18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
LJUMtiUKlYET/2 OLAYLAR VE GORUŞLER tığı ödemeyi onlardan doğrudan değil de, sorumlulardan almak istemesi sağ elle sol kulağın gösterihneye çalışılmasına benzetilebilir. Pratik bir yöntem olmadığı ortadadır. Sonra kamu hizmeti yürütülürken, ortaya çıkan bir yersiz ödemenin sorumlular tarafından geri ahnması sırasında kamu gücü ve otoritesinden yararlandırılmaması da adaletsiz sonuçlar doğurmaktadır. Kamu hizmetini yerine getirirken bir hata yaparak yersiz ödemeye neden olan kamu görevlileri, kamu gücünü kullanarak bu hatayı düzeltmekten yoksun bırakümaktadırlar. Dolayısıyle sayman ve tahakkuk memurlannm sorumlulukları haksız ve ağır bir sorumluluk biçimi olarak ortaya çıkmaktadır. öte yandan, "ahizlerin" dunımu da kendileri açısından iyi değildir. Kendi çıkarlarıhı doğrudan ilgilendiren Sayıştay'daki yargılamada hiçbir savunma imkânları yoktur. Sayıştay ilamlarına karşı kanun yollarına başvurma olanağı da bulunmamaktadır. Sayıştay ilamlarıyla "ahizin" çıkarlannı doğrudan ilgilendiren kararlar alındığı halde yargılamada taraf olarak kabul edilmemekte, hatta davaya katılmaları dahi söz konusu olmamaktadır. Medeni yargılama hukukunda, çıkarlan dolaylı olarak etkilenenlere dahi davaya katılma hakkı tanınıp, adaletin daha iyi,gerçekleşmesine yardımcı olmaları olanağı tanındığı göz önünde tutulursa "ahizlerin" ne kadar zor durumda bırakıldığı tahmin edilebilir. Sorun Türk Sayıştay yargılama ilke ve yöntemlerımn düşünülmüş, planlanmış bir sisteme dayanmamasından kavnaklanmaktadır. Oysa Kendi Sayıştay'ı mızı düzenlerken esas aldığımız Fransa'da Sayıştay'ca kamu görevlileri değil, hesaplar sorumlu tutulmakta, idarenin yersiz yaptığı bir ödemeyi geri alırken kamu otoritesi ve gucünü kullanma olanağı bulunmakta, idarenin tasarruflanna karşı da bizim "ahiz" dediğimiz kişi veya kuruluşların idari yargı yoluna başvurma hakkı kaybolmamaktadu. Bunun sonucunda da ne sorumluluğun ağırhğından ne de savunma haklarının kısıtlanmasından dolayı sorunlar çıkmamakta, Fransız Sayıştay'ı daha iyi bir kamu yönetimi için engel olmadığı gibi daha iyi bir kamu düzeni için sürekli katkılarda da bulunmaktadır. Üstelik Fransız Sayıştay'ının yargılama biçimindeki çalışmalan tüm çalışma konulan içinde en az düzeyde yer almaktadır. SONUÇ Sayıştay'ımızın çahşmalanmn zamanımız koşullanna uygun, kamu yönetimine daha yararlı, çabuk, adil ve kırtasiyecilikten uzak bir işlerliğe kavuşturulması için araştırmalar yapılarak çözümler aranması zamanı gelmiştir. Bu koşullar altında Sayıştay'ın yargı görevi dışında öbür anayasal görevlerine daha fazla ağırhk vermesinin gerektiği de düşünülebüir. 528 66 29 512 05 05 / 412 r 29 MA YIS 1986 ve tahakkuk memurunu yargılamakta, sadece onlann savunmasını almakla yetinmektedir. Yargılamada "kusursuz sorumluluk Sayıştay'ımızın çaltşmalannın zamanımız koşullanna uygun, kamu ilkesi" uygulanmakta, bir başka yönetimine dahayararlı, çabuk, adil ve kırtasiyecilikten uzak bir işlerliğe deyişle sayman ve tahakkuk memurunun kusurlu olup olmadıkavuştumlması için araştırmalar yapılarak çözümler aranması zamanı ğına bakıhnamaktadır. Sorumlu gelmiştir. Bu koşullar altında Sayıştay'ın yargı görevi dışmdaki öbür tutulanlar ise asıl borçlu olan anayasal görevlerine dahafazla ağırhk vermesinin gerektiği de "ahize" rücu etmektedirler. Bu duşunülebüir. rücu işlemi "ahizin" borca itirazı halinde adalet mahkemelerinATİLLA ÎNAN Sayıştay Uztnan Denetçisi de yapılmaktadır. Artık kamu hizmeti sürdürülürken yapılan 29 Mayıs 1862 tarihinde rarlar verebilmesi ve yargısal ça Çünkü Sayıştay ilamlannda hükfazla veya yersiz ödeme, sorumDivanı Âlîyi Muhasebe adıyla lışmalara ağırhk vermesi, parla medilen borçlar, sorumlularca luların devlete olan kişisel borkurulan Sayıştay, bugün 124 yamento adına yapılan soruştur asıl borçluya rücu edildiğinde, cu sayılmakta, bu borcu ilkin şını doldurmuş bulunmaktadır. malarla incelemelere kanşmama sonunda onlar, yani asıl borçlukendilerinin devlete ödemesi gelar tarafından ödenecektir. Sayışrektiği kabul edilmektedir. Yine Anayasal kunıluşlarımız arası ve parlamentoya hemen hemen sında tarihi açıdan en eskisi olhiç rapor vermemesi şeklinde tay'ca hükmedilen borcu, so bu varsayım sonucu sorumlular rumlulann rücu etmesi sonunda ahizlere rücu ederken, hukuken ma özelliğini taşıyan Sayıştay'ın özetleyebiliriz. Bu işleyişle ilgih ödeyecek kimseye uygulamada kamu gücü ve otoritesinden yailk başkanı da edebiyatımızın takurumsal davranışların zaman "ahiz" denilmektedir. Bunlar gerarlandınlmamamaktadırlar. Üsnınmış kişilerinden Ahmet Vefik içinde pek degiştiği de göriilmenelde memurlar veya devletle iş telik hem Yargıtay'ın, hem de Paşa idi. Türk Sayıştay'ı 1860i mektedir. Danıştay'ın aynı doğrultuda verlann Fransız Sayıştay'ından etkiSayıştay yargılama ilke ve yön ilişkisi içinde bulunan gerçek veya tüzel kişilerdir. Bir benzetme dikleri içtihatları birleştirme kalenerek kurulmuştu. Bugün da temleri nedense hukuk bilginleyapıhrsa, Sayıştay ilamında sorarlanyla sorumlular ahizlere rühi kunıluş açısından Fransız Sarinin fazla ilgisini çekmemiştir. rumlu olarak belirtilenler, bir cu için adalet mahkemelerinde yıştay'ının "hesaplann sorumlu Ancak Sayıştay'ımızın bu kadar buz dağırun su üstündeki kesimidava açtıklannda, daha önce sotutulması" ilkesi yerine, Türk Sa ağırhk vererek yerine getirdiği ni, Sayıştay ilamırun asıl borçlurumlular hakkında verilen Sayışyıştay'ının "bireysel sorumlulu yargılama görevinin işlevişini husu olan "ahizler" ise su altında tay ilamlan adalet mahkemeleriğa karar verme" yöntemini koy kuk ilkeleri ve kamu yönetimi kalan, hukuk alamnda da bir süni bağlamamaktadır. Bu durum ması dışında Fransız Sayıştay'ı ile açısından değerlendirmek ve tarje olarak görünmeyen kesimi sonucunda, Sayıştay ilamında Türk Sayıştay'ı arasında önemli tışmak için konuyu irdelemekte oluştururlar. belirli bir ahize yapılan yersiz farkiar yoktur. Ancak işleyiş açı yarar umuyorum. ödeme nedeniyle sayman ve tasından Fransız Sayıştay'ı zaman Sayıştay yargılamasından etkihakkuk memuruna (sorumlulaye koşullar doğrultusunda sürekKARIŞIK BtR İŞLEYİŞ lenenler, Sayıştay ilamlannda sora) sorumluluk yüklendiği halde, li bir değişim gösterdiği halde örneğin bir memura yapılan rumlu olarak göriinenlerden çok sayman ve tahakkuk memuruTürk Sayıştay'ının çalışma yönyersiz ödeme Sayıştay'ca saptannun belirli "ahizlerden" borcu temlerini değiştirdiği pek söyle daha fazladır. Sorumlu olanlar, dığında, ussal olarak yersiz ödeyargılamada taraf olanlar saytahsil edememe durumu ortaya nemez. Türk Sayıştay'ının karakmenin yapıldığı kimse asıl borçmanlar, tahakkuk memurları, çıkmaktadır. teristik özelliklerini, harcamadan lu olduğu halde, Sayıştay ilamınönce denetimden daha çok har bazı hallerde ita amirleri ve öde da bu yersiz ödeme nedeniyle meye esas olan belgeleri düzencamadan sonra denetime ağırhk borçlu tutulan sayman ve tahakGörüldüğü gibi çok karışık ve verrnesi. kisisel sorumluluğu ge leyenler olduğu halde, asıl borç kuk memuru olmaktadır. Sayışkırtasiyeciliğe neden olan bir işlular, sorumluların yersiz veya rektirecek biçimde yargısal kaleyiş vardır. Devletin yersiz yapfazla ödeme yaptığı kimselerdir. tay yersiz ödemeyi yapan sayman Sayıştay^mnzda îyileştirme PENCERE Atatürkçülük Aldatmacası 1937'de Ismet İnönü ve 153 arkadaşının önerisiyle Atatürkçülüğün altı ilkesi Türkiye Cumhuriyeti devletinin anayasasına geçirildi. Bu altı ilke "cumhuriyetçilik, milliyetçilik, haikçılık, devletçilik, laiklik, deyrimcilik"t\r. Değişıklik önergesinin İsmet İnönü imzalı gerekçesinde şöyle yazıyordu: "Anayasada... Türkiye devletinin bircumhuriyetolduğu yazılarak bununla yalnız devletin biçimi belirtilmiş bulunuyor. Oysa devletin biçimiyle birlikte, politika ve yönetim biçiminde izleyeceği ana niteliklerin de temel hüküm olarak gösterilmiş olması gereklidir." Anayasa Komisyonu Başkanı Şemsettin Günaltay'dı. Muhittin Baha Pars, artık devlet ideolojisini oluşturan altı ilkeyi açıkladı: ' Diyebiiirsiniz ki, madem ki parti programında vardır, buna ne gerek var? Parti programına koymakla, butün millet o partiye girmeye davet edilmiş değildir. O, bugüne kadar başka partilerin kurulmasına izJn verdi. Fakat dünyaya baktı ki, artık bu partiler Türk milletini dahi batırabilir. Anayasaya koymakla, bu ilkeleri. memleketimizin sonsuza dek yaşamı için esas saydığımızı evlatlanmıza da Han etmiş olduk. Yarın bir hükümet kurulursa, on yıl, yirmi yıl sonra bir Meclis gelir de anayasanın bu maddelerine dokunmak isterse, içlerinden bazıları, sen ne yapıyorsun, Atatürk"ün koyduğu bu ilkeleri nasıl bozabilirsin, diyebilir ve millet, ne yapıyorlar, Atatürk'un koyduğu ilkeleri nasıl bozuyorlar diyebilir. Ben bu maddelerle Türkün ve geleceğinin sigorta edilmiş olduğunu görüyorum." Atatürkçulüğün altı ilkesi anayasaya girdikten sonra bir başka siyasal parti kurulabilir miydi? Sözgelimi "muhafazakâr ve liberal" bir parti? Anayasa Komisyonu Başkanı Şemsettin Günattay, bu soruyu da kesinlikle yanıtlıyor. Anayasaya aykırı herhangi bir hareket nasıl suç ise, bu Hkelere aykırrlık da aynı biçimde suç sayılacaktır." Türkiye, İkinci Dünya Savaşından sonra çok partili rejime yönelirken anayasasında temel altı ilke bulunuyordu. AnayasaJ hukuk keşmekeşi böyle başladı. Bir devlet anayasasında "devletçi ve devnmci" olacak; "sözde liberal, serbest teşebbüsçü, tutucu" bir parti kurularak iktidara geçecek... Anayasayı değiştirip çok partili demokrasiye uyumlu bir yapıya kavuşturmadan bu "fiili" durumu yaratmak, başka "fiili" durumların da kapısını açıyordu. DP (Demokrat Parti) iktidara tırmanışında ve iktidar uygulamalarında "devletçilik, devrimcilik, laiklik" ilkelerini en kaba biçiminde çiğnemiştir. Daha ilk adımda Türkçe ezanın Arapçalaştırılmasını sağlaması. anayasanın dilini de Osmanlıcaya çevirerek "Teşkilatı Esasiye Kanunu"na dönüştürmesi, gerçekleri tartışmaya yer vermeyecek biçimde vurgulamaktadır. Yürürlükteki anayasayı değiştirmeden bu uygulamaları gerçekleştırmek, hukukun apaçık çiğnenmesıydi. Olayın hukuksal yanı budur; ideolojik ve siyasal yanı da Kemalizme karşıt hareketin gündeme girmesidir. Ne var ki hiç kimse yaşanan olayların mantığmı aramıyordu. 14 Mayıs 1950'de cumhurbaşkanlığına yönelen Celal Bayar ve arkadaşları, hem hukuktan söz açıyorlardı hem de Atatürkçü idiler. Celal Bey, Atatürk için duygularını dıle getirirken: " Seni sevmek" diyordu "ibadettir." Geçmiş defterleri yaraları kaşımak için değil, bugüne ışık tutsun diye karıştırmakta yarar vardır. Bugün de her yapılan iş ve geriye doğru atılan her adıma Atatürkçülüğü yakıştırmaktayız. Bir toplumda sözle davranış arasında tutarlıhk, çağdaşlaşmanın ilk göstergesidir. Dil. uygarlığın en büyük icatlarından biridir. Söylenenle yapılan arasındaki çelişkiyi benimsemekle, kendimizi aldatmış ve toplum yaşamında görülmedik bir anarşiyi körüklemiş oluruz. Bu anarşiye son vermek gerekiyor. Eğer bu anarşiye son verilmezse, demokrasi adı altındaki garip oyun sürüp gidecektir. Atatürkçü görünen, ama Atatürkçü olmayanlar, Atatürkçülük adına toplum yönetimine ipotek koyma siyasetini sürdüreceklerdir. Oysa demokrasinin ilk şartı içtenliktir. Herkesin kendi fikrinı ipoteksız ve korkusuz ortaya koyabıldıği bir ortam yaratılmadan, çok partili rejimin demokrasiye dönüşmesi olanaksız görünüyor. EVET/HAY1R OKT4Y AKBAL TÎYATROGÖSTERİ Şehir Tiyatroları GENCLİK GUNLERI 128 Mayıs 1986 FUAYE SÖYLEŞİLERİNDE Hilmı YAVUZ Atıf VILMAZ Ayşe DUZKAN Sedel ÖZTUF1K Izzsltın ONDER PmarTendu Mural BELGE Fusun AKATLI Tomns UYAR Osmajı ŞENGEZER Jak DELEON Izet OZ Prot Engın GEÇTAN Murathan MUNGAN Ismel ÖZEL Janel ARNOLD Eriuğrul ÖZKÛK Prof Özcan KOKNEL bizim tiyatro ıkınrı dun*« csvâ^ında >«lı «».kenn l.k M v f r r ^ u ve iu«u< tuisk rdılrr Kund* kura tlc faırbırlrrını )tnw ıort Kundr hurtax>ldi£larında (jenve s«fi bıhnrı vrrındf \u*b«şmın >argılanrr Külebi'nin Sevda Dolu Yolculuğu... Nerdeyse 40 yıl olacak! Zaman çabuk geçer, demeye dilimiz alışmış; zaman bu, elbet çabuk geçecek! Ya donup kalsaydı bir nokiada, bir yaşta, bir günde! . Ne olurdu o zaman? Karşımda 1949'da çektirdiğimiz bir resim duruyor: Cahit Kulebi ve ben... Ankara'da Ulus Meydanı'nda Görçek vardı, orada... Otuz yaşındaymış o sırada... Genç bir şair, henüz bir tek kitap çıkarmış: "Adamın Biri" ama iyiden iyiye tanınan bir edebiyatçı, bir öğretmen... O yıl "Rüzgâr" da yayımlandı, bu resim çekilmeden az önce ya da sonra... Baktıkça, gidiyorum o eski günlere, Külebi ile geçen o değerli anları anımsıyorum. Sonra da ben Ankara'ya geldim. M.Eğ. Bakanlığı Tercüme Bürosu'nda görevliydim. O da Devlet Konservatuvarı'nda öğretmen ve yönetici... Sık sık buluşur konuşurduk. En güzel şiirierini üst üste yazdığı dönem... Külebi 'velud' bir şair olmadı hiçbir zaman, az yazdı, ama her yazdığı bir ayn değer... 'Kendi' oldu hep, 'başka biri' olamadı, olmak da istemedi. Üniversiteden sıra arkadaşı Behçet Necatigil'in onun için vardığı yargıyı okuyorum: "Aydın bir saz şairi içtenliği, bir Karacaoğlan rahatlığı ve temiz bir dil ile, zaman zaman kötümser, güvensiz kendi turküsünü söyledi. Yarım kafiyeler, iç sesler, duygu ve düşüncelerine eklediği zarifbenzetmeler ve söyleyişirtdeki titizlikle en sevilen şaiher arasına girdi. Yurt köşelehnin manzara ve insan gerçeklerini, moderrt bir biçim ve yeni bir romantizmle yaşatış, anılarla güçlü içten bir duyarlık başlıca özellikleridir." İyi anlamış onu Necatigil... Külebi de Necatigil için şöyle yazar anı kitabı "İçi Sevda Dolu \blculuk"Xa: "Eksiksiz bir bilimci" Şunları da ekler: "Çok büyük bir bilim adamı yeteneği taşıdığı halde yalnız ozan olmayı yeğledi". Bu anılarda Necatigil'in şiirinden hiç söz etmemesi nedendir? Şairleri yakından tanıyanlar iyi bilirler; bir şair başkasının şiirini gerektiği gibi sevmez, değerlendirmez. Boyle gelmiş böyle gider bu! Çağdaş Yayınlan'ndan İçi Sevda Dolu Wcukjk"u bir kez daha okudum. Bu denli rahat, özentisiz yazılmış kitaplar azdır. Arada bir bana anılarını anlatırdı, 'yazsana bunları' derdim hep... Külebi'nin düzyazıları sayılıdır. Oysa her güçlü şair gibi Külebi de bu türün de ustasıdır. Nitekim "İçi Sevda Dolu Vb/culuk"u, "Şiir Her Zaman"\ okuyanlar, Külebi'nin düzyazısındaki başarısını öğrenmışlerdir. "İçiSevda Dolu Yolculuk'Xa Külebi'nin çocukluğundatanıdığı insanlar var, bunlar "Solgun Resimler'dir. Sonra da "Dost Bahçesi Gülleri". Bunlar Tecer, Âşık veysel, Dranas, Tarancı, Orhan Veli, Necatigil, Kansu. Külebi 'doğuştan bir aktör' saydığı Saim Alpago ile 'Kendisini Yiyen Tansık1 dediği Yıldırım Önal'dan da söz ediyor. Bilerek, yetkiyle, bizlere de bu iki büyük oyuncuyu tanıtıyor... Sonra da uzun yıllar yöneticiliğinı ve oğretmenliğini yaptığı Ankara Devlet Konservatuvarı'nda tanıdığı sanatçıları anlatıypr: Akses, Gazimihal, Erkin, Alnar, Atak... Bence kitabın en özgün bölümü 'Atlar Ve Kediler'dir. Külebi askerlıkte biniciydi. Atiarı dostu bildi. Kediler de ayn dostları.. 'Mutsuz Yaratıklar' saydığı kediler... Bu bölümü duygulanmadan okumak zor. "Kamyonlar kavun taşır ve ben/Boyuna onu düşünürdüm" diye başladığı şiir serüvenini bugün de aynı duyarlıkla sürdürüyor, "Yine kamyonlar kavun taşır, fakatiçimde şarkı" bitti dediyse de, şarkısını bugüne dek yaşattı yeni yeni şarkılarla... Ne güzel bulmuş bu şarkı sözcüğünü! Gerçekten de Külebi'nin şiirleri 'bacanak' dediği Karacaoğlan'ın ölümsüz türküleri gibidir.. Karacaoğlan yüzyıllardır yaşadıysa, yaşıyorsa, Külebi1 ninkiler de öyle yaşayacak gibi gelir bana... Cahit Külebi, şairliğinin yanı sıra bir düşün savaşçısıdır da... TDK'nın son genel yazmanıydı; bir türlü içine sindiremedi sevgili kurumunun kapatılmasını; gericilerin buyruğuna teslim edilmesini... Bu yüzden, bu devrimci savaşımı sürdürmek amacıyla particiliğe başladı. Bugün SHP'de sürdürüyorsa kavgasını, Atatürk'e ve devrimine bağlılığının gereğini yerine getirdiğine inandığından... Siyasal örgütierde sairler de etkili olmalı; ama Yahya Kemal'ler, Faruk Nafiz'ler, Behçet Kemal'ler gibi de değil Külebi'nin politikacılığı... Bir Behçet Kemal'dir Atatürkçülük savaşımını o da kendi anlayışına göre sürdüren... Ötekiler Mecliste ya da halk önünde bir tek konuşma yapmadılar. Külebi ise savaşçı bir sanatçıdır. Böyle bir aydının degerini bilmek gerekir. Bilenler de vardır elbet... "Bu toprak bizim yurdumuzdur Deli gönül yücesine çıkar Bir üveyik olur uçar gider Ardahan'dan Edime'ye Edime'den Ardahan'a kadar" diyen Cahit Külebi'nin "İçi Sevda Dolu Yblculuk"u da bize şairin 'Ardahan'dan Edime'ye kadar' genişlikteki iç dünyasından yansımalar veriyor... KONSERLERDE Gülbenız ŞENTAY (Gıtar) HIGH WAY PIRAMİT YENİ TÜRKU DINLEHCE TIYATRO MJZIKLERI PAINTED BIRD LOKOMOTIF Erhan ŞAKAR (Gıtar) Ayla ALGAN DEVIL EPSILON ASANSOft I Stnema Gunlerı 86dan • Oscar 66dan INSlGNlFtCANCE • N hoı«is Boe^ LA VIE EST ÜN ROMAN • Aia>n Resnaıs MON ONCLE D AMERlOUE • Aıa ' Res^dis HEDL EZDERES • lsivaı S.'âDo NARAYAMA BUSHIKO LA HISTORIA OFFICAL • luıS Puen^L RUMBLE FISH • F F c j CDpuOia DANCE WITH A STRANGER • Mıke Ne*eı 8R|TANN(A HOSPITAL • Ltncsav Ande'SOn A PASSAGE TO INCMA OUT OF AFRICA • S . j n e * Poilao WITNESS • Perç' v^eıf KISS OF THE SPlOER WOMEN • Mer'O' BaDenco WHITE NIGHTS • T a>«c Mach'ora PfllZZl S HONOR • joftn MuStOn LA HISTORIA OFFICAL i L o S Puen.ro COCOON • RDH HCNVarfl • <Jlınh tn ııt uııg %on«trn ımtrr dıper u.kudar l»l 133 06 18 BUIMI Uvatroıı Cu I900OPJ 15.00 YARGI 337 01 28 MOOASNEMAS PANELLEROE Türkıye de Genç Olrnanın Sorunları (LTEKlNZOLCAfC MANSUR4JGUL06MIRS YULAM MUNGANO KAYADOR Y TURKER) • Sınema ve Gencl* (F ÖZGÛVENN ULUSOYB PIRHASANY ZAFERT BULUTI • Genç Yonetmenlef (I ALTINSAYS ÇET1NÜ ELCO • Konuk Günu (D A S E N A B E R E N U S N ERBERK Y KARAH SOYGAZID TÛRKALIE AFŞARN YARGICI) • Tufklye'de Gençl* Oergılen (T BORAA AKFIRATR DAĞLI» • Gençlık Tıyatrosu Nedır? (Z BERKSOYA CANDANT ÖZÇELIKA LEVENTOGLUE KESKIN) BETAVHS BAKIRKOT ıncıriı D.kn.ıas Basan So» No 6 ı A«Dan|. Scfcag ı "eı 570 13 8! ESENTEPE vıid z Posta Cad Deder^an T.cafet Merheîı 52 '5 Teı KAOIKOY Aınvoı Eies Carşısı Kaı • No 92 le 336 S2 96 Türfc Hlmleri Haftası • M ı Vasflye • Çıpiak VMaadaş • PehHvM • Bekçi Seansıar 12 0015 0019 00 21 15 IU CERRAHPA$A TIP fAKULTESI TLYATRO KÜLUBU SERGİLERDE Turkıve'de Gençlıx Oergılen TurVıyede Şıır Oergılen Kadın Kıtaplan Denız BILGIN (BATIK) Mustafa OORSAY (FOTOGRAF) Fatoş BEYKAL (KOLAJ) Emre SENAN (Kankaturj Oğuz PEKER (Karıkalurl Oımr> MakeNer ve Kostum lşıiar KUR ıResım) MERHABA Müzik Topluluğu Eskltttoı" ŞıırBcsteTürkü dınletısı 31 Mayıs Cumartesı Yer Ortakoy Kultur Merkezı Saat 14 00 DENEYSEL GOSTERİ SANATLAKI Selda Bağcan Sadık Gürbüz Arif Damar Mehmet Kemal ömer özgeç Gülbenız Şentay Bulutsuzluk Ozlemi Grup Yorum Y«r: Şan Tlyatrosu 7 Haziran 1986 Saat: 15 KEDİ VAZAN: EDMfARD BONO CEVİREM: VOLKAN DİLBER KOCAMUSTAFAPASA CEVRE TIYATROSU Bugun 17 30 ve 19 30 50 Cuma 17 30 V » ! GENCLİK TIVATROt AR SENIini NF KATILAN IUM C.RUPL â R GENCLİK GUNLERI MlZ <İIZLERIN VE SD 00(1 ı ASKIN SEVIRCINItl KATILMASIYIA GUCLENDI VE SUHEKl II ıK ICTEN TESEKKURLERIMIZI SUNARIZ Şehir Tiyatroları GEHÇLİK GUNLERI $*Mr TltatraUn 6BKÜK H M U R İ AÇIK OTHMIM • K Mayıs P Tesı r 00 GENCLİK TIYATBOSU NEDIfT> NE OLMALIOIR7 Yonelen Yıldırım TUHKER KlHUnur Ahnct LEVENTOÛLU E'O KESKtK Aysjn CANDAN Zeiıha BERKSOY Hüluk SEVKET Tahr OZCEJ* • 28 Mjys Caşamda 15 00 M MUNGAN/GETOK GUNLERIMM TOPLU OEGEW.ENORII.MESI Hartnye M E'tuOuUJCSETSIZ KONSERLER • 27 Mayıs Salı 15 00 DEVİL • 28 Mayıs Çarjamba 18 00 YENİ TÖRKÜ Hartııye M EnuOruLUCRETSIZ Şehir Tiyatraları GENÇIIK GUNLERI FILM GOSTERILERI (Hergun 12 00de) • Mayıs Pazartesı BREAKFAST CLUB • 27 Mayıs Salı ST ELMOS FIRE • 28 Mayıs Çarşamba REBEL WITH0UT A CASE Hirbıve M.Ertufnıl Tıyılrosu nda / UCRETSIZ GENCLİK SOLENI TIYATROGÖSTERİ ILANLARI HER GUN BU KOSEDE ;AGDAS İlhan Selcuk İTHAL^ JAPON FENERLERi RICEPAPER BODRUM TURGUTREİS'TE 2 aylık devre mülktapulu ÇamMobilya Merkez Bağdat Cad No 36 Yolaç İş Merkezı Kızıltopmklstanbul Tel 33725 41 Şube Çankaya Hoşdere Cad No 20u'A Ankara Tel 385702 Şube Alsancak Ataturk Cad No 270,'A !zwır Tel 21 5900 50.000 TL. ayhk taksitle yazlık sahibi ofmak isterseniz bize geliniz. DEVRELERİMİZ 4 AğustosŞubat 1 NisanMayıs 2 HaziranAralık 5 EylülMart 6 EkimKasım 3 TemmuzOcak TESİSLERİMİZ Yüzme havuzu, kafeterya, bar markef, çocuk bahçesi. Herşey güzel bir yaz için TATİL KÖYÜ'ndeJ AMIRAL Bir haftada 1. basısı tükenen kitap #Bası 800 lira, Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğluistanbul KAPİTALİZM. AZ GEIİŞME,EŞtT OLMAYAN GELtŞME Robert Brennar Haldun Gülalp Sungur Savran Sinan Sdnmez Tulay Arın Zulkuf Aydın Korkut Ertürk Kapitaüzmin Kökenleri Frank ve W>Uerstein E«itaiz ve BUepk Gelifme Azgelif mi«Jik ve Yö«\tem Bunalım ve Türkiye Tarun Sonınu Üçüncü Dünya da Artık De|er Oratu Meta Fetiıiınıl SaffetMuratTura Popper Adnan Eksıgü Kuvvet LordoğlıuHacer An&al Tekndoji Tarü»mas Ömer Erzeren •MUB Uılatma" Gencey Gursoy.Naıl Sallıgan Smyolist Parti Naıl Satlıgan Sungur Savran Mayıs 1888 Yüdırırn Koç ABD ve Türktı Sedef Ctetürk Kadın ve Ekonomi Gulnur Savran Hegel' üıerlne Ragıp Zaralı tnsan Haklan' Ger«l DaâıHr CEMMAY »DAŞ GAYRIMENKULUN AÇIK ARTTIRMA İLANI ANKARA YENİMAHALLE 2. İCRA MEMURLUĞU'NDAN 985/832 Ta. ' Satılmasına karaı verilen gayrimenkulun cınsi, kıjinetı, adedi, evsafı: Macun Karataşyazısı mevkiinde tapunun 13821 ada, 2 parselinde 334 m : olarak ve arsa olarak kayıtlı: gayrimenkulun 20/363 hissesi satılacaktır. Halen üzerinde 200 m inşaat sahalı bodrum, zemin kat ve ikişer daireli altı normal kattan oluşan ve Demetevler 4. cadde 34 kapı numarasım taşıyan bir bina raevcuttur. Zemin kat işyeri olarak kullarulmakta olup daireler antre. salon, uç oda, mutfak, banyo ve WC'den ıbarettir. İmar durumu: Yola mesafesi 3, inşaat cephesi en çok 9, derinliği en çok 20 metre, inşaat tara ayrık, kat adedi bodrum hariç 6, saçak seviyesi 18,5 metredir. Bilirkişice satılacak hisseye 2.909.752 TL. kıymet takdir edilmiştir. Satış Şartlan: 1 Satış 4/7/1986 gunü saat 14.00'ten 14.15'e kadar icra dairesinde açık antırma suretiyle >apılacaktır. Bu antırmada tahmin edilen kıymetin 1n 75'ini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartı ile ıhale olunur. Boyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok antıranın taahhüdu bakı kalmak şartıyla 14/7/1986 günü aynı yerde saat 14.0014.15'te ikınci arttırmaya çıkanlacaktır. Bu arttırmada da rüçhanlı alacaklıların alacağını ve satış masraflannı geçmesı şartıyla en çok arttırana ihale olunur. 2 Şartname, üan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir orneği gönderilebilir. 3 Satışa ıştırak edenlerin şartname>'i gormuş ve munderecatım kabul etmiş sayılacakları, başka bilgi almak isteyenlerin 985/832 Ta. sayılı dosya numarasıyla memurluğumuza başvurmaları ılan olunur. 12 5'986 Başın: 2067^ KOMŞULARIMIZ ZEKİ ALASYA, MERAL KÜÇÜKEROL, ABDULLAH ŞAKİ9I, BETUL ARIM, SÜMER TİLMAÇ, ÜLKÜ ÖLKER, İLHAN DANER, BİLGE OLGAÇ, MÜJDAT GEZEN ve sizler olacaksınız Erken müracaat edenler bu yazdan ıtibareri bitmiş daırelerden yararlanabilırler. 1985'168 Davaa Bostancılı köyünden Hüsnü Bektaşoglu (Gümuş) vekili Av. Hasan Sarabil tarafından, davalüar Melek Ürüütürk ve 43 arkadaşı aleyhine açılraış bulunan tapudaki ısira tashihi davasının yapılan yargılamasında verilen ara karan gereğince; Davaülardan Arif Ustaoglu, fbrahim Usta ve Süleyman Usta'nın yapılan tetkikatta adresinin meçhul oldugundan ilanen tebligaı yapümasına karar verümiş olup, duruşmanın atılı bulundugu 25.6.1986 günü $aat 9.00' da hazır bulunmalan veya bir vekil mahfetiyle kendilerini temsil ettirmeleri HUMK'nun 509 ve 510. raaddeleri gereğince duruşmaya gelmedikleri takdirdc duru;maıun gıyaplannda yürütüleceğı davetiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 20242 İLAN StNOP ASLİYE HUKUK HAKİMLİĞİ NDEN SORUN MÜŞAVİRLİK PAZARLAMA DENİZ İNŞAAT SANAYİİ VE TİCARET LTD. ŞTİ. Tünel Meydanı, Seferoğlu Han Kat 2, Beyoğlu Tel: 145 12 87 • 155 62 65 66 ULUSt4RARASI V «.YINC1. K KlocHarer Cad 31 5 Cağak>4K. GALATASARAYLILAR 1 Haziran 1986 Pazar günü saat 10.00'da LEYLA ALTUN (196321.5.1986) Unutulmayacaksın EŞt ve AİLESİ PİLAVIMIZD BULUŞALIM.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle