda tartışabüiyorlar. lslama hareketin üçüncü yapısal özelliği, aıtık hareketin kendi kendini üretebiür duruma gehnesidir. Başka bir deyişle lslama örgütler ya da tarikatlar örgütlerin sürekliliğini sağlayacak etkinliğe kavuşmuşlardır; bunun için gerekli mali ve fiziki kaynaklan üretebilecek duzeye erişmişlerdir. lslama hareketin önemli ölçüde dış desteğe sahip olduğu ve bu desteğin mali kaynak sağlama şeklinde gerçekleştiği söylenmektedir. Söz konusu desteğin kapsam ve içeriği bir yana bırakılacak olursa, Turkiye'deki lslama gruplann varlıklannı kendi güçlerine dayanarak sürdürdükleri açıktır. lslama akımın en başta gelen taktik özelliği, politik mücadeleyi ve hedefleri uzun dönemli tammlamasıdır. Başka bir deyişle bu hareket son derece sabırlı, dikkatli ve değişen siyasal konjonktürü ihtiyath bir biçimde değerlendirerek yürüme özeUikleri taşıyor. ömeğin 12 Eylül ara rejim döneminde yönetimin, desteklerini talep edişini gayet iyi değerlendirmişlerdir. Kuşkusuz 12 Eylül yönetimi bir tslam devleti amacı gütmemiştir; ancak politik desteklerini alabilmek için tslama akımlara oldukça hoşgörülü davranmıştır. Hatta devlet denetimi aJtında kalmak koşuiu ile bir tslama dönüş ya da yöneliş için önemli adımlar atılmıştır. Ancak bu girişimlerin pek başanlı olmadığı açıktır. Çünkü tarih içindeki gelişimi çerçevesinde lslama akım sadece sol akımlara karşı bir araç olarak kullamlamamakta; bu akımlar toplumu bütünü ile düzenlemek iddiasım beraberinde getirmektedir. yılı aşkın laik toplum yaşamı içinde bu akımı giderek ciddiye almama eğilimi göstermişler ve "Nasıl olsa buyönden gelecek tehlikeleri önleyecek güçler görey başmda" rehavetini yaşamışlardır. Güvenilen güçlerin düşünülen konumda olmadığı ortaya çıkmıştır. Aydınlar ve laiklik yanlısı siyasi güçler, îslamcı akımla düşünsel düzeyde de hesaplaşmalıdır. man Olkelerde, değişimi öngören ideolojilere karşı en iyi ilacın Islamın yaygmlaşması olduğuna karar vermis gözüküyorlar. Böylece Türkiye'de ilginç bir ikilem yaşanmaya başladı. Bir taraftan tslamcı ideolojinin önündeki engeller açılırken, devlet kunımu içinde örgütlenmeye izin verilirken ve Milli Eğitim içinde hem yönetsel açıdan hem de eğitim felsefesi olarak İslami ideoloji büyük mesafe alırken basında "irtica" tartısması ve kamuoyunun endişelerinin yükseltilmesi, yaşarulan ikilemi çok açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Daha bir süre Türkiye'nin bu ikilemi yaşayacafa anlaşıhyor. Ote yandan şimdiye kadar tslama akımlann siyasal Öneri ve taleplerinin, kapsamlı, sağhklı ve tutarh eleştirilerinin geniş kitlelere uiaşmadığı açıktır. Günlük basmın tslama hareketlere yaklaşımmda dikkat çeken bir nokta da "dlııkı sryasete alet edfldigi" türünden bir suçlamanın ağırbklı olarak kullanıldığıdır. Bu yaklaşım, sadece basında değil birçok çevrede egemen görülmektedir. Buna göre tslamcılar, "makaddcs dinimlzi" kendi siyasi hesaplan için kullanmakta ve insanlardaki dini duygulan sömürerek "beyin yıkamaktadır." Kısaca belirtmek gerekirse, bu yaklaşımın kendi içinde tutarh bir mantıktan yoksun olduğu söylenebilir. İslamcı akımlan böyle hiç deakılct olmayan bir biçimde eleşürmek doğru değildir. tslam ideolojisini ve tslam devletini savunanlar tabii ki siyaset yapmaktadırlar, ama dini buna alet etme diye bir şey yoktur; siyasetin dine alet edilmesi ya da siyasetin din lyıiKhn araclastınlması çok daha doğru bir değerlendirme olacakür. Islama akımlann savunduklan siyasal düzenleme, onlann kafalan içindeki gizli bir yapı değildir; lslamın temel kaynaklannda belirtilmiş açık seçik bir sistem tercihidir. Bu bakımdan dini siyasete alet etme eleştirisi, belki de bu akıma karşı yöneltilen en anlamsız ve akılcı olmayan karşı çıkıştır. Kamuoyunda bu tür yaklaşımlar lslama akımlan tanıtmakta yetersiz kalmakta, ancak belli toplumsal korkulan ve endişeleri yüksdtmektedir. Hiç kuşkusuz tslami bir siyasal düzenlemenin gerçekten korkutucu özellikler taşıdığı ileri sürulebilir. Ama bundan önce, in* celemenin başmda da belirtildiği gibi neyin ne olduğunu öğrenmek gerekir. Ciddiye alınmalt: Türk aydınlan, 60 Türkiye'ae değisimi öngören akım ve ideolojilere karşı İslamiyet kullanılmak istenmektedir, ama "siyasi sistemi degiştirmek hedefı olmayan, kontrol altında tutulan bir İslamiyet." Ancak bu tutmamıştır. Çünkü İslamiyet, siyasal düzenden kişisel üişkilere kadar her alanı kaplayan total bir ideolojidir. Dinsel ideolojileri toplumsal değişimleri öngören ideolojilere karşı kullanma eğilimi, yeni bir şey değildir. Zamanımızda da bu tür girişimlerin çeşitli örneklcri görülmektedir. örneğin Latin Amerika'da Katolik kilisesi, değiştirici siyasi akımlarla diyalog ve işbirUğine girince ABD, devlet kaynak ve olanaklannı kullanarak bölgede "Evangelist kUisesiniıı" etkinleştirilmesi işine girişmiş bulunmaktadır. Reagan yönetiminin bu yoldaki girişimleri Amerikan basınında ele alımp tartışümaya başlanmıştır. tran ve Humeyni deneyiminden sonra Amerikan dış politikasının İslami hareketlere farklı baktığı yolunda çeşitli göstergeler bulunmaktadır. tslamın sosyalist ve komünist ideolojiye karşı ağırlığı, Suudi Arabistan ve daha sonra tran örneklerinin gösterdiği gibi İslami bir siyasi sistemin, ekonomik düzen ve Uişkilerde köktenci değişimlere gitmemesi, Amerikan yönetiminin lslama harekete bakışuu değiştirmiş gibidir. Son günlerde açığa çıkan Beyaz Saray ile Tahran arasındaki gizli ilişkiler bu tür hipotezlerin ağırlığım artırmaktadır. İslamiuet total bir ideolojidir: İslamcı akımlar knllanılabilir mi? Türkiye için de benzer bir oluşumdan söz edilebilmektedir. DeBÎRBİRİNİTAMMAKtslamcı siyasi hareketin yaygmlığıve etkinliğiciddi boyutlara ulasmıstır. Artık bu ideolojinin vazgeçmez yandaşlan ğisimi öngören akım ve ideolojilere karşı İslamiyet kullanılmak isvardır ve bu insanlar kendilerinden farklı duşunen insanlarla beraber ya tenmektedir, ama "siyasi sistemi degiştirmek gibi hedefi olmayan, sayacaktır. Bu nedenle herkesin birbirini tanıması gerekiyor. Cerrahi takontrol altında tutulan bir İslamiyet." Ancak bu tutmamıştır, çünkü İslamiyet Hıristiyanhktan farkh özelliklere sahiptir. tnsanlann rikatı mensuplan, Fatih'te seyhlerinin cenaze töreninde. yaşamı ile UgUi her alam düzenler. Bu bakımdan kontrol altında bir mektedir, bu ölçeği kullanan insan karşüaştığı her olayı ya da kenİslamiyet söz konusu olmamakta, her alana yönelmiş bir total düdisine yönelmiş her etkiyi iyi ya da kötü sınıflamasına sokabilir. Bu zenleme talebi, kaçınılmaz olarak gündeme gelmektedir. Unutulmaaçıdan tslami ideoloji çok aynntıya inmiş bulunmaktadır; yani her malıdır ki Türkiye'de ve diğer Müslüman ülkelerde tslama akımlar sorunun cevabını vermek iddiasındadır. baskıya direnebilmiş, yeralünda da olsa varlıklannı sürdürebümişBir ideolojinin totallik derecesi, yani her türlü sonıyu cevaplanlerdir. dırma iddiası hem güçlü yönünü oluşturur hem de o ideolojiye yöGerek geçmişi ve yapısı gerek bugün ulaştığı etkinlik ve yaygınneltilecek eleştirileri artünr, çeşitlendirir. tdeolojüer aslında statik lık açısından tslama akımlann başka herhangi bir güç tarafından olgulardır ve değişim ya da gelişme karşısında ideolojinin statiklikontrol edilemeyecek hale ulaştığı açıkça görühnektedir. Dünyaya ği, totalliği ölçüsünde artan eleştirilere neden olur. İslami ideoloji yön veren politik dengeler de şu anda tslamcı akımlann güçlenmeye karşı akanlann hesaplaşmayı bu alanda yapmalan gerekir. Bunun sine katkıda bulunmaktadır. Bu gerçeği göz önünden kaçırmamak için ise önce tslami akımlann ciddiye ahnması, daha sonra iyice öğ gerekir. renümesi zorunludur. Türk aydınlan 60 yıü aşkın laik toplum yaTürkiye'nin temel sonınu çoğulculuğa ve demokrasiye yönelmek şamı içinde bu akımı giderek ciddiye almama eğilimi göstennişler olarak tanımlanınca dinsel akımlara örgütlenme ve politik hedefleve "Nasıl olsa bu yönden gelecek tehlikderi önleyecek gttçler görev rine ulaşmak için çabşma özgürlüğü taıumak gerekir. başıoda" rehavetini yaşamışlardır. Şimdi o güvenilen güçlerin düTürkiye'de geleneksel olarak sağcı politik hareketler lslamoiarla şünülen konumda olmadığı ortaya çıkmıştır. İslami akım ise siya ittifak olanağı aramış ve şimdiye kadar da onlann politik destegini sal hedefleri ile en azından ciddiye ahnacak boyutlara ulaşmıştır. elde etmeyi başanmşlardır. Bu bakımdan İslamcı harekete bir siyaBu nedenle aydınlann ve laiklikten yana olan siyasi güçlerin tslamsi parti haline gelmek ve siyasi mücadele yapmak özgürlüğünün taa akımla düşünsel düzeyde de hesaplaşması gerekmektedir. nınması geleneksel sağ ittifaklar içinde çatlamaları, lslama akım henüz bugünden yanna siyasi hedeflerine erişecek ulusçulukümmetçilik tartışmalanm ortaya çıkarabilecektir. Ama güçte gözükmüyor. Ama hızla gelişiyor. Bunu gözden uzak tutmabu sonuç önemli değildir. mak ve Islamcılar ile siyasi tartışmaya girip tslami bir siyasi sisteönemli olan husus, tslama akımlara eski geleneksel kahplarla min işlemesinin olanaksızhğı konusundaki görüşleri içeren tezleri bakmak yerine demokrasiyi, çoğulculuğu ve siyasi özgürlükleri ön gündeme getinnek herhalde gereldidir. plana alacak şekilde soruna yaklaşmaktır. tslama hareketin diğer bir yapısal özelliği, artık kendi aydınlanBIITI nı, yani kurama ve ideologlannı yetiştirmiş ohnasıdır. Daha önce İlhan Koman adlı bir yontucumuz olduğunu, isveç'te yaşadığını, orada öldüğünü gazeteler yazmasa kaç kişi bilirdi ki!... İlhan Koman yurdunasığamamış, değeri bilinmemiş, 1959'da gidip İsveç'e yerleşmişti. Orda hiç durmadan heyketler yapmtş, mesleğini geliştirmiş, kendini isveçlilere onaytatmışn. Bunun sonucunda, 1967 yılında Stockholm Uygulamalı Sanatlar Yüksek Okuluna öğretim göreviisi olmuştu. Bununla da yetinmemiş, 1970'de örebro Belediye Sarayı önüne dikilecek heykel yanşmasında Mimar Çetin Kara ile birtikte birincilik de kazanmıştı. Kazanan anıtın adı "Leonardo" idi. Heykel öylesine beğenilmişti ki, daha sonra Örebro kasabasından, İsveç Hükümetince alınarak Stockholm'deki Yüksek Mimarlık Okulu önüne konmuştu. Yaban ellerde bir yurttaşımızın değeri böyle biliniyordu. Biz ne yapmıştık? Biz İlhan Koman'ın adını değil, başanla, nnı bile duyurmaktan geri kalmıştık. Ne televizyon verdi, ne radyo duyurdu. Oysa İlhan Koman bu yurdun öz çocuğuydu; Edimeliydi. Neden bu yurda sığamadı, neden sığdırmadılar? Soluğu neden kuzey ulkelerınde İsveç'te aldı? Kalıcı, çok gü , zel heykeller diyan gurberte kalmıştır. Bir ülkenin küttür dü ' zeyini mimarisiyle, alanlara, sokakiara, parklara dikilen heykellerj belirler. Hele yöneticilerin kürtür düzeyi heykellere olan , eğilimleri ile ölçülür. Geielim günümüze, Haliç'in bütün çevresi yıkılıyor, açılan alanlara parklar yapılıyor, ağaçlar dikiliyor, çayır çimen ekiliyor. Buralara bir tek heykel dikmek kimsenin aklına gelmiyor. Durmadan park yapılmasının ardında bir gizli amacın yattığını da "erbabı" biliyor. Haliç kıyılannı yıkmak, Boğaz'daki çıkmalan temizlemek, sart yeşil alan haline getirmek yetmez. Bir ülke sadece yeşillikleri ile cennete benzemez. O ülkede sanatçılar cehennemde iseler, korkudan canlarını yurtdışına atıyorsa, yeşillikler cehen > nem olur. CHP ile MSP'nin ortaklaşa hükümet kurduklan dönemde Belediye Başkanı Ahmet İsvan'dı. İsvan, uygar bir başkan olarak kentin elde kalabilir alanlarına heykeller dikmeyi denedi. Ülkemizin ne denli güçlü yontucuları varsa onlann heykellerini diktirdi. Karaköy'de de, Yüksekkaldınm'ın başmda, setin üstünde Gürdal'ın "Güzel Istanbul" adlı yan soyunuk kadın hey ' keli dikilmişti. Hükümet ortağı MSP, bu heykelin ahlaka, geleneklere aykın olduğunu söyleyerek yıkılmasını istedi. Sanat eserine boylesi bir saldırıyı kabul etmeyen belediye direniyordu. Beri yandan da hükümet yıkılma ya da ayakta kalma bu ' nalımı geçiriyordu. İçişlerı Bakanlığı MSP'nin elinde bulunduğundan sonunda bir gün sabaha karşı heykel yerinden bakan < buyruğuyla zorla soküldü. ismet Paşa'nın Taksim'e dikilecek heykelini Demokratlar 1950'de işbaşına geldiklerinde bir kö , şeye atmışlardı. Bu heykelin atılacağını bekleyenler, yanıldılar. Heykel Yıldız Parkı'nda göze batmayan bir yere dikildi. Bir' heykel daha kurtarılmıştı. Heykel düşmanlığı bir kez hortlamıştı ya, sürer giderdi. Tophane alanına dikilen isçi heykelinin çekiç tutan elini bir gece hoyratlar kırmışlardı. Yeniden onanldı, çekiç tutan el yeniden , yapıkjı, şimdi yerinde duruyor. Bir de Halide Edip Adıvar'ın heykeli var. Halide Edip yazarlığı, sanatçıltğı yanında siyasetle de uğraşmıştır. İstanbul'un . işgalinde Sultanahmet Meydanı'nda toplanan kadınlı erkekli . kalabaltğa işgalin kötülükJen'ni anlatmıştır. Tarihimizde bu toplantı çok önemlidir. Sultanahmet Mitingi diye geçer. Bu mrtingin bir anısı olmak üzere Yerebatan'ın üstündeki sahanlığa mermerden bir heykelini diktiler. Heykel, birkaç gün ancak dayandı. Bir sabah görüldü ki, mermer parça parça edilmişti. İl . gililer direndiler, Halide Edip'in tunçtan bir heykelini diktiler. Gözler alıştı, hâlâ yerinde duruyor. Roma ve Bizans'tan kalma bir geleneğe uyulacak olursa istanbul heykellerle donanmış bir kenttir. Arkeoloji müzesinin • önünden gecenler hiçbir ülkede gorülemeyecek kadar heykel bolluğunu gorürler. Dahası var, heykelleri parasal olarak koruyamadığımız için olacak, nerdeyse yerlerde sürünür. Belediye madem heykel yaptıramıyor, hiç olmazsa bu yer i lerde sürünen heykelleri Halkp'te yeni oluşan parklara taşımalı, onlarla yeşillikleri süslemelidir. Beyazrt alanında yerlerde sürünen taşların bızim için belki değeri yok, ama gelen turistler yeşilliklere deo.il taslara bakıvorlar. '• ÇAUŞANLARIN SORULAR1/SORUNLARI YILMAZ ŞtPAL 1 9 8 7 ' n i n göstergeleri 1987 yüı Bütçe Yasası ile aylıklara uygulanan katsayı 66 olarak kesinleşti. Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu ve BağKur'ca bağlanan emekli, dul ve yetim aylıklan 66 katsayıya göre hesaplamp ödenecek. Katsaymın değişmesi aylıklann yanısıra ödenecek prim ve keseneklerle, emekli ikramiyeleri ile kıdem tazminatının tavımnı da etkiledi. Memur ayhklanna uygulanan ve 1986 yılı için 2.200 olarak beürlenen ek gösterge tavammn 1987'de 3.3OO'e yüksehnesi sonucu 1986 yılında toplam 3.600 gösterge üzerinden 223.200 TL. olan kıdem tazminatı tavanı 1987'de 4.700 toplam gösterge uzerinden hesaplanacak ve 310.200 TL. üzerinden ödenecek. Emekli SandığYnın emekli kesenekleri oranlan da 3284 sayıh yasa ile 1987 yıh için iştirakçilerden Voll oranında kesilecek ve kurumlan da ^019 kurum karşılığı ödeyecek. 1987 yıh için SSK emeklileri ise 1.400 tavan gösterge ile 700 taban göstergeye göre düzenlenen yeni gösterge tablosuna göre aylık alacaklar. 1986'da gösterge tavan sayısı 1.140 ve taban sayısı ise 580 olarak uygulanmaktaydı. BağKur ayıklanna uygulanan tavan basamak ise 680'de kaldı. Biz 1987'nin göstergelerine göre ayhklan, primleri, tazminat ve ikramiyeleri gözden geçirelim: 1987 6ÖSTER6ELERİNE fiÖRE 1 M M N L M : EMEKÜ tslamcı hareketin temel özeüikleri tslamcı siyasi hareket, yukanda da değinildiği gibi ciddiye alınması gereken, etkinlik ve büyüklflk olarak belli düzeye ulaşmış bir ideolojidir. Artık bu ideolojinin vazgeçmez yandaşlan vardır ve bu insanlar kendilerinden farklı düşünen insanlarla beraberce yaşayacaklardır. Bu nedenle herkesin birbirim tanıması gerekmektedir. tslama harekete genel olarak bakılmca iki kategori özellikle göze çarpmaktadır. Bunlar yapısal özellikler ve taktik özellikler olarak tanımlanabilmektedir. tslama siyasi akımlann en önde gelen yapısal özelliği, savunduklan ideolojinin bir yaşam biçimi oluştunnasıdır. Yani tslami ideoloji, total bir ideolojidir; insan ve toplum yaşamının her alamnı düzenler. tdeoloji, en genel anlamda insanlara iyikötü ölçeği ver VEFAT Sadrazam Ibrahim Hakkı Paşa'nın kızı Ayşe Remziye ve Kocapamukçu Şükrü Bey ve H a a Behiye Hanım'ın oğlu, Hasan Cemil Çambel'in büyük kızları, gazeteci ve yazar Leyla Çambel, Arkeolog Prof. Dr. Halet Çambel ve Y. Müh. Prof. Dr. Ali Bülent Çambel'in ablalan, Nail Çakırhan'ın baldızı, Marion Çambel'in göriimcesi, merhum Cevat Ezine, eşi Belkıs Ezine ve Orhan Ezine'nin yeğeni, Nazmiş Ezine'nin yengesi, Düzeltme Cumhuriyet Gazetesi'nin 13 Ocak 1987 günlü nüshasımn 10. sayfasında yayımlanan "tslamcı Akımlar Ne ıstiyor?" başlıklı yazı serisinde şirketinüzin yayınlanndan olan (Türkiye Gazetesi), (Türkiye Gazetesi Çocuk Dergisi), İnsan ve Kâinat Bilim ve Teknoloji Dergisi) ve (Made in lurkey fngilizce Ekonomi Gazetesi) hakkındaki iddialann hepsi gerçek dışıdır. Yayınlanmızın hiçbirinin tarikatçıhk, Nakşibendüik, Işıkçıhk gibi akımlarla ilgisi yoktur. Yayınlanmızın hepsi Cumhuriyetimize, rejimimize, Atatürk ilke ve inkılaplanna ve kanunlara tam bir itaat içerisinde yapılmaktadır. Türkiye Gazetesi 17 yıldan beri, Türkiye Çocuk Dergisi 6 yıldan beri, Made in lurkey ingUizce Ekonomi Gazetesi 5 yıldan beri, İnsan ve Kâinat Bilim ve Teknoloji Dergisi 2 yıldan beri yayın hayatına devam etmekte olup, herhangi bir hususta aleyhlerine açümış tek bir dava dahi yoktur. Yayınlanmız hakkındaki tarikatçıhk, Nakşibendüik, Işıkçıhk gibi bütün iddiaJan reddedip kabul etmediğimizi kamuoyuna duyunıruz. Türkiye Gazetesi, Türkiye Çocuk Dergisi, İnsan ve Kâinat Bilim ve Teknoloji Dergisi, Made in Turkey tngilizce Ekonomi Gazetesi imtiyaz sahibi İHLAS Matbaacdık Gazetedlik ve Sağlık Hizmetleri A.Ş. Katsayı LİkmrifMİ 66 4700 310.200 SSK 66 1.400 310.200 BAĞKUR 66 680 PfriM n KSÖBOER: %20 %195%25 H B l I9V8R HCIvI Patalog Prof. Dr. 310.200 TL 116.400 TL. 44380 TL 8.976 TL. 8.976 PERİHAN ÇAMBEL 14.1.1987'de vefat etmiştir. Cenazesi 17.1.1987 Cumartesi günü (bugün) ikindi namazından sonra Karacaahmet Camii'nden kaldınlacak, Karacaahmet Mezarbğı'nda toprağa verüecektir. Nur içinde yatsm. Prta tatan (çahtaı) 34 122 TL. 16.296 TL. 58938 TL. 22 69829.100 TL 93.060 3859445396 %95 310.200 »94 690 TL 30.000 TL 324.690 EMEKLİ AYUKUN: E M U ayhiı araaı EMkHaylıiı bpiauı İ M M emekli %85 92 400 Çambel ve Ezine aileleri KADİR ASLAN KÖSEOĞLU (19631980) Aramızdan aynhşımn 7. yılında seni unutmadık. AİLESİ 78.540 TL 24.00 TL 102 540 %90 44880 40392 TL. 8002 48394 Açıklama Gazetenizin 13 Ocak 1987 tarihli nüshasmda Gencay Şaylan imzasıyla çıkan "tslama Akımlar Ne Istiyor?" başlıkh yazı dizisinde, dergimiz Girişim'le ilgili olarak yanlış bir tespite yer verildiği görülmüştür. Sayuı Şaylan, Girişün için, "eykme dönük, bağnnsız bir grnp tarafından çıkardan dergi" demektedir. Sayın Şaylan'ın bu tespite nerden vardığım bümiyoruz, ama durumum tashih edihnesi gerektiğine inanıyoruz. Dergimiz, Sayın Şaylan'ın yazı dizisinde çerçevelediği anlamda eyleme dönük bir dergi değildir. Girişim, sadece haberyonım ve fıkir dergisidir. Bağımsız bir grup oluşumuz, herhangi bir tarikata bağlı olmamak noktasında doğrudur. Ancak bunun fraksiyon anlamındaki bir bağımsızhk olmadığını belirtmek isteriz. Meselenin tashihi için bu kısa açıklamamızın aynen yayımını rica ederiz. Saygılanmızla. Girişim Dergisi Yayın Yönetmeni Can arkadaşımız İZMİR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN İLAN 972/860 Davacı Maliye Hazinesi vekili Av. Zuhal Dcrya tarafından davalılar Münevver Yeğenoğlu ve arkadaşları aleyhine açmış olduğu tapu iptali davasının mahkememizde yapılan açık dunışması sırasında: Karar gereğince Davalı Münevver Yeğenoğlu'nun bütün aramalara rağmen adresi tespit edilemediğinden davalıya gazete ilanı ile tebhgat yapümasına karar verilmı; olduğundan duruşmanın bırakıldığı 10.2.1987 Salı günü saat 09.00'da mahkemeroizde hazır bulunraadığınız veya bir vekil tarafından temsil edilmediğimz takdirde tahkikat ve yargılamanın yokluğunuzda devam edecegı ve karar venleceği ilanen davetiye yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 4/12/1986 Basın: 10460 KÂMURAN'ı yitirdik. Ruhu şad olsun. Sevgili Ahmet'e sabırlar dileriz. HALEENGİN KARADENİZ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle