26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HABERLER 26 TEMMUZ 1986 tslam ülkeleri KKTC'yi "tanıma" sinyalleri veriyor, "de facto" ilişkiler yaygınlaşıyor KKTC tanınma' yürüyüşünde KKTCnin tamnması konusunda kilit bir ülke var: ABD. Bir gecede tavır değiştirebilen ABD politikası Kıbrıs'ın bu genç cumhuriyetine karşı şimdilik mesafeli davranıyor. Denktaş'ın eylüldeki Washington ziyareti bazı şeyleri değiştirebilir. Ancak Denktaş, ABD'ye üs verme karşılığı "tamnmaya" karşı çıkarak dengeli bir politika izliyor. 7 LEFKOŞE "Tanınmayan bir ulkenin büyükelçisi olmak nanl bir şey?". Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nin yeryüzünde "bilyükdçi" sıfatı taşıyan tek diplomatik temsilcisi olan Peker Türgul, bu soruyu tebessümle karşılıyor. "Tanınmayan bir iilkenin büyiikelçisi olmak dognıdan temaslar için engeUeyici bir faktör, ama bu, temaslar yapılmıyor demek degil. Temaslar dolaylı olarak pekala yapılıyor". KKTC'nin Mülkiye mezunu, Oxford'dan masterli ve Maliye MUsteşarlığı, politika, Lefkoşe'den yayımlanan "Halkın Sesl" gazetesinin eski yayın yönetmenliği gibi bir koltuğa birçok karpuz sıgdırmış olan Ankara'daki ilk Büyükelçisi Peker Türgut, Dışişleri Bakanlığı'nın protokolünde diğer Ulkelerin büyükclçileriyle eşit muamele görüyor. Orneğin, Ankara'daki büyükelçilcr konuk devlet başkanlarına tanıştınldığı törenlerde hazır bulunuyor ve sırada kıdeme göre, Endonezya BUyUkelçisinden önce, Avustralya BUyükelçisinden sonra yer alıyor. Ankara'daki birçok davette kendisi bir kösede bazı Batılı ya da tslam Ulkelerinin büyükelçileri ile sohbet ederken görmeniz mümkün. Ancak, bütttn bu sosyal temaslannda bir çift göz Peker Turgut'u sürekli bir şekilde izliyor: Yunan Buyukelçiliği... TUrgul'la görüşen yabancı diplomatlar Yunan BUyükelçiliği'nce tespit edildiğinde hukümetleri nezdinde ihbar konusu yapılıyor. Ankara'da görevli biri Uzak Dogulu, ikisi de Batılı üç diplomatın KKTC ile büyükelçisi ile temas etmeleri Yunanistan tarafından bu şekilde protesto edilmiş. Peker Türgut'un faaliyet kapasitesini yalruzca sosyal temaslarla sınırlı görmek yanıltıcı olacak. Çunkü, çoğu zaman temasları resmi bir nitelik de kazanıyor. özellikle, ilgili Ülkeleri yakından ilgilendiren konular ortaya çıktıjpnda bazı yabancı buyukelçiler, Tlırgut'la resmi nitelikli iş görüsmeleri de yapıyorlar. Peker Türgut'un Ankara'daki yabancı büyükelçiliklerden, üzerinde "Sayın Peker lurgutKKTC BuyiikelçlsiAnkara" hitaplı resmi mektup ya da notalar da aldığı oluyor. Türgut'un Ankara'daki yabancı buyükelçiliklerin önemli bir bölUmu ile teması var. Yoğunluk, Batılı Ulkelerle Arap olmayan tslam Ulkelerinin bUyUkelçiliklerinde. Peker Ttırgut karşısında cn soguk davranan diplomatlar ise Dogu Bloku Ulkelerinin temsilcileri. Doğu Bloku bUyükelçilikleri, kendisiyle temastan kaçınmak, kendisinden uzak durmak konusunda son derece dikkatli bir tutum içindelcr. KKTC'DEKİ DtPLOMATtK FAALİYET Doğu Bloku'nun bu katı tutumu Kıbrıs'ta Rum Yönetimi ile KKTC arasındaki geçişlerde de aynen geçerli. Rum tarafında görev yapan buyükelçiliklerin büytlk bir bölümUnÜn KKTC ile temasları var. Rum kesiminde akredite diplomatlann önemli bir bölümü, gerek gezmek, gerek resmi konuşmalar yapmak amacıyla sık sık KKTC'ye geçiyorlar. örneğin, Kıbns sorunuyla ilgili önemli bir gelişme oldugunda, Rum kesimindeki buyukelçiler KKTC'ye geçip Dışişleri Bakanı Kenan Atakol ya da Cumhurbaşkanı Rauf DenktasL la görUşup, değerlendirmelerini alıyorlar. Atakol'un verdiği bilgiye göre, bunun tek istisnasını Doğu Bloku Ulkelerine mensup diplomatlar olujturoyor. Bu diplomatlar, KKTC'ye geçtikleri zamanlarda da temasiannı partiler ve gazetelerle sınırlı tutuyorlar ve resmi sıfat taşıyan kişilerle görUşmekten kaçınıyorlar. Ancak Doğu Bloku Ulkelerinin bUyukelçileri Rum kesiminde göreve başladıklarında "merhaba" demek, ayrıldıklarında ise veda etmek üzere KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'a nezaket ziyaretinde bulunuyorlar. Sovyet BüyUkelçisi ise Kremlın'in Kıbns sorununu konu alan önemli bir çıkışı söz konusu oldugunda gelip, Denktaş'ı da bilgilendiriyor. Rum kesimindeki Batılı ve tslam Ülkeleri büyükelçiliklerine mensup diplomatları ise KKTC sınırları içinde her zaman görebilmck mümkün. Bu tür temaslara ek olarak, Rum kesimindeki Uç bUyukelçiliğin KKTC'de temsilcilik açmıs olmalan da anlamlı bir başka gösterge. ABD, tngiltere ve Federal Almanya'nın Lefkoşe'nin Köşklü Çiftlik semtinde, kapılarında bayraklarının asılı durduğu temsilcilikleri bulunuyor. KKTC'nin dış dünyayla ilişkisi yalnızca Ankara'da ve Lefkoşe ile sınırlı degil. KKTC'nin Batının dört önemli merkezinde diplomatik temsilciligi bulunuyor. KKTC'nin yaklaşık 40 bin kadar Kıbrıslı Türkün yaşadığı Londra'da eskiden beri bir temsilciligi bulunuyor. KKTC'nin Birleşmiş Milletier nezdinde görev yapan temsilcisi O««r Koray, yalnızca Kıbns sorunuyla ilgili olarak BM Genel Sekrcterliği Sekreteryası ile degil, BM'ye akredite çok sayıda Ulkenin diplomatlar] ile de yakın ilişki içinde. Bruksel'de görev yapan Bora Atun ise AET Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu üyeleriyle düzenli bir şekilde görüşüyor. VVashington temsÛcisi genç diplomat BUIent All Rıza'ya da State Department (Dışişleri) ya da Kongre koridorlannda rastlayabilirsiniz. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın önümüzdeki eylul ayında Washington'a ya MEHMED KEMAL POLÎTÎKA VE OTESİ Sadrazamlar içinde rüşvet ve armağanla başı hiç hoş olmayanlar arasında Talat Paşa gösterilir. Kantariye şirketlerinln kurulduğu, vagon yolsuzluklarının dillere destan olduğu bir dönemde rüşvel ve armağandan uzak durmak, gerçekten başarıdır. Herkes arpa ve samanla karışık ekmek yerken, evine gönderilen has ekmeği sofrada görünce, göndereni cezalandıran, ekmekleri geri gönderen Talat Paşa'dır. Selam Rüşvet Değildir... lurkiyesiz KKT Dünyanın En Genç Sedat Ergin j KKTC'DE YILDÖNÜMÜ Kıbns Barış Harekâtımn 12. yıldönümü 20 temmuıda KKTC'de düzenlenen gösterilerle kutlandu KKTC'liler kurulan genç cumhuriyeti yaşatmanm ve dünyaya kabul ettirmenin çetin yolunda yürüyorlar. pacağı "gayri resmi" ziyaret sırasında Kongre'de yapacağı temaslar büyük ölçüde "atak bir diplomat" olarak nitelendirilen BUIent Ali Rıza tarafından kotanlmış bulunuyor. KKTC Dışişleri Bakanı Kenan Atakol'un belirttiğine göre, KKTC'nin bugün 70 Ulke ile ticari ilişkisi bulunuyor. Ticari ilişkilerin yoğunluğunda Ingiltere, Federal Almanya ve Suudi Arabistan başta geliyorlar. Ilginçtir ki, KKTC, AET tarafından tanınmasa da topluluğun "Kıbns Cumhuriyeti" sıfatıyla Rum Yönetimi'ne uyguladığı gümrük rejiminden aynen yararlanıyor. KKTC Urünleri üzerlerine "Made in Cypnıs"(Kıbrıs yapımı) damgası vurularak ciddi bir kota engellemesi ile karşılaşmadan AET kapılanndan serbestce girebiliyor. Ayrıca, AET'nin "Kıbns Cumhuriyeti"ne sağladığı fonların, sınırlı da olsa, bir bölümU KKTC'ye aktanhyor. örneğin, Lefkoşe Belediyesi'nin gerçekleştirdiğı kanalizasyon projesi AET tarafından finanse ediliyor. Buna ek olarak, AET Komisyonu, Rum yönetimi ile gümrük rejimi konusunda yürüttüğü müzakerelerde, her seferinde KKTC'yi de bilgilendirerek, tanımadıgı bu devleti dışlamadığını, dUzenli bir danışma mekanizmasına önem verdiğini gösteriyor. öte yandan, ABD'nin Birleşmiş Milletler aracılığıyla Kıbrıs'a tahsis etliği 15 milyon dolar tutarındaki bursların bir bölümU (5'te 1 oranında) KKTC'ye ayrılıyor. Ayrıca BM'nin çeşitli yan kuruluşlan KKTC'de Lefkoşe'nin master planı, veteriner hizmetleri gibi alanlarda bir dizi proje yürütUyorlar. Bir başka anlatımla, KKTC "de facto" olarak tanınıyor. Ancak, "flill Unımı" şimdilik "hukukl tanıma"ya dönuşmüyor. TANIMA tÇİN StYASt KOŞULLAR OLGUNLAŞIYOR Oysa, hukukun bir devlette aradığı bUtUn kurumlar KKTC'de fazlasıyla mevcut. KKTC, genç bir devlet olarak bütUn kurumlanyla oturmuş ve kendini kamtlamış durumda. Belki daha da önemlisi, insan haklanna saygı herşeyin UstUnde ve Batılı anlamda "gerçek" bir demokrasiye sahip. Ancak, "taaınma" gelmiyor. KKTC, ne zaman tanınacak? KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'a sorarsanız, "Hlç acelecl olmaya gerek yok". Denktaş'a göre, "tanınma yavaş bir süreç içlode, zamanla ortaya çıkacak bir olgu. Banglade; örnegi ortada.." "Tanınma*1, biçimsel açıdan "hukukl" yönü ön plana çıkmakla birlikte, özünde "slyasi" bir olgu. "Tanınmayı" bekleyen dcvlcte dönük siyasi koşulların olgunlaşmasını ve ilgili UçUncU Ulkenin uluslararası alanda doğacak bütün tepkileri göğüsleyecek siyasi cesareti göstermesini gerektiriyor. TANINMAMIM SİYASİ ZEMİNİ OLGUNLAŞIYOR Bağımsızlık ilanı sonrasında geçen Uç yıla bakıldığında, KKTC'nin tanınmasına dönük siyasi koşulların olgunlaşmaya başladıgını söylemek mUmkUn. Bu konuda, KKTC'ye en büyUk yardımı BM Genel Sekreteri'nin hazırladığı bUtUn planları reddederek uzlaşmaz tutumunu belgeleyen Kıbns Rum Yönetimi yapıyor. Kurulacak bir federasyonda, Kıbns Türk toplumunun siyasal eşitliğini kabul etmeye yanaşmayan, ayrıca uluslararası alanda tanınmanın bütün "nimetlerlnden" yararlanarak, sahip bulunduğu siyasi ve ekonomik avantajlan "kuzey" ile paylaşmayı kendi çıkarlan açısından "zaaf" olarak gören Rum Yönetimi, bu tutumuyla KKTC'nin tanınmasım haklı kılacak siyasi zemini de hazırlıyor bir bakıma. KKTC'nin tamnması yolundaki eğilimler bu aşamada bazı lslam ulkelerinde gUçleniyor. örneğin, Pakistan Başbakanı Cuneco Han'ın bundan kısa bir sUre önce Ankara'ya yaptığı ziyaret sırasında, Başbakan Turgut özal'a "KKTC'yi tanımava hazınz" dedigi yolundaki haberlerin iyicc ayyuka çıkması, konuk başbakanın daha sonra basına yaptığı açıklamalarda "konu Ankara'mn KKTC Büyükelçisi Peker Turguî, Yunanistan Büyükelçisi tarafından adım adım izleniyor. Turgut ile görüşen diğer ülke büyükelçileri derhal Atina'ya ihbar ediliyor. Turgut'la görüşmekten kaçınanların başında Doğu Bloku temsilcileri geliyor. Turgut ise, birçok ülke ile pekâlâ ilişki yürütebileceğini belirtiyor. Dürüstlük salt rüşvet ve armağan almamakta değildir. Ama çevresi çalarken kr ^ı çıkmak gerekmez mi? Elbette ki Talat Paşa'nın politik kusurları var. Bir ülkeyi, hükümetteki dört beş kişinin kararı ile bir savaşa sokmak, Ermeni sorununa uygun bir çözüm bulamamak, bunun dürüstlükle ölçülmesi ayrı bir konudur. Talat Paşa, rüşvete, armağana karşı çıkmıştır, ama gene de savaş bitiminde ülkesinden kaçmak zorunda kalmıştır. Salt kaçmak durumunda kalmamış, Almanya'da bir Ermeni kurşunu ile can vermiştir. Bugün bir hükümet başkanının çok yakınlarına sunulan görünürdeki armağanlar, bir yüzük, Jaguar marka bir araba, şirketlerde yakınlara verilen hisse senetleridir. Peki, ya varsa, görünmeyen armağanlar nelerdir? Ülkesinden kaçan yabancı hükümet adamlarını görüyoruz, neler götürüyorlar. Gidenler, yabancı bankalardaki hesaplarda toplanıyor. Bizimkiler için, şimdilik, bir şey söylemiyoruz. Ama sorumlular, fısıltı gazetesinde neler söyleniyor, kulaklarını açıp dinlemelidirler. Kudret sahipleri, bir gün ellerinden kudret gittiğinde en sırdaş sandıklarının arkalarından, hatta yüzlerine neler söyleyeceklerinin hesabını şimdiden yapmalıdırlar. Demokrat Parti iktidarda iken kımi milletvekillerinin yolsuzluk yaptıkları söylentisi çıkmıştı. Konu bir önerge ile Meclise getirildi. Yolsuzluklar, iktidar partisi içindi, ama saldırıya geçen de onlardı. Görüşmelerin en kızıştığı anda muhalefet partisi lideri İsmet Paşa'ya da sataştılar. Paşa, Malatya'ya yaptığı gezide, Malatya Bez Fabrikası'ndan armağan olarak birkaç kostümlük almıştı. Milletvekillerinden biri oturduğu yerden bağırdı: ı 1 nun lslam Konferansı'na götürülerek topluca tanınma yolunda bir karar aliDmaa gerektlginl" söylemesi, bir "niyet"in varhğım açıkça gözler önüne seriyor. ANAHTAR \VASHINGTONDA İlk bakışta KKTC'yi tanımaya hazırlanan Ulkelerin daha çok tslam dünyasına mensup oldukları ve tanınmamn da buradan başlayacağı, ancak söz konusu Ulkelerin bu doğrultuda bir karar alabilmeleri için üzerlerindeki Amerikan baskısının hafifletilmesini bekledikleri çok yaygın bir kanı. Bu da "tanıma" konusunda anahtarın Washington'un kasasında kilitli olduğunu gösteriyor. ABD, söz konusu ülkeler Uzerındeki baskısını kaldırdığı takdirde "tanım«"nın önündeki en büyük engelin ortadan kalkacağını söyleyebiliriz. Kimi gözlemcilere göre de, bugün tek başına KKTC'yi tanıyabilecek siyasi güce sahip tek bir Ulke varsa, o da ABD'den başkası degil. ABD'nin geçmişte çok önemli dış politika konularında 24 saat içinde 180 derecelik dönUşler yapma esnckliğine sahip olduğu da bilinen bir husuş. Ancak, ABD'nin KKTC'yi tanıma seceneğini değerlendirirken, Kongre'deki Rum lobisinin olası tepkileri, Doğu Akdeniz'deki stratejik dengeyi ve Amerikan diplomasisinin uluslararası politikaya dönük ince dengelerini göze almak durumunda olduğu da kuşkusuz. Bu noktada, KKTC'nin ABD'ye "çevlk kuvvet" için Us kolaylıklan sağlamayı garanti ettiği takdirde, Washington'un KKTC'yi tanımaya yönelebileceği yolunda spekülasyonlar sıkça işitiliyor. Ancak, KKTC liderliğinden edindiğimiz izlenimler, Rauf Denktaş'ın "tanınma" pahasına böyle bir ödüne niyetli olmadığını, ve bu çizgisinde son derece kararlı olduğunu gösteriyor. ABD'nin KKTC'nin tanınmasına kapılan kapalı tutmakla birlikte, Rauf Denktaş'ın önümüzdeki eylül ayında Washington'la "gayri resmi" bir ziyaret yapmasına olurunu bildirmesi tutumunda bir "kıpırdanma" olarak alınabilir. KKTC'nin tamnması olgusuna dönük eğilimler bu şekilde belirirken, An. kara ne dUşünüyor? Ankara, bu aşamada tamnmaya öncelik vermiyor. Türk diplomasisi, Kıbns Rum.Yönetimi'nin uzlaşmazlığı tam anlamıyla tescil edilmeden ve uluslararası alanda "Rumlar federasyona razı degil, tanımadan baska çare kalmadı" görüşU iyice yerleşmeden bu konuda somut bir adım atmak niyetinde degil. Ankara, Kıbns Rum Yönetimi'nin BM Genel Sekreteri'nin son belgesini reddetmesi sonucu KKTC'nin uluslararası alanda avantajlı bir konuma geldiğine inanıyor. Bu çerçevede, bu durumunu avantajlı durumu iyice sağlamlaştırmadan, topladığı puanları tek bir hamlede yitirmesine yol açabilecek aceleci davranışlardan kaçınıyor. Türk diplomasisi oyunu kurallanna göre oynamakıan yana. Gelgelelim, Ankara'mn bu "ihtiyatlı" tutumu, KKTC'nin tanınmasına alerjik bir şekilde baktığı şeklinde de değerlendirilmemeli. Aksine, Ankara bu aşamada UçUncU Ulkelerden KKTC'yi tanımasalar da, hiç olmazsa Rum Yönetimi ile eşit davranmalarını, örneğin Rum Yönetimi'nin uyguladığı ambargoyu hafifletmelerini istiyor. Bu stratejinin hukuki tanımaya giden yolu açacağı, "tanınma"nın zeminini oluşturacağı savlanabilır. Buraya kadar anlattıklarımızın ışığında sonuç olara şu gözlemi ileri sürebiliriz: "Tanınma sureci" başlamıştır. Kıbns Rum Yönetimi, stratejisini köklu bir sekildc değiştirmediği, TUrk tarafımn siyasal eşitliğini kabul edip, :amimi bir federal çözüm arayışına girmediği takdirde, zaman KKTC'nin tamnması lehine işleyecek ve KKTC de, er geç Uçüncü Ulkeler tarafından tamnmaya başlanacaktır. "Paşa'nın fabrikadan aldığı kostümlük kumaşlar ne oldu?" Bu soru üzerine ortalığı bir sessizlik kapladı. Acaba Paşa, böylesi bir saldırıya ne yanıt verecek? Gözler İsmet Paşa'nın oturduğu sıraya yöneldi. Paşa, elini önündeki sıraya tak tak vurarak "Söz istiyorum" dedi. Toplantıyı yöneten başkan, Başbakan Adnan Menderes'e doğru baktı. Öyle ya söz vermeli miydi, vermemeli miydi? Başkanın çaresiz durumu belli oluyordu. Verse bir türlü, vermese bir türlü. Menderes, söz vermeyi bir işaretle onaylamış olacak ki, başkan: "Buyurun Paşam, söz sizin!.." dedi. Acaba ne söyleyecekti? Paşa, ağır ağır kürsüye geldi. "Biraz önce benim için Malatya'ya yaptığım bir gezide fabrikadan kostümlük kumaş aldığım yolunda bir saldırıda bulunuldu. Evet, bu gezide fabrikanın çalışmalarını da gördüm. Çok güzel kumaşlar çıkarıyorlardı. Bu kumaşlardan üç kostümlük kendim, bir kostümlük de eşim için kumaş aldım." Paşa, elini ceketinin iç cebine soktu, birkaç kâğıt çıkardı. "Aldığım kostümlük kumaşların parasını özel kalem müdürüm ödedi. Işte faturaları..." Meclis Genel Kurulu, demokratı ve halkçısı ile, salonda görüşmeleri izliyen dinleyicileri ile dona kaldı. Paşa, kürsüden indi, ağır adımlarla yürüyerek yerine oturdu. Şaştığım bir nokta vardır, acaba böyle bir kumaş konusunun açılacağı Paşa'ya önceden haber verilmiş midir? Sanmıyorum. Paşa, siyasal bir önsezi ile kendisine böyle bir saldırının yapılacağını deneyleri ile bilmiş midir? Muhalefet yıllarında birkaç kez bu konuyu kendisine sormak fırsatını buldum, ama hiç yanıt vermedi. "Siyasette böyle şeyler olur" dedi. Demokrat Parti'nin yolsuzluk olaylan, iktidarda bulundukları dönemde hiçbir zaman Mecliste görüşülmedi. Çoğunluk buna fırsat vermedi. Ancak 27 Mayıs 1960'tan sonra bu fırsat ele geçti ise de "bebek" ve "köpek" davaları kılığında hiç oldu gitti. Acaba sistem kendi ürünü olandan hesap soramadığı için mi her şey kapanın yanına kalıyordu? BİTTİ ABD'nin BM Temsilcisi VUalters: 'Türkler konusunda Bulmıristana baskı yupıyoruz' Büyükelçi Vernon Walters, Washington'dan, Ankara'daki bir grup Türk gazeteciyle yaptığı teleröportajda, 18 nisanda ABD Subay Kulübü'ne bomba yerleştirilmesinin önlenmesi ve sanıkların yakalanması konusunda, ülkesinin Türkiye'ye minnettar olduğunu söyledi. ANKARA (a.g.) ABD'nin Birleşmiş Milletier Daimi Temsilcisi Büyükelçi Vernon VValters, ülkesinin, Bulgaristan'daki Türkler konusunda Bulgar hükümetine baskı yaptığını söyledi. Büyükelçi Walters, Washington'dan bir grup Türk gazeteciyle yaptığı teleröportajda, Ankara'dan yöneltilen soruları cevaplandırdı. VValters, Bulgaristan'daki Türk varlığının inkâr edilmesini ise "saçmalık" olarak niteleyerek şöyle konuştu: "ABD yöneıiminin Bulgaristan'daJti Türklerin dunımu Ue llglli olarak Türkiye'nln çabalannı desteklemeye devam edecegine ve bu yönde işbüiigini sürdürecegine emin olabilirsinlz. Bulgaristan biikümetine bu konuda gerekli baskılan yapıyonız." ERMENİ TERÖRÜ VE ABD 197276 yıllan arasında Amerikan Merkezi Haber Alma örgütü (CIA) Başkan Yanümcılığı görevinde bulunan Büyükelçi Walters, ülkesinin Ermeni terorizmine karşı elinden geleni yaptığını söyledi. Walters, "Klm yaparsa yapsm, terorizmin her türttne karşıyız" dedi. Büyükelçi Vernon \Valters, ülkesindeki Türklere saldın düzenleyen Ermeni teröristlerin yakalandıklarını ve gereken cezalara çarptınldıklarını bildirerek, ABD'nin bu konuyu hassasiyetle ve etkili bir şekilde ele aldığını ve almaya devam edeceğini kaydetti. ABD Dışişleri Bakanı George Shultz'un özel danışmanlığını da yürüten Büyükelçi \Valters, uluslararası terorizme karşı ülkesi ile Türkiye arasındaki işbirliğine de değindi. Büyükelçi VValters, Türkiye ile terorizm konusundaki işbirliğinin tatmin edici düzeyde olduğunu söyleyerek, 18 nisanda Ankara1 daki ABD Subay Kulübü'ne bomba yerleştirilmesinin önlenmesi ve sanıkların yakalanması konusunda "ABD, Türkiye^ ye minnettardır" dedi. Uluslararası Af Örgütü lurkıye ıçın eleıııan arıyor Haber Merkezi Uluslararası Af örgütü, yabancı yayın organlarına verdiği ilanla Türkiye, Yunanistan, Kıbns ve Malta'da "insan haklan ihlalleri" konusunda araşttrma yapacak eleman arıyor. Orgütün Londra'da bulunan merkezinden verilen ilanda söz konusu görev için başvuracak adayların çok iyi lngilizce, biraz Yunanca ve Türkçe bilmelerinin, seyahat etmeye engel bir durumlarının bulunmamasının yanı sıra, ekip halindc vc "baskı altında" çalışabilme yeteneği de aranıyor. Görevlendirilecek elemanın HUMAN RIGHTS İN TURK^EY Amnesty Internalıonal needs a RESEARCHER lo ınvestıgate Muman rlghts vıolatıons ın Turkey, Greece Cyprusand Malta S/ne wılldocumentcase&. prepare reports and advıse on ınıtıatıves to be taken by Amnesty Internatıonal partıculariy ın relatıon to prısoners ot conscıence trıal procedures treatmenl ol pnsoners and exerutıons S/he should have research skılls an ımpariıal approach sound polıtıcal ludgment, an abılıty to vvork ın a leam and under pressure together vvıth specıalısl knovvledge of Turkey Knowledge ol the other countrıes an asset The post ıs London bas«d but requıres wıliıngness to traval. Fluent wrıtten and spoken Englısh and the abılıty to speak and read Turkısh to a hıgh levsl are esseniıai Some knovvledge of Gıeek vvould be an asset Satory: C11.I60.13 p.a. riting to £14,651 47, annual IncramanU. Closınj date tor the retuın ol applıcatıon toıms 8 September 1986 For turther ınlormatıon and applıcatıon form please contact Th* Penonnal Offlca, Amneaty Intarnational Intarnational Sacratariat 1 Eatton Straat, London WC1X 8OJ Tataphona (01) «37 3805 (24 hours) KAÇANLARLA Björn Cato Funnemark, Bulgaristan'dan kaçart Türkler ile de görüşüyor. Norveç tnsan Hakları Komitesi Genel Sekreteri incelemelerini sürdürüyor özellikle düşünce suçlularının yargılandıkları davalar, infazlar ve cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin koşullarıyla ilgileneceği ve raporlar hazırlayacağı ilanda beiirtiliyor. Uluslararası Af örgütü ilanında bu göreve talip kişilere yıllık II bin 850 pound (yaklaşık 12 milyon TL.) ücret ve ek olarak 14 bin 651 pound da ödenek teklif ediliyor. Fıınnenıark: Bulgaristaırda Türkçe konuşmak yasak Bulgaristan'ı turist gibi gezdiğini ve Türklerin yaşadığı yasak bölge ilan edilen Kırcaali'ye gizlice girdiğini belirten Funnemark "Belene'deki toplama kampına girememem, raporunun eksik yanı" dedi. tslanbul Haber Servisi Norveç Iıısan Haklan Komitesi Genel Sekreteri Björn Cato Funnemark, üulgaristan'da yaşayan Türklere yapılan baskılarla ilgili bir rapor hazırlamak amacıyla Bulgaristan'da ve Türkiye'de incelemclerdebuluııuyor .Funnemark, 1 hafta önce Bulgaristan'da yaptığı ge^i sırasında Türklerin isimlerinin değiştirildiğini ve Türkec konuşmanın yasak oldu ğunu gördüğünu söyledi. Balkan Turkleıi Dayanışma vc Kültür Derneği'ndc dün yapılan toplantıda Dernek Başkanı Mehmet Çavuş, Funnernark'a Türkiye'ye iltica cdcnlcrin Bulgan.stan'da kalan çocukları ve akrabalarının listesini verdi. Ayrıca Funnemark, Bulgaristan'daki baskıyı Bulgaristan'dan yeni kaçan Kamile Kecebova ve Ilüseyin Recepof'un ağızından dinledi. Björn Cato Funnemark, Bulgaristan'a normal bir turist gibi ve Türklerin yaşadığı yasak bolge ilan edilen Kııcaali'ye gizlice girdiğini belirterek "Kırcaali'de 48 saal kalarak lurklerle ilişki kıırdum. Onların yakınmalarını ve yapılan baskılan dinledim. Ancak işkence olaylarına şahit olmadım, zannediyorum ki iy kenceler toplama kamplarında yapılıyor. Benim ise oralara «irmeme imkân yoklu. Zaten ha/ırlayacagım raporun en önemli eksikliginin de bu olacagını zannediyorum. Bulgurislan'da Türkçe konuşmanın yasak olduğunu, isim degişikliklerinin gerçck oldııgıınu kendim gordiim. Bildiğiın 80100 ktlime Türkçe ile konuşmalardan oradaki Türklerin hemen hepsinin Tıırkiye'de akrabaları olduğunu anladım" dedi. Funnemark, Bulgaristan'a tehlikeli olduğu haldegirmesinin nedenini, "Norveç Insan Haklan Komitesi olarak bir rapor ha/ırlayacagım. Bu rapor için direkt olarak Tiirkiye'den bilgi ve belge alsavdıın, bana 'Sen bunları Tiirkiye'den aldın, ama Bulgaristan'a gidip gördün mii?' diyereklerdi. Bu nedenle de sadece turisl olarak Bulgaristan'a gittim ve birçok şey gördüm" şeklinde açıkladı. Funnemark, Bulgaristan'da cn çok dikkatini çeken konunun çok (azla sayıda polis olması ve hemen hepsinin tabanca taşıması olduğunu belirterek, Bulgaristan'a neden turist olarak gtrdiğine ilişkin soruyu da "Avrupa'da birçok kuruluş i/in istiyor. Ancak Bulgarislan bu yazılara cevap bile vermiyor. Ben de çareyi turist olarak girmekte buldum" şeklinde yanıtladı. Funnemark, rapor için yaptığı çalı.şmalar konusunda da, "Türkiye'den yeterüıce belgc lopludım. Ama Belene'deki loplama kampına girememe ve işkenceleri saptayamamam, raporumda bir eksikliktiı" şeklinde konuştu. Funncmark, Dernek Başkanı Mehmet Çavuş'un verdiği bclgere ınceleyip Bulgaristan'dan kaçan Türkleri dinledikten sonra, raporunun çalışmalarını tamamlamak için 2 hafta daha kalacağını soyleycrek, bu sorunun 2 yıl gibi bir süredir gündemde olmasına karşın çözuın için çok gecikilmış olduğunu, kısa bir surede çözümtennıesi gerektiğini söyledi. Funnemark, Bulgaristan'ı engelleme yolunu "Kasım ayında Viyana'da toplanacak olan insan Haklan komisyonu toplanlısıııda bu sorun 1 numara olarak ele aiınırsa Bulgaristan'a stop denilebilir" şeklinde değerlendirdi. 9GECE/10GUN/YARIM PANSİYON 1 0 9 . 0 0 0 . " T L CLUB PI/\N/\ MARMARİS Ö R E N KUŞADASI cm mAmhc 9 GECE/10 GUN/YARIM PANSİYON 8 7 . 0 0 0 . " T L Bir Türk daha atla Yugoslavya'ya kaçtı BURSA, (a.a.) Bulgaristan'daki baskı ve zulumlerden kurtulmayı basaran Nihat Hüseyin (18) adlı bir Türk daha TUrki ye'ye iltica etti. Türkiye'ye iltica ettikten sonra Bursa'da bulunan yakınlarıııın yanına gclcn Nihat Hüseyin, Bulgaristan'dan kaçışını şöylc anlattı: "Biz iki arkadaştık. Bulgaristan'daki baskı ve zulumlerden kurtulmayı kararlaştırdık. önce at üzerinde Yugoslavya'ya kaçmayı başardık. Daha sonra da Türkiye'ye geldik. Arkadaşım İzmir'e gitti. Ben de Bursa'ya geldim." Nihat Hüscyın, "En büyük dileğim, halen Bulgaristan'da olan kardeşlerimizin de bu baskı vc zulumlerden kurlulmaları, hurriyetlerine kavuşmalarıdır" diyerek, Bulgaristan'da yaşayan Türklere Fürkçe konuşmanın yasaklandığını, konuşanlardan 15 bin lira para cezası alındığını, çocuklarını sunnet ettirenlerin hapsedildiklerini, Türklerin adlarmın /orla dcğiştirildiğinianlattı. Nihat Hüseyin, "Türkiye'ye kaçtıgıma hâlâ inanamıyorum" dedi. Bursa'ya geldi EFEM FE/V TATIL KOYLJ 7 GECE/ 8 GUN/YARIM PANSİYON 7 2 . 0 0 0 . " T L 9 GECE/ 10CÜN/YARIM PANSİYON KESKİN OTEL Bıılgaristan'ın "haciz" tepkisi SOFYA (a.a.) Bulgar resmi haber ajansı BTA, yine Türkiye'ye çatarak, bir uçağa haciz konmasının uluslararası hukukta daha önce görülmemiş bir olay olduğunu öne sürdü. Uçağa konan haczin kaldınlması için istenen paranın Varşova Sözleşmesi ile belirlenen miktarın çok üstünde olduğunu iddia eden BTA, Balkan Havayollan'nın kararla ilgili olarak Türkiye'de bir üst mahkemeye başvurduğunu, ancak mahkemenin henüz kararı açıklamadığını kaydetti. BTA, kişisel bir zararın giderilmesi için uçağın haczedilmesinin kanunlara aykırı ve adaletsiz olduğunu, ayrıca Türk yetkililerin düşmanca tavrını ortaya koyduğunu iddia etti. ALAADMOieL KUŞADASI HER CUMA KESİN HAREKET O?el otobuslcrle gıdış domış ALANYA 87.000." TL OMER TATIL KOVU 9 GECE/10 GUN/YARIM PANSİYON 119.000." T L turİZm I Teh 336 16 60 Merkez: Barbaros Bulvan 3S/S Be$lktas Tcl: 161 10 74 161 82 26 161 22 81 Şübe :AtayolSe\nmlllshanıBBIokGırt5kat] Kadıköy
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle