19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 MA YIS 1986 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 ISMAÎL GÜLGEÇ SEVEMA ATÎLLA DORSAY HAYVANLAR Altın Lale jürisinden Michel Ciment'la sinema üstüne: Sinema eleştîrîsi hem estetîk heııı de ahlaksal bîr çabadır Fransız film eleştirmeni Michel Ciment, 20 yıldan fazla bir zamandır "Positif" dergisinde yazıyor. Amerikan sineması üstüne dersler veren Ciment'ın Elia Kazan, Francesco Rosi, Joseph Losey ve Stanley Kubrick gibi yönetmenlere ilişkin kitaplan var. Sinema Günleri dolayısıyla uluslararası jürinin konuklarından biri olarak aramızda önemli bir Fransız sinema yazan da vardı: "Positif" dergisinin sürekli sinema eleştirmenlerinden Michel Ciroent... Ciment'la yaptığımız konuşmada, önce kendisim bize tanıtmasını ıstedik. "48 yaşındayım. 1950'li yıilarda, çok genç bir seyirci olarak o heyecanlı döneme, Amerikan sinemasının Fellini, Antonioni, Bergman gibi yaratıcılann keşfine Andre Bazin'in "Cahiers du Cinema"da Yeni Dalga'ya yol açacak kuramlannı açıklamasına katıldım. 1960'larda Oıson Wdks'in "Dava"sı ustune ilk eleştirimi "Positif" dergisine gönderdim, hastılar. Bövlece 25 yasından başlayarak elcştirmenli|e adım attım. O zamandan beri (20 kiısur yü) sürekli olarak "Positif" dergisinde yazıyorum, şimdi derginin yazı kurulundayım. Aynca üniversite öğretim üyesiyim; Amerika üstüne sosyoloji, ekonomi, tarih dersleri ve Amerikan sineması dersleri veriyorum. Aynca 7 kitabım var: Kazan, Rosi, Losey, Kubrick gibi yönetmenler ve Amerikan sineması üzerine... Son kitabım John Boonnan üstüne..." Sinema elestirisi Fransa'da ve dünyada bangi noktada bulnnuyor? Özeüikie eiestirinin pek erişemedigi TV ve video patlaması göz önüne ahndığında? CİMENT Fransa'da eleştiri, 20 yü öncesine kıyasla daha az etkiye sahip. Kısmen eleştirinin hatası bu: Yeterli ciddiyete, guce sahip olamadı, sinemasal ölçutleri kimi zaman bir yana bırakıp ıdeolojik nedenlerle baa filmleri tuttu, savundu, orta halli bir sürü Tılme prim verdi. Bazin, Tnıffaut, Benayonn gibi eleştirmenlerin sahip olduğu saygınhğı, inandıncıhğı kolayca harcadı Fransız sinema eleştirisi... Bir de, kitle iletişim araçları, sinema eleştirisini istememeye, itmeye basladı. Film yapmak gitgide daha zor, daha pahalı bir uğraş haline geldiği oranda, sinema profesyonelleri de eleştiriye kötü göz Peki ABD sinenıasında en çok sevdiğiniz dönem? CİMENT En çok 30'lardan 50'lere dek uzanan dönem... Ama bir döneme indirgenemez kuşkusuz. Örneğin 196768'Ierden 75'e dek uzanan dönem de çok ilgi çekiciydi. "Bonnie ve Oyde", "Point Blank" vb. fihnlerden Coppola, Ashby, Scorsese, Altman, Schatzberg, Rafelson, Malick gibi yönetmenlerın fılmlenne uzanan 10 yıllık bir dönem.. Son 10 yılda ise bu kalite yok. Ticarı bir yaratıcılık var, ama sanatsal yaratıcılık yani eksik. KBM KIME DUM DUMA BEHIÇ AK Uçüncü Dünya sinemalannın şansı Üçüncu Dünya sinemasına ne şans veriyorsunuz? CİMENT Bu tur sinemaların ve genelde yeni, değişik bir sinemanın önundeki en buyuk engel, bence TV.. Önce ekonomik bir engel kuşkusuz: Sinemadan seyircisini sürekli olarak çalıyor. Ama asıl kötü etkisi, seyirci formasyonu.. TV artık seyirciyi küçük ekranda, ev ıçi etkinlikleri, konuşmalar, çalan kapı veya telefon ve araya giren reklamlarla iç içe görüntü seyretmeye alıştıran bir aygıt.. Bir film seyretmek, artık başlı başına bir olay değil. Bir oyuna veya konsere gider gibi sinemaya gidilmiyor artık... Eskiden sinema seyircisi, filme tümüyle "konsantre olur", her sahneyi, konuşmayı yutarcasına izlerdi. Bugun seyirci sinemaya aynı biçimde yoğunlaşamıyor. TV'nin bir üçüncü olumsuz etkisi ise, yönetmenler üstünde.. özellikle TV'den gelen yönetmenler, artık "görüntü duygusu"nu yitirmiş kişiler... Geçmişin tüm buyuk yönetmenleri, Amerikalı, ttaiyan veva Rus olsunlar, örneğin Ford, Eisenstein, Dreyer, Renoir her şeyden önce, büyük görüntü yaratma ustalanydılar. Oysa TV çerçeveleme duygusunu, kompozisyon duygusunu yok etti. Yakın planlara sığınarak, göruntu sanatını ikinci plana attı. Üçüncü Dünya ulkeleri, belki bu denli TV eğitimi geçirmedikleri için, bize görüntü sanatını yeniden geri getıriyorlar. Orneğin "Yol''un veya Knsturica'nın filmlerinin özelliği burada. Oysa sözgelimi yeni tngiliz sineması, Polonya sineması, daha çok bir TV dili sineması... Üçuncu Dunya ülkelerinin her birinde bir iki büyük yönetmen, belli sayıda çok ilginç film var. Ancak Batının geniş seyirci kitlesi, gitgide daha çok ABD kökenlı TV saçmalıklarına alıştığı, ahştırıldığı için, bu tür bir sinemanın dünya çapında yaygınlaşması olayı, gitgide daha zor bir hale geliyor. PİKNİK PİYALEMADK4 Micheî Ciment burun uzmanı olduğu için gözden hiç anlamayan bir doktor durumuna düşmeye benzer... Eleştiri sizce temelde estetik bir uğraş mıdır, ahlaksal bir uğraş mı? CİMENT Bence bir eleştirmenin beş erdemi olmalı. Gerçi hepsine de aynı duzeyde sahip olan eleştirmen yok ya... Şu erdemler: Bilgi (sinema üstüne bilgi, aynca bir genel kültür), irdeleme (analiz) yeteneği, değeclendirme yeteneği, yani Film ustune verilecek estetik yargı, sonra stil, yani üslup... Beşincı ve sonuncu olarak da, inandırma yeteneği.. Yani bir film üstüne yargınızı, inancınızı, tutkunuzu okura da nakledebilme yeteneği. Bir fılm üstüne çok doğnı bir yargı verip bunu açıklamayı bilmeyen veya çok iyi bir analizci olduğu halde Uslubu yüzünden sıkıcı olan vb. eleştirmenler var. Eleştiri, böylece O O HIZLI GAZETECI SECDET ŞES BU DUMCNl ÇEVIREN MER KIMSE SlRAZ SONRA E.PEY E S L E N E C E K SIRA KIMOE 'Atlamak ıçın kapıya yoneldığımde. ' pıs pıs sırıtarak banı ızladığını gordom . 6ır anda dondu ... Galıba t>ufcr<zzsıra bcndaydı Anglosakson ve Fransız eleştirisi Anglosakson tilkelerindeki sinema eleştirisi} le Fransız eleştirisi arasında hep bir farkldık, bir çelişki olagelmiştir. "Varatıcı yönetmen" kuramı Fransız eleşürisinin birçok Amerikan yonetmenini ilk kez degerlendirmesiyle sonuçlanırken, kimi Fransu film Bence bir eleştirmenin 5 erdemi olmalı: Bilgi, analiz yeteneği, değerlendirme yeteneği, üslup ve inandırma yeteneği. Ama bunların hepsine aynı düzeyde sahip olan eleştirmen yok. leri ve > onetmenleri uikelerinde görmedikleri ilgiyi Anglosakson eleştirmenlerden gormuşlerdir. Bunu nasıl açıklıyorsunuz? CİMENT Önce Amerikan ve Ingiliz eieştirisini ayırmak gerekir. tngiliz eleştirisi, uygar, analitik, oznel ama aynntılı bir eleştiridir. Amerikan eleştirisi ise, gosterişe, uslupçuluğa, sözcük oyunlarına, zekâya dayanan "yüdız" öğesini göz ardı etmeyen bir eleştiridir. Fransız eleştirisi ise daha çok genellemelere giden, daha kuramsal, bir filmi tek başına değil, bir yönetmenin tum meslek yaşamı içinde ele almayı yeğleyen bir eleştiridir. Amerikalılar bunu yapmaz, çunku onlarda tarih duygusu gelişmemiştir. Geçmişı olmayan bir ulustur bu... Geçmişteolana değil, hep bugune ve yarına bakan bir ulus. Bu Amenka'nın hem zaafı, hem de gücu olsa gerek... Fransız eleştirisinde hep bir devamlılık, bir sadakat kaygısı vardır. Ama bu da bu eleştiriyi kimi zaman gereksiz bir saygı duygusuna iter. Yönetmenler, hep geçmişSON BÜYÜK KEŞFİ Fransızfllmeleştirmeni Michel Ciment 'ın Amerikan sinemasmda "son büyük keifî", Michael Cimino'nun (soldaj basrolde Robert De Niro'nun oynadığıleriyle birlikte ele alınır, başarısızlıklan da "A vcı'' adh flbni oldu. Ancak Ciment, son yüiarda Amerikan sinemasmda büyük yaratıbağışlanır. Mitterrand seçildiğinde, ilk ziyacılann çıkmamasmdan yakuuyor. retini Panteon'a (unluler mezarhğı)na yaptı. Bir ABD başkanının boyle bir şey yaple bakmaya başladılar. Şimdi Fransa'da bir hem estetik, hem de ahlaksal (moral) bir ça masını bekleyemezsiniz: O örneğin Cape Cafilm gösterime çıktığı andan itibaren, film badır. Ama en geniş anlamda ahlaksal, ya neveral'a gıdip bir füzenin atılışında Üstüne ve film yaratıcılarıyla konuşmalar, ni dünyaya göre alınmış belü bir tutum, ta bulunur! röportajlar, resımler gırla gidiyor. Hiçbir vır sorunu... Örneğin, kimi zaman bir yoeleştiri dozu taşımayan bu tanıtma kampannetmen, anlatım tekniği daha üstün olduğu yası, genelde çok daha sonra, gunler sonra için değil, dünyaya, hayata daha geniş biçimPaisa"yı görüp sinemacı yayımlanan eleştiriyi adeta gozden saklıyor. de açılmayı bildiği için bir diğerine yeğle olmak Gündelik basın eleştiri istemiyor pek, tanınebilir. İstanbul Sinema Günleri için ne düşutım istiyor. Ciddi, etkili sinema eleştirisiynuyorsunuz? se, çokluk aylık dergilere sığınmış durumda.. Amerikan sinemasının gücü Ama Fransa'da bu dergilerin yine de oldukça CİMENT Yalnız Altın Lale Yarışması ve zaafı büyük bir tiraja ve bellı bir etkiye sahip olçerçevesinde değü, genel olarak baktığımda, Madem asıl bilgi alanınız, bize Ameri çok olumlu buluyorum. Sinemalara gittim, duğu söylenebilir. Büyük gazetelerin istemekan sinemasının gunumıizdeki durumu us çokluk genç bir seyirci olduğunu gözledim. diği kötü eleştiri ise çok önemli. Çunkü bir tune neler soylersiniz? eleştirmen, kimi filmleri yerin dibine batırBunca genç seyirciye, genç sanat ve sinemaCİMENT Amerikan sineması, sizin de severe, geleceğın yonetmenlerine dünya simazsa, iyi bulduğu filmler hakkında kanısı bildiğiniz gibi, gitgide daha genç bir kıtleye nemasının bir yıllık panoramasını sunmak da riddiye alınmaz ki... Her fılme iyi dıyen seslenen bir sinema haline geldi. Fazla ba çok önemli. Bazı tutucu Marksist eleştirmenbireieştirmen, ağırlığını yitirmiş demektır. şarı, hep tehlıkelidir. "Star Wars", "Kut lerin söylediğinin tersine, sanat yajnız gerSinema eleştirmeninin özellikleri sal Hazine Avcüan" vb. filmlerin olağanustu çekle beslenmez. Yalnızcaeşitsizlıği, sefalebaşarısı ve bunların ardından gelen yuzler ti, sömurüyu görup sanatçı olunmaz. Sanat Elestiride belli bir ülke veya dönem üsce daha kötü taklidi, ABD sinemasmda bir biraz da biçim sorunudur. Sanatçı olmak ıçın tiinde uzmanlaşmak geregine inanıyor mutur "çocukluk hastalıgı" belirtileridir. Yine hem dışanya. çevreye bakmak, hem de sasunuz? de bu sinema ustune çok genel yargılardan natm, dığer sanatçılann yaptıklannı izlemek, CİMENT Bence sinemanın en olağakaçınmak gerekir En son örnek: "Afrika' tanımak gerekir. Bir şenliğin rolu çok buyuknüstu yani, onun hâlâ tüm evrensellıği içinnın Dışında" . Bu film, hıç de genç bir kıt tür. Satyajit Ray ve Mirnal Sen gibi unlu Hint de izlenebilır bir sanat olma niteliğini koruleye seslenmiyor, 4045 yaşında oyuncuları, sinemacılarıyla konuşurken bana 1949'da ması. Sinemayı biraz izleyen, fılmlere düzenli eski usul romantik, duygusal bir havası var. Kalküta'da yapılan ilk film şenliğinin uzerbiçimde gidip dergıleri okuyan birisi, tum Oysa buyuk ış yapıyor. Bu filmin de seyir ierindeki etkisinı anlatmışlardı, hiç unutdünyada yapılan en onemü filmleri, sinemacisi var. Ama bu seyirci, belkı artık evınden mam... 2025 yaşlanndaki genç Hintlıler bir nın genel gidişini izleyebilir. Bu, örneğin pek çıkmayan, yılda 3 filmden fazlasına git salona doluşmuş, ilk kez yeni gerçekçiliği, dünya edebiyatını aynı kolayhkla ızleme ola meyen bir seyirci.. Ama bu potansiyel Rossellıni'vı, DeSica'yı keşfetmişlerdi. Tek nağına sahip olmayan bir edebiyat eleştirmevar.Yalnız ABD sinemasmda son yıilarda bir film bıle ınsaru yonlendirebilir. "Paisa"yı nine kıyasla, buyük bir ayncalıktır. Bu aybuyük isimler, buyuk >aratıcılar çıkmıvor. görup yönetmen olmaya karar verebilirsiniz. ncalığı korumak gerekır. Diğer yandan, uzBenim kendi hesabıma son buyük keşfim, Ray için boyle olmuş... Sızin Sinema Gunmanlaşmaya inanmıyorum. Elbette daha çok "Avcı" ve "Cennetin Kapılan" ile Micha leri'nizin de, geleceğin yonetmenlerine, en sevilen, yeğlenen bir alan vardır, olmalıdır. el Cimino olmuşıu. Yeni yonetmenlerle bu azından kalıteli sinema seyircisine yeni kaAma yalnız o alana yoğunlaşma, kulakturden bir şok yaşamadım. pılar açtığından hıç kuşkum yok. Ç İ Z G İ L İ K KÂMİL \L4SAK4CI •\J AGAÇ Y A Ş K E N E G I L I R KEMAL GÖKHA\ TARIHTE BUGUN MLMTAZARIKA\ I MC CARTHY K4RABASAM/. 2 Mayıs 195roe 8U6ÜH, AMEItiKAU SEUATÛR JOSEPH MCCAZTUY (MAKAOTl) 49 YAŞINDA OU>U. ÖMCELEet AVUKATUİC VB YAHGIÇLIH YAPMIŞ OLAtJ MCCA£THY, 1946 'PA SeA/ATOVA SeÇıLM/fTf. 135O'O£ gAŞLATTtğl KOMUMiSTLERİ TEMiZLBMe KAMPAMYASi, TZJM AMefZl&İYt ETKİLBMİÇ, glNISRCE KJŞİNİM SORUfnjKMAYA UGISAMASlNA AJEPBAJ OlMUfTU. PAHASI, O£VL£T/M EM YÜk:SEK YÖNETıM gASAMAKLAGlNDA B'tZÇOK KOMÜgULU/JDuGUAIU SAVUNfiSA< 8ÛYÛK ÇALKAN YOL AÇM/f77. SuÇUHA/İL/l£/AJ! oeDuxA U2ATAU MC CAZTHr't gU SON PAVISAÇ POÜriK YAŞAMIMtN B/TMES/A/e NE, OEN OLMUŞ, SEMATOPAN CJ24KLAfr/e/lM/fT/. KOMUNİSTLEÜE KAKŞI BlR TÜR. HAÇU SEP&S.İ AÇM/Ş OüW CA&.7VY 8UAMAÇlA TELEVİZYONU PA KULLAM/^IISTl 50 YIL ONCE Cumhurivet 4meriku fi(> luırb fîemisi hirdpn yıptırıyvr Vaşıngton 1 (a.a.) Aımral Emory Kand, sayiavlar kurulu butçe encumeninde, yapılmakia olan denız ınşaaıı hakkında ızahuı vermıştır. Bu ızahaıa gore, hulen 86 gemı ınşüüi halındedır. Bu gemıler şunlardır: 3 layyare gemısı. 4 buyuk kruvazor. 9 hafif kru\azor, 13 torpıdo muhrıbı, 14 kuçuk torpıdo muhrıbı, 16 denızaltı gemisı ve ıkı lopçeker. Bu gemılerın ınşaalt ıçın 168 milyon dolara ihtiyaç vardır. Dunya umutm siyasasmın ıcabatı netıcesı olarak bahrıye daıresı onumuzdekı sene de 12 torpıdo muhrıbı ve 6 demzalıı gemısı tezgaha koyacaktır Sayiavlar kurulunun buıçe encumeni amırullık butçesınt 2 Mayıs 1936 531.068. 707 dolar olarak kabul etmiştır. Bu rakaıtt sulh zamanı ıçın bir rekor teskıl etmektedır. Kudıts 1 (a&.) Başınuftu şu beyanaııa bulunmuşıur: " Yahudı ınuhacereıı sonuna erınceye kadar greve devam edecepz. Mus/umantar/a hınstiyanlar, sıyonıstlen kovmak ıçın bırleşmelıdır" Çarşamba gunu yapılan 19361)86 numayışler sırasında ahaltden 17 kışı ıle 9 polis yaralanmıştır. Dun Yafa ve Hayfada bırçok bombalar patlamıstır. Ölu ve yaralı yoktur. Yahudiler, Arabların son muhtıralarma cevaben Ingtlterenın, Fılıstın statukosunu değıştırmeğe hakkı olmadığını beyan etmekıedır. Yahudilere göre bu hak, Mılletler Cenuyetinindır. Filistinde dıırıım
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle