19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 31 AĞUSTOS 1986 Bertin'den Fethiye'den Her şey bize, lurkıyeye ozgü! İnsanın doğumu, Ölümü, hep bize özgü. Askerlerin ülke yönetimine el koyması, kışlaya dönmesi, siyasetin siyasetten başka her şeye benzemesi. Her şey, 'Türkiye'ye özgü.' YALÇIN DOGAN yasal maskaralık, Alman basımnda "Bu bir haberdir" diye değerlendiriliyor ve bir haftanın özeti yayımlanıyor. Her şey "Türkiye|ye özgfi." Insanın doğumu "Tiirkiye^ye özgü." tnsanın ölumu "Türkiye'ye özgü." Askerlerin ulke yönetimine el koyması "Türkiye'ye özgü." Askerlerin kışlasına dönmesi "Türkiye'ye özgü." Siyasetin siyasetten başka her şeye dönuşmesi "Türkiye'ye özgü." 1.45 boyundaki insanın en iyi basketbolcu olma ihtirası "Türkiye'ye özgü." Seçim yitirmesine rağmen politikada inadını hâlâ sürdurmek '•Türkiye'ye özgü." Skandallara rağmen toplum spotlanmn kendi üzerine çevrilmesi için hâlâ yırtınmak "Türkiye'ye özgü." Arabaların sokakta çarpışması "Türkiye'ye özgü." Denize girerken adalelerini kasarak yurümek "Türkiye'ye özgü." Merdivenden yuvarlanmak "Türkiye'ye özgü." Dalından meyve koparmak "Türkiye'ye özgü." Çiçek koklamak "Türkiye'ye özgü." Italyanlarla mavi yolculuk ttalya'nın iki ünlü sanayici aitesiyle birlikte çıktığımız ve aylar önce tüm hazırlıklan yapılmış bir mavi yolculuk yaptık bu yaz. Bu günler içinde bizi en çok şaşırtan, bizim bile anlamakta güçlük çektiğimiz kimi aksaklıklara, İtalyanların hemen uyum göstermesiydi. Anlayamadıkları tek şey, tarihsel değerlere gösterdiğimiz ilgisizliğin boyutuydu. men heyecanlanndan pek bir şey yitirmeyen îtalyanlann asd şikâyetleri, tekneyle daha bir haşır neşir olunduğu ikinci gün başladı. ö n taraftaki kabinleri seçen Becchi ailesi, kesif tuvalet kokusuna kanşan makine yağı kokusundan gece gözlerini kırpmamıştı. Derhal stratejik bir toplantı yapıldı ve Becchiler'in, bizim bulunduğumuz teknenin arka tarafına taşınmasına karar verildi. Biraz sıkışacaktık, ama bizim tarafta hiç olmazsa sadece tuvalet kokusu vardı. Makinistle birlikte şimdi artık dört kişiye çıkan mürettebatımız yakınmalanmızın sebebini bir türlü anlayamıyordu. Onlar için böyle bir rahatsızlık söz konusu değildi. Ve tuvaletler her gün duş suyuyla şöyle bir çalkalamyor ve sınlsıklam bırakılıyordu. Neticede bu tuvalet sorunu, bir kısım yolculann tuvaletlerini Vim ve alkolle kendUerinin bizzat temizlemesi, geri kalanlann da sabah ıssız calılıklara doğru açılan sandal seferlerine katılmalanyla çözümlendi. Bize gelen broşürlerde 25 beygir gücünde gösterilen ve antik değer taşıdığı anlaşılan "sürat teknesi" besbelli uzun yaşamı boyımca gücünün yansını kaybetmişti. Zaten su kayağı bir yana, bizi zor taşıyan teknenin son yolculuğuna şahi: olduğumuzu sonradan anlayacaktık. Yolculuğun ortalanna doğru bir sabah, dalgalann gücüne dayanamayan eski plastik surat teknemiz, resmen ortadan ikiye aynldı ve kaptanın dehşete kapümış bakışlan önünde Akdeniz'in sulanna gömüldü. O zamana dek sadece îstanbul Şehir Hatlan'nda çalışmış ve açık denize hiç çıkmamış kaptanımız, bundan sonraki iki günunü, kaybımızı teknenin sahibine iletmek için telsiz başında, en yüksek sesiyle İstanbul'u aramak çabasıyla geçirecekti. Ne yitirilen sürat teknesi ne sörf, Italyanları dehşete düşürmüştü. En ıssız koylarda kurulan balıkçı restoranlannda gece yanlanna dek bağırtılan arabesk muziği ve sessiz koylara, tefleri, dümbelekleri ile göbek atarak giren, çıplak göğüslü turist dikizlemeye gelmiş dolmuş tekneleri yadırgamakla beraber, bunlara bizden daha rahat uyum sağladılar. halyan arkadaşlanmızı en çok şaşırtan husus ise Türklerin kültürel miraslanna karşı gösterdiği ilgisizlik oldu. Örneğin doğasma ve tarihine hayran kaldıklan 12. yüzyüdan kalma Bizans kalıntılannın bulunduğu Fethiye Körfezi'ndeki Gemili Adası'nı sadece yabancı turistler geziyor, Türk tekneler ise bir çöp deposu olarak kullanıyorlardı. Mozaikler. mezarlar, zeytinlikler ortasındaki yıkık Bizans kiliseleri arasında yabancılardan başka sadece yaban eşekleri ve birkaç keçi dolaşıyor. Son seriivenimiz, profesyonellikten uzak olmakla birlikte iyi niyetlilikleriyle sempati kazanan mürettebata grubumuzun Fethiye Körfezi'nde bir gece izin vermeye karar vermesiyle başgösterdi. Mürettebat, geceyi karada geçirirken Itaryanlardan biri spagetti ve balık hazırlayacak, kaptan da yemekte misafirimiz olacaktı. Ne var ki tam spagettiler haşlanırken karanlığın çökmesiyle aramızda gercek bir panik havası esmeye başladı. Çoktan karaya çıkan mürettebat teknenin ışık sistemini açan ana düğmeyi çevirmeyi unutmuş, bizi, ay ışığı ve karanlıkta, koya en son giren teknelerden birinin üzerimize bindirmesi tehlikesiyle baş başa bırakmıştı. Kaptan da ışığın ana düğmesinin neıede olduğunu bilmiyordu. Karanlıkta mürettebatın dönüşünü beklemekten başka seçeneğimiz yoktu. Bu şartlar altında tekneden aynlmakta pek güçlük çekmeyen arkadaşlanmız, Dalaman Havaalanı'nda üzerimize çoken sivrisinek bulutuna da pek kulak asmadılar. İtalyanlardan biri, elinde sivrisinekleri kovmakta çok etkili spreyle tüm yolcuların ilgi merkezi haline gelmişken, bilet, bagaj işlemleri aşamasında tüm neşemiz kursağımızda kalacaktı. Aktarmalarda bir aksilik olması n diye Milano'dan özellikle THY ile uçan ve biletleri uç kere okeylenen Becchi ailesine, yolcu listesinde isimleri bulunmadığı söyleniyordu. En yakın otelden 70 km. uzaklıkta olan Dalaman'da gece yansı kalmak tehlikesiyle karşılaşan Becchiler'in sakin olabilmek için gercek bir gayret sarfettiği dikkat çekiyordu. THY görevlisi Süteyman Yıldız, "Ben bu uçaga sizi koyan m . ama bekleyin" dıyor ve bir saat boyunca yolcuların biniş kartlarını vermiyordu. Nihayet "Böyle kaç biet geçti? Neden bu yolculann bfletlerini vermiyors u n ? " diyen bir başka THY gorevlisinin müdahalesiyle bir lütufa kavuşurcasına Süleyman Yıldız'dan biniş kartlarını alan ve uçağa son binen yolcular olan Becchiler, hayretle hâlâ beş yerin boş olduğunu da keşfediyorlardı. Bir anda güney sahillerimizin tum cazibesi gözlerinin önünden silinmişti. İ BERLİN Atom santralından Almanya vazgeçerken, Türkiye Atom Santralı'na adım atmak için çırpınıyor. li uygar bulduklannı anlatıyorDevlete ait büyuk işletmelerin NtLGÜN CERRAHOGLU lardı. Ancak soğuk bir içkiyle özelleştirilmesine Almanya son FETHİYE halya'nın en verme planlannı hazırlarken, koyulaşan sohbet, az sonra sabüyük telekomünikasyon sanaTürkiye devlet işletmelerinin hil güvenliği düdükleriyle kesilyiinin genel müdürlerinden biri özelleştirilmesini "cağımızın son di. Yanımıza yanaşan sahil güolan Mario Bacchi ile Olivetti kadı" olarak gündeme getiriyor. venlik otoriteleri, ihbarlı kalktıgrubunun başkanlarından Roğımızı, teknemizde mürettebat Haftalık çalışma süresınin 35 mano Gabriete ve aileleri, spaarasında gösterilen makinistin saate indirilmesi için Almanya getti paketlerini ve espresso kaholmadığını söylüyorlardı. Makiyoğun çaba harcarken, "Çalışma ve makinelerini mavi yolculuk saati neden kısahr?" sorusu nist bulunmadan, şuradan şurateknesine yüklediklerinde pek Türkiye'de henuz kimseyi ilgilenya gidemezdik. Türk yasalan, heyecanlıydılar. Milano'nungri, dirmiyor. turist, tatil, gün başına ödenen yağmurlu, stresli iş günleri geriyüksek tekne ücretleri falan dinGeçirdiği faşizm deneyi sonude kalmış, daha ilkbahar aylacu Almanya, "Hitler'in daha yalemiyor, makinistsiz denize açılrında organize edilen mavi yolkından tanınması" yolunda akıl maya izin vermiyordu. Bürokraculuk serüveni nihayet başiamışalmaz bir yayın fırtınasına tututı. Kiraladığımız seyahat acente siye yenik düşüp Marmaris'e gelurken, Türkiye'de "siyasal risin geriye dönmekten ve ağussinin "en iyi teknelerindeo biri" yasaklar" kavramı, sadece belli olan 23 metrelik tekne, Marma tosun öğlen sıcağı altında bir politikacılann fıilen siyaset yaparis'ten Akdeniz'in berrak sulan makinist aramaktan başka çare mamaları biçiminde algılanıyor. na açılırken ltalyanlar, lstan yoktu. Almanlar "Yaşadığımız cagda bul'un yeni Atatürk HavalimaBütün bir günü kaybetmenin biz artık gelecek kuşaklar için nı ve iç hatlar terminalini ne den verdiği moral bozukluğuna rağMavi yolcutar, vazgeçilmeı durak olan ölüdeniz 'de. hataya izin vermeroe sorumluluğu taşıyan bir aşamadayız" duşüncesındeyken, Turkıye'de ihmal sonucu 18 kişi zehirlenerek yaşamını yitiriyor. Değil geleceğin, bugunun sorumhıluğunu Türkiye henüz omuzlannda taşımıyor. Atom silahlarını sökmek için "Efendim, biz yaşca Sayın Reagan'dan bile Bizim Azmi, tngiltere'den Ankara'ya Okuma yazmayı askerde öğrenmiş bir mekendi güvenliği doğrultusunda mur eliyle doldurulmuş. Azmi'nin ABD vi küçük bir cumhuriyetiz. Yeni örgütleniyoruz. Almanya dünyayı ilgilendirecek geçerken muhabbet ve sevgisini zesi süresiz. Bendenizinki 5 yıllık. Pasaportlanraızın biçim ve boylannın farkkararlara yönelirken, "Acaba bu göstermek için, Buffalo'ya uğradı. silahlan birim ülkemize daha Komiser Colombo'ya ya da Gorevimiz lı olması bu arayışın ve örgütienmenin bir soRAGIP DURAN Üstelik kimsenin gelmediği buraya, nucu. Eski olanın boyutlannın uygar ölçüfazla yerleştirme önerisi gelirse, Tehlike'deki cerbezeli polislere benzemeyen ganormal New YorkBoston yolundan LONDRA Museviydi ve sakallı. Külodu san lekeliydi. ne yapmak gerekir" sorusu rip yuzlü, besilı bir polis memuru, pasaport lere uymadıgı kanaatine varan yetkililer, yeSağ bacağını bir gün Güney Lübnan'da Burjelşimal'de buladeğil, Kanada üzerinden uğradı. nilerini çıkarttılar. Üzerindeki yazılann karTürkiye'de kimsenin kafasını lan çevirmeye başladı. înceleme faslı bittikcaklardı. Cesedi Kınl Denizi yurüyerek geçti. Mezan oralaryormuyor. gacık burgacıklığıysa okuma yazmayı yeni ten sonra tane tane şöyle dedi: da bir yerde, şirin bir ada. AHMET TAN öğrenmekte olmamız nedeniyledir. Ancak Kendi ülkesinde yaşayan ya"Madem ikiniz de gazeteciyim diyorsunuz, küçük pasaportta gorduğunuz gibi bu du68 mayısında, kentlerin en şuhu Paris'te, kaldınm taşlanbancılara karşı izlenecek politiBUFFALOAnkara Büromuzdan, idari aynı gazetede çalışıyorum diyorsunuz, aynı nın altında plajı aramıştı. "We shall overcome" ise hep durum, ya^ş yavaş ortadan kalkıyor. Becerikka Almanya'da harıl harıl tartı işlerle görevli arkadaşımız Azmi Özgür Bufmillettenim diyorsunuz, pasaportlannız ni siz parmaklanmızı daktilolara bırakıyoruz. daklannda. şıhrken, Türkiye "Kimlere, hanfalo'ya geldi. Buffalo, dünyada en son geliye ayn!" Polis, garip yuzunu daha da ga ABD buyukelçiliğinin ikimize verdiği vizeAllah'a inanıyordu ama bu inanç karşılıksız kaldı. Kadıngi topraklan, nasıl satanz" plan necek yerlerden. Amerikalı gumrükçüler de ripleştirerek de\ram etti: lar sevdi. Kadmlar onu sevmedi. Şiirler yazdı. Kimse beğenlannı yasal ilkelere bağlamaya nin farkh olmasına gelince, bunu şu anda sizbunu bildiklerinden, Azmi'nin Buffalo'ya medi. Sadece, uzerinde büyük binalarla önemli şahsiyetlerin çalışıyor. "Hadi pasaportlannız farklı diyelim, vi den ögrendik. Bu konuda bir fikir vurutmek, gelmesine önce akılları pek ermedi. portreleri bulunan bir sürü numara yazılı kâğıtlar karşılığınsizin içişlerinize karışmak olur. Dışişleri buzeleriniz, ABD vizeleriniz de farklı." Herhangi bir politik karar, AlUstelik Azmi, Buffalo'ya "nonnal" yoldan da yatağını zenginleştirebildi. Ama hep iyimser kadercilik treni manya'da haftalarca, aylarca en da gelmemişti. Okyanus ötesi havayolu Bunun da farkında değildik. Iner inmez rokrasiniz böyle uygun görmüş." peşinde, ince ayrıntılanyla her çevrede bağlantısı olan New YorkBoston gibi ABD Azmi'ye " H a d i gel, vizelerimizi bir Azmi, bu arada basın kartını polise gösSefaraddi, Varşova'da hain olduğunu söylediler. Fas'ta düştartışıhp benimsenir ya da geri kentlerinden değil de Kanada üzerinden, kı>aslayalım" demek aklıma gelmemişti. termeye çalışıyor. Ayağına basıyorum, çünmanca davrandılar. Londra'da sinagogdan kovuldu. îsrail bayçevrilirken, Türkiye'de bir gece ABD'nin Niagara kapısından giriyordu. kü durum daha da karışacak. Onun da, bePolis, sorusunu şoyle surdürdü: rağını Trafalgar Alanı'nda Amiral Nelson'un 50 metre yilkyansı operasyonu Ue gerçekleşen ABD'nin Buffalo'su ile Kanada'nın Toron"Başka kapı bulamadınız da ABD'ye gi nim de ve Turkiye'deki yüzlerce gazetecinin seklikteki heykelinin yanında yaktı. Bagınyordu: "Yaşasın Fikarar "muhalefele gol atmak" basın kartının da geçerlilik suresi, geçen yıl to'su arası 1.5 saat. Azmi'yi arabayla gidip recek, hele de gecenin bu saatinde, burayı mı listin." böbürlenmesini getiriyor. sona ermiş. Yetkililerimiz, kartları değiştirToronto havaalanında karşıladım. Azmi, inseçtiniz?" önceleri Vietnam'ı desteklemişti, sonra da Pol Pot'u. Şim50 milyonluk koskoca bir ul giltere'de bir kurstan geliyordu, yurtdışına Bir sürü farkhlığın hesabı yanında bir de mek yerine çok zeki ve pratik bir uygulamaydilerde "Sadece kendimi destekliyonım." Havas olmaktı amakenin bir cenazenin peşinde tam la, Resmi Gazete'de yayımladıkları bir ilançıkmışken bir de ABD'ye uğramak, muhabsaat farklıhğının hesabını nasıl verecegiz, diye cı, avam bile olamadı. tntiharsa hep fuzuli bir aydın züppelibir hafta koşması Almanya'da la, basın kartlarının geçerlüiğini uzatmışlar. bet ve sevgisini göstermek istemişti. düşünürken polis, son sorusunu sordu: ği... başlıbaşına "haber" olurken, Toronto havaalanında bavullannı yerleş"Biriniz. eşim ABD'de diyorsunuz, öteki Ama gel de bunu Niagara'nın kıyısında, bir Cummings'den, Whiteman'dan, Aragon'dan dizeler yazdı trafik kazalannda günde 1520 n geceyarısı ABD polisine anlat. tirip arabaya binince derin bir "oh çekti. Bu nizin eşi nerede?" belleğine. Hep orada kaldı o dizeler. Arabal'ın romanlannda kişinin yaşamını yitirmesi Tür• Polis, en can alıcı soruyu yöneltiyor: "Pe"oh", "adam gibi trafiğe" kavuştuğu içindi. Bu sorulara yanıt vermek için önce devleNirvana. 60 yıl sonra Dada babaya gitti. "Merhaba" dedi. kiye'de kimseye garip gelmiyor. ki ABD'ye niye geldiniz?" Toronto ile Buffalo arasında Niagara şetimizin, sonra kendi hayatımızın hikâyesini "Nerede senin beşinci memen?" yanıtını aldı. Ağladı ve orta Celal Bayar'ın ölümü Alman balalesi ve kasabası var. Kasabanın yansı anlatmak gerekiyordu. Ancak o sırada bir Ne diyeceksiniz? parmağını yatağanla kesip kulağına tıkadı. sınında "haber" olarak geçip gitABD'lilerin, yansı Kanadalıların. ABD'lilebaşka polis yanımıza geldi. Onun soruları Niagara'dan giriş yaptığımızı anımsayıp Çaresizliğe sığınırken ilk gençlik çevresini aradı. O dönetikten sonra, cenazenin toprağa rin smmru duvar veya tel örgü değil, Niagauzerine ise Turkiye'nin "küreyi arz" üzerinmerhum Münir Nurettin'in Kalamış'a geliş min pejmürde meyhanelerinin yıkıldığını görünce, babasının verilişi ile ilgili bir hafta süren sira nehri çiziyor. Nehrin üzerindeki köprüden deki yerini tarif etmek elzem oluyordu. Be gerekçesini zikrediyoruz: subay şapkasını lime lime etti. Altı köşeli yıldızın bir köşesigeçip ABD'ye gidiliyor ya da çıkılıyor. sili polis, gelen arkadaşına, "Türk gazeteci"Buraya niye mi geldik. Bir tatlı huzur alni yedi. Kanıyla boyadı. ABD'liler, Kanadalılar, birbirlerine kimleri imiş" diye bizi tanıttı. Yeni gelen, gayet maya..." Hiç bıyık bırakmadı. Ren hususi eşkali siyah gözlükler, a a h lik göstererek gidip geliyorlar, arabadan insevecen, güleç biçımde: "Peki, keyfini çıkarün buralann" diyor poDoğu yemeklerini sevdi. Içkilerin envaı çeşidini tattı. Kübalı me falan yok. Köprü geçiş kulübelerini an"Ne haberler, savaş nasıl gidiyor? Afgalisimiz. "Dünyada Niagara şelalesi gibi başsevgilisini Miami'de morfinman olarak bulduğu gün cennete dıran gürnruk kapısında ABD polisi, renknislan ne olacak?" dedi. ka şelale yoktur." geçici abonman kartı aldı. lerimize bakıp elimizdeki pasaporta el biie Belli ki bizim memleketin adresini, kimliAzmi, "Biliyoruz" diyecek oluyor, engel Kimliksizliği kimlik, dinsizüği din edindi. Kendinden memsürmeye gerek görmeden, parmağıyla "Çeğini kanştırmıştı. Ancak yanlışını çıkanırsak oluyorum. nun muydu? Değiştirdi kendini. Dünyadan kesinkes memnun kin kenara" işareti yaptı. o da bize terslik çıkartır diye, "Iyilik saglık, Çunkü "Nereden biliyorsunuz" diye sordeğildi. Değiştiremedi dünyayı. Azmi'nin Ankara'dan buyükelçilikten alınne olsun" türünden yuvarlak birkaç laf sısa, işler karışacak. Bizim ortaokulda buraImhaşinas oldu: "Önce tufan sonra ben." AHMED ARPAD ma vizesi var. Pasaportu ise Yeni Dünya'ya raladık. Ancak besili polis, arkadaşının zevları öğrendiğimizi, bekçilerimizin bile NiaMuseviydi. Sakalh. Külodu san lekeliydi. Sağ bacağını bir zekliğinden canı sıkılmış olacak ki, "Bizi yalgara'nın debisinden, Amazon'un kıvrımlannSTUTTCART Adına, uygun. Elektronik daktiloyla yazılmış, yeni, gün Güney Lübnan'da Burjelşimal'de bulacaklardı. Cesedi Kınız bırak" makammda bir bakış attı ve Afdan haberli olduklannı anlatmak gerekecek. Mehmet diyelim. Anavatan öz fıyakalı küçük pasaportlardan. Elinde ise Bazıl Denizi yurüyerek geçti. Mezan oralarda bir yerde, şirin bir ganistan'ın halini merak eden polisi yanınO zaman bizim ABD'li polis, Turkiye'nin adlemini hafta sonlannda tren is sın Yayın Genel Mudürlüğü'nün verdiği Inada. dan uzaklaştırdı. Sonılan yanıtlamaya başresini bilmemesinin ayıbını yuzüne vurduğutasyonunda, Türk dükkânlann gilizce alt yazılı san basın kartı var. Bir gün Humeyni, bir gün Saddam bombalıyor şimdi adaladık. Benim pasaportum eski tip pasaport. muzu sanacak. da, kapalı pazar Markthalle'de, gezinti caddesinde, parklarda ve kahvelerde gideriyor. Oralarda rastlayıp hoşbeş ettiği kişiler gibi o da Stuttgart'ta yalnız. Eşi ve çocuklan Türkiye'de. Yıllardır. Nasıl değerlendireceğini bilemediği saatleri çok. Canı hep sıkkın. Tren istasyonundan aldığı Türk gazetesi Almanya'dan haberler ve video reklamıyla dolu. \enedik'in tamamı "maili On dakikada bütün gazeteyi inhidam" durumunda. kaya. Cumhuriyet Bürosu'nda İzmir, Turkiye'nin 'başka' bir şehri. Ya da okuyor. Sonra? Sonra yine do9'uncu Senfoni yayını yaptırttıKomünist parti bile 'başka' bir Turkiye'nin şehri. Frenk, Akdenizli, ğı ve tuvaletlere duş koydurttulaşıyor. Arada sırada ucuz Türk Venedik'te tarihe filmleri gösteren sinemaya gittiestetik, yumuşak ve hoşgörülü. Aşk ve nefret ğu için estetik. gömülmüş. Kanallardan ği de oluyor. "Eşi, çolugu çocuİzmir yumuşak. Çoğunluğunu ilişkisinin sürdüğü şehirler yoğun yaşanırlar ve birine bakan tuğla cepheli, gu burada olanUnn dunımu İzmir'den olmayan insanların kızıl bir binaya yerleşmiş. sancüıdırlar. İzmir'de aşk olabilirse de nefret benden çok daha iyi" diye düCamlarında sardunyalar, yok. Nefret olmayan şehirler, huzurludurlar ve oluşturduğu bir şehirde onları şünüyor Mehmet. özümleyebildiği, çelişkileri esyanında tütüncü var. Mehmet yamhyor. Tek başıİzmir, bir parantez şehirdir. nekleştirebildiği, Mardinlilere na yaşayan, fabrikadan çıkınca midye sattırabildiği, Gültepe'de kahvede oturuyor, sokakta do MEHMET AKİF kere Frenk. Benim gibi, asgarı zeytinyağlı yemekler yedirebildiği HADİ ULUENGİN laşıyor. Ailesi yanında olan ise küçük burjuva konforlardan feiçin yumuşak. İnsanlar, tanımaVENEDİK San Polo Meyevine gidip videoyu açıyor, Türk ragat edemeyenleri tatmın edeİZMİR İzmir'e once deniz dıkları insanlara ikinci çoğul şadanı'ndan San Marco Akademifdmleri seyrediyor. Almanya'da cek kadar Frenk. Yani, sular kevurmuş. Bir de imbat vurmuş. hıslı zamirlerle hitap ettiği için Türk ailelerinin % 5'inin evinde si'ne giden labirentimsi yolda silmediği, elektrikler sonmediği, Sonra, gecelere aydınlıklar, sıyumuşak. Nezaket, bir küfür ilerlerken taşların üzerine çizilvideo yok. Batı Berlin'de özel kaldırımlar duzenli olduğu, yacaklara serinlikler, bahçelere maolarak algılanmadığı için yumukanaldan yayın yapmaya başla miş bir çocuk oyunuyla karşılayalar yeşil ışıkta geçtiği, bulvarnolyalar, pasaporta tayfalar, nhşak. şıyorsunuz.: "Bir, iki, üç... otuz CO.\DOLCU!\UN KEYFİ Venediktn alameti farikası gondol yan Türk Televizyonu TD1, valar geometrik çizildiği, geceleri tımlara genç kızlar, caddelere Sonra, İzmir, hoşgörülü. DeArriva." Evet vardınız. Sek sek ve ona, herhangi bir gondolcudan farklı hukmetmenin keyfini yatandaşlanmız arasında büyük ilkaranlıklar basmadığı için palmiyeler falan vurmuş. Bir de, ğişik siyasi eğilimlerden insanlar şayan gondolcu. gi çekti. Ne yayımlanırsa yayım olmalı. Taşla yapının, yapıyla yaFrenk. Frenkler kalmasa da insanlara nezaketler ve hoşgorükol kola dolaşabildiği, ekalliyetlansm, her akşam Berlinli 110 şamın, yaşamla estetiğin muhteFrenk. ler vurmuş. İzmir'e güzellikler ve rinde taşların arası ndan fışkıran onune koydukları sandalyelerinler ekseriyetlerle kaynaşabildiği, şem buluşma noktasına vardınız. bin Türk ne yapacağını bilmeden yumuşaklıklar vurmuş. otlan görduğumuzde böylesi bir de demlenen ihtiyarlar ile gonSonra Akdenizli. Kahveler sotaksi şoförleri paytonlara yol verVenedik'i tanımak isteyenler televizyon karşısında oturuyor, başyapıtın tek eksiğini anlıyorsudolcular kentin gercek sahiplekaklara taştığı, gunduzler kahvediği için hoşgörülü. Betonlar palİzmir'e indim. Tanımadığım ve Türkiye özlemi içinde, yazılan ve önce sokaklannı görmek zorunnuz. Venedik'te ne bir ot, ne de ri... Yine de Venedik Belediyesi lerde başlayıp geceler kahveleryalnız kitaplardan bildiğim sımiyelere, söğütlere, akasyalara, dalar. Dar bir geçit, sonra karşıbir ağaç var. Bunu çok iyi bilen yayımlanan her şeyi kabullenikirliliğin onüne geçmek için "Ve caklardan vardı. Eğer lskenderide bittigi, günduz ve gece kahveçamlara hayat hakkı tanıdığı için smıza çıkan bir kanal, onu aşaestetik beğenisi kusursuz Veneyorlar. İyi, kötu. nedik Sizindir" afişlerini yapışlerinde pekçok kadınlar olduğu ye'de kâbil değilse, "İskenderiye hoşgörülü. dikliler, balkonlanndan, pencetırmanın gereğinı duyuyor. Anavatanından uzakta, işi ile cak şirin bir köpru, sonrasında ve geceler gundüzlere doğru bitdörtlemesini" Izmir'de okumak Aşk ve nefret ilişkisinin hükanallar, daracık sokaklar, tamarelerinden meydanlara ortancaevi arasında gidip gelen bu intiği için Akdenizli. Hayatın ritVenedik'te gondolcular iki :ur gerektiğini kavradım ve "Justikum sürdüğü şehirler yoğun yamı bin yılı aşan bir tarihi içinde lar, begonyalar, sardunyalar sanlann boş zamanı çok. Hele mini imbat belirlediği için Akdegiysi giyerler. Gençler mavi veya ne"siz geldiğime hayıflandım. şanırlar ve sancüıdırlar. İzmiruzatmışlar. işsiz kalmış onbinlerin daha da banndınrlar. Venedik'te olsam nizli. Üstelik, şehir, Turkiye'nin kırmızı, enine çizgili dar tişörtİzmir, bende haya! meyal varde aşk olabilirse de, nefret yok. da Istanbul'u düşunmeden edeçok. Hemşerüeriyle, eşleri dostdiğer liman şehirlerinden farklı Bir müzedeymişçesine yaşar ler. Vucutlarının albenisini gös dı. Vapurun uskur suyunda giNefret olmayan şehirler huzurlumiyorum. Tepebaşı'nın tarihi yalanyla ve de Almanlarla ilişkileri olarak, gerçekten denize, Karainsanlar birlikte. Turistlerin artermek için. Yaşlılar ise beyaz ve den yunus balığında, sisli bir durlar. Huzurlu şehirler ise sanpılan, pansiyon ya da sergi saloyeterli de|il. Yabancı işçilerden burun'un otesindeki denize, dından "Sinyorita sinyorita, belbol, bahriyeli kesimi gömlekler. ufukta, bir paraşüt kulesinde cısız mekânlardırlar. tnsanlar, nu olarak kurtarılamaz mı diye... en çok içine kapanmışları Türkufukta görünmeyen denize döla bella sinyorita" diye bağıran Ruzgârda bu gömlekler hava ıle mavi troleybuste, levanten iki uç yoğun yaşamaktan yorulabilirler ler. Boş zamanlannda kültür ça Ama tstanbul'dan bakarsak, Venük olduğu için Akdenizli. bıçkın gençler, her yaklaşana dolunca yaşlılar yaşhlıklarına kitapta vardı.. izmir, bende, uzak ve sancısız mekânların cazibesinedik'in tamamı "maili hşmalarıyla ilgilenenler hemen ulaşılmaz hızla binlerce sözcüğü karşı çıkarcasına ne denli hızlı olbir çocukluktan vardı. r e kapılabilirler. tmbatı dinleyeSonra, lzmir estetik. Yeni ininhidam" durumunda. Komühemen yok gibi. Yabana bir ülbir anda yağdıran satıcılar, işleduklannı gosteriyorlarmış. İzmir, Kordon'da berraklaştı. bilirler, Karaburun otesindeki şa edilmiş binalar bile mimari nist Partisi bile Venedik'te tarikede kendi kültürüne inançla rine ciddı giysiler içinde giden, Venedik'e turıstlerin ne denli Çipurada yeni taam oldu ve ben denizi gözleyebîlirler ve istiflenuyum arzettigi için, erkekler ve he gömulmuş. Kanallardan biribağlanarak ayakta kalmak, onu meydanlarda kravatlarıyla gezen sahip olduklannı anlatmak için Izmir'i Alsancak'ta yakaladım. miş tütün kokusundan sarhoş kadınlar güzel giyinmeye özen ne bakan tuğla cepheli kızıl bir yaşadığı ülke insanlanna tanıtamemurlar, Venedik'e bir numabugunlerde kentte yaygın olan Geniz yakan istiflenmiş tutun olabilirler. İnsanlar, İzmir'den, gösterdiği için, erkekler ve kadınbinaya yerleşmiş. Camlarında rak kendini kabullendirmek gerra kuçük geliyorlar. Hele hele yebir bilmeceyi soralım. "Bir turistkokusunda yakaladım. Yakalayalnız guzellikleri ve yumuşaklar el ele dolaştığı, genç kızlar ve sardunyalar, yanında tutüncu çekte ne kadar güzel bir şey. Fani türedi Venedik punkçuları le kaplumbağa arasında ne fark dım ve bırakmadım. lıkları görebilirler ve bundan genç delikanlılar alenen öpüştüvar. kat olmuyor. Yabandaki insanıkente hiç ama hiç uymuyorlar. vardır?" Yanıt: Yoktur. Çunku sonsuz bahtiyar nlabilirier. ln İzmir, Türkiye'de bir parantez ğü ve alenen el ele dolaşmak ve mıza hiç kimse sahip çıkmıyor ikisi de evlerini sırtlannda taÜstü kapaklı minik sarnıçlı, Turistlerin ulaşamadığı darasaı\laı, paı a nte7 şehirleri cok seşehir gibi. Frenk, Akdenizli, esalenen öpuşmek suç teşkil etmeki! Onun oy hakkı da yok. şırlar. çeşmeli anıtlı meydanlardan bicık yollarda kanala bakan kapı vebilirler. tetik, yumuşak ve hoşgörülü. Bir diği için estetik. Hikmet Çetin Buffalo'dan Londra'dan Ahnışem kurs, görmüşem edyuheyşın Umutsuzluk mareşali Stuttşart'tan Ktiltürel yalnızlık Venedik'ten Turist ve kaplumbağa Izmir'den Parantez şehir
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle