Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Yuksek borç yuku, gelişen ulkeleri sanayi ulkelerine daha çok mal ve hizmet ihraana zorluyor. Gelişen ulkelerin en kolay yapabıleceklen hızmet ıhracı ınsan gucu satmaktır. Kimı sanayi ulkelerı, ekonomilerinde işçi başına verimın duşuk olduğu kesımlerde, yabancı ışçi kullanarak, kendi insanlarını daha yuksek venmlılikteki kesimlere kaydırma polıtikasını bır sure izledıler. Ama bu ulkelerde ekonomik durgunluk başlayınca, yabancılara karşı yerlilerm bağnazhğı yoğunlaştı. Hukumetler, işsizliğın yukunu yabancı işçilere taşıtmaya başladılar, kapılan kapattılar, geri dönüşu başlattılar. Petrol zenginleri de, ılk furyada getirttıkleri yabancı işçilerı, petrol fiyatlanndaki duşuşierden sonra gen göndermeye başladılar. Gelişen ulkelenn artık borç ödemek ıçin mal ihracı gelirlerini arttırmaktan başka çarelerı yok... IMF REÇETESİ: EKONOMİYİ KÜÇÜLTEREK İHRACATI BÜYÜTMEK Gelişen ulkeler, IMF reçetelerını ister ıstemez uygulayarak ihracatlarını arttırmaya çahşıyorlar Ama bu çabalarının karşılığını alabiliyorlar mı? Sanayi ulkelen, öğutledikleri politıkalan uygulayan, gelişen ulkelerin urettiklen ihraç mallannı almakta nazlanıyorlar. Bu malların kendı pazarlarına gınşini kotalarla engellıyorlar. Ihracata yonelmede erken davranan birkaç ülke (Hong Kong, Singapur, Tayvan, Guney Kore) ıhracat itişü bır buyumede başanlı oldular. Çunku bu ulkeler ıhracatlarını arttırırlarken, sanayi ulkelerı henuz kota koymuyordu. Ama petrol faturasını ve borçlarını odemek için ıhracata sanlan ulkelerın sayısı arttıkça kotalar katılaştınldı, duvarlar yukseltildi. Kuçuk ulkelerın birkaçı için başanlı olan dışa dönuk sanayileşme politikası, Hindistan, Çin ve Bangladeş gibi buyük nüfuslu ulkelerde etkin olmuyor. Daha çok bu ulkelerın sattıkları urunlerin Fıyatlarını ucuzlatıp, satın aldıklarını pahalılaştınyor, net dovız kazancı sağlamada etkısı kuçuk, ulkeyi fakirleştirme etkisi ise buyuk oluyor. Gelişen ülkelerin buyuk borç taksitlerini odeyebilmek için, sanayi ulkelennde pazar pa>ı kapmak uğruna, kıyasıya rekabete gırmelen, urünlenrun doviz olarak fıyatını duşuruyor. Yabancı para bırimi ıle ıhracatlan bır mıktar artarken, ulusal gelirleri bundan daha hızlı azalıyor. Borç odeme çarkı böylece yoksul ulkelen, kaynaklannın fiyatını duşurerek, onlan odediklerı borçtan daha fazla yoksullaştınyor. Turkiye 1980'den beri bu surecı yaşıyor. 1980'den bu yana, dolar değeri olarak ihracatımız dört kat artarken, ulusal gelirimiz 60 milyar dolardan 50 milyar dolara inmiştir. Gelişen ulkeler aşın borçlanırken, sanayi ulkelerinın paralanna karşı kendi paralannın değerini aşırı yuksek tutmuşlardı. Şimdi borçlarını geri öderken, bunun tam tersıni yapmak zorunda kalıyorlar: Yerli üretım etkenlerinin gehrlenni aşın ölçude duşuruyorlar. Turkiye 1970'lerde para değerini yuksek tutmuş, bunun neden olduğu tıcaret açıklarını borçlanarak kapatmıştı Şimdı borç odemek ıçin parasının değerını aşın duşurmek zorunda kalıyor... Ne var ki, Turkiye hâla yıldan yıla buyuk borçlar almaya devam ediyor. Borç ödemek için halkın gelirlerini duşuren hukumet, bunun karşılığında borç yukunü hafıfletmek gibi bır sonuç da alamıyor. Çunkü harcamalarını arttırmayı surduruyor, bundan kaynaklanan finans acığını da kısa vadeli aşırı dış borçlanma ile kapatmaya çahşıyor. NE YAPMALI? H.W. Sınger ve P. Streeten, bın Alman ötekı Avusturya kökenh, ikı Amerikan iktısatçısı... Singer, bazı koşullar altında, dış ticaretın gelişen ulkelerı nasıl daha da yoksullaştırabUeceğini göstermışti. Streeten de dış ticarete dayalı buyumenın, birkaç kuçuk ulke ıçin geçerli olabılecek ihracat çekimlı buyume politıkasının, gehşenlerin tumu ıçm niçin geçersiz olduğunu sık sık vurgulamış bir kişi... Nısan ortalarında, Turkiye'de bır toplantıya katılan bu ıktısatçılann, fakir yanmkurenm borç çıkmazından nasıl kurtulabıleceğı konusunda konuşturulmamış olmalan buyuk bir fırsat kaybı... Ama ben, bu yazımın uygulamada ışe yaraması için, borca batık gelişen ulkelerin ıktıdarlanna birkaç taktik verebilirım. 1Dış borç ödemelerine ihracat gelirlerinizın belli bır yuzdesinden fazlasını ayırmaym (Peru bunu yapıyor); IMF'yi, bu ölçüyu kabule zorlayın; 2 Borç ödedığinız ulkeden mallannıza karşı tum kotalann kaldırılmasını isteyın, kaldırmazlarsa borç ödemeyi durdurun; 3 Faızlerin duştuğu şu dönemde, ertelenen borçlara eklenmiş olan faizlerin sıfırlanmasını isteyın; 4 Borç yapınızda kısa vadelılerın oranını azaltın; bunun ıçm erteleme anlaşmalarının, zengınler kulubunün uygun şartlı yenı yardım paketi ıle (buna Baker paketi de denebılir) desteklenmesınde ısrarlı olun; 5 Dış borçlanma kapısını ozel kesime kapatın. , 12 HAZİRAN 1986 Yoksullaştıran thracat Bugünkü hükümet, yakın geçmişten ders almışa hiç benzemiyor. Kısa vadeli, yüksek faizli döviz kredilerini (prefinansmanı) özel kesimin, ticari dış kredileri de kamu kesiminin fınansman açığının cankurtaran simidi gibi görüyor. Hazine bu kez, PÇM ödünçlerinde olduğu gibi, özel kesim üzerine kur garantisi şemsiyesini açmış değil; kur rizikosu borçlananın, dövizi geri ödeme görevi de aracı bankanın sırtında... KENAN BULUTOĞLU Tedbirli bır aıle reısı aşırı borçlanmaz; iyı bir devlet yonetıcısi de oyle. Bugunu kurtarmak uğruna ulkenın yarınlarını ağır borçlarla karartmaz. Ne var kı bu basit gerçek, gelişen ulkelerın çoğu ıktıdarlannca gözardı edilıyor. Gelişen ulkelerden petrolsuzlerin bir kısmı petrol şoklarının ardından ıthalatı surdurmek, fiyat artışını halka yansıtmamak için, kısa vadeli pahalı banka borçlanna sarıldılar. Uluslararası bankalar.bır kısmı petrol karteh (OPEC) zenginlennın mevduatından oluşan paralan, yuksek faızle fakır ulkelere sattilar. Ne yazık kı Turk hükumeti de bu gafıller kervanına katıldı 197577 dönemınde, petrolun faturasını uluslararası tefecılere borçlanarak odedı. Ustelık borçlanmayı, Hazine garantisi vererek, özel kesıme en kötu şartlarla yaptırdı. Bu gafletin faturasını hâlâ oduyoruz. Ama bugunku hukumet, yakın geçmişten ders almışa hiç benzemiyor. Kısa vadeli, yuksek faızlı dovız kredilerini (prefinansmanı) özel kesımın, tıcarı dış kredılerı de kamu kesımının fînansman açığımn cankurtaran simidi gibi goruyor. Hazine bu kez, DÇM ödünçlerinde olduğu gibi, özei kesım uzerıne kur garantisi şemsiyesini açmış değil; kur rizikosu borçlananın, dövizi gen odeme gorevı de aracı bankanın sırtında... Bu nedenle, birkaç yıl önce bankerlerden başlayıp bankalara sıçrayan yıkılış, bu yü da dış borçlarda yaşanıyor; ama ıçin ıçm, ustu örtulu... Kapalı kapılar ardında. Merkez Bankası acaba hangı bankaların dovız edimlerını yerıne getirmelenne yardımcı olmuştur? Gorunuşte, kur rizikosu borçlu ışadamırun, krediyi dovızle odeme bankanın sırtında... Ama bu ikıli dönup Merkez Bankası desteği ısteyince, kabak gene vergı odeyıasınin ve enflasvon kurbanının sırtında patlıyor. Son on yılda Turkıye, en az 1978 ve 1979 yıllannda borçlandı. Kısa vadeü borçlar da bu yıllarda uzun vadelıye çevnldı. .Ama sıyasetçısı, bilim adamı dövız bunalımının faturasmı hep bu yılların ıktıdarına çıkarmayı âdet edindi. Oysa 1980'den berı dış borçlarımız tekrar hızla artmaya başladı Bunlar içınde kısa vadelilenn payı 1980'de ^o ll'den 1985'te % 25'e yukseldı (Doç. Dr E Korkmaz, "Devlet Borçları ıle llgilı Ikı Sorun" II. Maliye Eğitimi Sempozyumu, 24 Mayıs 1986, Eskişehir) Dış borçlar, 1979 sonunda, ulusal geIınn beşte bıri ıken (13 mılyar dolar) 1985'te yarısını aştı (26 milyar dolar). Bu miktara Türkiye'de yerleşık kişilerın bir buçuk milyar dolan aşan dövız mevduatı dahıl değildir. Sanayı ulkelerınin bankaları, gelişen ulkelerden aJacaklannı tahsıl etmek için aracı olarak IMF'yi kullanmayı yeğliyorlar. Tahsildarlığa yapısal uyum kredileri ıle Dunya Bankası da katılıyor. Borç odetmek ıçin hep aynı politika uygulanıyor: Içerde kemer sıkma, dışarıya karşı yerli paranın ahm gucunu zayıfİatma (devaluasyon). Bu reçeteye gore, yoksul yarımkure, zengmlere olan 731 mılyar dolarlık borcunu, ıhracatını arttırarak odeyecek. 1985'te petrol ithal eden gelişen ulkelerin dış borçlarının toplamı, mal ve hızmet ıhracat gelirlerinın bir buçuk katına ulaşmıştır. Turkıye'nınki ıse ıkı buçuk katıdır. Bu oran 1979'da da aynı duzeydeydı. Demek dış borçlarımız ihracatla aynı tempoda artmış... Gelişen ulkelerın borç anapara ve faızleri her yıl mal ve hızmet ihracat gelirlennın beşte bınnı goturuyor Turkıye ıse dövız gelirlennın uçte bırını borç taksıtlerıne ayınyor. Kısa vadeli borçlann toplamdakı payı arttıkça, borçların dövız gelırlerimız uzerindeki ipoteği de yuksebyor. PENCERE "Farkı Farfc Edin!.." Clnlü piyanist: ' Bir gün çahşmasam, ben bilirim" demiş "birkaç hafta çalışmasam, eleştirmenler anlar; birkaç ay çalışmasam halk farkına vanr" Haşa huzurdan, kendimi ünlü piyanistin yerine koyacak kadar densızlığe sapacak değilım, ama yazı makinesi, piyano olmasa da, ınsan, birkaç günlük bayram avareüğinden sonra hangı tuşa basacagını şaşırıyor Bu gibi durumlarda en iyı yörrtem ünlü bır kımsenın özdeyışıyie yazıya başlayıp hiç olmazsa girişi kurtarmaktır. Ben de öyie yaptım. • Madem kı fark etmekten başladık; yazıyı farkla sürdürelim. öğretmen, sınıfta kadınla erkek arasındakı ayrımı anlatırken, olayı öğrencılenn gozünde büyütmemek ıçin demiş ki: Kadınla erkek arasında küçük bır fark vardır. Arka sıralardan bir oğlan bağırmış: Yaşasın o küçük fark!.. Küçük ya da büyük, herkesın bırbırinden farklı olmak için yarıştığı bir dünyada yaşıyoruz Televizyon reklamlannda bu yarış çok yalapşap bıçımde göze çarpıyor. Margarin, çiklet, giysi, ya da vıdeo reklamı yapılırken, markalar, ötekilerden daha farklı olduklarını anlatmak ıçin ellerınden geleni artlanna koymuyorlar; argo deyımiyle bırbırterine "fark yapmak" için uğraşıyortar. Gerçekte büyuk felsefecilerin girdisinı çıktısını pek güzel anlattıklan gıbı, "fark" ile "eşıtsızlik" arasında bır zrtiık yoktur. Mao Çe Tung bu görüşu şoyle dile getırmedi mi: Bin çiçek açsın!." Bın çıçek de hep bır boyda ve bır renkte açmaz ya!.. Hanımellerı bıle çiçekten çıçeğe değışık kokar. * İnsanoğlu işine geldığinde ayrımdan; ışıne geldiğinde eşitlikten yanadır. Çıkarlar dünyasında ınsanın eşitliğınden söz açanlara iyı gözle bakılmaz. Beş parmak bır olur mu? Insanın kimı uzun, kimı kısa, kimı şışman, kimı zayıf, kimı güzel, kimi çirkın, kimı zengın, kimı yoksul o)ur.. Ne kadar doğal gelıyor değil m ı 7 Ama bu yaklaşım doğal değil, aldatmacadır. Dünyada sürüp giden kavganın kökenınde de eşitlenme özlemınin ıtıcı gücü yatar Fark, ancak eşıtlıkte gerçekleştığı zaman saygıya değer. Eğıtımde eşitlik düzenı kurukjuğunda fark yapan oğrencıye kim ne dıyebilir? Ne var ki milyonlarca çocuk eşıtsızliğin çukuruna gömülürken, ayrıcalıklı öğretim düzenınde fark yapanların tedırginlik yaratması doğatdır. Bılım laboratuvariannda fark atan kişilere saygımız büyüktür de, devletı kazıklayıp dolar milyoneri olanın fark yapması çağdışılıktır. • Televızyondan sürekli biçımde "farkı fark edin" diye reklamlar yayımlanıyor. Ancak bu fark, sınıfsallığa ılışkin okju mu, mide bulandırıyor; Ceza Yasası'nın ünlü maddelerine aykırılık gündeme giriyor. Geçenlerde bir renklı gazetede okudum Almanya'dan ülkemize gelen "üstsuz" genç kızlar, fotoğraf objektıfme o bıçım pozlar verırken demışler kı ' Türkiye'deki Turk erkeklerını çok beğeniyoruz, buradakıter Almanya'dakılerden farklı..." Nasıl olur? Bal gibi olur. Almanya'daki Türk erkeklerı toplumun alt katmanlanndan köylü kökenli ışçiler, dışlanmış "getto"larında yaşayan yoksul emekçıler.. Oysa Alman kızlarının Turkiye'de beğendıklerı delikanlılar, şenlikli otellerde ve tatil köylerınde bol para harcayan zengin sınıfından... Alman kızı farkı fark ediyor mu? Sanmıyorum. Almanya'daki ışçryle Türkiye'deki zengın arasında erVeklik açısından neden fark olsun? Fark sınıfsaldır Ama biz Turkiye'de oyle bır surece gırdık kı, toplumda hem sınıfsal farklar derınleşıyor, hem de bu farkı fark edenlerın canına okunuyor. 26 Mayıs 1986 tarihli gazetenizin ' 'Okurlardan'' sutununda "Okulda Folklor Gosterileri" başiığı ile yayınüanan yazıyı üzülerek "Demokrası kuru bir etiket değildir" okudum. Söz konusu yaztda Haldun Taner'in 28 Nısan 1985 günü yayımlanmış bir yazıadı geçen okul müdurunu ve sınınadı . Şöyledıyor "Demokrasi tolerans rejimidir Başkalayazıyı yazanı tanımıyorum. nnısabıria dınleme rejımıdır Tartışmasız demokrasıolmaz... DeVatandaslann odediği t mokrasıde elpençe dıvan durup boyun kırmak yoktur. Demokvergüerle yapılmış olan rası zart zurta hiç gelemez 'Bu budur", 'Ben yaptım oldu' saokulun, boş duracağma, tatil nanların balonunu deler. Demokrası kuru bir etiket değildir. Degürüerinde folklor mokrasi bir düşünce tarzıdır, bir yaşam üslubudur. Hasılı demokrası en guç reÇımdir. Çünkü kültur ıster, oigunluk ister, eği çahşmalanna aynlmıs olması sevindirici bir olaydır. tim ister. Sade fikır özgürtüğü, söz esitliği yetmez. O,fikirve sözBu çalışmalara izin vererek lerde seviye de ister" Türk kulturune hizmet amacı Haldun Taner'in düz yazılarınm a cıldi "Koyma Akıl Oyma ile çalışan folklor Akıl"\ okurken Meclistekı SHP milletvekıllerının partılennden derneklerinin gayretlerine kopup kimi oraya kimı buraya geçtıklerı haben gelmıştı DSP'ye katkıda bulunan Sayın Mudur geçenler de var, ANAP'a gıdenler de... Bu yazı yayımlanıncaMunir Ozten 7 olsa alsa ya dek belkı başkaları da SHP'den aynlır, onlar da kendılerıne kutlamak gerekir. bir yer bulurlar. Nedır bu bayiarın aradıkları? 1988'dekı seçımtcadiye Mahallesi sakinleri de liste başlarına kendilerını oturtacak bır guvence! Bılıyorlar adına Sayın Muduru ustlerine tabandan yoksun olduklarını, daha doğrusu belırlı bır halk yıfurnal etme yetkisini nereden ğınına dayanmadan seçıldıklenni... Bir furyadan yarartanıp milaldığını bilemediğim Muteber letvekılı olmuşlar Tadmı tatmışlar bu işın... Nıye ellerınden kaÇetiner'in, Turk kulturune çırsınlar? Ha orası ha burası, önemlı olan mılletvekılı koltuğu! hizmet etmekten başka bir Hepsi öyle değil elbet... Eskı Halkçı Partı yeni SHP meclis niyeti olmayan bir folklor grubunda kişılık sahibı, sorumluluk nedır bilen ınsanlar da var Sanyer Halk Eğitim Merkezi derneğinin çalışmalannı Sosyal demokrat oluşuma ellerınden gelen katkıyı yapıyorlar tarafından duzenlenen 7. engelleyerek ne kazanacağtm Folklor Şenliği'nin Taban da onlan tanıyor, bilıyor, değerını verıyor. Ama sosyal demerak etmekteyim. olacağından haber aldık ve mokratlığın yalnızca adından yararlanıp çıkar sağlamak heveRumelihisan na gittik. BAYKAL TANER sindekıler ıçin, ANAP olmuş, DYP olmuş, DSP olmuş ya da SAMANCIOĞLU Fakat gittiğimizde başka yer olmuş, ne fark eder Böylelerınden kurtulmak FA TIH/ISTANBUL karşılaştığımız manzara şu idi: SHP'nin yararına olacaktır Hiçbir aynm yapdmadan tum Ülke yönetımı sağcıların elınde, Alatürk Cumhurıyetı'nin tebiletler 500 TL'den mel ilkelerine aykırı davrananların elinde... Göruyorsunuz, dursatılmaktaydu Tabii bu para maksızın 'ocak'lar açıyorlar1 Aydınlar Ocağı vardı, şımdı de Türk biz universite oğrencileri için Ocağı cıktı. Devielın destegınde kuruluşlar bunlar... Bakanlar oldukça değerli. Büet gelip konuşmalar yapıyor, övgülerle bu derneklerı yüceltıyor, fiyatlannın yüksek onlara çıkarlar sağlıyor Geçen gün Sultanahmet'te koskoca Öğretim yılı başından beri olmasından dolayı giremedik bir tabela gördum Vakıflara bağlı tarıhsel bır anıtı, Bay Kabaksuregelen birtakım sorunlann ve geri donmek zorunda lı'nın başında bulunduğu Türk Edebıyalı Dergisı'ne vermişler. yalnızca bir kesiti olan, kaldık. Bir dergıye, koca bır tarih anıtını sunuverıyorlar ışte! Siz de bir yemekhanedeki haksız ve tki hafta once, Şehir vakıf kursanız, bir dernek kursanız, bir dergı çıkarsanız, "Vaumursamaz tutuma Tiyatrolan tarafından kıflar'dan bana da bır yer ver' deseniz aldırış ederler mı? Ay(yemeklerin ederlerinin fazla ; duzenlenen 2. Gençlik Gunleri olması, buna karşın dınlar Ocağı'nın ızleyıcısı, Turk Ocağı'nın savunucusu ANAP sanatsal etkinlikler dizisinde kalitesizliği, az verilmesi, ın, daha aşırı partılerın övgücusu olacaksınız, en başta da Atasergi, film ve dia gosterisi, temiz olmaması, çeşitlerin türk devrımıne karşıt bır kışı olarak un kazanacaksınız, çevresoyleşi ve tiyatro gosterilerini azlığı) bir tepki olarak oğrenci nizde de o tür kışılerı toplayacaksınız. O zaman her olanağa hiçbir ucret vermeden kitlesinden gelen genel istem kavuşursunuz!. seyrettik ve çok memnun üzerine yine oğrencilerin Atatürk'tür Türk Ocak'larını kapatan, onların yerıne Halkevkaldık. Fakat gorduğumuz ve gerçekleştirdiği "yemek leri'ni kurduran... Nıye? Türk Ocaklan Atatürk ulusalcılıgına ters yaşadığımız kadanyla bir boykotu"na karşın düşüyordu; 'Misakı Milli' anlayışına uymayan bır ırkçılık, tuzamanların fjalk Eğitim yöneticilerin gene aynı yanlış rancılık davasını izliyordu. Oysa Turkiye Cumhurıyeti her türlü Merkezlerinın zihniyet ve tutumlarını surdurmeleri ırkçı, turancı, bağnaz görüşlerden uzaktı. Bu yüzden Türk hizmet anlayışı tamamıyla oğrencilerin tepküerinin Ocaklan kapatıldı, Halkevlen kuruldu Halkevlerınde, Atatürk değişmiş. artmasını kaçmılmaz kılmıştır. devrimınin ilkelerı sevdinlıyor, öğretıliyordu. Sanatkultür çalışDiyeceğim bir şey yok, sadece malan çağdaş uygarlığın, külturün, hümanist bır anlayışın aybiraz ilgi bekliyorum. Kantindeki çaylann dınlığında sürdurüluyordu Atatürk ulusalcılığı ıle Turk OcakŞAFAK ALTUN kalitesizliği ve çevrenin larının bağnaz mıllıyetçı anlayışı taban tabana zıttı. Şimdı Atal.Ü. Sıyasal Bilgıler Fakultesi kirliliği oğrencilerin zaman türk karşrtlan beş altı yıldır elde ettıklen kazanımlara Türk Ocakzaman bireysel uyanlarına Beyazıt / ISTANBUL. larını da eklemişlerdır Ataturk devrımcılen hâlâ öyle mı böyle mi diye çekişedursunlar! Atatürk devrimcıliğıni sürdürmek amaILAN cını taşıyan bir SHP'yı içten dıştan yıkmaya çalışsınlar! DeİSKENDERUN 1. AŞLİYE HUKUK mokrasi hoşgöru düzenıdır Tartışmaya dayanır. uyledır. Ama MAHKEMESİ'NDEN işbaşına gelen aşırı sağcı polıtıkacılar tartışma, hoşgörü nedir bilmiyor. Büyuk bir hızla Turk ulusunu bağnazlık bataklarına Dosva No 986'541 sürüklüyorlar. Yasalara göre polıtıka dışı kalması gereken AyDavaİJ Aıde Kıı Nasrı kızı adresı meçhul dınlar Ocağı, Turk Ocaklan gibi dernekler en aşırı bır polıtıka Davacı Hazıneı Maliye tarafından davalı Aıde Kıt ale\hıne açılan kazamna dondurülmuştür, hem de tek yanlı ıktıdarın buyru17 maddeye gore tescıl davasının >apılan duruşmasında ğunda birer bağnazlık yuvasına. . Tehiıke çanlannın sesı kuDavacı vekılı dava dılekçesınde adresınızm meçhul olduğunu bıllakları patlatır hale geldı Hâlâ duymayanlar, ya da kulaklarını dırmıj olduğundan, zabıtaca vapılan adre» tahkıkatında da adresıtıkayanlar ne demokrası yanlısı ne de gerçek Atatürkçudurler... nız meçhul kaldığından adınıza ılanen dav etı> e teblığıne karar verılmış ve duruşma 18 7 1986 gunu saat 9'a talık edılmıştır Bunlar olsa olsa çıkarcı ve eyyamcı takımındandırlar . Duruşma gunu olan 18 7 1986 gunu gelmenız, gelmedığınız \eya sızı temsılen bır vekıl de gondermedığınız takdırde usulun 509 ve SARIYER SULH HUKUK 510'ncu maddelerı gereğınce davanın gıvabınızda kala^ağı davetıye yerıne kaım olmak uzere ılan olunur 23.5 1986 HÂKİMLİĞİNDEN Basın 21045 Sayı 98h 7 Mahkememızın 986/7486 sayılı kararı ıle Sarıyer, Buyukdere cılt 001/02, sa>fa 40, kutuk 138'de nufusa ka>ıtlı Mehmet ıle.Munevvere'den o!ma 1327 doğumlu HASAN ZUHER'e Uşak, E>me ElvanMİLLİ EĞİTİM GENÇLİK VE SPOR lar, 46187'de nufusa kayıtlı kızı Hasan ıle Hanım'dan olma 1952 doğumlu LEYLA BULUTun vası tavın edıldığı ılan olunur BAKANLIĞI DEVLET OKTM AKBAL EVET/HAYIR OKURLARDAN Daha muteber iş ne olabilir? rağmen devam etmektedir. Yurt bakkal ve manavının büyuk bir satıs potansiyeline rağmen aşın fiyat uyguladığı ve yurt idaresinin de bunu gormezlikten geldiği yansınamayacak bir gerçektir. Disiplin adı altında bizlerden uyulması istenilen aşırı şekilci ve katı birtakım kural ve uygulamalar, zaten sorunlarla dolu bir yaşam tarzı olan biz oğrencilerin yaşamım daha da çekilmez bir hale getirmektedir. Yapılan "yemek boykotu"nun amacının bir yörnı "yemekhane ilgilüerini uyarmak " olduğu gibi diğer bir yonu de "yurt yönetimi"nin oğrencilerin istemleri doğrultusunda yemekhane uzerindeki denetimini arttırmaktır. Yurdumuzda acil bir dunımda bile işlev gorebilecek bir revir buhınmamak tadır. A.O.S OĞRESC1LERI İSTANBUL Gazetenizin 2.4.1986 tarihli nushasmın 6. sayfasmda yayımlanan "6 kurşun yiyen isçiye işbaşı verildi" başlıklı haberle ilgili olarak SSK Genel Mudurluğu 'ne gerekli inceleme yaptınlmıştır. Yazıya konu edilen ayağından yaralı Selahattin Ersoylu'nun 22.2.1986 tarihinde SSK tzmit Hastanesı 'ne yatırıldığı, gerekli tetkik ve bakımından sonra kontrol kaydıyla 10 gun istirahatle taburcu edildiği, daha sonra sağlık kurulu kararı ile 32 gun istirahat verildiği, İstirahat raporunun sona ermesini muteakip baştabipliğe muracaat ederek, "halen tedaviye muhtaç bulunduğunu" belirtmesi üzerine başka bir operator doktora muayene ettirildiği ve bu muayene sonucunda da hastanm tamamen iyileştiğinin anlaşıldığı, tlgilinin tedavısi ve istirahat raporlarının »erilmesi konusunda ihmalkâr davramlmadığı tespit edümiştir. Bilgilerinizi rica ederim. ISMAIL AŞÇIOĞLU ÇALIŞMA ve SOSYAL GUVENLİK BAKANLIĞ1 BASI\' YE HALKLA ILIŞKILER MUŞA VIRI Açıklama Tehlike Çanları... nufus cuzdanlanmızı surekli olarak kullanabitir miyiz? MEHMET A YDIN FATİH/İSTANBUL Spordan elinizi çekiniz! Sayın Ali Tannyar Galatasaray Başkanı, Semra Özal Beşiktaş sempatizanı, Sayın Alptemoçin Bursa spor'un helikopterli şov ustası, belediye başkanlarının çoğu kulup başkanı... 12 Eylul oncesi politikanın girmediği tek alan spordu. ANAP bu alanı politikasının ana hedefi haline getirdi. Bu sorumsuz ve tehlikeli politika ileride spor sahalanm kanlı arenaya donuşturebilir. Arzu edilmeyen boyle korkunç bir gelişmenin yegâne sorumlusu ANAP'tır. Takımlar ve şehirler arasında taraf olduğunu ilan eden bir iktidar, Turkiye CumhuriyetVnde ilk defa gorulmuştur. Beyler, kitle psikolojisini gıdıklayan politik ellerinizi lutfen ve acele olarak sporumuzun mabedinden çekiniz!.. MÜMtN KABADA YI MUDANYA İLAN tSTANBUL 7. İŞ MAHKEMESt HÂKİMLİGtNDEN 1985 385 SSK Genel Mudurluğu tarafından Osman Ilgaz, Gurcu Kurt ve Sebıle Çavuş aleyhlerıne açılan davanın yaptlan >argılaması sırasında. Datacı vekılı davalı Sebıle Ça vuş ıçin Kayışdağı Ayaz Sok No 28 Kavışdağ/İstanbul adre sı ıle Orta Yayla Keni Ko>u ha ne 33 Çankırı adreslerını bıldırm:ş olup. ancak yapılan leblıgallar bıla leblığ tade gelıp, zabıta araştınlmasında da bır netıce alınamadığından bu kere adına ılanen teblıgat vapılmasına karar verılmıştır. Karar gereğınce davalı Sebıle Çav jş'un duruşmanın bırakıldıgı 15 Ekım 1986 gunu saat 10 10'da mahkemernızde hazır olması hususu ılanen teblığ olunur 29 5 1986 Basın ö'MS Biraz ilgi... AÖS öğrencilerinin istekleri Kimlik kartları Oğrenmek istediğim konu şu: Bir kısım vatandaşlar gibi biz de hâlâ eski tip (DEFTER ŞEKLINDE OLAN) nufus cuzdanlanmızı kuüanıyoruz. Buyuk çoğunluk ise eski tip nufus cuzdanlannı değiştirerek, (KART ŞEKLtNDE OLAN) yeni tip kimliklerini kulianıyor. Nufus cuzdanlarmdaki bu değişiklik mecburi midir? Belli bir sure içinde bizim de mutlaka yeni tip kimliklerimizi almamız gerekiyor mu? Eğer böyle ise bu sure ne zaman sona eriyor? Yoksa depştirmek mecburi olmayıp isteğe mi bağlı? Yenisini almadan, eski tip (ETİLER KLAŞİK LİSE BÖLÜMÜ) Orta 1 öğrenci kayıtlan Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın çalışma takvimine göre başlamıştır. Pekiyi derece ile mezun olan öğrenci kabul edilecektir. Takviyeli İngilizce haftada 13 saat olup, yabancı ve Türk öğretmenlerle yapılacaktır. OZEL ATA OKULLARI TEK S.S. TOROSLAR ELEKTRİK DAĞITIM MÜESSESE MÜpÜRLÜĞÜ'NpEN BİLDİRİLMİŞTİR A D A N A 1 Muessese Mudurluğumuzce 625 Kg Hava kurumalı endusırıyel grı boya, 350 Kg Endustrıvel bova ınceltıusı (Tıner), 5000 Kg demırdırek gn bovası, 2625 Kg Demırdırek Sulven bovası ve 2800 Kg Demırdırek boya ın^eltıcısı (Tıner) kapalı /arfla tıvat ve teklıf almak suretıyle ıhale edılerek satın alınacaktır 7 2 Bu ıhaleve an geçıu temınat mıktarı 181 5 5 TL'dır 3 Ihale dosvjsı < 000 TL bedel karjılığıııda 4 VI ıddede ad resı belınılen Mııese»eınız Tıcaret Mudurluğu'nden saıııı alınataktır 4 Ihale 25 6 1986 gunu saat 15"te Muessese Müdurluğumuzun kurtuluş Mah 293 Sk \dana adresındekı bınasında yapılacağınü<ın teklıfler en geç aynı gun saat 14'e kadar Muessesemız evrak kayıt servısıne verılıp veya gonderılecektır 5 Postadakı gecıkmeler dıkkate alınmayacaktır 6 kurumumuz 2886 Sayılı Devlet ıhale kanununa tabı değildir KAYIT ADRESt: Barbaros Bulvan, Güzel Konutlar 2. Yol No. 23 BALMUMCUBEŞÎKTAŞ ANKARA BUYUKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞINDAN Mülkıyetı Beledıyemıze aıt olan Sıhhıye kopnlsü altındakı 62 adet dükkânda 23.6 198623 7.1986 tanhlen arasında "86 YAZ GİYİM FUARI" açılacaktır 1Konfeksıyon Reyonu 34 Adet Dükkân Bağlı bulunduğu meslek kuruluşu belgesı) 2AyakkabıÇanta Reyonu 10 Adet Dükkân (lmalatçı Belgesı) 3Çocuk Gıyım Reyonu 10 Adet Dükkân (lmalatçı Belgesı) , 4Yün, Orlon Reyonu 4 Adet Dükkân (Toptancı Belgesı) 5ManıfaturaMefruşat Reyonu 4 Adet Dükkân (Toptancı Belgesı) ayrılmış bulunmaktadır. Bolümlerden herhangı bınsı ıçin yeterü ısteklı olmazsa en fazla ayrılmış bölüme aktanlacaktır. lstekli firmalann yukarıda belirtilen belgelerle bırlikte en geç 16.6.1986 günü saat 17 OO'ye kadar Büyükşehır Beledıyesı Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı Tunzm ve Sosyal lşler Şube Müdürlüğü'ne (Gençlik Parkı Nıkâh Salonu gınşı Tel 11 30 80 11 70 69) basvurmalan gerekmektedır Dukkânlann yer belırlenmesı, noter huzurunda 18.6.1986 günu saat 10.00'da yapüacaktır. (Yer Sosyal Hızraetler Daıre Başkanlığı Tiyatro Salonu Gençlik Parkı) NOT; Muracaat Dilekçesı (Form ve Şartname) Müdürlügümüzden verilecektır KİTAPLARI MÜDÜRLÜĞÜNDEN ÇAĞRI SAHNESİ ULVİ ALACAKAPTAN İNSANLAR VE SOYTARILAR Btkçlsl BahaavtüstMi VEDA GALASI AYRKA BARŞAR0S ve BESTELERİ MULTIVİSİON DİA GÖSTERİSİ 14 Haz Cumartesı 15.00 ŞAN TIYATROSU'nda Seanslar 12 00 15 00 19 00 21 15 Fılmlerın seansları donusümluöur 1 Müdurluğumuzun ambalaj ışlerınde kullan'acağı 500 bın adet 35 x 45 ebadında 13 gram, 500 bın adet 30 x 40 ebadında 11 gram, toplam 1 mılyon poşetlerın ıhalesı "Kapalı Zarf" usulu yapılacaknr 2 Bu ıhaleye aıt şartname Devlet Kıtapları Mudurluğu Satınalma ve Ihale Komısyon Başkanlığı Mıllet Caddesı Eskı Yuksek Teknık Öğretmen Okulu Bınası ÇapaİSTANBUL adresınden ucretsız temın edılebılır 3 Ihaleye katılmak ısteyen firmaların şartname esasları dahılınde hazırlayacakları belgelerı P 3 1986 gunu saat 14 00'e kadar Mudurluğumuz Satınalma ve thale Komısyonu Başkanlığına firma yetkılısı tarafından elden vermelerı gerekir. 4 Mudurluğumuz 2886 savılı yasaya tabı olmayıp, ıhaleyı yapıp yapmamakta ve uygun bedelı tesbıt etmekte serbesttır Basın • 21206 İZMİR AŞLİYE 2. TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI'NDAN nosya No 984/181 E 986'373 K Davacı Ege Tarmaş Ege Tarım Makınelerı Tıcaret ve Sanayi Anonım Şırkelı vekılı tarafından ıkame olunan konkordatonun tasdıkı davasının yapılan duruşması sonunda. Mahkememızın yukarıda esas ve karar numarası yazılı dava dosyası ıle ıttıhaz olunan 5 5 1986 tarihli kararla, teklıf edilen konkordatonun tasdıkıne karar verılmış ve hukum kesınleşmış olmakla, keyfiyet ılanen teblıg olunur 26 5 1986