17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Kaşlarımı çattım. Sen halka yukardan bakıyorsun, dedim, ayıptır. Nasıl yerse yer, sana ne! Gani Girgin hiç aldırmadı benim sözlerime, şöyle sürdürdü: Acele ve iştahlı bir yiyiş, ama sonuna doğru hemen hepsine tuhaf bir dalgınlık çöküyor. Ben önceieri bunu fazla tıkıştırmaktan sanmıştım, öyle olmadığını anladım. Tevekkül mü diyeyim, ne diyeyim, bir boynu büküklük bu, hani, "Bugün de karnım doydu, şükür!" gibilerden. Evet, azizim, dindarlık bu. Ben çocukken, babamın memuriyeti dolayısiyle Anadolu'da epey dolaşmıştık; hatırlanm, o zaman bizim insanımız yemek yediğini saklamak isterdi sanki. Yemeğine, ekmeğine pek bakmazdı. Çoğun elle yediği için de ağzı burnu çarpılmaz, dirseği yelken gibi açılmazdı. Bizimkiler çatal bıçak kullanah kaç yıl oldu? Yüz yıl olmanııstır daha sanırım. Bunun dindarhkla ne ilişkisi var? Gani Girgin çatahnı bıcağını toplayıp iç cebine koydu, kalan ekmeği de kâğıda sarıp yan cebine. Azizim, halkımızın her davranışında dindarlığın bir başka yüzünü görüyorum. Geçen gün bir lokantada, yanımda oturan adama, "Dünyanın sıcaklığı artıyormuş" dedim mahsus, bir deneyeyim diye düşünerek, "Denizler karalan basacakmış, Afrika'daki vahsi hayvanlar kuzeye göç edeceklermiş, bakın gazete yazıyor..:' Adam uzun bir süre ağzını açmadı, sonra kısık bir sesle, "Allaihın işi" dedi, "biz karışamayız, o ne isterse o olur!' Ben, "Ama" dedim, "bilim adamları Avrupa'da ölçüp biçiyorlarmış ısıyı..!' Adam gülümsedi, "ölçsünler bakalmı" dedi, "ölçmekle neyi değiştirecekler!" Laf açılmış iken sürdürdüm konuşmayı, "Korkmuyor musuh u z ? " diye sordum. " N e korkayım" dedi, "Allah'uı işine kanşmak kula düşmez. ömrümüzü biçen odur. Dünyanın sonu geldi ise geldi demektir. Bütün iş imanımızı sağlam tutmaktadır. Depremleri önleyebiliyor muyuz?" Bir yandan da yemeğini yiyordu, iç geçirerek. "Nükleer bomba da Allah'ın işi değil ya" dedim, bu konudaki ilgisini öğrenebilmek için, "Bakın, Çernobil'de neler oldu?" Adam dönüp beni süzdü, "Siz necisiniz?" diye sordu. "Bilimle uğraşınm" dedim. "tlahi ilimlerle mi?", "Hayır, insan bilimleriyle." Gene bir süre susma. Sonunda, "tlahi bilimlerle uğraşsak, bu belaların hiçbiri gelmez başımıza" dedi. Ben, "Ya dünya savaşı çıkarsa?" diye sordum. Adam, "Allahın bileceği iş" dedi, "Suç işledi isek savaş da çıkar, cezamızı buluruz!' Gani, dostum, dedim, nasıl yemek yiyorlar diye başladın, oradan dünyanın ısınmasına, Çernobil'e, dünya savaşına geçtin. Bunlann arasındaki ilişkiyi kuramadım. Gani Girgin: Nasıl kuramazsın, diye bağırdı. Adam işine gidiyor, yemek yiyor, namazıru kılıyor, başka bir seyle ilgilenmiyor. Insanlanmızın dünyada olan bitenlere karşı hiç oralı olmamalan dindarlıktan kaynaklanmıyor mu? Dinsel duygu ve inanışlan kışkırta kışkırta büyük çoğunluğu böyle pasif duruma soktular. Halkın dünyada olup bitenlerle de, yurt yönetimi ile de ilgilenmemesi kimin işine yarar, düşünür müsün? Sana Osrnanlı dönemini hatırlatmak isterim. Osmanlı döneminde de bilim deyince Tannsal bilimler akla gelirdi. Bunun dışında kalan felsefe ise yasaktı. Osmanlı, Rönesans ile ilgilenmedi, Avrupa'da gelişen bilimle ilgilenmedi, sanayi devrimi ile ilgilenmedi. Her yenilgiden sonra dine daha bir güçle sanlmakta kurtuluş aradı. Şimdi de o duruma geliyoruz, yemeğimizi tevekkülle yiyip, yurtta, dünyada olana bitene boş veriyoruz. Tannyı bu kadar araya kanştırmak, halkta ölümü bekleme duygusundan başka bir şey bırakmaz. Gani Girgin, her zaman yaptığı gibi, elimi sıkmadan cıktı gitti, ama gitmesi ile dönmesi bir oldu. Dün bir dolmuş şoföriı, elimdeki kitaplara bakarak bana ne dedi biliyor musun? "Baba, bu yaşa gelmişsin, hâlâ kitap okumaktan başın ağrımıyor mu?" dedi. Ya... Tevekkül MELİH CEVDET ANDAY Geçen gün eski dostum Gani Girgin ile gazetede buluştuk. Ben burada Gani Girgin'den birkaç kez söz etmiştim. Okurlannı belki bilirler. Biraz terelellidir, ama zeki çocuktur, kendine özgü bir kişiligi vardır; insanlar üzerindeki gözlemlerini gerçekten övülecek bir titizlik ve dikkatle toplar, birleştirir, yorumlar, özgün denebilecek kuramlara varmaya çalışır. Beni arada bir aramasırun nedeni de, bu gözlemlerini ve vardığı sonuçlan ortaya dökmektir. Bunu bildiğim için, karşılaştığımızda lafı ben açmamaya bakanın, başlamayı ona bırakınm ç o ğun. Gene neler buldu bakalım diye düşünerek de merak ederim söyleyeceklerini. Gani Girgin uzun yıllar yurtdışında kaldığı için, halkımızın yaşam biçimi, eski yeni ahşkanİıklan, inanışları, tepkileri ona çok ilginç görünür. Nasıl diyeyim, biraz uzaktan, sanki bir yabancının gözii ile bakar gibidir halka. Hatta bu yüzden ona kızdığım da olur kimi zaman. Bu gelişinde ben kısaca "Merhaba!" deyip sustum. Beklemeye başladım onun konuşmasını. Çok şaşırtıcı bir şey yaptı Gani Girgin bu kez; ceketinin iç cebinden bir çatalla bir bıçak çıkardı, geçti boş masaya oturdu. Sonra yan cebinden kâğıda sanlı dörtte bir ekmek çıkardı. Oysa yemek zamanı degildi. Ne oluyor? dedim. Bizim insanlanmız nasıl yemek yiyorlar, sana onu göstereceğim, dedi. Arkadaşımda oyunculuk yeteneğinin bunca güçlü olduğunu bilmezdim. öyle güzel oynuyordu ki, ben garsonun masaya yemek getirdiğini, tabağı arkadaşımın önüne koyduğunu, hatta tabaktan duman çıktığını rahatlıkla anlayabildim. Gani garsona teşekkür etti, fakat ondan hiçbir yanıt alamadığı için adamın arkasından tuhaf tuhaf baktı, başını salladı, yemeğine döndü. Önce ekmeğin ucundan kocaman bir parçayı ısırarak ağzına tıktı, ekmek sağ yanağını davul gibi şişirdi. Ekmekle başlıyorlar, dedi güçlükle, çünkü dili iyi dönmüyordu. Sonra çatalı sağ eline aldı, ama ucundan değil de, ta dibinden, ağza götürülecek yerinden tuttu, tabağına uzattı, yemeğinden aldı... Işte asıl güçlük bundan sonra başlıyordu. Arkadaşım ta dibinden tuttuğu için çatalı kolay kolay ağzına götüremiyor, hem kolunu dirseğinden bükmek, hem de başını sol yana adamakıllı eğmek zorunda kalıyordu. Ağzı ekmekle dolu olduğu için galiba yemeğin bir parçası masaya döküldü, geri kalanı ise ağzını yaktı. Herhalde sıcak yemekti önündeki. Bu ilk ve basansız denemeden sonra arkadaşun bıcağını kullanmaya karar vermişti artık. Bir süre çatalla bıçak sol elden sağ ele, sağ elden sol ele geçip durdu. Sonunda bıçak sol elde kaldı. Gani Girgin bu kez çatalı yardımcı olarak kullanıp bıçakla yemeğe koyuldu. Her yemek lokmasından sonra ekmek diliminin büyük bir parçası tabaktaki yemek suyuna daldınbp ağıza götürülüyordu. Sonunda arkadasım geğirdi ve gözlerini kısarak başını sağa eğdi, düşüncelere daldı kaldı. Anladım, sürdürme, dedim. Neyi anladın? Bizim halkın nasıl yemek yediğini göstereceğini söylemiştin ya... Ama hangi sımf halktır bu? Hangi sımf lokantalarda gözJemledin bunu? Aşçı dükkanlarında değil, hayır, orta halli insanımızın, memurumuzun, esnafımızın gittiği birtakım temiz lokantalarda günlerce inceledim nasıl yemek yediklerini. PENCERE 12 EYLÜL 1986 Bölünme ve Birieşme Bölünme suzcüğü siyasal hayatımızda birincil araya tırmandı; herkesin ağzında dolaşıyor: Milliyetçiler birleşinl.. Sağ tüm oyların yüzde 60'ını oluşturuyor, sağcılar bölünmese sol ikiidara geçemez. Sol bölünmezse, 1988'de iktidardadır. Müslümanlar bölünmeyin!.. Turkiye'nin yüzde 9O'ı emeğiyte yaşar. Emekçi halk bölünmese sermaye iktidarı kurulamaz. Yine de her kesim bölük pörçüktür ve seçmen tabanı çeşitli siyasal partilerce parsellenmiştir. Bu parsellerin içinde en büyüğünü çoğu Batı toplumunda görüldüğü gibi büyük sermayenin partisi oluşturur. Kimi Avrupa ülkesinde ise sosyal demokratlann siyasal parseli daha kocamandır. Dinsel partiler, radikaller, bilimsel sosyalizmi savunan partiler daha küçük dilimleri paylaşıriar. Parlamentoculuğun "istikmnnı" bu dengeleme yaratır. Çünkü kaprtalist sistemde seçim sandığına ekonomik yapı yansır. O seçimden bu seçime dengelerin altüst olacağını düşünmek saflıktır. Yeryüzünde 30 dolayında sanayi toplumu, çok partili demokrasiyi kapitalizmin artyapısı üzerine kurmustur, ama oralarda fikir özgürlüğü de rejimin temelini oluşturur. Bizde ise Batıdaki anlamıyla ne serbest seçim var, ne demokrasi, ne fikir özgürlüğü... • Durum böyle olunca, Türkiye'de gündemin birinci maddesinde demokrasi bulunmasına şaşılmaz. 1960'larda devrimcilik, zaman zaman gündemin birinci maddesine tırmanmıştı. Karşıdevrim, Amerika'yı arkasına alarak, var olan özgürlükleri de buldozer gibi çiğneyince, siyasal hesaplaşma ve tartışmanın bütün ağırlığı 1980'lerde demokrasi sorununa oturdu. Bu alanda Batı Avrupa'nın demokrasi konusundaki dış etkisi de yabana atılmayacak bir itici güç sayılmalıdır. 1980'ler Türkiyesi'nde gündemin birinci maddesi demokrasi olunca bir soru ortaya çıkıyor: Demokrasiyi kim istiyor, kim istemiyor? Bu soruya kısaca "sol istiyor, sağ istemiyor" diye yanıt verirsek yanlışa düşmeyiz. Batı demokrasileri, burjuva devrimlerinden bu yana geçen iki yüz yıllık süreçte emekçi sınıflannın (daha başka deyişle sol kesimin) büyük savaşımlanyia bugünkü içeriğine kavuşabilmiştir. Sağ güçler, Türkiye'de zaman aşımına uğramış bir "milli irade" edebiyatı yapmaktadır. Halk iradesinin iktidara yansıyabilmesi için serbest seçimlerin fikir özgürlükleri kapsamında gerçekleştirilmesi sarttır. Egemen sınıfların koyduğu hukuksal yasaklar altında yapılan seçimler, ancak ipotekli halk iradesini yansıtabilir. 194€'da uç veren çok partili rejimde kırk yildan beri gelgitler yaşanmıştır. Siyasal çatışmalann sertleştiği, askeri müdahalelerin gündeme girdiği, devrim coşkulannın yaşandığı zaman dilimleri aşılmıştır Bu çalkarrtı ve savaşım sürecinde, emekçi halk kesimindeki bilinçlenme azımsanmayacak düzeylere ulaşmıştır. Toplam solun sandıktaki oy oranı, 1980'lerde yapılan yoklamalara bakılırsa, yüzde 4O'ı aşıyor. Demokrasinin beşiği sayılan Batı ülkelerinde bile bu oy oranı yeterli birikimdir. Ancak bu birikimi Türkiye'deki çok partili rejimi gerçekten demokrasiye dönüştürmek için itici guç olarak kullanabilmek, sol IkJerlerin sorumluluğuna bağiıdır. * En kısa deyişle: Türkiye'de sağı bölmek demokrasiye hizmettir, solu bölmek demokrasiye geçişe köstektir. önümüzdeki seçimler bu yalın mantığın ne ölçüde işledigini gosterecektir. Ara seçimlere solda "birleşelim" diyenlere, "hayır, birleşmeyiz" diyenlerin polemikleriyle giriliyor. Öyle görunüyor ki solun bolünmesini engelleyebilecek tek güç, sol tabanı oluşturan seçmendeki bilinç birikimidir. ARADA BİR Av. TURGUT tNAL Balıkesir Barosu Başkanı Sayuı Başbakanh açık mektıtp Bugün Türkiye'de mevcut olan yasalarm tanıdığı bir hakkı gaspeden Sağhk Bakanhğı 'na muhteüf tarihlerde vermiş olduğum 3 adet düekçeye bir yıl içinde müsbet menfi cevap alamadun. Sizi hükümetin başt diye kabul ederek her üç Yargıç ve &Savcılan Güvenceden Yoksun Yıllardır yazılıp söyienmesine karşın yeni adli yıla gittikçe artan, bir türlü çözülemeyen sorunlarta girdik. Çok önemli olan işte birkaçı: BİN KİŞİLİK ATAMA FUHYASI: Yargıç açığının, Türkrye'deki yargtç ve savcı sayısının üçte birini aşan boyutlarda bulunması, önemli sorun olarak varltgını korumaktadır. Bizce günümuz Turkiyesinde en önemli yargı sorunu, yargıcın ve savcının devletin öbür memurlarından hiç ayırt edilemeyecek ölçüde güvencesiztiğe terk edilmiş olmasıdır. Türkiye'de artık şu cümlenin altmı çift çizgiyfe çizerek suyluyoruz ki, yargıcın ve savcının güvencesi kesinHkle kalmamıştır. Anayasada variığı ıddia otunan "hakim teminatı", getiıilen anayasal kuruluş ile kaJdınlmış, uygutama da bu kaldırmayı noktalamıştir. Bu günlerde bini aşan yargıç ve savcının, çıkanlacak bir karamame ile yerlerinin degiştirildiğini bilmeyen yargıç ve savcı kalmamıştır. Mayis ayından itibaren söytentileri çıkan bir kararname ile Yargıçlar ve Savcılar Yüksek Kurulu'nca adli ve idari yargıdaki yargıç ve savcılann yerlerinin degiştirikjiği ve hatta kimlerin nereye atandığı duyulmuştur. Kurul Başkanı'nın Adalet Bakanı ile bir kısım üyelerinin de Bakanhk Müsteşan ile umum müdürlerinden oluşmuş olması, tüm hazırlığın bakanlık bünyesinde yapılması, bu kurulun sekretaryasının bakarv lıkta sürdürülmesi olayı siyasal bir yapıya sokmuştur denebilir. Kararnameyi hazırtayan organın, siyasal kimlik içinde olması nedeniyte atama ve nakillerin durdurulmasını önlemek veya tayin yerlerinin değiştirilmelerini sağlamak için bini aşkın yargıç ve savcının, can kurtaran simidine sanlır gibi siyasilerin eteklerini tutması ve türlü siyasiden medet umması, yargmın hem gucunu, hem onurunu ve hem de bağımsızltğmı yttirmesîne ve gerçekten saygınltğının da yürekler actsı hate gelmesine neden oimuştur dersek abartma şayılmaz. SİYASİLERE EL AÇMA: İnanıyoruz ki, nakil ve atama furyasından kendisini kurtarmak için yargı ailesinin, irili ufaklı politikacılara el açması ve adeta siyasi güç karşısında kendilerinin muhtaç duruma sokulmalan, bizce rastlantı bir olay değildir. Bu yargmın devlet bünyesi içinde, devleti oluşturan bir kuvvet olarak hazmedilmemesi düşüncesinden kaynaklanan bir tutumdur. Nrtekim eski dönemlerde anayasanın ve demokratik hukuk devletinin ana olgusu ve temeli olan yargı güvencesi, hukukun ustunlüğü bazı çevrelerce bir türlü hazmedüememiş, burada hukukun üstunluğu, hukukçunun ustunlüğü biçiminde görulmüş ve kabul edümiştir. Oysa Türkiye'de hiçbir hukukçu ve hiçbir yargıç hukukçunun üstünluğüne ve yargıcın şahsi güvencesine bir gün gereksinme duymaz, duymamıştır. Hukukçu kesinlikle bilir ki kişisel üstünlüğün, kişisel güvencenin ve imtiyazm kendisine verilmiş olması halinde, mesleği ve yapbğı görevin onuru ve yuceUği kalmayacakür. Yürümeyen yargıya yeni bir kambur: İşte yukandaki inanıs, yargıç güvencesini, hukukun üstünlüğü ilkesini rafa kaldırmaya neden olmuştur. Bugün Türkiye'de bini aşkın yargıç ve savcının yerlerinin değiştirilmesini (dileriz duyulanlar gerçek degildir), yargı güvencesini hiçe alarak yapryorsak, bundan yargı çok zarara uğrayacaktır. önce yıllardan beri eksik kadro ile adeta yürümeyen yargı, bin kişinin yer değiştirmesi nedeniyle, yargıç ve savcılann, tayin yerterinde yeni karşılaşacağı dosyalan çözmeye kalkması ve bunlara uyumu en azından bir yıl atacaktır. Böyfece adeta yürümez, hantal duruma girmiş yargı bir kez daha yürümezfiğe sevkedilecektir. Yılda mifyönlarca dosyanın, bir yeni yıla nakledilmesi ve bu dosyaların bir türlü çözume varmaması, ihtilaflı çıbanlann adeta kangren haline gejmesi yetmiyormuş gibi, bir de burada yargıya zulüm yapılır gibi bin kişilik nakil kararnamesinin eklenmesinin nedenlerini anlamak otası değikjir. YARGIYA KARŞI DUYULAN KUŞKU: Anımsarsanız daha düne kadar söyienen sozierden "Biz suçiulan, terörist/eri, devletin temeHne dinamit sokanlan yakalayıp getiriyoruz, adliyede bunlan salıvehyorlar, bunlar başma buyruk hareket ediyorlar" sozleri yukarıda belirttiğimiz gibi yargıya ödetilen faturadır. Yine yargı yılının açılış törenlerinde, devlet yetkililerinin soylevlerinde "Devfete karşı islenen fiinerde yargıç ve savcılanmızm daha hassas hareket edecekierinden şüphemiz yoktur" denilirken, yukandaki güvenşizlik, bir başka yoldan ortaya konmaktadır. işte bu güvenşizlik ve bakış açıları, bugün, yargıç ve savcıyı da kfasik devlet memurtuğu güvencesinden farksız kılmıştır. Yurdumuzda, yargmın yönetkn karşısında bağımsa ve özgurlüğünü yitirmesl, yargmın devleti oluşturan üç ana guçten bin ve hatta birincisi olarak kabul edilmemesi nedeni ile bugun ne kadar çırpınırsak çırpmalım, cumhuriyetimize tam demokratik cumhuriyet dedlrtmekten uzaktır. Yine de yeni yargı yılının, ulusumuza, yaıgtda görev surduren yargıç, savcı, avukat ve yargı mensubu arkadaşJanmıza mutluluk getirmesini, sorunlartnm çözulmesini dileriz. düekçenin suretini ekleyerek size bir dilekçe ekinde gönderdim. Sizden de cevap alamadım. Bu kere 4 dilekçemin suretini ekleyerek TBMM Bofkanlığtna bir dilekçe ekinde gönderdim. Yine cevap alamadım. Tabii, sükut ikrardan gelir. Sizler de bu deyimlerin yokluğunu kabulleniyorsunuz demektir. Hem de sizin çıkardığtnız dilekçe kanununun mürekkebi OKURLARDAN daha kurumadan kabulleniyorsunuz. Ağzmızdan düşürmediğiniz başka bir konu, insan haklan, demokrasi, hukuk devleti ilkeleri. Size samimiyetle söyleyeyim vallahi bu deyimler kâğıt üzerindedir. Bu gerçekleri görmeniz ve kabullenmeniz için sade vatandaş olmanız lazımdır. Enflasyonun 10 puan üstünde maas ödüyoruz diyorsunuz. Ben bir emekli memur olarak bana verilen maasın üzerine her ay 30 bin lira cebimden ekleyerek size temlik etmeye hazınm. Beni besleyin. Hem de uzmanlanmızm öğütledikleri dengeli ve kalorili beslenme değil, dengesiz ve kalorisiz beslenmeye razıyım. HÎKMET GEYtK EMEKLİ MEMUR StlRT AVOR İNŞAAT GIDA TEKSTİL ve KİMYA SANAYİ ve TİCARET ANONİM ŞİRKEltNDEN TASARRUF SAHİPLERİNE DUYURUDUR. Şırketımızın yıllık faız odemeh. %55 sabıt faızlı, III. Tertıp tahvıllerı A Sersı 15 91986tarırıiPden B Sensı 29 9.1986 tarıhmden itibaren C Sensuse 21.11.1986 tarıhınden itibaren Genborsa Menkul Değerler Tıcaretı A Ş. gışelerınde satışa sunulacaktır Işbu '.ahvıllerın halka arzı Sermaye Pıyasası Kurulu'nun 14.8.1986 tarıh ve 56/A6 sayılı ıznıne dayanmaktadır. Ancak bu ızın, tahvıllenmızın ve ortaklığımızın kurul ya da kamuca tekerfulu anlamına gelmez. 1 Ortaklığın: Avor inşaat Gıda Tekstıl ve Kımya a) Tıcaret Unvanı Sanayi ve Tıcaret A.Ş ) Adana, Mersın yolu üzerı havaalanı b Merkez Adresı karşısı, 338 2 OOO.OOO.OOO.TL c) Ortakhğın, Esas Sermayesı Ödenmış Sermayesı 2.000.000.000.TL Her türlü gıda, dokuma ve gıyım. d) Ortaklığın Faalıyet Konusu kağıt, derı, kosele. kırnya, gubre, cam, seramık. demır. çehk v s ımalı, ıthalı ve ıhracı. Sınırsız. e! Ortakhğın Süresı î) Tarıvıl ıhracından sağlanacak : Üretım ıçın kuracağı tesıslerın lonun kullanılacağı yer yatınm ve fınansmanında kullanılacaktır 2 Izahname 29.8 1986 tarıh ve 1585 no.'lu T Tıcaret Sıcıl Gazetesınde yayınlanmıştır. Izahname şırket merkezı ile Genborsa Menkul Değerler Tıcaretı A.Ş nın merkez ve şubelerınde gorulebıhr. 3 Çıkanlacak tahvıllerm a) Tahvılier 750.000 OOO.TL nomınal değerde III. teıiıp ve 3 sen halinde ıhraç edılecektır. b^ Kupurler ıtıbarıyle dağılımı III.TertipASerisi Kupürier 50000 100000 250000 500000 1000000 III. Tertip B Serisi Kupürier 50000 100000 250000 500000 1000000 III. Tertip C Serisi Kupürier 50000 100000 250000 500000 1000000 Adet Adet 1000 200 200 110 75 1585 Adet 1000 200 200 110 75 1585 Adet 1000 200 200 110 75 Tutar 50.000.000.20.000.000.50.000.000.55.000.00075.000.000.250.000.000.Tutar 50 000.000.20.000.000.50 000 000.55 000.000.75.000 000.250 000 000 Tutar 50 000 000 20.000.000.50.000.000.55.000.000.75 000 000 incekum ALANYA Kulübünüz İncekum'da Şahane bir tatil Geleneksel konukseverliğımız ve dostça hızmet anlayışımız ile Her türlü eğlence ve spor olanağı Club Inoehum Fıyatlara yemek ve ŞARAP dahıldır Yabancı hocalardan wınd surf ve tenıs derslerı harıç olmak üzere sunulan tüm hizmetlçr ücretsizdir. • AEROBİK ÇOCUK KULÜBÜ •BASKETBOL AÇIK BÜFE • VOLEYBOL WINDSURF ' MİNİ FUTBOL SU KAYAĞI •SUTOPU OKÇULUK •HENTBOL YELKEK • MASATENİSİ TENIS •DOKTOR JİMNASTİK • ÖZEL SH0W PR0GRAMURI PR06RAMURI ANİMASYON Boyacı Ahmet Sok. No: 12''307 Çemberlitaşİst. 5112455 Sorun Yaymları Q MERKEZ BÜRO: Soysal Sıtesi İşrıanı Kat 4. No: 404409ANKARA TEL: 31 18 19 31 69 69 Tlx: 46945 tiatr. Fax 314682 Alanya Tel: (3231) 1420 1421 Tlx 56605 irkmtr. CLUB İNCEKUM V. Satıomlinski EĞİTİM ÜZERİNE Harıy K WeUs EMPERYALİZMİN FELSEFEŞİ PRAGMATİZM Dağıtım İstanbul, CEMMAY Ankara, ADAŞ İzmir, DATİÇ Cumhurıyet Kitap Kulubü (160) 250.000.000.1585 c) Satış surelerının başlangıç ve bıtış tarıhlerr 1 III Tertip A Serıs III.Tertıp B Sensı II.Tertıp C Sensı 21 11 1986 Başlangıç tarıh' 15.9.1986 29.9 1986 27.11.1986 19.91986 3 10 1986 Bıtış tarıhı d) Erken paraya çevırme taahhudu yokîur. el Çıkanlacak tarvıller satış suresı ıçırde nomınal değerın %5 noksanı ile satılacaktır f) Tahvıllerm îamamı hamılıre /azılıdır g) Vades' 2 yıldır h) Odemesız donem suresı 2 yıldır ıt Tahvıllerm odeme planı; I) III. Tertip A Serisi Odeme Tarıh 19.9.1987 19.9.1988 II) III. Tertip B Serisi OdeTie Tarıhı 3 10 1987 3 10 1988 III) III. Tertip C Serisi Oueme Tarıhı 27 11 1987 27 11 1988 Faız 137 500 000 .TL 137 500 000 .TL 275 000 000 TL Faız 137 500 000 TL 137 500 000 TL 275.000 000 .TL Anapara 250 000.000 TL 250 000 000 TL Anapara 250 000 000 TL 250.000.000 TL 1985/5MI7 Es. Alacakb Yurdakil Dogulu Vek. Av. Suzan Ayten Yılmaz'a icra masraflan hariç 86.992.00 TL. ödemeye borçlu BESLEN DÜZENLlER'in işbu borcundan dolayı Ninehatun Mah. 4 Cad. 78 adresine çıkanlan tebliğ bila tebliğ iade ediLmiş, zabıtaca adresi tespit edilemediğinden ilanen teblığine karar verilmiştir. tşbu ilan tarihinden itibaren 25 gün içinde ödemeniz, takibin dayanağı senet kambiyo niteliğine haiz değilse 20 gün içinde şikâyet etmeniz, takip dayanağı alundaki ımza size ait değilse yine 20 gün içinde aynca ve açıkça bir dilekçe ile icra daıresine bildirmeniz, aksi takdirde icra takibindeki kambiyo senet altmdaki imzanın sizden sadır olmuş sayüacağı, imzanızı haksız yere inkâr ederseniz 100 liradan 5000 liraya kadar para cezası ile cezalandırüacağınız, borçlu olmadıgınız veya borcun itfa veya imhal edildiği veya aJacagın zamanaşımına uğradığı hakkında itirazınız varsa sebepleri ile birlikte 20 gün içinde tetkik merciinden itiraanızın kabulüne dair karar getirmeniz, aksi takdirde cebri icraya devam olunacagı, itiraz edilmedigi ve borç ödenmediği takdirde tıK.nun 74. maddesi geregince 25 gün içinde mal beyanında bulunmanız, mal beyanında bulunmaz ve hakikate aykın beyanda bulunursanız hapisle cezalandınlacağınız ilanen tebliğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 29.8.1986 Basın: 9810 İLANJPN TEBLÎGAT BAKIRKOY BİRİNCİ İCRA MEMURLUĞUNDAN HUKUKTA TARİHTE PSİKOLOJIDE FĞİTİMDE AHLÂKTA DİN VE DIŞ POLİTİKADA İŞBİTİRİCİLİK FELSEFEŞİ Canımız M. SUAT TUYGAN'IN aramızdan ayrılışında ilgilerini esirgemeyerek acımızı paylaşan tüm dostlanna ve sevenlerine teşekkür ederiz. AFYON C. SAVCILIĞINDAN İLAN Afyon Çavuşbaş Mahallesi nüfusuna kayıtlı olup halen aynı mahalle No: 26'da sucuk imalatçılığı yapar Mustafa ve Münevvere oğlu 1942 D.'lu İSMET DENKER'in 20.2.1985 tarihinde sağlığa zararü sucuk imal edip satmak suçundan dolayı yakalaıunış olup bu nedenle Afyon Sulh Ceza Hâkiınliği'nin 25.12.1985 gün ve 5262768 sayüı kararı ile 3 ay 15 gün Hp., 3 ay 15 gün meslekten men'ine, 7 gün işyerinin kapatılmasına, 5833. TL. ağır para cezası ile tecziyesine karar verümiştir. TCK'nın 402/12 maddeleri geregince ilan olunur. 28.08.1986 Basın: 27276 Kamu ve özel sektör sanayi yöneticileri arasında, uygulamaya dönük, yöneticüik bilgi ve tekniklerini yaymak ve bu amaçla eğitim vermek üzere kurulmuş bulunan Enstitümüzce kısa ve uzun süreli eğitim programlan geliştirme çalışmalan sürdürülmektedir. Bu çalışmalara paralel olarak, kamu ve özel sektör işletmelerinde sanayi sevk ıdaresi ile yönetici eğitimi alanlannda bilgi ve deneyime sahip uzmanlann ve yöneticilerin Türkiye çapında bir envanteri çıkartılacaktır. Konuyla Ugilenenlerin özgeçmişlerini bir raektupla TÜSSİDE P.K. 14 GEBZEK(XAELt adresine iletmeleri arz ve rica olunur. Basın: 27345 TÜRKİYE SANAYİ ŞEVK VE İDARE ENSTİTÜSÜ'NDEN DUYURU SEZGİN ELVİN TUYGAN TEŞEKKÜR Beni sıfır kilometreden yaşama döndüren; Opt. Doç. Dr. DEMİR BUDAK'a Opt. Dr. SELÇUK ÖZARMAĞAN'a Nar. Doç. Dr. KUTAY AKPİR'e Doç. Dr. SEMRA ÇALANGU'ya Doç. Dr. ABDÜLKADİR KAYISPya Dr. YILDI2 ALPTEKİN Dr. ESER ALPTEKİN'e sonsuz teşekkürlerimi sunanm. ve ve Faz Anaoara 3 7 500 000 TL 250 000 000 TL 137.500 000 TL 275.000.000 TL 250.000.000 TL j) Çıkanlacak tahvıllerın faız ve anaparaları Genborsa Menkul Değerler T ıcaretı A.Ş gışelerınde ödenecektır 4. Tahvılierır anapara ve laızlerının vadelennüe odenmesırı Çukurova Hoidıng A Ş muşterek borçiu rruteselsıi kefıl sıfatıyia taahhut etmıştır 1 KADIKÖY 2. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 986/112 vesayet Hatice Paker mevcut akıl rahatsızhğı nedeniyle hacir altına alınarak kendisine Şehit Asım Cad. 108/3 Beşiktaş adresinde ikâmet etmekte bulunan oğlu Yaşar Pakel vasi tayin edümiştir. Keyfiyet ilan olunur. Basın:9954 TURGUT BORALI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle