19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
r Cumhuriyet Mectise cami yapUrdarak Atatürk 'e karşı tepki konuyor Mimarlar Odası: Sahıbı Cumhuriytl Maıbaaulık \e Gazeteuhk Turk Anonım Şırkeıı adına Nadir Nadı. # Genel Navın Muduru Hasan Cemal, Muessef Muduru Eminr l'şaklıgü. >azı Merı Muduru Ok»> l.oncnvin. 0 Haber Merkezı Muduru \alçın Bı>er. Sayia Duzenı >oneımenı Mi \car, O TemsıUıler \alçın Dogan. IZMİR Hitmel (,flinka>a. ADANA Mchmrt Mrrcan Islanbul Haberlen Refaa Ö ı , Dış Haberler Erjan Balcı, Ekonomı Osoan Ulıg*>, Kültür: Cdâl Üster, Magazın YaJçı» Vtkşe: Spor Danıjmanı \bdalkadlr Yöctlmtm, Düzeltme: Rtfik Durbaş, Araşıırma Şafcia AJpay, IşSendıka Şuknın Ketend. HaberArastırma L'fnk Gnldemir, • Koordmaıör: Ahmet Korabu, • Malı Işier Eroi Erkat, Rcklâm ve HaJkla llıjkıler GridenaKopr, İdare Hmaryh Gutrr, Ifletme Önder Çeük. Bılgılşkm: Nailtuf. \e Yayan Cumkuriycl Matbaacılık ve Gazetecılık T.A Ş Türk Ocagı Cad 39/41 Cagaloğlu 34334 I 5 I . PK 246!slanbul, Tel SI2 05 05(20 hal)Telex; 22246 • Burolar Ankıra: Zıya Gökalp Bulvar. Inkılap Sokak No: 19/4 Tel. 33 11 4147 Telex 42544 # Izmir H Zı>a Bulvan 1352 Sok 2/3, Tel: 25 47 0913 12 30 Telex 52359 • Adana: Çakmak Cad No 134 Kaı 3, Tel. 1455019731 Telex: 62155 TAKVÎM 15 AGUSTOS 1986 Imsak: 4.28 Güneş: 6.05 Oğle: 13.13 lkindi: 17.03 Akşam: 20.10 Yatsı: 21.41 Patronlar arası rekabet yüzünden bana yasak koııchı UFUK GÜLDEMİR r Korsan kasete Bülent Ersoy, sahneye çıkmasının yasaklanmasının yasal dayanağı olmadığını savundw stok affı yok ANKARA, (a.0.) Korsan video kasetlerine stok affı getirilmeyeceği bildirildi. Anadolu Ajansı muhabirinin edindiği bilgiye göre, telif hakkı ödenmeden çeşitli yollarla Turkiye'ye sokulan ve video kulüpler tarafından çoğaltılarak piyasaya sürülen korsan kasetlere stok affı getirilmeyecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri, 3257 sayılı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu'nda bu konunun düzenlenmediğini hatırlatarak, kanunda belirtilmeyen bir hükmün, yönetmeliklerle veya başka bir biçimde uygulanmaya konulmasının mümkün olamayacağmı söylediler. Kimseye > alvanr bir havası yoktu; gün görmuş bir yaklasımla başından geçenleri aniatıyor, bunu gayet akıcı bir Turkçe ile yapıyor, diğer yandan da analitik esprilerle konuşmasını renklendiriyordu. Mesela siz şimdi bir vali ile röMlnarlar Odası yöneticileri: Caminin portaj yapın, bir de ben Bülent Erminaresi değil, caminin Mecliste gerekliliği soy ile röporlaj yapın. bu konuştartışılmalıdır. Devlet dairelerinde açılan mescit malan gazeteye aktarırken benim demecimdeki "ayollan" otomatik ve camiler kullanılmak üzere değil, Atatürk ilkelerine bir tepki olarak ortaya konulmaktadır. olarak yazının içerisinde muhafaza edersiniz. Buna karşılık vali demecinde "ayol" demiş olsa dahi, ANKARA, (Cumhuriyet Bii nin pariamentosunda hâlâ 600 onun ayollanıu otomatik olarak çırosu) TBMM bahçesine cami yıllık cami minarelerinin siluet kanranız. Bunu farkında olmadan yapılmasma ilk tepki, Mimarlar lerini gönnek istiyorsak burada yaparsınız, çunku benden beklenen Odası Genel Sekreter Yardımcıbir carpıknk var demektir" diyen "a\ol" deraemdir. validen beklesı Emin AtaJa ile Merkez Yöne Atala ve Ünal, "O da bâlâ üm nen ise "devlet ciddiyetidir." Oysa tim Kurulu üyesi Eyüp Ünal'dan met olmaktan kurtulup, millet o belki de benden beş kat daha "Meclisteki caminin minaresinolma anlayışımızı geliştirip Ata fazla "ayol" demektedir. den önoe, caminin Mecliste getürk'iin laikJik anlayışını kavraBülent Ersoy böyle konuşmakrekliu'gi tartışümahdır" biçimınyamamış olmamızdan ya da bu la birlikte, aslında bu söyleşi sırade geldi. anlayışa sinsice tavır koymaktan sında kendisine "TC vatandası BuAtala ve Ünal, devlet dairele ileri gelmektedir" diye ko lent Ersoy" olarak bakıldığının nuştular. Proje için Mimar Beb farkında olacak kadar zekiydi, rinde açılan mescit ve camilerin rnz Çinici'ye bazı milletvekilleri çunkü önceden iletilen sorularda, kullanılmak için değil, bir göstarafından "minare konulması" beş yıldan beri sahneye çıkarılmateriş simgesi olarak, Atatürk ilyolunda baskı vapmalannı da kelerine bir tepki olarak ortaya masıpa karşın ilk kez "Kim sizin eleştiren Atala ve Ünal, şöyle ko sahneye çıkmanm yasakladı?" konduğunu öne sürdüler. Şeriat sorusunun yer alması dikkatini ile yönetilen Arap ülkelerinde bi nustular: le çağdaş mimari deneylerin ya"MüteahhitleriD kâr amacıyla çekmişti bile. pıldığını kaydeden Atala ve Anlatıyordu: mimarlara proje yaparken mıiÜnal, "Ne yazık ki anayasasın"Beş yıldan beri sahneye çıkartldahale ettiklerini biUyorduk ama da laik Türkiye Cumhuriyeti yaSayın ağabeyimiz Behnız ÇinicK mıyorum ve ilk kez bana bir gazezılı olan ülkemiz. henuz bu nok ye Mecliste yapüğı camiye illa da teci 'Bu karar kimin?' diye sorulaya geçemedi. Bunda da siyasi kubbe ya da minare yapacaksın yor. baskılann büyük rolii oldugu Türkiye'nin ber şeye ragmen gediye bir baskı geleceğini biç dtıyadsınamaz" dediler. şönmemiştik. Meslege ve sanata liştiğine inanmamak miimkön desaygılı olmak zonındayız. Mes !«• Enıin Atala ve Eyüp Ünal, Bakın açıkça söyieyeyim kardeAyasofya'nın ibadete açıhp açıl lege ve sanata mttdahale edenlerin eseri Kocatepe Camii ortada şim, bu karar hokukun degil, ke>mayacağı yolundaki tartışmaladır. Sinan'ın kötu kopyası olan filiğin, duygusallığın, 'devlet nn da, "yine bııgiıne benzer bağbu siluetin bagnazhgın son öme benim' zihniyetindeki bazı kişUenazlığın ve tutuculugun had safği olmasını dilerkeo, son yıllar rin sadece bana işleyen karandır. haya vardıgı" bir dönemde ortaModern, çagdaş hukuk duzeninda Atatiirk'ün adı kullanılarak ya çıktığını belirterek, şu görüşzedelenen laiklik ilkesine sataip de bir insanın konuşması, çalışmaleri savundular: çıkacak gerçek Atatürkçiileri an sı, onun bunun kendine göre du"Bu olayda da siyasetin oldukyoruz. Devlet başkanımızın bu şünceleri ile yasaklanamaz. Eger ça etkinliginin oldugu, Osmanlı konulardaki beyanatlanna ve tel 'yasaklanır' diyen varsa, şöyle bir kafası ile ve Osmanlılık özlemi kinlerine kulak asılmadan devlet silkinip etrafına baksın, iki dudaile hareket eden cevrelerin o dödairelerinde açılan mescitler ve gın arasından çıkıp da delüımemiş nemde bir fetih bareketinin camiler kullanılmak için değil, y^asak kaldı mı? uzanbsı olarak Ayasofya'nın ibabir gösteriş simgesi olarak, AtaLutfen yanlış ankunayınız, modete açılmasını istedikleri bilintürk ilkelerine bir tepki olarak dern, çagdaş bukuk duzeni derken mektedir. Buna karşı zamanın Amerika'dan. AJmanya'dan, tngilortaya konulmaktadır". Mimarlar Odası yöneticileri Satere'den, Fransa'dan, ttalya'dan, yın Vedat Dalokay başta olmak Geri kalmış bir toplumda kay Belçika'dan, Hollanda'dan, Jsveçüzere bu bağnazlık ve gericiliğe nakların üretim alanlanna yatı ten, Norvec'ten yani bu ülkelerin karşı yoğun bir mücadele vermisnlması gerekirken milyonların, faukuk duzeninden bahsediyonun. ler, Ayasofya'nın bilindiği gibi milyarlann namaz kılacak insan Geri kalmış şark toplumlanndan, ibadete açılması önlenmiştir. ts lann yok denecek kadar az oldu lran'dan, Pakistan'dan, Suudi Aratanbul gibi camiierle dolu bir ğu yerlere yatınlarak gösteriş ya bistan'dan değil. Gazetelerde okukentimizde ısrarla Ayasofya'nın pılmasına izin verilmemesi ge yoruz; buralarda genç kadınlar ibadete açılmak istenmesiyle şu rekti|ini kaydeden Atala ve topraga gömulüp taşlanarak cezaanda Mecliste cami yaptınlmasıÜnal, "Meclise cami ne kadar landınlıyor. Hırsızlann kollan kenın demokratik ve laik bir paryakışırsa. Mecüsteki camiye kub siliyor. Insanlann kaderi krallann, lamento çatısı altında, aynı dübe ve minare de o derece yakışır. şeyhlerin, nüfuzlu kişilerin, güçlü şünce ve gösteriş anlayışından Caminin minaresi değil, önce generallerin iki dudaklannın arakaynaklandığı aniaşılmaktadır". caminin Mecliste gerekliliği sında ya mutlu ya da acı sonla noktalanıyor. tartışılmalıdır" dediler. "Laik ve demokratik bir iilke Şimdi duşunüyorum da, Türkiye ikinci kategoriden bir ülke midir ki, ben beş yıldan beri sahneye cıkamıyornm. Hiç Bad Avrupa ülkelerinden birinde benim gibi 'top star' olmuş bir sanatçıya, cinsiveti 'şupheli' diye sahne yasagı konduğunu duydunuz mu?" Peki beş yıldjr süren bu yasağın sırn neydi? Anayasanın 38. maddesi Ersoy devam ediyordu: "Volsuzluktan, rüşvetten, hayali ihracallan. esrareroin kaçakçılıgından. hırsı/lıklan. adam öldurmekten, kısacası yuz kızartıcı hiç kili insanlara o saatle Tati Mudzei Guyem'i dinletmek herkesin harcı degildir. Sanaı islcr, ses ister, bilgi ister, tecrube ister. Koyduklan yasagaragmenbeni söndüremediler, aksine daha da yücelttiler. Şair boşuna söylememiş. 'Cevher yere düşmekle sakıt olmaz kadn kıymetten' diye. Bakın kardeşim, ben size söyleyeyim. Ben belki de bir yüzyıl daha kendimden bahsettirecegim. Vali Ajaz ise butün çabalanna karşın, valilik görevi bittigi an unutulup gidecek." Ersoy, yasak karannın öyküsunu ise şöyle anlatıyordu: "Geçenlerde gazinocu Fahrettin Aslan'ın sahne yasagımla ilgili be lahahin Çeliner Paşa da Fahrettin Aslan'ın iyi arkadaşıdır. Gazinosuna ne zaman gelse özel locada oturnr. Bu komplonun nedenine gelince... 12 Eylul'den sonra gazinocu Osman Kavran ile anlaşnuştım. Fahrettin Aslan bunu hazmedemedi. Devletin her katındaki güçlü dostlaruun aracılıgı ve ilk etapta Şukni BaJeı sayesinde konnyu Ayaz'ın önune getiren süreci başlatü. Bugüne kadar hiçbir yıldız sanatçıya tatbik edilmemiş olan Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanununu bana tatbik eltiler. 12 Eylul yeni olmuş, devlet, terorun, teröristin peşinde. Benim hakkımı, hukukumu kim arayacak? Osman Kavran ile anlaşmamı hazmedemeyen Fahrettin Aslan, devletin her katındaki güçlü dostlan ve Şükrü Balcı aracılıgı ile konuyu Vali Nevzat Ayaz'ın önüne getirtti. Böylece bana sahne yasağı kondu. Ama Allah'ın büyüklüğüne bakınız ki Dündar Kıhç'ın itiraflarıyla Fahrettin Aslan da, Şükrü Balcı da ettiklerini buldular. Ben belki yüz yıl daha kendimden bahsettirecegim, ama Vali Ayaz, valilik görevi bittiği an unutulup gidecek. "Yazdıklan yalan, yanlış, uydurma. abartma haberlerle olayı saptırdılar. Yöneticileri aleyhime kışkırtblar, ama sahne yasaguun gayri hukukihgine bir kez dahi bakmadılar. tsUnbul Valisi Nevzat Ayaz, hakkımda yasak karan almış. Gazeteci arkadaş, mesela, Bnrsa Valisi'ne gidijor, 'Efendim, Bülent Ersoy'un tstanbul'da sahneye çıkması yasaklandı. Buraya eelse çıkabilir mi?' diye sonıyor. Istanbul Valisi yasaklar da Bursa Valisi durur mu? Hemen cevabı yapışünveriyor: 'Asla kardeşim. Bülent Ersoy burada da sahneye çıkamaz.' Ertesi günkü gazetede manşet: 'Bülent Ersoy'un sahneye çıkması Bursa'da da yasaklandı.' Bu tür sorular, cevaplar, çok şüknr 67 ilin valisiyle de teati edildi ve kimin neyi, nerede ve ne için yasakladıgı dahi bilinmeyen bugünkü duruma gelindi. Basın, bu olayın hep sansasyon yönonü deşeledi, hukuk açısından ise hep 'es' geçti. Ortadaki, açık hukuki ihlali görmezlikten geldi. Suçluysam mahkemeye verip mahkum etselerdi. Yok suçsuz ceza ohnazsa, sahneye neden çıkamıyordnm?" Bülent Ersoy, hakikaten sahneye neden çıkamıyordu. Eğer Polis Vazife ve Selahiyetleri Yasası'nın 12. maddesine göre çıkamıyorsa, o zaman kadınlıgı kabul edilmiş demekti, çünkü bu madde sadece kadınlara uygulanabiliyordu. Yargıtay kararına göre de erkekse 12. madde erkekleri kapsamının dışında tutuyordu. Bülent Ersoy, kendi yorumuna göre nedenleri şöyle sıralıyordu: "12. madde falan, bunlar uyduruk gerekçelerdir. Bazı kişiler, sanki ustlerine vazifeymiş gibi, cinsiyetinü kendirain tavin etmesine varan başkaldınşı hazmedemiyoriar. Türkiye'de böyle bir ameliyann adaba aykın olduguna dair bir kanun yok. Varsa çıkarsınlar ortaya." Bülent Ersoy, bu konuşma sırasında 12 Eylül döneminin tçişleri Bakanı Selahattin Çetiner için "Fahrettin Aslan'ın ne zaman gazinosuna gelse özel locada oturnr" diyordu. Bu iddıa uzerine telefonla ulaştığımız Çetiner, "Ben ne o vakit, ne ondan sonra hiçbir vakit Fahrettin Aslan'ın gazinosuna gitmedim" demiştı. ANKARA, (ANKA) Milli Piyango'nun 19 ağustosta Trabzon 'da yapacağı özel çekiliş, Trabzon Avni Aker Şehir Stadı'nda, şarkılı türkülü bir tören eşliğinde gerçekleşilecek. En buyük ikramiyenin 1 adet SOOmilyon lira olduğu özelçekiliş saat 15.00'te başlayacak. Büyük ikramiyelerin çekilişi ise saat 20.30'da sanatçıların programlarıyla birlikte yapılacak. Stadyumda Milli Piyango çekilişi ANKARA, (a.a.) Özel okullarda ücretsiz okuyan öğrencilerden bundan böyle Katma Değer Vergisi alınmayacak. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı özel Oğretim Kurumları Daire Başkanltğı'nın valiliklere gönderdiği genelgeyegöre, 19861987 öğretim yılı için ücretsiz okuyacak öğrencilerden alman Katma Değer Vergisi, velilere geri verilecek. Kararın, bedelsiz olarak yapılan mal teslimi ve hizmet ıfalarının vergiden istisna olaca. ğını hükme bağlayan 13297 sayılı kanunun 17. maddmine göre alındığı bildirildi. Özel okulda ücretsiz okuyanlar bir suçtan mahkumiyetim yok. Anayasanın 38. maddesi gayet açık. Diyor ki, 'Suçluluğu hukmen sabit oluncaya kadar hiç kimse suçlu sayılamaz.' Üstelik yasalara göre her suçun bir cezası var. Ceza Kanunu bülıin suçlann karşılıgı olan cezaian yıl, ay, gun olarak beliriemiş. Tabancayla adam öldurseydim şimdiye kadar çoktan hapislen dışan çıkonıştım bile. Bana ısrarla yasak karannı uygulayan tstanbui Valisi Sayın Nevzat Ayaz, halka kulak versin. Neler söyleniyor, neler konuşuluyor. Allab'a şükurler olsun ki gittigim ber yerde ayakta alkışlanıyorum. Daha geçenlerde Bergama'da gecenin yansında yuzlerce kişi beni ayakta, nefes almadan dinledi. Iç yanatından ilk defa ögrendim. Söylediklerine gore, o dönemde İçişleri Bakanı olan Selahattin Çetiner bolge valileri ile yaptıgı toplantıda, 'Bu tip toplumdan itılmiş kişilerin sahneye çıkmasıru istemiyorum. Bunları sahneye cıkarmayın' demiş. Peki bn istegin yasal dayanağı? Yok. Şimdi bir bankada yonetim kumlu üyesi olan emekli Selahattin Paşa'dan 12 EylüTun o günkü ortamında Bülent Ersoy'un besabını kim sorabilir ki? Şimdi gelelinı yine 'Bu karar kımin'' sorunuza. Bu kararda gazinocu Fahrettin Aslan ile o zamanki Istanbul Emniyel Müdüriı Şükrü Balcı'nın yakın dosdugunun da payı vardır. Şunu da belirteyim, Se Ama Allah'ın büynklügune bakınız ki, Dündar Kıhç'ın itiraflanyla Fahrettin Aslan da, Şükrü Balcı da ettiklerini buldular. Dostluklannın nedeni, niçini tam açıklıga kavuştu. Vasak karanndan sonra Vali Nevzat Ayaz'a çeşitli tarihlerde dilekceJer verdim. Cevap bile alamadım. Sanki Bülent Ersov yok olmuştu; uçup gitmisti. Oysa, ayuı Nevzat Ayaz, yasak karanndan kısa bir sure önce Şey dergisinin balosunda beni eşiyle birlikte dinlemiş, her sarkıdan sonra da uzun uzun alktşlamıştı." Ersoy, yasak kararının pekişmesinde, yaygıniaşmasında basının da rolu olduğunu belirtiyor ve şunları anlatıyordu: lş Barışı Yarışması Yaranın takdiri Çetiner bu konudaki soruları şöyle yanıtlıyordu: Bu yasak karannda sizin rolüniız var mı? ÇETtNER Bu konuda polemiğe girmek istemiyorum. Birçok defa idare mahkemesine başvurdu, Danıştay'a gitti. Yani mesele yargjnın takdirine bağlı olarak devam etti. Ersoy sizi suçluyor. ÇETİNER Kamuoyunda bu yasaklama herhalde aleyhte bir hava yaratmadı. Çetiner'in bu yamtmdan yasaklama karannda "kamuoyunun" göz önüne alındığı hissedih'yordu. Bu aşamada Bülent Ersoy şöyle konuşuyordu: Pek kamuoyu adına konnşmamak lazjm. çunkü herkesin kendine gore kamuoyu vardır. Sonra da şu örneği veriyordu: "Yasaklı gnnlerimin başlangıcında Yeşilköy'den yurtdışma giderken üzerime hücum eden, haber çıksiB diye bav ulumun açılması için gömriikçüleri kışkırtan foto muhabirierini oradaki personel yubalamıştı. Şimdi bu olayda kamuoyu hangisi? Kamuoyunu temsil eden basının mensuplan mı, yoksa basın mensuplannı yuhalayan havaalam mustahdemleri mi? Bence kamuoyu, ynhalayanlar da yuhalananlar da dahil bir butunden oluşuyor. İçlerinden bir kesitini alarak "işte kamaoyu" demek hem yanılgı, hem de dunyadan habersizliğin işareti olur." ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) 1986yıhnın Barış Yılı olması dolayısıyla Ankara Ticaret Odası (A TO) tarafından "lş Banşı" konulu biryanşma duzenlendı. tş banşının demokrasi ve sosyoekonomikgelişme üzerindeki etkilerinin ince/eneceği yazılann katılabileceği yanşmada birinci seçilecek esere 750 bin, ikinciye 400 ve uçuncüye de 200 bin lira ödül verilecek. Turist gelişinde azalma ISTANBUL, (ÜBA) Türki Evrerh, Ajrika konserini beğenmedi Haber Merkezi Önceki akşam tstanbul Açıkhava Tiyatrosu'nda yapüan Afrika'ya Yardım Konseri'nin TRT tarafından eşliksiz olarak "playback" müzikIerle gerçekleştirilmesi ve beklenen ilgiyi görmemesi, Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından eleştirildi. Konserle ilgili olarak TRT tstanbul Televizyonu yetkililerinin dün Florya Köşkü'ne çağrüdığı öğrenildi. Türk Tanıtma Vakfı'nm Koordinatörlüğü'nde, TRT'nin işbirliği ile düzenlenen konserin "playback" yapılması, Cumhurbaşkanı Evren'i sinirlendirdi. Evren'in, 3 bin 500 kişinin izlediği ve 3,5 saat süren konserin çekimini yapan TKT için "Beceremeyeceklerse bir daha yapmasınlar"' dediği belirtiliyor. Müzik Eğlence Sorumlusu Adem Gürses'le birlikte Cumhurbaşkanüğı Köşkıi'ne çağnlan TRT Istanbul Bölge Müdürü Sadık Öztekin, a.a.'nın sorulannı cevaplandınrken, "Biz organizatör degiliz, sadece çekim yaptık" dedi. Oztekin, Evrenne gönışmesi hakkında da "Sayın Cnmhurbaşkanımız ile programın genel batiannj gönistük. Bilgi arzettik. Konser, Tüıfc Tfenıtma Vakfı koordinatöriütünde düzeaJendi. Biz mevcut teçhizatımızı getirip çekim yaptık. Organizasyonla bir ilgimiz yok" şeklinde konuştu. TKT Televizyonu, banda aldığı programı bayramda yayımlayacak. KONSER FİYASKOSÜ Konser gecesinde ilk terslik, sunucu Ayşe Egesoy'un, rüzgâr nedeniyle eteklerinin açılmasıyla başladı. TRT kameramaru, tam boy çekim yapmayarak bu dunımu idare etti. Hafif muzik sanatçısı Seyyal Taner, ilk şarkısını tamamladığı sırada 3 numaralı TRT kameramanınm yerlere yuvarlandığı görüldü. tzleyicilerin uzun süre gülmelerine neden olan bu olay uzerine Kenan Evren de yerinden doğrularak 3 numaraiı kameraya doğru baktı. Gecenin diğer sanatçılanndan Banş Manço'nun "Halil tbrahira Sofrası" adh parçası TRT yapımcısı tarafından kesildiği için, sanatçı ikinci şarkısımn finalinde sahneyi terkederken, yapımcıya telsiz mikrofonu fırlattı. Aynı sorun nedeniyle Samime Sanay'la yapımcı arasmda ağız kavgası yaşandı. Her şarkıcının arkasında duman puskürtülmesi, izleyici tara(Arkast 15. Sayfada) TRT'ciler Köşk'e çağnldı ye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Genel Başkanı Bahattin Yücei, Turkiye'ye turist gelişinin azalmasmdan turizm acentelerinin sorumlu olduğunu öne sürerek, "Kendi dışırruzda sorumlu aramak, görevden kaçmak olacak ur" dedi. Görüşlerıni Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB)'m yayını "Thrizm dergisi^ne açıklayan Yücel, bu yıl turizm sektöründe karşılaşılan sorunlann polemiğine girilmeden gelecek yıl için birtakım önlemler alınması gerektiğini belirttu J ^tarafmdanikiyılhğmayurtdışma gönderüecek olan bursiyerUrbasmatamttith. Türk Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Aydm Boiak, vakfm 1969 yıhndan bugüne kadar olanaklan kısıth 200 öğrenciyi yüksek Usans öğrenimi için ytuidışma göndenttğtoü betirttL Bu yü başvuran 427 aday arasından seçilen 17 öğrencinin iki yıl süreyle Amerika 'nm çeşitU ünivcrsiteUrtnde öğrenbn göreceklerini ve bir bursiyerin iki ytiak öğrenimi süresaıce SS bin dolara malolacağını kaydeden Türk Eğitim Vakfı yetkttüeri, aynca bu yü gidecek olan 17 öğrenciyU birlikte 1969 yümdan bu yana yurtdışma yüksek Usans için gönderüen Ögrend sayutnm 217'ye uJajacagvu beUrttiler. (Fotoğraf: KUBİLA Y TÜNTÜL) Vohhi Papaııdreır ıııın Türkîye tezi yaııLıştu* STELYO BERBERAKİS ATtNA Yunanistan'ın eski cumhurbaşkanı ve başbakanlanndan Konstantin Karamanlis'in 1978 yılında, zamanın Turkiye başbakanı Bülent Ecevit'le Montreux'de yaptığı gonişmeden sonra Yunan pariamentosunda yaptığı konuşmada, bu goruşmenin "yapıcı" olduğunu kanıtlamaya çahştığı saptandı. Karamaıüis, bu konuşmasında "Papandreu'nun Turkiye haksızdır diye Turkiye ile ügilenmeraemi? gerektiği yolundaki tezi dogru degildir" dedi. Şitndikı Başbakan Andreas Papandreu'nun ana muhalefet lideri olduğu sırada parlamentoda yapılan konuşma özetle şöyle: "... Sayın Bülent Ecevit ile Montreux'de görüşmeye karar verildiği zaman çeşitli söylentiler dolaşmıştı. Bazüan, bu görüşmede Türkiye Başbakanı Ecevit'in Turkiye'ye konan ambargonun kaldınlması amacıyla "kasıth" bir i>ı niyet gösterisi yapmaya çalıştığını öne sürmüşlerdi. Bu iddialar uzerine yetenekli, deneyimli ve saygıdeğer bir siyaset adamı olarak Sayın Ecevit'in boyle bir "gösterişe" gereksinimi olmadığını, bu özelliklere sahip bir siyaset adamının bunu yapamayacağını belirtmişüm. Çunku ambargo olayı zaten Amerikan kongresi tarafından Kıbrıs olaylanna bağlanmıştı. Üstelik Ecevit'e bu göruşmede Kıbrıs sorununu görüşmek ıstemediğimi, çunku konunun Kıbrıs hukumetinin sorumluluğunda olduğunu daha once de bildirmiştim. ...Ancak sosyalist PASOK'un saygıdeğer başkanı Andreas Papandreu, bu goruşmenin ulus için kabul edilmez ve tehhkeli olacağını söylemişti. Ancak Sayın Ana Muhalefet Partisi Başkanı Papandreu, Kipriyanu'nun Ecevit'le ozel olarak goruşmek istemesını, daha öncelen Makarios'un Amerikalılarla ve Denktaş ile yapmış olduğu goruşmeleri eleştirmemişti. Ki bu goruşmeler gerçekten ambargo olayinı etkileyebilecek nitelikteydi o zamanlar.. ... Sayın Papandreu, benim Ecevit'le görüşmemin, ilk once ulusaJ konularda çıkmaza gireceğini, arfasmdan da savaşa girebileceğimizi iddia etmışti. Ben de diyorum ki, savaşın en onemli nedenlerinden biri, diyaloğa başlanıak değil, bunu reddetmektir. Sayın milletvekillerf, hepimiz bilıyoruz ki, gerginlik yaratmak istenırse bu her an için gerçekleştirilebilir.. Ancak gerginlik yarattıktan sonra bunu yatıştırmak ve banşçıl bir diyaloğa başlamak, gergınliği >aratmaktan çok daha guçtur.. Bilindiği gibi, sorunlar ne denh büyuk olursa olsun, iklim yumuşaksa çözumu kolay olur. Bunun tam Karumanlis'in Ecevit'le görüştükten sonra mecliste yaptığı konuşma: "Yunanistouıh tehdit arüyor* tersi, gerginlik döneminde en kuçük sorunlar bile çozülemez. ... Sayın Papandreu, Türklerle diyaloğa başlayacak bir durum olmadığını, çunku Yunanistan'ın Türkiye ile anlaşmazlık içinde olduğunu kabul etmediğini soylıiyor.. Ancak sayın milletvekilleri, sizin karşımzdaki, sizin haklannızdan şuphe etmeye ve dolayısıyla anlaşmazlık yaratmaya başlarsanız, istediğıniz kadar bunu kabul etmeyın, ama sorun ve aniaşmazhklar doğmuştur bir kere.. Ve kendinizi savunmaya zorunlu kalırsınız. Ancak ne olursa olsun, sorununun varlığını kabul etmeüsiniz. Antik Yunan filozofu Euripides'in dedıği gibi: "Eğeradalet ve düriistluk herkes için eşit olsaydı. dünyanın hiçbir yerinde anlaşmazlık olmazdı." Dolavısıyla, Papandreu'nun "Türkiye haksızdır diye Türkiye ile ügilenmememiz gerektiği" yolundaki tezi doğru degildir..." ATtNA («JL) Yunanistan Savunma Bakanı Yannis Haralambopulos, Yunan Silahlt Kuvvetler Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda, "Önemli ve gelişmekte olan tehditten" söz etti. Haralambopulos, "Halkımız ve silahlı kuvvetlerimiz binlerce yıldan beri Helenizmin beşigi ofauı böigede, vatanınuza karşı bojük ve sürekli olarak gelisen bir tehditle karsı kar?ıyadır" dedi. Savunma Bakanı, "Silahlı knvvetierimiz her tnrfii olasıItgı bertaraf edebilmek için darmaksıztn egitilatekte, saVBŞ becerilerini sürekli olarak gefiştirraekledir" diye konuştu. Haralambopulos, "¥««••Mu'Bi tmnf Mtd&uL, Uaıttâtm Ur m fa(nwdl#y, ancak egeısenJik haklannın da miizakere konusu olamayacagını" söyledi. Ersoy, "Herkesin birbirinden ögrenecek şeyi vardır" diye devam ediyor ve sözlerini şöyle bağhyordu: "Savunma hakkı gün gelir herkese lazım olur." LEfKÖŞE, (Cumhuriyet) Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kıbrıs'ta gerçekleştirdiğı ikinci Banş Harekâtı'nın 12. yıldönumü, KKTC'de törenlerle kutlandı. 1974yılının 14 ile 16 ağustos günlerinde gerçekleştirilen ikinci harekâtıa barış ve hürriyetine kavuşan Serdarlı 'da şehitler anıldı. Rumlarm ikinci harekât sırasmda adanın güneyine kaçarken topluca şehit ettikleri Türkler için Muratağa, Sandallar ve Atlılar'da da anma törenı yapıldı. Gazimagosa'nın kurtarılışının 12. yıldönümü de bugün kutlanacak. Barış HarekâtVnın 12. yılı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle