27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 2 AĞUSTOS 1986 Nikaragua devrimi, ABD'nin, Contralar'ın, bölgesel geriliklerin ve bürokratikleşmenin tehdidi altında Nikaragua devlere karşı 7 Bugün Batı Avrupa'dan Latin Amerika'ya, çeşitli ülkelerde Nikaragua ile dayanışma amaayla yüriitülen kampanyalann ortak bir sloganı var: "Nicaragua Debe Sobrevivir/Nicaragua Must Surrive". Bu sloganı Türkçe'ye "Nikaragua Yaşamalı" biçiminde çevirmek olanaklı. Evet, Nikaragua yaşamü, çünkü Orta Amerika'nm bu küçük ülkesinde çalışan halk, tarihinde ilk kez ülkenin kaderi konusunda söz sahibi olmaya doğru güçlü bir adun atmış, ABD'nin yüzyü başından beri bütün Orta Amerika'ya yayılan boğucu boyundunığunu ilk kez kırarak kendi kaderini tayin etme hakkını zorlu biçimde elde etmiş, ilk kez yoksulluk, sefalet ve azgelişmişlik zincirini kırmanın olanağını elde etmiş. Ama Nikaragua'da ulusal ve toplurasal kurtuluşun derinleşmesinin önünde henüz güçlü engeller var. Bunlann bir bölümü emperyalist dünya sisteminden kaynaklanıyor, bir bolümü ise Somoza ile birlikte iktidannı yitiren yerel hakim sınıflardan. Bütün bunlann ötesinde de, devrimin kendi doğasından gelen sınırlan var. Eğer Nikaragua gerçek bir toplumsal kurtuluş yoluna girecekse, devrimin kendini sürekli olarak yenilemesi ve aşması gerekiyor. POLİTİKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL Sevgi Yazıları... Geçende Nurullah Ataç'ın Türk Dil Kurumu yayınlarından 'Dergilerde' adlı kitabını karıştırıyordum, nelere rastladım. Kitap, Türk Dili Dergisi'nde her ay yayımlanan (Kasım 1951 'den Eylül 1956'ya) eleştirilerini iceriyor. Ataç, dergilerden söz ederken bin bir konuya da değinmiş. Yazılanndan birinde, 'Haşim Unutuldu mu?' diye soruyor. Ölüm yıldönümlerinde Ahmet Haşim'i hiç anan yokmuş. Şimdi biz sorabilir miyiz acaba 'Ataç unutuldu mu?" diye... Bir dönemin en ateşli, en kızgın, gençler üstünde en etkili eleştirmeninin kitapları neden yeniden basılmıyor? Türk Dili Dergisi, düzenli değilse de, arada bir çıkıyor. Her ne kadar üyeliğimiz silindiyse de, dergiyi adresirrie yöneticiter gönderiyor. Ne der Karacaoğlan, "Kim var imiş, biz burada yok iken!.." Kurum, kurumuş gibi görünüyor. Bunca aydını darıltmak, bunca aydını defterden silmek olur muydu? Anladık 12 Eylül emekçi ve işçilerin haklarını kısmak, emekçi ve işçiden yana olanlan delige sokmak, birkaç holdingi de şişindirmek için geldi. Ama ulusal kültürümüzde de çok şeyi yozlaştırdı. Atatürk, şöyle bir doğrulup baksa, neler demez? Türk Tarih Kurumu biraz daha calışkan görünüyor. Bastığı ve bana gönderdiği türlü kitaplardan belli. Bunlar da pek düzenli geçmiyor elime. Birinin bir cildi varsa, öteki cildi yok. Biz gene dönelim Ataç'a... Ataç, eline erişen ve erişmeyen bütün dergileri tarıyor, içerdiği konulara değiniyor, tartışıyor, paylıyor, kızıyor... Bugün böylesi bir eleştirmen yok. Böyiesi bir eleştirmeni de nice gereksindiğimiz ortada... Orhan Veli'nin 'Sereserpe' adlı şiiri üstüne bir bölüm var. O yıllarda çıkan 'İnönü Postası' adlı dergide Bay Hüsnü Yurdusev'in bir şiiri çıkmış, burada Orhan Veli'nin şiiri ile arasında inanılmayacak kadar benzerlik varmış. Öğretmen Etem Ütük, bunu dile getirmiş ve 'BirProblem'demiş. Böylece hangi şiir, hangisinden aşırıldı, demeye getirmiş. Sereserpe 'ye çok benzediği söylenen şiir şöyledir: Yatmış uyumuş serpilip ol mâfiı melâhat, Bilmem lebi dilcusunu öpsem uyanır mı? Giysu dağınık, sine açık, dameni mekşuf, İnsaf ediniz bu yatışa can dayanır mı? Şimdi bir de Orhan Veli'nin ünlü şiiri 'Sereserpe'yi okuyalım, şiir şöyle: Uzanıp yatıvermiş sereserpe; Entarisi sıyrılmış hafiften; Kolunu kaldırmış koltuğu görünüyor. Bir eliyle de göğsünü tutmuş... İçinde kötülüğü yok, biliyorum. Yok, benim de yok ama... Olmaz ki!.. Böyle de yatılmaz ki!.. Nurullah Ataç, bu benzerlik savı üzerine şunları söylüyor: "Doğru, bir benzerlik var ikisi arasında. Ancak konuda kalan bir benzerlik. Gene iki yır (şiir) birbihnden büsbütün başka. Birincide bir Hach/at ağzı var, basmakalıp bir yır (şiir). Öteki ise, Orhan Veli'ninki, ne güzel söylenmiş! Bilmem Orhan Veli Sereserpe 'yi yazmadan o yırı (şiiri) görmüş müdür? Sanmıyorum. Görmüşse de çok gülmüştür. Kimbilir? 'O öyle yazılmaz, böyle yazılır' demiş de olabilir. Görmüşse de, görmemişse de benzerlik ne Orhan Veli'nin yırının (şiirinin) değerini azaltır, ne ötekinin değerini yükseltir." Ataç'ın şiir yerine yır'ı kullandığını görüyoruz. Ataç, bir yandan yazarken, bir yandan sözcük üretirdi. Kelimeye de tilcik diyordu. Yır gibi, tilcik de tutmadı. Şimdi Melih Cevdet'in önerdigi, sözcük ü kullanıyoruz. Günümüzde pek eleştirmen yok derken, Öner Kemal'in 'Sevgi Yazıları' elime geçti. Adı da güzel ve anlamlı. 'Sevgi Yazılan...' Şiir, roman, hikâye, deneme, her türlü yaprtlar üstüne yazdiklarını toplamış. Her şeye sevgi ile bakışını ben de sevdim. Okursanız siz de seversiniz... Nikaragua gezi notları Sandino'nun Meşalesi Gülnur SavranSungur Savran de ortaya dökülüyor. Bir yandan özel sennaye yatırmılan yavaşlatır ve kârlann bir bölümünü ülke dışına transfer ederken, bir yandan da karaborsa, istifçilik, spekülasyon başını alıp gidiyor. Bu, savaş çabasımn da etkisiyle büyîlyen bütçe açıklanyla birleştiğinde, fiyatların hızla artmasını engellemek mümkün olmuyor. Bürokratiklefme tehlikesi Bütün bu tehdit ve tehlikeler karşısında, Nikaragua devriminin ilk yıllarda üretim, eğitim, sağlık vb. alanlarda gösterdiği atıhm yavaşlamış. Devrim bugün bir savunma ruh hali içinde. Savaşın gerekleri ve üretimin güçlükleri herşeyin önüne geçmiş. Kazanılmış mevzilerin savunulması, yeni ilişkilerin kurulmasına göre öncelik kazanmış. Bunu şu sıralarda en çok kullanılan sloganlarda da görmek olanaklı: "tktidanmız savnnma ve üretimle sağlaralaşır!" veya "Her fabrika bir siperdir!" Üretimin arttırıhnası ve savunmanın güçlendirilmesi, toplumun gündeminde baş yeri disipHn ve özverinin almasına yol açıyor. Bu ilkeler, daha fazla üretim amacıyla, çalışanlar arasındaki rekabetin de kızıştırılmasıyla birleştiğinde, ortaya, geçmiş devrimlerin en büyüğünün bile hayatiyetini kemiren, yeni toplumun kemikieşmesine yol açan bir tehlike beliriyor: Bürokratikleşme. Bunun üretim alanından kaynaklanan çeşitli temelleri olabilir: Işçiler arasında en calışkan ve ileri unsurların sınıfın geri kalan bölümünden aynlarak bürokratik, kurumsai yetkilerle donatılması; toplumda zaten çok kıt sayıda bulunan teknisyen ve yöneticilere ayncalıklar tarunması; işyeri yönetıminde demokrasi ve dayanışmadan doğacak bir disiplinin yerini, giderek yönetim kademelerinden tabana dayaülan bir disiplinin alması. Nikaragua'da bunlann hiçbiri henüz yok ortada; ama bu yönde bir gelişmenin önbiçimlerini çeşiıli ilişkilerde görmek olanakL. Sandinist işçilere ötekilerden daha çok ABD'nin "Kirü Savaş"ı Bu engellerin başmda, ABD'nin Nikaragua'ya karşı açtığı (Nikaragualılann deyişiyle) "kirli savaş" yer ahyor. ABD yönetimi, Sandinist rejimi yıkabilmek için çok boyutlu bir strateji izJiyor. Bir yandan, Sandinistlerin sahip olduğu büyük kitlesel desteğin ortadan kalkmasını sağlamak için ekonomik ambargo ve sabotaja başvuruyor. ABD Dışişleri Bakanı Shultz, geçen ay yaptığı bir konuşmada, ABD'nin Nikaragua'ya karşı uyguladığı iktisadi ambargonun bu amaca yönelik olduğunu açık biçimde itiraf ediyor. (Aynı ABD yönetimi apartheid'ci Güney Afrika Cumhuriyeti'ne karşı ambargo uygu Savaştn etkisi: ABD ambargosu ve tarımda büyük düşüşle kıtlık tehlikesi ortaya çıkıyor. Bir yandan özel sermaye yatırımları yavaşlatır ve kârların bir bölümünü ülke dışına transfer ederken, bir yandan da karaborsa, istifçilik, spekülasyon başını alıp gidiyor. Fiyatların hızla artması engellenemiyor. lamayı reddediyor!) ö t e yandan, Reagan yönetimi, Sandinist rejimi dünya çapında yahtmak için elinden geleni yapıyor. Orta Amerikanın öteki ülkelerinde (Salvador, Guatemala, Honduras) göreli bir demokratik açılım getirse de büyük ölçüde biçimsel olan seçimler düzenleniyor; Nikaragua devrimine başlangıçta destek veren Avrupa sosyal demokrasisini "hizaya getinnek" için diplomatik baskılan (bir ölçüde başanyla) arttınyor. Ama, hepsinden daha önemlisi, devrimle birlikte çıkarlan sarsılan ve iktidardan düşen Nikaragualı siyasal güçIere olanca desteğini veriyor ve CIA denetiminde örgütlenen Contralar (karşıdevrimciler) aracılığıyla 1983'den beri devrimci Nikaragua'yla savaş ediyor. Kim bu Contnüar? Eski rejimin artıkları, Somota'nın Ulusal Muhafızlan'nın kalıntılan, paralı askerler, devrimden zarar gören mülk sahipleri, yeni rejimle anlaşamayıp silaha sarılan muhalif politikacılar. Başlangıçta, Miskito Kıalderililerinin sadece bir böiiimii Contralar'la işbiriigi yapıyor. Aynca. cootra propagandası savaş bölgelerinde bazı kuçük mülk sahibi köylülerin de karşı devrim saflarına geçmelerine yol açıyor. Burokratikleşme tehlihesl: îşçilerin en ileri unsurlarının bürokratik ve kurumsai yetkilerle donatılması, az sayıdaki teknisyen ve yöneticilere ayrıcalıklar, tabana dayatılan disiplin gibi olumsuz eğüimlerin önbiçimlerini çeşitli ilişkilerde görmek olanaklı. Nikaragua devrimi bu tehlikeyle mücadele etmek zorunda. söz hakkı ve olanak sağlanması; teknisyen ve yöneticilerin yetkilerinin, geri ahnamayacak biçimde kurumsallasmış bir işçi denetimi ile sınırlanmaması; sendikaların üretimi arttırma amaayla işçi sorunlannı uzun dönemde de "ülke çıkarlarf'na tâbi kılacak bir anlayış geliştirmesi gibi çeşitli eğilimler sözkonusu. Kitle örgfltlerinin konumu Siyasal alanda, Nikaragua devrimi ilk kez parti, sendika ve basın yaşamında çoğulculuğu sürdürmeye yönelen bir deneyim. Ama burada da bazı gölgeler yok değil. Bunların en önemlisi kitle örgütlerinin ikircilikli statüsü. Bu kitle örgütleri bir yandan kent ve kır emekçilerinin, kadınlann, gençlerin vb. topiumun yönetimine ağırlığıru koymasıru, karar süreçlerine katılmasını sağlayacak birer kanal. Yani, çok yetersiz de olsa, doğrudan demokrasinin bir tür önbiçimlenmesi. Ama öte yandan, çoğulculuk, farklı fikirler etrafında örgütlenme, bu kitle örgütlerinin içinde değil dışında. Çünkü kitle örgütleri köklü biçimde Sandinizm'e bağlı kuruluşlar. Bu da, çoğulcu parlamenteT bir yaşam ile tek bir partiye bağb, dolayısıyla zamanla onun aktarma kayışı rolünü üstlenmesi muhtemel kitle örgütlerini yan yana getiriyor. Buna yer yer devlet organları ile Sandinist parti arasındaki örtüşme de eklenince (Sandinist ordu ve polis, bölge valileri iie Sandinist bölge temsilcisinin aynı kişi olması vb.) gelecekte ciddi bir monolidkleşme tehlikesi olduğunu söylemek olanaklı. Bütün bu tehlikeler knşkusuz kaçınılmaz şeyler değil. Ülkenin siyasal yaşamının somut gelişimi sayısız etken tarafından belirlenecek. Bunlarm başında, Nikaragua emekçilerinin faal biçimde toplumsal ve siyasal yaşama müdahale azmi geliyor. Emekçiler bugün gösterdikleri coşku, özgüven ve katılım hırsını yitirmedikçe bürokratikleşmenin yeni toplumda onarıimaz bir tahribat yapması mümkün değil. Buna Sandinistlerin kitle inisiyatifini ön plana çıkaran Uvrı ile FSLN'nin farkh hiziplerden oluşan demokratik yapısını da eklemek gerekiyor. Ama asıl garanti devrimin Nikaragua'da sıkışıp kalmamasında, öteki orta Amerika ülkelerinde ve daha ötede başarılar kazanmasında yatıyor. Nikaragualılar hem ülkelertnin bağımsızüğını, hem devrimin kazanımlannı korumak için cephede ve cephe gerisinde savaşıyorlar. tın alacak fasulye ve pirinç bulamıyoruz. Bulsak da ateş pahası." Fasülye ve pirinç, geleneksel olarak, Nikaragua'nın yoksul halkının temel gıda maddeleri. Contralar nihai amaçlarına, Nikaragua 1 nın belirli bir bölgesini ele geçirme amacına, belki hiçbir zaman ulaşamayacaklar ama, daha şimdiden ekonomiyi sabote etmeyi ve kıtlıklar yaratmayı basarmıslar. Savaşın Nikaragua ekonomisi üzerindeki olumsuz etkileri saymakla tükenmez. Herşeyden önce, savunma harcamalannın devlet bütçesinin •'o 60"ını yuttuğunu, yatınmlara artan oranda darbe vurduğunu kaydetmek gerek. Ayrıca, savaş dolayısıyla işgücünün tarımdan uzaklaşmak zorunda kaİışı, tanmsal üretimde düşüşe yol açıyor; hele tütün ve kahve gibi döviz kaynağı ürünlerde. Cepheye giden erkek emekçilerin nitelikli emeğinin yerini kadın ve çocuk emeğinin alması, sorunu daha da büyütüyor. Sadece Esteli bölgesinde kahve ve tütün üretimi son yıllarda yan yarıya azalraış bu yüzden. Bu da döviz darboğazını arttınyor. Masaya'lı pazarcı kadının şikâyetine konu olan temel gıda maddelerinde ise ek bir sorun var. Contralar, Atlantik kıyısı dışında, Matagalpa ve Esteli'nin bulunduğu kuzey illerini esas hedef haline getirmişler. Buralarda çiftlikleri, kooperatifleri basıyor, ambarları yakıyor, köylüleri kaçınyorlar. Bu, birçok köylünün yerini yurdunu terkedip kentlere, özellikle de Managua'ya göç etmesine yol açıyor. Böylece, savaş bölgelerinde büyük bir arazi ekilemiyor. Oysa temel gıda maddelerinin önemli bir bölümü tam da bu bölgelerde yetiştiriliyor. Contralar'ın amacı Contra savaşının amaa ikili. Bir yandan, savaşın baskısı altında ve sabotaj eylemleri aracılığıyla, ülkenin iktisadi durumunu baltalamak; bu amac, birazdan değineceğimiz gibi, bir ölçüde gerçekleşiyor. Bir yandan da, ülkenin belirli bir yöresinde hakimiyeti ele geçirerek geçici bir hükümet ilan etmek ve başta ABD olrnak üzere çeşitli ülkelerce diplomatik olarak tanınmak. Böylece, yeni rejimin uluslararası alandaki meşruiyetini ortadan kaldırmak. Ama bu esas stratejik amaçta tam bir başansızlığa uğnıyorContralar ve ABD. Çünkü yeni Nikaragua, devrimin getirdiği kazanımlan sonuna kadar korumaya kararlı. Herşeyden önce, hiçbir savaş salt askeri yoldan kazanılamaz. Siyasi yönden ise, bazı geçici başanlararağmen.Contralar devrimin getirdiği kazarumlan içten benimseyen Nikaragua halkını kendi yanlanna çekmekte başansız kalıyor. Miskito'ların önemli bir bölümü de, "Özerklik" projesinin vaad ettiği umut karşısında silahı bırakarak Sandinistlerle pazarlık masasma oturuyor. Üstelik, Coutralar'ın (ABD'li gazetecilerin tanıklığıyla belgelenmiş) yozluğuna ve halk üzerinde uyguladığı mezalime karşıt olarak, Sandinist birükler, ulusal onurunu ve toplumsal kazanımlannı savunan her ordu gibi, son derece yüksek bir moralle çarpışıyor. Sonuçta, son yıl Contndar için tam bir hüsran getiriyor. Bugün bütün Nikaragualılar aynı şeyi söylüyor: Contra güçleri şu anda "stratejik bir yenigf'ye uğratılmış durumda. tşte, ABD Temsilciler Meclisi'nden geçen 100 milyon dolarhk yardım bunun için önemli. Ama bu da bir işe yaramazsa, Reagan'ın Amerikan askerini Nikaragua'ya yollaması olasıhğı büyük. Reagan Grenada işgalini yarasız beresiz atlattı. Ama Nikaragua, Grenada değil. ABD'yi orada olsa olsa yeni bir Vietnam bekliyor. ÇAUŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Muzaffer Nikaragua... Nikaragua'nın geleceği en çok ABD'den kaynaklanan taarruza karşı koyabilmesine bağlı. Kuşkusuz, toplumsal kazanımlann derinleşmesi bu alanda da zaferin temel guvencesi. Ama dunya tarihinin tamdığı en büyük askeri ve ekonomik güce karşı üç milyonluk yoksul bir ülkenin tek başına kafa tutabilmesi olanaksız. Bu küçük ulusun emekçi halkının haklarının korunabilmesi ve yarın başka toplumlarda benzer bir kurtuluş mücadelesinin başanya ulasabilmesi, bütün dünyanın işçi sınıfı ve demokratik hareketlerinin dayanışması ve desteğine bağlı. Eğer bu dayanışma gerçekleşirse, Nikaragua halkının bu büyük güce karşı direneceğine emin olabiliriz. 1979'dan beri Nikaragua sokaklannı süsleyen şu sözler devrimin temel şian haline gelmiş: "La Nicaragua victoriosa ni se vende, ni se rinde!" Yani: "Muzaffer Nikaragua ne satın alınabilir. ne de teslim olur." Carmelo'su ve Corina'sıyla, cachorro'larıyla,kadınlanyla Nikaragua emekçilerinin heyecan ve şevkine yakından tanık olan hiç kimse, bu direniş azminin gerçekliğinden kuşku dujmaz. Yurtdışı çabşması Soru: . / ABD ambargosu Savaşın bu etkisi, Shultz'un da açıkça belirttiği gibi, ABD'nin uyguladığı ambargo dolayısıyla kat kat büyüyor. Ambargo, eskiden ABD'den ithal edilmiş olan makine ve araçgereçlerin atıl kalmasına, kapasite kuUanımının ve üretimin düşmesine yol açıyor. Sanayi ve tanmın karşılıklı bağlantılan da bu üretim düşüşü etkisini büyütüyor. Buna bir de Somoza döneminden devralınan büyük dış borç ve uluslararası bankalann yeni Nikaragua'ya karşı mesafeli tavn eklenince, ortaya tam bir felâket tablosu çıkıyor. İşte, bu genelleşmiş kıtlık ortamında, Sandinistlerin "karma ekonomi" ilkesinin uygulamadaki çelişkileri daha da çıplak biçim Savaş ekonomisi Masaya kentinin çarşısında, seyyar tezgâhlarında, incik boncuktan sandaletlere. kurabiyeden meyveye çeşitli mallar satan kadınlardan ikisi bizd durdurup Nikaragua'yı nasıl bulduğumuzu soruyor. Biz gördüğümüz olumlu şeyleri sayarken, kadınlann daha yaşlısı müdahale ediyor kızgın bir tavirla; "Bunlar ezberlenmis sözier. Biz sa BİTTİ 1967 yıluda ilk kez işe girdim. tki yıl sigortalı calışüktan soan, kendi ijimizi kendimiz bılmak üzere Is ve Ijçi Bulma Kanunı armahgı 0e S « d i Anbbtao'a ijçi olarak gfttim. Sandi Arabistaa'da 1986 yA dördiinci ayma kadar çalıstım. 1 Türkiye iie Snedi Arabistan anuuda sosyal güvenlik antaşmaa var nudır? Varsa, benim orada geçen sörenı nasıl deferlendirilebUir? 2 Dofmm tarikim 1942 ve dgortaiıiıgmu devam ettirebilmem için ne yapmalıyun? 3 Çabşmadıgım 19691980 tarikleri arasındaki sigorta boşlugmmu nasıl doldurabilirim? H J . KAYSERİ HABERLERÎN DEVAMI Ozal'a mal beyanı (Baştarafı 1. Sayfada) yan edilmesiyle ilgili girişimin ANAP iktidarınca önlenmesine çalışılacağı yolundaki beUrh' kuşkuyu kaldıracak yöntemler üzerinde de duruluyor. ANAP iktidarının 1 eylülde açılacak Meclisi hemen tatile sokarak, bu sorunlan seçim sonrasına buakmayı yeğlemesine karşılık bazı önlernler de hazırlanıyor. ANAP iktidarının ülkeyi yöneten kadronun mal varbğını açıklamaması, bu yoldaki siyasal girişimi önlemek için SHP'ye gündem dışı konuşma olanağını vermemesine karşıük, ana muhalefet partisi başını ve TRT'yi kullanmayı planhyor. 1 eylülde SHP'nin mal beyamyla ilgili Önemli girişimini ANAP'ın gündem dışı söz vermemek yoluyla tıkaması gerçekleşirse, o gün yapılmak üzere hazırlanan konuşma bir basın toplantısıyla kamuoyuna açıklanacağı gibi, TRT'de partinin kullandığı propaganda sürelerinde de geniş kitlelere yaygınlaştırılacak. SHP'nin bu yoldaki kararlıhğı dün, iki genel başkan yardımcısımn basınla yaptıklan sohbetlerde ilk işaretlerini verdi. Genel Başkan Yardımcısı Fikri Sağlar, "Şahinkaya olayında A.NAP yetkUilerinin hiçbir göriiş açıklamasında" bulunmamalarını "şasırtıcı" diye niteledi. Fikri Sağlar, "Bu şekilde davranmalar, bizde soru işareti uyaau\nyor. Acaba son giinlerde ayyuka çıkan yolsuzluklar ANAPa bu konuda bağışıklık mı kazandırdj?" dedi. Fikri Sağlar, şunları da söyledi: "Aslında bö>le davranmalart doğal. Çünkü Sayın Özal resmi belgeii yolsuzluk iddialannı son derece kayıtsız karsılıyor. Sayın Özal'a neden bir açıklama yapmadığını soruyorum. Biliyoruz ki açıklama yapılmayacak ve ANAP'ın oylanyla Kafaoğlu örneginde olduğu gibi bu konu kapatılacak. Anayasanın 84. maddesini askıya aima kudretini kendine gören Özal'a, SHP olarak bir teklifte bulunuyonız. Eğer ciddi devlet adamı iseniz, gelin geçici 15. maddeyi kaldıralım. Bir bakanı yolsuziuk iddialarıyla azledenler, gelin, konulann açıga çıkmasına engel olduğuna inandığınız 15. maddeyi kaldıralım. Giiç Özal'ındır, hodri meydan". SHP Genel Merkezi'ndeki sohbet toplantısında Genel Başkan Yardıması Tevfîk Çavdar ise, Şahinkaya olayını gündeme getiren Cüneyt Canver'i, "devşirme mebus" diye tanımlayan İSO Başkanı Bodur'a sert tepki gösterdi ve "Kendilerine sayın diye hitap ettiğimiz bir işadamı bir milletvekiline akıl almaz deyimlerle hakaret etmektedir. Bodur Ağa parlamentoya bu denli hakaret etme hakkını nereden buluyor?" dedi. Çavdar, yakışıksız bir dille Canver'den söz eden Bodur'un, özür dilemesini istedi. Maden işçisîne seçim (Baştarafı I. Sayfada) Genel Madenlş Sendikası Başkanı Mehmet Tezer, işçilere sağlanan ücret arüşının, hükumetin daha önce belirlemiş olduğu 1986 tavan zammı üstünde \e ortalama % 35 orarunda olduğunu vurguladı. "Tavanı aştık, ancak yeraltı işçisinin agır çalışma koşullan, mevcut ücretlerin diişüklüğü ve enflas>on düşünüldiiğünde, aldığıımz bu zam da çok düşiik kaldı" dedi. Mehmet Tezer, sözleşme görüşmelerinde ANAP Zonguldak adayı Şadi Pehlivanoğlu'nun arabuluculuk yaptığını da doğruladı. "Toplusözleşme görüşmeleri iyi gitmiyordu. Pehlivanoğlu'nu daha önceden tanıyorduk. 'Adaysın, bir şeyler yap' dedik. İlgilendi. Yine de istediklerimizi almamızı saglayamadı. Miizakerelerin son giinii dolduğu için, YHK'ye giderse daha kötü olur duşiincesi ile sözleşmeyi imzaladık. Ancak sözleşme metni kaleme alınıp henüz imzalanmadı. Bu arada sosyal haklarda bazı önemli püriızleri halletmeye çalışıyoruz" şeklinde konuştu. Özal iktidarmda 1984 ve 1985 yılları için Türklş'in çeşitli girişimleri ve karşı çıkmalanna, ilke kararlanna rağmen hiçbir sendika, hükümetin o yıl için belirlediği tavan zammım aşamamıştı. Özal iktidarı bu yıl da sendikaların tüm itirazlanna rağmen yıl sonunda gerçekleşecek enflasyonun çok altında kalacağı önceden belli tavan zammını kamu sözleşmeleri için ilke kararı olarak belirledi. Türk Metal Sendikası Kınkkale'de °7o 27 ile sözleşme imzaladı. Sağlıklş Sendikası % 28 artı 2500 olan ücret artışı tavan zammının altına imza attı. Petrolİş bu tavan zammını kabul etmemek için direndi. Grev yasağı olan BOTAŞ'ta sözieşme irazalamadı. Uyuşmazlık YHK'ye gitti. İGSAŞ'ta grev kararı aldı. Ancak YHK, yasadaki grev yasaklannı yorumlayan ve yasal yetkisini aşan bir uygulama ile grev kararı ahnmış olan ÎGSAŞ'ta, grev yasağı bulunduğu gerekçesi ile yeni toplusözleşme yurürlüğe koydu. Ücret artışını <o 27 artı 2500 olarak belirledi. ^ Aynı sendikanın grev yasağı olan ve imzalamadığı BOTAŞ sözleşmesini ise yenilerken, % 27'nin altına imza atmamış olan Petrolİş'i adeta cezalandırır bir tavır içinde % 25 oranına indi. Zonguldak'ta net "7o 35'e varan sözleşme, yine enflasyon altında kalsa ve işçinin ek yoksullaşmasını önlemese de, Turklş'in içinde çalkantılara yol açtı. Genel Madenİş'in sözleşme karşılığı ANAP'a seçim tavizi verdiği ve önümüzdeki hafta lstanbul'da yapılacak Türklş Başkanlar Kurulu'nda daha önce programa ahnmış, hükümete karşı Zonguldak mitinginden vazgeçilmesini istediği öne süriilüyor. Nöbet değîşimi Kecep fcrgun, 2. Ordu Komuta(Baştarafı 1. Sayfada) nı Orgeneral Adnan Dofn, 3. kedilmeİeri bekleniyor. Şura'da Ordu Komutanı Hösnü Çeknkayrıca Jandarma Genel Komu ler ve Ege Ordu Komutanı Ortanı Orgeneral Fikret OkUy'ın general Kemal Yanuk bu görevda emekliye aynlma olasüıgı çok lerini sürdürecekler. yüksek. Genelkunnay 2. Başkanı OrYüksek Askeri Şura bugün genaral Necip Torumuy'ın bu Başbakan Turgut Ozal'ın başkan yıl görev süresi dolduğu için üğında Genelkurmay Başkanı Türk Silahlı Kuvvetleri'nde kalOrgeneral Necdet Üruğ, Milli ması amacıyla görevinin uzatılıp Savunma Bakanı Zeki Yavuz uzatılmayacağı Yüksek Askeri türk, kuvvet komutanlan ve Şura'da tartışılacak. Orgeneral Jandarma Genel Komutanıyla Torumtay'ın görev süresinin diğer üyelerin katılmasıyla top uzatıhnası halinde, 1. Ordu Kolanacak. mutanı Orgeneral Recep Ergun'Edinilen bilgiye göre, Kara un gelecek yıl emekli olması geKuvvetlen Komutanı Orgeneral rekiyor. Torumtay emekhye ayNecdet Öztonın yerinde kala rıldığı takdirde, Orgeneral cak. Hava Kuvvetlen KomutaÜruğ'un yerine gelecek yıl Gem Orgeneral Halil Sözer, yaş nelkunnay Başkanlığı'nı üstlenhaddinden emekli olurken, yerimesi beklenen Kara Kuvvetleri ne Orgeneral Cemil Çulha ataKomutanı Orgeneral Necdet öznacak. Yine yaş haddinden torun'un, bugünkü görevini Oremekliye ayrılacak olan Deniz general Recep Ergun üstlenecek. Kuvvetleri Komutanı Oramiral Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na Zahit Atakan'ın görevini DoRecep Ergun atandığında, Orgenanma Komutanı Oramiral neral öztorun'dan sonra kendiEmin Göksan üstlenecek. sine Genelkurmay Baskanhğı 1. Ordu Komutanı Orgeneral yolu açılmış olacak. 4 milyonum (Baştarafı 1. Sayfada) Canver, "Dünyada dikili bir ağacım yok. Halen CHP Elazıg eski senatörii Hasan tldan'ın evinde 100 bin liraya kiracı olarak olunıyorum'" dedi. öte yandan Cüneyt Canver'in, dünkü Cumhuriyet'te yer alan bir söyleşide Çanakkale Seramik Fabrikalan A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı tbrahim Bodur'un "Adam, devşirme mebusJuktan gelmiş, Mecliste demokrasi bavarisi kesilmiş" şeklindeki sözleri üzerine TBMM'nin manevi şahsiyetini tahkir ve tezyif ettiği gerekcesiyle Bodur hakkında maddi ve manevi tazminat davası açacağını belirterek, "Alacagım tazminatı Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağışlayacağım" dedi. KANFIİ 1 Suudi Arabistan ile Türkiye arasında sosyal güvenlik anlasması bugün için yoktur. Ancak 3201 sayüı "Ynrtdışında Bnlınan Türk Vatandaşlannın Yurtdışında Geçen Siireierinin Sosyal Güveıdilderi iUifmıınH.n Dcferlendirilmesi Hakkında Kanan"un hOkümlerine açıklık getiren "3201 Sayılı Kannnon Uygulama Yönetmeti^nne göre, "Türk vatandagtarmın yurtdısuıda gecea ve beigdendirUen caüşma sireleri ile bu çataşma siireleri arasmda veya sonundaki issiziik sfirelerİBden her biriade bir yıla kadar otan lasmınuı ve yartoısnıda e? kadnu olarak geçea sürelerinin talepleri •afandc borçfauıdınlarak sosyal gtveal&teri bakımmdan" degerlendirümektedir. Yurtdışında geçen bu sürelerin borçlanılarak sosyal güvenlik yönünden değerlendirilmesine ilişkin hükümler "iküi veya çok tarafh sosyal güvenlik yönünden değerlendirilmesine iüskin hükümler, "ikili veya çok tarafb sosyal güvenlik sözlesmesi yapünuş olnp olmadıgına bakılmaksmn, yabancı bir ülkede Tirk vatandaşı olarak cabsmıs, çanşan veya çahşaraklar ile gerek borçlanma ve gerekse aybk alma sürelerinde Türk vatandası olanlan" kapsamaktadır. Bu nedenle Suudi Arabistan ile ülkemiz arasında sosyal güvenlik sözlesmesi bulunmaması, orada çalıştığmız sürelerin sosyal güvenliğiniz yönünden değerlendiriİmesine engel değildir. Yurtdışına çalışmaya gitmeden önce bağlı olduğunuz son sosyal güvenlik kurumunun Sosyal Sigortalar Kurumu olması nedeniyle, borçlanma isteğinizi de bu kunıma yapmanız gerekecektir. 2 "Sigortalıhk süresi en az 5 yü olan ve en az 750 gün malullük, yaşulık ve ölüm sigortalan primi öĞttniş balunan"lar "istege bağb sigorta"dan yararlanabilirler. Türkiye'deki sigortalı olarak çahşmanız ile yurtdışı borçlanması yaptınp bu süreyi Sosyal Sigortalar Kurumu'nda geçirdiğink sureye eklediğinizde, "istege bagb sigortandan da yararlanabüirsiniz. 3 Gerek yurtiçinde, gerekse yurtdışında çalışmadığınız 19691980 tarihleri arasındaki sigorta boşluğunuzu doldurabilmeniz ise olanaksızdır. İSTANBUL ÜNİVERStTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN EK İLAN Üniversitemızin daha önce basında yayınlanan ilanında, Cerrahpaşa Tıp Faküitesi Mikrobiyoloji Anabüim Dalı'ndaki 3 adet olan uzmanlık öğrencısi sayısının 4 adet olarak düzeltilmesine karar verilmiştir. DUYURULUR Basın: 25201
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle