19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Aklınıza gelen bütün belli başlı finans kurumlarının, holdinglerin, büyük ortaklıklann, tanınmış, saygın kişilerin katkısı, korumasıyla gerçekleştirilen hayli pahalı bir etkinliktir bu. Söz gelimi, salt anında çeviri yapanlara ödenen para beş milyondan az olmasa gerek. Türk sinemasına aynlan da, Eczacıbaşı Holdingin verdiği iki milyonluk ödüldür. (Iki milyon: Eh, şöyle böyle, ama hani başka ödüller? Bizim koca finans dağlarımız, Türk sineması için bir şeyler düşünmeli değil miyidi? Bu sorumuz ayıp mı kaçtı" dersinir?) Değerli jüri üyeleri bu iki milyonu da büyük bir hakkaniyetle üçe böldüler!.. Bütün bu etkinlikler güzeldir. Ancak yararh yanları olsa da, salt başkalarının ürettiği filmleri seyredip keyiflenmek, belki de ancak bizde kalmış alafranga, hem de pahalı bir özenti göriinümü verir. Bu tür etkinliklere kalkışan her ülke doğal ki, önce kendini düşünür. Reklamını, propagandasını, kazanacağı uluslararası saygınlığı, turistik, kültürel kazançlannı v.b. düşünür. Yalnız, kuşkusuz ki önce de kendi sinemasmı düşünür. Şimdi eğri oturup doğru konuşalım, Istanbul Sinema Günleri'nin böyle bir izlenim bıraktığı söylenebilir mi? Sinema iki şeye da>'anır: Paraya, kafaya... Kapitalist ülkelerde de, sosyalist ülkelerde de para ' sorunu yoktur sinemanın; düzenleri doğrultusunda çözümlemişlerdir. Filmleri, gelişmiş teknikli endüstri ürünüdür. Biz atelye dönemi yaşıyoruz denebilir. Olsun, nice atelyelerden ne başyapıt fılmler çıkmıştır.. Bizim sinemamız da yokluklar içinde neleri kamtlamış bir sinemadır, biliyoruz. Parası yoktur yalnız. Şimdi sözü oraya getiriyorum. Sinema Günleri'ni gerçekleştiren finans büyükleri diyelim üç yüz milyon toplayıp bu işe ayırsalar. Sinema Günleri'nde bir jüriyle ödüllendirilen yönetmenlerden beşine, söz gelimi altmışar milyonluk bütçeli film yapma hakkı kazandınlsa. Bu filmlerin kârları yönetmene bırakılıp, anapara, döner sermaye olarak geri alınsa. Bu olay, gereğinde yeni para destekleriyle kurumlaşarak sürüp gitse, sinemamız için nasıl bir atılun kaynağı olabilir, düşünebiliyor musunuz? Kabataslak söylediğim, akla şöylece geliveren bir öneridir bu. Biçimi, uygulaması konusunda daha iyi görüşler öne sürülebilir. Üç yüz milyonu gözlerinde büyütecekler de vardır. Bu önerime alaylı gülecekler de, biliyorum. Bu para bizim finans dağlarımız için hiç çok değiidir, olabilirlik de taşır. Zaten nasıl olsa, sonunda bu işe ayıracaklan parayı vergiden düşerek bize ödetmenin yolunu da bulurlar!.. Özel teşebbüsümüz kültüre, o arada sinemaya katkıda bulunmak istiyorsa işte bir yolu... (Kendim için istemediğime göre "bir yüzü kara" da sayılmam herhalde...) Benzer uygulamalan TRT'den de beklemek hakkımızdır ya; hangi TRT'den? Sinema Günleri'nden akılda kalan bir yabancı sinemacının sözleri var bir de: "İstanbul Sinema Günleri daha çok yasakladığı fılmle anımsanacaktır:' Bu da sinemanın kafa yanı! Kafadan korkulur ülkemizde. Bu korkunun en agır bedelini de, sansür biçiminde sinema öder. Taslakken bu konuda bir iki şey getirecek gibi gösterilen Sinema Yasası'nı iktidar tam yüzüne benzeterek çıkarmıştır. Sözüm ona "çağdaş" yaptıkları sansür, uygulamadaki ara sıra hoşgörülü görünüme kanmayahm eskisinden de katı biçimde vardır. Bu alanda asıl savaşımı >Tirütmesi gerekli kişiler, Türk sineması yaratıcılarıdır. Onlarınsa bir örgütleri bile yok bugün. Bu örgütün yokluğu yalnız bu konuda değil, Sinema Yasası'nın getirdiği tek olumlu şe>r, kesilecek paralarla oluşturulacak fonun Türk sinemasına yansıması konusunda da duyulacaktır. Belki de, o fonun iyi kuUanımı sinemamızı bugün düşlenemeyecek yerlere vardırabilir. Hem de kimseye el açtırmadan... Sinema Günleri şimdilik bunları düşündürdü bize... 24 MA YIS 1986 Sinema GünlerTnin Ardından Elini kolunu ne denli bağlasak, yine de, Türk sinemasımn yeni sıçramalara aday olduğu kamsındayım. Türkiyemize inandığım gibi... Sinema Günleri'nin bu sıçramalara ne desteği olabilir, onu düşünelim biraz. Şu andaki yaklaşım, açıkça söyleyelim, bir gönül alma olayıdır Türk sinemasma. VEDAT TÜRKALİ Emeği geçenler sağolsun, güzel gilnler yaşattılar sinemaseverlere. Çeşitli ülkelerden, kaynaklardan gelen ellinin üstünde film, son derecede iyi düzenlenmiş, aksamayan bir uygulama içinde gösterildi, ilgdyle seyredildi, tartışıldı, değerlendirildi. Durgun sinema sanatı yaşamımıza devinim kazandıran bu yararh etkinlik çok yönden övülmeye de, sevilip sayılmaya da değer. Biz olaya bizim sinemamız açısından bakmaya çalışacağız. StNEMAMIZA KAZANDIRDIKLARI Sinema Günleri'nin sinemamıza kazandırdığı birinci şey ilgidir; özellikle, sinemamızın eksikliğini duyduğu aydın ilgisi. Sinemaya yeni yeni eğilme gereksinimi duyan sanatçıların, yazarlann, ozanlann sayısı, bö>'le bir etkinliğin çekici parlaklığıyla artacak görünür. Gösterilen fılmlerin, yalnız seyircilerin değil, sinema adamlanmızın, yaratıcılarımızın eğitiüp gelişmesine, çevrelerinin açılıp genişlemesine etken olduğu da söylenebilir. Gerçi video çıkalı sinema emekçilerimizin film görgüsü Beyoğlu'ndaki birkaç sinemaya bağlı değil anık; dışandaki sinema olaylannı daha çabuk izlemek olası bugün. Ancak her isteneni, hele pazara çıkmamışsa bulma olanağı yoktur. Çoğu ülkelerde olduğu gibi bizim sinemamızın beğeni ölçüsü de Amerikan pazarlama sinemasımn değerleriyle sınırLdır. Bu sınırı kırma çabasmdaki bir Ali Özgentürk sineması, bugün, çok yıllar önce bu yolda atılıma girmiş Atilla Tokath'nın Denize Inen Sokak'ı gibi afaroza uğramıyorsa, ülkernizdeki bu değişiklikte Özgentürk'ten kaynaklanan çoğu etkenler yanında Sinema Günleri gibi etkinliklerin payı olduğu da yadsınamaz. Nasıl umutsnz koşullarda yaratma savaşı verdiklerini yakından bildiğim için, sinemamızın yaratıcılanna hep saygı duymuşumdur. Kimi Fuma, kimi Lodz (Vuç okunurmuş!) sinema okullarında, kimi Sorbon'da eğitim görmüş sinemacılann en ileri teknik olanaklarla, güçlü paralarla yaptıklan filmlerin yanında, tyzim de bir Ziya Öztan'ımızın bulunmasından onur duydum bu kez de. TRT kıskacında yapılmış fılminden değil, gelişmiş, öğünülesi düzeye varmış sinemasal anlatım ustahğından söz ediyorum Öztan'ın. Anlatılan romana, filmin önemli boyutlar kazandıran gücünü de belirtmek gerek. Elini kolunu ne denli bağlasak, yine de, Türk sinemasımn yeni sıçramalara aday olduğu kanısındayım. Türkiyemize inandığtm gibi... Sinema Günleri'nin bu sıçramalara ne desteği olabilir, onu düşünelim biraz. Şu andaki yaklaşım, açıkça söyleyelim, bir gönül alma olayıdır Türk sinemasma. Sinema Günleri'ni düzenleyen tstanbui Kültür ve Sanat Vakfı'nın kuruculannı, üyelerini, onur üyelerini, olayı destekleyen kurumlan, kuruluşları yazmaya kalksak yerimiz yetmez. PENCERE Papandreu?.. Papandreu zevzek mi, hasta mı, dengesiz mi, deli mi, Türk düşmanı mı? Niçin sürekli biçimde Türk tehlikesinden ve tehdidinden söz açıyor? Askerlikte durum tartışması yaparken, düşmanın konumuna kendini koymak; karşı cepheden bu yana bakarak olasılıklan hesap etmek kuraldır. Papandreu, Türk düşmanı sayılıyorsa, Ege'nin öteki yakasına geçmek. Yunanistan'dan Anadolu'ya bakmak yararlı olabilir. • .; Bir Frenk özdeyişine göre, "Manş Denizi'nin iki yakasında tarih değişiktir." Her ülkenin önyargıları, tarihe bakış açılârında ağır basıyor; bilimsel tarih anlayışının yeryüzünde geçeriik kazanması için uzun süre ve büyük çabalar gerekiyor. Her toplum, okullarda öğretilen tarih derslerinin etki'si altındakalır. BizOrtaAsyasöylenceleriyleyetişiyoruz; atalarımızın kahramanlıklarıyla övünüyoruz. Aramızda öylelcri var ki, güncel olaylara bile "Turancıhk" anlayışıyla bakar. Gerçi Atatürkçü anlayış "Milli Misak" çerçevesinin dışına taşmaz; ama bu gerçeği "bayrak, Kuran, kılıç" üzerine coşkusu köpüren ve fetih edebiyatıyla kanı kaynayanlara anlatmak güçtür. Türkiye'de aşın milliyetçilerin gözleri doğuya, Hazer'in ötesine, Orta Asya'ya doğru yönelir. Turancılık, Türkçülük, ırkçılık çoğumuzuJn içine işlemiştir. • Yunanistan'da da "doğuya yayılma" siyaseti "Megali /dea"yla yüreklere işlemiştir, 1920'lerde Anadolu serüveni yenilgıyle sonuçlandıktan sonra da Yunan düşlemi noktalanmamıştır. Tarih kitaplarında İstanbul'un adı Konstantinopolis değil mi? Batı Anadolu'ya dönük özlemlerinden Yunanlı nasıl vazgeçebilir? Doğu Akdeniz'de "£NOS/S"le yüreği çarpanlar aşırı milliyetçiliğin coşkusuna kapılmışlardır. Papandreu'nun partisinin adı "Panhellenik Sosyalist Partsi" dir. Bunun bizdeki karşılığı "Pantürkisi Sosyalist Partisi" olabilirdi. Panhellenizm'in en büyük engeli "Megali idea" ve "ENOSİS" karşısındaki Türk seddidir • Yunan ordusu, Amerikan güdümündeki çoğu ülkede olduğu gibi şartlandırılmıştır. Bu tür ordular, yurt savunmasından çok dışa bağlı büyük sermayenin bekçiliğini yaparlar; içe dönük jandarma gücüdürler. Halk uyanışına karşı (gerektiğtnde darbe yaparak) iç ve dış sermaye çevrelerinin çıkarlarını korurlar. Papandreu, "panhellenizm" ideolojisinde Yunan ordusuyla yakınlaşır; ama antikomünizm ve doğal olarak sol ya da sosyalizm çizgisinde Yunan ordusuyla ters düşer. Amerikan güdümündeki ülkelerde Silahlı Kuvvetler'in sola düşmanlığı milliyetçiliği daraltır. körleştirir. Papandreu, iktidara geçtiği günden beri "panhellenizm"\ kullanarak Yunan ordusuha bir hedef gösteriyor; en büyük tehlikenin Türkiye'den geldiğine kamuoyunu inandırmaya çalışıyor; asıl tehdidin Anadolu'dan kaynaklandığı düşüncesini işleyerek sosyalist uygulamalanna karşı sağ kesimden gelen kışkırtmaları etkisiz bırakıyor. Herkes Papandreu'nun aşırı milliyetçiliğine şaşmakta ve sormaktadır: Bu ne biçim sosyalist? i Sosyalizmin milliyetçilikle, hatta en aşmsiyla bağdaştığını kendi silahlı kuvvetlerine anlatmakta Papandreu başarı kazanmaya çalışıyor. Yine de Yunan ordusunun Amerika'dan, kiliseden, büyük sermaye ideolojisinden soyutlanıp, çağdaş milliyetçilik ve bağımsızlık anlayışına bağlandığını söylemek güçtür. Bu tür orduların komutanları, Amerikan gizli servislerinin hazırladığı dosyaların dışına çıkacak kadar bağımsız kafaya sahip değillerdir. Öğretim ve eğitim sistemleri de subaylan körleştirme ve robotlaştırma amacına dönüktür. * Papandreu, ne zevzek, ne dengesiz, ne delidir. Sistem içinde Amerika'nın ve NATO'nun değil, Yunanistan'ın çıkarjarını korumaya çabalıyor. Bizde Türkiye'den çok Amerikan ve NATO çıkarlarını düşünenler Papandreu'yu anlamakta zorluk çekiyorlar. Oysa önce düşman bikjığin kişiyi iyice tanımak gerekir, değil mi? OKTAY AKBAL EVET/HAYIR Gençler Dert Döküyor OKURLARDAN Organisasyon hatası Küçükyalı 'da yapılan Telefon Başmüdürlüğü binası oldukça geniş ve rahat, Fakat halkla ilişkilerde küçük bir organizasyon hatası var. Her gün bu binaya binlerce insan telefonla ilgili isleri için gelip gidiyorlar. Gelen bu kalabalık, memurlara dertlerini anlatmak için birbirinin üstünden atlayarak memurlara ulaşmaya çalışıyor. tster istemez sürtüşmeler ve münakaşalar oluyor. Memurlar da bu izdiham karşısında bunahyor. Acaba buraya bir görevli memur konulsa da müracaat sahiplerini geliş zamanma göre sıraya koysa olmaz mı? Aynca büyük bekleme salonunun ortasına arkalı önlü 50 kadar banko yerleştirilemez mi? Yaşlısı var, hastası var, bazen saatlerce beklemek icap ediyor. Koca salonda tek bir sandalye yoktur. ZEKİ ERGİNSU KARTAL/ÎSTASBUL meslek yüksek okulu mezunlan özel hizmet tazminatı almaktadırlar. Bizler ise lise ve tapulama kursu ve diğer yüksekokul mezunlarıyız. Aynı görevde çahşmamıza, unvanımızın da teknik fen memuru olmasma ve yılın yarısından fazlasını arazide çalısmakla geçirmemize rağmen, özel hizmet tazminatı alamamaktayız. Hatta geçen yıllarda ödenenler de zimmet çıkarılarak muhasebe müdürlüğü tarafından kesilmektedir. Tapu kadastro lisesi ve sanat okulunu fark dersleri vererek bitirme hakkımız da yoktur. FEN MEMURLARI ERZİNCAN Ramazan geldi, yemek kesildi Denizli ilinde öğretmeniz. Evlerimizin uzak olması, okuilanmızda da yemek çıkmamast nedeniyle öğle yemeklerini öğretmenevinde yiyorduk. Yiyorduk diyonım, çünkü ramazan ayının başlaması ile yemek verilmesi kesildi. Öğretmenevinde 350 Uraya yediğimiz yemeği şimdi lokantalarda 600 liraya yiyebiliyoruz. Pazar günleri bile, kıyafet yönetmeliğine ııygun olmayan öğretmenlerin alınmadığı Denizli Öğretmenevi'yle yetkililerin ilgilenmelerini bekliyoruz. DENtZLt'DEN BİR GRUP ÖGRETMEN "Bizler Dicle Üniversitesi öğrencileriyiz. Özellikle Eğitim Fakültesinde kimi öğretım üyelerinin keyfi tutumları bizi ciddi kuşkulara düşürmektedir Kurtuluş Savaşını Sultan Vahdettın başlatmıştır' biçimindeki çarpıtmalanndan tanıdığımız Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanının tutumu gerçekten ilginçtir. Bu kişi kendisi gibi düşünmeyen öğrencileri vizesiz bırakmak için her türlü yola başvurmaktadır. Öğrencileri sözlü sınava teker teker alıp hangi tür kilapları okuduklarını sormakta ve öğrencilere okudukları kitaplara göre not vermektedir. Ayrıca sınıfta bıraktığı öğrencilerine 'hangi taş ağırsa başınızı ona vurun' biçiminde gözdağı vermektedir. Bu tür davranışlara öteki öğretim görevlilerini de teşvik etmektedir. Bu uygulamaların sonucu otarak öğrencilerin bir kısmı vizesiz bırakılmış, bir kışmı da bütünlemeye kalmıştır. Ayrıca bu kişi Erzurum Atatürk Üniversitesi'ndeki kimi öğretim görevlilerinin edebiyatla ilgisi olmayan bir sürü kitabını getirtip öğrencileri bu kitapları almaya zorlamaktadır. Bu kitapları ders kitabı olarak kabul etmekte, almayan öğrencileri vizesiz bırakmaktadır. Öğrencileri güç durumlara düşüren bu uygulamalanna dur diyecek bir güç yok mudur?" * "Yaklaşık on yıl kadar önce İst. Üniversitesi merkez binası önünde dersten çıkmış evlerine gitmekte olan masum üniversiteli gençlerin üstüne faşist terör odaklannca acımasızca aülan kurşunlarla katledilen yedi gençten söz etmek istiyorum size... Bu olay bugüne kadar bütün yönleriyle açığa çıkarılmamıştır Bu arkadaşlar niye öldürüldüler? Niye bu konu bunca yıldır kapalı tutuldu? Bu yedi genç ve onlar gibi teröre kurban giden öteki genç arkadaşlar yaşasaydı, bugün ülke hizmetinde bırer bilinçli aydın olarak görev yapacaklardı. Bunları ilkyazın şu günlerinde düşündum, üzüntümü size bildirmeden edemedim" • "1978 yılında Beyazıt meydanında faşist saldırganlar yedi üniversiteli genci öldürdüler. Saldınyı gerçekleştirenlerin elebaşısı K.A. adlı bir ülkücüdür. Bu kişi bugün yeni kurulan birsağcı partinin önernli bir görevinde bulunuyor. Eli kanlı bu katil serbesfçe siyaset yapmaktadır. Bilginiz olsun diye«yazıyorum.': * "Uluslararası Atatürk Banş Ödülü Joseph Luns'a verildi. Türk dostu olmak bir ilke olabilir. Ne var ki bu ödülü hak eden kişi, Atatürk'ün 'Yurtta banş dünyada barış' düşüncesini somutlaştıran biri olmalıydı. Bu açıdan Bay Luns bu ödülü en son hak edecek kişidir. Güney Afrika'da yirmi yıldır tutuklu bulunan Nelson Mandela'nın eşi ve rahip Desmond Tutu Nobel Ödülü'nü İsveç'in ya da Norveç'in dostu oldukları için mi kazandılar? Ülkemizde bu ödüle layık sayısız insan vardır, Dikerdem'ler, Apaydın'lar, Sirmen'ler, Nesin'ler neden anımsanmaz? Bu kişiler Atatürk'ün görüş çizgisinde en önemli görevleri gerçekleştirdiler. Atatürk adına konulan barış ödülünün Luns'a verilmesi Atatürk'ün düşüncesine ters düşmedi mi?" * "Ben, 5 yıl 4 ay M. Askeri Cezaevinde tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildim. 6 yıldır hapishanede yaşanan olaylar, çekilen acilar, işkenceler hâlâ Türkiyenin gündemindeki sorunlardır ve demokrasi savaşımının ayrılmaz birer parçasıdır. Cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin dertlerini, sıkıntılannı bilmek, onların içinde yaşadıklan olumsuz koşulları kamuoyuna açıklamak: çözümler aramak, bırakalım demokratlığı, insanım diyen herkesin görevidir." • "Yazdığınız gibi, Abdülhamit konusu fazla uzadı. Sağcılarımızın çok saydığı, sevdiği Mehmet Akif'in dizeleriyle onları yanıtlamak isterdim. 'Milli Şair' Safahat'ın 9. basımının 129. sayfasında bakın ne diyor: • Gölgesinden bile korkup bağtran bir ödlek Otuz üç yıl bizi korkuttu şeriat diyerek Korkarım bu yapıtın yeni baskılarında bu dizeleri sansüre uğratacaklar! Abdülhamit'e karşı çıkan Mehmet Akif bile olsa, önemli mi! Yeter ki kendi fikirieri dışında görüş olmasın." * Yüzlerce sesleniş, yüzlerce mektup... Dosyalar dolup taştı; içlerinden bir kaçını çektim, ilginç parçaları okurlarıma sunmak istedim. Bunları yazanlar hep gençler, öğrenciler, bilinçli aydmlar, emekçiler... Kadastro emrinde çalışan fen memurları Bizler Erzincan Kadastro Müdürlüğü 'nde fen memuru olarak çalışmaktayız. Aynı gö'revi ifa ettiğimiz halde mezun olduğu branşla hiçbir ilgisi olmayan sanat okulu ve T.C. CEYHAN İÇRA MEMURLUĞU (MÜKELLEFİYET LİSTESİ) 985/1783 Alacaklı: Mustafa Aydın Vekilj Av. Ali KuyucuoğluCeyhan. Borçlular: 1) Muammer Uzun: Çiftlikhal köyünden Ceyhan. 2) Fatih Uzun: Çiftlikhat köyünden Ceyhan. Borç: 12.000.000.00 TL. ve icra giderleri. Yukarıda yaalı bulunan borçluların işbu borçlan nedeni ile dosyamızdan dolayı hisseleri hacizli bulunan Ceyhan Çiftlikhat köyünde kain 161, 163, 169, ve 44 parsel sayılı gayrimenkullerdeki hisseleri açık artırma suretiyle satılarak paraya çevrilecek olup, işbu gayrimenkullerdeki borçlular hisselerindeki iştirak suretiyle ilişki alacaklıları bulunduğundan İlK.'nun 128. maddesi gereğince işbu mükellefiyetleri gösterir liste aşağıda çıkanlmıştır. Bir itirazınız varsa tebliği tarihinden itibaren (3) gün içinde aiı olduğu merciiye müracaat etmeniz hususu tebliğ olunur. 12.5.1986 ILİŞKtLERİ: , A) 161 no'lu parsel: 1 Haciz: 20.9.1985 tarih 985/1528 Mehmet Erzin vekili Av. Galip Karavelioğlu. Borç: 10.250.000. TL. 2 Haâz: 18.10.1985 tarih, 985/1783 Musıafa Aydın vekili Av. Ali Kuyucuoğtu. Borç: 12.000.000. TL. 3 Haciz: 22.10.1985 tarih, 985/1783 Mustafa Aydın vekili Av. Ali Kuyucuoğlu. Borç: 12.000.000. TL. 4 Haciz: 22.11.1985 tarih 985/1528 Mehmet Erzin vekili Av. Galip Karavelioğlu. Borç: 10.250.000. TL. B) 163 no'lu parsel: 1 Haciz: 18.10.1985 tarih, dosya no: 985/1783 Mustafa Aydın vekili Av. Ali Kuyucuoğlu Ceyhan. 2 22.10.1985 tarih, 985/1783 Mustafa Aydın vekili Av. Ali Kuyucuoğlu Ceyhan. C) 169 no'lu parsel: 1 Haciz; 18.10.1985 tarih, 985/1783 Mustafa Aydın vekili Av. Ali Kuyucuoğlu. Borç miktarı: 12.000.000. TL. 2 Haciz, 22.10.1985 tarih, 985/1783 3 Haciz: 22.11.1985 tarih 985/1528 Mehmet Erzin vekili Av. Galip Karavelioğlu. Borç miktarı: 10.250.000. TL. 4 Satış vaadi: 16.12.1985 tarih ve Mustafa Aydın lehine. D) 44 no'lu parsel: 1 Haciz: 22.10.1985 tarih, 985 1783 Mustafa Aydın vekili Av. Ali Kuyucuoğlu. Borç miktarı: 12.000.000. TL. 2 Haciz: 22.11.1985 tarih 985/1528 Mehmet Erzin vekili Av. Galip Karavelioğlu. Borç miktarı: 10.250.000 TL. 3 Saıış vaadi: 16.12.1985 larih ve Mustafa Aydın lehine. Basın: 20144 T.C. ADAPAZARI 2. SULH CEZA MAHKEMESİ KARAR Esas: 1984/420 Karar: 1986/52 CMU. 1652/667 Hâkim: Tevfık Erkan 14629 Itâtip: Ferda Yücel Davacı: K.H. Sanık: NEVİN ATAMER: Ahmet Hamdi ve Vasfiye'den olma, 1961 D.lu, Adapazarı Semerciler m.n. kayıtlı, aynı yer Sait Faik sokak No: 12'deoturur, evli, çocuksuz, okuryazar, sabıkasız.süt mamülleri imalatçısı. Suç: Gıda maddeleri tüzüğüne aykırı davranış. SuçT.: 5.6.1984 Yukarıda açık kimliği yazılı sanık hakkında Adapazarı 2'nci Sulh Ceza Mahkemesi'nde yapılan açık duruşma sonunda: G.D yukarıda açık kimliği yazılı sanığın gıda maddeleri tüzüğüne aykırı olarak yağlı çerkez peyniri imal ederek satışa arz etme eyleminden hareketine uyan TCY.'sının 396, 59/ son, 402/1, 647 sayılı yasanın 4. maddeleri uyarınca; YİRMİ ALTIBiN ALTIYÜZ ALTM1Ş ALT1 LlRA AĞIR PARA CEZASI İLE TECZİYEStNE, İKt AY ONBEŞ GÜN SÜRE İLE CÜRME VASITA K1LDIĞ1 MESLEK VE SANAT1N VE TtCARETİN TATİLİNE, YEDİ GÜN SÜRE İLE İŞYERİNİN KAPATILMAS1NA, Karar verildi. 20.2.1986 Basın: 19793 İMZA GÜNÜ (bugün) İLHAN SELÇUK Broy Kitap Çarşısı'nda "GÖRLLMÜŞTÜR" "DÜŞÜNÜYORUM ÖYLEYSE VURUN" ve diğer kitaplarını imzahyor, kitapseverlerle söyleşiyor. ' SAAT: 15.00 18.00 Bakırköy Samral Mağazası, . Kat: 2, İncirli Cad. 27 İLAN KONYA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNDEN Dosya No: 1986/152 Davacı Fatma Meriç, vekili Av. İ.Hakkı Baserdem tarafından davalı Hasan Meriç aleyhine açılan boşanma davasının mahkememizde yapılan durusmasında: Davalı Hasan Meriç adına çıkartılan, Konya Aydınhkevler Kestaneli Sokak, Serkan Apl. No: 17 daire 1 adresinden davetiye tebliğ edilememış, adresinin meçhul olduğundan davalı Hasan Meriç adına çıkartılacak davetiyenin gazete ile ilanına karar verilmiş olmakla, duruşma günü olan 17.6.1986 günü saat 9'da davalı Hasan Meriç'in mahkememizde hazır bulunması, veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, belli edilen duruşma günü mahkememizde hazır bulunmadığı takdırde, tahkikata yokluğunda devam edileceği ve hükmün de yokluğunda verileceği H.U.M.K.'run 213/2 ve 377. maddeleri uyarınca, dava dilekçesi ve davetiye yerine kaim olmak uzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 20315 İLAN KAYSERİ İŞ MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİNDEN 1985/152 Davacı Kayseri Belediye Başkanlığı tarafından davalılar Yaşar Halasuk. Ali Çam, Ahmet Aıeş, Erkileı Belediye Başkanlığı ve Ali Sağlam aleyhine açtığı 74.960 lira lazminat davasının durusmasında verilen ara karan üzerine: Davalılardan Ahmet Ateş'e Tahirağa Mah. Bozkurt Sok. No: 41 Kayseri adresine tebliğ edilmek isıenen dava dilekçesi tebliğ edilmeden iade edildiği. zabıta aracılığı ile adresinin tespiti mumkun olmadığından. ilanen tebligaı yapılmasına karar verilmiştir. Da\alı Ahmet Aıeş'in 3 Temmuz 1986 tarihindeki duruşmada hazır bulunması veva kendisini kanuni bir vekille temsil ettirmesi, aksi halde yargılamaya yokluğunda de\am edilip >>onuçlandırılacağı. dava dilekçesi \erine kaim olmak uzere ilanen tebliğ olunur. 7.2.1986 Basın: 19665 İLAN YALVAÇ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNDEN Dosya No: 1984/11 Davacılar Yalvaç Yağcılar K.den Ayşe Demir ile Fadime Istanbullu vekilleri tarafından, Yalvaç Yağcüar köyü (433), (779), (852), (964), (1274) ve (1282) parsellere ait tapu kayıtlarının iptali ile veraset belgesindeki paylar oranında tapuya kayıt ve tescili için mahkememizde davalılar kendisine asaleten, küçük kızı Dudu AkbaJ'a velayeten Hatice Akbal (örmeci) ile dahili davalı Emine Dilber Karaboyalı'ya karşı dava açılmakla, davalılardan Emine Dilber Karaboyalı'nın adresine çıkarılan davetiyelerin tebliğ edilemediği ve yapılan araştırmalardan adresinin bulunamadığından adına ilanen tebligaı yapılmasına karar verilmekle, davaya dahil edilen Emine Dilber" Karaboyalı'nın 4 Temmuz 1986 günü saat 09.00'da mahkememizde hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, aksi halde H.U.M.K.nun 213/2. ve 377. maddeleri uyannca yargılamalara devam olunacağı hususlan davetiye yerine geçerli olmak uzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 19640 PROF. MUMTAZ SOYSAL DOSTLAR SAĞOLSUN Scvgili annemiz, Pmar ile Akın'ın değerli babaanneleri: MTMA HANİFE KUMAŞ'ın Tanrı'nın rahmetine kavuşması nedeniyle gerek Gürpınar'da cenaze torenine katılarak, gerekse Trabzon ve Ankara'da acımızı paylaşan dostlanmıza sağlık dileklerimizle şükranlarımızı sunanz. İLAN T.C. MUSTAFAKEMALPAŞA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 1984/199 Da\acı Hatice Vıldızhan tarafından davalı Rahmi Yıldızhan aleyhine açılan boşanma davasının yapılan yargılamasında: Mustafakemalpaşa Soğukpınar kOyii 2 hane nüfusuna kayıtlı davacı ileda\alı Rahmi Yıldızhan'ın boşanmalarına, tarafların müşterek çocukları Mustafa ve Ali Yıldızhan'ın velayetinin davacı annesi Hatice Yıldızhan'a verilmesine ve toplam mahkeme masrafı gideri 37.314TL nin davalı Rahmi Yıldızhan'danalınıpdavacı Hatice Yı!dızhan'a verilmesine, M. Kemalpaşa Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1984 i99 Esas \e 1986/32 karar sayılı ve 17.2.1986 larihlı ılamı ile karar verilmiş olduğundan i> bu ilam davalıya ilam yerine geçerli olmak uzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 19671 anayasanm antam ^ METEN GUVEN * Kitaplarını imzahyor. İLAN NAZİLLİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Esas No: 1982/321 Davacı Melek Horsunlu vekili tarafından davalı Mukadder Horsunlu aleyhine açılan boşanma davası nedeniyle, ÇivrilÇitak kasabası 4/5 hanede nüfusa kayıtlı Asım ve Ayşe Dudu'dan olma 1952 doğumlu davalı Mukadder Horsunlu'nun yurtdışına yapılan tebügatlar ve adres arasurmalan sonuçsuz kalıp, davalının adresi tespit edilemediğinden davacı tarafından aleyhine açılan boşanma davasının dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere duruşması olan 3.6.1986 günü saat 9.10'da bizzat mahkememizde hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, duruştnaya gelmediğinde hakkında gıyap karan davetiyesi tebliğ edileceği hususu ilan olunur. Basın: 19843 YILDIZ ve RAHMİ KUMAŞ DAĞ1TIM İstanbul: Cemmay, Say, Özgür; Ankara: Yazm; İzmir: Datic, Altay./Bilge ve Cumhuriyet Kitap Kulüpleri. IŞIK ÇOCUK EVI Okul öncesi ve ilkokul çocukhrı için özel yaz okulu Yaratıcı etkinlikler. Jimnastik Temel eğitim pekiştirmesi Adres: Şemsettin Günaltay Cad. Forsa Sok. No: 40/6 (Ögretmen Hayrullah Durağı) SUADÎYE Tel: 355 47 62 Bursa, Haşet Kitabevi Bugün 1518
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle