19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 AĞUSTOS 1986 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 DÜN^ASINDA İNCELEME ARAŞTIRMA YÖNETEN ŞAHİN ALPAY HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ Liberalizm, sosyalizm ve demokrasi Karl Polanyi, Büyük Dönüşüm, Çeviren Ayşe Buğra, Istanbul, Alan Yayınları, 1986, 300 s. İLKAY SUNAR tlk defa 1944 yılında yayımlanmış olmasına rağmen, "Büyük Dönüşüm" halen güncelliğini koruyan, özellikle günümüz Türkiye'sinde tartışılmaya değer bir çalışma. Türkiye'de son yıllarda gündeme gelen, zaman zaman da sağırlar diyaloğuna dönüşen "liberal ekonomi" tartışmasına Karl Polanyi'nin kitabı yeni bir anlayış, farkb bir bakış açısı getirebilecek nitelikler taşıyor. Titiz bir tercümeyle çalışmayı Türkçeye kazandıran Boğaziçi Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim uyelerinden Ayşe Buğnı'yı kutlamak gerek. Polanyi, serbest piyasa ekonomisinin guçlü ve çetin bir eleştirmeni, fakat Marksist değil; "tarihi maddeciliğe" Lnanrruyor, fakat sosyaüst bir düşünür; liberal ekonomiye kar$ı, fakat liberal birey özgürlüklerinin ateşli bir savunucusu. Nazi tecrübesini yaşayan Polanyi, faşist ve devlet sosyalizmine dayaL rejimleri serbest piyasa ekonomisinin yol actığı toplumsal tahribata karşı gelişen tepkiler olarak değerlendiriyor. Polanyi'nin alternatif olarak öngördüğü düzen ise insanın ekonomik yaşamını kendi demokraük iradesiyle yönlendirdiği, etik (ahlaki) temele dayalı demokratik sosyalizm. Bir ütopyanın çökiişü Polanyi'nin serbest piyasa ekonomisine yönelttiği eleştirileri şöyle özetleyebiliriz: Ekonomik yaşamı temellendiren düzenin toplumsal, siyasal ve kültürel denetimden bağımsız olarak, serbest bir piyasa biçiminde kendüiğinden işleyebileceği görüşü insanhk tarihinde radikal bir devrimdir, ilk defa Batıda ortaya çıkmıştır. Piyasa öncesi toplumlarda, ekonomi ya bir siyasal otorite tarafından düzenlenmiş ya da ekonomik yaşam, geleneksel değerler tarafından belirlenen toplumsal doku içinde yer almıştır. Ne var ki, her türlü denetimden bağımsız, kendi "dogal" kurallanna göre kendine yön verebilen serbest ekonomik düzen yalnız radikal bir devrim değil, aynı zamanda gerçekleşmesi imkânsız bir ütopyadır. Fakat her şeye rağmen, bu ütopya 19. yüzyılda egemen ideoloji mertebesine tırmanabilmiş, tarihi peşinden sürüklemiş, ekonomik yaşamı toplumsal bağlantılanndan söküp koparmış, nihayet 1930'larda büyük toplumsal yıkımlara yol açtıktan sonra çökmüş, tarihe kanşmıştır. Polanyi, serbest piyasa ekonomisine dayalı liberal ütopyamn çöküşünü, içerdiği çelişkilere bağhyor. Serbest piyasa kendüiğinden işlemesi gerekirken, kurulması ve uygulanması devlet müdahaİesini gerektirmiştir; insan özgürlüklerini ge Işletmesine rağmen, " k ö r " bir gelişmenin önünü alamamıştır; görülmedik iktisadi kalkınmaya önayak olduğu halde, toplumsal bir varlık olan insanın doğasına aykın düşmüştür. Sonuçta, 1930'larda çöken liberal ütopyamn yerini II. Dünya Savaşı'ndan sonra ekonominin toplumsallaştınlmasına yönelik yeni bir çağ almıştır. Bu dönemde, liberal ekonomi terk edilecek, liberalizmin getirdigi sivil özgürlükler ise korunup gelişecektir. Işte, bu gelişmeye Polanyi "büyük dönüşüm" adını veriyor. "Büyük dönüşüm" gerçekleşti mi? II. Dünya Savaşı'ndan sonraki gelişmelerin Polanyi'nin görüşlerini doğruladığını değil, bürokratik denetim almıştır. Özetle, II. Dünya Savaşı sonrası gelişmelere Polanyi'nin benimsediği demokratik sosyalizm açısından bakarsak, Polanyi'nin yanıldığmı görüyoruz. Fakat, eğer "büyük dönüşümü", kendi kurallanna göre işleyen serbest piyasa ütopyasımn cazibesini kaybettiği, bu ütopyamn terk edildiği anlamda anlarsak, Polanyi görUşlerinde haklı çıkmıştır. Devletçi sosyalist sistemlerde piyasa ekonomisi ya terk edilmiş ya da bürokratik denetimin sınırları içinde yer almıştır. II. Dünya Savaşı'ndan sonra Batıda da iktisadi zihniyet önemli değişikliklere uğramıştır. Keynesçi iktisat ile sol gorüşlerin birleştiği sosyal demokrat politikalann uygulandığı ulkelerde, ekonomik yaşam demokratik, bürokratik ve piyasa denetimine dayalı karmaşık bir düzen şeklini almıştır. Sosyal demokrat rejimlere tepki olarak gelişen yeni liberal akım ise, piyasa üzerindeki bürokratik ve demokratik denetimleri asgariye indirmeye çahşmışsa da, sosyal devlet anlayışını kökünden sarsamamış, sosyal demokrat düzerüemeleri söküp atamarruştır. Sonuç olarak, II. Dünya Savaşı'ndan sonra kendi kurallanna göre işleyebilen serbest ekonomi ütopyası terk edilmiş, fakat ekonomik yaşam toplumun demokratik denetim ve iradesine bağlanamamıştır. Devlet sosyalizmine dayalı rejimler, piyasa ekonomisini dışlamış, fakat ekonomik yaşamı demokratik denetim yerine bürokratik baskı altına almıştır. Sosyal demokratlar ise ne piyasa ekonomisinden ne de demokrasiden vazgeçmişler, refah toplumunu her ikisi arasında gerçeklestirdikleri bir uzlaşma ve denge üzerine inşa etmişlerdir. Yeni liberal ideoloji bu dengeyi birikimden yana bölüşüm aleyhine değiştirmeye yönelmişse de, Batıda demokrasi ile piyasa arasındaki beraberlik bozulmamıştır. Fakat, demokratik kurum ve gelenekleri zayıf temellere oturan gelişen ülkelerde liberal ekonomi otoriter rejimlerle de uzlaşabilmiş, anlaşabilmiştir. II. Dünya Savaşı'ndan sonraki geüşmelerin Polanyi'nin öngördüğünden daha karmaşık, daha farklı bileşimlerden oluşan düzenlere dönüştüğünü, piyasa ekonomisinin, Utopik niteliklerinden anndıktan sonra farklı siyasal rejimlerle uzlaşabildiğini görüyoruz. Henüz gerçekleşmeyen tek beraberlik, Polanyi'nin benimsediği sosyalizmin demokrasi ile birlikteliği. Liberalizm, sosyalizm ve demokrasi konularıyla ilgilenenler için Polanyi'nin kitabı her yönüyle tartışmaya değer. KIM KIME DUM DUMA BEHÎÇ AK , .. Elınd'ek'ı p o töp feneke«ne o kadar çcp nıye ı/aphlor Polanyi, serbest piyasa ekonomisinin güçlü ve çetin bir eleştirmeni, fakat Marksist değil. Tarihi maddeciliğe inanmıyor, fakat sosyalist bir düşünür. Liberal ekonomiye karşı, fakat liberal birey özgürlüklerinin ateşli bir savunucusu. söyleyebüir miyiz? Eğer ekonominin toplumsallaşmasını, ekonomik yaşamın piyasa denetiminden çıkması ve toplumun demokratik iradesine bağlanması olarak anlarsak, hayır, Polanyi'nin öngördüğü büyük dönüşüm gerçekleşmemiştir. Piyasa ekonomisi ortadan kalkmamış, varlığını liberal uygulamalar kadar sosyal demokrat politikalar içinde de sürdürmuş, aynca Yugoslavya ve Macaristan gibi sosyalist sistemlerde de uygulanmaya başlamıştır. Diğer taraftan demokrasinın sürekliliği, ne piyasa ekonomisinin varlığında ne de yokluğunda sağlanabilmiştir. Piyasa ekonomisi hem demokratik hem de otoriter rejimlerle uzlaşabilmiş, sosyalizm adına kurulan devletçi rejimlerde ise, ekonomik yaşam toplumsallaşmak yerine devletleştirilmiş, piyasanın yerini demokratik PİKNÎK PtYALE MADRA ŞIMDI GENCIZ. ÖUİM Arda DenheVle 'Nesne ve Doğası' üzerine Felsefeci Arda Denkel son birbuçuk yıllık süre içinde art arda üç kitap yayımladı. Tümü Metis Yayınlan tarafından basılan Bilginin TemeUeri, Anlamın Kökenkri ve son olarak Nesne ve Doğası. Nesne ve Doğası, daha önce Boğaziçi Üniversitesi tarafından yayımlanan Yönletim (1981) ve Anlaşma (1981) adlı kitaplanyla birlikte, Denkel'in beşinci kitabı oluyor. Denkel ile, felsefenin en temel baa sorunJarını, felsefe alamndaki çağdaş gelişmeler ışığında ele aldığı son kitabı ve önceki çahşmalarıyla ilişkisi üzerine konuştuk. Sorulanmız ve Denkel'in yanıtlarmı aşağıda sunuyoruz. Sayın Denkel, "Nesne ve Dogast" adlı kitabınızda ele aldıgınız, araştırdığınu temel konular neler oldu? DENKEL Kitap, çevremize baktığımızda görüp, dokunup, seslerini duyabildiğimiz varlıklann, yani "nesoe" dediklerimizin doğasını araştırıyor. Nesnenin doğasını açıklamak, algılayabildiğimiz fıziksel varhğın kapsadığı, özdek, olay, nitelik, tür gibi bütün temel kategorilerin konumunu ve ilişkilerini belirli bir dizgesellik içinde kavramayı içeriyor. Kitabm amacı da bu kavrayışı bir ölçüde derinleştirmek. Bu amaca yönelirken, felsefe tarihi içindeki, konuya ilişkin belli başlı yaklaşımlara, bunlar arasındaki tartışmaya yer vermeye özen gösterdim. Kendi görüş ve sonuçlarımı, bu tartışmaların doğal sonucu olarak çıkarsamaya, üretmeye çalıştım. Bu, bana kendi görüşlerimin felsefe tarihi içindeki değişik yaklaşımlar örüntüsü bağlamında nerede dı.rdnğunu göstermekten öte, g rüşierimi bunlar içinde ne ölçüde eritebileceğimi de öğrettiğinden, savlanmın özgünlük dü[C HIZLI GAZETECİ NECDET ŞEN OhlCE ĞUNUM 6EÜŞMELECİ ÜZERlME Kitap, çevremize baktığımızda görüp, dokunup, seslerini duyabildiğimiz varlıkların, yani "nesne" dediklerimizin doğasını araştırıyor. Nesnenin doğasına ilişkin kavrayışı bir ölçüde derinleştirmeyi amaçlıyor. Arda Denkel zeyini değerlendirme olanağını veriyor. Örneğin, bu sayede, büyük filozofların savları içinde eritemediğim ve kendim sahiplenebileceğim kimi savlarımm, açıklamalarımın bulunduğunu ve ileride bunları daha dizgesel bir biçimde yeniden ele alabileceğimi düşünüyorum. Varhğın araştınlması Bu konulan ele alırken nasıl bir yöntem izliyorsunuz? DENKEL Varhğı kendine konu edinen bir çalışma, yöntemi ile alanını, algı ve onun verisi üzerine bir tartışmayla sınırlayamaz. Çıkış noktalanmın ve sonuçlarımın algıyla, özellikle de bilimin bulgulanyla tutarb olmasını ben gerekli bulurum; ancak buna karşıhk, varhğın araştınlması bilgibilimle ve onun yöntemleriyle ele alınamaz. Bilgibilimden bağımsız olarak, varhğın kendi temel niteliklerini kavramayı, belirlemeyi amaçlayan argümanlarla yol almak dunımundadır, varhkbilim. Tartışmah sayılabilecek her savın bir mantıksal usavurmayla desteklenmesi gerekir. Öte yandan, varhkbilimin bize yeni bilgi üretebileceğini söylemek durumunda da değiliz. Bu alandaki sonuçlar, doğru oldukları onaylanan, kanıtlanan inançlardan mantıksal olarak türetilen önermelerden oluşur. Dolayısıyla, kuUamlan argümanlann başansı ölçüsünde, çıkış noktası olarak kullamlan savlar ve ilkeler ne ölçüde bilgi iseler, varılan sonuçlar da ancak o ölçüde bilgi olabilir. Benzerlik bcürleyici Kitabınızda ulaştıgınız sonuçlar neler? DENKEL Kammca felsefede, başka bilim alanlannda bulmaya ahştığımız tüTden sonuçlara vanhiıasını beklemek, kimi kez felsefecilerin de içine düştüğü bir yanılsama olur. Felsefe savları çoğu dunımda, olguyu açıklamaya yönelik savlardır. Yine çoğu dunımda, örneğin "tüm varlığın özdeksel olduğu" gibi bir sav, sonuç olarak değil de, açıklanıp savunulmak üzere ele alınan bir çıkış noktası niteliğini taşır. "Sonuç" kavramını bu çerçevede ele ahrsak, kitabımda, fıziksel varhğın nesnelerden oluştuğunu, özdek ya da madde dediğimiz şeyin bunlar ötesinde bir varhk taşımadığıru, nesnenin belirli bir uzayzaman konumundaki nitelikler toplamı olarak kavranabileceğini, niteüklerinse, nesneler arasındaki kimi benzerlik lerle açıklanabileceğini, nesnelerin varlığının zaman içinde sürebilmesinin, taşıdıklan biçimsel niteliklerin kimi sınırlar ötesinde değişmemesine bağh olduğu gibi duşünceleri savunmaya çalıştım. Genel bir belirleme olarak, düşüncelerim, DemokritosAristoteles çizgisinde gelişti. Ancak, birçok yerde, bu filozoflann görüşlerine karşıt sonuçlan da savundum. örneğin, evrende varhğı nesneler oluştururken, bunların örüntüsünün nesnel benzerliklerce oluşturulduğuna inamyonım. Benzerlik o denli temel ve birleştirici bir olgu ki, örneğin yalnızca nesneleri ve onlann durumlannı belirlemiyor; nedensellik, bilgi ve anlam gibi konularda da temelde bulunuyor. Kammca benzerlik, dizgesel bir yaklaşımda anahtar kavram görevini üstlenmeli. "ZEYtJEP Uâ&ERLERİ SERVİ5I yoöa 'SuiââR kroNSolOSlUĞUhlU BEKLEME. SERyİSi* ŞiBİ İL&İMÇ BÖLÜMLERİ YAPlSJMA BASINIM\Z Şimdi bu konudaki rchbcr kifcabımızın kapağını yavoş aralıyal v gider ikcn çantunızda bulunmas» grkn ee e h t *?. GA7ETECI DEPİ6IN K u Ş /Mİ5ALI .. 8URPAVSA AAAi BEU.İ M ı OLUff, BELKİ OE. "ÇORLU f£STİWÛli"ne ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI Felsefe tarihi boyutu "Nesne ve Dogasr'nın son iki yıl içinde yayımladığınız öbür iki kitabınızla ilişkisi nedir? DENKEL Bu üç kitap, benim felsefede ilgi duyduğum odak konulann çoğunu, bir felsefe tarihi boyutu da getirerek ele alıyor. Az önce de açıklamaya çahştığım gibi, bu çalışmalar kendim sahiplenebileceğim ana sav ve açıklamalan saptamaya yönelik. Bu kitaplarda bilgi, zihin, anlam ve varlık konulannda, ortaya koymaya, belirginleştirmeye çahştığım düşüncelerimi, yakında bir tek genel dizgesel yapı içinde toplayıp başkalarının yaklaşımlannı daha az tartışan bir kitap yazmayı umit ediyonım. Dolayısıyla bu üç kitabımı, daha toplayıcı ve dizgesel bir çalışmaya yönelik çözümsel adımlar olarak görmek istiyorum. AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAH CfMHURlYET KİTAP KULÜBITNDEN HABERLER V Yayınları aramızda Yeni kurulan V Yaytnkm Cumhuriytt Kitap Kulübü'iıe kattidL Ankara'da Verso A.Ş.'yt bağlı olarak yayına başlayan V Yaymlan'nm ilk iki kitabı inceleme konulu. Kitaplar şöyle: 125dM1 Hegel Üzerine / VV.T.Stace / Çev: Murat BeJge /1540: 12SJ02 iktisadi Felsefe / Joan Robinson / Çev: Mehmet Tomanbay /1100: 3. HAVA İKMAL BAKIM MEÇKEZİ KOMUTANLIĞINA (ETİMESGUTANKARA) İŞÇİ ALINACAKTIR 1.3. hava ikmal bakım merkezi komulanhğına işçi statüsünde çalıştırıimak üzere, a) Ofset fotoğrafçısı b) Matbaa ressamı (maskemontaj) c) Plastik makine operatörü alınacaktır. 2. Adaylann mesleki bilgiye sahip olmalan şarttır. 3. Sınav 26 Ağustos 1986 günü saat 9.00'da yapılacaktır. 4. Istekli adaylar, 1 adet fotoğraf, diploraa ve bonservisleri ile İş ve İşçi Bultna Kurumu Ankara Şube Mudürluğu'nden alacakları kartla işyerine başvuracaklardır. 5. Daha fazla bilgi almak isteyenlerin İş ve İşçi Bulraa Kururau Ankara Şube Mudürlüğü'ne ve>a 3. Hibm. K.lığı Personel Şube Müdürlüğüne (Tlf: 30 32 20 / 462) müracaat etmeleri gerekmektedir. TARIHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKAIS 14 Ağustos MACBETH GERÇBKTEN YAŞADIMI? Bu Haftanın Kitapları 13&022 Çağdaş Sömürgecilik ve Emperyalist Yayılma Örneği Güney Afrika Çumhuriyeti / Gürhan Uçkan /1250.004J67 Osmanlıda Karşı Düşunce ve Idam Editenler / Rıza Zelyut /1155.248.006 Bir Hırsızın İtirafları / Woody AJIen / 2. basım / 770.248.009 Ateş ve Buz / Ray Brudbury / 715 248.010 Son Yaya / Ray Brudbury / 715.248.011 NisanSinema Kitap 7/1100.AYIN EN ÇOK SAIAN ROMANÖYKÜ KİTAPLARI Bu hafta yeni çıkan kitaplar fiyat ve kodlanyla şöyle: 18.7.198613.8.1986 Sıra: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Kod: 002.224 021.280 152J32 021.238 211.002 021.250 09O833 021.283 152.315 021.284 Kitabm Adı / Yazan: Berci Kristin Çop Masalları / L.Tekin Bitmeyen Aşk / Pınar Kur Bir Göçmen Kuştu 0 / Ayla Kutlu Beyaz Kale / Ortian Pamuk Örumcek Kadının Öpucüğü / Manuel Puigg Yarım Kalan Yüruyüş./ Mehmet Eroğlu Sevginin Eşsiz Kışt / irvci Aral Körienn Şarkısı / Carlos Fuentes Ortadireği Yıkan Ayı / M. İzgü Sevgilim istanbul / Nedim Gursel Fiyatı: 620.2310. 1050840. 1194. 1417.50 735. 945. 735. 735. KONKORDATO KOMİSERLİĞİNDEN: Ankara Mithatpaşa Cad. No: 16/1 l'de Diş Teknisyenliği işi ile iştigal eden borçlu Hüseyin Kaya vekilinin konkordaıo talebi Ankara İcra Hâkimliği'nin 17.7.1986 tarih ve 1986/978978 sayılı kararı ile kabul edilerek iki aylık mühlet verilmiş ve komiserlik görevi tarafıma tevdi edilmiştir. tş bu ilanın gazetede neşir tarihinden itibaren heı alacaklının 20 gün içinde belge asıUarım da ekletnek sureti ile komiserliğe muracaatı ile alacaklarını ka>ıt ettirmeleri, toplantıya tskaddum eden 10 günlük sure içerisinde alacaklıların dosyayı tetkik edebilecekleri hflafına hareket edenlerin alacakblar muzakeresine dahil edılmeyeceklerini, alacaklılar toplantısmın ise 1.9.1986 günu saat: 18.00'de Ankara Icra Hâkimliği kalemınde yapılacağı ilan olunur. Basın: 25769 104O'TA SUGÜfJ, MACB£rH(MAKgET), İSKOÇ/A tOSJU.1 rDUNCAH'l ÖLOÜIZOÜ.SHAKESPeAtSE'/M 'MACBerH* ADLI ÜHLÜ TRAJEDİSİNE KONU OLAN KrŞ(, İ TARtUİhlt>E YER AlMI$ VE YILLARCA TAHTTA TU. ANCAK, MACBETH'İN KRALI ÖLCHİRME&İ OLAYI, SUAKBSPEAIZE'İN YAPmNDAKİGİBİ YATAİOA OEĞiL, SAVAÇ MEYDANIMDA GERÇEKLEŞMİŞTİ. MAC8ETH, İCRAL I.DUNuW(DANKIN)A KARŞI ,T7^HTTA HAK SAVtNPA BULUNMUŞTÜ. ASLINPA HER İKİSİNİN DE TAHT KOUUSUNDAKİ HAIClA£l AK&ABALIK NEDEHİYLE EŞ/r SAYILMAfanypl. SAI/AŞTAN SOAJRA TAUTA GEÇEN MACS6TH, 17 YIL. KRALLIK YAPTIK^ SONRA, Y/NE SHAKESPEARE'İN yAZPIĞI GİBİ, PUNCAN'IN OĞLU MALCOLM TARAFfNOAN ÖL OÛRÜLEC£fCTi/. 19361986 para istemiş olan birçok tahrikatçıyı tevkif etmiştir. Polis, Luarezde gizli büyük bir silah deposu meydana çıkarmıştır. İki piyade taburu ile iki suvari bölüğü, Puebla eyaletine gönderilmiştir. Bazı haberlere göre bu eyalet dahilinde 10 bin silahlı insan hükümete karşı isyan etmeğe hazır bir halde bulunmaktadır. 50 YIL ONCE CUMHURİYET Vapur büfeleri Dahiliye Vekaleti Akay ve Şirketi Hayriye büfelerinin pisliğinden, satıcıların halkı güriiltülerile rahatsız ettiklerinden şikayetler olduğunu, bu vaziyetin her iki idareye yazılmakla beraber Belediyenin de zabıta memurlan vasıtasile bu büfelerin daimi kontrol ettirilmesini Belediyeye emretmiştir. 14 Ağustos 1936 beynelmilel bir sosyalist kongresi akdine karar vermiştir. MEKSİKO 13 (a.a.) Memlekette kargasalıklar çıkmasından korkulmaktadır. Polis, Amerikadaki katoliklere bir takım mektublar göndererek onlardan silah ve İspanyada durum PARİS 13 (Hususi) Halk cephesi birliğine mensub sosyalist ve komünist teşkilatlan îspanyol hükümetine yardım etmek üzere sosyalistlerin işürakile Meksika karışıyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle