25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
.CUMHURİYET/12 HABERLERİN DEVAMI GERÇEKLEŞMEYEN BULUŞMANIN PERDE ARKASI 3 AĞUSTOS 1986 UĞURMLMCU (Baştarafı 1. Sayfada) GOZLEM Bizde, siyasal partiler ile işçi sendikalarının örgütsel bir bütuniük içinde çalışmalan yasaktır. Bu yüzden, sosyal demokrat partiler, işçi sendikalannca desteklenemezler. Bu konudaki yasaklar, gerçi, işveren sendikaları ile sağ partiler arastnda kurulacak Hişkileri de yasaMamaktadır ama 'Tıiti durum" değişik sonuçlar vermektedir. işveren, tek başına guçlü bir insandır. İşçi ise ancak sendikası aracılığı ile guç kazanır. Bir işveren, isterse, diledtği partiye mali destek sağlar.. Bu desteğin, Siyasi Partiler Yasası ile yıllık 1 milyon lira ile sınırlandınlmasına bakmayın siz; işadamı bu yasaklan aşmasını bilir. Nasıl bilir örneğin? Yasadaki yasak, partilere "makbuz karşdığı" yapılacak yardım ile ilgilidir. Bir işadamı, diyelim ki, bir milletvekili adayına seçimlerde harcanmak üzere elden 5 milyon lira para verdi. Kim kanrtlayacak bunu? Kimse! Şundan benim hiç şüphem yok: Bazı rtokJingler, bazı sağ partilere yasadaki sının aşan ölçüde yardımda bulunuyortar. Haydi gelin şu ömeği somutlaştıralım: Biliyorsunuz, Korkut öza/, son beş yıl içinde "dolar milyoneri" olmuştur. Sayın Korkut özal, bu seçimlerde ağabeyi Turgut özaTa ara seçimlerde kullanılmak üzere, sözgelişi, 250 mityon lira verse, Cumhuriyet Başsavctsı'nın bundan haberi OUK mu? Ya da ENKA HoJding'in büyük patronu Şank Tara, bu ara seçimlerde, adayiara "ekten" para yardtmı yapsa kim duyar bu yardımı? Kaldı ki, ANAP'ın istanbul il Başkanı, Korkut özal'ın iş ortağı Eymen Topoaş'dır; İzmir Ü Başkanı İZDAŞ Holding : in sahibidir; ANAP İl Başkanı, Ankara Orman Çiftliği'ndeki "devlet mezaritğım" yapan "RutcT şirketinin büyük patronudur. Özetle, şirketler ile ANAP iç içedir. Bütün bunlara karşın bizde, Avrupa ülkelerinde olduğu gibi sosyal demokrat partiler ile işçi sendikaları arasında dayanışma soz konusu değildir. Holdingler ile içice olan partiler ile seçim alanlannda "eşit" sayılabilecek bir yarışa girebilmek için sosyal demokrat partilere mali destek gereklkjir. Nereden sağlanacaktır bu destek? SHP, bu desteğin halktan sağlanması için bir "bağış kampanyası" açmaya karar vermiştir. Bin liralık bağışl Halktan bağış yoluyla sağlanacak bu "bin liralar" damlaya damlaya gol olur ve SHP'ye, ANAP karşısında güç kazandırır. Yoksa, düşünün bir kez... ANAP iktidar partistdir. Devlet olanaklarını seçim için "seferber" etmenin ayncalığı içindedir. Bu yetmezmiş gibi ANAP'a iktidar partisiyle iç içe olan büyük hoidinglerden açık ya da kapalı yollarla her tüıiü destek sağlanacaktır. Partilere sağtanan Hazine yardımı ile ayakta kalmarun oianağı yoktur. Sosyal demokrat partilere işadamı ve müteahhit girdi mi, yadırganmaktadır. Peki, bu partiler, sermaye destekli sağ partiler ile parasızpulsuz nasıl savaşacaklardır? Holding desteğine karşı, işçi, koylü, memur, esnaf desteği. Şu koşullarda sosyal demokrat partilere mali destek sağlamanın başkaca bir yolu yoktur. Evet, bin liralık bağış.. Bin liralık katkı.. Bin liralık destek.. Gorbaçov randevusuna sorumlu aranıyor Sovyetler'in Ankara Büyükelçisi Lavrov, ziyaret programımn hazırlıklarma geçildiğinde özal'ın Gorbaçov tarafından kabul edilmesinin yüzde 90 kesin olduğunu bildirmişîi. Dolayısıyla Türk tarafı ziyaret öncesinde özal'ın Gorbaçov'la görüşeceği yolunda "zımnen" bir güvence almıştı. SEDAT ERGtN ANKARA Başbakan Turgut Özal, önceki akşam Moskova'dan dönerken uçakta gazetecilerle uzun bir sohbet yaptı. Sohbetin başhca konusu Gorbaçov randevusuydu. Gazeteciler sorumluyu anyorlardı. Içlerinden biri sordu: "Beyefendi katil kim?" Basbakan, bu soru karşısında önce güldü ve üstü kapalı ifadelerde, "olayda bir katil görmediğini hissettirdi. Gorbaçov'la görüşemese bile ziyaretin sonuçlanndan memnun olduğu anlaşıhyordu. Kendisine yöneltilen bir başka soru şu oldu: "Gorbaçovia görüşmenin gerçekleşmeyeceti yolunda önceden bir duyum alınabilseydi, olumsuz birtaamniDdoğması önlenemez miydiî" özal, bu soruya yanıtında, Moskova Buyukelçiliğini kastederek, "Buradaki teşkilat belki biraz daha şey davrmnabilirdi" dedi. Bu sırada, olayın bütün faturası kendi üzerine çıkanlan Dışişleri Bakam Vahit Halefoglu, "Evet, sorumlu geldi" diyerek özal'ı çevrelemiş olan gazeteci topluluğunu yardı ve başbakanın yanına geldi. Uçaktaki bu görüntüyü aktardıktan sonra, Basbakan özal'ın zdyaretini başından sonuna izlemiş bir gazeteci olarak aldığımız bilgi ve izlenimlerin ışığında şimdi "katil"i arayalım: 1. özal'ın Sovyetler Birliği ziyareti, geçen kıştan bu yana "yılan hikâyesi"ne dönmüş, Sovyet tarafının, ziyareti birkaç kez erteletnesi, soru işaretlerinin doğmasına yol açmıştı. Türk tarafı, son olarak temmuz ve ağustos aylarını kapsayan iki aylık bir takvim bildirerek, "Siz bunun içinden bir tarih seçin" demişti. Sovyetler, Ankara'ya resmi yanıtmı 7 temmuz günü bildirdi. Ziyaret için 28 temmuz1 ağustos tarihleri önerildi. Basbakan özal, bu Öneriyi hemen kabul etti ve hazırhklara başlandı. Sovyetler'in bu kadar yakın bir tarih bildirmeleri bir anlamda üstü kapalı bir "gelmeyin" mesajı olarak alınabüir miydi? Bu soruya "evet" yanıtı veren gözlemcilere göre, "Özal, acele ederek, Moskova'ya yeteri kadar hazırlanmadan gitti ve sonuçta Gorbaçov'un randevu vennemesi gibi tatsız durumlar ortaya çıktı." 2. Ziyaretin aceleye getirildiği düşünülse bile, Gorbaçov randevusu konusunda Türk tarafının Ankara'daki Sovyet Büyükelçisi Vladünir Lavrov tarafından yanıltıldığı bir gerçek. Şöyle ki, ziyaret programımn hazırhklanna geçildiğinde, Lavrov Türk tarafına Özal'ın Gorbaçov tarafından kabul edilmesinin yüzde 90 kesin olduğunu bildirmişti. Dolayısıyla Türk tarafı ziyaret öncesinde özal'ın Gorbaçov'la görüşeceği yolunda "amnen" bir güvence almıştı. Hazırhklara başlandığında, Gorbaçov'un Uzakdoğu'ya yapacağı ziyaret ufukta gözükmüyordu. Özal, Moskova'ya ayak bastığında, Gorbaçov da Moskova'da olacak ve Türk Başbakanını Kremlin'de ağırlayacaktı. 3. Ziyaret öncesi özalGorbaçov randevusu konusunda bir güçlük çıkacağı tahmin edilmiyordu. Hava, özal'ın Moskova'ya vanşından önceki hafta değişmeye başladı. Ancak Sovyet sisteminin kapahlığı nedeniyle bu konuda net duyumlar alınması mümkün olmadı. Sovyet tarafı görüşmenin gerçekleşemeyeceğini Türk Büyükelçiliği'ne resmen pazar akşamı, yani Özal'ın Moskova'ya hareketine 24 saatten de az bir zaman kalmışken bildirdi. Bu noktada haklı olarak şu sorular yöneltilebiür: Ziyaretin hanrlık aşamasında bu konuda çok daha kesin duyumlar ahnamaz mıydı? Bu konuda bir belirsizlik hissedildiyse, Türk tarafı zamanında "enerjik" bir girişimde bulunarak, bu randevu gerçekleşmediği takdirde, bunun TürkSovyet ilişkilerinde açacağı "tahribata" dikkat çekerek Kremlin'e mesajııu iletemez miydi? Teknik düzeydeki müzakereleri yürütmek üzere bir hafta önoeden Moskova'ya gelen Dışişleri Müsteşarı Büyükelçi Necdet Tezd ve Moskova Büyükelçisi Oktay Cankardeş, Sovyet tarafından hangi işaretleri aldılar? Bu sorulann yanıtlan galiba uzun bir süre boşlukta kalacak... 4. Ancak şurası çok açık: Ne Basbakan özal, ne de Dışişleri Bakam Vahit Halefoglu Moskova'ya gelmeden önce Gorbaçovla görüşememe gibi bir durumun ortaya çıkacağmı bibniyorlardı. Hareketten iki gün önce cumartesi günü yaptıklan son değerlendirme toplantısında, bütün hazırlıklannı Gorbaçov'un randevu vereceği olasılığına göre planlamışlardı. Moskova'ya giderken, uçakta görüştüğümüz Türk yetkililer, ÖzalGorbaçov randevusu konusunda "Görüşme böyük bir ihtimalle olacak. Ancak Sovyet sisteminde, komönist partisi birinci sekreterinin yabancı konnklan ne zaman kabul edecegi son ana kadar belli olmaz" şeklinde konuşmaktaydılar. özal ve Halefoğlu, Gorbaçov'un Sovyetler'in Pasifık sımnndaki Vladivoslog'a gittiğini, dolayısıyla görüşmenin olarnayacağını Moskova'ya vardıktan sonra öğrendiler. Bu durum özal için "soguk duş" oldu, ancak kızgınlığını belli etmedi. 5. Üzerinde durulması gereken asıl "tatsız durum", sonradan Türk tarafınm " Ü a Gorbaçov'la göriişmek isteriz" demesi ile ortaya çıktı. Basbakan özal ve Dışişleri Bakam Vahit Halefoğlu, olayı sineye çekmek yerine, görüşmenin muhakkak gercekleşmesi konusunda ısrarlı gözüktüler. Sonuçta, "ne yapıp yapıp Gorbacovia göriişmek isteyen Türk devlet adamlan" görüntüsünü çizdüer. Bu, kuşkusuz Türk diplomasisinin geleneklerine uygun bir durum değildi. 6. Kimin ne kadar sorumlu olduğundan çok, Sovyet yöneticilerinin olayda takınmış olduklan tutum kamnuzca daha çok önem taşıyor. Gorbaçov, Özal'la görüşmek isteseydi, pekala Ozal Sovyetler Birliği'nde bulunduğu süre içinde bir formül geliştirebilirlerdi. Gorbaçov'un sonradan cuma günü aynlacak Özal'a pazartesi günü için randevu vermesi, belirsizliği gidereceğine arttırdı. Gorbaçov'un bu davranışıyla Türk tarafına belü bir rahatsızhğı hissettirmek ve büyük devlet psikolojisi içinde siyasi bir mesaj vermek istediği açık. 7. özetlemek gerekirse: "Katil" aramyorsa, ilk planda karşımıza Gorbaçov çıkıyor. Sovyet Büyükelçisi Lavrov Ankara'yı yanılttığı, Basbakan özal ziyaret konusunda aceleci davrandığı, Dışişleri Bakam Vahit Halefoğlu ziyaretin hazırhğı aşamasında Gorbaçov randevusunun kesin bir garantiye ahnması yönüne talimat vermediği ve Dışişleri Müsteşarı Necdet Tezel ile Büyükelçi Oktay Cankardeş zamanında enerjik bir girişimde bulunmadıkları için bu olayda hep birlikte sorumluluğu paylaşıyorlar. 8. Son bir nokta da Basbakan özal'ın tutumuyla ilgili. "Raadevu skandalı"nın Basbakan özal'la Dışişleri Bakam Vahit Halefoğlu arasmdaki ilişkileri yeniden gündeme getirdiği ortada. Halefoğlu'nun özal'm iç kabinesinden olmadığı, özal'dan farklı bir stile sahip olduğu bilinjyor. özal, Halefoğlu'na dış politikanın iplerini bu stil farkhlığını bilerek vermiş bulunuyor. Basbakan ve Dışişleri Bakanımn zaman zaman farklı çizgilerde gözüktükleri de olabiliyor. Ancak özal'ın Halefoğlu yanında otururken, "DışişleTİ Bakanınu is' tifa edecek mi? n diye sorular yöneltildiğinde, meseleye bir espri konusu gibi hafif bir üslup içinde eğilmesi ve bakamnı gazeteciler karşısında daha kuvvetli ifadelerle korumaması düşündürücü. Sonuçta gazeteciler de özal'ın davramşınm her zamanki üslubundan mı, yoksa bilinçli bir tutumdan mı kaynaklandığı konusunda tereddüte düşüyorlar. Bu tereddütleri giderip, konuya açıkhk getirmek herhalde başbakana düşüyor. 2 yıl önce açıklamayı reddetmişti (Baştarafı 1. Sayfada) bürosundan aradılar, özel kalemi, Paşa'nın öğleden sonra Cumhurbaşkam'na çıkacağını, bu nedenle görüşmeyi "trtdediğini", daha sonra arayacaklannı söyledi. 22 Şubat 1984 Çarşamba günüydü. TBMM'deydim. Bir süre kuliste görüşmeler yaptık. Basın bürosuna uğradığımda. Sayın Şahinkaya'nın bürosundan arandıgım bildirildi. özel kalemini aradım, Sayın ŞaKınkaya'run beni saat 17.30'da bekledıgini bildirdiler. Yanıma ses alma aracım, sorulara neden olan "bro?ürii" ve buna ek sormak isteklerimi içeren notlanrm alarak Sayın Şahinkaya'nın TBMM'deki görkemli çalışma odasına girdim. Asıl konuya girmeden önce "havadan sndan" niteliğinde konuşmalar oldu. Şahinkaya Paşa, çocuğunun Uludağ'da kayak yaparken parmağım kırdığıru söyledi, uzüntiilüydü. Ben de ">tni göroine alşıp abşamadığım" sordum. Sonra hemen "konuya" girdim: "Konuya ginnekte bile zoriuk çekiyonım, ama" dedim. Şahinkaya Paşa'ya. "Ne var ki, A.lmanya'da basıldıgı anlaşılan ve Türki^'de bemen her yere dağıtılan 'Gerçek' adlı broşunı herhalde görmuşsuaüzdur." Konunun "Gerçek" olabileceğinı sanıyordu herhalde. Yanıt verdi: "İç ve dış mihraklann Mflli GuvenUk Konscji için uydorması bn. Biliyorsonaz, komünisller bizimle ugraşıyor" dedi. "GerçekÖzel sayı Ocak 1984" başlıklanyla küçük boyda basılıp bana İstanbul, Aksaray'dan gönderilmişti pek çok çevreye, kişiye postalanan bu broşürde kulisleri süreli meşgul eden kimi önemli savlar yer almıştı. Broşurün yazı başlığı "Şahinkaya Olayı" idi. Görüşmemizde Sayın Şahinkaya'nın yanıtını dinledikten sonra, "Fakat Paşam, önemli olan şu: Bülun bu soylentiler gidcrek buyüyor. tıpkı bir kartopu gibi. Bunlara mutlaka bir yanıt vermeniz, bir davranış yapmamz gerekiyor" dedim. Konuşmanın bu noktasında kapı açüdı, Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyeleri Sayın Nurellin Ersin'le Sedal Ceiasun içeri girdi. Sayın Ersın. o dakikaya dek sakat bir adamla ilgilendiklerini, durumu Başbakana, Meclisteki ilgili komisyorüara ileteceklerini, adamın halinden "içlerinin kabardıgını" söyledi. Bu "temaslan" yapmak uzere giderlerken Sayın Şahinkaya'ya "Bir ugrajpaiun" demişlerdi. Bu tiır konuşrnalar nedeniyle Sayın Şahinkaya ile yaptığımız görüşme yarıda kalnuştı. Ses çıkaracak halde değildim. Belki Sayın Şahinkaya, arkadaşlannın yarunda bu konunun ele alınmasını istemeyebilirdi. Sakat adamla ilgili yakınışları dinledikten sonra, Sayın Ersin'e, "siyasal vaziyeti nasıl gördüğânü" sordum. "Daha erken teşhis koymak için" dedi. Sivü hukumet yeni işe başlamıştı ve "ŞimdUik zayıf belirtiler var, karar vermek için beklemek lazım" dıye ekledi. Çaylar geldiği sırada Sayın Şahinkaya, Sayın Ersin'e döndu, "Siz gelmeden önce, Cüneyt Bey'le 'o mesdeyi' konuşuyorduk" dedi. Konu yeniden açılmıştı, belki de öteki paşalar böyle bir konuşmaya hazırdılar. "Evtt" dedim hemen. "Her yere >ayılan söylentüer var. Çok ciddi iddialın da beraberinde süriikleyen kldialar. Sadece Sayın Şahinkaya'yi degfl, bütun konsey üyrierini UgUendirmesi gereken iddialar bnnlar" diye ekledim. Ardından "bütün bo iddialara yanıt verilroesirjin keanUkle zorunlu olduğunu" sözcüklerin üzerine basarak söyledim. Nuretün Ersin Paşa, "Dotnı" dedi. "Ama hangi yöntenüe, nasıl, ne diyecegiz? Çünkii 'resmi bir makamdan gelen iddialar deffl bunlar.' Gayri resmi. Nasıl çıkacagu ortaya, bu konu hepünizi ilgilendirir ve biz, bunu reddederiz. Hepimiz birbirimizi tanıyoruz." "Bir açıklama yapılabilir" dedim paşalara. "Soruşlurma yapıhyor, yapdması olası yayınlar da başlamadan durur. O zaman da Sayın Şahinkaya'nın sonıştunnaya bedef olduğu söylenmiş olur." Nuretün Paşa, "BUBU vapamtyız" dedi. "Sonıştunna filan acıldığını söyleyemeyiz." "Ama bu iddialar yayılıyor ve yanlabih'r" diye ekledim. Nurettin Paşa, "Evet, yazılabihr, yazılmasına karşı bir şey yapamayu, bu dogru" diye yanıt verdi. Sayın Şahinkaya ile Sayın Ceiasun, konuşmanın bu asamasında susuyorlardı. Nuretün Ersın Paşa'ya, "Cumhurbaşkanı sık sık yapıyor, gazele sahipleriyle gonişsun, bu söylentUerin aslı astan olmadıgını ya da gerçek neyse onu ya da vazılmamasını söylesin, bu da bir yol" dedim. Sayın Ersin buna da karşı çıktı, "Bu da olmaz" dedi. "O zaman 'sükut ikrardan gelir' derler, o mana çıkanrtar, yazmayın derse Cumhurbaşkanı. çiğ yiyenlerin başı agnr, midesi agnr." Aslında broşürle başlayan kimi söylentileri yazmak, Sayın Şahinkaya'nın yanıtlarım almak için gelmiştim. "Eğer bir açıklama )apılmaz5a bn olay giderek büyüyecek" dedim, "Her yerden telefon alıyoruz, broşür her yere dagıtılnuş, orduda kimi yerkre de gönderildij;ini ögreniyoruz." Bu arada Savın Ceiasun söze girdi, "Milli Savunma bir açıklama yapsın, F16'larla ilgili muamelelerden söı etsin" dedi. Nurettin Paşa, bu öneriyi pek tutmadı. Ama Nurettin Paşa, "Bu isnatlan mutlaka reddetmdiyİ2, ama bunu nasıl yapacagız, sonra kay nagı nedir bu soylentilerin, bunu araştıracagız" diye ekledi. Sayın Sedat Ceiasun bana döndü: "Cüneyt Bey, siz tecrübeli bir gazetecisiniz, siz söyleyin, ne yapabiliriz?" diye sordu. "tltl yolu var" dedim ve şunlan söyledim: "Birinci yol, derhal bir soruşturma komisyonu kurulur, öne sürülcn bo savlar, daha başkalan da varsa bepsi, bu komisyonda incelenmeye alınır. İkinci yol: Sayın Şahinkaya, mal varlıgını en ince aynntısına kadar açıklar." Bu iki yol benimsenmedi. Fakat Nurettin Paşa, "Bonlan mutlaka durdurmalıyız, asla kabul etmemeliyiz, hepimize bulaşacak sonra" diyordu. Paşaya öngörüsünün doğru olduğunu söyledim: TBMM gibi 600 küsur üyeli bir bünyede birkaç yolsuzluk ortaya çıkıyordu. her yer ayaga kalkıyordu. MGK beş üyeden kurulu, madem ki biliyorlardı, neden engel olmadılar, ya da öğrenince neden bir şey yapmadılar, denilecektir. Müteselsil kefil gibi her üyeye sarkacak." Sayın Ersin, "Cumhurbaşkanı bu konuda bir aplHama japamaz ki" diyordu. Martta yerel seçimler olacaktı, bunu gözeterek Sayın Ceiasun, "seçim vasaklanndan" söz etti, olaylarm yazılamayacağıru söylemek istiyordu. Bu konuda seçim yasaklannın geçersiz olduğunu söytedım. Sayın Ersin, durmadan "Reddedmeli, ama nasıl?" diye soruyordu. Sonunda, "Comhurbaşkanı gezide, gelsin Ankara'ya gönışelim bakalım kendileriyie, bakahm nasıl bir yol bulacagız" dedi. O zaman, Sayın Ersin'le Sayın Şahinkaya ve Sayın Celasun'a: "Ben yazanm bu olayı" dedim. "Yazıhaber çıkınca sonıştunna açıldıgını söylersiniz." Buna yanaşmadılar. Açıkça yaz ya da yazma demediler, fakat yanlı değillerdi. Önerimde direndim, Sayın Şahinkaya, "Benim Miami'de villam varmış. ispat hakkı vereyim, ispaüasınlar" di yordu o sırada. Yanıt olarak ben de "Dünyadaki yedi zengin generalden biri olduğunuzu Time yazdı diyorlar, Bursa'da lokal bir gazetede de imalı bir şcyler çıkügını söyledUer" dedim. Nurettin Ersin Paşa'nın önerisine Sayın Şahinkaya da katıldı, Sayın Ersin, "Komutan Cumhurbaşkanı'na böyle diyorlardı dönunce kendisiyle bu meseleyi konuşacagu, bir karara vannz, ondan sonra sizi çagınnz, konuşurnz" dedi. Bekleyeceğımi söyledim. Bu arada Sayın Şahinkaya, sağ ceket cebinden dörde katlanmış bir kâğıt çıkardı, açtı, bana vermedi, sadece özünü söyledi: "Bu broşürle birlikte taraftarlanna bir talimat yazısı gondermişler, eUmize geçti. Broşurün her yere yayılması için elden gelen ber şeyin yapthnası isteniliyor, mesela 'hastanelerdeki heraşirelere kadar yaygınlaştınlmasr isteniliyor. Altında 'Aj.Prop. Burosu' diye imza var. Komünistlerin orduyu lahrip için giriştikleri olay." 22 Şubat 1984'teki görüşme böyle sonuçlandı. Bütun girişimlerime karşın Sayın Şahinkaya ile o tarihten sonra göruşemedim. Bugüne dek geldik. • Ozetle Emayetaş 40 işçi çıkardı tstanbul Bakırköy'de kurulu Emayetaş işyerinde 40 işçinin ipnt son verildi. Bağımsız Otomobiltş Sendikası yetkililerinden ediniltn bilgiye göre Emayetaş ifvereni, işçileri, İş Yasası'nın 13. maddesine dayanarak işten çıkardı. Sendika yetkiüleri, işyerinde geçen yıl da 140 işçinin işten çıkarıldığını hatırlatarak işverenin asltnda ücretleri yüksek bulduğu için eski işçileri işten çıkardığını öne sürdüler. Emayetaş 'ta çalışan 240 işçi, mayıs ayı ikramiyesi ve haziran ayı yakacak parasını da alamamış bulunuyor. Enflasyonun (Baştarafı 1. Sayfada) di. DlE'nin verileriyle ilk yedi ayda toptan eşya fiyatlarındaki artış yüzde 14.4'e, tüketici fiyatlanndaki artış da yüzde 13.5'e çıkXX. KIZLARIYLA TORUNUNU DA ALDI Cumhıvbaşkanı Kenan Evren, Şahinkaya ile görüştükten sonra, Deniz Kuvvetleri'ne ait "Acar" motoruyla bir gezinti yaptı. (Fototnrf: ERDOĞAN KÖSEOĞLU) 6 Açıklayacağıırf Temmuz 1985Temmuz 1986 arastndaki son 12 aylık dönemde ise, Tüketici Fiyatlan Endeksi yüzde 37.8'lik bir yükselme kaydederken, toptan eşya fiyatlan endeksi de aynı sürede yüzde 31.9'luk bir artış hızına ulaştı. Geçen iki yjlda haziran ve temmuz aylannda fiyat artışları eksiye dönüşürken, 1986'da gerek haziran, gerekse temmuzda endekslerin yükselmesi, Özal hükümetinin yıl sonu için belirlediği yüzde 25'lik enflasyon oranına ulaşılmasını güçleştiriyor. ANKA Ajansı'na göre, toptan eşya fiyat endeksinin 1986 yılı için ortalama hesaba dayah sisteme göre yüzde 25 oranında bir enflasyon oranı koyabilmesi, ancak ağustostan itibaren fiyatlann hiç artmamasına bağlı. Bu durumda büe 1986 yüı enflasyonu yüzde 27.8 oranında gerçekleşecek. Ayhk fiyat artış hızının yüzde 1 olinası durumunda yüzde 29.2, yüzde 1.5 olması durumunda yüzde 30.3 ve yüzde 2 olması halinde de yüzde 31.3'lük bir enflasyon hızına ulaşüabümiş olacak. Ajans, hükümetin benimsediği "vahuzca aralık aylan karşılastınnası"na dayah sisteme göre, yüzde 25'lik hedefın tutturulabilmesi için ağustostan itibaren ayhk fiyat artışının yüzde 2'nin altında olması gerektiğini belirtti. Basınlş'in grev kararı Türktşe bağlı Basınlş Sendikası 76 işçinin çaiıştığı Ankara Üniversitesi Basmevi'nde tophısözleşme görüşmelerinin anlaşmazhkla sonuçlanmast üzerine grev kararı aldu İşveren adına Kamu lşverenleri Sendikası ile sürdürülen görüşmelerde demokratik haklarda geriye gidiş isteklerini kabul etmediklerini büdiren sendika yetkilileri, daha önce aynı nedenle devlet istatistik enstitüsü matbaasında da grev kararı abmşlardu IstanbııTda 12 saatlik su kesintisi Maadin şirketinde sözleşme Türkiye Madentş Sendikası ile Türk Maadin Şirketi arasında yaklaşık 600 işçiyi kapsayan toplu iş sözleşmesi irnzalandu Söz.leşmeyle ücretlerde birinci yıl yüzde 40, ikinci yıl yüzde 30 oranında artış sağlandı. Tren altında kalan kadın öldü Suadiye istasyonu çıkışmda tren altında kalan bir kadın öldü. Kimliği henüz bettrlenemeyen bir kadın, Pendik 'ten Haydarpaşa 'ya gitmekte olan banliyö treninin Suadiye istasyonu çıkışmda, Suadiye Camii'nin önünde, tren altında kalarak parçalandı. Belinden iki parçaya aynlan kadının çantasında kimliğini belirleyebilecek herhangi bir belge bulunamadı. 4550 yaşlarında olduğu sanılan kadının intihar amaayia kendini trenin altma attığı ileri sürüldü. OUZEL &ANATULR KAZTJILIK Sevgili Babamız Prof. Dr. ÖMER ÖZEK'i kaybettik. Cenazesi 4 Ağustos 1986 günü (yann), öğle namazını müteakip Teşvikiye Camii'nden kaldırılarak, Kozlu Mezarlığı'na defnedilecektir. YXTEHEK SOJAVl SlTIUhLJ SANAT BCTTCMI • DESEN • YAĞLI BOYA • VTTRAY «BATIK • ÇOCUKLARLA RESIM edilirse, dosyalar getirilip incelenir, incelettirilir. Çttnkfi o dösonra şöyle dedi: neme ilişkin ber şey dosyalarda "Son iddialarla Ugili olarak vardır. Ancak, bundan büyük CumhurbaşkaniYİa konuştum. bir şey çıkacağını zannetmiyoDurumu arzettim. En kısa za rum. Ama bundan bir menfaat manda açıklama yapacağım." sağlanmışsa ve deiiller de varsa, Üzerinde gri bir takım elbise hakkında takibat yapılır." bulunan Şahinkaya, bu kısa Adalet Bakanı Necat Eldem açıklamasım yaptıktan sonra bir ise, "Konu, TBMM'ye intikal gazetecinin, "Açıklama bu haf etmiştir. Başkanlık Divanı'nın ta olabilir mi?" sorusunu, "En konusudur. Onlar bir karar vekısa zamanda yapacagım" diye ririer. Genel Knnd'a indirebUirrek yanıtladı. ler de indinneyebflnier de. Onon Şahinkaya, yine neşeli bir ytlz için bu konuda beni konuşturifadesiyle "Haydi boşca kalın" mayın. Yoram yapmak istemldedi ve otomobiline bindi. Oto yorum" dedi. mobü hareket ederken, bir gazeTBMM Başkanhk Divaru üyetecinin "Ankara'ya mı dönüyor si ANAP'lı Lütfullaiı Kayalar, sunuz. burada mı kalıyorsu ANKA'ya yaptığı açıklamada, nuz?" sorusu üzerine Şahinkaya, Şahinkaya hakkındaki önergeİstanbul Haber Servisi yine gülümseyerek "Belli detil" nin "havada kalacagını" bildirTürkiye Elektrik Kurumu'nun yaıutını verdi ve köşkten ayrıldı. di. Kayalar, Başkanhk Divanı'(TEK) gerçekleştireceği bakım Şahinkaya'nın önceki gün saat nın bu konuda bir karar alabiçalışmalan nedeniyle İstanbul1 16.00'da Ankara'dan tstanbul'a leceğini sanmadığını beUrterek un bazı semtlerinde bugün saat geldiği öğrenildi. şöyle dedi: 06.00'dan 18.00'e kadar sular akDün sabah kültür ve Turizm "Ancak, TBMM Başkanı'mayacak. Bakam Mükerrem Taşçıoglu ile nın, Divan'a tartışmak için herİSKİ Genel Müdürlüğü'nden Milli Eğitim, Gençlik ve Spor hangi bir konuyu getirme yetkiyapılan açıklamaya göre, bugün Bakam Metin Emiroglu'nu ka si vardu*. Eğer, Sayın Başkan bn su yerilemeyecek bölgeler şöyle: bul eden Cumhurbaşkam Evren, yetkisini kullanırsa. önerge tarÜsküdar: Ümraniye, Ferah, öğleden sonra Şahinkaya ile yap tışmaya açılır. Ancak bir sonuç Emniyet mahalleleri, Zeynepkatığı görüşmeden sonra, saat çıkacağını sanmıyonım. Önerge mil, Selimiye, Çatmacılar, Bele15.45'te Yeşilyurt Hava Harp havada kalır." diye civan, Çiçekçi, Doğancılar. Okulu'na giderek buradan Deniz ANAP Genel Sekreteri MusKadıköy: Mustafakemal, ÖrKuvvetleri'nin "Acar" motoruy tafa Taşar da, eünde belge ve bilnek, Ünalan, Yenisahra ve tçela Marmara'da bir gezinti yaptı. gi bulunanlann hukuki mercilerenköy mahaleleri, Acıbadem, Evren'in deniz gezisine kızlan re başvurması ve sansasyonel işK.Çamlıca, Koşuyolu, Moda, Giilay Alpaslan ve Miray Göksu ler içinde bulunmaması gerektiBahariye, Göztepe, Küçükbakile torunu Eliî Can da katıidı. ğini söyledi, "Mecüs'e bir önerkalköy. Cumhurbaşkam Evren'le gö ge veriimiştir. Konu orada göriiKüçükyalı'mn tamamı, Penrüşmesinden sonra Bakan Taş şüliir. Bunun meşru zemini Mecdik'in tamamı, Tuzla, Yakacık, çıoğlu, gazetecilerin "Şahinkaya lis'tir. Onun dışında kamuoyuSoğanlı, Darıca'nın tamamı, konusunda bir şey konuştunuz nu lüzumsuz işgal etmenin bir Gebze'nin tamamı. mu?" sorusu üzerine, şöyle de anlamı yok. Her şeyin hukuki İstanbul yakasr. Eminönü, Be di: mercii, zemini ve zamanı var. yazıt, Laleli, Yedikule, Kocamus"O bizim konumuz degü. Sa Oturulur, orada görüşiilür" detafapaşa, Yenikapı, Namıkkemal yın Şahinkaya, şerefli namuslu di. Caddesi, Aksaray Meydanı, Cerbir askerdir ve gerekeni yapacak ÖNERGE NEYDİ? rahpaşa, Haseki, Kızılelma, Vetır." SHP Adana Milletvekili ve zir Caddesi, Fındıkzade yöresi, Taşçıoğlu, "Şahinkaya olayı Genel Sekreter Yardımcısı CüMillet ve Vatan caddeleri, Tevfik TBMM'ye gdir mi?" sorusuna neyt Canver, TBMM BaşkanlıFikret, Silivrikapı, Mevlanakapı, da, "Bu meseleyi gündeme geti ğı'na verdiği soru önergesinde, Mevlevihane, zteytinburnu, Dorenler, Meclise de getirmeye Şahinkaya'mn çeşitli dönemlerkuz Çınar, Fatih. çalışanlardır" karşılığmı verdi. âe bazı yolsuzluk olaylanna kaSurdışı: Tozkoparan, Merter, Bu arada ANKA muhabirinin nştığı söylentilerine dikkati çekeBakırkoy, Seyitnizam, Merkezesorusunu yarutlayan Devlet Ba rek "uçak alımında şahsi çıkar fendi, K. Çekmece, Avcılar. kam Abdullah Tenekeci, Şahin sağladığı", "nüfuzunu kullanakaya hakkında TBMM Başkan rak dört büyük şirketin hissedahğı'na verilen önerge konusun n olduğu", "Hava Kuvvetleri'nin da, "Menfaat sağlanmışsa ve de inşaatlarında belli bir şirket kol(Baştarafı 1. Sayfada) liller varsa takibat açüabilir" de lanarak bundan menfaat elde etahm satımcüan talebi canh tutadi. Adalet Bakam Necat Eldem tiği" ve "bu yollardan elde edibilmek için, dolan son günlerde ise, bu konuda görüş bildirmek len haksu kazançla çok sayıda dışardaki mark dolar paritesiistemedi. gayri menkul edindiği" iddialanin gerektirdiği düzeyin üzerinDevlet Bakam, emekli Gene rmın bulunduğunu belirtmiş, de belirliyorlar. Nitekim cuma ral Abdullah Tenekeci, şöyle "Şahinkaya için çıkanlan soylengünkü parite, 690 lirarun birkaç konuştu: tilerin açıga çıkâıtılması gereklira altında bir değeri gerektirir"Böyle bir iddia varsa, mal tes mektedir. Sayın Şahinkaya'nın ken, bu değerin bir ara 693 lirapiti yapılır. Eğer o döneme iliş şabsından hareketie Türkiye'yi ya kadar vardığı gözlendi. Ancak kin iddialar varsa, dosyalar Milli yıpratmak isteyen cevrelerin rol yeterli talep olmayınca dün doSavunma Bakanhğı'ndadır. Eğer aldığı bir kampanya lar gerçek değeri olan 685 liraya bu önerge snç duyurusu kabul yürütülmektedir" demişti. indirilmek zorunda kalındı. (Baştarafı 1. Sayfada) Tahtakale'de Ehliyetimi ve nüfus kâğıdımı kaybettim. Gecersizdir. VURAL KA YA Otornun ruhsaunı yitirdim. Hükümsüzdür. MURADtYE KURTULUŞ METİN ÖZEK ÇETİN ÖZEK Çelenk gönderilmemesi rica olunur. HAYDİ CİMB0M ELELE! KAMPANYAMIZ BASLIYOR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle