19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/8 Boran, "Her ülkenin sosyalizminde özgün bir yan vardır, ama bu mutlaklaştırılmamah" diyor 'Türkiye'ye özgü sosyalizm diye bir kategori yaratmaya karşıyım 12Boran 1968de ne demişti? MUST4FA EKMEKÇİ ANKARA NOTLARI 14 AĞUSTOS 1986 Bayramlık Bayram... Fransız taşlama yazan Pmre Jean B6ranger"m (17801857) "Tann Baba" şarkısını, ilk Ruhi Su'dan dinlemiştim. Ne güze) çalar, soylerdi Ruhi Usta. Soluğu kesilmiş dinleyicilerine: Şimdi, Bârangefin 'Tann Baba" şiirini okuyacağım, arkasından Kazak Abdal'm "Eşeği saldım çayıra..." derdi. "Tann Baba" şiiri konusunda Rahmi Sattuk, Ruhi Su'dan el almış gibidir. "Tann Baba"y\ şimdi Rahmi söyiüyor. Rahmi, 16 ağustosta Marmaris'te, 17 ağustosta Bodrum'da, 18 ağustosta Çeşme'de, bayram boyunca çalıp, söyteyecek. Bodrum'da izin verilmemiş, bakalım ne olacak? Geçen yıl, Marmaris'te, "Tann Baba"y\ söylediğinde, soruşturma açıkjı, bir süre gözaltında kaldı, Muğla Ağır Ceza Mahkemesi'ne verildi. Rahmi'nin bir yıl ile altı yıl arasında hapsi istendi. Fransız yazan Berangerin şiiri bilirkişiye gitti. Nevzat Toroslu, Eralp Özgerun de bulunduğu üç kişilik bilirkişi, şiirde suç unsuru görmedi. Savcı, şiirde bakanların küçük düşürüldüğünü ileri sürmüş, Türk Ceza Vasası'nın 159. macklesinden de dava açmıştı. Muğla Agır Ceza Mahkemesi, Rahmi Sartuk'un aklanmasına karar verdi. Beranger de aklanmış oldu. Beranger'in "Tann Baba" şiiri şöyle: "Tann Baba bir sabah uyanınca/Biz insanlan düşündü nasrfsa/G/rö pencereye, 'Kim bilir?' ded//Belki o gezegen yok oldu, gitti '/Ama baktı, uzakta, çok uzakta/Bir köşadkte, fır fır dönüyor dünya. 'Şeytan canımı alsın' d&di Tann/Alsın vallahi çocuklar/Bir şey antıyorsam,/Bu dünyalılann tutumlanndan' 'Ey, benim minnacık yaratıklarım,/Ak ve kara, donuk ve yanıklarım'/Wed/ Tann, en babacan haliyte. 'Sözde ben yönetiyormuşum sizi/Oysa görüyorsunuz./Altaha çok şükür./Benim de sürüyie bakanlarım var' 'Şeytan canımı a\sın'dedi Tann/Alsın vallahi,/Bu bakanları ikişer üçer/Atmazsam kapı dışarı.' 'Boşuna mı şarap verdim, kızlar verdim size/Güzel güzel yaşayasınız diye,/Nasıl olur da siz bana 'Ordulann Tannsı' dersiniz!/Ne yüzle adımı alıp dilinize./Top atarsınız birbirinize...' 'Şeytan canımı alsın' dedi Tann/Ms\n vallahi çocuklar/Bir tek orduya kumanda ettiysem bugüne dek/Şu süslü püslü zibiditerin/lşi ne yaidızlı tahtlar üstünde?/Nedir o kasılmaları, bobürIenmeleri?/Beslediğiniz bu kannca beyleri,/Sâzde benden kutsal haklar almışlar/Benim inayetimle Kral olmuşlar.' 'Şeytan canımı alsın' dedi Tanrı/A\s\n vallahi çocuklar/Sizleri böyle kötü yonetenler./Geldiyse benden. Bir de o kara bücürter var,/Benden geçinen/Burnum illallah dedi tütsulerinden/Yaşamayı oruca çevirmiş bu softalar/Benim adıma lanet yağdırmaktalar./Verdikieri partak vaazlara gelinceee,ADnlar benim için Arapca, ibranıce./'Şeytan canımı alsın' dedi 7ânn/Alsın vallahi/Bir şey anhyorsam bu heriflerin anlattıklarından...' 'Artık bana kızmayın çocuklar./Sevişin, güle oynaya yaşayın./Sizi yakar makanm diye de korkmayın./Kralına da, yobazına da basın kalayı!' Ama, keselim, Allahaısmartadık/Jurnalcılar duyarsa yandık. 'Şeytan canımı alsın' dedi Tann/Alsın vallahi çocuklar/Bu yüzsüz herifleri/Sokarsam kaptdan içeri,/Kapıdan içeri, kapıdan içeri..."'. • • • Bu konularda anlaşmamıza olanak olmadığı artık iyice anlaşılıyor. Bir uyuşmazlık konusu daha çıkıyor: "Güleryüzlü Sosyalizm " Ben soruyu sormadan Boran konuya giriyor: BORAN Sanınm şimdi "gükr yttzlii sosyalizm" konusuna geçebiliriz, bu, az önce üzerinde durduğum, eleştirdiğim ve sonunda "ütopik sosyalizm" in bir tür çağdaş muadili diye nitelediğimiz görüşlerin bir parçası. Sosyalizmde elbette her şey insan içindir. Ne var ki, tüm insanlann maddi/ manevi, nıhsal ve kültürel açüardan bütün ihtiyaçlarını karşılayabilme, insanca yaşama ve kişiliklerini her yönüyle geliştirme koşul ve olanaklanna kavuşabilmeleri, yine ayru insanlann emeğiyle; örgütlü, bilinçli, düzenligerektiğinde özverili, yaratıcı çalışmalanyla gerçekleşecektir, yalnız üretim dallannda degıl, toplum yaşamının her alanında. Bu da bir örgütlendirme ve yönlendirme işidir; üstten alta tek taraflı bir emir ve direktifler zinciri ile değil, bütününde toplumsal organizmayı oluşturan bileşenlerin demokratik merkeziyetçilik ilkesi temelinde karşılıkh iletişimi, etkileşmesi, katüımı sürecinde oluşturulmuş bir yönlendirme. Sosyalizmin bütün potansiyelinin tam çiçek açabilmesi böylesi bir uğraş ve çabayla olanaklıdır. Her şey halkın yaratıa emeğiyle gerçekleşecektir, ama bu, kendiliğinden "spontane olmayacaktır, koiay da olmayacaktır. 68 Çekoslovakya işgali sırasında Aybar'ın ortaya attı&ı güler yüzlii sosyalizm kavramına gelelim isterseniz BORAN Ona gelelim de, önce Türkiye'ye özgü, her ülkenin kendisine özgü sosyalizm, ideolojik bağımsızlık konusunu ele alsak konular daha iyi birbirine bağlanır gibi geliyor bana. î y özgü sosyalizm yotunu tespit yeteneğinde' Behice Boran 1968 yıhnda "Gün Yayınlan" tarafından basılan "Türkiye ve Sosyalizm Sorunlan" adlı kitabımn 133 ve 134'üncü sayfalannda şu düşünceleri savunmaktaydı: "Bir ülkenin sosyalistleri, işçi sınıfı partisi bunu yapabilecek kabiUyette değillerse, onlar adına bunu başka hiç kimse yapamaz Dışardan direktiflerle hiçbir ülkenin işçi ve emekçi sınıflan hareketi yöneltilemez. Türk sosyalist hareketinin biricik politik örgütü TİP, bugün genel sosyalist teori ve dünyadaki uygulamalardan elde edilen tecrübelerin ışığı altında Türkiye'nin şartlanna özgü sosyalizm yolunu tespit etme, Türkiye'nin durumunu sosyalist açıdan değerlendirme ve ülkenin işçi ve emekçi sınıflannı bu yönde örgütleme ve bilinçlendirme işini başaracak yetenekte olduğunu göstermiştir." (...) Aynı kitabın 119'uncu sayfasmda da Behice Boran şöyle diyordu: "Dünya sosyalist hareketini güçlendirmek için tek sosyalist ülkeyi desteklemek ve onun etrafında sıkı örgütler, tek merkezden yürütülen yekpare bir hareket ve yürütmek politikası bir süre güçlü ve başanlı olsa da uzun vadede geri tepen bir silah haline gelir ve gelmiştir." Bir Uzun Yürüyüş Uğur Mumcu sordu, Behice Boran anlattı koalisyonu bozmamaya, problem çıkarmamaya çahştı, seçmenleri ' düş kınkhğına uğratmamak, sağ muhalefetin ekmeğine yağ sürmemek için. Devletlerarası ve partilerarası ilişkiler İkinci ve önemli nokta devletlerarası ilişkiler ile partilerarası ilişkiler ayn olgulardır. örneğin, Çin ve Amavutluk Ûe Sovyetler Birliği arasmda ilişkilerin düzeltilmesi girişimlerine çoktan başlanmış ve sürdürülmektedir, ama söz konusu olan devlet olarak Sovyetler Birliği ile Çin ve Arnavutluk devletleri arasındaki ilişkilerdir, partiler arasındaki ilişkiler değil. Genel Sekreter Mihafl Gorbaçov Fransa'yı ziyaretinden önce Fransu televizyonu birinci kanaüna mülakat verirken muhabirlerden biri kendisine "Neden Fransa Sovvet diplomatlannı sınır dışı ettiginde misillemede bulunmadınız da ıngiltere aynı şeyi yapınca hemen misillemeye gitüniz? tki ttlke arasında bir aynm mı yapıyorsunuz?" diye sorunca Gorbaçov "Devletin çıkan ne gerektiriyorsa o yapılır"1 cevabını verdi. Ben "Avnıpa komünizmi" derken ona popiiler nitelik kazandıran akım lspanyol ve Portekiz partilerinin yeni yorumlanydı ve ltalyan Komünist Partisi nin yakınlık göstermesiydi, Berlinguer'in o "tarihi uzlaşma" teziydi diye düşünüyonım. BORAN lspanyol Komünist Partisi'nin bugünkü halini bihyorsunuzdur herhalde. Franko rejiminde illegal parti olarak etkin varüğını sürdürmuş, hatta son zamanlannda sesini lspanya'dan dünyaya duyurmuş lspanyol Komünist Partisi ve onun çok ünlü lideri Carillo buRün birbirinden kopmuş ve her ikisi de itibannı hayli yitirmiş durumda. Partice reddedilen Carillo ayn bir Birlik Partisi ohış Türkiye'ye özgü sosyalizm kategorisi yanhş Şimdi Türkiye'ye özgü, falanca, filanca ülkeye özgü sosyalizm "diye yeni bir sosyalizm kategorisi yaratmaya kalkmayı ben tümüyle yanhş buluyorum. Gerçekleştirilmiş ve gerçekleştirilecek olan bütün somut sosyalist sistemlerin ulusal, tanhsel koşullanndan doğan özellikleri, özgün yanlan vardır ve olacaktır. Ama bu özgünlük mutlak değildir. Zaten her ülkenin sosyalist sisteminin özgün olacağını vurguluyor, ama yine de bütün bu özgün sistemlerden sosyalizm olarak söz ediyorsanız, demek ki, bu özgün sistemlerin hepsine sosyalizm niteliğini veren, ortak, özdeş, yani özgünlüğü aşan evrensel taraflan var onlann. Bu ortak, özdeş öğeleri yalnızca üretim araçlarmın mülkiyetinin devletteştinlmiş, sosyalleştirilmiş olmasına, sömürünün ortadan kalkmasına indirgeyemezsiniz. Bu kadan bile özgünlüğün mutlak olmadığını göstenneye yeter ama, bundan da öte, kapitalist ülkelerde üretim araçlarmın özel mülkiyeti ve sömürü nasıl benzer, hatta özdeş biçimlenmeler, ekonomik, sosyal, kültürel sonuçlar doğuruyorsa, sosyalist ülkelerde de üretim araçlannın sosyalleştirilmesi ve sömürünün ortadan kalkması ŞekİIde milli muhtevada sotyalitt: Sosyalist sistem kendi temellerine oturup geliştikçe, sorunlar doğru çözümlere Kavuşturuldukça bu benzerlik daha da artacaktır kanımca. Çok eskiden kullanılan bir formülasyonu burada tekrarlayabilirim: "Şekilde milli, muhtevada sosyalist." Îçerikle biçim birbirinden kopuk, bağımsız değildir. benzer, hatta özdeş sonuçlar doğurabiliyor. Sosyalist sistem kendi temellerine oturup geliştikçe, sorunlar doğru çözümlere kavuşturuldukça bu benzerlikler, daha da artacaktır kanımca. Çok eskiden kullanılan bir formülasyonu burada tekrarlayabilirim: "Şekilde milli, muhtevada sosyalist" Îçerikle biçim birbirinden kopuk, bağımsız değildir. Henüz iktidara gelmemiş işçi sınıfı partileri, kapitalizmden sosyalizme gecmeyi hedef alan partiler, gerek iktidara doğru ilerleyebilmek, gerekse iktidar alındığında sosyalizmin kuruluşuna geçebilmek ve bunu başarabilmek için kendi ülkelerinin tarihsel gelişme durumlanm, güncel somut koşullanm, özelliklerini, sınıflararası güçler dengesini, kitlelerin maddi ve öznel durumlanm dikkate almak, politikalarını ona göre saptayıp uygulamaya geçirmek durumundadırlar. Böyle davrarunamak, ayaklan yere basmayan, başarısızlığa mahkum bir politika olur. Ama bu özgünlüğü mutlaklaşurarak sosyalizmin bilimselliğmi, evrensel ilkelerini, doğrulanm, örneğin toplumların nesnel gelişme yasalannı ret veya gözardı eden ve özgünlük peşinde koşan bir politika ve pratikle de bir yere varılmaz. Sonuçta ya tam başansızhğa uğranılır ya ne derece sosyalist olduğu kuşkulu bir taslak ortaya çıkar ya da nesnel olarak kapitalizm ile şu veya bu ölçüde uzlaşmaya gidilir, sosyal demokraside olduğu gibi. Dördüncü bir olasıLk da maceracı yönlere savrulur. Sonın, başanlması gereken iş, sosyalizmin evrensel ilkelerini, bilimsel sosyalizmin ortaya koyduğu ve zamanla geliştirilen genel ve temel doğrulan, söz konusu toplumun özel ve somut koşullannda değerlendirip yaratıa bir biçimde uyarlayabümektir. Yani, zaten içerir diyorsunuz... BORAN Evet zaten içerir. Şimdi bilimsel sosyalist, daha açık deyimiyle MarksistLeninist teoriyi yeni nesnel bulgulara, gelişmelere göre yorumlayıp, geliştirmede, teoriyi pratiğe geçirmede hatalar yapılabilir, yapdıyor da kaçırulmaz olarak. Hiç bir işe girişmeyen ancak, hata da yapmaz. Bunun için toplumsal gerçekliği, nesnel olgulan inceleyip irdelemek ve öğrenmek, eleştiri ve özeleştiri temel yöntemler kabul ediliyor. Ama bu hata etmek olgusunu kabul etmek başka, buradan hareketle sosyalizmin bilimselliğini, evrensel doğrulanm yadsıyıp veya yan çizip, bizimki kendisine özgü olacaktır demek başka. Bu da ütopik sosyalizmin bir başka parçası veya iiriinü mü sizce? BORAN Evet, ütopik sosyalizmin bugünkü muadili ( x ) "kendine özgü sosyalizm." • •• Benim de tartışmayı getirmek istediğim nokta işte burasıydı. Behice Boran'ın 1968yüında "Gün Yayınlan" tarafından basılan "Türkiye ve Sosyalizm Sorunlan" adlı kıtabında "Türkiye'ye özgü sosyalizm" konusu savunulmaktaydı. Şimdi ise "Böyle bir sosyalizm kategorisi yaratmayı uygun bulmuyorum" diyordu. Hatalar o l o b i l i r : MarksistLeninist teoriyi yeni nesnel bulgulara, gelişmelere göre yorumlayıp, geliştirmede, teoriyi pratiğe geçirmede hatalar yapılabilir, yapılıyor da kaçımlmaz olarak. Hiçbir işe girişmeyen hata da yapmaz Ütopik sosyalizmin bugünkü muadili kendine özgü sosyalizmdir. turdu. Aynca bu ikisinin dışında bir üçüncü gruplaşma meydana geldi. Kısacası Avrupa komünizmi şampiyonluğu lspanyol komünist hareketine uğur getirmedi. îtalyanlara gelince, "tarihi uzlaşma" tezinden Berlinguer'in ölümünden önce vazgeçildi. Tarihi uzlaşma, Hıristiyan Demokrat Parti ile anlasma, uzlaşma teziydi. Italya'nın iki büyük partisi ülkeyi birlikte yönetsinlerdi. Berlinguer'in Avrupa komünizmi ve özgün sosyalizm adına yaptığı ve daha da ağırlıkh olan şey Sovyetler Birliği'nde sosyaüzm olmadığını iddiaetmesi ve 1917 Ekim devrimine karşı tavır aknasıdır. Tamam, oralara getiyorum. Berlinguer'in bu göriişleri kesinlikle antiLeninist oluyor. Böyle bir partiyi nasıl nitelendiriyorsunnz? MarksistLeninist midir? BORAN "Bugünkü tutumuyla değildir." Komünist partisi" demiyoruz bu nedenle... BORAN MarksistLeninist değildir bugünkü tutumuyla diyorum. Daha önce belirttiğim gibi, komünist parti sözü daha geniş bir kapsam kazandı, sözunü edegeldiğimiz gelişmeler sonucu. Italyanlar bir an önce iktidara gelmenin çaresini arama, bulma peşinde oldular. Ülkenin gerçekten ikinci büyük partisiydiler. Ama koalisyonlar hep onlann dışında kuruluyordu, komünist olduklan için, engelleniyorlardı. Aldo Moro'nun öldürülmesi bile Füristiyan Demokratlar/Komünistler koalisyonuna yatkınlık göstermesindendi. Behice Boran 1979 yıhnda bir TİP toplantısında Boran bu konuda ne diyor? Hiçbir çelişki yok Behice Boran, "1968 yıhnda yazdıklan ve bugün savunduğu görüşler arasmda çelişki olup olmadığı" sorusunu şöyle yanıtlıyor: Hiçbir çelişki yok. Şimdi bu konuşmamızda da özgünlük konusu üzerinde durdum, ama tek tarafh ele alarak ve mutlaklaştırarak değil. Özgünlüğün ve evrenselüğin birbirine zıt olmakla beraber birbirlerini tamamlayan, birbiri içine gecmiş bir bütün oluşturduklan tezini benimseyerek. Kitapta da özgünlük sorunu böyle ele ahnmıştır. Birinci baskıya yazdığım, ikinci baskıya da yazdığım önsözde sosyalizmin, ne kadar mahalli özellikler gösterirse göstersin, temel ilkeleri, genel teorisi ve metoduyla bir bütün oluşturduğu belirtilir. Daha sonraki bir böuımde de TlP'in sosyalist bir hareket ve örgüt olduğu anlatıurken, başka kıstaslann yani sıra bir de TtP'in bilimsel sosyalizmin koyduğu esaslara dayandığı için sosyalist bir parti olduğu vurgulanır. Tek tek cümleler üzerinde durulmaz da kitabın bütünü okunur ve dikkat ile ele ahnırsa bu söylediklerimin doğruluğunun başka beUrtilerine de rastlanır. Daha sonraki bir bölümde de TlP'in sosyalist bir hareket ve örgüt olduğu anlatılırken, başka kıstaslann yani sıra, bir de TtP'in bilimsel sosyalizmin koyduğu esaslara dayandığı için sosyalist bir parti olduğu vurgulanır. Tek tek cümleler üzerinde durulmaz da kitabın bütünü okunur ve dikkat ile ele alımrsa, bu söylediklerimin doğruluğunun başka belirtilerine de rastlanır. Kitapta özgünlük üzerinde belli bir agırlıkla durulmuşsa, kitabın yazılış maksadındandu. Ele alındığı konu genellikle bilimsel sosyalizm değil Türkiye açısından sosyalizm veya sosyalizm açısmdan Türkiye. Önsözde bu noktaya da değiniliyor. Bunun için de adı "Türkiye ve Sosyalizm Sorunlan". Türkiye'nin koşullannda ve 1961 Anayasası çerçevesinde sosyalizme gitmenin olanaklanru araştırmaya çalışmıştım. Efeodim bir de son soru olarak bu 'Avrupa Kumünizmi' diye 70'li ydlarda popülaritesini yükselten ve son yıllarda da gerileyen akımı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bunu sonnak istiyorum. BORAN Şimdi bir defa Avnıpa komünizmi görebüdiğim kadanyla böyle nitelenen partileri ayrı ayn incelemiş, irdelemiş değilim bir yekparelik göstermiyor; bütUnleştirilmiş, sistematik bir teoriye dayanmıyor. Orokomunizm, örokomünist sözcükleri de pek kullanılmıyor artık. Italyan partisi htrshydı Evet... BORAN ltalyan partisini hem özel olarak incelemiş değilim, ama bu engellemeleri aşmak ve iktidar olmak istiyordu besbelli. Hırslıydı bu işte kanımca. İktidara gelememekle beraber bir çok yerel yönetimi ele geçirmiş ve geçiriyordu ve bu yönetimler basarüı oluyordu. Küçük çapta da olsa iktidarda olmanın ve yönetmenin deneyimine, birikimine sahip bir parti. Bu birikime ve geniş emekçi halk kitlelerinin desteğine dayanarak devlet iktidannda da başanlı olacaklannı hesaplıyorlar. Berünguer'den sonra durum ve tutum tam nasıl bilemiyorum, onlarda da gerileme var. Sanı>orum ki bu İtalyan Komünist Partisi, lspanyol Komünist ve Portekiz Komünist Partisi'nin ortak çizgisi proletarya düşüncesine karşı çıkmalanydı. BORAN Benim bildiğim Portekiz partisi, komünist partisi olarak MarksistLeninist bir partidir. Portekiz'i saymıyorsunuz. BORAN Saymıyorum, MarksistLeninist bir partidir. (...) Portekiz partisi proletarya diktatörlüğünü esas olarak reddetmiyor, yanhş anlaşıldığı ve öyle propaganda edildiği için tüzüğune koymuyor, gerekçesini de açıklıyor. Ben şunu anlatmaya çalışıyonım. Ben her şeyin adım net koymakta yarar göriiyorum. Yani Avnıpa komünizmini komünizm adına rağmen, ben dediğim gibi çagdaş revizyonizmin bir versiyonu olarak görüyorum. Yani bu görüşe katılıyor musunuz, katümıyor musnnuz? Onu merak ettim. BORAN Şimdi Uğur bey, yaşamda pek çok soru tek bir kelimeyle kesin olarak "evet" veya "hayır" diye yanıtlanamaz. Avnıpa komünisti denilen partilerin şimdi Avnıpa komünizminden pek söz edilmiyor ya revizyonist diye nitelenmelerine ben itiraz etmem, sonu "isf'le biten başka nitelemeler de yapılabilir. Ama beni asıl ilgilendiren nokta olayın kendisini ve nedenlerini anlayabilmek. Söz konusu partiler hem MarksistLeninist açıdan eleştiriliyorlar, hem de genelinde dünya komünist hareketinin içinde, onun bir parçası sayılıyorlar. Neden mi? Samnm şundan: Kapitalizmin emperyalizm aşamasında ilerlemiş, gelişmiş sanayi ülkelerinde Batı Avrupa ülkeleri böyle koşullar 1917 Çarhk Rusyası'ndan, günümüzün gelişmekte olan ülkeler denilen ülkeler koşullanndan elbette çok farklıdır, hem alt yapı ekonomi, hem de politikososyal üst yapı açısından. Ve de bu ülkeler koşulları birbirinden farkh, karmaşık ve hızlı değrşme halinde. Söz konusu ülkelerin komünist partileri bu farklı ve değişken koşullarda tutunup güçlenmenin ve iktidara gelebilmenin yollannın arayışı içindeler. Nesnel koşıülardaki bu önemli farklann ve farklı durumlann doğal olarak yeni arayışlara yol açmasını kabul etmemek olanaksız. MarksistLeninist partilerin başıru çeken SBKP'nin 27. Kongresi'nde esaslan aynı kalarak yeniden kaleme alınan parti programında bu konuya ilişkin şu ifadeler var: "Sosyalist olmayan ülkelerdeki komünist partileri karmaşık ve ihtüafu bir ortamda çahşıyoriar. Bunlann mücadele biçim ve koşullan çok çeşitli." * Karşüığı 1968'de Boran ne yazmıştı? Çelişki değil miydi o düşünceleri ile bu sözleri? • Kitabın 133 ve 134'üncü sayfalannda Boran şu düşünceleri saVunmaktaydı: "...Bir ülkenin sosyalistleri, işçi sınıfı partisi bunu yapabilecek kabiUyette değiüerse, onlar adına bunu başka hiç kimse yapamaz. Dışandan direktiflerle hiçbir ülkenin işçi ve emekçi sınıflan hareketi yöneltüemez. Türk sosyalist hareketinin biricik politik örgütü TİP, bugün genel sosyalist teori ve dünyadaki uygulamalardan el Ortak noktaları Sovyet müdahalesini reddetme de edilen tecrübelerin ışığı altında Türkiye 'nin şartlanna özgü sosOrtak noktalan, kendi ülkelerine özgü sosyalizm ve "Sovyet moyalizm yolunu tesbit etme, Türkiye'nin durumunu sosyalist açıdan değerlendirme ve ülkenin işçi ve emekçi sınıflannı bu yönde örgüt deli"ni reddetme, Sovyetler Birliği ile aralanna mesafe koyma. leme ve biünçlendirme işini başaracak yetenekte olduğunu göster (MarksizmLeninizm'de "model" diye bir kavram yoktur. Sosyalizmin evrensel esaslan, ilkeleri vardır ve bir de bunların ülkelerin miştir." koşullanna göre somutta biçimlenmesi; ülkelerin somut koşulları Aynı kitabın 119'uncu sayfasmda da Behice Boran şu düşüncele arasındaki benzerliklere ve farklara ve o ülke partisinin bunları deri savunmuyor muydu? ğerlendirmesine göre somut biçimler, benzerlikler ve farklar göste"Dünya sosyalist hareketini güçlendirmek için tek sosyalist ül rebilir.) Bunlann ötesinde, örneğin Fransız partisi ile ltalyan partisi keyi desteklemek ve onun etrafında sıkı örgütler, tek merkezden yü arasında belirgin farklar var, özellikle Sovyetler Birliği'ne karşı alırütülen yekpare bir hareket ve yürütmek politikası bir süre güçlu nan tavırda. Fransız partisi, ltalyan partisinden dahayakın. Franve başanlı olsa da uzun vadede geri tepen bir silah haline gelir ve sız sosyalizmi, sosyalizme gjden Fransız yol, seçimler diyor ama sınıf gelmiştir" Sayın Behice Boran'a soruyorum: mücadelesinin önemini sürekli vurguluyor vesaire. •'Bunlar âzin için çelişki değil m/dir?" Çok başka bir diplomatik olayı örnek verecegim. Fransız par"Haytr" diyor ve anlatıyor: tisi hükumette iken sosyalistlerle birlikte 35 tane Sovyet diplomatıBORAN Hiçbir çelişki yok. Şimdi bu konuşmamızda da öznı sınır dışı etme karannı da aldı. Yani bu da bir bağımsız tavn günlük konusu üzerinde durdum, ama tek taraflı ele alarak ve mut gösteriyor. laklaştırarak değil. özgünlüğün ve evrenselüğin birbirine zıt olmakla BORAN Ben ayrı bir tavrı yok demiyorum. Ama bu verdiğibeTaber birbirlerini tamamlayan, birbiri içine gecmiş bir bütün oluşniz örnek pek yerine oturmuyor kanımca. turdukları tezini benimseyerek. Kitapta da özgünlük sorunu böyle Fransız Komünist Partisi başlangıçta koalisyon kurulurken, orele ahnmıştır. Birinci baskıya yazdığım, ikinci baskıya da yazdığım önsözde sosyalizmin, ne kadar mahalli özellikler gösterirse göster taklaşa saptadıkları politikanın uygulamaya geçirilmesi ve sol ıktidann başanlı olabibnesi için sosyalist ortağı bu politikadan tümüyle sin, temel ilkeleri, genel teorisi ve metoduyla bir bütün oiuşturduvazgeçme noktasına gelinceye kadar hükümeti eleştirmekle beraber ğu belirtilir. 2 Ağustos günlü Cumhuriyet'te, Hasan Esat Işık'm "TBMM camisi uzerine" başhklı güzel bir yazısı vardı. Kaçırdıysanız okuyun, Hasan Esat Işık, "TBMM alanında cami inşası hakkında konu, hem dinsel gelenekler hem devlet yapısı açısmdan dikkatte incelendikten sonra bir karar almmalıdır" diyordu. Hasan Esat Işık, Cumhurbaşkanlığı Danışma Konseyi üyesi Nejat Tümofm kendisine anlattığı, Atatürk'le ilgili bir olayı da aktarıyor. Nejat Tümer, şöyle diyor. "Yıl 1933 veya 34. Ben henüz ilkokul öğrencisi idim. Babam binbaşj rütbesiyie Deniz Harp Okulu Ders Nazın idi. Atatürk bir motorta geldi, okul nhttmına çtktı. Okutde bir cami inşaatı görunce, 'Neden burada cami var?' dedi. Heybeli'de başka cami olmadığı, halkın da bu camiye geldiği söylendi. Atatürk, 'Okulda cami olmaz. Heybeli'ye münasip bir yere güzel bir cami yapılsın, buradaki cami kaldırılsın' dedi. Vedi, sekiz ay gibi kısa bir sürede Heybeli'ye yeni ve modem bir cami yapıldı. Caminin içinde bir koridor vardı. Bu kohdora ayakkabı ile girilebiliyordu ve baş koyacak yerter biraz yuksek yapılmıştı. Okuldaki cami binası da laboratuvar oldu". Bu olayı biliyordum. Bir okurum mektubunda yazmıştı. Mektubu sakladım. Şimdi anlatacağım olay, ilk kez yazılıyor; olayı yasayan eski Meclis Başkanlarından Kuzım Özalp, Ayset Bayramoğlu'na anlatmış. Ondan dinledim. Atatürk bir gün, Meclis Başkanı Kâzım Ozalp'ı da yanına alarak, Topkapı Müzesi'ne gider. Müze o gün kapalı olduğundan, görevliler arattınlır. Göreviiler, heyecanla gelirler. Mustata Kemal, "Hırkaı Şerif' odasının açılmasını ister. Açılır. Peygamberin hırkasını çıkarttınr. Kazım özalp'a: Giy bakalım! der. Kazım Özalp giyer. Boyu da fena değilmiş, der. öbürünü de kendi giyer. Çh kanrlar, oradan aynlıriar. Kazım özalp, Aysel Bayramoğlu'na, bu olayı anlattıktan sonra şöyle der: Bak kızım, o gece sabaha dek uyuyamadım. "Atatürk bunu niye yaptı?" diye düşundüm. Sonunda yorumunu buldum. Atatürk, bununla, "Peygamber de, bizim gibi bir insandı" demek istemişt. Atatürk'ün notlarında, Muhammed'in kişiliği, milliyetçiliği uzun uzun incelenir... Atatürk'ün büyüklüğü, getirdiği laiklik ilkesinde doruğa ulaşır. Günumüzdeyse nelere tanık oluyoruz? Diyanet İşleri Başkanı, Diyanet Vakfı Başkanı olarak, yüksek yargı organlarının başkanlannı, milletvekillerini, parası vakıftan hacca çağırabviiyor, bunu reddedenler olduğu gibi, uyanlar da oluyor. Hacca gitme de, bir sömürü araçı olarak kulanılıyor mu? Bir süre önce ölen, Din işleri Yuksek Kurulu eski başkanlarından Hamdi Kasapoğlu, ölünceye dek, hacda kesilen kurtMnlann, Türkiye'de kesilip, yoksullara dağıtılması gerektiğini savundu. Bağnazlar, bu gerçek din bilginini dinlemediler. Şimdi, kurbanlar Mekke'de kuma gömülmeyecekmiş de, kavurma yapılıp yoksul Müslüman ülkelere yollanacakmış. Türkiye'deki yoksullar ne olacak? Hamdi Kasapoğlu, 1968'de Din İşleri Yüksek Kurulu'ndan geçen bir yazısında bu konuda şöyle diyor ".. Yalnız hacca niyet edenlerin kurbanlannı memlekstlerinde kesmeleri caizdir. Hacı, kurban kesmekle kendini saran haset, garaz, kin, intikam ve benzeneh bütün küslukleri kesip at~ mış olur. Minstda kunoanlann kesilmesi fakirierin, yoksullann ihtiyaçlannı tatmm etmektir. Cenabı Hak, kelamı ilahisinde 'Yoksul ve fakirleri it'am edin' buyuruyor. Bugün Mina'da kesilen kurt>anlar milyonlan buluyor. Ihtiyaçtan fazla olduğu için bir çukura gömülüyor. Bu suretle de Cenabı Hakk'ın beyan buyurduğu gayeden uzaklaşılıyor (Bu, hacılann elde ettikleri dövizlerin çukura gömülmesi demektir.) Bunun için yalnız hacca niyet eden hacılar kurtjan paralannı memleketierinde bırakıriar, onlann namına kurbanlan kesilip, fakirlere dağıtıldığında daha fazla sevap kazanırlar ve bu suretle AJIah'ın emrine imtisal etmiş o/urfar...". Her sefer hacı adaylarınm başında hacca giden Diyanet İşleri Başkanı, buncağızı düşünüp hacı adayiarına öneremiyor mu? • • • Sürecek DÜZELTME Dünku yazıda Boran'ın ikinciyanıtından sonra Mumcu'nun anlatımında "yöntem nedir?" diye başlayan paragrafta geçen "işçi sınıfı özgurlüğü", "işçi sınıf önctilüğii" olacaktır. Boran'ın altıncı yanıtının altında yine Mumcu'nun "Şili'de..." diye başlayan paragrafında "Başka türlü demokrasininJ" diye başlayan cUmlenin başma "birileri de çıkar.." sözcükleri eklenecektir. Duzeltir, özur dilenz. Yarından sonra bayram. Pazar günü de, salı günü de "Ankara Notlan" çıkmayacak. Din sömürüsü yapmayan, tutuculuktan, Dağnazlıktan uzak tüm okurlann, cezaevlerini dolduranların, açların, Kurban Bayramları kutlu olsun! Yazıda geçen, bazı Osmanlıca sözcüklerin karşılıkları şöyle: Caiz: Olabilir, olur. İfam: Yemek yedirme, doyurma, İmtisal: örneğe uygun davranma. inayet: iyilik, kayracılık. Liselilere kimya dersleri verilir. Tel: 148 43 96 / 16.3018.30 arası.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle